The post “Kapıkulu” – Özgür Oktay appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Suriye’de evini kaybeden 8 milyon insan var ve savaşın şiddeti, uzun bir süre daha azalacağa benzemiyor. Lübnan’da yaşayan her dört kişiden biri Suriye göçmeni, ancak Mayıs ayında yeni alımlar durduruldu. Halen iki milyon Suriyeli göçmenin bulunduğu TC sınırlarına, yüz binlercesi Avrupa’ya, en çok da Almanya’ya gitmek isteyen en az bir milyon göçmenin daha gelmesi bekleniyor.
Avrupa devletleri, şu anda bile tümüyle kontrol altına alamadığı göçmenleri sınırlarının ötesinde durdurmadığı sürece istediği rahatlığa kavuşamayacak. Almanya şansölyesi Angela Merkel, elinden geldiğince cazip kılmaya çalıştığı ahlaksız teklifi, TC devletine sunmaya geldi.
Genişletilmiş Sınır Polisliği
Merkel, TC’den göçmenleri Avrupa sınırında, özellikle de Yunanistan deniz sınırında durdurmasını istiyor. Savaşla yaşamları yok edilen göçmenler, yaşamlarını tümüyle kaybetmek pahasına sınırlardan geçerken, onları durdurmak için yapılacak insanlık dışı uygulamaların faili olmak, Avrupa’nın “insancıllık” karizmasına ciddi zararlar verecektir. Şimdi ise bu işi, zorbalığını gizlemeye gerek duymayan bir taşerona verecek.
Sınır polisliği, Tc’nin mevcut kolluk kuvvetlerine ek bağlantılar ve kaynaklar sağlayacağı için de ayrıca cazip gelecektir. AB’nin kendi içinde tartışma yaratan fişleme önerileri burada hayata geçirilebilir. Göçmenlerin Avrupa’ya çıkışı konusunda söz sahibi olmak, iktidarın politik olarak da kullanabileceği bir olanaktır. Örneğin Alan Kürdi’nin ailesinin Kanada’ya yaptığı iltica başvurusu, kısmen TC’nin mülteci statüsüve çıkış vizesi vermemesi nedeniyle reddedilmişti.
Bu taşeronluk yerli savaş ekonomisini de canlandırarak iktidarın yakın dönemdeki baskıcı politikalarına destek verecektir. Yeni TOMA’lar belki de artık AB fonuyla alınacak.
Başvurular Göçmen Kamplarında
Merkel’le birlikte gelen Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Avrupa Birliği’nin (AB) iltica taleplerinin değerlendirileceği mülteci kamplarını Türkiye’de kurması gerektiğini söyledi. Şu anda 25 kampta 280 bin göçmen kalıyor ama bu mevcut göçmen nüfusunun bile ancak %15ini oluşturuyor.
Daha önce bu işi Yunanistan yapıyordu. Bu kamplar yıllarca skandal düzeyinde kötü koşullar ve ölümler olduktan sonra bu yıl içinde kapatıldı. Yunanistan’la sorunlu ilişkileri olan Almanya, göçmenler konusunda başka adres aramak zorundaydı. Ulusal baş müteahhit AB’den bu işi alırsa, TC ekonomisinin motoru olan inşaat sektörünü de canlandıracak.
Pazarlık Maddeleri
Merkel’in en güçlü pazarlık maddesi, 3 milyar avroluk nakit yardım. Diğer fon yardımları da düşünüldüğünde, bu haberle borsanın, son iki ayın en yüksek düzeyine çıkması şaşırtıcı değil.
Avrupa bürokrasisi düşünüldüğünde yakın zamanda vizesiz dolaşım hakkı çok gerçekçi gözükmese de, Merkel, sürecin hızlandırılacağını söyledi. Merkel ayrıca, TC’nin AB üyeliğine kabul edilmesi için bloke edilen maddelerinin açılmasında destek olacağını belirtti. Bu maddelerden en kritiği olan “demokratikleşmeye” ilişkin, “Seçimlerden sonra da özellikle, Kürtlerle yeniden barışma konusunun ön plana çıkarılmasını da diliyoruz” dedikten sonra, “Tabiki her ülke kendi demokratikleşmesini kendi iç kuvvetleriyle sağlayacaktır. Türkiye de bu konuda birçok önlem aldı” diyerek, bahsettiğinin nasıl bir barış olduğunu anlatmış oldu.
İç Politika Kaygıları
Bu görüşme, anlaşmanın tarafları olan iki iktidar için de iyi iç politika malzemesi sundu. Merkel’in bu çözümü gerçekleşirse, göçmen alımını artırması nedeniyle oyları düşen Hristiyan Demokratların pozisyonunu güçlendirecektir. TC tarafında ise, seçimlere iki hafta kala, daha yeni, TC’nin AB üyeliğini onaylamayan Merkel’in yardım istemek için İstanbul’a gelmesi, propagandasını güçlü gözükmek üzerine kuran Erdoğan’a eşsiz bir hediye oldu. Bu hediyeyi alırken AB’ye tam üyelik koşulunu öne sürmesini, sadece bu gösterinin parçası olarak değerlendirmek gerekir.
Sonuç
Göçmenlerin yaşamlarını yok eden savaşın sorumluları olan bu devletler; bir tarafta sınırlarda tekrar karşılarına dikilen Avrupa, diğer tarafta yükümlülükten kurtulmak için “misafirlerine” mülteci statüsü bile tanımayan TC, altın kaplamalı tahtların üzerinde anlaşmaya oturdular. Bu anlaşmayla Almanya, mülteci başvurularını, göçmen politikası bile olmayan bir devlete teslim ederken, TC göçmen katliamlarının doğrudan faili olacaktır. Bu anlaşma, devletlerin her anlaşması gibi, ezilenlerin yaşamlarını yok ederken iki devletin de çıkarına olacaktır.
The post “Kapıkulu” – Özgür Oktay appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Avrupa Sınırları Göçmenlere Kapalı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kameralar karşısında, 14 yaşında Filistinli bir kıza ailesinin sınır dışı edilebileceğini açıklayıp “hepinize gelin diyemeyiz” diyerek kızı ağlattığı için “kalpsiz” unvanını alan Almanya şansölyesi Merkel, nasıl oldu da birkaç hafta sonra üç yaşındaki Alan Kürdi’nin Bodrum sahiline vuran cansız bedeni karşısında bir vicdan sorunu yaşadı? Avrupa Devletlerinin göçmenlere karşı tutumundaki değişimleri açıklamak için daha gerçekçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
Avrupa Devletleri, kendi sınırları içinde fazla yabancı bulunmasını hiçbir zaman istemedi, istemiyor. Avrupa’nın kara sınırları dikenli teller, yüksek teknoloji takip sistemleri ve askeri sınır polisi tarafından tutulurken, deniz trafiği ise sahil güvenliğin sürekli devriye gezen askeri botları tarafından kontrol ediliyor. Ancak yüz binlerce Suriyeli göçmen, yaşamları pahasına bu sınırlardan geçmeyi sürdürüyor. Eylül ayında 170 bin göçmen daha, kontrolleri atlatarak bu sınırlardan geçti.
Buna karşılık Almanya ve ardından bütün AB devletleri, acil olarak, serbest dolaşıma izin veren Schengen uygulamasını askıya aldı. Macaristan, Sırbistan sınırını tekrar kapattı. Avrupa Birliği de geçen hafta, sınır kontrollerini sıkılaştırmayı ve Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e toplam 1.12 milyar avroluk yardımı öngören planı onayladı. Diğer yandan AB sınır polis örgütü Frontex’in 2016 bütçesi, bu yıl aldığı ek ödenekten ayrı olarak, %54 artırılarak 176 milyon avroya çıkartıldı. Balkanlardaki BM Mülteci Dairesi Sözcüsü Babar Baloch’ün “Şu anda gördüğümüz… buz dağının görünen kısmı” açıklaması ise Avrupa’nın sınırlarını daha da sıkı kapatacağını gösteriyor.
Almanya bir yandan 800 bin mülteci alacağını açıklarken, diğer yandan kaçak gelen on binlerce göçmeni kolayca sınır dışı etmenin yollarını arıyor. Merkel’in Türkiye’ye olan son ziyaretinde belirttiği ana taleplerden birinin de AB’nin reddettiği mültecilerin geri alınması olduğuna dikkat etmek gerekir. Çünkü Avrupa devletleri, gelen her göçmeni değil, sadece kendi seçtiği göçmenleri almak ister. Göçmen başvurularını, göçmenlerin ihtiyacına göre değil, devletin ihtiyacına göre değerlendirir ve bu da tabii ki kapitalist sömürü temelinde bir değerlendirmedir.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.
The post Avrupa Sınırları Göçmenlere Kapalı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>