Anarşiye karşı değiliz. “Her şeye karşı”, “kendine bile karşı” söylemi; anarşizmi bulanıklaştırır ve anlamsızlaştırır. Anarşi sistemin alternatifi değil, yaşamın sade ilkeleriyle bezenmiş bir düşüncedir. Anarşi özgürlüktür, paylaşma ve dayanışmayla, toplumun içinde erimeyen bireyin; bireyliğini kaybetmeden kalabildiği, iktidarın ve otoriter ilişki biçimlerinin olmadığı yaşamdır.
Mücadeleye karşı değiliz. İnsanı, dünyayı hiçe sayan; kar için köleleştiren, kirleten efendilerle kavgamız kaçınılmazdır. Hayallerimiz, sadece sisteme uyumsuzluk yapmakla değil; ona saldırarak, zayıflatarak, yıkarak gerçekleşebilir. Yaratmak için yıkmak, yıkmak için mücadele!
Komünizme karşı değiliz. Bizler komünistiz. Komünizm; paylaşma, dayanışma ve emek ilişkisinin anarşist ilkelerle, insanın; insan ya da doğa üzerinde iktidar, otorite ve tahakküm oluşturmaksızın, “herkesten verebildiği kadar, herkese ihtiyacı kadar” ilkesiyle yaşamasıdır. Bu, algılarımıza işlenen Devletçi Komünizm’den farklıdır. Merkeziyetçi değildir. Köylerin (komünlerin) işleyişini, oranın yaşayanları belirler. Birimlerin birbirleriyle ilişkileri, dikine-hiyerarşik değil; yatay-eşitlikçidir. Bu ilişkiler, herhangi bir devletsi yapının kontrolünde ve denetiminde olamaz; bu komünizmin kendisiyle uyuşmaz.
Devrime karşı değiliz. Şimdi, şu anda “ben” ile başlayacak ve asla sonlanmayacak olandır. Bireyin ve toplumun dönüşümünün sonsuzluğudur. Yaşamlarımızda, şimdi devrilmeye başlayan her iktidar, her otoriter kavram, yaşamlarımızın dönüşümü; yani “devrim”dir. Devrim; yaşadığımız evlerde, sokaklarda, mahallelerde, mücadelemizde, neredeysek orada yoldaşlarımızla, arkadaşlarımızla, ailelerimizle, herkesle kurduğumuz ilişkilerde başlar ve şirketleri, orduları, devleti yıkana dek sürer. Ama asla bitmez.
Her şeye karşı olanlar değil!
Yüreklerinde bir dünya taşıyanlarız
Bu yazı Lafanzin’in 2. sayısında yayınlanmıştır.