Özgecan Aslan – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org KADINLAR SOKAKTA Fri, 03 Jul 2020 09:05:56 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.2 https://kadinlarsokakta.org/wp-content/uploads/2019/03/cropped-ethel-32x32.jpg Özgecan Aslan – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org 32 32 Kadınlar Mücadeleye Çağırıyor https://kadinlarsokakta.org/2015/03/06/kadinlar-mucadeleye-cagiriyor/ Fri, 06 Mar 2015 14:46:30 +0000 http://kadinlarsokakta.org/a/?p=1971 womensprotestDünyanın bir ucundan bir ucuna ezilen kadın, dünyanın bir ucundan bir ucuna direnen kadın, dünyanın bir ucundan bir ucuna dayanışmayı yükseltecek olan kadın. Meydan Gazetesi olarak, dünyadaki ve coğrafyamızdaki anarşist örgütlerden kadınların, kadın mücadelesi ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü üzerine yazdıkları ve bizlerle paylaştıkları dayanışma mesajlarını, biz de sizlerle paylaşıyoruz.

Kadın Mücadelesine Her Zamankinden Fazla İhtiyacımız Var – Black Rose Anarşist Federasyon – ABD

Ataerki kadınları (ve erkekleri) yiyen bir canavardır. Ataerkinin çirkin yüzü, Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesiyle ortaya çıktı. Canavarın yüzüne attığı çizikler, ona karşı savaşının vasiyetiydi. Bu canavarı başka yerlerde de bulabiliriz: “Çok şişman” olduğu söylenerek aşağılanan genç kızın yüzünde ya da işinden eve dönüş yolunda bir trans kız kardeşe çalınan ıslıklar. Bugün kadınların mücadelesine her zamankinden fazla ihtiyacımız var çünkü hayatta kalmak için tek seçeneğimiz bu. New York Black Rose’da, toplumumuzda ve günlük hayatımızda ataerkiyi yok etmeye odaklanan, MUJERES adıyla bir anarşist kadınlar kolektifi örgütlüyoruz. Yakında bedenlerimizi ve sokaklardaki güvenliğimizi güçlendirecek birçok kampanya başlatacağız. İstanbul’daki “Anarşist Kadınlar” bize derinden ilham verdi.

New York, ABD’den dayanışmayla….

Özgecan Aslan, Yaşıyor!

 

Bizleri tahakkümü altına alarak yok etmek isteyen iktidarın tüm biçimlerini reddediyoruz – MAKİ’li Kadınlar – Antalya

Sadece kadın olarak doğduğumuz için çalınıyor yaşamlarımız.

Evde baba, abi baskısı; okulda taciz kaygısı; sokakta tecavüz ve katledilme korkusuyla gasp edilmek isteniyor bedenimiz, kimliğimiz. Yalnız başına otobüse bindiği için katledilen Özgecan; sevgilisinin arabasına binmeyi reddettiği için saçlarından sürüklenen ve katledilen Hüsne; kocası tarafından doğranıp çöp kutusuna atılan Kübra; sevgilisinin evine gittiği için “ölmeyi hak ettiği” iddia edilen Münevver ve katledilen nice kadın isyanımızdır.

Bizler, MAKİ’li Kadınlar olarak, kadını bir meta haline getirerek tüketen kapitalizmi; kadını katleden erkeği koruyan, kadın katliamını aklayan devleti; yaşamın her alanında bizleri tahakkümü altına alarak yok etmek isteyen iktidarın tüm biçimlerini reddediyoruz.

Zapatistaların özgür komünlerinden, Brezilya’nın topraksız kadınlarından, Kobane’nin itaatsiz kadınlarından ve direnen nice kadından alıyoruz yeni bir yaşama olan inancımızı. Bizleri görünmez kılarak toplumsal yaşamdan silmek isteyen, katlederek yok etmek isteyen tüm iktidarlara karşı kolektif paylaşımlarımızı büyütüyor ve inancımızı örüyoruz.

Hayatlarımız çalınmadan hayallerimizi buluşturuyor, dayanışmayla isyanımızı büyütüyor ve özgürleşiyoruz.

 

Kadınların Mücadelesi, Devleti Son Zerresine Kadar Yok Etmektir – İşçi Dayanışma Hareketi’nden (WSM) Kadınlar – İrlanda

Anarşist hareket, iktidarın yıkılması ve herkesin tamamen özgürleşmesi için çabalar; bu da ancak kadınların mücadelesiyle gerçekleşebilir.

Toplumdaki tüm kadınlar bir grup muktedirin bir başkasıyla değişmesini istemeyecek kadar uzun süredir baskı altındadırlar. Erkek egemen sistem, erkeklerin kadınlar üstünde biyolojik üstünlüğünü iddia ederek ve bu iddia aracılığıyla toplumdaki elit kesimin diğerleri üzerindeki üstünlüğünü haklı göstererek toplumdaki hiyerarşiyi desteklemektedir.

Kadınların mücadelesi sistemden tamamen silkelenip kurtulmak, erkek egemenliğini, iktidarı ve böylece devletin kendisini son zerresine kadar yok etmektir. Toplumda bütünsel ve radikal bir değişime ihtiyacımız var; bu sadece kesişen pratiklerle olabilir, bu pratiklerin örgütlenme ve direniş biçimleri hepimizin sömürü ve baskıya farklı şekillerde maruz kaldığımızı ancak hepimizin ortak amacının eşit bir toplum yaratmak olduğunu gösterecektir.

Tüm İktidarları, Baskı Unsurlarını Ezip Geçene Kadar Birinin Mücadelesi Hepimizin Mücadelesidir – FAQ Kolektifi – Kıbrıs

Kıbrıs’taki FAQ Kolektifi (feminist, anarşist, kuir) olarak farklı etnik kökenden, milletlerden, renklerden, sınıflardan, cinsel eğilimlerden ve farklı kültürel arka planlardan gelen kadınların; birçok farklı şekilde tahakküm altına alındığını biliyoruz. Bu bakış açısıyla biz pek çok gerçekliğin, ezilme katmanlarının ve içinde yaşadığımız ataerkil toplum içinde verilen kadın mücadelesinin içine derinlemesine girebiliyoruz.

Biz, cinsiyetçiliğe dayalı şiddete bağlı olan cinsel kimliklerin yükselişine cevap vermek adına, kadın mücadelesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Ataerki, kapitalizm ve devlet gibi sosyal, ekonomik ve politik kurumların insanları nasıl ezdiğini; ırkçılığı, sınıfçılığı, cinsiyetçiliği ve kadın düşmanlığını tekrar ürettiğini biliyoruz. Buna karşı, kolektif yaşam, öz yönetim ve dayanışma gibi ilkelerle, anarşist ilişki biçimlerini bugünden deneyimliyoruz.

Bizler, farklı coğrafyalarda, farklı biçimlerde yaşanan baskının, şiddetin ve kadın cinayetlerinin, aynı toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklandığının farkındayız. Bu yüzden de tüm iktidarları baskı unsurlarını ezip geçene kadar, her bir mücadeleyi kendi mücadelemiz biliyoruz.

Özgürlük, Kadının Özgürleşmesinden Bağımsız Gerçekleşemez – TAÇANKA’lı Kadınlar – Ankara

Kadın mücadelesine ihtiyacımız var çünkü;

– Bizler, ezilenlerle mücadele diye haykırırken biliyoruz ki ezilenin ezileni olan KADIN. Mesela patronun altında ezilen işçi, işçinin altında ezilen KADIN.

– Devrimci mücadelede yıllarca arka plana itilen KADIN.

– Ev içi emeği göz ardı edilen KADIN.

– Tek görevi “karılık” yapmak, ev temizlemek, çocuk bakmak olarak görülen yine KADIN.

– Üstüne başına, hareketlerine, bakışına dikkat etmesi gerektiği düşünülen KADIN.

– Dikkat etmediğinde tacizi, tecavüzü hak ettiği iddia edilen KADIN.

– Erkek devletin, patriyarkal kapitalizmin, dinin tahakkümüne, baskısına, otoritesine en çok maruz kalan KADIN.

KADIN! KADIN! KADIN! KADIN!

Bu yüzden özgürlük, kadının özgürleşmesinden bağımsız gerçekleşemez.

Kadın mücadelesinin asıl öznesi olarak biz kadınlar iddia ediyoruz ki,

“ÖZGÜRLÜK SAVAŞAN KADINLARLA GELECEK!”

 

Kadın hareketi yeniden güçleniyor – La Alzada – Şili

Kadınların ataerkiye karşı mücadelesi, sadece başımıza bela olan ahlaki muhafazakarlıkla yüzleşmek için değil; iktidar ilişkilerini ve iktidar sistemlerini anlayıp aşmak açısından da yaşamsaldır. Kadın hareketi yeniden güçleniyor, diktatörler ve neoliberal hükümetlerin dayattığı korku ve ataleti atarak sokaklara çıkmaya başlıyor. Bu yüzden, özgürlükçü bir örgüt olarak La Alzada, sendikal mücadele ve gençlik mücadelesinde, kadın mücadelesinin ve kadın örgütlerinin güçlenmesi için, öncelikle kadınların ayaklanmasının gerektiğini savunuyoruz.

 

*Çizen: Molly Crabapple

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.

]]>
Katledilen Kadınlar İsyanımızdır https://kadinlarsokakta.org/2015/03/01/katledilen-kadinlar-isyanimizdir/ Sun, 01 Mar 2015 12:35:41 +0000 http://kadinlarsokakta.org/a/?p=1967 taksima-

14 Şubat günü Mersin’in Tarsus ilçesinde cansız bedeni bulundu Özgecan’ın. Son telefon görüşmesinde annesine onu merak etmemesini, okulundan evine dönmek üzere yola çıktığını söylemişti. Ancak Özgecan bir daha evine dönemedi. Bindiği minibüsün şoförü tarafından önce tecavüze uğradı, ardından bıçaklanarak katledildi.

Erkeklere karşı kendini savunmak için yanında taşıdığı biber gazı yetemedi onu korumaya. Bıçaklandı, kafasına defalarca levyeyle vuruldu. Özgecan’ın tecavüze direndiği sırada katilin yüzüne değen elleri, aynı katil tarafından “tırnaklarının arasında delil kalabilir” şüphesiyle kesildi. Ancak bitmedi, erkeğe tüm bunlar yetmedi. Yetmezdi de. Arkalarında hiçbir delil bırakmak istemeyen katiller Özgecan’ın bedenini benzin dökerek ateşe verdi.

Özgecan’ın nereden gelip nereye gittiğinin, ne giydiğinin, kaç yaşında olduğunun hiçbir önemi yok. Özgecan, sadece kadın olduğu için katledilmişti. Bundan yaklaşık olarak bir yıl önce, aynı erkek zihniyet İstanbul’da, 8 Mart’ın yaklaştığı günlerde İstanbul Üniversitesi’nde okuyan Özge’yi katletmişti. Katil bir minibüs şoförü değildi de eski sevgiliydi. Katilin adı değişiyordu belki ama sistem hep aynı şekilde işliyordu. Bazen eski sevgili, bazen eski eş, bazen erkek kardeş, bazen baba veyahut sokaktaki herhangi bir erkek.

Erkek hep aynı ERKEKti, katledilense biz kadınlar.

Şüphesiz ki Özgeler, bu coğrafyada katledilen ilk kadınlar değillerdi. Bu coğrafyada; mini etek giydiği için, erkekliğine laf ettiği(!) için, yıllardır yaşadığı şiddete dayanamayıp boşanmak istediği için, tuzluğu uzatmadığı için, izlediği porno filmdeki kadını karısına benzettiği için, namus için, töre için katletti erkek. Bunlar ve bunlara benzer olayları bahane bildiler her zaman ve ‘tahrik’ diye ‘cinnet’ diye kılıf uydurmaya çalıştılar.

“Erk”ek devletin adaleti ise hep korudu katilleri.

13 yaşındaki bir çocuk kendinden yaşça büyük 28 erkeğin tecavüzüne uğradıktan sonra erkek devlet ‘rızası var’ diyerek akladı tecavüzcüleri. Erkek eş tecavüz edip şiddet uyguladığı Ayşe Paşalı’yı sokak ortasında 11 yerinden bıçaklayarak katletti. Hanime Aslan’ı, sözde ‘devletin koruması’ varken, adliye önünde, kocasının azmettiriciliğinde, oğlu kurşunlayarak katletti. Güldünya Tören, akrabasının tecavüzüne uğramasının ardından, erkek kardeşleri tarafından adına “töre” denilerek sokak ortasında kurşunlandı; yetmedi hastanede başından vurularak katledildi. Yine aynı erkek baba, kendi evladının bakire olmamasını bahane edip boğazını keserek katletti. Başka bir kadını eve geç geldiği için 16 yerinden bıçaklayan erkek eşi oldu. Başka bir kadını… Başka bir… Başka…

Erkek egemen sistem kendi kılıfına uymayanları “öteki” olarak gördü bu toplumda.

Toplumun ahlakı, sapıklık, sapkınlık, hastalık diyerek yüzlerce LGBTİ bireyi katletti. Her ezilene yaptığı gibi tanımadı, yok saydı, yalnızlaştırdı. Trans kadınlardan Çingene Gül, erkek müşterisi tarafından evinde kesilerek katledildi; Çağla Joker erkek sevgilisi tarafından sokak ortasında kurşunlanarak katledildi. Erkek iktidar “ölümü hak ettiler” diyerek her baktığında, bir trans kadın daha katledildi. “Yapamıyorum çünkü yapmama izin vermediler. Hep bir şeyler yapmak istedim, hep engel oldular. Şu an 24 yaşındayım ve 24. yaşımda hayatıma son veriyorum.” Bunlar son sözleri oldu Eylül’ün. Erkek iktidar bu ve buna benzer katliamlardan paçasını kurtarmak için yaşanan her ölümü “intihar” diyerek yaftaladı.

Başka bir katliamın adıysa “iş kazası” oldu. İş kazası denilerek her geçen gün fabrikalarda, atölyelerde yüzlerce kadın katledildi. Bazen Rukiye Şimşek gibi evine ekmek götürmek için camını sildiği binanın dördüncü katından düşerek yitirdi yaşamını kadınlar, bazense patron daha fazla kar elde etsin diye işçilerin sıkışarak bindiği servis otobüsünün sel sularına kapılmasıyla boğularak. Jesca gibi yaşadıkları topraklardan açlık, yoksulluk ve yoksunluklar yüzünden ‘daha iyi bir yaşam’ umuduyla göç ettikleri topraklarda tecavüz edildikten sonra çıplak bir şekilde camdan atılarak katledildi. Meryem Kasap gibi, kapitalizmin algılarımıza kazıdığı temizlik takıntısı yüzünden tuz ruhu ve çamaşır suyu karışımının çıkardığı kokudan zehirlenerek yaşamını yitirdi. Kapitalizm yaşamın her alanında tüm gücüyle sarıldı kadınların boğazına. İşe giderken, işten dönerken, makinenin altında kalırken… Yitirilen yaşamlar bir gazetede on kelimelik bir haberle sınırlı kaldı çoğu zaman.

Her zaman olduğu gibi kadınların karşısında durdu erkek devlet.

Savaşlarında havan toplarıyla, mermileriyle katletti. Bir anneye, Ceylan’ının havan topundan paramparça olmuş bedenini eteklerinde toplattı. Yaşamı için, özgürlüğü için direnen kadınların karşısında sınır oldu, asker oldu, jandarma oldu. Mermi oldu Kobanê sınırında Kader’in üstüne yağdı devlet. Cezaevlerinde tecavüzle, işkenceyle; sokaklarda biber gazıyla, copuyla, TOMA’sıyla katletti. Sadeceisyan edeni değil, o isyan potansiyelini barındıran her kadını katletti. Ki her kadın, kadın olduğu için taşır isyan potansiyelini. Erkek tarafından, devlet tarafından, kapitalizm tarafından sürekli ezildiği, yok sayıldığı için taşır içinde isyanın tomurcuklarını.

Bizler, katledilen her kadının ardından öfkemizi isyana dönüştürüp çıkıyoruz sokaklara. İsyan Ayşe oluyor, Ceylan oluyor, Kader oluyor, Özgecan oluyor. İsyanımız tüm katledilen kadınlar oluyor. Erkek iktidar tacizi-tecavüzü-şiddeti meşrulaştırmaya çalışsa da, erkek devlet erkek polisiyle bastırmaya çalışsa da sesimizi, ataerkil egemenlik kadınları görünmez kılsa da; biz kadınlar sokaklardayız ve sokaklarda olmaya devam edeceğiz.

Öfkemizi dindirmeye çalışsalar da; gözaltılarla, baskılarla, yasaklarla yıldırmaya çalışsalar da, erkek devlet erkek adaletiyle katilleri korusa da bizler; isyanımızı haykırmaya hesap sormaya devam edeceğiz.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.

]]>