Devrimci Anarşist Faaliyet https://anarsistfaaliyet.org Yaşasın Devrimci Anarşist Faaliyetimiz! Fri, 02 Apr 2021 14:18:38 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.4 FEDERASYON’A ÇAĞIRIYORUZ! https://anarsistfaaliyet.org/bildiriler/federasyona-cagiriyoruz/ Fri, 02 Apr 2021 14:15:06 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9119

Adalet ve özgürlüğün iki yüz yıllık mücadelesidir anarşizm. Bireyin ve toplumun iktidarlı ilişkilerine, halkların düşmanı devlete, halkları sömüren kapitalizme karşı koyuştur anarşizm. İsyanlarla delik deşik olmuş beş bin yıllık devletli dünyanın karşısındaki yüz bin yıllık devletsiz dünyaya dayanır gerçekliği. Bu gerçekliğin gücüyle anarşizm iktidarı yıkacak, adalet ve özgürlük için iktidarsız yaşamı yaratacaktır.

Biz bu coğrafyada 12 yıldır devrimci anarşist mücadeleyi ilmek ilmek örenleriz. Anarşizm örgütlenmektir diyenleriz. Dediğimizi eyleme dönüştürdük. Anarşist bir örgütlenmeyi adım adım deneyimliyoruz. Toplumdaki her bir bireye dayatılan bencillik ve rekabetçilik yerine dayanışmayı ve paylaşmayı büyütüyoruz. İtaat yerine isyanı örgütlüyoruz. Umudu kaygılardan kurtarıyor, korkunun üzerine cesaretle yürüyoruz.

Devletle kavgalıyız. Devlet adaletsizlik demektir. Bu adaletsizliği yıkacağız. Ermeniyiz, Kürdüz, Lazız… Azınlık değil çoğunluğuz; devlet ile karşı karşıya kalmış, katledilmiş halklarız. Kapitalizmle kavgalıyız. İşçiyiz, patronlarla kavgalı. Ve her işçinin kavgası bizim kavgamızdır. Erkek egemenlikle kavgalıyız. Kadınız, erkeklikle kavgalı. Erkek egemenliğin grisinin karşısında gökkuşağının renkleriyiz. Ağacın dereyle, aslanın ceylanla uyumuyuz. Ekolojik yaşamı kaynaklaştıran kapitalizmle kavgalıyız. Özgürlüğü için tüm tutsaklıklara karşı koyan gençleriz. Gençliğimizin gücüyle kavgaya kalkışanlarız. Biz Devrimci Anarşistler sokak sokak, mahalle mahalle, yediden yetmişe dayanışmayı paylaşanlarız, anarşizmi örgütleyenleriz.

Yaşanan adaletsizlikleri öncelik sonralık sırasına koymadan, konu konu ayrıştırarak örgütledik kavgayı. Ve kavgamız sürmekte. Gün geçtikçe anarşizm coğrafyamızda örgütleniyor. Farklı farklı bölgelerde ilişkiler genişliyor, güçleniyor. Şimdi 12 yılın bize getirdiği bir gerçekle karşı karşıyayız.

Ankara ve İstanbul’daki örgütlenmelerin bugüne kadar birbirleriyle dayanışma ilkesi ile işlettiği örgütlülük, büyüyen mücadelenin ihtiyacını karşılayamıyor. Benzer durumları yarın yeni bölgelerde de yaşayacağız. Bir başka benzer ihtiyaç da birbirinden bağımsız anarşist çalışmaların birbirleriyle bağlarının güçlendirilmesi gerekliliği. Tüm bu gereksinimleri gidermek ve kavgayı daha da genişletmek için federatif ilişkilere ihtiyaç duyuyoruz. Geleneğimiz olan örgütlü anarşizm, iki yüz yıllık tarihinde dünyanın dört bir yanındaki coğrafyalarda yarattığı yüzlerce federasyonla bunu bize gösteriyor. Evet bugün karşı karşıya kaldığımız gerçeklik federasyondur.

Bizler Anarşist Gençlik, Karala, Devrimci Anarşist Faaliyet, Lise Anarşist Faaliyet ve Meydan Gazetesi olarak paylaşma ve dayanışmayla dolu özgür dünyayı yaratmak için bu kavgayı bugünden itibaren Devrimci Anarşist Federasyon’la sürdüreceğimizi söylüyoruz. Herkesi bu kavgaya; adalet ve özgürlüğün kavgasına, ödünç aldığımızı ödünç vermeye; elimizdeki anarşizm tohumlarını Mezopotamya, Anadolu ve Trakya’da yeşertmenin kavgasına çağırıyoruz. Federasyon’a çağırıyoruz.

https://anarsistfederasyon.org/federasyona-cagiriyoruz/

]]>
Bu Ablukayı Dağıtacağız! https://anarsistfaaliyet.org/sokak/bu-ablukayi-dagitacagiz/ Thu, 01 Apr 2021 17:39:51 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9106

“Arkadaşlarımızı ve Özgürlüğümüzü Alacağız” diyerek gençliğe boykot çağrısı yapan ve bugün Kadıköy sokaklarına çıkanlar polis tarafından işkenceyle gözaltına alındı. Aralarında Anarşist Gençlik’ten Atakan Polat, Batuhan Çotur, Mısra Sapan, Nergis Şen, Oğuz Arıcan ve Rıdvan Gezegen yoldaşlarımızın da bulunduğu 38 kişi gözaltına alındı. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Bu Ablukayı Dağıtacağız!

Baskılar, Gözaltılar ve Tutuklamalar Gençliği Yıldıramaz!

ENG

Those who called the youth for boycott with the “We will take our friends and our freedom” motto and who took to the streets of Kadıköy today were detained by the police under torture. 38 people were detained, including Atakan Polat, Batuhan Çotur, Mısra Sapan, Nergis Şen, Oğuz Arıcan and Rıdvan Gezegen from the Anarchist Youth. Here we call out once again: We Will Break This Blockade!

Oppressions, Detentions and Arrests Cannot Intimitade Youth!

 

 

 

 

]]>
Korkmuyoruz, Cesaretle Üzerinize Yürüyoruz! https://anarsistfaaliyet.org/sokak/korkmuyoruz-cesaretle-uzerinize-yuruyoruz/ Fri, 26 Mar 2021 19:26:28 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9100

Dün Boğaziçi Üniversitesi’nde gözaltınan alınan 24 kişiyle dayanışmak için bugün Çağlayan Adliyesi’nde toplananlara polis saldırdı. Aralarında Anarşist Gençlik’ten 4 yoldaşımızın( Barış Kaplanoğlu, Meltem Çuhadar, Rıdvan Gezegen, Şeyma Çopur) da bulunduğu 53 kişi gözaltına alındı. 47 kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılacak. Aralarında yoldaşlarımız Meltem Çuhadar ve Şeyma Çopur’un da olduğu 6 kişi “kamu malına zarar”  gerekçesiyle gözaltında tutulacak. Aylardır defalarca işkenceyle gözaltına aldınız, yıldıramadınız, gençliğin mücadelesini sönümlendiremediniz. Yoldaşlarımızın dediği gibi: Korkmuyoruz, Cesaretle Üzerinize Yürüyoruz!

 

ENG :We Are Not Afraid, We Walk ON Courageously!

Police attacked those who gathered in Çağlayan Courthouse today for solidarity with the 24 people detained at Boğaziçi University yesterday. 53 people, including 4 of our comrades from the Anarchist Youth, were detained. 47 people will be released after their statements are taken. Six people, including our comrades Meltem Çuhadar and Şeyma Çopur, will be detained because of the “damage to public property” charges. You have been detained us by torture many times over the past months, you could not intimidate us, you could not defuse the struggle of the youth. As our comrades say: We Are Not Afraid, We Walk ON Courageously!

 

 

]]>
Dehaqlara Karşı Kawa Olmak için Newroz Alanındaydık https://anarsistfaaliyet.org/sokak/dehaqlara-karsi-kawa-olmak-icin-newroz-alanindaydik/ Sat, 20 Mar 2021 18:08:53 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9085

Bugün, Dehaqların zulmüne direnenlerin birer Kawa olduğu Newroz günüdür. Dehaq’a karşı Kawa’nın yaktığı isyan ateşi yüzyıllardan bu yana sönmüyor, her Newroz’da bu ateş baharın gelişiyle beraber yeniden harlanıyor.

Newroz’un müjdelediği yeni günle, devletlerin adaletsizliğine, katliamlarına karşı, birçok coğrafyada yüz binler, Kawa’nın isyan ateşiyle alanları doldurdu. Yaşadığımız coğrafyanın dört bir yanında da Newroz alanlarını, bu ateşi zalim Dehaq’ın sarayında yakarak özgürleşenler adalet ve özgürlük sloganları, zılgıtları ve halaylarıyla dolduruyor.

Devletin gözaltı, tutuklama, siyaset yasağı ve tüm baskı politikalarına karşı İstanbul Yenikapı’daki Newroz alanında Devrimci Anarşist Faaliyet olarak bizler de, yüzyıllardır yanan bu isyan ateşini “Em Hemû Kawane” şiarıyla tekrar harladık.

Em Hemû Kawane Li Dijî Dehaqan pankartıyla yerimizi aldığımız Newroz alanında, sloganlarımız, halaylarımız ve tüm coşkumuzla Dehaqların zulmüne, adaletsizliklerine karşı Kawaların bitmeyeceğini haykırdık.

Newroz Pîroz Be!

Em Hemû Kawane Li Dijî Dehaqan!
Dehaqlara Karşı Hepimiz Kawayız!

 

ENG: We Were in Newroz Area to Become Kawa Against Dehaqs

Today is the Newroz when those who resist the tyranny of the Dehaq are Kawa. The fire of rebellion ignited by Kawa against Dehaq has not been extinguished for centuries, and every Newroz this fire flares up again with the arrival of spring.

With the new day heralded by Newroz, against the injustice and massacres of the states, hundreds of thousands in many geographies filled the fields with the rebellion fire of Kawa. Those who are liberated via burning this fire in the palace of the tyrant Dehaq fill the Newroz areas with slogans of justice and freedom, their zılğıt (traditional kurdish cry) and their halay(rebellious folk dance) all over the geography we live in.

We, as the Revolutionary Anarchist Action, have burned this rebellion fire that has been burning for centuries with the motto “Em Hemû Kawane” at the Newroz area in Istanbul Yenikapı against the detention, arrest, political ban and all repression policies of the state, .

We shouted with our slogans, aunts and all our enthusiasm that the Kawas will die out against the oppression and injustice of the Degaqsat the Newroz area where we took our place with an Em Hemû Kawane Li Dijî Dehaqan banner.

Newroz Pîroz Be!

Em Hemû Kawane Li Dijî Dehaqan!

We are Kawa Against Dehaqs!

 

]]>
Kawa’nın Ateşini Harlamak İçin 20 Mart’ta Yenikapı’ya! https://anarsistfaaliyet.org/sokak/kawanin-atesini-harlamak-icin-20-martta-yenikapiya/ Thu, 18 Mar 2021 16:36:58 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9078

 

Şimdi Kawa’nın ateşini harlama, şimdi özgürlüğün halayını çekme, şimdi Newroz zamanıdır!

İstanbul Newrozu:
Yer : Yenikapı Marmaray İstasyonu
Tarih: 20 Mart Cumartesi
Saat: 10.00

Em Hemu Kawane Li Dijî Dehaqan!

 

]]>
İstanbul Newrozu için, Avcılar, Şirinevler ve Kartal’da ortak bildiri dağıtımı gerçekleştirdi. https://anarsistfaaliyet.org/sokak/istanbul-newrozu-icin-avcilar-sirinevler-ve-kartalda-ortak-bildiri-dagitimi-gerceklestirdi/ Thu, 18 Mar 2021 16:26:08 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9070
20 Mart Cumartesi günü Yenikapı Meydanı’nda yapılacak İstanbul Newrozu için, Avcılar, Şirinevler ve Kartal’da ortak bildiri dağıtımı gerçekleştirerek Newroz’a çağrı yaptık.
Newroz Pîroz Be!
]]>
Anarşist Kadınlar 8 Mart’ta Sokaklardaydı: Kalplerimiz Özgürlük İçin Atıyor! https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-8-martta-sokaklardaydi-kalplerimiz-ozgurluk-icin-atiyor/ Tue, 09 Mar 2021 12:26:08 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9054

Anarşist Kadınlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart’ta kara mor isyanla sokaklardaydı. Ankara’da 8 Mart’ta Sakarya Caddesi’nde, İstanbul’da 6 Mart günü Kadıköy İskele Meydanı’nda Büyük Kadın Buluşması’nda, 8 Mart’ta ise Taksim’deki Gece Yürüyüşü’nde her sokaktan kadınların öfkesi, isyanı, mutluluğu, coşkusu taştı. Kalbi özgürlük için atan bütün kadınlar buluştukları her sokağı, polisin bütün engelleme girişimleri ve tehditlerine rağmen, eylem alanına dönüştürdü.

Ankara :

 

İstanbul:

]]>
Gündeme ve Örgütlenmemize dair Yeni Özgür Politika ile Yaptığımız Röportaj https://anarsistfaaliyet.org/alinti/gundeme-ve-orgutlenmemize-dair-yeni-ozgur-politika-ile-yaptigimiz-roportaj/ Mon, 22 Feb 2021 17:04:01 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9045

Devrimci Anarşist Faaliyet olarak örgütlenmemize ve gündeme dair  Yeni Özgür Politika ile yaptığımız röportajı sizinle paylaşıyoruz:

Birimiz bile tutsaksak, hiçbirimiz özgür değiliz

  • “Biz devrimin kutlu bir günde gerçekleşeceği fikrine inanmıyor, aksine bugünden devrimi yaratıyor ve yaşıyoruz.”

MIHEME PORGEBOL – Yeni Özgür Politika

Gezi’den Kobanê’ye, Newrozlar’dan serhildanlara halkın ayağa kalktığı neredeyse her an ve alanda onların kara bayrağını görmek mümkün. Devrimci Anarşist Faaliyet, on yıllardır toplumsal aktif muhalefetin en direngen güçlerinden biri olarak örgütlülüğünü sürdürüyor. Onların sokaklarda, meydanlarda ve çağın yeni mücadele alanı olan sosyal medyadaki kararlı duruşları gücünü örgütlü toplumsal muhalefetten alıyor. Yerinde oturarak, konfor alanlarını terk etmeden bir şeylerin olması gerektiği gibi olmayacağına dair inançlarını da tarih, toplum ve politikaya dair derin çözümlemelerine dayandırıyorlar. Devrimin kendiliğinden gerçekleşmeyeceğine inanıp üzerlerine düşeni yapmak için harekete geçmek gerektiğini savunuyorlar. Bu yüzden de “Bütünlüklü bir mücadeleye inanan bizler hem toplumsal hem siyasi mücadeleyi örgütlemek ve içinde yer almak için kendi yaşamlarımızı da dönüştürüyoruz. Çünkü biz devrimin kutlu bir günde gerçekleşeceği fikrine inanmıyor, aksine bugünden devrimi yaratıyor ve yaşıyoruz” diyorlar.
Biz de Devrimci Anarşist Faaliyet’le hem örgütlenmeleri hem yaşama ve topluma bakışları çerçevesinde bir sohbet gerçekleştirdik. Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci, AKP-MHP ortak iktidarının politikaları ve ezilenlerin kurtuluşunu konuştuk:

Devrimci Anarşist Faaliyet, Türkiye’nin mevcut politik ve toplumsal ortamını nasıl değerlendiriyor?
Siyasi iktidarın hem iç hem dış krizler yaşadığı bir süreçteyiz. AKP, iktidarını korumak için dışarıda saldırgan savaş stratejisi ile gerilimi yükseltirken Libya’dan Kıbrıs’a, Rojava’dan Başûr’a tüm çevresine saldırarak kapmaya çalıştığı pozisyonu kapamıyor. ABD ve Rusya ile ilişkileri istediği seviyeye taşıyamadığı için bölgedeki etkisizliği sürüyor. Masada pozisyonu olmayan TC’nin sahadaki pozisyonu da kurulan gözlem karakollarında nöbet tutmak, bulduğu boşluklarda bölge halklarına korkakça saldırmakla kalıyor. İçeride yaşanan ekonomik krizin, kitlesi üzerindeki etkisini sürekli savaş gündemiyle geçiştirmeye çalışan AKP bu kozunu da kaybetmiştir. Bakur kırsalında adeta kır yürüyüşü yaparcasına gerçekleştirilen ve medya tarafından binlerce askerin katıldığı, trekking-tatbikatvari operasyonlarla yapay savaş gündemi oluşturulmak isteniyor. Bu operasyonların kendi kitlesini tatmin etmeyeceğini bilen AKP terörist olarak tanımladığı Kürt köylerine saldırıyor. Kentlerde ise HDP’ye yapılan saldırılar sürüyor. İl/ilçe başkanlarını tutuklama tehditleri vekillere kadar uzanıyor. Ama yine de siyasi iktidarın (AKP- MHP Koalisyonu) milliyetçi ve muhafazakarlıktan beslenen kitlesi motivasyonu yükseltemiyor. Siyasi iktidarın kitlesel kaybının, düşüşünün ekonomik krizin belirginleşmesi, dolar, euro ve faizlerin yükselişini durduramaması ve her şeyin zamlanmasıyla ilişkili olduğu aşikar. Her şeyin yüzde 150 zamlandığı bir süreçte işçilerin maaşlarının yüzde 15 zamlanması ekonomik krizin gerçekliğini gösterdi. Korona krizinde salgının keyfi kararlarla uygulanan kapatılmalarla ve göstermelik önlemlerle geçiştirildiği, aşı politikasınınsa ezilenleri umursamadığı aşikar. Korona krizi yasaklarının yarattığı buhranın adaletsizliklere karşı koyuş sancısı yaşayan toplumu olumsuz etkilediği ortada. Fakat bu büyük baskı sürecinde direnen işçiler, özgürlükleri için örgütlenen gençler ve kadınlar umudun sürmesini sağlıyor.

Ekonomik kriz ve yoksulluktan söz ettiniz. Yoksulluk ve yolsuzluklar bağlamında ülkenin genel durumu nedir sizce? 
Siyasi iktidarda kim olursa olsun, devlet içinde kendi kadrolaşmasını oluşturur. Bu durum devletin temellerinden biridir. Kim siyasi iktidar olursa o siyasi iktidarın çevre çeperi ve taraftarları ekonomik ve sosyal kazanımlar yaşarlar. Yani devlet yolsuzluk demektir. Bu adaletsiz düzen azınlıkta olan belirli bir kesimin zenginleşmesi, diğer kesimlerin ise fakirleşmesi ile sürer. AKP’nin 19 senelik siyasi sürecinde de böyle olmuştur. Kendi kesimlerinin seçilmişleri zenginleşirken toplumun diğer kesimi fakirleşmektedir.

Devletin tüm alanlardaki uygulamalarına baktığımızda kimlikler bağlamında katı bir ayrımcılık görürüz. Bu çerçevede devletin kimlikler ve azınlıklar ile ilgili politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devlet bir ya da birkaç kimliğin üstünlüğü üzerine kuruludur. Bu o devletin çapında yaşayan diğer tüm kimliklerin daimi devlet tahakkümünde yaşamasıdır. Dünyada her devletin kuruluş aşamasında bir ya da birkaç etnisite kazanırken diğer etnisiteler yaşamlarını kaybetmiş, katledilmiştir. Bu istisnasız böyledir. Bu bağlamda her devlet halkların katilidir. Kendi hikayesini kendi diliyle anlatamayan halkların kendi şarkısını, türküsünü söylemesi de yasaklanır. Kendi değerlerini özgürce yaşayamazlar. “Özel azınlık” statüleri tanımlanarak adeta bir süse dönüştürülmeye çalışılırlar. Asimilasyona karşı koyanların bu varoluş mücadelesi devlet tarafından terör tanımlamasıyla yaftalanır. Ama bu yaftalamalar halkların özgürlük mücadelelerinin meşruluğunu değiştiremez.

Malumunuz bahsettiğiniz hususlar doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin nefretine en çok maruz kalan ve bu nefrete en somut itirazı gösteren bir Kürt halk gerçekliği var. Kürt meselesi bağlamında devlet politikaları hakkında ne söyleyebilirsiniz?
TC’nin kuruluşundan itibaren üst kimlik Türklüğün reddi içerisinde olan Kürt halkının karşı koyuşu bir “mesele” olarak tanımlanmıştır. Meselenin kendisi coğrafyada devletin varlığı ve bu devletin üst kimliğinin Türklük oluşudur. Kürt halkı, Ağrı İsyanından Dersim’de Seyit Rıza’ların isyanına TC’nin bu politikasına karşı koymuştur. 80 sonrasında ise yaşamın her alanında, iç işleyişin belirlendiği örgütlü bir sürecin kaçınılmaz ihtiyacıyla Kürt halkı örgütlenmiştir. 70’li yaşlarında asimilasyonun başarısızlığa dönüşmesinin etkisiyle TC’nin saldırıları artmıştır. Bugün bu saldırılar sürmektedir. 19 yıllık siyasi iktidarın 90’lardaki JİTEM’e benzer PÖH-JÖH gibi organlar oluşturması, gerillalara ve partililere yapılan işkencelerin ötesinde sadece kendi köylerinde yaşayan Kürtlere yönelik de işkenceler artmıştır. Halfeti’de yaşayan köylülerin TSK’nin karakolundaki işkence görüntüleri bunun bir göstergesidir.

İşkence konusunu biraz daha açar mısınız?
İşkenceler devletin -örgütle ilişkili olsun olmasın- kendisi için tehdit gördüğü, terörist olarak gördüğü herkesi tutuklayarak hapsetmesiyle sürmektedir. Gözaltı sürecinde polisle başlayan işkenceler, tutsaklık sürecinde de gardiyanlarla sürmektedir. Aleni işkencenin yanı sıra 20 bine yakın siyasi tutsağın karşı karşıya kaldığı keyfi uygulamalar hapishane yaşamlarını işkenceye dönüştürmüştür. Devlet sahada savaştığı Kürt halkına yönelik saldırılarını hapishanelerde de sürdürmektedir. Bu saldırılar, bütün baskılara rağmen tutsakların örgütlülüğü, örgütlü tavırları ve açlık eylemleriyle karşılanmaktadır. Devlet, Kürt halkının mücadelesi karşısında kaybetmektedir.

Hapishaneler zaten devletin en vahşi uygulamalarının görüldüğü mekanlar… Tutsaklaştırmanın vardığı boyut nedir sizce?
Bugün devletin, adaletsizliklere karşı koyan, mücadele eden her örgüt ve bireye karşı işkence ve tutsaklaştırma stratejisini uyguladığını görüyoruz. Artık bu strateji toplumsal mücadele yürüten örgütleri de aşmış durumda. Sadece sosyal medya hesaplarından yorum yapan bireyler bile “Cumhurbaşkanlığına hakaret, Türk Devletini ve milletinin aşağılama vb.” bahaneleriyle gözaltına alınmakta hatta tutuklanmakta.

Devletin tüm bu uygulamalarına dönük bir itiraz da mevcut aslında. Devrimci Anarşist Faaliyet, Türkiye’deki mevcut muhalefeti ve iktidar karşıtı hareketleri nasıl değerlendiriyor?
Muhalefet, parlamenter muhalefet ve toplumsal muhalefet olarak iki ayrı başlıkta değerlendirilmelidir. Parlamenter muhalefet hükümet karşıtlığını seçim, seçmen, oy üçgenine sıkıştırmıştır ve toplumsal muhalefeti de bu sıkışıklığa dahil etme isteğindedir. Hükümet karşıtı söylemlerin sertleşmesi ve sürekli erken seçim isteği bununla alakalıdır. Toplumsal muhalefetin örgütlenmesini önemsemezken seçim süreçlerinde her türlü popülist söylemi kullanmaktadır. Kullanılacak her popülist söylem de hükümetin popülist söylemler kullanmasını meşrulaştırmaktadır. Bu popülist yaklaşımlar, ezilenlerin gerçek ekonomik ve sosyal sorunlarını çözümsüzleştiriyor. Toplum krizi tartışacağına Kemal ve Recep arasındaki retorik tartışmaları konuşur hale geliyor.

Öneriniz nedir?

Toplumsal muhalefetin örgütlenmesi tartışmasız önemlidir. Gündelik yaşamın örgütlenmesi, yaşanan adaletsizliklere karşı adalet için eylemlerin örgütlenmesi ve örgütlenen eylemlerin kuvvetlendirilmesine yoğunlaşılmalıdır. HDP toplumsal muhalefetin parlamentodaki yansımasıdır. Yalnız parlamenter muhalefetin tavırlarını ister istemez edinmiştir. Vekiller üzerinden işletilen muhalefet yükseltilirken meydanda eylemin, mahallede örgütlenmenin zayıflaması bu dönüşümle alakalıdır. Mahallelerden meclise giden HDP, meclisten mahallelere dönememektedir. Hükümet bu bağın zayıfladığını görmüştür ve saldırıları ile bu bağı kopartmak istemektedir. Hükümet kendi kitlesini tatmin için vekillere dava üstüne dava açarak şov yaparken mahalleleri örgütleyen kadroları da tutuklayarak bir halk hareketi olan HDP’yi mecliste bir partiye, mahallelerde öz örgütlülüğün kendisi olan bireyleri de seçmene dönüştürmek istemektedir.

Buna karşı HDP ne yapmalı peki?
Parti-seçmen ikilemine ihtiyaç duymaksızın yaşanan adaletsizliklere doğrudan karşı koyan bir örgütlenme anlayışıyla toplumsal muhalefetin örgütlenmesi kuvvetlendirilmelidir. Bu muhalefetin örgütlenmesi bizim yaşam alanlarımızın öz örgütlülükle savunulması ile mümkün olacaktır. Bu öz örgütlenmeler adaletsizliklere karşı mücadelenin olduğu gibi yeni bir yaşamın yaratılmasında da en önemli araçlardır. Direnişin ve dayanışmanın gerçekleşeceği bu örgütlenmeler bireysel ve toplumsal anlamda özgürlüğü yaratacaktır.
Siyasi iktidarın bu dönemde şiddetini yükseltmesi, özgürlük mücadelesini engelleyemez; tarihin her anında olduğu gibi devlet şiddeti açığa çıkmış olsa da mücadele sürecektir. Bu mücadele biz ezilenler için varoluş mücadelesidir.

Toparlarsak; nasıl bir muhalefet gerektiğini düşünüyorsunuz?
Az önce de değindiğimiz üzere biz parlamenter muhalefetin ne yaparsa yapsın gerçek anlamda bir karşı koyuş gerçekleştiremeyeceğini düşünüyoruz. Siyasi iktidarın başka bir popülist siyasi iktidar tarafından alınması bizim için bir anlam ifade etmemektedir. Esas olan toplumsal muhalefetin örgütlenmesi ve kendini oy-seçim ikileminden kurtarmasıdır. Bugün kazanımla sonuçlanan işçi mücadelelerinin çoğunun, işçilerin kendi örgütlediği öz örgütlenmelerle oluştuğunu görüyoruz. Bu da bize muhalefetin çıkmaza girdiği yerlerde başarıya ulaşmak için toplumsal muhalefeti yükseltmemiz gerektiğini tekrar hatırlatıyor.
Eğer toplumsal muhalefet kendini örgütleyip mücadeleyi kendi eline almazsa bu “siyasi” partilerin arasındaki “al gülüm ver gülüm” politikasına mahkum kalacaktır. Başkanın Recep Tayyip Erdoğan veya başka biri olmasının hiçbir anlamı yoktur.

Peki Devrimci Anarşist Faaliyet kendini toplumsal yapının neresinde görüyor? DAF’lılar kimdir?
Devrimci Anarşist Faaliyet, bu coğrafyadan başlayarak devletlerin ve kapitalizmin yok edilmesini, yerine anarşist bir dünyanın kurulmasını hedefleyen bir örgüttür. Geleneğini örgütlü anarşizmden alır. Sadece siyasi mücadele yürütmektense yaşamsal mücadeleyi de örgütler. Bunu da kendi bünyesinde bulunan öz örgütlenmelerle yürütür. Bu örgütlenme modeli dünya örgütlü anarşizminde de karşılığını buldu. Sık sık dünyanın farklı coğrafyalarındaki yoldaşlarımız misafirimiz olup kendi coğrafyaları hakkında deneyimlerini aktarır. Çoğunlukla örgütlenme modelimizi çalışıp kendi coğrafyalarına uyarlamaya çalışıyorlar. Bütün ezilenlerin kurtuluşunun, herkesin kurtuluşu olacağına inanır. “Birimiz bile tutsaksak, hiçbirimiz özgür değiliz” ilkesini benimser ve burdan yola çıkarak toplumsal mücadelenin bütün kesimleri ile dayanışma içerisinde bulunur. Bütün eylemlere katılım gösterip teorideki dayanışma ilkesini pratikte de hayata geçirir. Özellikle Taksim Gezi İsyanı, sonrasındaki süreçlerde ve Kobanê Direnişi’nde örgütümüzün etkisi toplumsal muhalefeti kuvvetlendirmiştir. İşçi mücadelesinden ekoloji mücadelesine,  gençlik mücadelesinden kadın mücadelesine ve askerliği reddedenlerin mücadelesi olan vicdani ret hareketine kadar bütün alanlarda faaliyet yürütür.
Biz bu coğrafyanın ezilen bütün kesimleri kadar çeşitli ve çok sayıda bireyden oluşuyoruz. Bütünlüklü bir mücadeleye inanan bizler hem toplumsal hem siyasi mücadeleyi örgütlemek ve içinde yer almak için kendi yaşamlarımızı da dönüştürüyoruz. Çünkü biz devrimin kutlu bir günde gerçekleşeceği fikrine inanmıyor, aksine bugünden devrimi yaratıyor ve yaşıyoruz. Bireysel ve örgütsel dönüşümlerimizi şimdi şuanda başlatıyoruz. Geleneğimizin en önemli deneyimlerinden biri olan İberya Devrimi’nde de söylendiği gibi “Yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz. Şimdi, şu anda bu dünya büyümekte.”

]]>
Devletin Saldırılarının Karşısında KAZANIYORUZ https://anarsistfaaliyet.org/sokak/devletin-saldirilarinin-karsisinda-kazaniyoruz/ Wed, 03 Feb 2021 14:41:49 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9026

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyum rektöre ve ablukaya direnenleri gözaltına alan devletin korkusu dün Kadıköy sokaklarında plastik mermiye, gaz fişeğine, tekmeye dönüştü. Kaymakamlık’ın yaptığı açıklamayla eylemin yasaklanmasının ardından Kadıköy’ün tüm sokaklarına yayılan direnişte 98 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların bir kısmı bugün serbest bırakılırken halen gözaltında tutulanlar var.

Direnişin ilk gününden itibaren devletin tüm saldırılarına rağmen sokakları terk etmeyenler bir kez daha gösterdi: Biz Kazanıyoruz!

 

]]>
Devletin Korkusu Ankara’da Sürüyor https://anarsistfaaliyet.org/sokak/devletin-korkusu-ankarada-suruyor/ Tue, 02 Feb 2021 14:22:47 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9019
Ankara’da Boğaziçi Üniversitesi’nde hedef gözetilerek tutuklananlarla ve dün gözaltına alınanlarla dayanışmak için düzenlenen eyleme polis saldırdı. Eylemde KARALA’dan 6 yoldaşımızın da bulunduğu 62 kişi işkenceyle gözaltına alındı.
 
Devletin korkusu, iktidarını kaybetme korkusudur. Bu korkuyu yaratan, yüzyıllardır her sokakta kavgayı örgütleyenlerdir. Bu kavga bitmeyecek, devlet kaybedecek!
]]>