Otorite, bir birey ya da topluluğun emir alma-emir verme ve yönetme-yönetilme ilişkileri oluşturmak ve başka birey ya da toplulukların iradelerini şekillendirmek amacıyla bir yetkiye sahip olması durumudur. Otorite meşrulaştırılmış ve kurumsallaşmış iktidardır.
Sahip olunan bu yetki, topluluğun inancına, bu yetkiyi elinde bulundurmak isteyenin kişiliğine, bilgisine veya oluşturulan yasalara dayandırılır. Otoriteler bilgi, inanç ya da yasalar aracılığıyla kendisini ve uygulamalarını kabul ettirir.
Otorite, itaat etmenin kabulüne dayanmaktadır ve onu tanıyıp kabul eden bireyler ya da topluluklar var oldukça vardır. Yani otorite sadece zor uygulamakla değil aynı zamanda itaatin kabulüyle ilişkilidir.
Otoriteler, nerede ve nasıl yaşayacağımızdan nasıl düşüneceğimize kadar tüm irademizi yok sayar, istek ve çıkarları doğrultusunda bizim adımıza kararlar alır ve uygular. Yaşamlarımızı belirleyen bu kararlar, otorite uygulayıcıları, yani otoriterler tarafından toplumun her alanında kendini gösterir.
Yaşamlarımızı Kontrol Eden Otoriteler
Sömürü, baskı ve katliamlarla dolu günümüz kapitalist ve devletli sisteminde yaşamımızı kontrol etmek isteyen çok sayıda otorite bulunmaktadır.
Aile, eğitim kurumları, din, ordu gibi tüm bu mekanizmalar ve hepsinin toplamı olarak devletin kendisi kararlarımızı belirleyen, bizi itaatkarlaştıran, yaşamın her alanında bizi kontrol etmeye ve yok etmeye çalışan birer otoritedir.
Bireyin nasıl düşüneceğine ve eyleyeceğine karar verme iradesini elinde bulundurarak itaat ilişkisinin başlangıcı olan ilk otorite “ailenin otoritesi” olsa da bu itaat ilişkisi, eğitim kurumlarıyla sürdürülür.
İktidarlar eğitim kurumları aracılığıyla ideolojilerini toplumdaki bireylere empoze eder ve dayatır. Böylece bilgi yaşamın içinden kopartılır, bilgi olmaktan çıkar, devletin eğitim kurumlarında birer manipülasyon aracına dönüşür. Bireyin neyi öğrenip öğrenmeyeceği, öğrendiği bilginin gerçek olup olmadığı bireyin kontrolünde değildir. Sistematik, hiyerarşik ve tahakküme dayalı bir ilişkiyle bireye dayatılan ve bir otoritenin dayağı yapılan bilgi, eğitim kurumlarıyla bireyin sisteme entegre olmasını ister.
Otoriteye Karşı Koy!
Devrimci anarşist Mikhail Bakunin’in de dediği gibi: “Otoritenin olduğu yerde özgürlük yoktur”. Otorite, bireylerin ve toplumların kendilerini gerçekleştirmesinin, özgürlüğünün tam karşısındadır. Tüm bireylerin özgür olabileceği bir dünya ancak aile, eğitim, din, devlet gibi bütün otoritelerin yıkılmasıyla gerçekleşeceği için anarşizm tüm otoritelerin reddine dayanır.
Biz anarşistler, şimdi şu anda otoriter tüm mekanizmalara karşı mücadele etmeliyiz. Bizi itaarkarlaştıran otoritelere karşı ilk ve en büyük mücadelemiz de iktidarsız ve hiyerarşisiz olarak kuracağımız özgür ilişkiler ve örgütlenmeler olacaktır.
Bilgiyi hapseden eğitim kurumlarına karşı özgür bilgi paylaşımını savunmalıyız. Manipülasyona uğramamış, tek tip olmayan, asimilasyon ve entegrasyona yol açmayan bir biçimde bilgiyi paylaşmalıyız.
Tüm otoritelere karşı koymak; yaşamın bilgisine sahip olmak, ekonomik ihtiyaçları gidermek gibi yaşamsal bütün ihtiyaçları karşılamak ancak benlerden biz olarak, yani bütün otoritelere ve onların uygulamalarına karşı örgütlenerek mümkündür.
İktidarsız, hiyerarşisiz, bireylerin kendini gerçekleştirebilecekleri örgütlenmelerle birlikte; otoriteler ve onların dayanakları ortadan kalkacaktır. Evde babanın, annenin; okulda öğretmenin, müdürün; toplumsal yaşamda din görevlilerinin, devlet yöneticilerinin otoritesine karşı koydukça özgürleşeceğiz. Özgürlük ancak örgütlülükle, otoritelere karşı koymakla kazanılacaktır. Otoriteye karşı koymak ve özgürleşmek için örgütlenmeye!