Duygularımız, öfkemiz, isyanımız, heyecanımız, okul duvarlarının arasında boğulan hayallerimiz… Biz liselilerin bazen her şeyimizi kontrol altında tutmak isteyen aileler, bazen otoritelerine başkaldırmak istediğimiz öğretmenler ve baskılarından bıktığımız müdürler yüzünden kısılan sesimiz şimdi duvarlarda.
Aynı duyguları yaşıyoruz ve birbirimizin halinden ancak biz anlayabiliriz. Sen de eline geçen bir markır ile her yere yazabilirsin ne hissettiğini. Kim olduğunun bir önemi yok, sen de liseliysen aynı duyguları paylaşıyoruzdur zaten. Birbirimizi tanıyalım, duygularımızı dolu dizgin yaşarken tek olmadığımızı bilelim diye, şimdi “Duygular Duvarda”!
Sabah okula gitmek için yatağından kalkarken hissettiğin o duygu; yatağında kıvranırken “5 dakika daha” dedirten duygu. Hepimiz yaşıyoruz aynı duyguyu. Her sabah uykumuzu, gördüğümüz rüyaları yarıda kesip beton yığınlarının arasına gitmek zorunda olmak… Berbat hissettiriyor. Ama yine de bir şekilde okulun kapısının önündesin. Ve duvarda bir yazılama “5 Dakika Daha”.
Okulun duvarlarının arasındasın yine. Beş dakika fazla uyuduğun için derse beş dakika gecikmişsin. Karşında yine suratsız müdür; senin gibi 3 dakika, 5 dakika ya da 10 dakika geç kalmış arkadaşlarını azarlamayı bekliyor. Müdürü atlatabildikten sonra sınıfına çıkarken düşündüğün şeyi duvarlara yazabiliriz: “Müdürsüz Dünya Mümkün”.
Öğle tenefüsünün zili çaldığında karnın da zil çalmaya başlamıştır artık. Tek seçeneğin okulun yatırım yuvası olan kantin. Mideni bulandırsa da karnını doyurmayacağını bile bile tüm paranı verdiğin o pitos, kraker, hamburger… Yetmezmiş gibi bir de çok pahalı. Kantinden yiyecek paranın olmadığı, olsa da yemek yerken yine lanet okuduğun bir gün sen de yaz kantindeki bir masaya: “Kantin Pahalı”.
Öğle tenefüsü hala devam ediyor. Çünkü diğer tenefüsler gibi göz açıp kapayana kadar bitmiyor. Karnını da doyurduğuna göre sınıfına çıkabilirsin ya da arkadaşlarının yanına. Ama zaten herkes sıkılıyor. Çünkü yapabileceğin her şey sınırlı. Her şey kontrol ediliyorken hiçbir yaptığından keyif alamıyorsun. Herkesin dilinde aynı cümleler “Okul ne zaman bitecek, kaç ders daha kaldı, şu dersler bi bitmiyor…” Duvarda bir yazılama daha, tam içinden geçen cümle: “Bitse de Gitsek”.
Şimdi ders zili çaldı. Yine toparlandık dört duvarın arasına ve sıralara dizildik. Neyse ki cam kenarında senin sıran. En azından sıkıldıkça camdan dışarı bakıp hayal kurabiliyorsun. Ama hayallerinin önüne geçen gerçeklikler var. Sen de bu gerçeklikleri düşünüp duruyorsun. Aklından şu soru geçiyor: “Neden Okullar Hapishaneye Benziyor?”
Dersin ilerleyen vakitlerinde hoca dün girdiğiniz sınavın sonuçlarını açıklamaya başladı. Herkes heyecanla sınav sonucunun iyi olmasını bekliyor. Eğer notlar düşükse herkes eve gittiğinde anne babası tarafından azarlanabilir. Öğretmenin ağzından çıkacak olan birkaç sayıyı heyecanla beklerken önündeki sıraya yazılmış, yüzünü güldüren bir cümle: “Notlarımın Yükseklik Korkusu Var”.
Ders bitti ama hala girmen gereken başka dersler var. Sevdiğin şairin şiirine benzeyen bir söz geliyor şimdi de aklına: “Hayat Kısa Dersler Uzun”.
Sonunda okul çıkışındasın. Bir süreliğine mutlusun çünkü son dersiniz boştu ve erken çıkabildiniz bugün okuldan. Zaten “En İyi Ders Boş Derstir” diye boşuna yazmamışlar okulun karşısındaki duvara.
Günlerin böyle geçiyor. Okuldan eve, evden okula, bazen dershanelere, kurslara, bazen önündeki o büyük sınav için girdiğin deneme sınavlarına gidiyorsun. Ama yaşam sadece bundan ibaret değil. Olmamalı. Hissettiğin tüm duygular sinir, stres, bıkkınlık, üzüntü, kaygılar… Ama henüz gençken ve enerjin her istediğini yapmaya yetiyorken yaşamdan daha fazla keyif alabiliyor olman lazım. Mutluluk olmalı, güzel heyecanlar olmalı hissettiğin duygular. Önce bir düşün. Ne istiyorsun? Ne yapabilirsin?
Sonra da harekete geç.
Bu yüzden sen de al eline spreyini, markırını ve yazabileceğin her yere yaz duygularını. Görünmez sanma. Aynı duyguları paylaşıyoruz hepimiz. Olur ya belki buluruz birbirimizi.
O zaman birlik olup tüm baskılara, otoritelere karşı gelebiliriz. “En Güzel İsyan Lisede Başlar” deyip hemen başlayabiliriz. İktidarlara karşı “İnadına İsyan” diyebiliriz.
Çünkü biz “İsyana Aşığız”. Özgürlüğe, anarşizme ve mücadeleye…