The post Asgari Ücret Bize 2557 Lira! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bugün asgari ücret açıklandı: Asgari ücretli bir işçinin 3.577 lira olan brüt maaşı 500,85 lira sigorta primi, 35,78 lira işsizlik sigortası primi, 456,13 lira gelir vergisi, 27,15 lira damga vergisi kesildikten sonra 2.557 liraya düşüyor. 268 liralık AGİ tutarı eklendikten sonra da net 2.825 liraya yükseliyor.
Biz genç işçiler almayı umduğumuz 268 lira olan Asgari Geçim İndirimi’ni her zaman alabiliyor muyuz? Patronların bir lütuf gibi biz işçilere verdiği AGİ ücreti her sektör için geçerli olmuyor. Kafe, bar, restoran, deniz işçileri… Çoğu sektörün patronları işçilerinden hem çalıyor hem de hakkı olan AGİ ücretini vermiyor. İşçiler 2825 lira olan asgari ücretle bile geçinemezken AGİ ücreti çıkarıldığında 2557 lira ile geçinmeye zorlanıp açlığa mahkum edilmeye devam ediyor. Hırsızlar ceplerinde milyonlarla dolaşırken hala bizden çalmaya devam ediyorlar. Bizi sömürmeye, hakkımızı ceplerine indirmeye, emeğimizin karşılığını çalmaya devam ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde yaptığımız basın açıklamamızda; alamadığımız AGİ ücretini katmadan hesapladığımız asgari ücretin 2695 lirayı geçmeyeceğini söylemiştik, geçmedi. Elbette asgari ücret yine işçilerin değil patronların avantajına uygun olacak şekilde açıklandı.
Genç İşçi Derneği olarak bir kez daha söylüyoruz: Biz emeğimizi sömüren, yaşamlarımızı çalan bu sistemin illüzyonuna kanmayacak, beraberce örgütlenerek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Genç İşçi Derneği
The post Asgari Ücret Bize 2557 Lira! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post 2021 Yılı Asgari Ücreti Açıklandı: 2.825 TL appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post 2021 Yılı Asgari Ücreti Açıklandı: 2.825 TL appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post TÜİK’in Asgari Ücret Önerisi 2792 Lira appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Asgari Ücreti Belirleme Komisyonu’nun bugün gerçekleştirdiği 3. toplantı geride kaldı. Toplantıda TÜİK asgari ücrete dair ilk öneriyi 2792 lira 10 kuruş olarak yaptı.
2020 yılında asgari ücret asgari geçim indirimiyle birlikte 2324 lirayken TÜİK’in yeni önerdiği rakam kabul edilirse asgari ücrete yüzde 20 zam yapılmış olacak.
The post TÜİK’in Asgari Ücret Önerisi 2792 Lira appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Genç İşçi Derneği Asgari Yaşama Karşı Azami Mücadele Çağrısı Yaptı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Patronların asgari ücret için toplantıları sürüyor. Bugün Kadıköy’de eylem düzenleyen Genç İşçi Derneği (GİDER) , ceplerine milyonlar dolduranların yarattığı adaletsizlikler yüzünden ezilenlerin boş buzdolaplarındaki faturaları bile ödeyemediğini belirterek patronların kendilerine reva göreceği ücretin bu durumu değiştirmeyeceğini söyledi ve asgari yaşam şartlarına karşı azami mücadele çağrısı yaptı.
Genç İşçi Derneği’nin basın açıklaması şu şekilde;
Genç İşçi Derneği olarak ilan ediyoruz. 2021 yılı için belirlenecek asgari ücrete asgari artışı hükümetten önce biz açıklıyoruz.Bugünlerde işçiye verilecek olan asgari ücret tartışılıyor. Hükümet sözde işçi temsilcisi sendikacılar ve patronlarla bir araya geliyor. Ne kadar kazanacağımzı belirliyorlar. İşin arka planı hiç öyle değil. Onlar bizim emeğimizin ne kadar çalınacağını belirliyorlar.Sözde asgari olan yani en düşük ücret olarak bizlere sunulan bu para aslan payından geride kalanlar. Onlar da bunu belirliyorlar.
Asgari ücret yalnızca yaşayıp çalışmamız için verilen bir sadakadan fazlası değil.Bizlere bu sadakayı layık görenler asgari ücreti enflasyon oranına göre belirlediklerini söylüyor. Ancak bu enflasyon oranının da koca bir yalan olduğunu çok iyi biliyoruz. Biz bunu nereden mi biliyoruz? Buzdolabımızın içi bomboş; ama dolabın üzeri yapıştırdığımız ve ödeyemediğimiz için kesilen elektrik, su, doğal gaz faturalarıyla dolu. Bu oranın yalan olduğunu nereden mi biliyoruz? Ayağımıza alamadığımız ayakkabıdan biliyoruz.
Bugün 11 Aralık Cuma, bir sonraki asgari ücret belirleme toplantısı 15 Aralık Salı günü olacak. Ama bizim sonucu beklememize gerek yok. Bu toplantıların sonucunu bugünden biliyoruz. Hükümet geçtiğimiz yıl bu aylarda asgari ücrete %15 zam yapmıştı. Bu sene de bundan daha fazla bir rakam açıklamayacaklar. Şimdi asgari ücrete yapmayı düşündükleri artış yüzde 10’u zor geçiyor. Oysa geçen yıla oranla yemeğe doğradığımız domatesi yüzde 70, biberi yüzde 60, yumurtayı yüzde 80 daha pahalıya alıyoruz. Her gün soframıza koyduğumuz ekmek bile yüzde 20 zamlandı.Kuru fasulyenin fiyatı yüzde 40’tan, pirinç yüzde 20’den fazla arttı. Mercimeğe geçen yıla oranla yüzde 58 daha fazla ödüyoruz. Aynı dönemde kuru soğan fiyatı yüzde 37, ayçiçek yağı yüzde 34, margarin fiyatı da yüzde 36 arttı. Buğday, yaşadığımız topraklarda oldukça fazla üretilse de una yapılan zam yüzde 20’den fazla.Kiraya, elektriğe, suya, doğal gaza gelen zamları artık takip bile edemiyoruz.
Yük her zamanki gibi korona krizinde de biz ezilenlerin sırtında. Kafe, bar, restoranlarda çalışan arkadaşlarımız işsiz kaldı. Binlercemiz giderek yoksullaştı. Yani biz açlığa mahkum edildik. Ama nedense hiçbir ödeme iptal edilmedi. Hiçbir fatura ödemesi iptal edilmedi, kiralar alınmaya devam edildi. Faturalara yapılan zam elektriğe yüzde 32, doğal gaza yüzde 34 oldu. yani biz açlığa mahkum edildik.Çalışmaya zar zor devam edebilenlerimiz içinse asgari ücrete yapılacak zamlar yetmiyor. Belirlenen asgari ücretin bin liraya yakını vergi ve diğer kesintilere gidiyor. Asgari ücretli işçiler olarak, yılın 122 günü vergi ve diğer kesintiler için çalışıyoruz.Şimdi bize bunca fiyat artışına rağmen asgari ücrete komik bir artış yapılacağı söyleniyor. Ama unutmayalım ki Covid-19 salgını sürecinde riskli alanlar dahil tüm sektörlerde çalışmayı sürdüren, üretimi yapan, kimilerinin evde kalmasını sağlayan biziz. Patronlar evlerinde rahat edebiliyorsa bunu sağlayanlar biziz. Covid-19 ya da başka sebeplerden iş cinayetlerinde öldürülenler de biziz. Ama ücretin asgarisi, en azı bize reva görülüyor.Geçen sene yaptıkları artışı da göz önüne aldığımızda yüzde 16’dan’ fazla artış yapılacağını düşünmüyoruz. İşte bu sebeple herkesten önce biz açıklıyoruz: 2021 yılı asgari ücreti 2695 lira olacak!
Olacak ancak biz onların bize verdiklerini istemiyoruz, bunlarla yetinmiyoruz. Önemli olan onların bize ne vereceği değil bizim neyi isteyip istemediğimiz. İstediğimizi de ancak örgütlenerek alabiliriz. İhtiyacımız olanları ancak hep birlikte mücadele ederek alabiliriz. Örgütlenerek, bir araya gelerek asgari ücreti bize dayatan sisteme karşı azami mücadeleyi sürdüreceğiz. Hayatta kalmak değil yaşamak istiyoruz.Genç İşçi Derneği olarak bir kez daha söylüyoruz, yaşamlarımızı çalan, bizi açlığa mahkum eden kapitalizme ve bizi sömüren bütün patronlara karşı mücadelemizin bizlere öğrettiği gibi, yumruklarımız havada sesleniyoruz: Vermeyecekler, Alacağız!
Genç İşçi Derneği
The post Genç İşçi Derneği Asgari Yaşama Karşı Azami Mücadele Çağrısı Yaptı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post GİDER: Asgari Ücrete Karşı Azami Mücadele! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>2020 yılı asgari ücret rakamı net 2324 lira olarak Çalışma Bakanı tarafından “İşçiyi enflasyona ezdirmedik” sözleriyle açıklandı. Söylediklerinin yalan olduğunu bir kenara bırakırsak, bu rakam işçiye günde 10 liralık bir zammı reva gören iktidardakiler ve patronların, borçları olduğu için intihar edenleri; kıt kanaat geçinen, ay başını zor getiren milyonları görmemesi demek.
Bu rakam, biz yoksulluğun da ötesinde açlık seviyesindeki milyonların, yöneticilerin saraylarında dakikada harcanan paraların kat be kat altındaki paralara bir ay boyunca çalışmak zorunda kalması demek. Bu ücretlerle -yol süresini de hesaba katarsak- günde on iki saate varıncaya kadar, iş yerlerimizde şeflerin, müdürlerin ve patronların baskısı altında, tacize, sömürüye maruz kalacağız, adına yaşam derse, sefalet koşullarında yaşayacağız demek.
Bu rakam, Kasım ayı verilerine bakarsak, bir yılda yüzde 9 oranında gıda ürünleri, yüzde 9 oranında konut harcamaları, yüzde 9 oranında ulaşım ve yüzde 50’yi geçen oranlarda elektrik faturalarınındaki artışın hepsini birden karşılayamamak demek. Gıda, giyim, kira, elektrik, su, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri tüm ihtiyaçlarımızın yüksek enflasyon ve vergiler yükünün altında büyük yüklere dönüşmesi demek.
Cumhurbaşkanlığının 3 milyar 152 milyon 937 bin liraya yükselen bütçesi ve bütçenin kalem kalem ayrıntıları işçiye verilmeyerek çalınan paralar demek. Üstüne üstlük “Kanal İstanbul” denen ama aslında adı “rant İstanbul” olan projeyle birlikte yandaş şirketlere ve Katarlı zengin ailelere hediye edilecek 110 milyar liranın milyonlarca işçinin cebinden çalınması demek.
Bu rakam kendi istatistik kurumları tarafından belirlenen yoksulluk sınırının bile altında olan rakamı kabul edip, ne halde olduğumuzun farkında olmayarak şükretmemizi ve dişimizi sıkmamızı isteyip kendi lükslerinden hiç taviz vermeyenlerin “adaleti” demek.
Kapitalist sistemin işlemesi ve patronların daha da zengin olması için birer teferruat olanlar, aç kalan, intihar eden, görmezden gelinen, hayalleri çalınan ve yitip giden bizler için bu rakam ayrıca başka anlamlara da geliyor.
Bu rakam patronlardan ve devletlerden adil bir ücret beklememek gerektiğini anlamak, yaşamlarımızı kendi elimize almak, bu kölelik sistemini yok etmek, adil ve özgür bir yaşamı örgütlemek gerektiğinin farkına varmak anlamına geliyor.
Dayatılan asgari ücretlerle yoksulluk içinde asgari düzeyde yaşamamızı istiyorlar. Yaşamlarımızı belirleyip açlığa mahkum edenlerin, sömürenlerin bolluk günlerinin sonu yaklaşıyor. Krizler bizleri daha da yoksullaştırıyor ama sistemin çatlaklarını da derinleştiriyor. Gün bu çatlakları derinleştirip örgütlenmenin, mücadeleleyi büyütmenin günüdür. Bizler dayanışmayla, örgütlenerek bu düzeni değiştireceğiz!
Kaynak: Genç İşçi Derneği
The post GİDER: Asgari Ücrete Karşı Azami Mücadele! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Çavuşoğlu’ndan Müjde: “Artık 42 Asgari Ücretle Sıfır Otomobil Alınabiliyor” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bursa’da AKP il binasında dün HAK İŞ yönetici ve üyeleriyle bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, 2002 yılında 184 lira olan asgari ücretin bugün yüzde 14 oranında artışla bin 603 liraya çıktığını belirterek, “O zaman asgari ücretle çalışan bir kişi 90 maaşıyla 1.4 motor gücüne sahip bir sıfır araç alabilirken şimdi 42 maaşıyla sıfır bir araç alabiliyor” dedi.
Bu hesaplamaya göre 42 ay yemeyen, içmeyen, kira ödemeyen, çocuğunu aç-açıkte bırakan, işe yürüyerek giden bir asgari ücretli iyi bir sıfır otomobil alabilir.
Konuşması sırasında asgari ücretin ne kadar olduğunu bir an için unutunca yanındakilerden destek alarak 1603 lira olduğunu söyledi. Üç kişilik bir aile için ise bu rakamın 1709 liraya çıktığını belirten Çavuşoğlu “Bu rakam yüzde 14 küsürlük bir artış oranına tekabül ediyor. Türkiye’de geçtiğimiz yıl gerçekleşen enflasyon rakamlarının da üzerinde olan bir orandır. Bugün itibariyle asgari ücret 2002 yılına oranla 9 kat artmış oluyor. O zaman 184 lira olan asgari ücret bugün bin 603 lira. Örnek olması bakımından söylemek istiyorum, 2002 yılında asgari ücret 184 lirayken dolar karşılığı 114 dolarmış, bugün asgari ücret bin 603 lira dolar karşılığı ise 422 dolar. 2002 yılında 184 liralık asgari ücretle 575 litre süt alınabiliniyormuş. Bugün ise asgari ücretle bin 324 litre süt alabiliyoruz” diye konuştu.
*Milletvekillerine ek 480 lira daha fazla maaş alan bakanların aylık geliri 17 bin 291 lira. Çavuşoğlu’nun asgari ücret hesabına göre, 4 ay dolmadan bir bakan sıfır araç alabiliyor.
The post Çavuşoğlu’ndan Müjde: “Artık 42 Asgari Ücretle Sıfır Otomobil Alınabiliyor” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Asgari ücret yaklaşık 1 ay süren müzakereler sonucunda nihayet belli oldu. Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğu tarafından yapılan açıklamada asgari ücretin 1603 lira olduğu ifade edildi. 2017 yılında 1404 lira olan asgari ücretin, ortalama yüzde 12 enflasyon dikkate alınarak zam yapılması durumunda brüt 1990 lira, net 1572 lira olması tahmin ediliyordu. Sendikalar tarafından açlık sınırının 1.608,00 lira gıda harcamaları, giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.105,71 lira olarak belirlenmişti. Bu verilere rağmen patronların vergi borçlarını silen devlet 2018 yılı için işçilerin asgari ücretini 1603 TL olarak belirledi.
Asgari ücretteki bu “artışa” ise tepkiler gecikmedi. Patronların örgütü Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, “Biz bu belirlenen asgari ücrete muhalefet şerhi koyuyoruz” dedi. Patronların sözcüsünün söz konusu şerhi asgari ücretteki bu “artışın” aleyhine koyduğu ise açık. Zira TİSK, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada bu “artışın” Türkiye gerçeklerine uygun olmadığını belirtmişti.
Söz konusu asgari ücret “artışına” bir diğer tepki de devlet-patron işbirlikçisi işçi konfederasyonu Türk-İş’ten geldi. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 1603 liralık rakama “muhalefet ettiklerini” belirttikten sonra “Asgari ücret kabul edilebilir değil ama hayırlı olsun demekten başka bir şey yapamayız” dedi.
Kaynak: Genç İşçi Derneği
The post Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “ASGARİ ÜCRET ASGARİ YAŞAM” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>2012’de yapılan bu konuşma Tayyip Erdoğan’a ait. Yıl 2016, asgari ücret bin 300 lira 99 kuruş. 450 liraya ihtiyaç varsa (simide zam gelmediğini farz edersek) elimizde geriye 950 lira 99 kuruş kalıyor. Peki bu parayı ne yapmalı?
Günümüzde 6,5 milyon işçi asgari ücret alıyor ve bütün bir ay bu parayla geçinmek zorunda. Yani kira, elektrik, su, aidatlar, yeme-içme tam tamına bin 300 lira 99 kuruş ile karşılanmaya çalışılıyor. Bu rakamı belirleyen Asgari Ücret Komisyonu’na göre bu para yeterli. Ancak bu giderler her geçen gün zamlanırken asgari ücret daha yıl ortasına kalmadan eriyip gidiyor.
Peki kim tarafından ve neye göre belirleniyor bu asgari ücret?
Milyonlarca işçinin aylık alacağı ücreti, hükümetten 5, Türkiye İşveren Sendikaları Komisyonu’ndan 5 (TİSK) ve Türk-İş’ten de 5 olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Komisyonu belirliyor. Bu komisyon her yıl toplanarak herkes tarafından merakla beklenen rakamı açıklıyor.
Başta, bu komisyonda işçi ve işverene eşit söz hakkı veriliyormuş gibi görünse de, hükümetin de işverenin yanında olduğu gözden kaçırılmamalı. Zaten karar almada bir eşitlik söz konusu olduğunda başkanın oyu belirleyici ve o hep hükümetten. Yani komisyonda işçinin i’si bile yok.
Nasıl yaşadığımızı, ne şartlarda çalıştığımızı, ne kadar kira, su, elektrik ödediğimizi bilmelerini bırakın, bunun farkında bile olmayan, adını sanını bilmediğimiz üç beş kişi tarafından belirleniyor asgari ücret. Ücreti belirlerken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerini kullanarak tespitlerinde başarılı olduklarını düşünüyorlar. Asgari ücret 11 yılda yüzde 242 artarken aynı zamanda temel ihtiyaçlara üç misli zam yapılıyor. Yani, tam anlamıyla çay kaşığı ile verip kepçe ile alıyorlar biz işçilerden.
TÜİK bir işçinin yaşam maliyetini bu yıl için bin 600 lira olarak açıkladı. Matematik hesabı yapmayacağız. Hele beş kişilik aile hesabına hiç girmeyeceğiz. Ama devletin asgari ücret tanımına bir kez daha dönüp bakalım; işçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret.
Hadi bir ayda 450 liraya simit hesabıyla karnımızı doyurduk, geriye kalan 950 lira ile kira, elektrik, su hatta ve hatta ulaşım ve kültürü fazlasıyla karşılayabiliriz. Bir de geriye 99 kuruş kalıyor, onu da bozdurup bozdurup harcarız artık.
Merve Demir
Genç İşçi Derneği
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 35. sayısında yayımlanmıştır.
The post “ASGARİ ÜCRET ASGARİ YAŞAM” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Sahi AGİ Neydi? – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Tabldotlarla yemekler alınırken usulca sokuldu Azad, kendisi ve diğerleri için hayati değeri olan, güncelliğini hiç yitirmeyen o soruyu sorarken;
-AGİ dahil mi?
Önce anlam veremedim, sonra hatırladım. Ücretleri düzenli ödenmediği için, ücretsiz zorunlu izne çıkarıldıkları için ve ayrıca tuvalet-banyolarında sabunları dahi olmayan, o berbat çalışma şartlarından dolayı iş durdurma eylemine başlayan 3. Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin direnişine gittiğimizde, çoğaldı tereddütlü sorular.
-1300 liraya AGİ dahil mi değil mi?
-Ben evliyim benimki ne kadar?
-Benim iki çocuğum var benimki ne şimdi?
-Sigortam kaçtan yatacak peki?
Ardı arkası kesilmeyen sorular… İlk duyan için anlamsız 3 harfin yan yana gelmesinden başka bir şey ifade etmeyen bu isim; işçiler için bir nefes alma, belki de eve bir tane daha şekerli tatlılı bir şey götürmenin anlamıydı. Devlet içinse biraz daha oyalamanın…
AGİ, Asgari Geçim İndirimi Demek. Devletin Verdiği Adıyla…
Hükümetin, yılbaşından sonra Resmi Gazete’de yayınladığı kararın ardından yürürlüğe soktuğu asgari ücret 1300 lira oldu. Neyin asgarisi, neyin ölçütü olduğu belli olmayan; kiminin tek gecelik harcaması, kiminin tüm geçimi olan bu uygulama, devletin işçisine verdiği en az para.
Değişen Tek Şey; Tutarlar
Asgari ücretin belirlendiği ilk kanun, 1894 yılında Yeni Zelanda’da yasalaştı. Avustralya ve İngiltere, Yeni Zelanda’yı izleyen ilk ülkeler oldu. Türkiye’de ise asgari ücret 1936 tarihli İş Kanunu ile mevzuata girse de, uygulamaya 1951’e kadar geçilemedi. 1951’den 1967’ye kadar geçen süre içinde de, asgari ücret mahalli komisyonlar tarafından belirlendi. Günümüze kadar birkaç değişiklikle varlığını sürdüren Asgari Ücret Tespit Komisyonu uygulaması ise 1967’den sonra başladı.
Bu tarihten itibaren değişen tek şey tutarlar oldu. 1969’dan bu yana, Türkiye ekonomisinin her vatandaşının cebindekini 1,5 kat arttıracak kadar büyümesine rağmen, 1969’da asgari ücret alan bir işçi, 2015’te reel olarak ücretin sadece %50 fazlasını alabildi. Türkiye’de, asgari ücretle ve onun yakınında olan bir ücretle çalışan işçi sayısının fazlalığını dikkate aldığımızda, sadece bu tablo bile Türkiye’deki gelir adaletsizliğini gözler önüne seriyor.
Asgari ücret zammının üstünden bir ay geçmemişken, İstanbul’da toplu taşımaya zam geldi. Elbette diğer şehirlerde de benzer zamlar olacak. Yine yılın ilk günlerinde elektrikten pasaporta, vergiden köprü ve otoyola, hatta meyve sebzeye kadar her alanda yapılan zamlar da cabası… İşçinin aldığı zam, yine bir yolu bulunup geri alınacak.
Bazen Çok, Bazen Az; Fakat Hep Aç!
Asgari ücretin azlığı, yetmediği konusunda fikir ortaklıklarının çoğaldığı bu zamanlarda, emeğin ücretlendirmesinin başlı başına yanlış olduğunu söylemek gerekir. Mesele, devletlerin ekonomisini büyütmek adına karın tokluğuna çalıştırdığı işçinin emeğini sömürmesi değildir sadece. Mesele, devletin otoritesini sağlamlaştırmak için patronların sermayesine ihtiyaç duymasıdır ve işçinin emeğinin ücretlendirilmesinin kendisi, yoksulun yoksul, zenginin zengin olarak kalmasından başka bir şey değildir. Devletlerin işçiyi oyalamak amaçlı, asgari ücretin ne kadar olması gerektiği konusunda açtığı tartışmalarsa, sığ sularda yüzmek gibi. “Bilinç taşıyıcılığı”nı şiar edinen ve sınıf perspektifinden baktıklarını söyleyenlerin de bu tutarın etrafında kulaç atmaları, diğer sığ su yüzücülerini de gözler önüne seriyor.
Bazen çok, bazen az; fakat hep aç! Bazen ekmeğin yanında reçel olur, bazen zeytin; ancak yenilen şey, her zaman ekmek ve zeytin kadardır. Asgari denen ücret de ne kadar değişirse değişsin; biz ezilenlere, işçilere ölmememiz için verilendir aslında. Yaşatmak için değil, daha fazla çalıştırabilmek adına verilendir. Emeğin ücretlendirilebilecek bir değeri yoktur, olamaz da. Hele ki bunu belirleyenler, hiç asgari bir yaşam sürmemişlerse.
Havalimanı inşaatındaki Azad’a ve diğer işçilere gelecek olursak; patronun verdiği söze inandılar, patron sözünü tutmadı elbette. Patron oyaladı onları, devlet gibi. Devlet de oyalıyor bizi, patron gibi. Ücret kırbacını ezilenler üzerinde şaklatarak. Zaman zaman sert, zaman zaman hafif. Sonrasında bir sessizlik…
Ezilenler için umut neydi; kırbacı kaldırmak mı, AGİ mi?
Sahi AGİ neydi?
The post Sahi AGİ Neydi? – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Halka Ziyan Çok Sarayda Ziyan Yok”- Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bir saray düşünün, projesinden inşaatına dekorasyonuna kadar savurganlık, lüks, hırsızlık haberleriyle aylarca gündemden düşmemiş. Saray erkanı, çaldıklarıyla o kadar gündemleşmiş ki; kendilerini aklatma ihtiyacı hissetmiş. Bu sarayda ne kadar “sade ve doğal bir hayat”ın sürdüğünü anlatmış geçtiğimiz günlerde sarayın tellalı diyebileceğimiz gazetelerden biri, First Lady Emine Erdoğan’ın örnekleriyle.
Bir saray düşünün; sofraları misafir olmadığı sürece sadece bir kase çorba veya bir çeşit yemek ve salatayla kuruluyormuş.
Aslında bu sarayda, sofraların hazırlandığı mutfağın maliyeti, 34 bin 210 asgari ücretle çalışan işçinin ve 136 bin 840 kişinin mutfak giderine denkmiş. Sıcak mutfak, soğuk mutfak, oda büyüklüğünde derin dondurucu, ızgara kebap mutfağı, soğuk depolar ve servis hizmetleri için ayrılan alanlarıyla bu mutfak 650 metrekareymiş.
Bir saray düşünün; bu sarayın First Lady’si “İnsan, tabiatın efendisi olmak yerine, onunla uyum içinde yaşamayı önceleyen bir ahlaka sahipti.” sözleriyle “doğal hayata dönüş” salıkları veriyormuş halka seslendiğinde. Emine Erdoğan’ın himayesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca, 81 ildeki vali eşleri öncülüğünde gerçekleştirilen “Bereket Ormanı” projesiyle, 81 ilde çocuklar ve aileleri ağaçlar dikiyormuş.
Aslında bu saray, 1. derece doğal sit alanı olan Atatürk Orman Çiftliği’ndeki 3 bin ağacın kesilmesiyle gerçekleştirilen doğa katliamı üzerinden inşa edilmiş.
Bir saray düşünün; giyimden gıdaya, temizlik ürünlerinden ilaca kadar her konuda doğal ürünler kullanılıyormuş ancak fazla tüketmemek, israf ve ziyan etmemek şartıyla…
Aslında bu sarayda, bir metrekaresi 300 avro olan ipekli duvar kağıtları kullanılmış tuvaletler dekore edilirken.
Bir saray düşünün; sarayın erkanı, güne her sabah “herkesin hazırlayabileceği” basit ama sağlıklı bir sıvıyla başlıyormuş. Özellikle limon suyu başı çekerken, zencefil ve taze nane yaprağı suyu onu takip ediyormuş. Sıklıkla da Rize’nin beyaz çayı tüketiliyormuş. First Lady, halkına da bunları öneriyormuş.
Aslında bu sarayda tüketilen, çoğumuzun adını bile duymadığı beyaz çayın kilosu 4 bin liraymış; halkı üretim süreci dışında bu çayın yanından bile geçemiyormuş.
Bir saray düşünün; “Günümüzde insanın doğal kaynakları tüketme hızı, tabiatın kendini yenileme hızını, yüzde 50 oranında aşmış bulunuyor.” sözleriyle First Lady’sinin üzüntü ve endişelerini dile getirdiği…
Aslında bu sarayın ortalama aylık soğutma gideri 600 bin lira, ısınma maliyeti 1.6 milyon lira, aylık elektrik faturası 1.2 milyon liraymış. AkSaray, Aksaray ilinden fazla tüketiyormuş neredeyse.
Bir saray düşünün; bu sarayın tutumlu First Lady’si, halkının kadınlarına ev ekonomisi dersi veriyormuş. Limon ve elma kabuklarını ziyan ettirmiyor, bunlardan temizlik ve gıdada kullanılmak üzere ev yapımı sirkeler kurdurtuyor; meyve ve sebzeleri kurutturarak mevsimi değilken de yiyebiliyor, zeytin ve hurma çekirdeklerinden soslar hazırlatıyormuş.
Aslında bu sarayın iç ve dış temizlik maliyeti aylık ortalama 8 milyon liraymış. Anlaşılan o ki, sirkeler maliyeti bir hayli düşürmüş(!)
Bir saray düşünün; doğal kokuların kullanıldığı. Uçucu yağlar ve kendiliğinden kokulu çiçeklerle sarayda ferah ve temiz bir atmosfer sağlanıyormuş.
Aslında bu saray erkanının taşeronluğunu yaptığı devletin çaldığı, yıktığı, katlettiklerinin kokusu bir türlü bastırılamıyor; ne doğal kokular, ne de Yeni Şafak gibi saray tellalları bu gerçekleri halktan gizleyemiyormuş.
The post “Halka Ziyan Çok Sarayda Ziyan Yok”- Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Asgari Ücretten Günde 4 Lirayı kim kazanacak? – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Geçtiğimiz Eylül ayı sonunda asgari ücret hakkında bir sürpriz yaşandı. Yeni Anayasa’nın sosyal güvenlik ve adil ücret maddesine “asgari ücretten vergi alınamaz” maddesi konuldu. Akabinde hemen tartışmalar başladı. Asgari ücret gibi yüksek bir meblağdan(!) alınan 200 TL gibi bir vergi için patronlar “Yükümüz ağır, 200 TL bize verilmeli” dedi. Asgari ücretle zaten geçinemeyen işçiler ise maaşlarında artık kesinti olmayacağı haklı düşüncesiyle az da olsa sevindi. Peki, bu asgari ücret vergisi nedir? Kaldırılan vergi kime yarıyor?
Asgari ücret vergisi işçilerin aldıkları maaş üzerinden, sırf maaş aldıkları için maaşlarından kesilen gelir vergisi, damga vergisi gibi vergilerdir. Asgari ücret de dahil tüm devlet ve özel şirket işçilerinin aldıkları maaş üzerinden ödenen vergi, işçi adına patron tarafından devlete ödenir. Buna devletin vergi hukukunda ‘kaynakta kesme’ denilmektedir. Yani işçinin ödemek durumunda olduğu vergiyi, işçinin alacağı maaştan kesinti yaparak devletin belirlediği usullerde işçi adına patron ödüyor. Böylece 940,50 lira olan asgari ücret 200,71 liralık kesintiyle işçiye 739,79 lira olarak yansıyor. En nihayetinde asgari ücret vergisi diye tariflenen ve kaldırılacak olan vergi tutarı 125 liraya denk geliyor. Peki, o zaman tartışılan ne derseniz, tartışılan şey kaldırılacak paranın, patronu mu işçiyi mi yoksa ikisini de mi etkileyeceği. Patronlar, şirket yönetmenin verdiği büyük zorluklardan olsa gerek(!), büyük sıkıntılar içerisinde olduklarını, bu paranın kesinlikle onlara verilmesi gerektiğini söylüyor. Evine ekmek götürmekte zorlanan işçi ise 200 lira mı 100 lira mı 125 lira mı olduğuna bakmaksızın artacağını düşündüğü maaşına sevinmeye başladı bile. Kimileri ise bu paranın bir kısmının patrona bir kısmının işçiye verileceği yönünde farklı görüşlere sahip. 1 işçi için, 125 lira, günlük yaklaşık 4 liraya denk düşüyor. Günlük 4 lira ise işçinin, tam biletin 2 lira olduğu İstanbul’da -işe tek vesayetle gidiyorsa- gidiş geliş ücreti veya yolda alacağı 4 simidi ya da iş çıkışı arkadaşlarıyla içeceği çayı(belki o kadar bile değil), belki de 4 kişilik bir ailenin bir öğünlük ekmeğini ifade ediyor. Patron için ise bir işçiden ayda 125 lira yılda, aylık 1500 liraya denk düşüyor. Bu, patronun 50 işçisinin olduğu düşünülürse ortalama bir patronun yılda 75000 lirayı hiç yoktan kar etmesi demek. Bunun da bir patron için hangi anlama geldiğini varsın patron düşünsün…
Sanırım devletin işçileri düşünerek bu vergiyi kaldıracağını düşünen yoktur. Çünkü devlet kendi eliyle işçileri her alanda taşerona teslim ederek her türlü sömürüsünü görmezden geliyor, iş cinayetleri işliyor işçi kıyımları yapıyor… Bu devlet asgari ücret vergisini kaldıracak ve bunu işçiler için mi yapacak?
İşçiler için bu asgari ücret vergisinin kaldırılması gerçekte nereye denk düşüyor olabilir?
Düşünsenize bir mafya tarafından aylık 125 lira haraca bağlanmışsınız ve bu haracı yanında çalıştığınız başka bir mafya sizin maaşınızdan keserek kendi ödüyor. Çünkü haracı alan mafya sizinle muhatap olmak istemiyor. Gün geliyor sizden haraç alan mafya, haracı artık almayacağını söylüyor ve yanında çalıştığınız mafya o para zaten benim paramdı diyor. Artık hem yanında çalışıp hem de haraç vereceğinizi söylüyor. Ya da mafyalar kendi aralarında anlaşıp sizden alacakları haracı artık direkt almayıp farklı yollara başvurmakta anlaşıyor…
The post Asgari Ücretten Günde 4 Lirayı kim kazanacak? – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>