Dünyada, çocukların ve gençlerin eğitilmesi, zorunlu kitlesel eğitimlerle yapılmaktadır. Kitlesel eğitim kurumlarında-kapitalist sistem içerisinde ihtiyaç duyulan iş gücünü yaratmak için-devletin ideolojisi, disiplinci bir yöntemle birleştirilerek eğitim yapılır.
Bunun yanı sıra çeşitli bakımlardan farklılıklar taşıyan ve kişileri daha özgürlükçü bir algıda eğitme yöntemi güden okullar ve yapılanmalar da vardır. Bunlar, zorunlu eğitimin karşısında ve yeni bir tarz sunduklarını söylediklerinden kendilerini “alternatif okul” veya “alternatif eğitim” olarak adlandırmaktadır.
Her birinde farklı olmakla birlikte, alternatif eğitim kurumları genel olarak şu ilkelerden birkaçını temel alır: Eşitlik, toplumsal adalet, özgürlük (düşünce, ifade, hareket, seçim), dayanışma, çoğulculuk, toplumsal duyarlılık, şiddet karşıtlığı (fiziksel, sözlü, psikolojik), ayrımcılık karşıtlığı (milli, ırk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, ekonomik, sosyal, fiziksel), ekolojik düşünce, yaratıcılık, üretkenlik, dürüstlük, öz denetim, eleştirel, farkındalık ve empati.
Alternatif okullarda bireye dayalı eğitim yapıldığından; ister istemez kitlesel eğitimden daha “başarılı” öğrenciler yetişmektedir. Zorunlu eğitimin tektipleştirici ve baskıcı yöntem ve müfredatı yerine daha özgürlükçü bir yöntemle eğitim alan kişiler, düşünsel veya yaşamsal birçok alanda, zorunlu eğitimden geçmiş birine göre daha yetenekli, donanımlı ve başarılı olurlar. Baskıcı bir sistemde ezilmediklerinden de özgüven kaybı yaşamazlar.
Dayandıkları ilkeler ve izledikleri yöntemlere bakıldığında, alternatif eğitim kurumları, belki de özgür bir dünyada bireye aktarılabilecek bilgi ve ilişki biçimleri sunuyor. Yalnız bu ilkeleri kullanan gruplar veya bireylerin çoğu bu ilkeleri “liberal” bir algıda kullanırlar. Burada amaç, kapitalizmin dışında bir algı yaratmak değil, kapitalizmin aşırı uçlarını törpüleyerek onun sürekliliğini sağlayan “liberalizm” temelinde bir eğitim vermektir. Aslında alternatif eğitim de, pratiklerinde kapitalist refleksleri özgürlükçü bir algıda işletmektedir.
Eğitim sistemi içerisindeki baskıyı eleştirip özgürlükçü eğitim sistemi benimsenirken, bir taraftan da baskıcı ekonomik sisteme kalifiye elemanlar yetiştirilmektedir. Yine bu tür eğitim sistemi içerisinde rekabetçi bir eğitim yöntemi kullanılmamaktadır ama bu eğitim istemine başvurulmasının nedeni piyasadaki rakiplerinden daha başarılı; yani rekabetçi sistem içerisinde daha avantajlı kişiler üretmektir.
Dahası birey, burada aldığı eğitim sonunda kapitalizmin içinde hızlıca konumlanabilir, sistem içerisinde daha faydalı konumlarda çalışabilir. Kitle eğitimi olan zorunlu okullarda lise bitirme yaşı 17-18 iken, alternatif okullarda lise dengi eğitim 13-14 yaşında bitebilmektedir. Bu da sisteme daha erken yaşta entegre olacak genç iş gücü demektir. Öte yandan büyük kapitalist şirketler için alternatif eğitimden geçirilmiş kişiler; özgüveni, iletişim becerileri ve sorun çözme gücü yüksek olduğundan, yönetici pozisyonunda çalıştırılacak, karlılığı arttıracak kalifiye elemanlardır. Bu anlamda da alternatif eğitim; sisteme-kapitalizmin gelişmesine-kitle eğitiminden daha yararlı olmaktadır.
İlk bakışta gerçekten “özgürlükçü” görünmesine rağmen, daha dikkatli bakıldığında, eğitimin alternatifinin de sonuç itibariyle sistemin eğitiminden pek bir farkı olmadığı açıkça görülmektedir.