anti kapitalist – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 14 Jul 2017 11:13:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Orta Amerika ve Karayipler Anarşist Federasyonu’nun Bildirisi: MADUROLAŞMA https://meydan1.org/2017/07/14/orta-amerika-ve-karayipler-anarsist-federasyonunun-bildirisi-madurolasma/ https://meydan1.org/2017/07/14/orta-amerika-ve-karayipler-anarsist-federasyonunun-bildirisi-madurolasma/#respond Fri, 14 Jul 2017 11:13:11 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/14/orta-amerika-ve-karayipler-anarsist-federasyonunun-bildirisi-madurolasma/ Chavezizm’in Neoliberal ve Militarist “Madurolaşması” Venezuela’da yaşananlar, komşu topraklarda yaşayan anarşistler olarak bize, uzak ya da ilgisiz görünmüyor. Bağımlı ekonomilerimiz, Venezuela ile yapılan PetroCaribe anlaşmaları sayesinde yirmi yıldır cömert sübvansiyonlar alıyor. Bu nedenle Karayipler bölgesinde neredeyse tüm devletler ve sivil toplum aktörleri, Nicolas Maduro hükümetinin neo-liberal, otoriter ve militarist baskısının zirveye ulaştığı şu anda sessizliğe […]

The post Orta Amerika ve Karayipler Anarşist Federasyonu’nun Bildirisi: MADUROLAŞMA appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>


Venezuela’da, temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığına, enflasyona ve şehirlerde tırmanan şiddete karşı 2014’ten beri devam eden protestolar yükselerek toplumsal isyana dönüştü. Başkan Maduro’nun isyanı bastırmaya yönelik otoriter ve şiddet yanlısı yöntemleri, isyanı günden güne büyütüyor. Venezuela’daki sağcı partilerin isyan içerisindeki varlığı, Maduro’nun sol iktidarı, dünyadaki muhalifler arasında durumun değerlendirilmesi noktasında farklılıklar yaratıyor.

Meydan Gazetesi olarak, Orta Amerika ve Karayipler Anarşist Federasyonu’nun 13 Haziran tarihli değerlendirme metnini sizlerle paylaşıyoruz. Metin, Venezuela’da olanları farklı bir gözle değerlendirmek adına önem taşıyor.

Chavezizm’in Neoliberal ve Militarist “Madurolaşması”

Venezuela’da yaşananlar, komşu topraklarda yaşayan anarşistler olarak bize, uzak ya da ilgisiz görünmüyor. Bağımlı ekonomilerimiz, Venezuela ile yapılan PetroCaribe anlaşmaları sayesinde yirmi yıldır cömert sübvansiyonlar alıyor. Bu nedenle Karayipler bölgesinde neredeyse tüm devletler ve sivil toplum aktörleri, Nicolas Maduro hükümetinin neo-liberal, otoriter ve militarist baskısının zirveye ulaştığı şu anda sessizliğe gömülü.

Toplumlarımız için bu sözleşmelerin değerini inkar etmeyeceğiz, ancak bunların üzerine kurulu olduğu büyük çelişkilere gözümüzü kapayamayız. Bolivarcı devrimin uluslararası yansımalarını, ALBA-TCP gibi anlaşmalarla geliştirilen hizmetlerin faydalarını görmezden gelmiyoruz. Ama biz sadece bölgesel birliğin destekçileri ya da anti-emperyalistler değiliz; aynı zamanda anti-otoriter, anti-kapitalist, anarşist, proleterleriz ve halkın parçasıyız. Bu yüzden petrolle satın alınan sessizliğin suç ortağı olmayacağız.

“Elverişli nesnel koşullar” beklemeyen, “hikayenin sonu” laflarını ciddiye almayan ve 1989’da El Caracazo’yu, neoliberal politikalara karşı dünyadaki ilk büyük halk isyanını gerçekleştiren isimsiz Venezüella halkına benziyoruz ve onları anlıyoruz.

1990’lı yılların başında, (Hugo Chavez’i 1998’de başkanlığa taşıyan parti olan) Beşinci Cumhuriyet Hareketi politik temsil piyasasına girdi ve özörgütlü kitlelere övgüler dizdiler. Ancak bugün aynı kitleler, Chavezizmin ideal olgunluğuna ulaştığı neo-liberal, militarist ve baskıcı sistem tarafından “terörist”, “suçlu” ve “aşırı sağcılar” gibi ifadelerle itibarsızlaştırılıyor — iktidara gelen bütün profesyonel devrimci siyasetçiler tarafından kullanılan ve geçirdikleri korkunç mutasyonu gizlemeye çalışan suçlamalar.

23 Ocak’ta El Valle, Coche, 5 Temuz Caracas, Petare protestolarını örgütleyenlerleyiz; Valencia’nın güney bölgesindeki işçi mahallelerindeki genel isyanın yanındayız. Kalplerimiz, işgallerde ve süpermarketlerin çaldıklarının geri alınmasında, Venezuella’da bizimle aynı mücadele perspektifinde olan yoldaşlarımızın tanıklık ettiği, La Isabelica, San Blas, Los Cedros, los Guayos, Tocuyito, Estado Carabobo’da polisle girilen şiddetli çatışmalarda ve Tacira, Mérida, Maracaibo eyaletlerindeki tekrarlarında.

Otoriter ve katil devletin en önemli destekçisi Bolivarcı Ulusal Polisin, Bolivarcı Ulusal Muhafızların ve Bolivarcı İstihbarat Servisi’nin karşısındayız. 90’lı yılların sahici toplumsal hareketlerinin, Chavezci militarizm ve bürokrasi eliyle bozularak, Zamora Planı ile yaratılan paramiliter “kolektiflerin” karşısındayız. Krizden çıkış adı altında, ezenlerin yerine yenilerini zorla getirmek amacıyla politik makineler arasındaki kutuplaşmayı körükleyen, muhalefet politikacılarına ait medya şiddetinin karşısındayız.

Terörist denilerek, avukatsız askeri mahkemelere ve kalabalık hapishanelere gönderilen binlerce tutsağın yanındayız. Bolivarcı 1999 Anayasasına göre, askeri yargı askeri nitelikteki suçlarla sınırlı, ama bunlar sadece kağıt üzerinde kaldı.

Çoğu genç, yiten onlarca insanın ailelerinin ve binlerce yaralının yanındayız. Farklı barrioların caddeleri ve sokaklarında öz-savunma gruplarını örgütleyen öğrenci gençlerin ve bölge halklarının yanındayız. Maracay’da, “Durum ne de olsa bir hükümet değişikliği ile çözülemez” çünkü, “Ne MUD ne PSUV – Alttakileriz, yukarıdakiler için geliyoruz” pankartı açan gençlerin yanındayız.

Chavezizm’in Anti-Emperyalist İncir Yaprağı

Chavezci medyanın anti-emperyalizmi, garabet bir incir yaprağı gibi şu somut gerçekleri örtmeye çalışıyor: Enerji ve mega madencilik sektörlerinin büyük akbabaları (Chevron, Schlumberger, Halliburton ve Barrick Gold), Venezuela’da 40 yıllık yağlı ihaleleri zaten aldılar ve bu sayede yeni Anayasanın tasarımında söz sahibi olacaklar. Başkan Nicolas Maduro, “arkadaş” ve “yoldaş” dediği Trump’ın eleştirilmesini engellemek için kitlesel medyasına talimat verdi. Maduro, yeni Yanki yönetimiyle diyalog köprüsü kurmak için, devlet şirketi olan Citgo aracılığıyla yarım milyon dolar hibe etti. … “Suudi Venezuela” krizi, bu sefer Bolivarcı yüzüyle geliyor ve peşinden sürükledikleri açlık, toplumsal parçalanma, özerk geçim sağlamanın imkânsızlığı, milyonlarca insan için varoluşsal kaos ve ezilenlerin arasında şiddet. Ve tüm bunlara neden olan, milliyetçi petrol takıntısı (“bir güç olarak Venezuela”), politik kayırmacılık, kurtarıcı komutan/önder sevicilik ve güç piramidin tepesinden büyü yapabilen beyazlardan oluşan şoven bir kültün bileşimi. Bu kült her zaman, ezilenler arasında toplumsal dayanışmanın, bir arada kardeşçe yaşamanın ve şenliğin önünde bir engel olmuştur.

Ezilenler Arasında Barış, Ezenlere Karşı Toplumsal Mücadele

Kurucu Meclis, halklarımızı etkileyen ciddi, derin sosyal, kültürel ve psikolojik sorunlara çözüm olmayacaktır. … Şiddet karşıtı ideologların ve pasifizme tapanların görmek istemediği şeyler: Ezilenlerin arasında barışı sağlayan, ezenler ve suç ortaklarına karşı sürekli toplumsal mücadeleyi mümkün kılan; özgür bir yaşam için verdiğimiz mücadelede kimin düşman, kimin dost olduğunu anlayacağımız, deneyime dayalı, entelektüel bir kavrayışın pratik imkanı.

Yakın gelecekte Venezuela’da iktidara gelecek olanların, Chavezci ya da Anti-Chavezci, 1989’da IMF talimatıyla Carlos Andrés Pérez hükümetinin “ekonomik paket” reformunu yapmaktan başka seçeneği olmayacak. Bu seçenek, tahakkümün maliyetini azaltarak devleti ayakta tutmanın kanıtlanmış formülüdür: Yolsuzluk piramidi, otoriterlik, militarizm ve ezilenlere baskıdan oluşan, devletin tanıdık yüzü. Venezuela’nın ardından, bölgelerimizdeki hükümetler de, farklı ritim ve dinamiklerle de olsa aynı yolu izleyecekler. Venezüella’da hangi hükümet görev alırsa alsın, ona destek vermek, yoldaşlarımıza ve kendimize ihanet olurdu.

Ne PSUV ne MUD: Mahalli, emekçi ve toplumsal örgütlenme!

Mücadele devam ediyor!


Çeviri
: Özgür Oktay

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Orta Amerika ve Karayipler Anarşist Federasyonu’nun Bildirisi: MADUROLAŞMA appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/14/orta-amerika-ve-karayipler-anarsist-federasyonunun-bildirisi-madurolasma/feed/ 0
Makinelerin Dişlilerine Sıkıştırılan ” Tahta Pabuç “ https://meydan1.org/2015/02/21/makinelerin-dislilerine-sikistirilan-tahta-pabuc/ https://meydan1.org/2015/02/21/makinelerin-dislilerine-sikistirilan-tahta-pabuc/#respond Sat, 21 Feb 2015 16:00:00 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/21/makinelerin-dislilerine-sikistirilan-tahta-pabuc/ Wooden Shoe Kitap ve Müzik Kolektifi, bundan 35 yıl önce Philadelphia’da kuruluyor. Ağırlıklı olarak işçi hareketleri içerisinde bulunan Philadephia Solidarity adlı yapının üyeleri tarafından kurulan kolektif; anarşist ilkelerle, patronsuz ve özyönetimli olarak işletiliyor. Wooden Shoe, tıpkı kuruluşunda olduğu gibi, isminde de bir “direniş”in izini taşıyor. Fransız köylülerinin başlattığı bir direniş biçimine gönderme yapıyor. Wooden Shoe, […]

The post Makinelerin Dişlilerine Sıkıştırılan ” Tahta Pabuç “ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Wooden Shoe Kitap ve Müzik Kolektifi, bundan 35 yıl önce Philadelphia’da kuruluyor. Ağırlıklı olarak işçi hareketleri içerisinde bulunan Philadephia Solidarity adlı yapının üyeleri tarafından kurulan kolektif; anarşist ilkelerle, patronsuz ve özyönetimli olarak işletiliyor. Wooden Shoe, tıpkı kuruluşunda olduğu gibi, isminde de bir “direniş”in izini taşıyor. Fransız köylülerinin başlattığı bir direniş biçimine gönderme yapıyor. Wooden Shoe, “tahta pabuç” anlamına geliyor. Çok uzun saatler ve yıldırıcı koşullar altında çalışan Fransa’daki köylülerin, biraz olsun nefes alıp dinlenebilmek ve kendileri üzerinde zenginleşen mülk sahiplerinin işlerini sekteye uğratabilmek için, fabrikalardaki makinelerin dişlilerinin arasına tahta pabuçlarını atarak işleri durdurmalarını simgeliyor.

Otuz yılı aşan bir süre içerisinde kuşaktan kuşağa, kişiden kişiye aktarılan bilgi ve deneyimlerle kolektif; çok defa kapanmanın eşiğine gelse de, tarihinde bir ciddi faşist saldırı ve iki tane büyük yangın olsa da ayakta kalmayı başarabilmiştir. Bugün de, farklı yöntemlerle de olsa, anlatılan hikayedeki geleneği devam ettiriyor. Wooden Shoe duruşu, işleyiş biçimi ve yaptığı çalışmalarla, bugünkü “tüketim makineleri”nin dişlilerinin arasına tahta pabuç atıyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kolektif özyönetimle işliyor; burada çalışan herkes işleyişte aynı derecede sorumluluk alıyor ve burada bulunan herkesin işleyiş hakkında sonsuz söz hakkı bulunuyor.

Kolektifin gönüllüleri amaçlarını açıklarken şöyle diyorlar: “Wooden Shoe, gönüllü emeğe dayanan ve tamamıyla kolektif işleyen bir mekan. Biz burada, toplumsal adalet için mücadele veren anarşizmin ve diğer toplumsal hareketlerin ilkelerini somutlaştırmak için uğraş veriyoruz. Biz buradaki yerel topluluğu, radikal ve ticari olmayan yazılı, dijital ve sözlü kaynaklarla desteklemeye çalışıyoruz. Eylemsellik, örgütlenme, bilginin paylaşımı, sanat, iletişim ve anti-kapitalist mücadele için kaynakları güçlendirmek istiyoruz!”

Wooden Shoe, aslında kitapçı ve müzik market olmakla beraber, baskılı giysilerin ve çeşitli aksesuarların da satıldığı bir mekan. Aynı zamanda, çeşitli etkinliklerin gerçekleştiği, insanların buluşup tartışabildiği ve sohbet edebildiği bir sosyal merkez gibi de çalışıyor. Bir çok süreli yayına ve fanzine ev sahipliği yapan kolektifte, anarşist dokümanların yanı sıra radikal özgürlükçü diğer mücadelelerinin dokümanlarına da rastlamak mümkün.

Sonuç olarak Wooden Shoe, devrimlerini bugünden gerçekleştirmek isteyen anarşist toplulukların ve halk hareketlerinin giriştiği ekonomik ve yaşamsal çabalardan biri. Bu çabalar, umut verici olmanın ötesinde, bir tohum niteliği taşıyor. Bugünden çok önce atılan ve kabuğunu kırıp bugün Arjantin’in özyönetimli fabrikalarında, her türlü saldırıya rağmen yaşamını yeniden yapılandırmakta ısrar eden Rojava’da, Yunanistan’daki küçük bir kafede ya da Chiapas’ın köylerindeki kahve tarlalarında büyümeye devam ediyor!

Amerika’da Öz-yönetimli Kolektifler:

Amerika’da öz-yönetimle işleyen, bir çok kolektif mekan vardır. Bu mekanlar, kafeden, kitapçıya, kitapçıdan ücretsiz kliniklere kadar geniş bir yelpazeye yayılmışlardır.

Bu hareketlerin kökeni ise, 1800’lerin sonu, 1900’lerin başına, radikal işçi hareketlerinin yükseldiği döneme kadar götürülebilir. O süreçte IWW International Workers of The World – Endüstriyel İşçiler Birliği) gibi radikal ve özgürlükçü sendikalar ve işçiler arasında oldukça etkin olan Johann Most, Emma Goldman ve Alexander Berkman gibi anarşist figürlerin; “öz-yönetimci, kolektif ve yatay” örgütlenmeleri bugünkü, sosyal merkezlerin ve kolektiflerin esin kaynağı olmuş hatta bu geleneğin temellerini atmışlardır.Bugün Amerika’da aktif olan anarşist Kolektif ve Sosyal merkezlerden bazıları şunlardır: A – Space, Bluestocking, Boxcar Books, Firestorm Cafe&Books, International Books, Lucy Parson’s Center ve Red Emma’s Bookstore & Coffeehouse…


Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post Makinelerin Dişlilerine Sıkıştırılan ” Tahta Pabuç “ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/21/makinelerin-dislilerine-sikistirilan-tahta-pabuc/feed/ 0