#otorite – İnadına Dergisi https://inadina.org Anarşist Liselilerin Dergisi Tue, 10 Sep 2019 20:12:12 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.4 Bir Öğrencinin Stockholm Sendromu https://inadina.org/bir-ogrencinin-stockholm-sendromu/ Tue, 10 Sep 2019 20:12:12 +0000 http://inadina.org/?p=433

Stockholm Sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir. Psikiyatrist Nils Bejerot tarafından 1973’te Isveç’in başkenti Stockholm’de yaşanan bir rehine olayının ardından isimlendirilmiştir. Emir 7 yaşına geldiğinde tüm yaşıtları gibi okula başladı. Ailesinin anlattığına göre çok güzel bir yerdi okul, haksız […]]]>
Stockholm Sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir. Psikiyatrist Nils Bejerot tarafından 1973’te Isveç’in başkenti Stockholm’de yaşanan bir rehine olayının ardından isimlendirilmiştir.

Emir 7 yaşına geldiğinde tüm yaşıtları gibi okula başladı. Ailesinin anlattığına göre çok güzel bir yerdi okul, haksız sayılmazlardı aslında. Kaynaştırma haftasına katılmıştı Emir ve okul ilgisini çekmişti açıkçası; öğretmenleriyle beraber oyunlar oynuyor, eğlenceli vakit geçiriyordu. Gerçi “gerçek okul” başladıktan sonra işler biraz sarpa sardı. O ilk hafta gördüğü öğretmenler bunlar olamazdı, olmamalıydı. Her geçen gün yeni bir kural öğretiliyordu Emir’e. İlk öğretilen kurala göre öğretmen sınıfa girdiğinde herkes ayağa kalkacaktı. Keşke sadece bununla sınırlı kalsaydı. İlk günlerde diledikleri zaman öğretmenlerine söyleyip tuvalete gidebilen öğrenciler de yoktu artık. Yine böyle bir zamanda Emir tuvalete gitmek için izin istemişti de öğretmeni kızmıştı Emir’e. Ders boyunca tuvaletini tutmaya alışması gerekiyordu, çünkü okuldu burası ve okulun kuralları bunu gerektiriyordu. Ardı arkası kesilmiyordu kuralların. Sonraları Emir ders sırasında sıra arkadaşı Ali’yle de konuşamamaya başladı, eğer konuşursa öğretmeni bağırıyordu ona, öğretmen konuşurken susmalıydı çünkü sınıf kuralları bunu gerektiriyordu. Bir gün okuldayken çok uykusu gelmişti de kafasını sıraya koyup dinlenmeye çalışmıştı, öğretmenin kitapla kafasına vurmasıyla uyanmıştı. Bu yaptığı büyük saygısızlıktı, öğretmen orada bir şeyler anlatıyorsa Emir de bunu dinlemek zorundaydı, saygılı bir öğrenci olmak için yapmak zorundaydı en azından, kurallar bunu gerektiriyordu. Kuralları neyi gerektiriyordu?

Emir liseye başladığında okuldan birçok beklentisi vardı. Başarılı bir kariyer Emir’i bekliyordu ve bunun hayali bile Emir’i mutlu etmeye yetiyordu. Öğretmenlerin gözünde bir numaralı öğrenciydi artık, derslere katılımı harikaydı çünkü. Bu da yetmezmiş gibi her zaman öğretmenlere hoşlarına gidecek sözler, iltifatlar söyleyip onların hoşnutluğunu kazanıyordu. Bir keresinde sınavda yanındaki arkadaşı kendisinden kopya çekmeye kalkmıştı da Emir sınav kağıdının üstüne yatıp kapadı hemen, emek hırsızlığıydı resmen arkadaşının yaptığı! Aynı arkadaşını ikinci kez kopya çekerken gördüğünde de gözetmen öğretmene söyledi, gereken yapıldı, arkadaşı disiplin cezası aldı. Mutlu hissediyordu kendini, hem kendi emeğini, hem de onun gibi sınava çalışan ve giren yüzlerce arkadaşının emeğini kurtarmıştı! Yine bir gün, kantinde sıradayken alt sınıflardan birinin önüne geçmişti de alt sınıflardan biri tepki göstermişti, hem “abi” falan da dememişti Emir’e. Emir bunun üzerine sinirlenmiş, çocuğa önce hakaret etmiş sonra da onu tehdit etmişti. Çocuk da hatasını anlamış olacak ki hem sırayı Emir’e vermiş hem de abi demediği için özür dilemişti. Bir seferinde de beden eğitimi dersi sırasında sınıftan bazı arkadaşları eşofmanlarını getirmeyi unutmuştu, öğretmen de tüm ders boyunca çeşitli cezalar vermişti onlara ve aşağılamıştı onları, en son aralarından biri karşı çıkıp hocayla tartışmıştı. Tartışmadan sonra Emir gitti tartışan arkadaşıyla konuştu, “neydi bu asi olma çabaları böyle? Öğretmen bu, sever de döver de. Karşı çıkacak cesareti nerden buluyordu?” Arkadaşı ne saçmalıyorsun sen diye çıkışınca Emir durumun farkına vardı, salağın tekiydi bu çocuk, vaktini harcamaya değmezdi. Ergenliğin getirdiği duygularla hareket eden, ne yaptığının farkında olmayan, kendini farklı ve isyankar hisseden ergenin tekiydi belli ki.  Günler böyle geçiyordu okulda ve Emir için de her şey yolundaydı.

4 yılın sonunda nihayet lise bitti. Emir üniversiteye hazırdı. Sınavda çok fazla rakiple karşılaşmıştı. Binlerce rakibin ardından iyi bir üniversiteye girmişti. Hâlâ yarışması gereken çok insan vardı. Ders notlarını vermemesi gereken, üstüne basması gereken çok insan vardı. Akademisyenlerle çok yakın bir ilişki kurmalıydı, bu kesinlikle onun çıkarına olurdu. 4 yıl geçip de üniversite de bittiğinde Emir artık sistemin sürdürücüsü olmak için hazırdı…

 

]]>
Otorite Nedir? https://inadina.org/otorite-nedir/ Tue, 10 Sep 2019 20:09:09 +0000 http://inadina.org/?p=430

Otorite, bir birey ya da topluluğun emir alma-emir verme ve yönetme-yönetilme ilişkileri oluşturmak ve başka birey ya da toplulukların iradelerini şekillendirmek amacıyla bir yetkiye sahip olması durumudur. Otorite meşrulaştırılmış ve kurumsallaşmış iktidardır. Sahip olunan bu yetki, topluluğun inancına, bu yetkiyi elinde bulundurmak isteyenin kişiliğine, bilgisine veya oluşturulan yasalara dayandırılır. Otoriteler bilgi, inanç ya da yasalar […]]]>
Otorite, bir birey ya da topluluğun emir alma-emir verme ve yönetme-yönetilme ilişkileri oluşturmak ve başka birey ya da toplulukların iradelerini şekillendirmek amacıyla bir yetkiye sahip olması durumudur. Otorite meşrulaştırılmış ve kurumsallaşmış iktidardır.

Sahip olunan bu yetki, topluluğun inancına, bu yetkiyi elinde bulundurmak isteyenin kişiliğine, bilgisine veya oluşturulan yasalara dayandırılır. Otoriteler bilgi, inanç ya da yasalar aracılığıyla kendisini ve uygulamalarını kabul ettirir.

Otorite, itaat etmenin kabulüne dayanmaktadır ve onu tanıyıp kabul eden bireyler ya da topluluklar var oldukça vardır. Yani otorite sadece zor uygulamakla değil aynı zamanda itaatin kabulüyle ilişkilidir.

Otoriteler, nerede ve nasıl yaşayacağımızdan nasıl düşüneceğimize kadar tüm irademizi yok sayar, istek ve çıkarları doğrultusunda bizim adımıza kararlar alır ve uygular. Yaşamlarımızı belirleyen bu kararlar, otorite uygulayıcıları, yani otoriterler tarafından toplumun her alanında kendini gösterir.

Yaşamlarımızı Kontrol Eden Otoriteler

Sömürü, baskı ve katliamlarla dolu günümüz kapitalist ve devletli sisteminde yaşamımızı kontrol etmek isteyen çok sayıda otorite bulunmaktadır.

Aile, eğitim kurumları, din, ordu gibi tüm bu mekanizmalar ve hepsinin toplamı olarak devletin kendisi kararlarımızı belirleyen, bizi itaatkarlaştıran, yaşamın her alanında bizi kontrol etmeye ve yok etmeye çalışan birer otoritedir.

Bireyin nasıl düşüneceğine ve eyleyeceğine karar verme iradesini elinde bulundurarak itaat ilişkisinin başlangıcı olan ilk otorite “ailenin otoritesi” olsa da bu itaat ilişkisi, eğitim kurumlarıyla sürdürülür.

İktidarlar eğitim kurumları aracılığıyla ideolojilerini toplumdaki bireylere empoze eder ve dayatır. Böylece bilgi yaşamın içinden kopartılır, bilgi olmaktan çıkar, devletin eğitim kurumlarında birer manipülasyon aracına dönüşür. Bireyin neyi öğrenip öğrenmeyeceği, öğrendiği bilginin gerçek olup olmadığı bireyin kontrolünde değildir. Sistematik, hiyerarşik ve tahakküme dayalı bir ilişkiyle bireye dayatılan ve bir otoritenin dayağı yapılan bilgi, eğitim kurumlarıyla bireyin sisteme entegre olmasını ister.

Otoriteye Karşı Koy!

Devrimci anarşist Mikhail Bakunin’in de dediği gibi: “Otoritenin olduğu yerde özgürlük yoktur”. Otorite, bireylerin ve toplumların kendilerini gerçekleştirmesinin, özgürlüğünün tam karşısındadır. Tüm bireylerin özgür olabileceği bir dünya ancak aile, eğitim, din, devlet gibi bütün otoritelerin yıkılmasıyla gerçekleşeceği için anarşizm tüm otoritelerin reddine dayanır.

Biz anarşistler, şimdi şu anda otoriter tüm mekanizmalara karşı mücadele etmeliyiz. Bizi itaarkarlaştıran otoritelere karşı ilk ve en büyük mücadelemiz de iktidarsız ve hiyerarşisiz olarak kuracağımız özgür ilişkiler ve örgütlenmeler olacaktır.

Bilgiyi hapseden eğitim kurumlarına karşı özgür bilgi paylaşımını savunmalıyız. Manipülasyona uğramamış, tek tip olmayan, asimilasyon ve entegrasyona yol açmayan bir biçimde bilgiyi paylaşmalıyız.

Tüm otoritelere karşı koymak; yaşamın bilgisine sahip olmak, ekonomik ihtiyaçları gidermek gibi yaşamsal bütün ihtiyaçları karşılamak ancak benlerden biz olarak, yani bütün otoritelere ve onların uygulamalarına karşı örgütlenerek mümkündür.

İktidarsız, hiyerarşisiz, bireylerin kendini gerçekleştirebilecekleri örgütlenmelerle birlikte; otoriteler ve onların dayanakları ortadan kalkacaktır. Evde babanın, annenin; okulda öğretmenin, müdürün; toplumsal yaşamda din görevlilerinin, devlet yöneticilerinin otoritesine karşı koydukça özgürleşeceğiz. Özgürlük ancak örgütlülükle, otoritelere karşı koymakla kazanılacaktır. Otoriteye karşı koymak ve özgürleşmek için örgütlenmeye!

 

]]>