İ lgilenen bir çoğumuzun bildiği gibi rock’n roll müzik kültürü, özellikle 70’li yıllardaki müzik gruplarının etkisiyle sistemin hakim kültürüne karşı alternatif bir alt-kültür oluşturma çabası içinde oldu. Toplumsal değerlere yönelik başkaldırının yayılmasında kullanılabilecek bir araç olarak görüldü. Ancak işin kültürel kısmının ideolojik yönü, birçok istisnasına rağmen kapitalizmin kültürüyle özdeşleşmeye müsaitti. Özgürlük sınırsız tüketimle, sistemden kopuş ayık halde olmanın reddiyle anılır hale geldi. Hem bu kültürün deformasyona uğrattığı değerleri korumak hem de kendilerinden önceki jenerasyonların yaptığı gibi fikirlerini duyurabilmek için oldukça kullanışlı bir araçtı. Savaşa karşı sloganların binlerce kişinin dilinde dolaştığı, şarkılarla haykırıldığı yılların üzerinden çok geçmemişti. Punk işte böyle bir ortam içerisinde ortaya çıktı. Sistemin düzenine ayak uyduramayan bireyleri uyutmasına yarayan bir araç olarak değil. Baygınları ayıltmak için kullanılabilecek bir yol olarak gördü müziğini. Punklar sokak çatışmalarına katıldı, mütevazı yaşadı; kadın özgürlüğü, ekolojik yıkım, ırkçılık, savaş ve bunun gibi birçok başlık şarkılarının konularını oluşturdu. “Sex, drugs, rock’n roll”a tepkiyle ortaya çıkan ortaya çıkan Punk’ın içerisinde de sorunlar oluşmaya başladı. Kültürün kendi dinamiklerine dönmesi için çabalayan, şarkılarında toplumsal sorunlara değinen, şiddete, aşırı alkol tüketimine, uyuşturucu ve sigara bağımlılığına karşı kendi değerlerini; dayanışmayı, bağımsız ve özgür üretimi savunan gruplar ortaya çıktı. Kendilerine “Straight Edge” dediler. Otorİteye Karşı İsyanın Tarafında: Rise Against 1999 yılında kurulan Amerikalı grup Rise Against, hardcore punk tarzında müzik yapıyor. Bugüne kadar “Appeal to Reason”, “Endgame”, “The Black Market”, “Wolves”, “The Sufferer & the Witness”, “Siren Song of the Counter Culture”, “Revolutions per Minute”, “The Unraveling”, “The Ghost Note Symphonies, Vol. 1”, “Transistor Revolt” isminde 10 tane albüm yayınladılar. Straight Edge akımının ilkelerini benimseyen ve şarkı sözlerinde anarşist bir bakış açısıyla savaşa, kadın ve lgbti+ kimliğine dayalı ayrımcılıklara, ırkçılığa, adaletsizliklere karşı şarkı sözleri ve propagandif klipleriyle The Clash, Minor Threat gibilerinden ödünç aldıkları bu kültürü 2000’li yıllarda yaşatmayı sürdürüyorlar. Her yıl 12.000 kişi Boko Haram tarafından katlediliyor. Her yıl 30.000 fil katlediliyor, 11 yıl içinde soyları tükenecek. Amerika’da her yıl 5000 genç kayboluyor, ortalama 5 haftada 1 okul taranıyor. Meksika’daki uyuşturucu savaşlarında bugüne kadar 120.000 insan yaşamını yitirdi.
Bunlar Rise Against’in sadece tek bir klibinde doğrudan ekrana yansıttığı bazı veriler. Ama daha fazlası var. Savaşa katılan ve sevdikleri insanları kaybettikten sonra hayatta kalanlarda görülen bir sendrom vardır: “Survivor guilt”. “Hayatta kalma suçluluğu” diye çevirebileceğimiz bu durum, kişiye bir yandan durumun vehametine ilişkin bir sorumluluk yüklemekte, diğer yandan da durumun içinden çıkamaması nedeniyle bunalıma neden olmaktadır. Grubun “Survival Guilt” isimli şarkısı “Girişleri tıkayın/ Kapıları kapatın/ Çıkışları mühürleyin/ Çünkü bu bir savaş” sözleriyle başlar, sözlerinde en yalın haliyle savaşın şiddetini hissedersiniz. Şarkı “Hangi amaca hizmet ettim?” sözleriyle sona erer. Sadece silahlı çatışmalara katılanların değil, bu sistemi besleyecek bir işte çalışan ya da okula giden herhangi birimizin hissettiğiyle benzer duygulardır bunlar. Akustik şarkılardan oluşan son albümleri “Ghost Note Symphonies Vol 1” üzerine kendileriyle yapılan bir röportajda, kökeni on yıllar önceye dayanan ama verdiği mesaj takvimleri aşan bu tarza ihtiyaç olduğundan ve mücadelenin gerekliliğinden bahsediyorlar. “Irkçılık, cinsiyetçilik gibi fikirler onları görmezden geldiğiniz sürece asla yok olup gitmeyecek, daha da güç kazanacaklar. Ancak bizi heyecanlandıran şey, gençlerin hep aynı şeyi söylüyor olması. Herkes yaşadığı dünyanın, içinde olmak istemediği dünya olduğunda hemfikir!” Rise Against’in hemen her şarkısında toplumun olumsuz gidişatına yönelik bir söz bulabilirsiniz. Mesaj kaygısını, söylenen sözleri anlamasanız da hissedeceğiniz bir şekilde kurgulanmıştır Rise Against’in müziği. Nakaratlar slogan gibidir; otoritelerin, iktidarların zalimliğine karşı öfkenin, isyanın notaları olur. *Minor Threat’in 1981 yılında yayınladığı, kendileriyle aynı adı taşıyan albümden bir şarkı.