The post Başur’da Newroz Etkinlikleri Koronavirüs Sebebiyle Askıya Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Erbil Valisi Ferset Sofi, düzenlediği basın toplantısında vilayette virüs şüphesinin söz konusu olmadığını ancak önlem amaçlı sıkı tedbirler aldıklarını duyurdu. Sofi, bu tedbirler kapsamında mart ayında düzenlenecek Newroz etkinliklerini ikinci bir duyuruya kadar iptal ettiklerini belirtti.
Süleymaniye Valisi Heval Ebubekir de yaptığı yazılı açıklamada, koronavirüs vakalarının görüldüğü İran’ın yanı sıra Kerkük ve Necef vilayetlerinden de turistlerin Süleymaniye’ye girişlerine izin verilmeyeceğini ifade etti.
Ebubekir, kentteki her türlü etkinlik ve kafelerde nargile satılmasının yasaklandığını kaydetti.
Ayrıca Irak Sağlık Bakanlığı, yayımladığı yazılı açıklamada, İran’dan dönen Bağdatlı bir gençte koronavirüs tespit edildiğini ülkedeki vaka sayının 6’ya yükseldiğini bildirdi.
The post Başur’da Newroz Etkinlikleri Koronavirüs Sebebiyle Askıya Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Başur’da Eylemler 4. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Güney Kürdistan’da halkın Barzani hükümetinin politikalarına yönelik eylemleri 4. gününde devam ediyor.
Yoğunluklu olarak Süleymaniye’nin Ranya ilçesinde gerçekleşen eylemlerde 4. gününde de halk sokaklardaydı. Eylemler sırasında KDP güçleri havaya ve eylemcilerin üzerine ateş açsa da tüm engellemelere rağmen Ranya’da eylemler gerçekleşmeye devam ediyor. Aynı zamanda bugünkü eylemler sırasında çok sayıda eylemci gözaltına alındı.
Hewlêr’de ise Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) üyelerinin de aralarında olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların arasında YNK Hewlêr Daretu Komitesi üyelerinin de olduğu bildirildi. Gözaltına alınanların birçoğu göstericileri destekleyen ve iktidar karşıtı yazılar yazdıkları gerekçesiyle gözaltına alındığı belirtildi.
The post Başur’da Eylemler 4. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Başur’da Kemer Sıkma Eylemleri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Başta Süleymaniye şehri olmak üzere, pek çok bölgede eylemler sürüyor. Eylemlerde ; Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Goran Hareketi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan İslami Birliği binaları eylemciler tarafından ateşe verildi.
Çıkan çatışmalarda pek çok insan yaralandı.
Süleymaniye’de öğretmenlerin, eğitim bakanlığı önünde ödenmeyen maaşları için bir sokağı kapatmalarıyla başlayan eylemler ; Kelar, Raniye, Taqtaq, Çemçemal, Köysancak, Revandiz, Halepçe, Seyidsadık ve Kaladiza bölgelerine yayıldı.
Öte yandan Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarına göre Mahmur yakınlarında yığınak yapan Iraklı güçlerin bölgeye operasyon yapma hazırlığında oldukları söyleniyor.
The post Başur’da Kemer Sıkma Eylemleri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Ne Katalonya İspanya Ne de Kürdistan Irak – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Geçtiğimiz bir buçuk aylık süre içerisinde, biri İberya’da diğeri Mezopotamya’da olmak üzere iki önemli referandum gerçekleşti. Aslında bu süre içerisinde Lombardiya ve Veneto’da da referandumlar yapıldı. Ancak Başur Kürdistan ve Katalonya referandumları, öncesi ve sonrasında yaşananlar açısından, diğer referandumları sadece haber düzeyinde bıraktı.
Bu iki referandumla beraber dünya siyasetinde konuşulmaya başlananlar, tüm dünya siyasetine ilişkin yeni tahlilleri beraberinde getirdi. Başur Kürdistan Referandumu Ortadoğu siyasetindeki güç dengelerini değiştirirken; Katalonya Referandumu, zaten çatırdamakta olan Avrupa Birliği projesinin geleceğini sorgulatmaya başladı.
Uluslararası siyasetin “görünenler dışında başka bir şey yok” illüzyonu; bizi referandum meselelerini değerlendirirken yaşananların arka planından uzak tutmayı başardı. Bu illüzyonu kırmak, içerisinde bulunduğumuz siyasal gerçekliği anlamak adına çok önemli. Yoksa yaşanan olayları, Barzani-Abadi ve Puigdemont-Rajoy çekişmesine, yani siyasal iktidarlar dolayımına hapsetmiş oluruz.
Bu illüzyonu gidermek adına, ilk aşamada şu tespiti yapalım. Başur Kürdistan’da ve Katalonya’da yaşayan halklar, özgürlük şiarıyla sokaklara döküldü. İkinci olarak, halkların özgürlük isteği, bulunulan coğrafyadaki siyasal sertlikle orantılı olarak bastırıldı. Bu iki tespiti yapmak, referandumların birbirinden farklılıklarının olmadığını iddia etmek ya da coğrafyaya özgün siyasal gerçeklikleri göz ardı etmek değildir. Keza bu farklılıkları ortaya koymak da benzer derecede önemlidir. Ancak “küresel” dünyada, benzer siyasi süreçlerin birbirleriyle etkileşiminin olmadığını iddia etmek doğru değildir. Bu güncel etkileşimi es geçmeden birbirinden bir hayli uzak bu coğrafyalardaki hareketliliği, sadece bir “dönem rüzgarı” gibi görmemek gerek. İki coğrafyada da patlak veren durum siyasal merkezileşmeye karşı gösterilen bir iradedir.
Kürdistan Referandumu’nda Ters Giden
Ağustos ayından Eylül ayının ortalarına kadarki süre içerisinde, IŞİD karşıtı koalisyondaki en büyük ortaklardan ABD, referandumun ertelenmesi için Mesud Barzani’yle sık sık görüştü. Ancak IKBY Başkanı Barzani, referanduma kararlı bir tutumla girdi. Israrlı bir biçimde, Irak merkezi hükümetinin ortaklıktan yana olmadığını vurguladı. Ağustos’un sonunda Kerkük İl Meclisi’nin referanduma katılma kararıyla beraber, referandum için her şey hazırdı.
Barzani’nin bu kadar hızlı hareket etmesinin hem kendi siyasi iktidarıyla (iki yıl önce dolan görev süresiyle ilgili meclisi kapatması ve referandum kararını bu süreçte alması) hem de Başur Kürdistan’ın özellikle son on yıllık süre içerisinde kazandığı uluslararası alandaki meşruluğuyla doğrudan ilgisi vardı. IŞİD’e karşı savaş, yönetimin ve peşmergenin pozisyonunu olumlu anlamda değiştirmişti. Böyle bir pozisyondayken İran ve Türkiye gibi devletlerin doğrudan saldırıyı göze alamayacağını düşünmek mantıksız değildi. Daha da ötesi, bu iki devletle de IKBY’nin siyasi ve ticari ilişkileri önemli bir seviyedeydi.
Eylül ayı başlangıcında bu iki devletin “dostça” vazgeçirme çağrıları, referandum yaklaştıkça sert uyarılara, sınırda merkezi hükümetle düzenlenen ortak tatbikatlara, meclislerden geçirilen sınır ötesi operasyon tezkerelerine, “bir gece ansızın gelebiliriz”i barındıran tehditkar söylemlere bıraktı yerini.
Irak hükümeti, önce referandumu yasadışı ilan etti, sonrasında Kerkük valisini görevden aldı. 25 Eylül’deki referanduma kadar Başbakan Haydar el Abadi “Askeri açıdan müdahale edeceğiz.” diyerek, sınır kapılarını ve havalimanlarını merkezi hükümete teslim edilmesini farklı seferlerde yineledi. Tabi bütün bunlar olurken Haşdi Şabi Kerkük sınırına konuşlanıyordu.
Referandum günü, BM Irak Temsilciliği’nin referandumda herhangi bir rol üstlenmeyeceğini açıklaması, Batılı müttefiklerin destek vermedeki kayıtsızlığının açık göstergesiydi. Bundan güç alan merkezi hükümet, 15 Ekim’de referandum sonuçlarını tanımadığını Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçlerinden oluşan koalisyonla Şengal, Kerkük ve Musul gibi toprakları ele geçirerek aleni bir şekilde göstermiş oldu. Her ne kadar, Barzani yönetimi Kerkük’e müdahaleyi savaş ilanı saysa da, birkaç yer dışında bölgeler direniş olmaksızın merkezi hükümetin eline geçti. Kerkük’ten Erbil ve Süleymaniye’ye 60 bine yakın insan göç etmek zorunda kaldı.
Başur Kürdistan’da yeni oluşan tablo, genel olarak bölgenin 1990’lara geri döndüğü yönünde. Bunda Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçlerinin saldırılarına karşı, KYB ve KDP’nin birbirini suçlayan açıklamalarının payı var. Aynı değerlendirmelerde, Başur Kürdistan’ın Erbil merkezli KDP kontrolü ve Süleymaniye merkezli KYB kontrolü arasında bölündüğü de iddia ediliyor.
Katalonya Referandumu’nda Ters Giden
Başur Kürdistan’da yaşananlara benzer bir süreç, Katalonya’da da işledi. Referandum öncesi ve sonrasındaki karşılıklı restleşmelerle İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ve Katalonya Başkanı Carles Puigdemont sürecin en ön plana çıkan isimleriydi.
Gerçekleşen referanduma yönelik İspanya hükümetinin saldırısı, Avrupa Demokrasisi’nin de sınırları olduğunu anlamak adına önemliydi. 92 oy merkezinin kapatıldığı polis saldırısında, 337 kişi yaralandı. Ertesi günlerde özgürlük yanlılarının yürüyüşleri ve CNT, Solidaridad Obrera, CGT gibi anarşist sendikaların örgütledikleri genel grevlerle süreç devam etti.
Birlik yanlılarının protestolarından güç alan İspanya Başbakanı Rajoy bağımsızlığı engelleyeceklerini her fırsatta vurguladı. Bunu takiben referandum yasası geçersiz sayıldı. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Junker, Katalonya meselesine ilişkin tarihi bir konuşma gerçekleştirerek, Avrupa sınırlarında benzer statüde bulunan halklara mesaj gönderdi. “Katalanların bağımsızlığına izin verilmesinin diğer halklara emsal olacağından endişe duyuyoruz. Olası bir Katalan bağımsızlığının Avrupa’daki diğer halkları da cesaretlendirebilme ihtimali endişe uyandırıcı.” Durum bu kadar netti.
Uluslararası desteğin olmadığını anlayan Puigdemont, bir strateji olarak 10 Ekim’de açıklanacak “bağımsızlık” kararını askıya aldığını söyledi. Bunu İspanya ile bir diyalog sürecinin başlamasını istediği için yaptığını belirtti. Bu kararı takiben İspanya Hükümeti, Katalonya bölgesinin özerkliğini askıya aldı ve Katalan yönetiminin yetkilerinin hükümete devredileceğini açıkladı. Başbakan Rajoy, kriz dönemlerinde özerkliği askıya alan ve bölgeleri merkezi Madrid yönetimine bağlayan 155. Maddenin işletileceğini söyledi. Yani İspanya, Katalonya’da OHAL ilan etmiş oldu. Tüm bu yaşananlar, Katalanlar için tanıdıktı. Franco rejimi uygulamalarının geri geldiğinin herkes farkındaydı.
27 Ekim’de, Katalonya bağımsızlığını ilan etti. Mecliste gerçekleştirilen gizli oylamayla Katalan Cumhuriyeti’nin kurulduğu bildirdi. İspanya Merkezi Hükümeti bunun üzerine, Katalonya hükümetini feshetti, özerkliğini askıya aldı. Başkan Puigdemont dahil olmak üzere 141 yöneticiyi görevinden aldı. Katalonya ekonomisi, Ekonomi Bakanlığı’na bağlandı ve 21 Aralık’ta yerel seçimlerin yapılacağını duyurdu.
Avrupa Birliği arabuluculuk yapmayacağını ısrarla vurgularken, Katalonya’nın bağımsızlık ilan ettiği gün, Kanada, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi devletler Katalonya’nın bağımsızlık ilanını tanımayacağını belirttiler. Tabi ki, AB Komisyonu Başkanı’yla benzer endişelere sahip oldukları için…
Öyleyse Referandum Neye Yarıyor?
Woodrow Wilson, 1918’de Orta Avrupa’nın siyasi yapısının olumlu yönde değişmesi için kullanışlı bir kavram olarak düşünür “kendi kaderini tayin” ilkesini. Ancak ilke, dünya üzerindeki devletlerin neredeyse hepsi heterojen bir yapıya sahip olduğu için uluslararası hukuk açısından bir sorun yaratmıştır. Birleşmiş Milletler, bu ilkeyi temel bir hak çerçevesinde kabul etse de bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlamıştır. Ayrılışacak merkezi siyasi iktidar ile mutabakat!
Başur Kürdistan ve Katalonya’da gerçekleşen referandumların hiçbir işe yaramayacağını belirten siyasi analizcilerin kendilerini dayandırdıkları yer tam burasıdır. Merkezi hükümetle anlaşma ve uluslararası destek olmadıkça bağımsızlık ilanı, referandumlardan evet çıksa bile, amacına ulaşamaz. Çünkü yok hükmündedir.
Öyleyse referandum neye yarıyor?
Merkezi siyasetin çarklarında bir işe yaramadığı kesin. Ancak ortadaki durum açık, iki coğrafyada da yaşayan halklar merkezi siyasi yapıya bağlı bir siyasal işleyişten olmadıklarına dair politik bir tavır gösterdiler. Bu tavırlar, bu coğrafyalarda yakın bir geleceğin belirlenmesinde önemli bir yere sahip olacak.
UKKTH Değil Özyönetim
Avrupa Birliği’ne bağlı Özerklik Araştırmaları Komisyonu’nun 2009 yılında yayınladığı bir rapora göre, dünya üzerinde 60 bölgede özerk yapı var. Son yıllarda özellikle Ortadoğu coğrafyasında değişen haritaları da hesaba katarsak bu sayının çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün.
Merkezileşmeye çalışan siyasal iktidarın kaçınılmaz bir çelişkisi bu durum. Dünya üzerinde, merkezi iktidarların homojenleştiremediği halklar olduğu sürece bu çelişki sürecek. Başur Kürdistan ve Katalonya’da olanları bir de bu bakış açısıyla okumaya çalışmak gerek. Merkezi iktidara ya da iktidarlara karşı halkların mücadelesi düzleminden… Merkezileşmeye çalışan iktidar yapılarına karşı hep mücadelenin coğrafyası olmuş bu iki coğrafya. O yüzden bir rastlantı değil bugün yaşananlar.
Etraflarındaki merkezi iktidarların, açık bir şekilde endişeli olduklarını beyan ettikleri şey, kendi merkezi yapılarına muhtaç kalınmadan yeni bir yaşamın kurulabileceği, doğrudan kendi gücünü tesis eden bir siyasal yapı. Merkezi idareye karşı kendi yaşamını ve yaşam alanını yeni baştan yaratabilme gücünün varlığı.
Halkların özgürlük mücadelelerinin, devletli çözümlere sığamayacağının en son iki örneği Başur Kürdistan ve Katalonya deneyimleridir. “Kendi kaderini tayin hakkı” bir devlet yalanıdır. Devletin merkezi kurumlarıyla ilişkisini tamamen kesmemiş bir yerel yönetim organizasyonuna, devletli uluslararası siyasi yapı izin vermemektedir, veremez. Devletçi sisteme eklemlenme potansiyeline karşı özyönetimler, devlet dışı toplumsal bir örgütlenmenin mümkün olabileceğini gösterir. Başur Kürdistan ve Katalonya halklarının iradelerini meşrulaştıracak yegane yöntem budur. Aynı 1936’da Katalonya’da olduğu gibi, aynı 2012’de Rojava’da olduğu gibi…
Hüseyin Civan
The post Ne Katalonya İspanya Ne de Kürdistan Irak – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Irak Ordusu Kerkük’e Yaklaştı: Peşmerge Kerkük’e Sevkiyat Yapıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Irak Ordusu ve Haşd-i Şabi, kentin birkaç kilometre yakınına kadar gelmesi üzerine, binlerce peşmerge ağır silahlarla birlikte Kerkük sınırına yerleşti. Kent içinde de zırhlı polis birlikler ve asayiş hazır bulunduruldu.
Tehditleri kabul etmiyoruz
Peşmerge Genel Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, Irak Ordusu ve Heşdi Şabi’nin Kerkük çevresindeki hareketliliğine vurgu yapılarak, “Savaşa ve kan dökülmesine karşıyız ama tehdit, saldırı ve savaş naralarını da kabul etmiyoruz” vurgusu yapıldı.
Açıklamada, “Dün gece Heşdi Şabi güçleri ile Irak ordusuna bağlı bazı güçler, özellikle Kerkük çevresinde, peşmergenin denetimindeki bölgelere saldırı amacıyla hazırlık ve hareketlilik halinde olmuştur” diye belirtildi.
The post Irak Ordusu Kerkük’e Yaklaştı: Peşmerge Kerkük’e Sevkiyat Yapıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Celal Talabani’nin Cenaze Töreni Cuma Günü Gerçekleştirilecek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Uzun zamandır Almanya’nın Berlin kentinde tedavi gören ve dün 84 yaşında yaşamını yitiren Başur Kürdistan’lı siyasetçi Celal Talabani için Cuma günü cenaze töreni gerçekleştirilecek. Talabani için önce Bağdat, ardından da Süleymaniye’de tören yapılacak. Cenaze töreni ile ilgili bilgi veren, Talabani’nin daha önce liderliğini yaptığı KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) Sözcüsü Sadi Ahmed Pire, cenazenin Almanya’dan önce Bağdat’a getirileceğini açıkladı. Bağdat’taki resmi törenin ardından Süleymaniye’ye getirilecek naaş, burada defnedilecek.
Celal Talabani Kimdir?
12 Kasım 1933’te Başur Kürdistan’ın Kelkan bölgesinde doğan Celal Talabani, siyasi yaşamına KDP’de başladı. 1961 yılında Irak’ta Abdülkerim Kasım hükümetine karşı Kürt ayaklanmasına katılan Talabani, 1963 yılında Irak devletiyle yürütülen müzakerelerde Kürt delegasyonunun başında bulundu.
KDP içinde, Molla Mustafa Barzani ile yaşadığı görüş ayrılığı sonrasında 1975 yılında Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni kurdu. Bu ayrışma Başur Kürdistan’da son 40 yıla Talabani (KYB) – Barzani (KDP) ekseninde damga vurdu ve bu iki eksen arasındaki siyasi rekabet sürdü. Bu mücadelede bölgesel güçlerden TC Barzani, İran ise Talabani’ye yakın durdu.
1991’deki 1. Körfez Savaşı sonrası bu rekabet yerini müttefikliğe bıraktı, ortak hükümet kuran KDP-KYB, aynı yıl Başur’da TC desteğinde PKK ile savaştı. Ancak bu ortaklık uzun sürmedi ve 1994’te KDP-KYB arasında “Birakujî- Kardeş kavgası” olarak adlandırılan çatışmalar yaşandı. ABD ve İngiltere gibi devletlerin ara buluculuğu sonucu 1998’de ateşkes sağlandı.
2003 Yılındaki 2. Körfez Savaşı sonrası yaşanan ABD işgali Celal Talabani’nin siyasi kariyerinde yeni bir dönemi başlattı. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in devrilmesi sonrası Celal Talabani, Irak Geçici Hükümet Konseyi üyeliğine seçildi. 2006’da Irak’ın Arap olmayan ilk Cumhurbaşkanı seçilen Celal Talabani, 2014’e dek bu görevde kaldı.
The post Celal Talabani’nin Cenaze Töreni Cuma Günü Gerçekleştirilecek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ABD Referandumu Tanımadığını İlan Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Tillerson açıklamasında ”Amerika Birleşik Devletleri pazartesi günü gerçekleştirilen Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin tek taraflı referandumunu tanımıyor. Sonuçların meşruluğu yoktur ve birleşik, federal ve demokratik Irak’ı desteklemeye devam edeceğiz,” dedi.
The post ABD Referandumu Tanımadığını İlan Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Başûr’da İlk Referandum Sonuçları Açıklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Sayılan 138.585 seçmenden yüzde 97,08 evet çıkarken, yüzde 2,92 hayır çıktı.
Şehirlere göre katılım oranları ise şöyle:
Erbil: %84
Duhok: %90
Kerkük: %78
Ninova Ovası: %80
Hanekin: %92
Akre:%94
Gulala: %78
Zaho: %94
Karatepe: %62
Cebare: %76
Soran: %86
Mahmur: %87.3
Amediye: %89
Oy sayma işlemi sürüyor..
The post Başûr’da İlk Referandum Sonuçları Açıklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post TSK ve Irak Ordusu Başûr Sınırında ‘Ortak Manevralara’ Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Irak Ordusu ve TSK 8 gündür Silopi-Habur bölgesinde gerçekleştirilen tatbikata ilişkin olarak “Türkiye ile sınırda ortak manevralara başladık” açıklamasında bulundu.
Ayrıntılar geliyor…
The post TSK ve Irak Ordusu Başûr Sınırında ‘Ortak Manevralara’ Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Kerkük’te Gece Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Başûr’da referandum süreci devam ederken, Kerkük Valiliği tarafından alınan kararla şehirde gece sokağa çıkma yasağı ilan edildiği öğrenildi.
Öte yandan Seçim ve Referandum Bağımsız Yüksek Komisyonu, saat 18.00’de sona ermesi planlanan bağımsızlık referandumunda oy verme işleminin saat 19.00’a kadar uzatıldığını açıkladı.
The post Kerkük’te Gece Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İran Rejimi Başûr ve Rojhilat Sınırına Askeri Yığınak Yapmayı Sürdürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Başûr’da yapılan referandum bahanesiyle İran rejimi, Başûr’a askeri yığınak yapmaya devam ederken, Rojhilat’ın Merîvan, Banê, Pîranşar, Şino ve Serdeşt kentleri semalarında alçak uçuş yapıldığı öğrenildi.
İran’ın çok sayıda özel kuvvet birimini de Merivan’da konuşlandırdığı ve kentin Dörtyol mevkiinde 4 kişinin gözaltına alındığı, Mahabad’da ise kente çok sayıda Devrim Muhafızı’nın sevk edildiği ve çok sayıda obüsü de Sinê kırsalına kaydırdığı edinilen bilgiler arasında.
The post İran Rejimi Başûr ve Rojhilat Sınırına Askeri Yığınak Yapmayı Sürdürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Başur’da Referandum – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Coğrafyamızda, geçtiğimiz Nisan ayında yaşadığımız ve toplumu “evet” ile “hayır” arasında seçeneklere kutuplaştırarak oy vermeye çağıran referandum sandığı, bu kez farklı bir amaçla, Başur Kürdistan halkının önüne konuluyor.. Söz konusu referandumun sorusu ise, bağımsız olup olmamaya “evet” ya da “hayır” şeklinde olacak.
Ancak, Güney Kürdistan’da yönetimdeki KDP tarafından 25 Eylül’de gerçekleştirileceği açıklanan devlet olma referandumu öncesi bölgesel ve küresel güç merkezleri arasında, farklı düzeylerde gerilim yaşanıyor. Gerilim yaşanan bu güç merkezleri arasında başta, Bağdat hükümeti geliyor. Barzani yönetiminin ilişkilerinin iyi olduğu Washington ve Ankara ise referandumu “zamansız” buluyor. KDP’nin hakim olduğu Hewler ve siyasi rakipleri KYB ile Goran’ın etkin olduğu Süleymaniye ve Tahran da referanduma muhalefet şerhi koyan güç merkezlerinden.
Diğer taraftan petrol yataklarının bulunduğu Kerkük gibi tartışmalı bölgelere sandık kurulacak olması, referandum öncesi Hewler- Bağdat arasındaki gerginliği artırıyor.
Barzani yönetimi bir yandan da referandumu, Kürtler dışındaki etnik gruplarda “sempatik” kılacak adımlar atıyor. Adı şimdiden belirlendiği söylenen devlette isim -Federal Kürdistan Cumhuriyeti-, bayrak, ulusal marş konusunda verilebilecek tavizler yer alıyor.
2003’teki ABD işgali sonrası Irak’ta şekillenen konjonktürde ortaya çıkan, -bilinen adıyla- Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin uzun süredir yaşadığı iç sorunlar, referandum gündemiyle şimdilik sümen altı edilmiş görünüyor.
1991’deki 1.Körfez Savaşı’yla temelleri atılan bu devletsi yapıda Başur Kürtleri, ilerleyen yıllarda bölgesel yönetimin politikalarıyla, bölgesel-küresel devletler arasında “diplomasi kartı” olarak görüldüler. 2003 ABD işgali sonrası Başur, komşu olduğu devletlerle ticari, siyasi ilişkiler geliştirdi. Bu ilişkiler ve sahip olduğu enerji kaynakları ile fiilen bir devlet yapısına bürünen Barzani yönetimi, küçük bir bölgesel güç haline geldi. Bu ilişkiler çerçevesinde, Bağdat merkezli hükümetten gitgide uzaklaşan Barzani yönetimi, Başur Kürdistan özelinde de, Goran ve KYB gibi muhaliflerin bulunduğu Süleymaniye’den ziyade Hewler’de gücünü yoğunlaştırdı. 2015’ten beri meclisi kapatan ve görev süresi dolmasına karşın fiilen başkanlığını sürdüren Mesud Barzani, dikkatlerin IŞİD ile mücadeleye odaklandığı bu süreci “bağımsızlaşma” yolunda yeni bir fırsat olarak görüyor.
2014’te Musul’un IŞİD tarafından işgaliyle oluşan fiili durumda, bir yandan iç sorunlar yaşayan Barzani tarafından Başur Kürtlerinin “gönlünü okşayacak” bir vaat olarak ortaya atılan “bağımsızlık” vurgusuyla güçlendirilen devlet fikri, küresel sermaye çevrelerince de “cesur bir adım” olarak değerlendirildi. Geçtiğimiz aylarda, açıkladığı “en zenginler listelerinden” tanıdığımız Forbes dergisinde Ellen R. Wald’un yazdığı makalede referandumun, Ortadoğu haritasını, petrol piyasası üzerinden küresel kapitalist şirketler lehine çevireceği belirtildi.
Eğer bir engelleme-erteleme olmaz, referandum 25 Eylül’de yapılırsa, 26 Eylül sabahı neler yaşanacak? İsrail dışında resmen hiçbir devletin tanıyacağını taahhüt etmediği bu “bağımsızlığa” giden yolda, sadece bir “referandum sonucu” açıklanmış olacak. Referandumun sonuçları %70’leri aşan güçlü bir orana ulaşırsa, Bağdat ve Washington’la pazarlık kapısını tamamen kapatmayan Barzani, petrol pazarında daha bağımsız bir ekonomi politikası izlemek için otonomisini genişletme yolları arayacak.
Referandum öncesine ve sonrasına dair devletleşmiş ve devletleşmeye çalışan özneler arasında bu senaryolar konuşulurken, Başur halkları ise ağırlaşan ekonomi ve savaşlar arasında yaşam mücadelesine devam edecek.
The post Başur’da Referandum – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>