Anarşizm Kurtuluştur

Kalk, her yeni güne hazır ol, aynı döngüyü döndür, kur saatleri aksın gitsin yaşam. “Koca adamlar” ne yapacağını söyleyecekler sana, sen de yürüyeceksin; “hadi ama, daha hızlı adımlarla yürü” diyecekler ve hatta “koş, arkana bile bakma sakın ve sadece koş”. Peşinde başka birileri de var ve sana yetişmek için geliyorlar, hadi! Bazısı omuz atıp geçecek seni, bazısı yanında duracak, bazısı da hep arkanda kalacak. Koşa koşa yorulacaksın, sonra da düşeceksin, canın çok ama çok yanacak. Kalkmak için direneceksin, peki kalkabilecek misin? Belki. Koca adamlar buna karar verecek; ya düştüğün yerden koşmaya devam edeceksin ya da düştüğün yerde arkandan gelenler seni bir bir ezecekler. O kadar kalabalık gelecekler ki asla ama asla ayağa kalkman mümkün değilmiş gibi hissedeceksin. Peki sonra ne mi olacak? Üstüne bir bir basanların hızından, hırsından, telaşından, öfkesinden bıkarak can havliyle yanına bakacaksın; yanında senin gibi bir sürü insan. Hep birlikte o koca koca adamları alt edebileceğini, ayaklar altından kalkıp kurtulabileceğini fark edeceksin.

Ne mi demek istiyorum? Koca koca adamlar da kim? Açıkça söyleyeyim, içinde yaşadığımız sistemin yaratıcılarıdır bu insanlar. Hep yapılan bir benzetmeyi kullanmamak, çirkin bir canavara filan benzetmek istemediğimden öyle dedim: “koca adamlar”. Bu adamlar, nerede ve nasıl yaşayacağımızı belirlemek isteyenler; bencil hayaller kurdurtup, bu hayaller uğruna yaşamlarımızı ellerimizden alanlar bunlar. Bunların sistemi de hangi oyuncağı/oyunu oynayıp oynayamayacağımızı, neyi öğrenip öğrenemeyeceğimizi, sokakta neyi giyinip giyinemeyeceğimizi, nerede çalışıp çalışamayacağımızı ve daha nicelerini belirleyenlerin sistemi.

İşte bu sistem yüzünden hepimiz birçok baskıyla karşılaşıyoruz. İleride iyi bir üniversiteden mezun olup iyi bir işte çalışırsak bu baskı ve zorluklardan kurtulabileceğimize dair söylemler ise koca bir yalan. Peki gerçek olan ne?

Okulsuz Bir Dünya

Gerçeklikle ilişkisi olmayan böylesi pek çok ezber söylemi bize dayattıkları için eğitilmeye ve eğitim sistemine karşıyım. Yaşamın kendisinden gelmeyen, sorgulatmayan pek çok bilgi, bu okullarda bize dayatılıyor. İtaatin üretildiği ve öğretildiği, itaat etmeyenin dışlandığı, bir işe girip çalışmak için bir koşul olan zorunlu eğitim bizleri özgür değil köle yapıyor.

Hepimiz gibi ben de bu sistemde sabahın köründe uykulu uykulu derslere girmek, soğuk havalarda sıraya girip marşlar söylemek, rahatsız sıralarda uzun saatler boyunca oturmak, devletin kahramanlıklarıyla ve düşmanca söylemleriyle dolu ideolojisini dinlemek, tekdüze ve sıkıcı geçen derslerde teneffüs zilini beklemek, statüsünü kullanıp kendi egosunu tatmin eden öğretmen ve müdürlere katlanmak, disiplin cezalarına uğramamak için uslu bir öğrenci olmak, sistem içinde kalifiye olup olmadığımı ölçecek sınavlara girmek, sınavlarda başarılı olmak için kendimi heba etmek, arkadaşlarımı üzmek ve onlarla yarışmak zorundayım.

Bu zorundalıklardan sıkılmış biri olarak; o koca adamlar, yani iktidar sahipleri yaşamın bilgisini manipüle etseler veya saklasalar da bilgiyi özgürce paylaşabileceğimizi, eğitim sisteminden kurtulabileceğimizi biliyorum. İhtiyaçlarımızı karşılayacak, araştırmalar yapmamıza imkan verecek bilgileri üretmemiz gerektiğini ve bu bilgileri paylaşmak için öğreten/öğrenen farkının olmadığı bir zeminde buluşabileceğimizi de. Bu sebeple ezber söylemlerden sıkılan, yaşamı sorgulayan, farklı ve yaratıcı düşünenlerin hep birlikte, örgütlü olması gerekiyor. Böylesi zemini yaratırken de düşüncemi kontrol altına alıp iktidarlarını devam ettirmek isteyen otoritelere karşı koyuyorum.

Devletsiz Bir Dünya

Tıpkı zorunlu eğitim yoluyla olduğu gibi farklı farklı pek çok araçla bireylerin ve toplumların iradelerini şekillendiren tüm otoritelere de karşıyım. Bu otoriterlerin en sistematiği olan devletlere de. Düzenli bir toplumsal yaşam için bir devletin var olması gerektiğine dair düşüncelere karşıyım. Devletin, düzeni savunan değil herkesin herkesle savaşını kabul eden bir anlayışa sahip olduğunu biliyorum. Ayrıca devlet, düşüncelerimi sormadan benim adıma kararlar alan koca bir saçmalıklar sistemi. Devlet yaşamıma dair asla sorular sormaz. Sorduğum soruları yanıtlamaz. Sadece itaat etmemi ister. Devlet yasaları ve kuralları yoluyla emirler yağdırır ve bu emirlere uymamı ister.

Bakunin yoldaşımın dediği gibi “Her emir özgürlüğün suratında patlayan bir tokattır”! Devlet, özgürlüğüne düşkün olan bizleri, o “tokat”a karşı koyduğumuzda yargılar. Devlete itiraz eden hain olur, düşman olur. O zaman öldürür devlet, öldürmek için her yolu dener. Devlet “bak yaşamın benim elimde, ben olmazsam sen olmazsın.” der.

“Devlet olmazsa ne olur ki gerçekten?” İşte ben bu soruyu sorduğumdan beri anarşistim ve  devletsiz bir dünyayı şimdi hep birlikte düşünelim.

Devlet olmadığında ben, ben olurum. Düşünürüm ve karar veririm çünkü bu hayat benim. Sadece kendi doğrumu esas doğru olarak almam, benimle birlikte diğerlerinin de düşüncesini dinlerim, önemserim. Herkesin her şeyi hiçbir baskı aracı olmadan bilmeye, söylemeye yani düşünmeye ihtiyacı var, önemsemeye ve önemsenmeye de. Tek bir merkezin ya da tek bir otoritenin değil kendi benlerimizden biz olmanın gücüyle yaşamaya ihtiyacımız var. Çünkü bu hayat bizim.

Ben devlete değil, özgürlüğüm için örgütlü mücadeleye inanıyorum. Benlerden biz olmaya ve biz olursak herkesin özgür olabileceği bir dünyaya inanıyorum. Anarşist olmak ben olmaktır ve benlerden bizi yaratmak olan örgütlülüğe sımsıkı bağlanmaktır.

Kapitalizmsiz Bir Dünya

Bir anarşist olarak devlete olduğu gibi kapitalizme de karşıyım. Çünkü düşlediğimi eyleyebilmem için ihtiyaçlarımı karşılayabilmem gerekir. İçinde bulunduğumuz sistem o koca adamlar rahat yaşamlar sürsün diye düzenlendiği için ihtiyaçlarımı karşılayabilmem pek mümkün değil. Mülkiyet sistemi ile her şeyi ellerine alır ve kendilerine saklar bu koca adamlar.

İhtiyaçlarımı karşılayabilmem için sundukları tek yöntem ise kendi sistemlerine adaptasyon. Ya ücretli köleleri ya da kendileri gibi bir ezen olmamı isterler. Ya ucuz iş gücü olurum okulu bitirdiğimde; sömürülürüm, göçükler altında kalırım ya da zamanında beraber oyunlar oynadığım ve beraber büyüdüğüm arkadaşlarıma emirler yağdıran, bencil, gaddar bir patron, bir yönetici. Sınavlarda rekabetçi ve bencil olmam bu yüzden istenir. İş hayatına bir alıştırmadır bu, kapitalist sisteme hazırlık. Ayrıca sınavı kazanan iyi bir okulu kazanır, iyi bir okulu kazanan iyi bir işe sahip olur.

Yoksulluk çekmemin ya da düşündüklerimi yapamamamın sebebidir bu sistem. Hele de -şu an bir örneğini yaşadığımız- ekonomik kriz dönemlerinde her şey çok pahalıdır ve her ürüne ulaşmak mümkün değildir. Varlığıyla yoksulluk anlamına gelen kapitalizm, kriziyle daha çekilmez bir hal alır.

Ancak bu durumdan da kurtulabilirim. Nasıl mı? Çok sevdiğim bir enstrümanı çalabilmemin, bir sporu yapabilmemin, çok merak ettiğim bir kitabı okuyabilmemin, ihtiyaçlarımı karşılabilmemin; ücretli kölelikle sömürülmeden, iş cinayetlerinde yitip gitmeden yaşayabilmemin koşulu bu sisteme karşı örgütlü mücadele etmek ve bu sistemi yıkmaktır.

Özgür Bir Dünya

Sorgulatmaya değil ezberletmeye çalışan okullardan; irademi şekillendiren, savaşlarda ölmeme neden olan, yaşamımı çalan devletlerden; kapitalizmden ve her türlü otoriteden kurtulmam gerekiyor. Kurtulmak için ise tek bir yol var. Kurtuluş anarşizmde. Bu yüzden ben bir anarşistim. Ve sisteme karşı verdiğim mücadelenin benim gibi ezilenlerle birlikte büyüyeceğini biliyorum. Mücadele büyüdükçe devleti, kapitalizmi, ataerkil sistemi kısacası tüm otoriteleri yıkacağımızı ve özgür dünyayı yaratacağımızı da. Nasıl mı yıkacağız? Büyük bir balyozla önce ayaklarını kıracak, sonra da… Böyle değil tabi ki. Böyle yapmayacağız.

Sistem siyasi, sosyal, ekonomik pek çok güçle ayakta kalıyor. Biz özgür bir dünyayı yaratmak isteyenler ise ezenlere karşı ezilenlerin öfkesiyle ve mücadelesiyle kurtulacağız bu sistemden. Biz ezilenler yani yoksullar, evsizler, sokakta kalanlar, sömürülenler, göçük altında kalan işçiler, yok sayılan kürtler, ötekileştirilen aleviler, erkek egemenlikle katledilen kadınlar, savaşlardan kaçan göçmenler, ebeveynlerinin mülkü olarak görülen çocuklar; tüm ezilenler yani bizler ezilmişliğimizin ortak nedenini biliyoruz ve biz şimdi mücadelemizle birlikte kurtuluyoruz -en başa dönecek olursak- koca adamların ayaklarının altından, tüm otoritelerden ve onların iktidarlı ilişkilerinden.

 

 

    Benzer yazılar: