bildiri – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 30 Apr 2020 18:59:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Genç İşçi Derneği’nden 1 Mayıs Bildirisi: Hayat Durdu Biz Durmadık https://meydan1.org/2020/04/30/genc-isci-derneginden-1-mayis-bildirisi-hayat-durdu-biz-durmadik/ https://meydan1.org/2020/04/30/genc-isci-derneginden-1-mayis-bildirisi-hayat-durdu-biz-durmadik/#respond Thu, 30 Apr 2020 18:59:16 +0000 https://meydan.org/?p=57686 Genç İşçi Derneği 1 Mayıs bildirisi yayınladı. Bildirinin tam metni: Hayat Durdu Biz Durmadık 1 Mayıs, mücadelenin ve dayanışmanın günü. Yüzyıllardır işçiler, iş yerlerinde patronların zulmüne, kapitalizmin adaletsizliğine karşı başkaldırıyor; mücadelelerini sokaklarda, meydanlarda bir araya getiriyorlar. Bu sene 1 Mayıs’a bizim için her günü olağanüstü olan ancak bu kez zenginler için de olağanüstü olan günlerde […]

The post Genç İşçi Derneği’nden 1 Mayıs Bildirisi: Hayat Durdu Biz Durmadık appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Genç İşçi Derneği 1 Mayıs bildirisi yayınladı.

Bildirinin tam metni:

Hayat Durdu Biz Durmadık

1 Mayıs, mücadelenin ve dayanışmanın günü. Yüzyıllardır işçiler, iş yerlerinde patronların zulmüne, kapitalizmin adaletsizliğine karşı başkaldırıyor; mücadelelerini sokaklarda, meydanlarda bir araya getiriyorlar. Bu sene 1 Mayıs’a bizim için her günü olağanüstü olan ancak bu kez zenginler için de olağanüstü olan günlerde giriyoruz. Korona krizi her günü kriz olan genç işçiler için sistemin süregelen krizlerinden yeni bir tanesi oldu. Birikmişleriyle evlerinde kalan, ücretli izne ayrılan ya da zaten eve kapanmak için maaşa ihtiyacı olmayanların yanında hem çaresiz hem de umursanmayan yüzbinler, milyonlar olarak zorluklarla boğuşmak zorunda kaldık, kalıyoruz. Çalışarak hastalığa yakalanmak ya da evde kalıp aç kalmak arasında seçim yapmak zorunda olduğumuz yaşamlarımızda her gün mücadele bizim için.

Biz genç işçiler, korona virüs salgını önlemleri adı altında evlerine kapatılanlara hizmet edenler olarak konuşuyoruz. Kasiyerler arasında sürdürdüğümüz, bir kargo motorundan diğerine ulaştırdığımız, sırtımızda koliler, mutfaklarda siparişler arasında fısıldaştığımız seslerimizi şimdi yükseltme zamanı.

Bizler kim miyiz? Bizler genç işçileriz, en çalışılmaz koşullarda bile çalışmaya zorlananlarız.

Bizler kargo işçileriyiz, önlemlerin masraf olarak görülüp yapılmadığı ya da geciktirildiği iş yerlerimizde, artan iş yüküne yetişmeye zorlananlarız. Evden eve, depodan eve her gün yüzlerce, binlerce insanın dokunduklarına dokunmak zorunda kaldığımız yetmezmiş gibi en basit maske, dezenfektan talebimizde azar yiyenleriz. Sokakta dolaşmanın yasaklandığı bu günlerde, depolardan evlere ayakkabı taşıyanlarız biz.

Bizler depo işçileriyiz. Kargolara yetiştirmek zorunda olduğumuz koliler arasında, bir insanın taşıyabileceği ürünün sınırlarını bedeniyle zorlayarak ölçenleriz. Salgın nedeniyle artan iş yükünün ceremesini, mesai saatlerimizin artmasına rağmen maaşlarımızın azaltılmasıyla ödeyenleriz.

Bizler market işçileriyiz. Kapısında insan kuyruğu eksik olmayan iş yerlerinde virüs kaynağıymışız gibi görülüp horlananlarız. İnsanların 1 saati bile dışarıda geçirmeye korktuğu günlerde, 13 saatten aşağı çalışanımız yoktur. Önlem hazırlıkları, çalışma saatlerine dahil edilmez bile. Daha önce ilgilenmediği reyonlarla ilgilenen, sorumlu olmadığı işlere zorlananlarımızın sırtına evden eve servis dayatması yüklenenleriz.

Bizler fast food işçileriyiz. Dünyanın en büyük zincirlerinde çalışırken maaşları ödenmeyen ya da geciktirilenleriz. Buna gerekçe olarak da az gelen siparişlerin faturası kesilenleriz. Zaten hızlı çalıştığımız sektörde daha da hızlı olmaya zorlananlarız.

Bizler işten atılan garsonlar, komiler, bulaşıkçılarız; eve kapanma lüksümüzün olmadığı bu adaletsizlikler sisteminde işleri elinden alınıp ortada bırakılanlarız. Yıllık izinlerini kullanmaya zorlanan ve bazen onu kullanmanın dahi lüks gibi sunulduğu işçileriz biz.

Kimine Ücretsiz İzin Kimine İşten Atma

Biz genç işçiler sürecin başından beri en çok sömürülenler, en çok ezilenler olduk belki de. Halihazırda güvencesiz, esnek çalışma koşullarının bir silah olarak kullanıldığı farklı hizmet sektörlerinde çalışan arkadaşlarımıza bu şiddet artarak devam etti. Güvenceli işlerde çalışan işçilerin çok az bir kısmı ücretli izne çıkarılırken, hizmet işçilerinin hiçbirine ücretli izin düşmedi. İzne ayrılabilenlere ya izinleri yıllık izinlerinden kullandırıldı ya da ücretsiz izine çıkarılarak günde 39 lirayla açlığa mahkum edildi.

Çalışana Sömürü Hep Daha Fazla

Yaşamak için çalışmak zorunda olan ve sektörü doğrudan etkilenmeyenlerimize ise önlemler artan iş yüküyle boğuşmamızın bir gerekçesi olarak sunuldu. Mesai saatlerimiz, zorunlu tutulan önlemlerin hazırlık aşamasına katıldı. Hep daha fazla çalıştığımız iş yerlerinde yine daha fazla çalıştık bu kez yarı yarıya azaltılmış maaşlarımızla. Devlet işten atmaların yasakladığını söyledi ama pek çoğumuz bütün süreç bitene kadar zaten işten atılmıştı. İşten atmaların yasaklanması bahane gösterilerek ücretsiz izinlere yasal kılıflar oluşturuldu.

Salgında kapitalizm çocuk işçi sömürüsüne de hız kesmeden devam etti. Diğer genç işçilere ise çifte standart uygulamalarına… 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı ilanının ardından, izin belgesiyle çalışabilen genç işçilere “ayrıcalık” sağlandı. Temel gıda maddeleri ve diğer ihtiyaçlar için yapılan az miktarda yardıma erişim sağlanamadı, kıt kanaat geçinmeye çalışan ailelerimizin eline bakmaya zorlandık.

Ve artan baskının, sömürünün, değersizleştirilmeye çalışılan yaşamlarımızın en çok farkına vardığımız şu günlerde 1 Mayıs’a giriyoruz. Virüslü de virüssüz de hayatlarımızı bizden çalan patronlara karşı mücadelemizi yükseltmeye çağırıyoruz. Bütün genç işçileri 1 Mayıs için hazırladığımız programa katılmaya, kendi aramızda çıkardığımız sesleri yükseltmeye çağırıyoruz.

The post Genç İşçi Derneği’nden 1 Mayıs Bildirisi: Hayat Durdu Biz Durmadık appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/30/genc-isci-derneginden-1-mayis-bildirisi-hayat-durdu-biz-durmadik/feed/ 0
Tek Tip Elbiseye Karşı Bildiri Dağıtan 9 ESP’li Gözaltına Alındı https://meydan1.org/2018/01/27/tek-tip-elbiseye-karsi-bildiri-dagitan-9-espli-gozaltina-alindi/ https://meydan1.org/2018/01/27/tek-tip-elbiseye-karsi-bildiri-dagitan-9-espli-gozaltina-alindi/#respond Sat, 27 Jan 2018 17:09:43 +0000 https://seninmedyan.org/?p=27426 Kadıköy Beşiktaş giden vapurunda, hapishanelerde tek tip elbise dayatmasına karşı bildiri dağıtan ESP’liler gözaltına alındı. ESP İstanbul il örgütü resmi hesabından yaptığı açıklamada, 9 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Kadıköy Beşiktaş vapurunda Tek Tip Elbiseye karşı bildiri dağıtan il başkanımız Pınar Türk, il yönetici ve üyelerimiz Serkan ZorluErkan CelikcanM. Bedran ÇogaltayGokhan GüneşÖzgür BaykaraMurat DoğanBedirhan KarayerSedat Türlü […]

The post Tek Tip Elbiseye Karşı Bildiri Dağıtan 9 ESP’li Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kadıköy Beşiktaş giden vapurunda, hapishanelerde tek tip elbise dayatmasına karşı bildiri dağıtan ESP’liler gözaltına alındı. ESP İstanbul il örgütü resmi hesabından yaptığı açıklamada, 9 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

The post Tek Tip Elbiseye Karşı Bildiri Dağıtan 9 ESP’li Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/27/tek-tip-elbiseye-karsi-bildiri-dagitan-9-espli-gozaltina-alindi/feed/ 0
Lise Anarşist Faaliyet’in Yayınladığı Bildiri https://meydan1.org/2017/11/12/20439/ https://meydan1.org/2017/11/12/20439/#respond Sun, 12 Nov 2017 18:51:06 +0000 https://seninmedyan.org/?p=20439     Eğitim sisteminin bireyleri itaatkarlaştırmak için kullandığı bir yöntem olan ”ezber”e karşı Lise Anarşist Faaliyet’in yayınladığı bildiri: DÜŞÜNSENE! EZBER ? Ezber bilginin sürekli tekrarlanarak akılda kalmasıdır. Ezberlemek sınava kadar ezberlediklerimizi sınavdan sonra unutmamızdır. Eğitim sistemi de bize empoze etmek istediklerini ezberletir. Ezberlediklerimizi hiç unutmamamız için ise hep tekrarlatır. Eğitim bizleri yaşamımız boyunca sorgulamayan ve […]

The post Lise Anarşist Faaliyet’in Yayınladığı Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

 

Eğitim sisteminin bireyleri itaatkarlaştırmak için kullandığı bir yöntem olan ”ezber”e karşı Lise Anarşist Faaliyet’in yayınladığı bildiri:

DÜŞÜNSENE!

EZBER ?

Ezber bilginin sürekli tekrarlanarak akılda kalmasıdır. Ezberlemek sınava kadar ezberlediklerimizi sınavdan sonra unutmamızdır. Eğitim sistemi de bize empoze etmek istediklerini ezberletir. Ezberlediklerimizi hiç unutmamamız için ise hep tekrarlatır. Eğitim bizleri yaşamımız boyunca sorgulamayan ve itaatkar bireyler haline getirmeye çalışır. Düşünceleri ezberletir.Ancak düşünmek sorgulamaktır ezberlenemez.

EZBERLEME!
Eğitim, var olan iktidarın düşünceleriyle değişim gösterir. Bu değişen düşüncelerle bizlerin de düşüncelerine sürekli müdahale eder. Ezberletilen şeyler değişse de her iktidar sorgulamayı engelleyip düşünceyi ezberletir. Muhafazakar bir anlayış varsa bizler de muhafazakarlaştırılırız. Eğer Kemalik bir anlayış varsa bizler de Kemalikleştiriliriz.Yani eğitim bizleri düşündürtmez.

Her sabah okutulan marşlar iktidarın değişmesiyle bir anda ayetlere dönüşür. Milli güvenlik derslerinin yerine din dersleri çoğalır okullarda, mescidler açılır.

Müfredatlar, yönetmelikler değişse de ezberin amacı bellidir. İktidarın düşüncesini benimsemiş bireyler yetiştirmek.

Okullarda öğretilen dersler iktidarlı ve ötekileştiren düşüncelerin bizlere ezberletilmesidir. Devletin olmazsa olmazı, sayısız insanın katledildiği savaşlar tarih dersleriyle, bu savaşlarla çizilmiş sınırlar coğrafya dersleriyle ezberletilir. Dil bilgisi dersleriyle ana dilimiz yok sayılarak devletin resmi dili öğretilir. Din dersleriyle ise inancımızın olup olmadığı önemsenmeden dualar ayetler ezberletilir.

”DÜŞÜNSENE!

Yine bir sistem değişikliğinin tam ortasındayız. İktidarlar yine bizim yerimize düşünüp ‘’en iyi’’ sisteme karar veriyorlar. Bizse yine onların düşündüklerini ezberlemek zorunda bırakılacağız. Bu sefer ezberleme, karşı koy!

Düşünsene, arkadaşlarımızın intihar etmesine yol açan sınavların olmadığını,
Düşünsene , arkadaşlarınla rakip olmadığını
Düşünsene, saçmalıklar sisteminin bilgilerini ezberlemek zorunda kalmadığını
Düşünsene, sabahın karanlığında okula gitmek zorunda olmadığını
Düşünsene, düşüncenin otoriteyle değil paylaşma ve dayanışmayla çoğaldığını
Düşünsene, düşüncelerinin ve bedeninin özgür olduğunu
Düşünsene, dilini ve kültürünü özgürce yaşayabildiğini
Düşünsene, ilişkilerimizin rekabetçi ve çıkarcı değil de paylaşma ve dayanışmayla dolu olduğunu

Düşünsene Düşünce Ezberlenemez. İktidar İtaati Ezberletir. İtaati ezberleme. İktidara Karşı Koy.

Lise Anarşist Faaliyet”

The post Lise Anarşist Faaliyet’in Yayınladığı Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/12/20439/feed/ 0
Gençlik Örgütleri 8 Kasım’da Beyazıt’a Çağırdı https://meydan1.org/2017/10/27/genclik-orgutleri-8-kasimda-beyazita-cagirdi/ https://meydan1.org/2017/10/27/genclik-orgutleri-8-kasimda-beyazita-cagirdi/#respond Fri, 27 Oct 2017 16:09:11 +0000 https://seninmedyan.org/?p=19006 Gençlik Örgütleri, 12 Eylül darbesinin ardından devlet tarafından üniversiteleri kontrol etmek için oluşturulan YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu)’ün kuruluşunun yıl dönümünde Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirilecek gençlik buluşması için Kadıköy Süreya Operası önünde bildiri dağıtımı gerçekleştirdi. Gençlik Örgütleri 8 Kasım 2017’de Beyazıt Meydanı’nda gerçekleşecek “Gençlik Buluşması”na çağırdı.

The post Gençlik Örgütleri 8 Kasım’da Beyazıt’a Çağırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Gençlik Örgütleri, 12 Eylül darbesinin ardından devlet tarafından üniversiteleri kontrol etmek için oluşturulan YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu)’ün kuruluşunun yıl dönümünde Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirilecek gençlik buluşması için Kadıköy Süreya Operası önünde bildiri dağıtımı gerçekleştirdi.

Gençlik Örgütleri 8 Kasım 2017’de Beyazıt Meydanı’nda gerçekleşecek “Gençlik Buluşması”na çağırdı.

The post Gençlik Örgütleri 8 Kasım’da Beyazıt’a Çağırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/27/genclik-orgutleri-8-kasimda-beyazita-cagirdi/feed/ 0
Devlet Yasaklar Devlet Aklar https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/ https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/#respond Sat, 12 Dec 2015 13:27:59 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/ Yasak; bazen yasalar ya da yönetmelikler, bazen toplumsal kurallar, bazen de din ya da ahlak gibi kurumlar tarafından, bir yerde ya da bir topluluk içerisinde yapılmasına izin verilmeyen şey. Kimi zaman yazılı kimi zaman da sözlü olan; yaptırımı bazen hafif bazen de sert olan; ama dayanağını her zaman bir iktidar kurumundan alan engel. Yasaklamak; yukarıda […]

The post Devlet Yasaklar Devlet Aklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Yasak; bazen yasalar ya da yönetmelikler, bazen toplumsal kurallar, bazen de din ya da ahlak gibi kurumlar tarafından, bir yerde ya da bir topluluk içerisinde yapılmasına izin verilmeyen şey. Kimi zaman yazılı kimi zaman da sözlü olan; yaptırımı bazen hafif bazen de sert olan; ama dayanağını her zaman bir iktidar kurumundan alan engel.

Yasaklamak; yukarıda sıralanmış farklı gerekçeler sebebiyle, bir kimse tarafından gerçekleştirilmek istenen bir eylemin, başka bir kimse ya da topluluk tarafından engellenmesi hali.

Modern devlet teorisi, insan haklarını “kişi hak ve özgürlükleri” olarak tanımlar; devlete de -kendini temellendireceği anayasa ve çıkardığı yasaları ile- bu özgürlüklerin korunması görevini biçer. Aynı teori “başkalarının haklarının korunması amacı”yla yasakları da savunur. Oysa devlet, birazdan aşağıda detaylandırılacak olan yasakların bizatihi kaynağıdır.

Yine teorisyenler, yasakları çiğneyenlerin -devlete karşı suç işleyenlerin- cezalandırılması işlevini, yani adaletin tesisi rolünü yine devlete biçer. Hukuk devleti teorisiyle devletin tüm kademelerinin ve kurumlarının hukuk ile bağlı olduğu ve devletin de suç işlememe yükümlülüğü olduğu savunulsa da, aslında devlet doğası itibariyle tam bir suç makinesi ve suçluları aklama müessesesidir.

Devlet Aklar1

Devlet Yasaklar

Özgürlüklerin koruyucusu ve adaletin sağlayıcısı olduğu iddia edilen devlet, yasaklar. Kendinden olmayan, ona biat etmeyen ya da varlığını kabul etmeyen herkesi ve her şeyi yasaklar.

Devlet; zaten hakkı olanı isteyen, “esnek” sömürü koşullarına ve patronların kar hırsına karşı mücadele edenleri engeller. Daha insani koşullarda çalışmayı, kıdem ve ihbar tazminatını, sendikayı engeller. Engele uymayan olursa, işten attırmanın yolunu açar. Devlet, sömürüye karşı direnen işçilerin örgütlenmesini yasaklar.

Bir duvara afiş asmayı, sokakta bildiri dağıtmayı, bir meydanda basın açıklaması yapmayı yasaklar. Yürüyüş düzenlemeyi, stand açmayı, slogan atmayı yasaklar. Pankart açmayı ya da duvara yazı yazmayı da elbette… Devlete göre; düşündüğünü anlatmak ya da senin düşündüğünü başkalarının görmesini sağlamaya çalışmak yasak. Eğer uyulmazsa, para cezasına da, gözaltısına da, tutuklamasına da hazır olmak gerekir.

İçinde yaşadığımız gerçeklikte, düşünmemeli ya da düşündüğünü asla belli etmemeli. Çünkü devletin buyurduğuna göre, iktidarı eleştirmek, buna dair bir yazı kaleme almak ya da yalnızca konuşmak da yasak. Tahir Elçi gibi düşündüğünü dile getirmek ya da yine tıpkı onun gibi aslında failleri son derece meşhur olan kayıpların peşine düşmek, engellenir. Çünkü; devletin suçlarını ortaya çıkarmak yasak!

Savaşın talan ettiği topraklardan bir umutla kaçıp, hiç bilinmeyen bir coğrafyada yaşama tutunmak neredeyse imkansızdır. Açıkça konuşulmasa da, “umuda yolculuk”ların son durakları aslında ortadadır. Bu durak bazen ıssız bir sahil kenarı, bazen savaştan beter toplama kampları, bazen birer hapishaneye dönüşen geri gönderme merkezleridir. Devlet bir savaş coğrafyasından kaçışı da, yeni bir yaşam umudu için yürümeyi de engeller. Yaşamak için, devletlerin savaşından kaçmak da yasak.

Kadınlar için boşanmak da, kürtaj da, tacizciden ya da tecavüzcüden hesap sormak da yasak. Devlet, kadını her daim görünmez kılar ve hep ‘erk’eğin gerisinde sinikleşmeye mahkum etmek isterken; erkeği kollar, kadını yok sayar. Çünkü bir kadın olarak yaşamak da, yaşamak için direnmek de yasak.

Kesilen elektrik sebebiyle bahçede ateş yakıp yemek pişirmek, evde kalan son yiyeceklerin de tükenmesiyle yan komşuya gitmek yasak. Çünkü sokağa çıkmak yasak. Devlet Kürdistan topraklarında ilan ettiği olağanüstü hallerle sokağa çıkmayı engeller. Katillerden korunmak için sokak başlarına kazılan hendekleri, keskin nişancılardan korunmak için sokak aralarına gerilen bezleri engeller. Çünkü Kürdistan’da var olmak da, özgürlük için direnmek de yasak.

Devlet Aklar

Devlet Aklar

Devlet, yaptıklarını çoğu zaman gizler; işbirlikleri, kirli pazarlıkları, ortaklıkları ayyuka çıkmasın diye. Aksi olduğunda, yani bilinmemesi gereken bir durumun açığa çıkması söz konusu olursa ya da kendi çıkarları için yaptığı işbirliklerinin tehlikeye düşmesi ihtimali açığa çıkarsa; devlet aklar.

Daha fazla kar hırsıyla göz göre göre ölüme yollanan, bir rezidansın en üst katında ya da bir madenin en karanlık dibinde yaşamını yitiren işçilerin ardından katilleri aklar. Çoğu zaman kaza diyerek yaşamını yitiren işçiyi suçlar ya da kader diyerek yaşamını yitirenlerin ardında kalanları bu ölüme ikna etmenin yollarını arar; şehit der, cenazesini bayraklara sarar… Devlet; Marmara Park AVM’de, Ermenek’te, Soma’da, Torunlar’da ve daha sayılamayacak kadar çok olan işçi katliamlarında yaptığı gibi; her zaman patronları aklar.

Devlet, karşısında mücadele edenleri sinikleştirmek için türlü yola başvurur. Korkutmaya çalışır, gözaltına alır, işkence eder, tutuklar. Bu şekilde sindiremediklerini ise katleder. Katlettiği her bir kimsenin ardından ise türlü bahaneler sıralayarak, yaşananı meşrulaştırmaya çalışır. Zaman aşımlarıyla, meşhur olan failleri; bizatihi düzenlediği ‘güvenlik yasa’larıyla, ‘vur emrini’ verdiği polislerini; beyaz toroslarla terör estiren özel birliklerini; Esedullah Timleri’ni aklar… Devlet, gecenin bir vakti girdiği bir evde, doğudan hedef alınarak katledilen kadınların, Dilan’ın, Dilek’in, Günay’ın… katillerini, “çatışma çıktı, kendini savundu” diyerek aklar.

“Kaçakçı değil, terörist” diyerek Roboski’nin, “Güvenlik önlemi alınmasını kendileri istemedi” diyerek Suruç’un, “Güvenlik zaiyatı yok” diyerek Ankara’nın faillerini, yani aslında doğrudan kendini aklar devlet. Kürdistan’da yaşanan sayısız katliamda, köy yakmada, zorla göç ettirmede suçu sözde ‘terör’de bulur ve yaratıcısı olduğu bir talan sürecinde kendisini aklar.

Adına kimi zaman namus, kimi zaman ahlak der. Bahanesini kimi zaman “erkeklik gururu” kimi zaman “ağır tahrik” sayar; kadın katillerini aklar. Nefreti körükleyen ve nefret suçunu pekiştiren yasalarıyla eşcinsel ve trans bireylere yönelik şiddeti ve cinayeti meşrulaştırır. Şiddet uygulayanı, taciz edeni, katledeni aklar.

Devlet, 17-25 Aralık Operasyonları’nda milyarlar çaldıkları açığa çıkan bürokratlarını, yolsuzlukları ayan beyan ortaya çıkan bakanlarını, belediye başkanlarını, milletvekillerini aklar. Ayakkabı kutularına sığmayacak kadar çok çalan hırsızlarını, açığa çıkan rüşvet kayıtlarında isimleri geçenleri “Bu, siyasi bir algı operasyonudur, dış mihrakların oyunudur” diyerek aklar.

IŞİD çetelerine gönderdiği tırlar dolusu silaha ‘insani yardım’ diyerek; aynı çetelere asker olarak katılan eli kanlı katilleri Suriyeli mülteciler olarak servis ederek; yaptığı petrol anlaşmalarını ve para yardımlarını ‘muhaliflerle’ kurulan ilişkiler diye lanse ederek; devlet, Suriye Savaşı’ndaki rolünü aklar. IŞİD’e verilen lojistik destek ‘kararlı dış politika’ olur; atılan bombalar, yapılan operasyonlar ve katledilen halk ‘teröre karşı mücadele’…

Devlet, beraber iş tezgahladığı şirket patronlarını, finans zenginlerini, harici ve dahili kapitalist dostlarını aklar. Vergi kaçırmada, devlet arazilerinin peşkeş çekilmesinde, kara para aklamada elinden geleni ardına koymaz. Ağaoğulları, Zarrablar ve niceleri aklanır. Devlet, geçmişte beraber iş tuttuğu, daha nice işler tutacağı Ergenekoncuları, Balyozcuları aklar.

İşte, toplumsal düzeni inşa ettiği iddia edilen; hak ve özgürlüklerin kaynağı ve koruyucusu olarak yutturulmaya çalışılan devlet budur. Devlet yasaklamak üzerine kuruludur; yasaklara karşı özgürlüğü için mücadele edenleri susturmak ve yıldırmak için ezer, katleder.

Adaletin sağlayıcısı ve koruyucusu diye yutturulmaya çalışılan devlet, tam da adaletsizlik üzerine kuruludur. Varlığı adaletsizliğin devamına bağlıdır, bu yüzden de adına ‘adalet sağlamak’ dediği her şey, esasen adaletsizliğin, baskının ve sömürünün devamlılığını sağlamaktır. Bunun için kullandığı araç ise, pisliklerini aklamaktır.

Meclisi, kabinesi; polisi, savcısı, mahkemesiyle bir bütün olarak devlet yapılanması işte bu iki amaç için vardır: Yasaklamak ve aklamak.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post Devlet Yasaklar Devlet Aklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/feed/ 0