Eğitim Eğitimdir!

sıkılan sınıf

Dünyada, çocukların ve gençlerin eğitil­mesi, zorunlu kitlesel eğitimlerle yapılmak­tadır. Kitlesel eğitim kurumlarında-kapitalist sistem içerisinde ihtiyaç duyulan iş gücünü yaratmak için-devletin ideolojisi, disiplinci bir yöntemle birleştirilerek eğitim yapılır.

Bunun yanı sıra çeşitli bakımlardan fark­lılıklar taşıyan ve kişileri daha özgürlükçü bir algıda eğitme yöntemi güden okullar ve yapı­lanmalar da vardır. Bunlar, zorunlu eğitimin karşısında ve yeni bir tarz sunduklarını söy­lediklerinden kendilerini “alternatif okul” veya “alternatif eğitim” olarak adlandırmaktadır.

Her birinde farklı olmakla birlikte, alterna­tif eğitim kurumları genel olarak şu ilkelerden birkaçını temel alır: Eşitlik, toplumsal adalet, özgürlük (düşünce, ifade, hareket, seçim), dayanışma, çoğulculuk, toplumsal duyarlılık, şiddet karşıtlığı (fiziksel, sözlü, psikolojik), ayrımcılık karşıtlığı (milli, ırk, dil, din, cinsi­yet, cinsel yönelim, ekonomik, sosyal, fizik­sel), ekolojik düşünce, yaratıcılık, üretkenlik, dürüstlük, öz denetim, eleştirel, farkındalık ve empati.

Alternatif okullarda bireye dayalı eğitim yapıldığından; ister istemez kitlesel eğitim­den daha “başarılı” öğrenciler yetişmekte­dir. Zorunlu eğitimin tektipleştirici ve baskıcı yöntem ve müfredatı yerine daha özgürlük­çü bir yöntemle eğitim alan kişiler, düşünsel veya yaşamsal birçok alanda, zorunlu eğitim­den geçmiş birine göre daha yetenekli, dona­nımlı ve başarılı olurlar. Baskıcı bir sistemde ezilmediklerinden de özgüven kaybı yaşamaz­lar.

Dayandıkları ilkeler ve izledikleri yöntem­lere bakıldığında, alternatif eğitim kurumları, belki de özgür bir dünyada bireye aktarılabi­lecek bilgi ve ilişki biçimleri sunuyor. Yalnız bu ilkeleri kullanan gruplar veya bireylerin çoğu bu ilkeleri “liberal” bir algıda kullanır­lar. Burada amaç, kapitalizmin dışında bir algı yaratmak değil, kapitalizmin aşırı uçla­rını törpüleyerek onun sürekliliğini sağlayan “liberalizm” temelinde bir eğitim vermektir. Aslında alternatif eğitim de, pratiklerinde kapitalist refleksleri özgürlükçü bir algıda iş­letmektedir.

Eğitim sistemi içerisindeki baskıyı eleş­tirip özgürlükçü eğitim sistemi benimsenir­ken, bir taraftan da baskıcı ekonomik siste­me kalifiye elemanlar yetiştirilmektedir. Yine bu tür eğitim sistemi içerisinde rekabetçi bir eğitim yöntemi kullanılmamaktadır ama bu eğitim istemine başvurulmasının nedeni piyasadaki rakiplerinden daha başarılı; yani rekabetçi sistem içerisinde daha avantajlı kişiler üretmektir.

Dahası birey, burada aldığı eğitim sonun­da kapitalizmin içinde hızlıca konumlanabilir, sistem içerisinde daha faydalı konumlarda çalışabilir. Kitle eğitimi olan zorunlu okullar­da lise bitirme yaşı 17-18 iken, alternatif okullarda lise dengi eğitim 13-14 yaşında bitebilmektedir. Bu da sisteme daha erken yaşta entegre olacak genç iş gücü demek­tir. Öte yandan büyük kapitalist şirketler için alternatif eğitimden geçirilmiş kişiler; özgü­veni, iletişim becerileri ve sorun çözme gücü yüksek olduğundan, yönetici pozisyonunda çalıştırılacak, karlılığı arttıracak kalifiye ele­manlardır. Bu anlamda da alternatif eğitim; sisteme-kapitalizmin gelişmesine-kitle eğiti­minden daha yararlı olmaktadır.

İlk bakışta gerçekten “özgürlükçü” gö­rünmesine rağmen, daha dikkatli bakıldığın­da, eğitimin alternatifinin de sonuç itibariyle sistemin eğitiminden pek bir farkı olmadığı açıkça görülmektedir.

 

    Benzer yazılar: