abdullah öcalan – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 04 Apr 2018 19:06:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 HDP’nin Doğum Günü Pastasına El Kondu https://meydan1.org/2018/04/04/hdpnin-dogum-gunu-pastasina-el-kondu/ https://meydan1.org/2018/04/04/hdpnin-dogum-gunu-pastasina-el-kondu/#respond Wed, 04 Apr 2018 19:06:36 +0000 https://seninmedyan.org/?p=34459 Abdullah Öcalan’ın doğum günü nedeniyle polisin baskılarını arttırdığı Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Binası’na getirilen pastaya el kondu. Üzeinde ‘Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır’ yazan pastayı getiren iki kişi ise gözaltına alındı. Bağlar ilçesinde bulunan HDP il binasında, HDP, DBP ve DTK’liler tarafından  Öcalan’ın doğum günü vesilesiyle etkinlikler düzenlediği istihbaratını alan polisler bina önünde […]

The post HDP’nin Doğum Günü Pastasına El Kondu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Abdullah Öcalan’ın doğum günü nedeniyle polisin baskılarını arttırdığı Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Binası’na getirilen pastaya el kondu.
Üzeinde ‘Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır’ yazan pastayı getiren iki kişi ise gözaltına alındı.

Bağlar ilçesinde bulunan HDP il binasında, HDP, DBP ve DTK’liler tarafından  Öcalan’ın doğum günü vesilesiyle etkinlikler düzenlediği istihbaratını alan polisler bina önünde beklediler.

Konuyla ilgili HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Şerif Camcı,  yaptığı açıklamada, “21 Mart’ta kutlanan Newroz etkinliği sonrası bütün personele moral amaçlı pasta kesilecekti. Pastayla birlikte müzik ve eğlence olacaktı” dedi. Yaşanılan trajikomik olay ile ilgili soruşturma açıldı.

The post HDP’nin Doğum Günü Pastasına El Kondu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/04/04/hdpnin-dogum-gunu-pastasina-el-kondu/feed/ 0
Edirne’de PKK’li Tutsak Tecrit Koşullarına Karşı Bedenini Ateşe Verdi! https://meydan1.org/2017/11/30/edirnede-pkkli-tutsak-tecrit-kosullarina-karsi-bedenini-atese-verdi/ https://meydan1.org/2017/11/30/edirnede-pkkli-tutsak-tecrit-kosullarina-karsi-bedenini-atese-verdi/#respond Thu, 30 Nov 2017 11:29:18 +0000 https://seninmedyan.org/?p=22266 Edirne T Tipi Hapishanesi’nde PKK’li tutsak Yahya Özmen’in, Öcalan’a yönelik tecride ve hapishane koşullarına karşı beş gün önce bedenini ateşe verdiği öğrenildi. Yeni Özgür Politika’nın haberine göre; Edirne F Tipi Hapishanesi’nde, 13 yıldır tutsak olan PKK’li Yahya Özmen’in, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi ve hapishane koşullarını protesto etmek amacıyla beş gün önce bedenini poşet sararak ateşe […]

The post Edirne’de PKK’li Tutsak Tecrit Koşullarına Karşı Bedenini Ateşe Verdi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Edirne T Tipi Hapishanesi’nde PKK’li tutsak Yahya Özmen’in, Öcalan’a yönelik tecride ve hapishane koşullarına karşı beş gün önce bedenini ateşe verdiği öğrenildi.

Yeni Özgür Politika’nın haberine göre; Edirne F Tipi Hapishanesi’nde, 13 yıldır tutsak olan PKK’li Yahya Özmen’in, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi ve hapishane koşullarını protesto etmek amacıyla beş gün önce bedenini poşet sararak ateşe verdiği öğrenildi.

Beş gündür yoğun bakımda olan Özmen’in hayati riskinin sürdüğü ve bedeninde ağır yanıklar oluştuğu ancak buna karşın hapishanede tutulduğu aktarıldı.

Özmen’in bedenini ateşe verdiği beş gün boyunca ailesine haber verilmedi. Hafta içinde ziyaret için hapishaneye giden ailesi, Özmen’in görüşe gelmemesi üzerine durumu öğrendi.

The post Edirne’de PKK’li Tutsak Tecrit Koşullarına Karşı Bedenini Ateşe Verdi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/30/edirnede-pkkli-tutsak-tecrit-kosullarina-karsi-bedenini-atese-verdi/feed/ 0
Edirne F Tipi Hapishanesi’nde 56 Tutsak Açlık Grevine Başladı https://meydan1.org/2017/10/23/edirne-f-tipi-hapishanesinde-56-tutsak-aclik-grevine-basladi/ https://meydan1.org/2017/10/23/edirne-f-tipi-hapishanesinde-56-tutsak-aclik-grevine-basladi/#respond Mon, 23 Oct 2017 15:02:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=18457 Edirne F Tipi Hapishanesi’nde devrimci tutsaklar, Öcalan’dan haber alınamadığı gerekçesiyle açlık grevine başladılar. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da 1 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Hapishanesi’nde çoğunluğu PKK’li tutsak olan 56 devrimci tutsak, Abdullah Öcalan’ın avukatları ve yakınlarıyla görüştürülmediği gerekçesiyle açlık grevine başladı. Öcalan üzerindeki tartışmalar, ‘öldüğü’ yönünde bazı haberlerin sosyal […]

The post Edirne F Tipi Hapishanesi’nde 56 Tutsak Açlık Grevine Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Edirne F Tipi Hapishanesi’nde devrimci tutsaklar, Öcalan’dan haber alınamadığı gerekçesiyle açlık grevine başladılar.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da 1 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Hapishanesi’nde çoğunluğu PKK’li tutsak olan 56 devrimci tutsak, Abdullah Öcalan’ın avukatları ve yakınlarıyla görüştürülmediği gerekçesiyle açlık grevine başladı.

Öcalan üzerindeki tartışmalar, ‘öldüğü’ yönünde bazı haberlerin sosyal medyada yayılmasıyla başladı.

Bursa başsavcılığı, Öcalan’ın öldüğü haberlerini yalanladı. Ancak başta HDP ve DBP olmak üzere parti ve kurumlar Öcalan’la görüşme yapılmasını talep ediyor.

The post Edirne F Tipi Hapishanesi’nde 56 Tutsak Açlık Grevine Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/23/edirne-f-tipi-hapishanesinde-56-tutsak-aclik-grevine-basladi/feed/ 0
HDP:” 1 Yıldan Uzun Bir Süredir Öcalan’dan Haber Alınamıyor” https://meydan1.org/2017/10/22/hdp-1-yildan-uzun-bir-suredir-ocalandan-haber-alinamiyor/ https://meydan1.org/2017/10/22/hdp-1-yildan-uzun-bir-suredir-ocalandan-haber-alinamiyor/#respond Sun, 22 Oct 2017 16:11:48 +0000 https://seninmedyan.org/?p=18321 HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, “Uzun süredir Öcalan’dan haberimiz yok. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamanın bizler tarafından tatmin edici hiçbir tarafı yok” dedi. “Sosyal medyadaki paylaşımların, çok masumane bir paylaşım olmadığını özellikle belirtmek isterim. Uzun süredir aslında Öcalan’dan haberimiz yok. Öcalan ile 5 Nisan 2015 tarihinde görüşen İmralı heyeti üyesi olarak bizden sonra 11 Eylül […]

The post HDP:” 1 Yıldan Uzun Bir Süredir Öcalan’dan Haber Alınamıyor” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, “Uzun süredir Öcalan’dan haberimiz yok. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamanın bizler tarafından tatmin edici hiçbir tarafı yok” dedi.

“Sosyal medyadaki paylaşımların, çok masumane bir paylaşım olmadığını özellikle belirtmek isterim. Uzun süredir aslında Öcalan’dan haberimiz yok. Öcalan ile 5 Nisan 2015 tarihinde görüşen İmralı heyeti üyesi olarak bizden sonra 11 Eylül 2016 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan’ın yaptığı görüşmeden sonra yaklaşık 1 yıldan fazladır hiçbir şekilde haber alınmıyor. Şunu özellikle belirtmek isterim ki Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Öcalan’ın yaşamını yitirdiğine dair haberlerin yalan olduğuna dair açıklamasının bizler tarafından tatmin edici hiçbir tarafı yoktur. Talebimiz, acilen Öcalan’ın yanına, İmralı Adası’na ya ailesinden ya avukatlarından ya da İmralı heyetinden birkaç kişinin gitmesi. Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmesi ve bunu kamuoyuna duyurmasıdır. Bu talebimizi sadece burada değil, her yerde söyledik. Bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Adalet Bakanı ile bir telefon görüşmesi yaptım ve kendisine de ilettim.” diyen Pervin Buldan, 1 yıldan uzun bir süredir Öcalan’dan haber alınamadığını ve Adalet Bakanlığı’nın bu konuda bir adım atması gerektiğini belirtti.

The post HDP:” 1 Yıldan Uzun Bir Süredir Öcalan’dan Haber Alınamıyor” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/22/hdp-1-yildan-uzun-bir-suredir-ocalandan-haber-alinamiyor/feed/ 0
Yalınayak: Yeniden Yargılama https://meydan1.org/2014/05/10/yalinayak-yeniden-yargilama/ https://meydan1.org/2014/05/10/yalinayak-yeniden-yargilama/#respond Sat, 10 May 2014 09:16:14 +0000 https://test.meydan.org/2014/05/10/yalinayak-yeniden-yargilama/ Son zamanlarda cezaevlerinden tahliyelerle gündemimize giren “yeniden yargılanma hakkı”nı, devletin düzmece tutanaklarıyla, iddianameleriyle uzun yıllardır tutsak ettiği bir mahkumdan dinledik. Gazetemize Kırıklar F Tipi Cezaevi’nden mektup yollayan Umut Fırat Süvarioğulları, uzun yıllardır yaşadığı tutsaklıkla birlikte, artık sıklıkla dillendirilen “yeniden yargılanma hakkı”nı değerlendirdi. 20 yıl önce, Aydın Emniyet Müdürlüğü’nde ağır işkence sonucu imzalatılan düzmece tutanaklar sayesinde […]

The post Yalınayak: Yeniden Yargılama appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Son zamanlarda cezaevlerinden tahliyelerle gündemimize giren “yeniden yargılanma hakkı”nı, devletin düzmece tutanaklarıyla, iddianameleriyle uzun yıllardır tutsak ettiği bir mahkumdan dinledik. Gazetemize Kırıklar F Tipi Cezaevi’nden mektup yollayan Umut Fırat Süvarioğulları, uzun yıllardır yaşadığı tutsaklıkla birlikte, artık sıklıkla dillendirilen “yeniden yargılanma hakkı”nı değerlendirdi.

20 yıl önce, Aydın Emniyet Müdürlüğü’nde ağır işkence sonucu imzalatılan düzmece tutanaklar sayesinde tutuklanıp, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde sadece iki duruşmasına katıldığım göstermelik yargılamam yapıldı. Polisin hazırladığı düzmece tutanaklar dışında, arkadaşımın evinden alınan 20 adet Özgür Gündem gazetesi ve yedi Kürtçe teyp kasedi dışında tek bir delil ve tanık olmadan 17 faili meçhul olayın-ki birçoğu aslında hiç yaşanmamış, silah dahi kullanılmamış, kimsenin ölüp yaralanmadığı adli olaylardı- faili gösterilerek, anarşizan aktivist olmama rağmen örgüt üyesi olarak idamla yargılanıp, müebbet hapis cezasına çarptırıldım.

Bize işkence yapıp tutanakları hazırlayan terörle mücadele polis çetesi, bizden bir yıl önce gözaltına alınarak işkenceyle katlettikleri Baki Erdoğan adındaki devrimci nedeniyle 2002 yılında mahkum olup beşer yıllık ceza alarak, meslekten atıldılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu davada T.C Devleti’ni 100 bin Euro ceza ödemeye mahkum etti ve bu dava hükümetin “işkenceye sıfır tolerans” demagojisine vesile oldu. İşte bu profesyonel işkenceciler, haklarında dava açılmadan on gün önce mahkememizde ifade vererek, hazırladıkları tutanakların “samimi ifadelerimiz olduğunu ve işkence yapmadıklarını” söylemişlerdi. Bunun üzerine hem tescilli işkencecilerin mahkumiyet kararı, hem belgelerin sahteliği ve suç uydurma gerekçeleriyle, bugün gündeme getirilen CMK 311. Madde gereğince zaman içinde iki kere yargılama için başvurmuş, ancak gerekçe bile gösterilmeden reddedilmişti.

AİHM’de 1999’da avukatımızın yaptığı başvuru neticesinde DGM’nin “bağımsız ve tarafsız olmadığı, bu nedenle adil yargılama yapamayacağından” hareketle T.C Devleti’ni mahkum edip, 2003 yılında “yargılanmanın yenilenmesi” kararını verdi. Devlet bu kapsamda AİHM tarafından karara bağlanan 221 dosyayı 10 yıl boyunca kendi hukukuna ve “evrensel normlara” aykırı biçimde yeniden yargılamayı kabul etmedi. Bunun nedeni, 221 dosyadan birinin Abdullah Öcalan’a ait olmasıydı. “Kişiye göre hukuk olmaz” diyen devlet bunu engellemek için özel yasa çıkardı. Son birkaç yıldır AİHM’yle iktidarın görüşme trafiğiyle bu yükten kurtulmak için müzakereler yapılmış ve sadece Abdullah Öcalan dosyası dışarıda bırakılarak 4. Yargı Paketi’nde 220 dosya için yeniden yargılanma önündeki kısıtlayıcı engeller kaldırıldı. Bu hukuksuzluğa itiraz eden tek bir ses duymadık. Yasa 11.04.2013’te çıkmasına karşın 10 aydır TMK’dan sorumlu mahkemeler tarafından başvurular ısrarla reddedilip, hakkın kullanılmaması için somut “adil yargılama yapılmamıştır” kararına rağmen dosyayı esastan değil usulen, dosya üzerinden ele alıp, duruşma açmadan kapatmak istenmektedir. Zaten iktidarın da kısıtlayıcı engeli kaldırmadaki gayesi, adil yargılanmanın sağlanması değil, her fırsatta Avrupa Bakanlar Komitesi’nin kendisine bu dosyaları hatırlatmasından kurtulmaktı.

Bizler DGM’nde yargılandık ve bu mahkemeler AİHM kararları ve nihayetinde göstermelik biçimde de olsa, iktidarca da “adil ve tarafsız olmadığı” kabul edilerek kapatıldı. Ancak on binlerce insan bu mahkemelerin “düşman hukuku” esaslarına göre verdiği kararlarla yıllardır hapishanelerde tutulmaya devam ediliyorlar. Aynı şekilde heyetler ve yargılama usulleri korunarak -ki değişseler de bir şey fark etmeyecekti- önce “Özel Yetkili Mahkeme” tabelaları sonra da “CMK 250 Mad. İle Yetkili” yani “terör” mahkemeleri tabelaları asıldı. Ama bizim dava örneğimizde olduğu gibi, bu son mahkemelerin ÖYM’lerden, DGM’lerden ve hatta ünlü İstiklal Mahkemeleri’nden hiçbir farkı yok. Öyle ki, CMK 250. Madde ile yetkili İzmir 8. Ve 10. Ağır Ceza Mahkemeleri yeniden yargılama konusunda, CMK 312. Maddesinin tutuklu veya tutuksuz olarak yargılamanın yapılması hususunda inisiyatifi mahkeme heyetine bıraktığı için, kendi keyfine göre, tutuklu yargılanma süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülmesine rağmen yargılamanın tutuklu yapılması gerekçesine “infazın durdurulmasını veya erteleme gerektirir herhangi bir nedenin bulunmadığı, ileride telafisi imkansız zarara sebebiyet verecek bir durum olmadığından” yazabilmektedir. Adil yargılanmadığımız kararına rağmen ve dava henüz başlamamışken mahkeme bu gerekçesiyle, “yeniden yargılama yapsak bile, ben yine aynı kararı vereceğim, onun için tutuksuz yargılamam” demektedir. Bu gerekçeyi beş yıldır içeride olan Ergenekon ve Balyoz sanıkları için değil, 20 yıldır hapiste, hakkında yeniden yargılanma kararı verilmiş, 220 dosya hakkında özel yasa çıkarılmış insanlar için bu değerlendirmeyi yapıyor. Bu karardan, iktidarın da muhalefetin de haberi var. Neden iktidar 17 Aralık Operasyonu’nu yapan yargıçları görevden aldığı gibi bu yargıçları da görevden almıyor? Neden ana muhalefet Ergenekon ve Balyoz sanıklarını yeniden yargılatmak için çırpındığı, avukatlığını yaptığı gibi bu hali hazırda yeniden yargılanma kararları olduğu halde, tutuklu yargılanma kararı verilen 20 yılı aşkındır hapiste olan devrimciler için sesini çıkarmıyor? Bu gerekçeyi bize üç hakim yazmadı. İktidarıyla, muhalefetiyle, bu sistemi böyle kuran zihniyet eskisiyle, yenisiyle, paraleliyle, yamuğuyla bir bütün olarak devlet yazdı.

Şimdi yine göstermelik olarak daha önce yaptığı gibi ÖYM’leri de, TMK 250. Mad. İle yetkili “terör” mahkemelerini de kaldırıyorum diyor iktidar. İnanalım mı? Tabi ki hayır! TMK kapı gibi yerli yerinde duruyor ve yarım ağızla bunu da seçimden sonra kaldıracağım diyor. TMK var oldukça –ki hiçbir iktidar böyle özel yetkili kanun ve mahkemelerden asla vazgeçmez- kendi “paralel devleti”nde, diğer tüm muhalif devrimci kesimleri de bu yolla tasfiye edip, mutlak iktidarını derinleştireceğini düşünüyor. Tarih, iktidar zehrini böyle kana kana içenlerin mezar taşlarıyla doludur. Kulağımda Danton’un sesi çınlıyor: “Devrim Mahkemesini geçen yıl bu zamanlar ben kurmuştum, bundan ötürü Tanrı’dan ve herkesten af diliyorum.” Danton giyotine giderken geç de olsa özür dileme “erdem”ini göstermiş, Robespierre’nin kaldığı evin önünden geçerken “Robespierre, arkamızdan geleceksin” diye bağırmıştı. Bu öngörüsü üç ay sonra gerçekleşmişti.

Bir önceki iktidar odaklarından, bu mahkemeleri kuran ve en acımasız şekilde devrimcilerin, Kürtlerin ve diğer tüm muhaliflerin üzerinde kullanan aynı geleneğin temsilcileri Ergenekon ve Balyoz sanıklarından Danton gibi bir pişmanlık, özür duymadık. Aksine, “Terörden yargılananlarla(devrimciler ve Kürtler kastedilerek) bizi nasıl bir tutarsınız, şu-bu yapılacaksa biz istemeyiz vb.” sözlerini, nerede hata yaptık diyerek hayıflandıklarını, rövanş alma gayesiyle şu anki iktidara “sen de aynı akıbeti yaşayacaksın” tehditlerini çokça duyduk, duyuyoruz. Zira iktidarın zihniyeti farklı olmadığından, bunların düştüğü hataya düşmemek için, halen kendi iktidarını tahkim etmekle uğraşıyor.

Bu nedenle, yeniden yargılanma tartışmasının kendisi demagojiden başka bir şey değildir. Sadece hakimlerden değil, iktidardan da tükürdüğünü yalamasını beklemek ham hayaldir. Sözde hukuk devleti olmanın işareti olarak CMK’da yer alan bu madde, istisnai bile değil, son derece göstermeliktir. Belki 90 yıllık ülke tarihinde bir elin parmakları kadar bile böylesi bir yola başvurulmamıştır. Bireyi teferruat olarak gören iktidarların zihniyetinden doğal olarak, böylesi bir hassasiyet beklenemez. İktidarlar için bir gün bu yola başvurmak ihtiyacı doğarsa, bu da ancak yandaşlarını kurtarmak ve aklamak için olacaktır. Buna karşın, devrimci muhalefetin sistemin çelişkilerini değerlendirmemesi, göz ardı etmesi düşünülemez. Bu anlamda iktidarın hiçbir meşruiyeti olmayan kurumlarının deşifre edilmesi için fırsat doğduğunda mahkeme kürsülerini direncin ve isyanın sözleriyle araçsallaştırmaktan kaçınmayacağımız da kesindir.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 17. sayısında yayımlanmıştır.

The post Yalınayak: Yeniden Yargılama appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/05/10/yalinayak-yeniden-yargilama/feed/ 0
PYD, Halk Devrimi ROJAVA’yı Anlattı https://meydan1.org/2014/01/04/pyd-halk-devrimi-rojavayi-anlatti/ https://meydan1.org/2014/01/04/pyd-halk-devrimi-rojavayi-anlatti/#respond Sat, 04 Jan 2014 16:02:22 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/04/pyd-halk-devrimi-rojavayi-anlatti/ Suriye’de yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda, Rojava Devrimi biz ezilenleri umutlandırdı. İktidarların küresel çıkarları için yaptıkları zulümlere karşı, devrimci bir cevaptı Rojava. Bölgede çıkarı olan tüm devletler, küresel şirketler ve uluslararası yapılar Rojava’yı yok saydılar, görmezden geldiler, konuşmadılar. Rojava’yı anlatmak ve bilinir kılmak, biz ezilenler için şimdi, şu anda en gerekli şeylerden biri. Biz kazanıyoruz, efendiler […]

The post PYD, Halk Devrimi ROJAVA’yı Anlattı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Suriye’de yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda, Rojava Devrimi biz ezilenleri umutlandırdı. İktidarların küresel çıkarları için yaptıkları zulümlere karşı, devrimci bir cevaptı Rojava. Bölgede çıkarı olan tüm devletler, küresel şirketler ve uluslararası yapılar Rojava’yı yok saydılar, görmezden geldiler, konuşmadılar. Rojava’yı anlatmak ve bilinir kılmak, biz ezilenler için şimdi, şu anda en gerekli şeylerden biri. Biz kazanıyoruz, efendiler de bunun farkında. Bu yüzden, her kazandığımızda; söylemeyeni, bilmeyeni ve görmeyeni oynuyorlar.

Devrimi bilinir kılmanın getirdiği devrimci sorumlulukla, ezenlere karşı mücadelenin ateşini büyütmenin gerekliliğiyle; Rojava’daki Devrimi gerçekleştiren halkın öz-örgütlenmesiyle, PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat) Medya Ofisi’nden İbrahim İbrahim ile Meydan Gazetesi olarak bir röportaj gerçekleştirdik.

Meydan Gazetesi: Özellikle Barzani’nin Amed’e gerçekleştirdiği ziyaret sadece TC değil, uluslararası siyasi arenada büyük yer buldu. Barzani-Erdoğan ittifakının, Rojava Devrimi karşısında ciddi bir ittifak olduğu açık. Barzani’nin gelmeden önce Rojava’nın özerkliği ile ilgili yaptığı açıklama, KDP’nin süreçte TC ile yakınlaştığının bir bakıma göstergesi. KDP ile ilintili partileri ve Barzani’nin Kürdistan coğrafyasındaki etkisini düşündüğümüzde, bunun Rojava’ya ne gibi etkilerinin olacağını düşünüyorsunuz? Bu ittifak, Rojava Devrimi’ne yönelik bir tehdit mi?

İbrahim İbrahim: Sayın Barzani’nin hakim olmadığı bir oyuna girmiş olması yazık. Dolayısıyla biz, Demokratik Birlik Partisi olarak, Kürt halkının birliğini olumsuz etkileyen böyle bir oyuna hiç girmemiş olmasını umuyorduk. Politikada bellidir, bir politikacının bölgeyi bütün detaylarıyla ya da dönemi bütün tarihiyle bilmesi gerekir. Barzani ve partisinin böyle bir okumayı yapmadığı görülüyor, bir bakıma eğitimi ve geldiği sosyal çevre ile ve bunun eksiklikleri ile ilgili. Sayın Barzani, Rojava Devrimi’nin gerçek bir devrim olduğunu anlayamıyor; ne Erdoğan, ne de başka biri bunu yadsıyamaz. Ve bunun sebebi her gün kan dökülmesi, şehitlerin olması, baskıcı rejimden olduğu kadar teröristlerden ve İslamcı gruplardan da kurtarılmış birçok bölgenin olması. Dahası, şu anda Rojava’da çalışan birçok sivil, toplumsal, eğitimsel ve ekonomik örgütlenme var. YPG ve YPJ güçleri, bugünlerde demokratik dünya adına gelmiş geçmiş en kötü terörist örgüte karşı savaşıyor ve ayrıca dünyanın en baskıcı rejimiyle savaşıyor. Şu anda 564 şehidimiz var. 204’ünü Suriye rejimi öldürdü, geri kalanı İslamcı terörist gruplar tarafından öldürüldü. Bu yüzden, Sayın Barzani bizim partimizi nasıl oluyor da rejimin “paralı” partisi olmakla suçluyor, anlayamıyoruz. Ne yazık ki, Barzani’nin söylediği şey sadece onunla Erdoğan arasında bir anlaşmadan fazlası değildi ve Batı Kürdistan’daki Kürtlerin gücü karşısında, ikisi de bu oyunu kaybedecekler.

Sadece Barzani-Erdoğan ittifakının değil, Suriye genelinde çıkarı olan diğer uluslararası iktidar odaklarının da gözü Rojava’da. Çünkü Rojava, küresel iktidarların planlarını bozan bir devrimdir. Bu açıdan bakıldığında, Cenevre-2 Konferansı’nın sizin için önemi nedir?

Maalesef bugünlerde Suriye, birçok ülkenin uğraşıp katıldığı, uluslararası bir savaşın merkezi haline geldi ve bunun yanıtı Suriyeliler. Bu yararcı güç, Suriye’yi her yönden zayıflatarak amaçlarına ulaşabilirdi. O yüzden, biz PYD olarak, böyle bir senaryoyu okuduk ve bekliyorduk; bunu önledik, devrimi militarize etmek istemedik ve ayrıca Suriye’nin içine hiçbir yabancı gücün müdahale etmesini istemedik. Gelişmeler, bizim teorimizin doğruluğunu ispatladı. Fakat yürüttüğümüz barışçı çizgi sayesinde, insanlarımızı ve bölgemizi kısmen koruduktan sonra birçok uluslararası güç, bizim; askeri çözümün imkansız olduğunu ve politik diyalogla gidilmesinin zorunluluğu olduğunu söyleyen teorimizi haklı bularak, Suriye hakkında uluslararası bir konferans yapmaya giriştiler ve bunun adı da Cenevre 2. Dolayısıyla, eğer herkes bu konuda ciddiyse, Cenevre 2’nin barışçıl çözümün ilk adımı (yolun başlangıcı) olacağını görüyoruz.

Batılı devletlerin Ortadoğu politikalarına, Esad diktatörlüğüne, El Kaide’ye, bölgede kapitalist hesapları olan TC gibi devletlere karşı büyük bir cevap Rojava Devrimi. Abdullah Öcalan’ın, devletsiz ve halkların özgür yönetimine dayalı; konfederal yapılı bir Ortadoğu düşüncesinin gerçekleştirilmesindeki büyük bir adımdır. Bizler Devrimci Anarşistler olarak; Rojava’daki bu kapitalizm ve devlet karşıtı öz yönetimi, büyük bir mutlulukla karşılıyoruz. 20. yy başında Ukrayna’da, 1936’da İspanya’da, 1994’ten bu yana Chiapas’ta benzer deneyimler yaşandı, yaşanıyor. Halkların bu devletsiz ve antikapitalist mücadele tarihiyle beraber düşünüldüğünde, Rojava’daki devletsiz ve antikapitalist öz yönetimi, bu deneyimlerle ilişkilendirebilir miyiz? Abdullah Öcalan’ın devletsiz özyönetim fikri, Rojava Devrimi’ni nasıl şekillendiriyor?

Kürt lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı, her zaman açıkça Ortadoğu bölgesi ve bütün dünya için güvenlik ve barış üzerinedir. Bu ideolojiyi 35 yıl önce oluşturmuştur ve her zaman, toplumların karşılıklı yardımlaşmasının temelinde adalet, eşitlik ve birbirini kabul etmenin olduğu bir demokrasiye ve aynı coğrafyada diğerini kabul etmeye inanmıştır. Biz bu doğrultuda çalıştık ve Kürt lideri Öcalan da; Rojava Devrimi özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için barışçı bir devrimdir, dedi.

Bizimle diğerleri arasındaki fark; biz, dar ulusalcı teoriler yerine, demokratik bir sistemde yan yana yaşayan halkların özgür olması gerektiğini benimsiyoruz. Şimdi, Rojava Devrimi kapitalizme karşı ve uluslararası terörizme karşı bir devrimdir; sadece Suriye ya da Ortadoğu bölgesi için değil bütün dünya için gerçek bir devrim örneği oldu. Örneğin ilk defa, kadınlar bir halk hareketindeki yerlerini aldılar ve cinsiyet bir engel oluşturmadı. Bu, doğudaki ve Müslüman toplumlardaki kadınlar için büyük bir adım ve başarı. Bütün bunlar, sadece politik bir lider olmayıp aynı zamanda bir düşünür ve filozof olan lider Öcalan’ın düşünceleridir. İnsanlar, onun gerçek bir lider olduğunu anlamak için, kitaplarına ve yazılarına dönüp bakabilirler.

Bildiğiniz üzere devlet, Nusaybin’e bir duvar ördü. Bunu, açık bir şekilde, Rojava Devrimi karşısında bir politika olarak görebiliriz. Bu durumu protesto etmek üzere, duvarın her iki tarafında da büyük mitingler gerçekleşti. Ancak buna rağmen, duvar inşaatı tamamlandı. TC’nin bu ve buna benzer tecrit politikalarına karşı ne düşünüyorsunuz?

Bu duvar ya da tel örgü, hiçbir zaman Berlin Duvarı’ndan daha güçlü olmayacak. Halklar, Erdoğan’ın faşist duvarından çok daha güçlüdür. TC, yüzyıllar boyunca Kürt halkını yok edip silmeye çalıştı ama her zaman başarısız oldu. TC’nin Kürtlere karşı işlediği cinayetler böyle bir duvar ya da telden çok daha fazlaydı, ama yine de TC hiçbir zaman kazanamadı.

Bu özyönetim oluşumunun yanında, ekonomik işleyiş, devrimin devamı açısından önem taşıyor. Kürdistan coğrafyasında kapitalizm karşıtı ekonomik bir işleyişin, kooperatifler aracılığıyla nasıl gerçekleştiğini takip ediyoruz. Bu ekonomik işleyiş için, kooperatifler ya da komünler oluşturuluyor mu? Nasıl bir ekonomik dönüşüm tasarlanıyor?

Bildiğiniz gibi, şimdi savaş zamanındayız ve bu yüzden belli bir teoriye ya da ekonomik politikaya bağlanamayız ya da benimseyemeyiz. Bir savaş var; Suriye rejiminin, Salafçı grupların, Türk devletinin kuşatması var ve genel olarak bütün çelişkileri bu biçimlendiriyor, oluşturuyor. Ama halkı temsil eden ve halkımız tarafından seçilen bir partimiz olduğuna inanıyoruz. Bu halk, gerçekliği anlayıp durumu kontrol edebilecek kadar iyi bir farkındalık seviyesine ulaşmıştır.

Rojava’da El-Kaide ile ilintili çetelerin baskılarına direniyorsunuz. Direnişiniz sadece Ortadoğu coğrafyasındaki değil, tüm dünyadaki direnişlere ilham kaynağı oluyor. Yaşadığınız bu süreçte, uluslararası düzlemde Rojava ile dayanışmayı nasıl buluyorsunuz?

Bildiğim kadarıyla, Kürtlere ya da YPG’ye hiçbir yardım ya da destek sağlanmadı maalesef. Düşünün; milyarlar ve yüz milyonlarca dolar, Suriyelilere ve Özgür Suriye Ordusu’na verildi. Ama Kürt halkı, bunlardan hiçbir şey almadı. Sadece kendi halkımız bizi destekliyor. Güçlerimizi desteklemek için, kendilerini yemekten mahrum eden Kürtler var. Karanlık şeytani güçlerle savaşan genç erkek ve kadın güçlerimize destek vermek için, kendilerine şeker almayan çocuklar var. Herkes dayanışma içinde ve bu halk kesinlikle kazanacak. Garip bir şekilde, Avrupa ve Amerika, El-Kaide’ye karşı iki savaş açtı ve yine de savaşı kazanamadı. Şimdi Avrupa ve Amerika sessiz durup TC devletini desteklerken, ki o da terörist grupları destekliyor, bizim güçlerimiz (YPG) gerçek çarpışmalara giriyor ve kazanıp ilerliyor.

Son sorumuzu, Rojava’da yükseltilen kadın devrimine ilişkin sormak istiyoruz. Sürecin başından bu yana, Rojava’da yaşananların bir kadın devrimi olduğu vurgulandı. Kürt özgürlük mücadelesi içindeki kadınlar, bir yandan devlete ve savaş politikalarına karşı direnirken; bir yandan da erkek egemenliğe karşı direniyorlar. Bu noktadan ele alındığında, Rojava’da yaşanan devrim süreci, kadının yaşamını nasıl dönüştürüyor? Kadın devrimi vurgusu, gündelik yaşam içerisinde toplumsal ilişkilere nasıl yansıyor?

Daha önce söylediğim gibi, Rojava Devrimi sadece politik, toplumsal, eğitimsel veya ekonomik bir hareket değil; bütünlüklü, kültürel, halkın kendisine dayanan bir devrimdir. Ve Rojava Devrimi’ni takip edenler için, doğulu Müslüman kadın için; gerçek bir devrimdir. Bu devrimin öncülüğünü, Kürt kadını yapmıştır. Kadınlar ilk defa kendi başlarına uluslararası terörist güçlere karşı askeri harekat yürütüyor, düzen kuruyor, başka insanlara farkındalığı yayıyor ve özellikle siyasal alanda kendini ifade fırsatı buluyor.

Rojava Devrimi’ni, devriminizi, devrimimizi selamlıyoruz.

 

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.

 

 

 

 

 

The post PYD, Halk Devrimi ROJAVA’yı Anlattı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/04/pyd-halk-devrimi-rojavayi-anlatti/feed/ 0