Bir gün olağanüstü bir değişimle,annen ya da baban karar vermeyecektir senin yerine; o günden sonra, sen artık kendi kararlarının sahibi olursun. Resmiyette işe girebilirsin (işe girebilirsen), ehliyet alabilirsin, evden ayrılabilirsin, bir oyla iktidar seçicisi bile oluverirsin… Yani 18’e kadar yasak olan herşeyi, yapabilir hale gelirsin. Özgürlüğün yaşı 18’dir çünkü…
Rastlantı ya da şans değil tabi, liseyi bitirme yaşının 18’e denk geliyor oluşu. Zaten biraz da bu yüzdendir 18’e kadar “bağzı” şeylerin yasak olması. Okulda 18’ine kadar yetiştirirler seni. 18’inde herşeyi yapabilme “aklına”, “yetisine”, “sorumluluğuna” sahip ol diye eğitirler.
18 yaşından önce söylediğin, değerli değildir. Düşüncelerin, eksiktir. Yaptıkların, senin sorumluluğunda değildir. Hep bu yalanları atarlar. Aslında, evde ve okulda bunlar vurgulanarak; senin söylediklerin değersizleştirilir, düşüncelerin önemsizleştirilir, sorumluluk alman engellenir, kendini var edebilmen engellenir.
Toplumda birey olmanın, topluma ilişkin söz söylemenin, söylediğin sözü eylemenin önüne geçilir.
Aslında, insan 18 yaşında başlar kapitalist sistemde yaşamaya; düşünmeye, düşündüğünü yapmaya. Ondan öncesi yoktur. 18’den önce herşey “miş gibi” gelir…
Ama 18 yaşına ulaştığında da, devletin ve kapitalizmin zehriyle dolmuş bir düşüncenin özgürlüğü ne kadarsa, sen de o kadar düşünebilirsin. Çerçevesi bellidir yapacaklarının; 18’inden sonra kapitalizmin çarklarında dönebilecek kadardır. Ötesi yok.
Oy kullanırsın, ehliyet alırsın, veliler yoktur artık…
-18’lik hikaye ya bu. Şimdi anlarsın aslında 18’ine kadarki süreyi. Neden derler 18 diye? 18 sene boyunca ertelerler düşüncelerini, düşüncelerini gerçekleştirmenin önünü almak isterler.
Şimdi anla; neden önemli 18’den öncesi, düşündüklerin, eylediklerin…a