Merhaba;
Anarşizmi eşek üstünde köy köy gezerek anlatan yoldaşlarımızın inadıyla; bizler de yıllardır okullardan, sokaklara inatla taşıyoruz Anarşizmi. Okullardaki otoriter yapıya, sokaklardaki otoriter güçlere karşı her alanda mücadele ediyoruz. Otoritelere itaat etmiyoruz. Çünkü itaat etmedikçe, özgürlüğü hissediyoruz. Okullardaki sistemin bizlere dayattığı bencil ve rekabetçi ilişkilere karşı; paylaşmayı ve dayanışmayı büyütüyoruz. Devlet; kapitalizme yetiştireceği itaatkar bireyler olmamız için kapattıkça bizleri okullarına, boğdukça sınavlarıyla, koşturdukça bu rekabet yarışında, biz bu saçmalıklar sisteminin piyonu olmamak için isyan ediyoruz. Müdürü, öğretmeni, velisi, sivil polisi kimi zaman valisi bile karışıyor yaptıklarımıza; çünkü özgürlüğe dayanamıyorlar. Onlar önlerinde eğmek istedikçe, biz inadına özgürleşiyoruz.
Devlet kardeşlerimizi katlediyor, biz unutmuyoruz, affetmiyoruz. Otoriteye öfkemiz daha da büyüyor, baskılara karşı biz olup, örgütleniyoruz. İtaatkar bireyler elde etmek için çalıştıkları, özgürlüğümüze kilit vurdukları eğitim yuvalarının kapılarına vuruyoruz özgürlük kilitlerimizi. Kilitler açılmadıkça o gün; sınavlar iptal, okullar tatil oluyor.
Bilgisini otorite aracı olarak kullanıp bizi ezen hocaları unutmuyoruz. Bu yüzden 24 Kasım öğretmenler gününü isyan geleneğine dönüştürdük. Her 24 Kasım’ı coşkuyla kutladık. Fakat armağanımız ne bir çiçek, ne bir çikolataydı. Armağanımız isyanımızın karasına boyadığımız okul tabelalarıydı.
Ceylan Önkol on beşinde katledildiğinde, biz de on beşinde vicdani retçi olduk. Ölmeyi, öldürmeyi, askerliği reddettik hep bir ağızdan. Hep bir olmak, biz olmak istedik. Kapitalizm bencilliğiyle ayırmak istediğinde bizi, şimdi paylaşma zamanı dedik. Orada, burada, belki yanı başında kurduk paylaşma masalarımızı.
Biz olduk, paylaştık. Paylaşmayı, dayanışmayı ve özgürlüğü istedik. Sokakları yasaklayanlara, yaşamlarımızı talan edenlere karşı milyonlar “biz” olduk. Haziranda; Taksim’de, Ankara’da, Antakya’da, İzmir’de gece gündüz aylarca direndik. Biz direniş geleneğimizi, devlet ise katliamcı geleneğini sürdürdü. 6 kardeşimizi gazıyla, kurşunuyla, copuyla katletti. Bizler unutmadık, affetmedik. Bu sisteme itaat eden bireyler olarak yetiştirmek için kurulan okulların isimlerini, sisteme itaat etmeyen direnişçi arkadaşlarımızın isimleriyle değiştirdik. Biz hep yılmadan, cesaretle, inatla isyan ettik.
Şimdi tanıyoruz ya birbirimizi; merhaba. Beraberiz şimdi, “biz” olduk. İnadına özgürlük diyoruz otoritelere, inadına isyan diyoruz devlete, inadına paylaşma diyoruz kapitalizme. İnadına merhaba diyelim birlikte isyan dolu günlere…