Uganda’nın kuzeybatısında bir grup insan yaşar. Hayvancılığa dayalı göçebe, doğayla iç içe bir yaşam süren bu insanlar, hayvanlarını da yanlarında taşırlar. Fırsat buldukları yerde küçük ölçekte tarım da yapar, kısa sürede mahsül almaya çalışırlar. Karamojong Kİme Denİr? Yoğunluklu olarak “Jie” diye bilinen kabile zamanla Karamojong adını aldı. Onların dilinde Karamojong “ekar ngimojong” yani “yaşlı adam çok uzağa gidemez” deyiminden türetilmiş bir kelimedir. Etiyopya’dan 1600’lü yıllarda Uganda’ya göç ederken kilometrelerce yol kat etmeleri gerektiğinde almışlardı bu ismi. Bu büyük göçlerin sonrasında Afrika’nın çeşitli yerlerindeki birkaç ana kola ayrılan kabile, yaşlılarını geride bırakmıştı. Bugün Karamojong, işte o göçten gelen en gençlerin oluşturduğu kabiledir. Her kabile gibi onlar da doğayla iç içe, hayvanlar ve bitkilerle yan yana yaşadılar. Göçebeydiler ama çok da uzağa gitmediler. Göçebelikleri iklim koşulları nedeniyle 3-4 aylığına komşu bölgelere ziyaretleriyle sürdü. Etraflarında gelişen kapitalist dünya temiz su başta olmak üzere doğal varlıklara olan erişimlerini engelledi. Bunların yanında silahlı çatışmalar da modern dönemde Karamojong’un baş etmesi gereken sorunlardan biriydi. Sİlahlı Çatışmalar İçerİsİnde Yaşam 1986’dan günümüze Uganda’nın kuzey bölgelerinde iç savaş boyutlarında yedi çatışma yaşandı. Karamojong da çatışmalara katılan kabilelerden biriydi. Karamojong Kabilesi’nin üyeleri dünyanın bütün sığırlarını gütme hakkının kendilerinde olduğuna dair dinsel bir inanca sahiptir. Bu nedenle geçmişten günümüze yaptıkları baskınlar nedeniyle Uganda, Sudan ve Kenya’daki komşularıyla sürekli olarak çatışırlar. Erkekler, kadınları etkilemek için sürülerini genişletmeye çalışır… Bu kabileler silahlı çatışmalarıyla basında gündem edilse ve içerisinde bulundukları “vahşet” vurgulansa da, bunun örttüğü bazı gerçekler var. Yaşantılarında silah, çatışma olmayan bu kabilelere silah kullanmayı, savaşmayı öğreten kimlerdir? Karamojong çobanları, on yıllarca süren çatışmalarda çeşitli sosyal sorunlar ve yaygın bir yoksulluk yaşadı. Sömürgecilik altında açlık ve susuzlukla geçen yılların ardından, Uganda’da iktidarın el değiştirmesi onlar için bir şey ifade etmiyordu. Daha önce işgalcilere verdikleri vergilerle baskı altında tutulmaya, sömürülmeye çalışılan halk, sonrasında eğitimle itaate zorlandı. Ekolojik yıkım, çatışmalar ve yoksulluk arasındaki iç içe ilişki, çözülemeyen sorunların daha da fazla büyümesinden başka bir işe yaramıyordu.
Kalem’İn İktİdarı
Şehirli insan için kalem gelişimin, bilginin sembolüyken Karamojo’lar için baskının, zulmün, köleleştirmenin adı oldu. Karamojong eğitimsizdi ama eğitilmenin ne demek olduğunu öğrendi. Bir olay vardı ki onlar için, geçmişten günümüze bütün bir karamojong kültürünü şekillendiren, onun etkisi uzun yıllar sürdü. İkinci Dünya Savaşı sırasında kabilenin şefi İngiliz sömürgecilerle bir anlaşma yaptı. İngilizler, kabilenin erkeklerinin savaşması karşılığında herkese okuma yazma öğretecekti. Genç Karamojo erkekleri birer birer savaşa alınmaya başladı. Kabile şefi savaşacak olanların ismini bir deftere yazdı. Deftere yazılan isimlerin hiçbiri geri dönmedi. Karamojong için savaş, aralarından koparılan gençlerin isimlerinin yazıldığı kalem ve defterle özdeşleşti. O günden sonra kalem savaş anlamına gelmeye başladı. Böylece Karamojong kaleme düşman oldu. Öyle ya, 1800’lerin sonlarında İngiliz sömürgeciler de ellerinde kalem ve kağıtlarla gelmişti. Herkesi belgelediler, listelediler, numaraladılar. Karamojolar vergilerle boğuşmaya başladı, vergiler de kalemle gelmişti… Eğİtİlmeye Karşı Dİrenİş: “Karamojo Sendromu” Karamojong Kabilesi yaşadığı bütün zorlukları özdeşleştirdiği kaleme olan tepkisiyle okullara düşman oldu. Ama kabilenin eğitilmeye karşı tutumu yalnızca kalemin çağrıştırdıklarıyla ilişkili değildi. Yaşadıkları yerlere zorla inşa edilen okullarda çocuklar cinsel saldırılara uğradı. Verilere göre aralarında hocalarının tecavüzü sonucu hamile kalanlar dahi oldu. Kabiledeyken hayvanlarla ilgilenen, ormanda nasıl hayatta kalınacağını öğrenen çocuklara yabancısı oldukları matematik, fizik, biyoloji gibi dersler dayatıldı. Kültürel çarpışma önce ailelerin dikkatini çekti. Okul onlar için zaman çalan bir şey haline gelmişti. Böylelikle daha önce sömürge ordularına asker olmayı reddedenler gibi, okula gitmeyenler de devlet tarafından katledildi. Ama Karamojolar direnmeyi sürdürdüler. İsimlerini aldıkları deyimin tersine yaşlı adam artık uzaklara yürümeye başladı. Karamojolar için açılan okullar boş arazilerdeki boş binalara dönüştü. Başka göçebe topluluklarda ve yerli kabilelerde de görülen bu davranışa, Karamojolar’a atıfla “Karamojo Sendromu” ismi verildi. Devlet eğitim sistemini değiştirmek zorunda kaldı. Karamojong artık ağaçlar altında, kalem kullanmadan eğitilmeye çalışılıyor. Ancak eğitime karşı direniş başka başka isimler altında, başka başka coğrafyalarda varlığını sürdürüyor.