Davanın bugün görülen ilk duruşmasında direnişçi işçiler mahkemenin suçlamalarına karşı “Suçlu biz değil, hakkımıza çökmeye çalışan Tuncay Özilhan’dır” diyerek cevap verdi.

The post “Suçlu Biz Değil, Hakkımıza Çökmeye Çalışan Özilhan’dır.” appeared first on Meydan Gazetesi.

Denizli’de Merkezefendi Belediyesi’nin Covid-19 sürecinde yoğun bir çalışma dönemi geçiren ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına ithafen inşa ettiği tematik sağlık parkında yer alan heykellerin estetik ve mimari yapısı tartışmalara neden oldu. 

Henüz açılışı yapılmayan parkta yer alan beyaz önlük ve maske takmış 3 heykeli görenler, heykellerin sağlık çalışanlarını temsil edemeyeceğini belirterek, belediyeyi eleştirdi.

Denizli’de Merkezefendi Belediye Başkan Yardımcısı Fatih Coşkun yapılan eleştirilere “Sağlık Parkı, sağlık çalışanlarına saygı için yapıldı. Parkın içindeki objeler sağlık çalışanlarının dünyaya olan faydalarını göstermek için yapıldı” ve “Objeleri belediyemizin kendi personeli tasarladı. Sanat eseri olarak görülmemelidir. Sadece saygı amaçlı yapıldı. Burada kötü bir niyet yok ve aranmamalıdır” diyerek cevap verdi.

The post Denizli’de Sağlık Çalışanlarına İthafen Yapılan Heykeller Tartışma Yarattı appeared first on Meydan Gazetesi.

İstanbul’un Ümraniye ilçesinde 4 Ekim günü polis ve zabıta tarafından yapılan baskın sırasında gözaltına alınan 3 işçi tutuklandı.

5 Ekim gecesi Ataşehir ilçesindeki depolara baskın yapıp işçilere biber gazı ile saldıran polis, en az 200 atık kağıt işçisini gözaltına aldı. İşçilere saldırmakla kalmayan polis, işçilerin depo olarak kullandıkları ve gece kaldıkları barakaları da yıktı.#ÇekçeğimeDokunma pic.twitter.com/Y49PmxyjkB

— Meydan Gazetesi (@meydangazetesi) October 6, 2021

5 Ekim gecesi ise Ataşehir ilçesindeki depolara baskın yapıp işçilere biber gazı ile saldıran polis, en az 200 atık kağıt işçisini gözaltına aldı. İşçilere saldırmakla kalmayan polis, işçilerin depo olarak kullandıkları ve gece kaldıkları barakaları da yıktı.

The post Atık Kağıt İşçilerine Yönelik Yapılan Saldırılar Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

Dün gece de gerçekleşen saldırının ardından bir açıklama yapan Tek-Gıda İş örgütlenme uzmanı Yunus Durdu, “Bel Karper’deki grev çadırımıza iki gecedir silahlı saldırı olmaktadır. Dün bu grev çadırımıza gece geç saatlerde yine bir şarjör mermi atılaraktan buradaki, grevdeki grev sözcülerimiz korkutulmaya çalışılmıştır ve bundan bir gün önce de aynı şekilde olaylar yaşanmış, maalesef, Çorlu jandarmasına haber vermemize rağmen jandarma gelmemiştir” dedi.

Sendikanın, grev süreci için açtığı Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Tam 125 gündür grev çadırımızda türlü türlü oyunlara göğüs gerdik ve hepsini bertaraf ettik ama son 2 akşamdan beri yapılan çadırımıza yapılan korkutma saldırısı bardağı taşıran son damla idi. Servis önü kesildi diye koşa koşa gelen jandarma silahla saldırı var deyince oralı bile olmuyor. Neredesiniz sayın Çorlu Kaymakamı?” denildi.

The post Bel Karper Grev Çadırına Silahlı Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

Bir yıl önce hapishaneden tahliye olan ve sokakta yaşayan 36 yaşındaki Eyüp adlı kişi, barınacak yeri olmadığı için tekrar hapse girmek isteyerek Sağmalcılar Metro İstasyonu’nun bariyer demirlerini çaldı.

“Tahliye olduktan sonra iş bulamadım. Daha önce hurdacılık falan yapmıştım. Sokaklarda yatıp kalkıyorum. Barınacak bir yerim yok. Demir bariyerleri cezaevine girmek için söküp çaldım.” diyen Eyüp, “pişman olmadığını” söyledi.

The post Barınacak Yeri Olmadığı ve Hapse Girmek için Hırsızlık Yaptı appeared first on Meydan Gazetesi.

“Sendikal örgütlenme hakkımıza saygı duyulsun, toplu sözleşme süreci başlasın” diyen Salcomp işçileri sabah vardiyasına başlamayarak iş bıraktı. Fabrika yönetimi ise işçilerin üzerine kapıları kilitleyerek dışarı çıkmalarını engellemeye çalıştı. Hamile kadın işçilerin tuvalete gitmesi dahi yönetim tarafından engellenmeye çalışılırken işçiler isyan etti.

Yaklaşık 800 işçinin çalıştığı Çin sermayeli Xiaomi  İstanbul Avcılar’da kurduğu Salcomp fabrikasında işçiler ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı sendikalaşmaya başlamıştı. Patronun sendikal faaliyeti kırma çabası sonucu işten atılan işçiler fabrika önünde direnişe geçmişti. Atılan işçilerin direnişi sürerken Türk Metal sendikası işyerinde yetkiyi aldı.

Bu sabah sabah vardiyasında çalışan işçiler, kart bastıktan sonra iş başı yapmayarak fabrikanın bahçesinde toplandı. Türk Metal Sendikasının örgütlü olduğu fabrikalardan gelen işçiler de, Salcomp işçilerini yalnız bırakmadı.

İş bırakmanın diğer vardiyalarda da devam edeceğini belirten Türk Metal Sendikası yetkileri fabrika önünde işçilere seslenerek “Burada işçilerin sendika seçme hakkına saygı duyacaksınız, er yada geç Salcomp patronu masaya oturacak.Bu mücadele sonuna kadar devam edecek, mücadeleyi toplu sözleşme süreciyle taçlandıracağız” dedi. 

İşçilerin iş bırakma kararının ardından fabrika yönetimi ise kapıları kilitleyerek içerideki işçilerin dışarı çıkmasını engellemeye ve direnişteki işçilerin de içeridekilerle bağlantı kurmasını engellemeye çalıştı. Hamile kadın işçilerin tuvalete dahi gitmesine izin verilmezken duruma tepki gösteren işçiler “Biz hakkımızı istiyoruz. Bizim Türk Metal sendikasıyla artık yolumuz bir. Üstümüze zincir de vursanız geri adım atmayacağız” dedi.

Kaynak:Evrensel

The post Salcomp’ta İşçilerin İş Bırakma Kararı Almasının Ardından Patron Kapıları Kilitledi appeared first on Meydan Gazetesi.

İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Ağustos ayında gerçekleşen iş cinayetleri raporunu paylaştı. Rapora göre toplam 174 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Ağustos ayında gerçekleşen iş cinayetlerinin de kaydedilmesiyle 2021’in ilk 8 ayında toplam 1494  işçinin yaşamını yitirdiği anlaşılıyor.

Daha detaylı rapor için tıklayınız.

The post İSİG Meclisi: Ağustos Ayında En Az 174 İş Cinayeti Yaşandı appeared first on Meydan Gazetesi.

İstanbul Valiliği tarafından alınan bir kararla, 1 Eylül’de Ümraniye’de bulunan atık kağıt işçilerinin depolarına polis baskını düzenlenerek atıklarına el konuldu. Atık Kağıt İşçileri, yapılan baskılara karşı bugün Ümraniye’de basın açıklaması gerçekleştirdi.

Seslerini duyurmak isteyen yüzlerce kağıt toplayıcısı, Ümraniye’deki bir kağıt toplama deposunda bir araya geldi. Yüzlerce atık kağıt işçisinin katıldığı eylemde, “Çekçekçiler sürdürülebilir yaşamın temel taşıdır”, “Yoksullarla değil yoksullukla savaşın, ekmeğimiz ve onurumuzdan vazgeçmiyoruz” dövizleri açıldı. Basın açıklamasını Mahmut Aytar okudu. Okunan basın açıklamasında: “Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açamadan onurumuzla yaşamak için bulabildiğimiz tek iş olan bu işi yapıyoruz. Eğer sorun göçmelerse niçin tüm çalışanlar cezalandırılıyor? Göçmenlerin geri dönüşüm sektöründe çalışması bizim de gelirlerimizi aşağıya çekiyor. Ama biz yoksul insanlarız, göçmenler de bizim gibi yoksul insanlar. Yoksulun halinden en iyi yoksul anlar. Göçmenlerin bu alanda çalışmasının sorumlusu biz değil, mevcut göç politikalarıdır. Ayrıca göçmen işçileri bahane edilirken çöpte çalışanların çoğunun bu ülkenin vatandaşları olduğu gerçeği gözden kaçılıyor. Biz bu ülkenin yoksullarıyız. Ne doğduğumuz yerleri ne milliyetimizi ne de yoksul ailelerin çocukları olmayı biz seçmedik. Dünyaya böyle geldik. Yaşadığımız tüm çilelere ve zorluklara rağmen doğduğumuz topraklarla da yoksul ama namuslu ailelerimizle de gurur duyuyoruz. Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açmadan onurumuzla yaşamak için bulabildiğimiz tek şey olan bu iş işi yapıyoruz ” denildi.

Aytar, “Valiliğin iddia ettiği gibi bizim kazancımız haksız kazanç değil, alın teridir. Bizim ekmeğimizin hamuru, alın terimizle yoğrulmuştur. Bir düşünün, önünden geçerken burnunuzu kapattığınız çöplerin içinde mecbur olmasa kim, en önemli şeyini sağlığını bile tehlikeye atarak, sigortasız, güvencesiz, yarı aç yarı tok çalışır? Valilik, uygulamanın nedenlerinden birinin de huzur ve güvenliğin sağlanması olduğunu söyleyerek huzur ve güvenliği bozduğumuza dair hangi delilleri öne sürüyor? Üstümüzün, başımızın, elimizin kirine bakarak mı böyle önyargılı bir önermede bulunuyorsunuz? Şunu bilesiniz ki bizim kirli olan ellerimizdir, yüreğimiz ise herkesten daha temizdir. Bizim yoksulluğumuz cebimizdedir; gönlümüz, göçmeni, Romanı, Kürdü, Türkü’yle bir ekmeği bölüşecek kadar zengindir” diye konuştu.

İstanbul Valiliği ve Çevre Bakanlığı’na seslenen Aytar, “Bu tür uygulamalar yaşanan sorunları çözmüyor aksine daha da derinleştiriyor. Bizleri daha fazla mağdur etmeden bir an önce bu uygulamalardan vazgeçin. Sorunlar varsa bu sorunların giderilmesi için biz geri dönüşüm işçileri, elimizi taşın altına koymaya hazırız. Sizler de kamu idarecisi kimliğinizle bizim de bu halkın bir parçası olduğumuzu ve herkes kadar yaşam hakkımızın olduğun bilinci ve sorumluluğu ile yaklaşın“ dedi.

Kaynak: Anka / Edda Sönmez

The post Atık Kağıt İşçileri: Ekmeğimiz ve Onurumuzdan Vazgeçmiyoruz! appeared first on Meydan Gazetesi.

The post Atık Kağıt İşçileri Baskılara Karşı Eylem Çağrısı Yaptı appeared first on Meydan Gazetesi.

Geçtiğimiz günlerde Keçiören’de zabıta, A takımı ve polis tarafından saldırıya uğrayan pazarcıların tezgahı kapatıldı.

Ankara’nın Keçiören ilçesine bağlı Etlik Mahallesi’nde kurulan pazarda darp edildikten sonra gözaltına alınan ve tezgah açmaktan men edilen pazarcı Mücahit Sütçü ve Emrah Tekin Mezopotamya Ajansı’na konuştu. “A takımı bizi pazarın dışında kameraların görmediği bir yere götürdü. Turgut Altınok önce kendisi yumruk attı sonra da yanındakilere dövdürdü” dedi. Yaşanan olayda darp edilen pazar esnafı Mücahit Sütçü ve Emrah Tekin bir gün gözaltında kaldıktan sonra “görevli memura mukavemet” ve “hakaret” suçlarından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Darp edilen Sütçü ve Tekin, Keçiören Belediyesi Başkanı Turgut Altınok, Başkan Yardımcısı Kazım Kabadayı ve yanındaki diğer şahıslardan şikayetçi oldu. 

Saldırıda darp edilen Sütçü ve Tekin, Keçiören Belediyesi kararıyla, Keçiören’deki tüm pazar yerlerinde tezgah açmaktan “kurallara uymadığı” gerekçesiyle men edildi.  Yaşananlar yandaş medya tarafından “ezik şeftali kavgası” başlığıyla servis edildi. Ancak darp edilen Sütçü ve Tekin, olayların kendilerinin Keçiören Belediyesi’ne bağlı çalıştığı bilinen “A takımı” tarafından darp edilmeleri üzerine başladığını söyledi.

Yaşananların “ezik şeftaliyle” alakası olmadığını belirten Sütçü, “Bizim şeftaliler arasında irili ufaklı karışık olduğu için ucuza sattık. Faturasında da irili ufaklı şeftali diye yazıyor. Biz malımızı satarken Belediye Başkan Yardımcısı Kazım Kabadayı geldi, sorgu sual etmeden tezgahımızı yıktı. Bunlar kamera kayıtlarında da var. Karakolda bizzat gördüm. Biz de ‘tamam toplarız’ dedik. O da başımıza iki zabıta dikti ‘bunlara mal sattırmayacaksınız, kameraya çekeceksiniz’ dedi. Tezgahımıza müşteri geldi onlara da izin vermediler. Aradan bir süre geçtikten sonra başkan yardımcısı yeniden geldi. Emrah Tekin de ‘biz buraya 7 bin TL ödedik ezik çürük yok açın bakın’ dedi. Başkan yardımcısı tezgahımız dağıttı. Küfretti. Biz de ‘bunu yapmaya hakkınız yok, gelip bize hakaret edemezsiniz’ dedik. Yanındaki şahıs Emrah’ın kafasına telsizle vurdu. Zabıta da kolumuza girdi ve pazarın girişine çıkardı” dedi. 

Pazarın girişinde bekletilirken Altınok’un bir grupla yanlarına geldiğini vurgulayan Sütçü, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “Gelir gelmez ağza alınmayacak hakaretler etti, yanındaki koruması da Emrah’ı itekledi. Pazarın içinde her tarafta kamera vardı ve bizi darp ettiklerinde pazarcılar buna izin vermezdi. Altınok yanındaki A takımı denilen çeteye, ‘Bunları pazarın dışına’ çıkarın’ dedi. Yanındakiler de bizi tanıyor ‘ya boşverin başkan herkese küfrediyor siz taşkınlık çıkarmayın sizi pazarın dışına alalım siz orada sakinleşin’ diyerek pazarın dışına çıkardılar. Etrafta kameraların olmadığı bir köşeye götürdüler. Bir süre sonra Altınok yeniden geldi ve yanında en az 50-60 kişi vardı. Gelir gelmez bizi itekledi, hakaretler etmeye başladı. Bize yumrukla vurdu sonra da yanındaki adamlara, ‘vurun’ dedi. Yanındakilerin hepsi birden bize vurmaya başladı. Emrah bir yere ben bir yere kaçtım. Kaçarken önümü kestiler ve dövdüler. Bir süre sonra dayanamadım yere düştüm.” 

Hastaneye yoldan geçen birisinin arabasıyla kaldırıldığını dile getiren Sütçü, darp raporu aldığını belirtti. Hastanedeyken pazarda yaşananlardan haberdar olmadığını dile getiren Sütçü, “Hastaneden çıktıktan sonra Aktepe Sivil Ekipler Amirliği’ne ifade vermeye gittim. Oradan beni alıp Etlik Karakolu’na götürdüler. Pazar içindeki olaylarla alakam olmadığı, her tarafım sargılı olmasına rağmen nezarethaneye attılar. Sabaha kadar aç susuz beklettiler. Bizi dövenlerin ifadesi dahi alınmadı. Savcı da bizi suçlar şekilde ‘bu olayı niye bu kadar uzattınız’ dedi. Bana ‘sen hiç dayak yemiş birine benzemiyorsun’ dedi. Ben de kamera kayıtlarının olduğunu söyledim. Ama mağdur olmamıza rağmen haftada iki gün gidip imza atacağız” diye belirtti. Keçiören’deki tüm pazar yerlerinin iptal edilmesine de tepki gösteren Sütçü, “Ne zaman açacağım da belli değil. Adalet istiyoruz. Şikayetçi olduk sonuna kadar da takipçisi olacağız” dedi. 

Doğduğundan beri Keçiören ilçesinde yaşayan Musa Özkalp de “A Takımı” olarak bilinen kişilere dair şu bilgileri paylaştı: “Parka akşam saatlerinde bir kadınla bir erkeği yan yana gördüklerinde direk erkeği dövüp evine gönderiyorlar. Geçenlerde arkadaşlarımızla parkta kola içiyorduk, hiç sorgu sual yapmadan ‘kolanın içinde alkol var’ diyerek arkadaşlarımızı dövdüler. Kendilerini ‘başkanın adamıyız’ diyerek tanıtıyorlar.  Temizlik görevlisi adı altında kurulan A takımı gayri meşru. Hepsi sabıkalı. A takımı diyen tipler, bellerinde silahla üstlerinde takım elbiseyle gezen tipler ama resmiyette temizlik personeli olarak geçiyorlar. Pazarda bu olaylar yaşandıktan sonra ‘A Takımı’ denilen kişiler temizlik kıyafeti giyip ellerinde coplarla belediye binası önünde nöbet tuttu. Bu takımın herhangi bir resmiyeti yok. Devlet de bunu görüp göz mü yumuyor. Haberleri yoksa, bu takım yıllardır var. Ama kimse şikayet edemiyor. Etse tehdit ediliyor. Kişilerin evine gidip ‘Biz A takımıyız eşin nerede’ diye soruyorlar. Çok icraatları var ve patlama noktası bu oldu. Böyle giderse esnafın isyanı da devam edecek. Sesimizin duyulması lazım.”

Kaynak: M/A

The post Keçiören’de Zabıta, A Takımı ve Polis Tarafından Saldırıya Uğrayan Pazarcıların Tezgahı Kapatıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

Keçiören’de A Takımı adıyla bilinen devlet destekli faşist çete pazarcılara saldırdı. Yıllardır Keçiören’de devrimcileri, alevileri, kürtleri hedef alarak faşist saldırılar gerçekleştiren çetenin Keçiören Belediyesi ve Ankara Emniyeti tarafından desteklendiği, MHP’li Keçiören Belediyesi Başkanı Turgut Altınok’un koordine ettiği biliniyor.

Gerçekleşen saldırı bir pazarcının yaralanması üzerine başladı. Zabıta, A takımı ve polis işbirliğinde gerçekleşen saldırıya pazarcılar patates atarak karşılık verdi. Gerçekleşen saldırıda 13 pazarcı gözaltına alındı.

Pazarcılardan aldığımız bilgiye göre, belediye başkan yardımcısı ve zabıta müdürünün pazarcılara hakaret etmesi üzerine başlayan tartışmada hakarete karşı pazarcılar gereken cevabı veriyor. Bunun üzerine hemen polisler, zabıtalar ve A takımı denilen çete pazara çağırılıyor. Belediye başkanı da geliyor. Tartışan pazarcı esnafı belediye başkan yardımcısı ile “barıştırmak” bahanesiyle bir köşeye götürüyorlar. Götürdükleri yerde pazarcı esnafa saldırıyorlar. Bunun üzerine bunu gören pazarcılar buna tepki gösteriyorlar.

The post Keçiören’de A Takımı Adıyla Bilinen Devlet Destekli Faşist Çete Pazarcılara Saldırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

“Burjuvazi… /Katletti içimizden ikimizi…”

Nicola Sacco ve Bartholomeo Vanzetti,  İtalya’dan genç yaşta ayrılmış , ABD’de çalışmaya başlamış ve kendileri gibi, İtalya’dan gelen göçmen anarşist arkadaşlarından etkilenerek anarşist mücadelede  aktif olarak yer almış iki işçiydi. 15 Nisan 1920 ‘de bir ayakkabı fabrikasının muhasebecisi ve güvenliğinin öldürülmesiyle Boston ‘da başlayan cadı avı , iki İtalyan göçmenin, üzerlerinde anarşizm propagandası bulunan bildiriler ve silahlarla gözaltına alınmalarıyla son bulmuştu. Bu iki İtalyan göçmen Nicola Sacco ve Bartholomeo Vanzetti’ydi.

Sacco’nun 15 Nisan’da işe gitmemiş olması , Vanzetti’nin Noel’de yapılan Bridgewater Soygunu’ndan suçlu bulunup 12-15 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması ve aslında anarşist olmaları düzmece delillerle suçlu ilan edilmeleri için birer bahaneydi sadece.

ABD’de restoranlarda bulaşıkçılık, çiftliklerde ağaç kesimi, kerpiç yapımı, taş ocağında, çeşitli fabrikalarda, su taşıyıcılığı, kunduracılık ve balıkçılık gibi birçok farklı alanda çalışan Sacco ve Vanzetti, diğer yandan göçmen işçilerin hak mücadelelerinde, grevlerde, fabrika işgallerinde, patron suikastlarında yükselen örgütlü anarşizm için mücadele etmekteydiler. Amerikan devleti için, Sacco ve Vanzetti aleyhine üretilen düzmece delillerin ardındaki asıl nedenler ise  bunlardı. Sacco ve Vanzetti, devletin devrimci mücadeleye özellikle de anarşist işçilerin mücadelesine yönelik gerçekleştirdiği yoğun baskılar sonrasında gözaltına alınmışlardı. 1921’de başlayan ve yaklaşık 7 yıl süren “yargılama” tiyatrosu ise, devletlerin adaletsizlik timsali olarak tarihe geçecekti.

Sacco ve Vanzetti 1927 yılında  22 Ağustosu 23 Ağustosa bağlayan gece elektrikli sandalye ile idam edildiler. Ancak onlar idam edilirken dahi son nefeslerinde anarşizme ve işçilerin adalet mücadelesine, bu mücadelenin haklılığına, meşruluğuna olan inançlarını şu sözlerle haykırdılar:

“Özgürlüğe ve halka karşı iktidarlar böyle savaşır. Bizler, Anarşi uğruna ölüyoruz! Yaşasın Anarşi!”
Bartolomeo Vanzetti

“Kapitalist sınıfın, devrimcilere karşı katı ve acımasız olduğunu biliyoruz. Ölümümüze ilişkin gurur duyuyoruz. Ve bütün anarşistlerin düştüğü gibi düşeceğiz.”          
Nicola Sacco

“Bu sizin için, Nicola ve Bart/ Sonsuza dek kalplerde yaşayacaksınız…”

The post Sacco ve Vanzetti: Anarşizm Mücadelesinin İşçileri, 94 Yıl Önce Bugün Katledildi appeared first on Meydan Gazetesi.