#inadına3 #anarşistliselilerindergisi – İnadına Dergisi https://inadina.org Anarşist Liselilerin Dergisi Tue, 10 Sep 2019 20:01:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.4 Başkanlık Seçimleri https://inadina.org/baskanlik-secimleri/ Tue, 10 Sep 2019 20:01:37 +0000 http://inadina.org/?p=424

BAŞKANLIK SEÇİMLERİ: İRADEYİ İDARELEŞTİRMEK Her okul döneminin başında yaşıyoruz bunu: okul başkanı seçimleri. Biz liseliler tarafından fazla rağbet edilmeyen, ciddiye alınmayan okul başkanlık seçimlerinin her sene içerdiği anlam farklılaşıyor.Önceleri adı dahi bilinmezken okul başkanlarının ve konusu bile geçmezken seçimlerin, şimdilerde okulda herkesin konuştuğu isimler başkan adayları ve herkesin konuştuğu şey seçimler. Birden gelişen bir durum […]]]>
BAŞKANLIK SEÇİMLERİ: İRADEYİ İDARELEŞTİRMEK

Her okul döneminin başında yaşıyoruz bunu: okul başkanı seçimleri. Biz liseliler tarafından fazla rağbet edilmeyen, ciddiye alınmayan okul başkanlık seçimlerinin her sene içerdiği anlam farklılaşıyor.Önceleri adı dahi bilinmezken okul başkanlarının ve konusu bile geçmezken seçimlerin, şimdilerde okulda herkesin konuştuğu isimler başkan adayları ve herkesin konuştuğu şey seçimler.

Birden gelişen bir durum değil bu elbette. Okul idarecilerinin bu değişen anlamda etkisi açık. Liselilerin ilgisi bilinçli bir şekilde bu tarafa kaydırılmaya çalışılıyor. “Bu seçim farklı, okulda her şey farklı olacak. Artık öğrenciler de okulun yönetiminde söz sahibi olacak.” safsatalarıyla başkanlık seçimlerine bir ilgi toplanmaya çalışılıyor.

Dört bir tarafımızdan bizi sıkıştırmayı kural edinmiş sistemin silahlarından biri de okul başkanlık seçimleri, hem de en gizli silahlarından biri. Dışarıdan oldukça masum görünen bu oyunun derinine indiğimizde gördüğümüzden çok daha fazlası var. Oy kullananından aday olanına kadar okuldaki herkesi bir şekilde etkileyen bu seçimler neden bu kadar tehlikeli?

BAŞKAN ADAYLARI ve SINIRSIZ VAATLERİ

Okulda hepimizin bildiği, tanıdığı insanlar onlar. Kimisi okuldaki popülerliğine popülerlik katmak için, kimisi kendi siyasi görüşlerine göre okulu şekillendirmek için, kimisi tanınmak için, kimisi idarenin gözüne girmek için başkan adayı olur. Tanıdığın, bildiğin insanlar kendilerini bu başkanlık oyununa o kadar kaptırır ki tamamen başka insanlar olup çıkar. İktidar hırsıyla ardı arkası kesilmeksizin verilen ve hiçbir gerçekliği olmayan vaatler, farklı tavırlar, değişen ses tonları…

Dersin ortasında bir bakmışsın, okul başkanı adayı sınıfa girmiş, vaatler silsilesine başlamış. Her seçimin kuralı bu; en büyük yalanı söyleyen seçimleri kazanır. Kimisi okula havuz yaptıracağını söyler, kimisi spor salonu; konserler, harika geziler, düşen kantin fiyatları… Liselilerin isteklerine daha fazla önem verileceği, okulu liselilerin yöneteceği… Hepsi birbirinden büyük, hiçbir gerçeklik arz etmeyen, tek amaçları kendi egolarını tatmin etmek olan, tek istedikleri “okul başkanı” statüsünü kazanmak olanların bizlere söyledikleri yalanlar.

KABİNE SİSTEMİ

Yeni başkanlık seçimleriyle sadece başkan da seçilmiyor artık. Kabine sistemi dedikleri bir şey var. Mevcut iktidar ve devletin sisteminden bahsetmiyoruz. Kabine sistemi diye isimlendirdikleri şeyi okula getirmiş durumdalar. Başkanın altında sınıf başkanları, bölüm başkanları da belirleniyor. Tüm başkanlar, okul başkanına bağlanıyor. Böylelikle öğrenciler arasında hiyerarşik bir yapı oluşturuluyor. Zaten müdürün etrafındaki idarecilerle hiyerarşik bir yapı olan okul, bu sistemle birlikte öğrencileri de belirli bir hiyerarşinin içine sokuyor. Okul başkanlarından sınıf başkanlarına, devletsi yapı öğrencilerin arasına sokuluyor. Bunun anlamı şu, idareden yani iktidardan payını alanlar, diğer öğrencilerin üstünde konumlanacak ve okul idaresi bu yeni yapıyla bizi daha sıkı kontrol edebilecek.

NEDEN OY KULLANMAMIZI İSTİYORLAR?

Her gün okula gitmemizi, hayatlarımızın büyük bir kısmını okulda geçirmemizi, okuldaki emir-komuta zincirine girmemizi istedikleri için sık sık okulun evimiz olduğunu bize söylerler. Yaptıkları ve söyledikleri her şeyle bizi okula ait hissettirmeye çalışmalarına rağmen başaramadıkları, bir şeylerin yolunda gitmediği ortada. Hatta vaziyet oldukça kötü olsa gerek ki “okul başkanı seçimleri” denen kurnazlığa başvurmak zorunda kalıyorlar.

Bizleri okula ait hissettirmek için başvurdukları son çare oy kullanmak. Bizi okul seçimlerinin bir parçası haline getiriyorlar. En azından bizi temsil eden kişinin seçilmesinde rol oynadığımızı düşünmemizi sağlayarak okul ile kendimiz arasında bağ kurmamıza sebep oluyorlar. Bizler de kendi yöneticilerimizi seçtiğimiz yerin bize ait olduğu yanılgısına kapılarak okulu benimsiyoruz. Sanki başkan seçtiğimizde okulu biz yönetiyor havasına kapılıyoruz.

BÜYÜK SEÇİMLERE HAZIRLAMAK

18 yaşına giren her vatandaş ömrü boyunca referandumlarda, genel seçimlerde, yerel seçimlerde vb. seçimlerde oy kullanmak zorunda. Durum böyle olunca, devletin vatandaşlarını bir şekilde sistemine adapte etmesi gerekiyor. Bu adaptasyon için okuldan daha iyi bir yer var mı?

İlkokuldan itibaren oy kullanmaya alıştırılarak, on sekiz yaşına geldiğinde bireyin seçimleri eleştirmesinin önüne geçiliyor. Seçimler böyle normalleştiriliyor. Bu yüzdendir ki devlet, kendi seçimlerinin propagandasını yine kendi kurumları olan okullarda yaparak biz gençleri kendi yöntemi olan oy kullanma ve seçimlere alıştırmakta. Yalnızca oylarımızla bir şeyleri değiştirebileceğimiz sürekli beynimize kazınıyor. Bir ömür boyu yapabileceğimiz tek siyasi eylemin bir kağıt parçasını kutuya atmak ve bize sunulan yöneticilerden bizi güzel yönetmelerini talep etmek olduğu telkin ediliyor.

İDAREYİ PAYLAŞMA YALANIYLA İRADEYİ YOK ETMEK

Tüm otoriter yapılar bireyin iradesini hiçe sayar ve bireye itaati aşılar. Bu sebepledir ki otoriter bir yapı olan devlet, yine otoriter bir kurum olan okullarında; kendi sistemi olan zorunlu temsili “demokrasi”yi öğrencilere dayatır.

Bizlere dayattıkları bu “temsili demokrasi” ile idareyi paylaşıyormuşuz yanılsamasına itiliriz. Okul idaresi, öğrencilerin kendi aralarından “seçtikleri” kişiye kendi makamlarında yer verip “demokratik” oldukları yalanını söyler.

Bu durum idarenin, seçilen yeni başkanla, öğrencilerin kontrolüne girdiği anlamına gelmez. Ya da öğrencilerin sıkıntı hissettiklerinin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılacağının.

Öğrencilerle beraber yönetiyoruz yalanı, idarenin diğer zorbalıklarını gizlemek için bir örtüdür. Tüm adaletsizlikler, tüm emirler bu örtü altında yok edilir.

Bizi kandırmaya çalışıyorlar. Bizi iradelerimizi yok ettikleri sisteme hazırlamaya çalışıyorlar. Bizi zorbalıklarına kılıf yapmaya çalışıyorlar.

İradeni kontrol etmelerine izin verme! Sahte başkanların sahte vaatlerine de, idarecilerin beraber yönetme yalanına da kanma! Bizim derdimiz ne idareyi paylaşmak ne de idareyi kontrol etmek. Biz yönetmeyi ya da yönetilmeyi reddedenleriz!

 

]]>
Düşünsene https://inadina.org/dusunsene/ Tue, 10 Sep 2019 07:00:02 +0000 http://inadina.org/?p=421

Ezber Ezber bilginin sürekli tekrarlanarak akılda kalmasıdır. Bu bilgi, özgür bilgi değildir. Devle- tin bize bilgiyi otoriter şekilde aktardığı okullarındaki “ezber”den bahsediyoruz. Devletin bizi rekabete ve bencilliğe sürüklediği sınavların, sözlülerin ve daha nice yarışın anahtarı. Sistem düşüncelerini, fikirlerini empoze etmek amacıyla bize sürekli bir şeyler ezberletir. Ezberlettik- lerini hiç unutmamamızı sağlamak içinse belli aralıklarla bizi […]]]>
Ezber

Ezber bilginin sürekli tekrarlanarak akılda kalmasıdır. Bu bilgi, özgür bilgi değildir. Devle- tin bize bilgiyi otoriter şekilde aktardığı okullarındaki “ezber”den bahsediyoruz. Devletin bizi rekabete ve bencilliğe sürüklediği sınavların, sözlülerin ve daha nice yarışın anahtarı. Sistem düşüncelerini, fikirlerini empoze etmek amacıyla bize sürekli bir şeyler ezberletir. Ezberlettik- lerini hiç unutmamamızı sağlamak içinse belli aralıklarla bizi sınar, ezberi sürekli tekrarlatır. Eğitimin amacı budur. Bizleri yaşamlarımız boyunca sorgulamayan ve itaatkar bireyler haline getirmek. Sistem bize düşüncelerini, fikirlerini ezberletir ama düşünmemizi istemez. Çünkü düşünmek sorgulamaktır, ezberlemek değil.

Ezberleme!

İktidar itaati ezberletir, o halde ezberleme. Gittiğimiz liselerde iktidar ile aynı görüşte bireyler olmamız için ellerinden geleni yapıyorlar. Fikirlerimize, düşüncelerimize müdahale ediyor, yerine kendi fikirlerini ezber yoluyla bizlere dayatıyorlar.

Eğitim ve eğitimdeki ezber de iktidarın düşünceleriyle beraber değişim gösterir. İktidarda han- gi parti, siyasi grup, örgüt olursa olsun bize kendi fikirlerini ezberletmek, kendi fikirlerine bağlı, ita- atkar bireyler yetiştirmek için her yolu deneyeceğini çok iyi biliyoruz. Ezberletilen şeyler değişse de her iktidar sorgulamayı engelleyip düşünceyi ezberletir. Muhafazakar bir iktidar altında bizler de muhafazakarlaştırılır,, Kemalik bir iktidar altında bizler de Kemalikleştiriliriz.

Her sabah okullarda okuduğumuz marşlar, iktidarın değişmesiyle ayetlere dönüşmüştür artık. Milli güvenlik dersleri azalır yavaş yavaş, yerini din dersleri alır. Mescidlerin sayısı artar, şadır- vanlar kurulur okullara. Mescidi kullanmayanlar göze çarpmaya başlar, kullananlar ise sistemin gözüne girmeyi başarırlar. Yıllar böyle geçse ve iktidarlar, müfredatlar, yönetmelikler değişse de eğitimin amacı hiç değişmez. Ezberin amacı gayet açık ve nettir, iktidarın düşüncesini benimsemiş, sorgulamayan bireyler yetiştirmek.

Okullarda öğretilen dersler iktidarın düşüncelerinin bize dayatılmasından fazlası değildir. Devlet- lerin olmazsa olmazı, yönetenlerin hırsları uğruna sayısız insanın katledildiği savaşlar tarih ders- leriyle, daha çok insan öldürenin daha çok toprak kazanarak çizdiği sınırlar coğrafya dersleriyle ezberletilir. Dil bilgisi dersleriyle ana dilimiz yok sayılarak devletin resmi dili öğretilir. Kendi inancımız önemsenmeden din dersleriyle devletin inancı benimsetilir, ayetler dualar ezberletilir.

Düşünsene!

Muhafazakar iktidarın uzun yıllar boyunca uğraştığı “eğitimi kendi düşüncelerine göre budama” çabasının meyvelerini almaya başladığını, muhafazakar çizgide bir eğitimin sistemleştiğini açıkça gözlemleyebiliyoruz. Ve bunu en başarılı şekilde yapmak, düşüncelerimizi en etkili şekilde kontrol etmek için eğitim sistemini her sene şekilden şekile sokuyor, kitleler haline getirmek istediklerini en iyi nasıl yönetebileceklerini bulmaya çalışıyor, bizim yerimize bizim için “en iyi” olacak sistemde karar kılıyorlar. Bizse yine onların düşündüklerini ezberlemek zorunda bırakılıyoruz. Öyleyse bu sefer hep birlikte yüksek sesle söylüyoruz: “Bu sefer ezberleme, karşı koy!”

Bir düşün, arkadaşlarımızın intihar etmesine yol açan sınavların olmadığını

Bir düşün, arkadaşlarınla rakip olmadığını

Bir düşün, saçmalıklar sisteminin bilgilerini ezberlemek zorunda kalmadığını

Bir düşün, sabahın köründe okula gitmek zorunda olmadığını

Bir düşün, düşüncelerinin ve bedeninin özgür olduğunu

Bir düşün, dilini ve kültürünü özgürce yaşayabildiğini

Bir düşün, düşüncenin otoriteyle değil paylaşma ve dayanışmayla çoğaldığını

Bir düşün, ilişkilerimizin rekabetçi ve çıkarcı değil de paylaşma ve dayanışmayla dolu olduğunu…

Düşünsene! Düşünce Ezberlenemez! İktidar İtaati Ezberletir! İtaati Ezberleme! İktidara Karşı Koy!

 

]]>