AB – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 31 Jan 2020 09:40:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden Ayrılma Süreci Tamamlanıyor https://meydan1.org/2020/01/31/ingilterenin-avrupa-birliginden-ayrilma-sureci-tamamlaniyor/ https://meydan1.org/2020/01/31/ingilterenin-avrupa-birliginden-ayrilma-sureci-tamamlaniyor/#respond Fri, 31 Jan 2020 09:40:15 +0000 https://meydan.org/?p=54049 Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğini sonlandıracak Brexit Anlaşması, 49 “hayır” oyuna karşın 621 “evet” oyuyla kabul edildi. Brexit Anlaşması’nın kabul edilmesi süreci, AB Konseyinde yapılacak oylama ile sonuçlandırılacak. İngiltere 31 Aralık’a kadar fiilen birliğin üyesi kalacak ancak siyasi karar mekanizmalarında yer almayacak. Geçiş süreci, serbest ticaret anlaşması için öngörülen bir […]

The post İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden Ayrılma Süreci Tamamlanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğini sonlandıracak Brexit Anlaşması, 49 “hayır” oyuna karşın 621 “evet” oyuyla kabul edildi. Brexit Anlaşması’nın kabul edilmesi süreci, AB Konseyinde yapılacak oylama ile sonuçlandırılacak.

İngiltere 31 Aralık’a kadar fiilen birliğin üyesi kalacak ancak siyasi karar mekanizmalarında yer almayacak. Geçiş süreci, serbest ticaret anlaşması için öngörülen bir süreç. İngiltere, geçiş sürecini uzatmayı isteyebilir.

Başbakan Boris Johnson, uzatma talep etmeyeceğini ve bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da ülkeyi AB’den 31 Aralık’ta bütünüyle ayıracağını ilan etmiş bulunuyor. 

The post İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden Ayrılma Süreci Tamamlanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/31/ingilterenin-avrupa-birliginden-ayrilma-sureci-tamamlaniyor/feed/ 0
Kıbrıs’dan Rusya’ya Yaptırımlara TC Nedeniyle Veto https://meydan1.org/2020/01/25/kibrisdan-rusyaya-yaptirimlara-tc-nedeniyle-veto/ https://meydan1.org/2020/01/25/kibrisdan-rusyaya-yaptirimlara-tc-nedeniyle-veto/#respond Sat, 25 Jan 2020 16:23:13 +0000 https://meydan.org/?p=53725 Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti, AB’nin Rusya’ya uygulamak istediği yeni yaptırımları TC’ye sert tavır alınması için veto ediyor. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arayan TC’ye daha sert tavır almasını istiyor. Rusya’ya uygulanacak yeni yaptırımların gerekçesi ise Ukrayna’ya bağlı Kırım bölgesini ilhak etmesi. Yaptırımların hayata geçirilebilmesi için oy birliği gerektiği için Kıbrıs’ın bu hamlesi diğer […]

The post Kıbrıs’dan Rusya’ya Yaptırımlara TC Nedeniyle Veto appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti, AB’nin Rusya’ya uygulamak istediği yeni yaptırımları TC’ye sert tavır alınması için veto ediyor. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arayan TC’ye daha sert tavır almasını istiyor.

Rusya’ya uygulanacak yeni yaptırımların gerekçesi ise Ukrayna’ya bağlı Kırım bölgesini ilhak etmesi. Yaptırımların hayata geçirilebilmesi için oy birliği gerektiği için Kıbrıs’ın bu hamlesi diğer devletlerin de tepkisini topluyor.

TC’nin Libya’ya asker ve teçhizat göndermesini takip eden bu gelişme Akdeniz’de devletler arasında ilişkilerin iyiden iyiye sertleştiğini gösteriyor.

The post Kıbrıs’dan Rusya’ya Yaptırımlara TC Nedeniyle Veto appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/25/kibrisdan-rusyaya-yaptirimlara-tc-nedeniyle-veto/feed/ 0
AB ile TC Arasında “Demokrasi Pazarlığı” Fırsatı https://meydan1.org/2020/01/25/ab-ile-tc-arasinda-demokrasi-pazarligi-firsati/ https://meydan1.org/2020/01/25/ab-ile-tc-arasinda-demokrasi-pazarligi-firsati/#respond Sat, 25 Jan 2020 15:57:09 +0000 https://meydan.org/?p=53729 Devletlerin insanlara anlattığı en büyük masallardan olan demokrasi ve insan hakları konusu, Avrupa Birliği (AB) ile TC arasında pazarlık fırsatı oluşturuyor. Suriyeli göçmenler konusunda TC ile pazarlık yapan AB, yeni pazarlık konuları bulmakta zorlanmıyor. TC’nin açıklamaları nedeniyle kendisinden hiç memnun olmadığı Kati Piri’nin yerine atanan Avrupa Parlamentosu’nun yeni raportörü Nacho Sanchez Amor’a göre Selahattin Demirtaş […]

The post AB ile TC Arasında “Demokrasi Pazarlığı” Fırsatı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devletlerin insanlara anlattığı en büyük masallardan olan demokrasi ve insan hakları konusu, Avrupa Birliği (AB) ile TC arasında pazarlık fırsatı oluşturuyor. Suriyeli göçmenler konusunda TC ile pazarlık yapan AB, yeni pazarlık konuları bulmakta zorlanmıyor.

TC’nin açıklamaları nedeniyle kendisinden hiç memnun olmadığı Kati Piri’nin yerine atanan Avrupa Parlamentosu’nun yeni raportörü Nacho Sanchez Amor’a göre Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davaları, TC’ye AB’nin insan hakları standartlarına uyumu için fırsat yaratıyor. Amor, Kavala davasından bahsederken “durumu anlamakta zorluk çektiklerini” belirtti.

Amor ayrıca AB tarafından Terörle Mücadele Kanun’da yapılması istenen değişikliklere atıfla çok geniş bir gruba “terörist” denildiğine dikkat çekerek “Eğer herkese terörist dersek, belki de hiç kimse terörist değildir. Herkese terörist dersek, gerçek teröristleri aklamış oluruz” dedi.

AB’ye bağlı Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor, yayımlanacak olan Türkiye raporu öncesinde İstanbul, Gaziantep ve Ankara’yı ziyaret etmiş ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP ve İYİ Parti temsilcileri, İstanbul ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Fatma Şahin ile görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün yanı sıra gazeteciler, akademisyenler, dernekler, patron ve işçi temsilcileriyle bir araya geldi.

Sanchez Amor AB’nin, TC’nin üyelik sürecinde yer alması konusunda kararlı olduğunu ifade etti.

The post AB ile TC Arasında “Demokrasi Pazarlığı” Fırsatı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/25/ab-ile-tc-arasinda-demokrasi-pazarligi-firsati/feed/ 0
AB, TC’nin Askeri Faaliyetleri Nedeniyle Yardımları Azaltıyor https://meydan1.org/2020/01/18/ab-tcnin-askeri-faaliyetleri-nedeniyle-yardimlari-azaltiyor/ https://meydan1.org/2020/01/18/ab-tcnin-askeri-faaliyetleri-nedeniyle-yardimlari-azaltiyor/#respond Sat, 18 Jan 2020 20:23:23 +0000 https://meydan.org/?p=53498 DW Türkçe’nin haberine göre Avrupa Birliği’nin (AB), TC’ye bu yıl için öngörülen mali yardımları yüzde 75 oranında  azaltma kararı aldığı belirtildi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Avrupa Parlamentosu’na konuyla ilgili bir mektup gönderdiği belirtildi. Borrell, bu karara gerekçe olarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti açıklarında doğal gaz arama faaliyetlerini ve Ankara’nın […]

The post AB, TC’nin Askeri Faaliyetleri Nedeniyle Yardımları Azaltıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

DW Türkçe’nin haberine göre Avrupa Birliği’nin (AB), TC’ye bu yıl için öngörülen mali yardımları yüzde 75 oranında  azaltma kararı aldığı belirtildi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Avrupa Parlamentosu’na konuyla ilgili bir mektup gönderdiği belirtildi.

Borrell, bu karara gerekçe olarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti açıklarında doğal gaz arama faaliyetlerini ve Ankara’nın Suriye’nin kuzeydoğusuna başlattığı askeri saldırıları gösterdi.

The post AB, TC’nin Askeri Faaliyetleri Nedeniyle Yardımları Azaltıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/18/ab-tcnin-askeri-faaliyetleri-nedeniyle-yardimlari-azaltiyor/feed/ 0
Tehdit Bahane Savaşa Yatırım Şahane! https://meydan1.org/2018/03/28/tehdit-bahane-savasa-yatirim-sahane/ https://meydan1.org/2018/03/28/tehdit-bahane-savasa-yatirim-sahane/#respond Wed, 28 Mar 2018 19:13:12 +0000 https://seninmedyan.org/?p=33740 Her gün bir ülkenin bir diğer ülkeye savaş tehdidi oluşturduğu için ‘savunma’yı güçlendirme hamlesi yaptığı haberleri geliyor. Bir bahaneyle askeri ekipmanları ve güçlerini daha da kuvvetlendiren devletler ‘savaşa yatırım’ yapıyor. AB ülkelerinin askeri ekipman ve birliklerinin geçişlerinde yapılan bürokratik işlemlerden dolayı AB Komisyonu, askeri hareketliliğini kolaylaştırmak için kolları sıvadı. Uygulanacak olan NATO ile AB arasında […]

The post Tehdit Bahane Savaşa Yatırım Şahane! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Her gün bir ülkenin bir diğer ülkeye savaş tehdidi oluşturduğu için ‘savunma’yı güçlendirme hamlesi yaptığı haberleri geliyor. Bir bahaneyle askeri ekipmanları ve güçlerini daha da kuvvetlendiren devletler ‘savaşa yatırım’ yapıyor.

AB ülkelerinin askeri ekipman ve birliklerinin geçişlerinde yapılan bürokratik işlemlerden dolayı AB Komisyonu, askeri hareketliliğini kolaylaştırmak için kolları sıvadı. Uygulanacak olan NATO ile AB arasında işbirliği sağlanacağı ‘askeri Schengen’ ile askeri birlik ve ekipmanlar bir AB ülkesinden diğerine ya da sınır bölgelerine daha hızlı ulaştırılacak.

Yapılan bu hamlenin Rusya’nın son yıllarda ‘askeri faaliyetleri tehdit olma potansiyelinin yükselmesi’ üzerine yapıldığı bahane edildi.

 

The post Tehdit Bahane Savaşa Yatırım Şahane! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/28/tehdit-bahane-savasa-yatirim-sahane/feed/ 0
Suriye-Ürdün Sınırında Askeri Hareketlilik https://meydan1.org/2017/05/09/suriye-urdun-sinirinda-askeri-hareketlilik/ https://meydan1.org/2017/05/09/suriye-urdun-sinirinda-askeri-hareketlilik/#respond Tue, 09 May 2017 12:38:31 +0000 https://seninmedyan.org/?p=4970 Ürdün Ordusu,ABD ve İngiltere desteğinde,Suriye sınırına 43.km uzaklıkta askeri üs kuruyor.Askeri üssün Suriye’nin güneydoğusundaki Irak-Suriye-Ürdün sınırında bulunan El Tenf’e kurulduğu öğrenildi.Ürdün’den dün yapılan açıklamada Suriye’de tampon bölge oluşturmanın hedeflendiği aksi takdirde asker göndermelerinin söz konusu olduğu belirtilmişti. ABD’nin de Suriye güneyine çok sayıda zırhlı araç takviyesi yaptığı belirtiliyor. Ürdün’de ABD-İngiltere-İsrail-Ürdün desteğinde kurulan “Yeni Suriye Ordusu” adı […]

The post Suriye-Ürdün Sınırında Askeri Hareketlilik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ürdün Ordusu,ABD ve İngiltere desteğinde,Suriye sınırına 43.km uzaklıkta askeri üs kuruyor.Askeri üssün Suriye’nin güneydoğusundaki Irak-Suriye-Ürdün sınırında bulunan El Tenf’e kurulduğu öğrenildi.Ürdün’den dün yapılan açıklamada Suriye’de tampon bölge oluşturmanın hedeflendiği aksi takdirde asker göndermelerinin söz konusu olduğu belirtilmişti. ABD’nin de Suriye güneyine çok sayıda zırhlı araç takviyesi yaptığı belirtiliyor.

Ürdün’de ABD-İngiltere-İsrail-Ürdün desteğinde kurulan “Yeni Suriye Ordusu” adı altındaki yeni bir çete oluşumunun Suriye güneyinde Ürdün-Suriye ve Irak-Suriye sınırı boyunca geniş bir alanı kontrolü altında bulundurduğu ve bir hafta önce yeni bir saldırı başlattığı öğrenildi.Ağır silahlar ve zırhlı araçlarla donatılan bu grubun hedefinin ise 10 km kadar yaklaştığı, Irak-Suriye arasındaki en önemli kapı olan Al Qaim’i ele geçirmek olduğu gelen bilgiler arasında.Bu bölge Suriye rejimi açısından ise yakın zamanda IŞİD işgalinden kurtarmak istediği Deyr -ez Zor’un ele geçirilmesi açısından önem taşıyor.IŞİD Deyr -ez Zor ve Rakka’ya cihatçı ve mühimmat sevkıyatını Irak’a açılan bu bölge üzerinden gerçekleştiriyor.

Öte yandan Ürdün Ordusu’ndan yapılan bir başka açıklamada ise ,ABD,AB,Asya,Arap ve Afrika ülkelerinin katılımıyla yeni bir askeri bir tatbikata başlanacağı duyuruldu.

 

The post Suriye-Ürdün Sınırında Askeri Hareketlilik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/09/suriye-urdun-sinirinda-askeri-hareketlilik/feed/ 0
AB Bayrağında Banksy Çatlağı https://meydan1.org/2017/05/08/ab-bayraginda-banksy-catlagi/ https://meydan1.org/2017/05/08/ab-bayraginda-banksy-catlagi/#respond Mon, 08 May 2017 10:53:02 +0000 https://seninmedyan.org/?p=4850 Dünyanın çeşitli yerlerinde yaptığı siyasi içerikli duvar resmi performanslarıyla tanınan Banksy,İngiltere’de otoyol üzerinde bulunan bir binanın duvarına yaptığı son  resminde AB’deki parçalanma sürecine dikkat çekti.İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının (Brexit) da gündemde olduğu bu süreçte Banksy’nin resminde bir işçi AB Bayrağı’nda yer alan 12 yıldızdan birini parçalıyor.İşçinin yıldızlardan birini parçalamasıyla bayrağın tümünde ilk bakışta fark edilmeyen ‘çatlaklar’ […]

The post AB Bayrağında Banksy Çatlağı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Dünyanın çeşitli yerlerinde yaptığı siyasi içerikli duvar resmi performanslarıyla tanınan Banksy,İngiltere’de otoyol üzerinde bulunan bir binanın duvarına yaptığı son  resminde AB’deki parçalanma sürecine dikkat çekti.İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının (Brexit) da gündemde olduğu bu süreçte Banksy’nin resminde bir işçi AB Bayrağı’nda yer alan 12 yıldızdan birini parçalıyor.İşçinin yıldızlardan birini parçalamasıyla bayrağın tümünde ilk bakışta fark edilmeyen ‘çatlaklar’ oluşturduğu görülüyor.

Duvar resminin, Banksy’e ait olduğu sanatçının resmi Instagram hesabında yapılan paylaşımlarla doğrulandı.

The post AB Bayrağında Banksy Çatlağı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/08/ab-bayraginda-banksy-catlagi/feed/ 0
Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye Denetim Kararı https://meydan1.org/2017/04/25/avrupa-konseyinden-turkiyeye-denetim-karari/ https://meydan1.org/2017/04/25/avrupa-konseyinden-turkiyeye-denetim-karari/#respond Tue, 25 Apr 2017 11:25:51 +0000 https://seninmedyan.org/?p=3259 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi,bugün Türkiye için özel bir oturum gerçekleştirdi. AKPM’nin bugünkü oturumunda konu “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi” idi.Oturum sonunda Türkiye’nin 2004 yılında çıktığı “siyasi denetim” kararının tekrar yürürlüğe girmesi kararı alındı.Karar yapılan oyalamada 45’e karşı 113 oyla alındı. Söz konusu oturumda bugün “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi” başlıklı bir rapor ve karar tasarısı oylandı.Raporda medya özgürlüğüne […]

The post Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye Denetim Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi,bugün Türkiye için özel bir oturum gerçekleştirdi. AKPM’nin bugünkü oturumunda konu “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi” idi.Oturum sonunda Türkiye’nin 2004 yılında çıktığı “siyasi denetim” kararının tekrar yürürlüğe girmesi kararı alındı.Karar yapılan oyalamada 45’e karşı 113 oyla alındı.

Söz konusu oturumda bugün “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi” başlıklı bir rapor ve karar tasarısı oylandı.Raporda medya özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, yargının bağımsızlığı ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL kapsamında alınan tedbirlerin “orantısız” olduğu vurgulanıyordu.Türkiye AKPM’nin bu kararıyla denetimden çıkarılıp tekrar denetime alınan ilk devlet oldu.Ayrıca bu kararla Türkiye  Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi bünyesinde Rusya, Ukrayna, Moldova, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi devletlerin bulunduğu seviyeye geriledi.

Türkiye siyasi denetimden çıkma sürecine 1996’da girmiş,bu süreci 2004’te sonlandırarak denetimden çıkmıştı.Bugün alınan kararın,AB ile Avrupa Konseyi arasındaki bu güçlü bağ nedeniyle Türkiye’nin AB sürecine de etkisi olması bekleniyor.

The post Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye Denetim Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/04/25/avrupa-konseyinden-turkiyeye-denetim-karari/feed/ 0
”Refah Şovenizmi”- Merve Arkun https://meydan1.org/2016/06/25/refah-sovenizmi-merve-arkun/ https://meydan1.org/2016/06/25/refah-sovenizmi-merve-arkun/#respond Sat, 25 Jun 2016 14:35:58 +0000 https://test.meydan.org/2016/06/25/refah-sovenizmi-merve-arkun/ Geçtiğimiz günlerde, Reuters haber ajansı kaynaklı bir haber, farklı haber sitelerine eşzamanda düştü. Habere göre; Libya Kızılayı, Zuwara şehrinin kıyılarında 85 göçmenin cansız bedenini buldu. Haberin farklılık arz eden bir tarafı yok tabi! Buna benzer onlarca haber, her ay sayısız kanalda ve haber sitesinde veriliyor. Bir detay, göçmenlere ilişkin kaygısızlık yaratan haberler havuzunda eriyip gitti. […]

The post ”Refah Şovenizmi”- Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

epa05328920 A handout picture released by the Italian Navy shows people jumping out of a boat right before it overturns in Canal of Sicily off the Libyan coast, 25 May 2016. The Italian navy says it has recovered five bodies from the overturned migrant ship. Over 550 migrants on board were rescued safely. EPA/ITALIAN NAVY / HANDOUT HANDOUT EDITORIAL USE ONLY/NO SALES

Geçtiğimiz günlerde, Reuters haber ajansı kaynaklı bir haber, farklı haber sitelerine eşzamanda düştü. Habere göre; Libya Kızılayı, Zuwara şehrinin kıyılarında 85 göçmenin cansız bedenini buldu. Haberin farklılık arz eden bir tarafı yok tabi! Buna benzer onlarca haber, her ay sayısız kanalda ve haber sitesinde veriliyor.

Bir detay, göçmenlere ilişkin kaygısızlık yaratan haberler havuzunda eriyip gitti. Bu 85 göçmenin ne zaman öldüğü bilinmiyor. Bu kayıp detay, göçmenlere ilişkin bildiklerimizin bilmediklerimizden az olduğunun ispatı. Peki bu 85 insanın durumuna benzer başka vakalar yaşanmış olabilir mi? 2016 yılında aynı rotayı kullanan 49 bin kişiden 2500’ü aynı şekilde yaşamını yitirdi.

Göçmenlere ilişkin verilerimizin büyük bir çoğunluğu, uluslararası göçmen organizasyonları tarafından sağlanıyor. Bu organizasyonların bir kısmı doğrudan AB’nin ilgili komisyonlarına bağlı. Mevcut refahlarını bozmamak için göçmenler karşısında adeta demir kapı kesilen AB kaynaklı verilere güvenmek… Çaresizlik mi?

Demir Kapı

Avrupa’nın göçmen politikalarındaki demir kapı stratejisi yeni değil. 1970’lerden bu yana Avrupa’nın siyasi gündeminin bir parçası hep göçmenler oldu. Sınırlarına dahil ettiği göçmenlerin Avrupa toplumuna entegrasyonu da, zaman zaman göçmenlere yönelik ırkçı politik uygulamalar da aynı tutumun bir parçasıydı.

1990’larla beraber, Avrupa’da özellikle sağ kanat partilerin göçmenlere yönelik söylemlerinde yapısal bir değişim meydana geldi. Ülkedeki mevcut “refah”ın sınırlandırılmasına yönelik bu söylemin doğrudan hedefi göçmenlerdi. Avrupa’daki refahın, doğrudan Avrupalılara ait olması, “göçmenlerin bu refahı sömürmesine izin verilmemesi” gerektiği gibi söylemler, her ne kadar popülist gibi görülse de aynı söylemle iş yapanlar şu an Avrupa’nın birçok yerinde iktidarda bulunuyor.

Şovenizm

Refah, Avrupalı toplumun değerlerini içselleştiren ulusal, kültürel, etnik ya da ırksal olarak aynı sınıflandırmanın içinde bulunanlar için olmalıydı. Çünkü, bu refahı oluşturan kaynaklar, sözde etnik olarak homojen nüfus tarafından yaratılıyordu. Bu söylem ve onun dayandığı siyasa, sosyal bilimlerde refah şovenizmi diye adlandırılan bir olguya dayanıyor. Bugün Avrupa’daki ırkçı eğilimleri de, AB’nin son süreçte (ve aslında sadece son süreçte olmayan) takındığı tavrı da bu olgu üzerinden değerlendirmek, meseleyi etraflıca görmek açısından önemli.

Refah şovenizmi, aslında kapitalist ekonominin bilindik “kıt kaynaklar” teorisinden hareket eder. Kıt kaynaklar için etnik bir rekabet söz konusudur. “Toplumsal refaha” sahip coğrafyalarda, buraya sonradan eklemlenenlerin ya da işsizler gibi bu refahı oluşturmanın bir paydası olmadığı iddia edilenlerin bundan yararlanmasının önüne geçilmek istenir. Dolayısıyla, göçmen sayısının fazla olduğu tüm coğrafyalarda, her zaman, ekonomik ya da toplumsal kötüye gidişin esas sorumlusunun göçmenler olduğu iddia edilir.

AB’nin yakın süre içerisinde uygulamaya koyacağı yeni geri alım anlaşmaları da, söz konusu refahı muhafaza etme kaygısıyla oluşturulmuş startejilerdir. Strateji, aslında “refahı koruma” ardında; savaştan, açlıktan ya da ölümden “kaçarak”, Avrupa sınırına gelen göçmenlerden “korunma” amacını taşır. Avrupa’nın kendisinin yarattığını iddia ettiği refahın “gerçekten nasıl oluştuğu” sorgulanmadıkça; Avrupalı olmayanlara düşecek olan şey ise Avrupai senaryolarının çaresizliğine sıkışmak olacaktır…

AB Yeni Geri Gönderme Projelerine Hazırlanıyor

Yakın zamanda birçok siyasi tartışmayı da beraberinde getiren Geri Kabul Anlaşması, AB Göçmen Komisyonu tarafından geniş bir hale getiriliyor. Göçmen sayısını azaltmak için Afrika ve Ortadoğu’daki devletlerle yapılması planlanan bir dizi anlaşmaya hazırlanan AB, “ekonomik teşvik” yoluyla anlaşmaya varılan devletleri göçmenleri geri almaya ikna edecek. Anlaşma dahilinde, işbirliğine gitmekten imtina eden devletlere ilişkin bir dizi yaptırım da öngörülenler arasında.

Proje kapsamında ismi geçen devletler arasında ilk aşamada, Tunus, Nijer, Etiyopya, Mali, Senegal, Nijerya, Libya, Ürdün ve Lübnan yer alıyor.

Merve Arkun

[email protected]

 Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayımlanmıştır.

The post ”Refah Şovenizmi”- Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/06/25/refah-sovenizmi-merve-arkun/feed/ 0
“İşte Özgür Dünya” – Hüseyin Civan https://meydan1.org/2016/04/29/iste-ozgur-dunya-huseyin-civan/ https://meydan1.org/2016/04/29/iste-ozgur-dunya-huseyin-civan/#respond Fri, 29 Apr 2016 11:44:00 +0000 https://test.meydan.org/2016/04/29/iste-ozgur-dunya-huseyin-civan/ 2007 yapımı bir Ken Loach filmi… Film, Doğu Avrupa’dan İngiltere’ye giden göçmenlerin yaşadıklarını, tam da ters köşe bir perspektiften, göçmenleri kaçak olarak çalıştıran istihdam bürolarından birinden yola çıkarak anlatır. Göçmenleri kaçak bir şekilde çalıştırtan ajans sahibi Angie, göçmenleri merdiven altı işlerde çalıştıran patronlarla yaptığı anlaşmalarda “Mesaiye kalırlar, vardiyada çalışırlar, her saat çalışırlar, parayı sorun etmezler…” […]

The post “İşte Özgür Dünya” – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>


Meydan Gazetesi- İşte Özgür Dünya Hüseyin Civan
2007 yapımı bir Ken Loach filmi… Film, Doğu Avrupa’dan İngiltere’ye giden göçmenlerin yaşadıklarını, tam da ters köşe bir perspektiften, göçmenleri kaçak olarak çalıştıran istihdam bürolarından birinden yola çıkarak anlatır. Göçmenleri kaçak bir şekilde çalıştırtan ajans sahibi Angie, göçmenleri merdiven altı işlerde çalıştıran patronlarla yaptığı anlaşmalarda “Mesaiye kalırlar, vardiyada çalışırlar, her saat çalışırlar, parayı sorun etmezler…” vurgusu yaparak işyeri sahiplerinin kendi istihdam bürosu ile anlaşmasını sağlamak ister. Film Angie’nin yaşadıklarına yoğunlaşır gibi görünse de arka plandaki işleyiş, sert bir kapitalizm gerçeği olarak gözler önüne serilir.

Mart ayında Brüksel’de gerçekleşen TC-AB görüşmeleri sonrası kabul edilen bire bir değişim formülü ya da namı diğer Samsom Planı, ilk uygulamasını geçtiğimiz günlerde, Midilli’den Dikili’ye oradan da Kırklareli’ndeki geri gönderme merkezine gönderilen ilk göçmen kafileleri aracılığıyla fiiliyata kondu.

Masrafların AB tarafından karşılanması, AB’den plan karşılığında alınacak bilmem kaç milyar Euro olması ya da Avrupa’ya girişin artık vizesiz olması ihtimali, tabi ki savaştan bir oraya bir buraya kaçmak zorunda bırakılanlar için bir anlam ifade etmiyor.

Samsom Planı

Aslında planın devreye geçirilmesi “son derece insani bir kaygı” ile yapılıyor gibi gösterildi: Ege’de yaşanan ölümleri durdurmak. Plan, Hollanda’daki iktidarın koalisyon ortağı PvdA partisinin (İşçi Partisi) lideri Diederik Samsom tarafından hazırlandı. Partisinin “çevre meseleleri” sorumlusu olan Samsom, 2012’den bu yana partisinin başkanlığını yapıyor. Parti’nin “çevre meseleleri”ni emanet ettiği Samsom, Hollanda Greenpeace’indeki önemli statüsünden Echte Energy şirketine CEO olarak transferiyle vazgeçer. Sorun çözümüne sorun üretenlerden biriyle çözüm bulmak… Dahiyane bir fikir…

Bu “insani” sorumlulukla işlerliğe geçirilen plan, bunu birkaç ayakta gerçekleştirecek. Mesela plan aracılığıyla, iade edileceğini bilen göçmen, artık insan kaçakçılarına para vermeyecek! Tabi zaten gümrük noktalarında devlet yetkilileriyle anlaşmalı olarak gerçekleşen bu organizasyonun bu devletli kısmı şimdilik es geçilmiş görülüyor. Çünkü aynı geniş organizasyon, kimlerin iade edilip edilmeyeceği noktasında belirleyici olabilir. Yani kaçakçılar için değişen bir durum yok.

Proje ilk önerildiğinden bu yana, göçmen nakillerinin nasıl gerçekleştirileceği bilinmiyordu. Eğer göçmenlere iltica başvurusu hakkı tanımadan kitlesel bir sınır dışı etme eylemi gerçekleşirse, bu durum AB yasalarına aykırı olur. Bu nakillere aracılık eden özel sınır güvenlik firması Frontex yetkilileri, her seferinde iltica başvurusu olmadığına ilişkin yaptıkları açıklamalarla hepimizin yüreğine su serpiyor! Herhangi bir iltica başvurusunun olmaması en büyük yasal dayanak. Sınırın iki yakasında da yeteri kadar tercüman olmadığı için, öte yandan mevcut prosedüre ilişkin göçmenlere herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı için iltica başvurusunun yapılmaması bir yana göçmenlerin önemli bir kısmının kimliği dahi tespit edilemiyor.

Göçmen İstihdam Büroları

Türkiye’deki Suriyeli göçmen sayısının 3 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bire bir değişim planı ile bu sayının artacağı aşikar. Ana akım medyanın Suriyelilerin ne kadar güzel istihdam ettirildiğinin haberlerini yaptığı son aylarda, Türkiye’de bulunan Suriyelilerin sadece 7 binine çalışma izni verildiği, geri kalanlarının ise kayıt dışı olarak çalıştırıldığı istatistikleri ayan beyan ortada duruyor.

AB’nin kirli elleri olarak adlandırılan Frontex’in sınır güvenliğindeki hikayeler BM bünyesinde faaliyet gösteren birçok STK tarafından bile dillendirilmiş, ırkçılığa varan uygulamalar farklı çalışmaların konusu olmuştu. Frontex göçmenlerin bulunduğu botların batırılmasından, sınır geçişlerinde göçmenlerin ölümüyle sonuçlanan farklı vakalara hayli kabarık bir geçmişi olan bir şirket. Ellerini kirletmek istemeyen AB’nin kirli elleri… 

Sendikalar ve emek örgütlerinin son aylarda tartıştığı özel istihdam büroları aslında bir alt başlığı daha taşıyor. Taşeron sistemden daha kötü bir sisteme; kiralık işçi sistemine olanak verecek özel istihdam büroları, özellikle göçmenler için kurulmuş olan çalışma ajansları adı altında halihazırda yürürlükteydi. Ocak ayında, Bakanlar Kurulu’ndan “Suriyelilerin iş gücü piyasasına dahil olması” için çıkan bir dizi karar, bu ajansların işleyişini değiştirmeye şimdiden başladı.

Yaşadığımız coğrafyada göçmenlerin büyük bir çoğunluğu kayıt dışı bir şekilde istihdam ediliyor. Ucuz iş gücü olarak görülen göçmenler, asgari ücretinin yarısına bile çalıştırılmıyor. Kolaylıkla uzun saatler, izin olmadan, tüm haklardan mahrum bir şekilde, yani kısacası köle gibi çalıştırılan göçmenlerin her geçen gün artan sayısı, Göçmen İstihdam Büroları için büyük bir vurgun kapısı…

Hem de bu vurgun yakın bir zamanda devlet güvencesiyle işleyecek. Tabi ki bu güvence, kayıt dışı istihdamı bitirmeyecek, aksine 3 milyonu aşacak Suriyeli göçmenlerin daha ucuza, daha uzun saatler, daha kötü koşullarda çalışmasına neden olacak.

Farklı işletmeler, bu istihdam büroları aracılığı ile göçmen işçileri çalıştırmaya şimdiden başladı. Tabi Göçmen İstihdam Büroları da reklamlarına…

Patronlarla yapılacak yeni göçmen işçi pazarlıkları, göçmen amele pazarları, güvencesiz işler, esnek çalışma, yerli işçilerle yaşanacak sorunlar… Yakın zamanda hepimizi bekleyen yeni bir dünya; Ken Loach’un kapitalizmin kapitalistlere sunduğu dünyadan esinlenerek filmine koyduğu o ironik isim gibi, İşte Özgür Dünya…

Hüseyin Civan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post “İşte Özgür Dünya” – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/04/29/iste-ozgur-dunya-huseyin-civan/feed/ 0
“Devletlerin Pazarlığı Göçmen Anlaşması” – Emrah Tekin https://meydan1.org/2016/04/28/devletlerin-pazarligi-gocmen-anlasmasi-emrah-tekin/ https://meydan1.org/2016/04/28/devletlerin-pazarligi-gocmen-anlasmasi-emrah-tekin/#respond Thu, 28 Apr 2016 06:38:16 +0000 https://test.meydan.org/2016/04/28/devletlerin-pazarligi-gocmen-anlasmasi-emrah-tekin/ Geçtiğimiz günlerde, Dikili’de gerçekleştirilen bir “eylem” haberi düştü ajanslara. Habere göre Dikili’de yaşayan bir grup insan, ilçede yapılması düşünülen göçmen kampı için “Dikilimiz cennet gibi, buraya kıymayın” diyerek bir basın açıklaması gerçekleştirmişti. Türk bayraklarının taşındığı açıklamada yapılan konuşmalarda söz alanlardan biri de Dikili Belediyespor başkanı Ahmet Öcal’dı. Öcal konuşmasında, göçmenlerin spor salonunu kullanmasından yakınarak “Spor […]

The post “Devletlerin Pazarlığı Göçmen Anlaşması” – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>


Meydan Gazetesi- Devletlerin Pazarlığı Göçmen Anlaşması-Emrah tekin
G
eçtiğimiz günlerde, Dikili’de gerçekleştirilen bir “eylem” haberi düştü ajanslara. Habere göre Dikili’de yaşayan bir grup insan, ilçede yapılması düşünülen göçmen kampı için “Dikilimiz cennet gibi, buraya kıymayın” diyerek bir basın açıklaması gerçekleştirmişti. Türk bayraklarının taşındığı açıklamada yapılan konuşmalarda söz alanlardan biri de Dikili Belediyespor başkanı Ahmet Öcal’dı. Öcal konuşmasında, göçmenlerin spor salonunu kullanmasından yakınarak “Spor salonu kullanılamaz hale geldi. Salonun camlarını ve kapılarını kırdılar, formalarımızı yaktılar, toplarımızı patlattılar” diyordu.

Bu “eylemden” birkaç gün önce ise başka bir haber geldi aynı coğrafyanın hemen yakınından. Dikili’nin karşısında bulunan Yunan adası Midilli’de Türkiye’ye gönderilmek üzere bekletilen Mustafa adlı bir Suriyeli, “Bir cehennemden kaçtık, diğerine gitmek istemiyoruz, eğer bizi oraya gönderirlerse, kendimi ve çocuklarımı denize atarım” diyordu. Savaştan kaçan Suriyeli Mustafa can, Dikilili “beyaz” Ahmet, top ve forma derdindeydi…

TC devleti ile AB arasında yapılan göçmen anlaşması uyarınca, Avrupa’ya geçmek üzere Yunan adalarına ulaşan Suriye ağırlıklı göçmenlerin Türkiye’ye gönderilmeye başlanacağı 4 Nisan tarihinden birkaç gün önce ajanslara düşmeye başlayan bu haberlerin muhtemelen devamı da gelecek gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl sonlarında başlayan ve TC devletinin başbakanına göre “Kayserili pazarlığı”, dünyadaki ve coğrafyamızdaki muhalif kamuoyuna göre ise “kirli pazarlık” olarak adlandırılan görüşmeler, geçtiğimiz Mart ayı ortalarında sonuçlandı. Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü gibi, özünde devletlerin savaş politikalarını aklamakla yükümlü kurumların bile tepkisini çekmesi nedeniyle, söz konusu anlaşma, “kirli” tanımını sonuna dek hak ediyor.

Şantaj Malzemesi Olarak Göçmenler

Anlaşmanın bir tarafındaki TC devleti, yaşamları pahasına topraklarına sığınan insanları bir şantaj malzemesi olarak kullanıyor. Bunu yaparken de bir yandan bu durumu iç politikada propaganda olarak kullanmaktan çekinmiyor: Suriye rejiminin zulmüne uğramış insanlara kucak açan “müşfik” TC devleti. Devlet politikaları paralelinde yayın yapan ana akım medyada servis edilen haberler de hep bu minvalde.

Diğer yanda ise AB devletleri, göçmenlerin sınırlarından içeri girmemesi pahasına, para başta olmak üzere, TC devletinin Kürt halkına yönelik katliamları ve coğrafyadaki diğer ezilenlere yönelik artan baskısına karşı “başını öte tarafa çevirmek” şeklinde özetlenebilecek bir dizi taviz vermeye hazırlanıyor.

Güvenli Bölge Ne Kadar Güvenli?

Anlaşmayı “yasadışı” ve “gayri insani” olarak niteleyen küresel bazdaki insan hakları kurumları ise TC coğrafyasında devletin Kürtler üzerinde yürüttüğü savaşa gönderme yaparak, göçmenlerin yerleştirilmeleri gereken bölgelerin güvenliğine dikkat çekiyor. Bu kurumlara göre, TC güvenli bir üçüncü ülke değil. Tam da bu sebeple, yaklaşık iki yıldır, savaşın sürdüğü Suriye’de güvenli-tampon bölge ilan ettirmeye çalışan TC devletinin toprakları, anlaşma sonrası Avrupa’nın göndereceği göçmenlerle, fiilen güvenli olmayan-tampon bölge durumuna gelecek.

AB devletlerinin, anlaşma kriterlerinden biri olarak sunulan TC vatandaşlarına vize serbestisi için yerine getirilmesini şart koştuğu 72 maddenin hayata geçirilebilmesi, anlaşmanın önemli parametrelerinden biri. Ancak bu maddelerin uygulamaya geçmesi, devletin muhalifler üzerinde artan baskısını azaltmasıyla ters orantılı bir ilişki içinde. Örneğin böylesi bir durumda “terör” tanımının içeriğinin değişmesiyle birçok davanın düşmesi söz konusu olabilir. Benzer şekilde yolsuzlukla mücadele için de devlet kurumları üzerinde “şeffaf ve bağımsız” denetleme mekanizmalarının oluşturulması, bu 72 kriter arasında yer alıyor. TC devleti tarafından iç politikada seçim malzemesi olarak kullanılması amaçlanan “vize serbestisi” yalanı, aslında bu iki örnekle bile deşifre oluyor.

İnsanların yaşamlarını hiçe sayan ve göçmenlerin kendilerini bekleyen bir bilinmeze sürüklenmesi dışında hayata geçme şansı bulunmayan bu anlaşma, tarihe, devletlerin kirli politikalarının çağımızdaki bir örneği olarak geçmeye hazırlanıyor. Bizler de, TC ve AB özelinde devletlerin, “söz konusu çıkarlar olunca insan yaşamı teferruattır” pratiğine bir kez daha şahit oluyoruz.

Yine geçtiğimiz günlerde bir göçmen haberi daha vardı ajanslarda. Üç çocuk babası 36 yaşındaki Suriyeli Amir Hattab, İstanbul-Bağcılar’da rögar kapağını açıp kanalizasyona atlayarak yaşamına son vermişti. Dikili’deki “duyarlılık”, ilçelerinin göçmenler nedeniyle “kirleneceğinin” derdine yanadursun, Amir’in bu sarsıcı intihar biçimi devletlerin savaş politikaları ve kirli ittifaklarının nasıl bir coğrafya yarattığını seriyor gözler önüne.

Emrah Tekin

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Devletlerin Pazarlığı Göçmen Anlaşması” – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/04/28/devletlerin-pazarligi-gocmen-anlasmasi-emrah-tekin/feed/ 0
“Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/ https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/#respond Tue, 03 Nov 2015 18:31:40 +0000 https://test.meydan.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/ Ortadoğu, yıllardır devletlerin siyasi ve ekonomik açıdan çıkarlarını koruyup hakimiyetlerini güçlendirmek için savaştıkları bir coğrafya. Barındırdığı enerji potansiyeli ve jeopolitik konumu nedeniyle her dönem devletlerin ilgisine “mazhar olan” Ortadoğu’da sıklıkla değişen dengelerle birlikte, çok bilinmeyenli denklemler oluşabiliyor. Devletlerin enerji politikalarından askeri ve siyasi stratejik üstünlük hesaplarına, yerel güçlerin bölgede yürüttükleri politikalara kadar pek çok farklı […]

The post “Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi - Ortadoğu'da Devletler Rant  Halklar Özgürlük İstiyor - İlyas Seyrek

Ortadoğu, yıllardır devletlerin siyasi ve ekonomik açıdan çıkarlarını koruyup hakimiyetlerini güçlendirmek için savaştıkları bir coğrafya. Barındırdığı enerji potansiyeli ve jeopolitik konumu nedeniyle her dönem devletlerin ilgisine “mazhar olan” Ortadoğu’da sıklıkla değişen dengelerle birlikte, çok bilinmeyenli denklemler oluşabiliyor.

Devletlerin enerji politikalarından askeri ve siyasi stratejik üstünlük hesaplarına, yerel güçlerin bölgede yürüttükleri politikalara kadar pek çok farklı faktörün etken olduğu Ortadoğu siyaseti, yine çetin ve çetrefilli bir süreçten geçiyorsa da, bu kez var olan etkenlerin hepsi bölge üzerinde etkili olmak isteyen devletlerin hamlelerini büyük oranda değiştiriyor.

Politikalar Değişiyor

Petrol ve doğalgaz gibi enerjiler ekseninde oluşan ekonomik politikalar; Başur Kürdistan, Suriye, Irak, İran gibi yerel enerji sahiplerinin uluslararası güçlerle oluşturacağı siyasetle doğrudan ilişkili. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz gibi enerjilerin paylaşımı ve ticareti için Ortadoğu coğrafyasına verilen önem artıyor.

Ekonomik üstünlüğün yanı sıra Ortadoğu siyaseti üzerinde kurulmak istenen askeri ve politik hakimiyet, küresel güçlerin birbirine üstünlük yarışında önemli bir alanı oluşturuyor.

Devletlerin bu bölgede çıkarları uğruna yarattıkları veya destekledikleri çatışma ortamı, şimdilerde aynı bölgede kendi politikalarına zarar veriyor. Bu noktada 2011’den bu yana Suriye’de başlayan savaşta muhalif gruplara destek veren başta ABD olmak üzere AB ve müttefikleri, gerek gönderdikleri silahların cihatçı örgütlerin eline geçmesi, gerekse Esad’a karşı savaşan örgütlerin başarısızlığı nedeniyle politikalarında değişikliğe gitmek zorunda kaldı.

ABD ve müttefiklerinin Esad’a karşı savaşta başarısızlığa uğraması, Batı ile girişilen siyasi ve ekonomik üstünlük mücadelesi kapsamında Rusya için büyük bir fırsat oluşturdu. Rusya da Suriye Devleti’nin “davetiyle” bir meşruluk kazandığı iddiasıyla bölgede askeri güçleri ve silahlarıyla varlık göstermeye başladı.

Tüm bu gelişmeler, IŞİD’e karşı savaş ve PYD ile zorunlu olarak yakınlaşma durumu devletlerin yeni Ortadoğu denkleminde yürüteceği politikaları ortaya koydu. Bölge üzerindeki politikalarında adeta iflas eden devletler, oluşan yeni dengelerle birlikte politikalarını değiştiriyor.

Ortadoğu’daki Aktörler ve Hamleleri

Ortadoğu’daki siyasete, coğrafi yakınlığının bulunmasının yanı sıra, tarihsel bağlama vurgu yaparak kendisini bölgenin hamisi ilan etmesiyle aktif olarak dahil olan TC, yeni süreçte politikalarını değiştirmek zorunda kalan devletlerden biri.

TC 2011’de Suriye’de başlayan savaşla birlikte bölgede giriştiği aktif role rağmen, gelişen durumlardaki öngörüsüzlüğüyle oyun dışı kaldı. 2010 Aralık ayında Tunus’ta başlayarak Libya ve Mısır’ı içine alan ve Suriye’ye dayanan bir “hilal” çizen Arap isyanlarında ise “İhvancılık” üzerinden bölgenin “büyük abisi” olmaya soyundu. Ancak 2013 Temmuzunda Mısır’da gerçekleşen darbe ile İhvancıların iktidardan düşürülmesi, dahası bu darbeyi ABD, Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteklemesi ile bu politikanın iflas belirtileri de ortaya çıkmaya başladı. Mısır başta olmak üzere çevre ülkelerde “illegal” konuma düşen İhvancılar ise, Suriye’deki savaşa selefi örgütler saflarında cihatçı olarak katıldı. Böylece TC’nin Suriye’de İhvancılığa desteği, bölgede zamanla belirginleşen ve küresel devletlerin destek vermeye çekindiği selefi-cihatçı örgütlere desteğe dönüştü.

İç siyasette ise özellikle 7 Haziran sonrası Kürtlere yönelik başlattığı savaşı Rojava’da PYD-YPG üzerinden dış siyasette de uygulaması, kendisini büyük bir yalnızlığa itti. Ayrıca Esad’a karşı savaşan muhalif gruplara verdiği koşulsuz destek, IŞİD’le olan ilişkisi ve kuşkusuz bu nedenlerden dolayı IŞİD’e karşı politikasını isteksizce değiştirmesi, onu Ortadoğu’da istenmeyen aktör durumuna getirdi. TC Cumhurbaşkanı da şüphesiz TC’nin yaşadığı yalnızlığın farkında olacak ki, bu durumu kurtarma çabası olarak Moskova dönüşü “Esed’li geçiş gibi bir şey olabilir” cümlesini kurma zorunluluğunda kaldı.

Ortadoğu’ya yönelik politikalarıyla bölgede varlığını ağırlıklı olarak hissettiren ABD; Suriye’de desteklediği “ılımlı” muhalif grupların başarısızlığı, bu grupların cihatçı Selefi örgütlerle ilişkisi, yine Esad’a karşı TC ile birlikte oluşturulan “eğit-donat”ın başarısızlığı ile bu gruplara verilen silahların El-Kaide bağlantılı An-Nusra’nın eline geçmesi nedenleriyle bölgedeki siyasi ağırlığını korumak için politikalarını değiştirmek zorunda kaldı. Bu zorunlulukla birlikte ABD, bölgede aktif olarak IŞİD’le mücadele eden ve bu nedenle bir denge unsuru olan YPG’yi destekleme hamlesini yaptı. Bununla beraber, Rakka ve Cerablus’un IŞİD’den geri alınması için askeri ve politik adımlar atmaya başladı. Eylül ayı sonlarında çoğunluğu YPG’lilerden ve Arap aşiretlerinden oluşan, IŞİD’e karşı birlikte savaşan askeri güce silah yardımında bulundu. Yine bu askeri güçlere cephe gerisi-lojistik yardımı sağlayacak olan Başur Kürdistanı’ndaki Barzani yönetimi ise bu desteği kuşkusuz iç siyasette yaşadığı ekonomik ve siyasi krizlerin üstesinden gelebilmek için sağlıyordu.

ABD’nin bölgede başarısız olan politikalarının ardından Rusya, ekonomik ve siyasi çıkarları ve de ABD’ye üstünlük kurma amaçlarıyla bölgeye yönelik bir atağa geçti. Spesifik olarak ise Suriye’de var olan, içlerinde Çeçenlerin de bulunduğu cihatçı örgütlerden duyduğu rahatsızlık ve Suriye’deki çıkarları doğrultusunda bölgeye askeri güçlerini sevk etti, cihatçı örgütleri ve IŞİD mevzilerini bombalamaya başladı. Bu bombalamalar sırasında Rus uçaklarının TC hava sahasını ihlal etmesi; TC devletinin dönemsel ve bölgesel koşulları ve Rusya’ya olan enerji bağımlılığı düşünüldüğünde iki devlet arasında şimdilik büyük bir kriz oluşturmadı. Rusya’nın coğrafyadaki bir diğer önemli hamlesi ise, ABD’nin, İncirlik Üssü üzerinden bölgeyi kontrol etmesine karşı olarak Suriye’de Lazkiye’de bir hava üssü oluşturmasıydı. Ayrıca, ABD’nin yeni oluşan dengeler gereği YPG’yi desteklemesiyle ilgili olarak Rusya da YPG’nin bölgedeki mücadelesine destek sunacağını açıkladı.

ABD’nin bölgede varlığını sürdürmedeki en önemli nedenlerinden, Rusya’nın da önem atfettiği IŞİD’e karşı savaş ve YPG’ye bu noktada sunulan destek bu iki devletin bölgede görünürdeki varlık nedeni olarak ortaya çıkıyor. Fakat Rusya’nın bölgede ABD tarafından desteklenen “ılımlı” muhalif gruplar dahil olmak üzere Esad karşıtı bütün gruplara yaptığı hava saldırıları; “ılımlı” muhalifleri destekleyen ABD, TC ve bazı batılı devletlerce kınandı.

ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin bölgede giriştiği çıkar savaşları kuşkusuz iki devletle sınırlı değil. Yapılan nükleer anlaşmayla Batı ile buzları eriten İran, bölgede güçlü bir statü kazanabilmek amacıyla aktif bir rol üstlenme adına IŞİD’e karşı Hizbullah’a desteğini arttırıyor. Uluslararası siyasetin yapıldığı bir alana dönüşen Ortadoğu’da aynı siyasi ve ekonomik amaçlarla Çin göndereceğini vaad ettiği savaş gemileriyle, Suudi Arabistan da cihatçı örgütlere sunduğu yardımla aktif rol oynamaya çalışıyor. Ayrıca “Arap Baharı” ve darbe sonrası iç ve dış siyasetinde tekrar tekrar değişimler yaşayan Mısır da iç siyasetinde ve bölgede iyileşme ve güçlenme arayışında. Bu nedenle Ortadoğu’da meydana gelen yeni gelişmeler ve bu gelişmeler doğrultusunda oluşturulan yeni politikalarla yakından ilişkili olarak Fransa’dan 5,2 milyar avro tutarında 24 savaş uçağı ve bir fırkateyn alımı için anlaşma yaptı. Fransa, Mısır’ın dışında Kuveyt ile 1,5 milyar avroluk, Katar’la ise 6,3 milyar avroluk silah anlaşması yapmıştı.

Gözardı Edilemez Bir Denge Unsuru Olarak YPG

Bölgeye çıkar ve hakimiyet kurma amaçlarıyla müdahil olan tüm bu devletlerin haricinde, ancak bu devletlerin göz önünde bulundurma durumunda kaldığı, en önemli dinamik ise kuşkusuz yıllardır devletsiz özgür bir yaşamı kurma amacıyla mücadele veren Kürt halkının özgürlük mücadelesidir.

YPG, IŞİD’e karşı verdiği özgürlük ve yaşam mücadelesinde kazandığı zaferlerle bölgeye gelen küresel devletlere kendisini siyasi bir özne olarak kabul ettirdi. Ayrıca bölgede IŞİD’e karşı savaşan Arap gruplarıyla oluşturulan “Demokratik Suriye Güçleri” adlı birlikle beraber IŞİD’in elinde bulunan Rakka ve Cerablus’un alınması için ortak bir harekata hazırlanılıyor. Bu nedenlerle de devletler Ortadoğu’da var olan siyasette güçlü olabilmek için YPG ile ilişkileri iyi tutmak, stratejik anlamda birbirlerine karşı önemli bir koz oluşturmak istiyor.

Devletler siyasi ve ekonomik kazanç doğrultusunda Ortadoğu’da hamleler yapıp yaşamı tehdit eden politikalar üretseler de, halklar tüm bu politikalara karşı direniyor. Bölgede ve tüm coğrafyalardaki ezilen halklar, Rojava ve Filistin’de olduğu gibi kararlılıkla, özgürlük ve yaşam için mücadele ederek direnişi sürdürecektir.

İlyas Seyrek

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/feed/ 0