bilgisayar – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 25 Dec 2019 14:32:29 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 ” HİLE ” – Uğur Akbaş https://meydan1.org/2015/06/12/hile-ugur-akbas/ https://meydan1.org/2015/06/12/hile-ugur-akbas/#respond Fri, 12 Jun 2015 09:21:29 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/12/hile-ugur-akbas/ Oynamayı çok sevdiğimiz bir bilgisayar oyununda, geride kalmamak için aşamaları bir çırpıda atlayıp daha ileri düzeye geçmek istemiş; bunun için de o oyunun hilelerine başvurmuşuzdur. Hile, elbette bir bilgisayarı kandırmak içinse sıkıntı olmayabilir; ama bütün bir yaşamda farklı farklı biçimde karşımıza çıkan, bazen farkında olmadan bizi aldatan hile durumları için aynı masumlukta konuşmak biraz zor. […]

The post ” HİLE ” – Uğur Akbaş appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
hile-nasil-yapilir

Oynamayı çok sevdiğimiz bir bilgisayar oyununda, geride kalmamak için aşamaları bir çırpıda atlayıp daha ileri düzeye geçmek istemiş; bunun için de o oyunun hilelerine başvurmuşuzdur.

Hile, elbette bir bilgisayarı kandırmak içinse sıkıntı olmayabilir; ama bütün bir yaşamda farklı farklı biçimde karşımıza çıkan, bazen farkında olmadan bizi aldatan hile durumları için aynı masumlukta konuşmak biraz zor.

En basitinden, peynir almak için gittiğimiz bakkalın, domates almak için gittiğimiz manavın terazisinin ibresinin ne kadar doğru gösterdiğinden asla emin olamayız. Hele de pul bibere kiremit tozu konulduğunu az çok biliyorsak. Kokusuz-tatsız meyveler, şişirilmiş piliçler, su karıştırılan sütler… Pazarda, evde, markette kısacası her yerde yaşamımıza dahil olan ürünlerin çoğu, biz bilmesek de hilelidir. Bazen de hileyi açık açık gösterir mağaza ya da market sahipleri. Etiketlerde bir ürünün fiyatını, sonu 90 kuruş, 95 kuruş ya da 99 kuruşla bitecek şekilde hazırladıklarından, alıcılar üzerinde o ürünün fiyatının diğerlerine göre ucuz olduğu yanılsaması yaratılır bir güzelce.

En basit ve en yalın halde, bu gibi örneklerle hayatımıza girer hileler. Uygulandığı alanlara bağlı olarak, farklı kelimelerle  birlikte ya da eş anlamlı olarak kullanılır. Aldatma, kandırma ve dolandırma gibi…

Günlük yaşamda sıkça kullanılan hile kelimesi sözlüklerde; “Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, entrika” ve “çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma” olarak tanımlanıyor.

Hile ve hilekarlık geçmişte ender görülen davranışlar iken günümüzde çok sık karşılaştığımız bir durum. Hatta içinde yaşadığımız sistemin sürdürülebilmesini sağlayan yegane yapı taşına dönüştü.  Eskiden utanılacak, yüz kızartıcı  bir şey olan hile, günümüzde ise yapılmadığında şaşırılan bir olguya dönüşmekte. Makyaj bile bir hile sayılır. Siyah noktaları, kırışıklıkları, lekeleri kapatarak daha genç görünme isteği, makyaj malzemelerinin de desteğiyle belki de en sık kullanılan hile yöntemine dönüşüvermiş.

Sadece yoğun bir şekilde kapitalist tüketim kültürünün “güzellik” propagandasına maruz kalanlar değil; şirketler de makyaja gereksinim duyarlar. Bazen amaçları kendi varlıklarını daha değerli göstermek olabildiği gibi; bazen de, özellikle de vergi aylarında, zarar edermiş gibi göstermeye çabalarlar. Bunu da rakamlarda hile yoluyla elde ederler.

İzlediğimiz futbol oyunlarından ticaret yaşamına varıncaya dek her an bir hile örneğine rastlayabiliriz. O kadar yaygınlaşmıştır ki hile, internetten sipariş ettiğimiz bir şey elimize tastamam ulaşınca şaşırırız. Manavın selemize çürük elmaları değil de tazelerini koyması mutluluk verici bir hal alır. Sütçünün sütünün susuz olması ise adeta bir sürprizdir. Dürüstlük ise bir utanç kaynağına dönüşmüştür artık. Yoksul, hile kullanmayan dürüstlerin arkasından küçümseyici ve acıyan bir tonla “o da dürüst işte” denilir. Artık hile, çağımızın davranış biçimi haline gelmiştir. Hile yapanlar diskalifiye edilmek bir yana baş tacı edilirler. Kazanmanın da kaybetmenin de yolu hileden geçer. Yaparsanız kazanır, yapmazsanız kaybedersiniz.

Hileye her yerde ve her konuda başvurulması tesadüf değildir. Kapitalizm kendi varlığını da aldatma üzerinden kurduğu için, hile, kapitalizmin her açıdan sömürmek, metalarını tükettirmek, kendisini zenginleştirmek ve insanları yoksullaştırmak için kullandığı, en eski ve yaygın yöntemlerden biridir. Dolayısıyla, kapitalizm de kendisini var eden sömürüyü gizlemek için hile yapar.

İnsanların birbirlerine güveninin kalmadığı günümüz toplumlarında, hilenin, aldatmanın, kandırmanın bu denli yaygın olmasından daha normal bir şey de olamaz sanırız.

 

Uğur Akbaş

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post ” HİLE ” – Uğur Akbaş appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/12/hile-ugur-akbas/feed/ 0
” SANAL GERÇEK ” – Ece Uzun https://meydan1.org/2015/06/11/sanal-gercek-ece-uzun/ https://meydan1.org/2015/06/11/sanal-gercek-ece-uzun/#respond Thu, 11 Jun 2015 00:14:13 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/11/sanal-gercek-ece-uzun/ Her geçen gün oynayıcı sayısı binlere, on binlere hatta milyonlara ulaşan oyunlar… Sims, Second Life, Dota 2 ve nicesi. Matrix filminin sahnelerinden öte hayatımıza giren bilgisayar oyunları, gerçek yaşantının dışında duyuları harekete geçirmeyi, bireylerin kendilerine yepyeni bir yaşantısının kapılarını açmayı amaçlıyor. İkinci Hayat mı, Gerçeklerden Kaçış mı? Second Life, Snow Crash adlı bilim kurgu romanından […]

The post ” SANAL GERÇEK ” – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
virtual-reality

Her geçen gün oynayıcı sayısı binlere, on binlere hatta milyonlara ulaşan oyunlar… Sims, Second Life, Dota 2 ve nicesi. Matrix filminin sahnelerinden öte hayatımıza giren bilgisayar oyunları, gerçek yaşantının dışında duyuları harekete geçirmeyi, bireylerin kendilerine yepyeni bir yaşantısının kapılarını açmayı amaçlıyor.

İkinci Hayat mı, Gerçeklerden Kaçış mı?

Second Life, Snow Crash adlı bilim kurgu romanından esinlenerek geliştirilmiş bir simülasyon ortamıdır. Oyunun en önemli kuralı ise, sınırlarının olmaması. Kullanıcının yapacakları ise kendi hayal dünyası ve bu hayal dünyasının sınırlarını zorlaması üzerine kurulu.

Gerçek yaşantısından tamamen farklı olarak kurgulayabileceği bu dünyada birey, kendine bir avatar yaratır. Yarattığı  bu karakter ile arkadaş edinebilir, sosyalleşebilir. Oyunun diğer kullanıcıları ile (oyundaki avatarlar ile) iletişime geçebilir, iş kurabilir, para kazanabilirler. Oyunda kullanılan para birimi ise Linden doları. 262 Linden doları 1 dolara denk düşer. Ayrıca kullanıcılar oyunda kazandıkları parayı gündelik yaşantılarında kullanabilir, hatta bu sayede “zenginleşebilir”.

Başlangıçta ABD, İngiltere Brezilya gibi devletlerde kullanıcı sayısı milyonları aşan oyunun; şimdi ise dünya genelinde yaklaşık on milyon kullanıcısı bulunmaktadır. Bir oyun kullanıcısı “Eğer akıl sağlığınız yerinde değilse, her anlamda bir yetişkin değilseniz, bu oyun sizi çok çabuk etkisi altına alır ve gerçeklik iskemlenizi altınızdan çeker.”  diyerek tanımlıyor Second Life’ı.

Bir oyundan ziyade sanal gerçeklik olarak tanımlanan bu simülasyon sistemleri sayısı milyonları aşarken sanal gerçek ve “gerçeklik” kavramları, sorgulamak gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Sanal Gerçeklik Nedir?

Sanal gerçeklik, gerçek dünyaya özgü bir durumun bilgisayarlar tarafından yaratılmış üç boyutlu simülasyonudur. Kullanıcı, yaratılan bu simülasyon ortamını üzerine giydiği çeşitli aygıtlarla duyusal olarak da algılar. Ve bu aygıtlar sayesinde simülasyon ortamını denetler. Bu sistemin tümü, sanal gerçeklik (virtual reality) olarak tanımlanır.

“Gerçeğin yeniden inşası” olarak tanımlanan bu sistemler yoğunluklu olarak 90’lı yıllarda kullanılmaya ve geliştirilmeye başlanmıştır. Simülasyon sistemlerinin gelişiminden önce, 1940’ta ilk denemeleri başlayan yapay zeka, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Enigma makinesinin algoritmasını çözmek amacıyla kullanılmaya ve geliştirilmeye başlanmış, 70’li yıllarda Microsoft, Apple, IBM gibi büyük şirketler, bu sistemleri geliştirmeye devam etmiştir.

2000’li yıllara gelindiğinde özellikle bilgisayar oyunlarında rastladığımız sanal gerçeklik “ikinci dünyanın vaadi” olarak bireylere sunulurken, yaşamın her alanında kullanımının artması üzerine çalışmalar sürdürülmektedir. Özellikle eğitimde kullanılması, “yeni dünya”nın ayak seslerine kulak vermek adına kritik bir noktada durmaktadır.

Eski Dünya, Yeni Dünya

Medya felsefesine ilişkin teorileri ve sosyolojik tespitleriyle nam salan Jean Baudrillard simülasyon sistemlerine farklı açıdan bakabilmek adına önem taşıyor. Simülasyonların sadece bilgisayarlar tarafından yaratılmadığını söylerken, bugün televizyonlarda sürekli reklamlarını gördüğümüz Disneyland’den yola çıkarak simülasyonlara dair teorilerini ortaya koyuyor. Ona göre; korsanlar, canavarlar gibi gerçek dünyada olmayan şeylerden oluşan bu büyük oyun, aslında sistem içerisindeki görevini başarıyla yerine getirmektedir. İnsanları Disneyland’e çeken şey, Amerika’nın minyatürleştirilmiş şekline benziyor oluşudur. Disneyland’de otomobil otoparka park ediliyor ve birey kendini bin bir çeşit oyuncağın karşısında buluyor. Bu oyuncakların verdiği hazzın yanı sıra dışarıdaki hayatın aksine, içeride büyük bir sıcaklık, sevecenlik ve gülümseyen suratlar olmasıdır. İçerdeki kalabalıkla otopark ise büyük tezatlık içerisindedir. İçerideki binlerce çeşit oyuncak; insanları nehir gibi oradan oraya sürüklerken, dışarı çıkan insan yalnızlığına, gerçek yaşamdaki oyuncağına, yani otomobiline dönmektedir.

Öncede halüsinasyon olarak tanımlanan sanrı, sanal gerçekliğin “gerçekliğini” yoğunluklu olarak açıklayabilmek adına oldukça etkili bir kavram. Sanrı “dış gerçekliğe ilişkin hatalı bir çıkarımın gerçekte varlığını iddia etme ve aksini kabul etmeme durumu” olarak tanımlanır. Sanal gerçekliğin bireyler ve toplumlar üzerindeki etki alanı da gerçekte var olmayan durumları varmış gibi göstermek, hissettirmek ve yeni bir gerçeklik yaratmak üzerine kuruludur. Sanal gerçeklik yalın gerçekliğe ne kadar yakınlaşırsa o kadar başarılı sayılır. Gerçekleştirilmek istenen düşler, durumlar mevcut olan gerçekliğe sığmaz. Bu yüzden hep mükemmele ulaşma, mükemmeli hayal etme güdüsü taşır. Ve bitmek bilmeyen bir döngü oluşmuş olur.

Bireylere “ikinci bir hayat” vadeden sanal gerçekliğin yaptığı; bireyleri mevcut gerçeklerden uzaklaştırmak, mevcut gerçekleri görmezden gelecek hale getirmektir. Sistemin yarattığı dünyada, sistem içerisinde görmek istediklerini gören birey; gittikçe mevcut gerçeklikten uzaklaşmakta, kopmakta ve yalnızlaşmaktadır. Böylelikle de sistem kendini koruma altına almakta ve bireylerin düş dünyasına saldırarak yaşayamadıkları  gerçekliğin bir tesellisini sunmaktadır.

Bireyin kendini kaptırdığı bu yeni dünya; var olan dünyadan, yani eski dünyadan kurtuluş değil, sistemin sağladığı seçenekleri takiben yapılan sahte bir kaçıştır.

Ece Uzun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post ” SANAL GERÇEK ” – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/11/sanal-gercek-ece-uzun/feed/ 0