ankara garı – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 10 Jun 2021 09:07:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 68. Ayı: Unutmak Yok, Affetmek Yok! https://meydan1.org/2021/06/10/10-ekim-ankara-katliaminin-68-ayi-unutmak-yok-affetmek-yok/ https://meydan1.org/2021/06/10/10-ekim-ankara-katliaminin-68-ayi-unutmak-yok-affetmek-yok/#respond Thu, 10 Jun 2021 09:00:33 +0000 https://meydan1.org/?p=72852 10 Ekim 2015’te Ankara’da katledilen 103 kişi, katliamın 68. ayında da katliamın gerçekleştiği saatte ve yerde, 10.04’te Ankara Garı önünde anıldı. Katliamın dün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davası 3 Eylül’e ertelenmişti. Bugün gerçekleşen anmada, katliamın ardından 68 aydır yaşanan adaletsizlikler hatırlatıldı ve katledilenlerin unutulmayacağı, katillerinse affedilmeyeceği bir kez daha vurgulandı.

The post 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 68. Ayı: Unutmak Yok, Affetmek Yok! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

10 Ekim 2015’te Ankara’da katledilen 103 kişi, katliamın 68. ayında da katliamın gerçekleştiği saatte ve yerde, 10.04’te Ankara Garı önünde anıldı.

Katliamın dün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davası 3 Eylül’e ertelenmişti. Bugün gerçekleşen anmada, katliamın ardından 68 aydır yaşanan adaletsizlikler hatırlatıldı ve katledilenlerin unutulmayacağı, katillerinse affedilmeyeceği bir kez daha vurgulandı.

The post 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 68. Ayı: Unutmak Yok, Affetmek Yok! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/06/10/10-ekim-ankara-katliaminin-68-ayi-unutmak-yok-affetmek-yok/feed/ 0
Polisin Yaptırmama Çabalarına Rağmen 10 Ekim Anması Yapıldı https://meydan1.org/2018/10/10/polisin-yaptirmama-cabalarina-ragmen-10-ekim-anmasi-yapildi/ https://meydan1.org/2018/10/10/polisin-yaptirmama-cabalarina-ragmen-10-ekim-anmasi-yapildi/#respond Wed, 10 Oct 2018 09:36:11 +0000 https://seninmedyan.org/?p=44169 10 Ekim Katliamı’nın 3. Yıldönümünde, katliamın gerçekleştiği garın önünde anma gerçekleştirildi. Polis, toplanma noktasında bekleyenlere, kontrol noktasından yalnızca aile üyelerinin geçebileceğini, geriye kalanlara ise dağılmamaları durumunda saldıracağını açıklamıştı. Ancak ailelerin ve anma için gelenlerin kararlılığıyla polis, alanı herkese açmaya başladı. 3 ayrı polis kontrol noktasının olduğu alanda, katliamın yaşandığı gün alınan güvenlik önleminden çok daha […]

The post Polisin Yaptırmama Çabalarına Rağmen 10 Ekim Anması Yapıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
10 Ekim Katliamı’nın 3. Yıldönümünde, katliamın gerçekleştiği garın önünde anma gerçekleştirildi.

Polis, toplanma noktasında bekleyenlere, kontrol noktasından yalnızca aile üyelerinin geçebileceğini, geriye kalanlara ise dağılmamaları durumunda saldıracağını açıklamıştı. Ancak ailelerin ve anma için gelenlerin kararlılığıyla polis, alanı herkese açmaya başladı. 3 ayrı polis kontrol noktasının olduğu alanda, katliamın yaşandığı gün alınan güvenlik önleminden çok daha fazla önlem alınmıştı.

Yavaş yavaş geçişlerin sağlandığı sırada, tekrar herkesin alınmayacağı söylenerek provokasyon girişimi yaşandı. Bir süre sonra polisin bütün yavaşlatma çabalarına rağmen alana girişler sağlandı.

Bombanın patladığı saat olan 10:04’de, katliamda yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı.

Saygı duruşunun ardından konuşmalar yapıldı ve basın açıklaması okundu.

10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, dernek adına basın açıklamasını okudu.

“Katliamdan sonra ilk defa yıl dönümünde, 10.04’de Ankara Garı önünde olduk. 36’ncı ayında bu ülkede bir mücadelenin ancak dayanışmayla ve sabırla takip edilmesiyle mümkün olduğunu gördük. Evlerine ateş düşen insanlar olarak bir şey söylemeye geldik. Üçüncü yılda yarım kalan barış mitingini, barış şiarını haykıralım. Özgürlük diyenin tutsak olduğu, barış diyenin hayatıyla ödediği bu konjonktürde acıların yüklediği onuru görüyorum. Burada olmak 36 aydır mücadelenin en büyük simgesi. Ölenler öldükleriyle kalmayacaklar”

The post Polisin Yaptırmama Çabalarına Rağmen 10 Ekim Anması Yapıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/10/polisin-yaptirmama-cabalarina-ragmen-10-ekim-anmasi-yapildi/feed/ 0
Trenleri Durduran Adam – Kasım Güner Yavuz https://meydan1.org/2015/10/23/trenleri-durduran-adam-kasim-guner-yavuz/ https://meydan1.org/2015/10/23/trenleri-durduran-adam-kasim-guner-yavuz/#respond Fri, 23 Oct 2015 15:09:35 +0000 https://test.meydan.org/2015/10/23/trenleri-durduran-adam-kasim-guner-yavuz/ Katliamın üzerinden bir hafta geçti. Bombadan birkaç adımla kurtulmuş “şanslılardan” biri olarak bu yazıyı yazma gücünü yeni buluyorum kendimde. Amacım 15 yıldır dostum, yoldaşım olan Ali Kitapçı’nın anısının silinip gitmesini engellemek. Onu insan yanıyla, bilinen kadar bilinmeyen yanlarıyla zihinlere kazıma. Saldırıda kaybettiğimiz herkesin ve o artık hepimizin hikâyesi olan hikâyeye bir paragraf daha eklemek niyetim. […]

The post Trenleri Durduran Adam – Kasım Güner Yavuz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Ali Kitapci 3

Katliamın üzerinden bir hafta geçti. Bombadan birkaç adımla kurtulmuş “şanslılardan” biri olarak bu yazıyı yazma gücünü yeni buluyorum kendimde. Amacım 15 yıldır dostum, yoldaşım olan Ali Kitapçı’nın anısının silinip gitmesini engellemek. Onu insan yanıyla, bilinen kadar bilinmeyen yanlarıyla zihinlere kazıma. Saldırıda kaybettiğimiz herkesin ve o artık hepimizin hikâyesi olan hikâyeye bir paragraf daha eklemek niyetim. Onları unutturmamak, üç adım gerimizde durup bedenlerini bize siper ederek bize “hala yaşıyor olma” sorumluluğu veren arkadaşlarımıza vefa borcumuzdur…

Hayat insanları değişik kişilerle ve durumlarla karşılaştırır. Yaşamı yaşanabilir kılan da muhtemelen budur. Ali tanıyabileceğiniz en garip devrimcidir. Onu tanımak, yaşamı daha yaşanabilir kılan ayrıntılardan biriydi benim için. Garipti Ali ve hayatı da garipliğini daha da garip kılmak için özel çaba harcamıştı sanki. Ölümü de bunu doğruluyor aslında.

80 öncesinin MLSPB militanı. Diyarbakır’a gidip devrim için hazırlanır. Örgüt evi maceraları akla zarardır. Sevdiği ama bir türlü kavuşamadığı kızı kaçırıp hücre evine getiren bir militan yüzünden deşifre olmamış evlerinin önü, polislerle dolar. Çünkü kız, komiser kızıdır. İçeri misafir olarak aldıkları komisere renk vermeden olayı çözmeye çalışmaları akla zarardır. O dönemden tanıdığı Hasan’ı hala çok severdi. Hasan’ın yoğurt yiyişini, her yoğurt gördüğünde anlatırdı. Serdar’dan, Tamer Arda’dan ve diğer yoldaşlarından bahsederken gözleri dolardı hep. Şimdi Ali’den, O’ndan bahsederken bizlerin gözlerinin dolması gibi…

Sonra cezaevi yılları… İmralı’da yatmıştır Ali. Yılmaz Güney’i buradan tanır, buradan sever. Darbeden sonra yurtdışına çıkış… Yurtdışı derken gene gariptir Ali. “Gide gide Fas’a gittim” derdi. Fas maceraları daha gariptir. Orada aç kalması, işsizliği, yapacak bir şeyinin olmaması. Yoksulluktan ve evsizlikten ötürü kendiyle beraber olan arkadaşı ile bir seks işçisinin yanında eve çıkar. Evin kullanım saatlerini paylaşırlar. Ali’ler sabaha kadar evde kalırlar, kadın akşama kadar. Sabah olunca Aliler evden çıkar, işten dönen kadın, akşama kadar uyurken Ali’ler boş boş sokakları arşınlar. Bir gün ev arkadaşları evde bir misafirinin bir süre onunla kalacağını söyler. Mecbur tamam derler. Artık evde başka bir erkek gece gündüz orada kalmaktadır. Bir süre sonra evleri basılır. Baskın çok ciddidir. Sorguda evdeki “misafirlerinin” o dönem aranan Polisario örgütünün üst düzey yöneticisi olduklarını öğrenirler. Polisin kafası karışmıştır. Evde bir “fahişe”, bir gerilla ve iki Türk “teröristinin” ne aradığını çözmeye çalışırlar. Çözemezler.

Sonra İngiltere günleri başlar. Bir fabrikada işe girer. Araba boyar. İngiltere’deki tarihi madenci grevlerinin başladığı dönemdir. Ali’nin hayatının en büyük dönüm noktası budur. Fabrikada olan Anarko-Sendikalist bir örgütlenme vardır. İlk önce Ali uzak durur onlardan. Ta ki grevler kendi fabrikalarına sıçrayana kadar. Fabrika işgali başlar. Ali de işgale katılır. Fabrika basılır, baskın sırasında kaçmaya hazırlanan Ali anarşist sendikacıların sevinçlerini görür. Durur. Sevinen işçiler yeteri kadar polis fabrikaya girince kapıyı kapatırlar ve büyük bir coşkuyla “anarşinin gücünü gösterirler”. Ali o an karar verir ve anarşistler tarafından davet edildiği toplantılara gitmeye, onların komününde yaşamaya başlar.

Sonra memlekete döner Ali. 80 sonrası cezaevleri boşalırken, daha çok eski yoldaşları ile tartışma süreci içindedir. Kara dergisinin çalışanlarındandır. Özgür-Tekstil adlı anarko-sendikalist bir tekstil sendikası kurmaya çalışırlar… Övünerek diğer siyasetlere toplantı yeri verdiklerinden bahsederdi. Sendika derken şimdikiler gibi lüks, bol ağalı bir sendika değil. Kadınların gün yaptığı, dolma pişirip yedikleri, ailelerin çoluk çocuk gidip geldikleri bir sendika… 89 bir Mayısında küçük bir grup anarşist olarak Taksim eylemine katılırlar. Mehmet Akif Dalcı’yı evvelinden tanır, anlatırken hüzünlenirdi. TCDD de işe başladıktan sonra memur sendikalarının aktif katılımcısı oldu. Ülkenin politik hayatında hiçbir karşılığı olmayan anarşizmi, politik bir alternatif haline getirmeye çalıştı hep. Sendikasında başkaca anarşistler olmaya başladı. Eylemlerde sendika bayrağı ile birlikte kara bayrak olurdu çoğu zaman. Mübalağa değil, adı bilinmeyen tren istasyonlarında anarşistim diyen emekçiler varsa bu Ali’nin sayesinde oldu.

Demiryolu grevlerinde Ali’nin keyfine diyecek yoktu. Ali’nin ne “delilik” yapacağını bilemeyen polis de demiryolu yönetimi de sürekli gözlerdi onu. Artık bir yerleri mi kilitler, raylara mı yatar, makinistleri mi kenara çeker bilinmez, ama mutlaka o tren dururdu. Kaç kez alıp götürdü yanında bizi de. “Madem anarşistsiniz, geleceksiniz” derdi. Sayesinde hareket eden trenin önüne atlamışlığımız vardır.

Hayatı sendika ve anarşizm üzerine kuruluydu hep. Hangi eylem olursa olsun, iş ne kadar ciddi olursa olsun, o hep eğlenirdi. Canı sıkıldığında polislere parmak işareti ile selam yollayıp gece gece evinden alınmışlığı vardı. Sorsan, can sıkıntısı kötü derdi. Evde, işte, telefonda hep sendika, grev, eylem konuşurdu. Oğlu “Artun Siyah” okula başladığında öğretmenin sorduğu baban ne iş yapıyor sorusuna ”babam trenleri durduruyor öğretmenim” cevabı bu yüzdendi.

Onun tarifi ile anarşizm, anarşistlerin ayrı ayrı yerlerde, ayrı ayrı örgütlenmeleriyle oluşan damlacıkların yan yana gelip büyük seller oluşturmasıydı. Bu yüzden anarşistler arasında birliktelikler kurmak, onun ilk göreviydi. Siyaseten ortaklaşmasa da tüm anarşistlere elinden gelen desteği sunardı. Kimsenin fark etmediği bir konu bulmuşsa orada ısrarla bıktırana kadar kalırdı. Eylemden bir gün önce, Suruç benzeri saldırıların olabileceği, güvenliği artırmak gerektiği söylediğinde ona gülenlere inat ısrarla bunu anlatıp dursa da bir şey yapamamıştı.

Oğlu için planları vardı, yarım kaldı. Anarşizm için planları vardı, yarım kaldı…

Ali gittikten sonra aslında hepimiz yarım kaldık.

Bizim için “tam” olmak, “tamam” olmak devrim demekse, bugün Ali’yi ve yokluğuyla bizi eksilten yoldaşlarımızı mücadelemizi devam ettirerek onurlandıracağız.

Hiç vazgeçmeden!

Kasım Güner Yavuz

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post Trenleri Durduran Adam – Kasım Güner Yavuz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/10/23/trenleri-durduran-adam-kasim-guner-yavuz/feed/ 0
BİR GİDER BİN GELİRİZ https://meydan1.org/2015/10/23/bir-gider-bin-geliriz/ https://meydan1.org/2015/10/23/bir-gider-bin-geliriz/#respond Fri, 23 Oct 2015 15:01:47 +0000 https://test.meydan.org/2015/10/23/bir-gider-bin-geliriz/ Kardeşini, dostunu, yoldaşını kaybedenlerin sayısı; yaşanan acının tarifi yok. Anlatılan hikâyelerin bir sonu da. Patlayan bombalarla yaşamını yitirenler coğrafyanın dört bir yanında toprağa düşmüş, yeni kavgalara filizlenmişken; kim bilir kaç evde aktı gözyaşlarımız yüreğimizin en derinine, kaç sokakta yankılandı yitirdiklerimizin isimleri… Şimdi onların sesi sesimize, solukları soluğumuza karıştı. Toprağa düşen yalnızca bedenleri oldu, yürekleri hala […]

The post BİR GİDER BİN GELİRİZ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

tayfunbenol

Kardeşini, dostunu, yoldaşını kaybedenlerin sayısı; yaşanan acının tarifi yok. Anlatılan hikâyelerin bir sonu da. Patlayan bombalarla yaşamını yitirenler coğrafyanın dört bir yanında toprağa düşmüş, yeni kavgalara filizlenmişken; kim bilir kaç evde aktı gözyaşlarımız yüreğimizin en derinine, kaç sokakta yankılandı yitirdiklerimizin isimleri…

Şimdi onların sesi sesimize, solukları soluğumuza karıştı. Toprağa düşen yalnızca bedenleri oldu, yürekleri hala burada, tam içimizde kaldı; öfkeleriyse mücadelemizin harında…

Herkes anlatmalı yitirdiklerini. Yitirdiğinin anısını bugünümüzde var etmek, mücadelesini mücadelemizde eylemek için anlatmalı. Onları katlederek bizleri korkutabileceklerini, özgürlük kavgasını durdurabileceklerini zannedenler yanıldıklarını görsünler diye; katledilen her birimizin mücadelesi dilden dile yayılsın, büyüsün, yeni yüreklerde yaşam bulsun diye, herkes anlatmalı.

Yüreği sevgiyle, inançla doludur her devrimcinin, biliriz. İnancı sokakta, sevgisi yaşamda, kavgasındadır; tıpkı Tayfun Abi’miz gibi. Nereden gelirse gelsin, adaletsizliğin türlü biçimlerine direnen; ne pahasına olursa olsun direnmekten vazgeçmeyen, bütün bir yaşamını inandığı özgürlük kavgasına adayan devrimciler hep olmuştur; tıpkı Tayfun Abi’miz gibi.

Kemal Tayfun Benol. Hafızalarımızdan silinmesine izin vermeyeceğimiz 2015 10 Ekim’inde yitirdiklerimizden yalnızca birisi. Bizimse, her daim en genç kalacak olanımız, belki en gülecimiz, mücadele dostumuz, yoldaşımız Tayfun Abi’miz.

Onu tanıyan herkesin hafızlarında silinemeyecek yerlerde mıhlanıp kalacaktır Tayfun Abi. Lise yıllarında harlanan ve ömrünün son anına kadar yüreğinde taşıdığı mücadele inancı, bizim inancımızda yaşayacak; gülen yüzü, aklımıza her gelişinde bizleri yeniden gülümsetecektir.

Her devrimcinin ardından anlatılacaklar çoktur elbet. Tayfun Abi’nin hikayesinin ise ne bir sonu, ne de hikayesine girecek olanların bir sınırı vardır. Ununu eleyip rafa kaldıran bir devrimci değildi, hiçbir zaman olmadı. “Biz yaptık, olmadı” diyerek yılgınlığı değil; “Biz yaptık siz de yapın, elbet olacak” diyerek inancı örgütledi ömrünün sonuna kadar. Onun örgütçülüğü, yüreğinin en derininde, yaşamının bütünündeydi. Henüz yeni taşındıkları sitede çalışan bir işçiyle hemen tanışıvermesinin karşısında oğlunun şaşkınlığına verdiği “ee oğlum örgütçüyüz biz” cevabı, aslında onun tüm yaşamının bir özeti gibiydi. Ondan değil miydi ki cenazesine binler akmıştı Tayfun Abi’nin, onunla olan anılarıyla beraber.

Herkesin hikayesi geçti Tayfun Abi’nin hayatından. Mısır Valisi dedesinden, Osmanlı subayı büyük amcasına, amcasının 1915’te katledilen bir aileden aldığı “Hala”sına kadar… Şimdi Tayfun Abi’nin hikayesi her birimizin hayatından geçiyor. Bir mağazada telefon aldığı satış elemanı kadının hayatından, alt katında oturan yaşlı amcanın hayatından, her hafta gittiği pazarcının hayatından, bizim hayatımızdan…

Meydan Gazetesi’nin ilk okurlarından, 26A Kafe’nin ilk gönüllülerinden, anarşist mücadelemizin yıllardan beri en büyük dayanışmacılarındandı. Hiç hesap yapmayıp elinde olan her şeyini paylaşan abimiz; gece yarıları hazırladığımız pankartların boyası bittiğinde, sokak sokak bizlere boya arayan dostumuzdu. 1 Mayıs’larda kah elinde kara bayrağıyla isyan koşusuna duran kah hazırladığımız sandviçleri sokakları dolduran binlerce emekçiyle paylaşan yoldaşımızdı.

Kimimiz O’nu gençlik yıllarının ateşli devrimci hikayelerinden, arabalarda yaptıkları gizli örgüt toplantılarından hatırlayacağız. Kimimiz, kendisi gibi bir devrimci olan oğlunu gözaltına almaya çalışan polislerin üzerine atlayışını, oğlunu, ömrü boyunca katil bildiği polislerin eline ne pahasına olursa olsun teslim etmeyişini, can hıraş direnişini hep hatırımızda tutacağız. O’nun devrimci kişiliğini, devrimci dayanışma ruhunu anlatacağımız nice anısı bizimle kalacak. Oğlunun bir yoldaşıyla birlikte yaptığı yazılama sebebiyle alındığı gözaltının ardından “aferin” diyerek kurduğu yemek sofralarında ettiğimiz güzel sohbetlerimiz gibi hatırımızda kalacak Tayfun Abimiz.

Devlet, baskısıyla-terörüyle yoldaşlarımızı gözaltına almış, bizleri yıldırmaya çalışırken; bizlere ardına kadar açtığı kapısından, uzun uzun sohbet ettiğimiz evinin salonundan; en zor zamanımızda “hadi” diyerek götürdüğü bir sahil kenarından hatırlayacağız Tayfun Abimizi.

Lise zamanından bu yana yoldaşlık ettiği dostunun çağırmasıyla giriştiği, inşaaat işçilerinin örgütlenme sürecinden hatırlayacağız. Aynı pankartı taşırlarken yaşamını yitirdiği inşaat işçileriyle birlikte yerin metrelerce altındaki şantiyelerde sürdürdükleri direnişlerinden hatırlayacağız. Zorlu Center AVM’de patronun gasp ettiği alacakları hesaplayıp, işçilere “Geri adım atmadan, tüm haklarımızı alacağız” diye haykırışından; Astoria Direnişi’nde, işçilerle birlikte direniş alanında sabahlayışından hatırlayacağız.

Yoldaşımızı, Tayfun Abi’mizi hep hatırlayacağız ve unutulmasına asla izin vermeyeceğiz.

Yüreğimizin en derinini kanatarak bizleri korkutmaya çalışsalar da, katlettikleri yoldaşlarımız gibi, hiçbir zaman korkmayacağız.

Çok sevdiğin herkesi birer birer götürdüğün Çamlıca’dan çok sevdiğin İstanbul’un yedi tepesini izlediğimizde; günün birinde tanışacağımız yeni bir yoldaşımızın gülümseyişinde; hiç bitmeyecek inancımız ve direncimizle sokakları doldurduğumuzda; yeni fidanlar ekip, yeni çiçekler büyüttüğümüzde; bir çocuğun bakışındaki heyecanla birlikte heyecanlandığımızda; her zaman seni hatırlayacağız Tayfun Abi.

“Şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik” bütün sokakları kaplayacak bir isyana büründüğünde, gövden gövdemize, inancın mücadelemize can olacak. Ve and olsun ki hesabını soracağız Tayfun Abi.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayınlanmıştır.

The post BİR GİDER BİN GELİRİZ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/10/23/bir-gider-bin-geliriz/feed/ 0