bismil – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 31 Jul 2019 11:12:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/ https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/#respond Wed, 31 Jul 2019 11:11:45 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47435 Mardin’de 24 Temmuz günü gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü tutuklandı. 3 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklananların arasında DBP il başkanı da var. İlde HDP ve DBP’nin yönetici ve üyelerinin ‘terör’ bahanesiyle gözaltına alındığı soruşturmada 3 kişinin de halen arandığı belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada geçtiğimiz hafta HDP ve DBP’nin parti binaları […]

The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’de 24 Temmuz günü gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü tutuklandı. 3 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklananların arasında DBP il başkanı da var.

İlde HDP ve DBP’nin yönetici ve üyelerinin ‘terör’ bahanesiyle gözaltına alındığı soruşturmada 3 kişinin de halen arandığı belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada geçtiğimiz hafta HDP ve DBP’nin parti binaları ile bazı adreslere basılmıştı. İşlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan DBP İl Başkanı Şeyhmus Sun, HDP Parti Meclisi üyesi Alaattin Semir Zuğurli, Nusaybin Belediye Meclis üyesi Sedat Ay ve DBP’li Leyla Bozkurt dün gece tutuklandı.

Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı Ferhat Kut, Diyarbakır’ın Bismil Belediye Meclis üyesi Gülşen Özer ve Nusaybin Belediye Meclis üyesi Emin Alkan ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/feed/ 0
Yerleşik ve Göçebe: Körtik Tepe – Özgür Erdoğan https://meydan1.org/2018/10/09/yerlesik-ve-gocebe-kortik-tepe-ozgur-erdogan/ https://meydan1.org/2018/10/09/yerlesik-ve-gocebe-kortik-tepe-ozgur-erdogan/#respond Tue, 09 Oct 2018 10:13:56 +0000 https://test.meydan.org/2018/10/09/yerlesik-ve-gocebe-kortik-tepe-ozgur-erdogan/ Batman Çayı ile Dicle Nehri’nin tam kesişim noktasında, Bismil ilçesinin sınırlarında, eski adıyla Ancolini, yeni adıyla Ağıl köyünün civarında… Köylülerin Körtik Tepe dediği yani hem çukur hem tepe olan yerin altında bir yerleşim: Körtik Tepe… Belki torunlarının binlerce yıl yaşadığı Hasankeyf ile aynı kaderi paylaşıyor bu yerleşim. Ilısu barajının suları altında kalacak belki iki ay […]

The post Yerleşik ve Göçebe: Körtik Tepe – Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Batman Çayı ile Dicle Nehri’nin tam kesişim noktasında, Bismil ilçesinin sınırlarında, eski adıyla Ancolini, yeni adıyla Ağıl köyünün civarında… Köylülerin Körtik Tepe dediği yani hem çukur hem tepe olan yerin altında bir yerleşim: Körtik Tepe…

Belki torunlarının binlerce yıl yaşadığı Hasankeyf ile aynı kaderi paylaşıyor bu yerleşim. Ilısu barajının suları altında kalacak belki iki ay belki 6 ay sonra… Hasankeyf ondan daha şanslı diyebiliriz. Çünkü onun için ağıt yakabilecek birileri var, Hasankeyf’e uğrayan herkese “Babamın mezarı sular altında kalacak anlayabiliyor musunuz?” diyen Çoban Ali’si var hiç olmazsa…

Fakat Körtik Tepe’nin son yerleşimcileri ortaçağda burayı terk ettiler. Hele ilk yerleşimcilerinden neredeyse 12.000 yıldan bu yana ses yok. Neyse ki 2000 yılında burada kurtarma kazıları başladı ve dünyanın ilk kalıcı yerleşim birimlerinden biri olduğu düşünülen Körtik Tepe, bünyesinde barındırdığı müthiş bilgi hazinesi ile gün yüzüne çıkarıldı.

Körtik Tepe’de iki büyük kültür evresi tespit edildi. Bir tanesi kalıntıları yüzeyde bulunan Orta Çağ Evresi, bir diğeri ve asıl merak uyandıran kısım olan Akeramik Neolitik Evre. Bulgulara bakılacak olursa burası M.Ö 10.000’e tarihleniyor, ki bu dönemde henüz insanlık “Neolitik Devrim”i ateşlediği sanılan tarıma henüz geçmemiş. Fakat bununla beraber gelmekte olan uygarlığın tüm ilksel biçimlerini içinde barındırıyor.

Höyükte, çapları 2.30–3.00 metre civarında olan ve doğrudan toprak zemin üzerine inşa edilen 77 tane ev bulunmuş. Ayrıca yapılan kazılarda Akeramik döneme ait 433 iskelet bulunurken bunların büyük bir bölümü buradaki evlerin altına gömülmüş. Bulunan mezarların 281 tanesinde farklı sayıda ve türde gömü hediyelerinin bulunması ve diğerlerinde bu tarz hediyelerin olmaması ise ekonomik ya da dini hiyerarşinin Körtik Tepe’de gelişmiş olabileceğini gösteren en önemli kanıtlardan biri oluyor. Öte yandan gömü hediyelerinin bulunmuş olması, kişilerin gömülürken ısrarlı bir şekilde uygulanan ritüeller ve ölülerin bedenlerine kireç ve bunun gibi koruyucu maddelerle sıvanması, burada devamlı ve güçlü bir dini inanış olabileceğine dair kritik kanıtlar sunuyor.

Bununla beraber, burada bulunan bir çok objenin üzerindeki “usta işi” işlemeler, döneminin çok çok ötesindedir. Yapılan bezemelerde geometrik desenlere rastlandığı gibi aynı zamanda sıklıkla dağ keçisi, akrep, kuş ve çeşitli hayvan figürleri tekrarlanıyor. Ortaya çıkarılan objelerin işlenmesi kolay olan florit taşından yapıldığı, yongalama ve oymanın da sert bir maden olan obsidyenle gerçekleştirildiği fark edilmiştir. Burada ilginç olan şey ise bölgede obsidyen taşının olmaması ve muhtemelen obsidyenin kilometrelerce öteden sırf bu iş için getirilmiş olmasıdır. Bu da gösterir ki söz konusu topluluk, çevresindeki diğer topluluklarla ilişki halinde oldukça sosyal bir yapıya sahiptir, ortada ticari bir ilişki olması muhtemeldir.

Körtik Tepe’yi benzerlerinden farklı kılan şey ise, buranın ilksel insanlar için gelgeç bir konaklama noktası değil kelimenin tam anlamıyla bir yerleşim yeri olması. Peki bu neyi değiştirir? Burada sözü Kazı başkanı Vecihi Özkaya’ya bırakırsak daha iyi anlayabiliriz: “Tarımın keşfiyle insanların yiyecek aramaktan vazgeçip bunun yerine yiyecek üretimine başladığı, bunun da yerleşimi zorunlu kıldığı gibi bir kural vardır. Çok genel geçer olan bu kural, Körtik Tepe ile geçerliliğini kaybetmiştir. Burası, bilinenlerin yeniden ele alınmasını zorunlu kılmıştır. Çünkü Körtik Tepe’de avcılık ve toplayıcılık yapıp yerleşik düzende yaşayan bir topluluk var.”

Bundan yaklaşık 10.450 yıl öncesine tarihlenen ilksel bir yerleşim, yaklaşık 12.000 eser çıkartılıp müzelerde sergilenmek için hazırlanıyor. Bundan farklı 20.000 obje insanlığın “ilk”lerine dair sorduğumuz sorulara cevap arıyor. Nihayetinde Körtik Tepe Hasankeyf ile beraber en geç 4 ay içinde sular altında kalıyor. Sahi, insan yerleşik yaşama neden geçmişti? Muktedirler onları oradan oraya sürsün diye mi? Yoksa binlerce yıl öncesinin insanlarının izlerini baraj sularının altına gömsün diye mi?

Sahi yerleşik yaşama neden geçmiştik?

Özgür Erdoğan

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 46. sayısında yayınlanmıştır.

The post Yerleşik ve Göçebe: Körtik Tepe – Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/09/yerlesik-ve-gocebe-kortik-tepe-ozgur-erdogan/feed/ 0
“Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/ https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/#respond Wed, 16 Dec 2015 14:25:16 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/ “Bak, bu Erdoğan’ın eseridir. Erdoğan baksın! Zavallı halkı ne hale getirdiğini görsün! Bir göz odada, altı güne dayanamayıp intihar eden… Ve bu da zavallı annesidir. Dünya baksın, görsün! Erdoğan, Esedullah Timi’yle Nisêbîn girmiş! Allahsızlar Nisêbîn’e girmişler…” Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde, 20 Kasım günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklar, devletin askerleri, tankları, panzerleriyle talan edildi. Yağdırılan […]

The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetes- Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır

“Bak, bu Erdoğan’ın eseridir. Erdoğan baksın! Zavallı halkı ne hale getirdiğini görsün! Bir göz odada, altı güne dayanamayıp intihar eden… Ve bu da zavallı annesidir. Dünya baksın, görsün! Erdoğan, Esedullah Timi’yle Nisêbîn girmiş! Allahsızlar Nisêbîn’e girmişler…”

Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde, 20 Kasım günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklar, devletin askerleri, tankları, panzerleriyle talan edildi. Yağdırılan bombalarla, doğrudan hedef alınarak açılan ateşlerle, bir halk, devlet eliyle yine katledilmek istendi. Nisêbîn’de süren sokağa çıkma yasağı sebebiyle, engelli annesini altı gün boyunca hastaneye götüremeyen Emin Öz, evinde kendini astı. İşte yukarıda yazılı olan cümleler de, Öz’ün ölümünü belgeleyen bir komşusunun ya da akrabasının kaydettiği görüntülerde sarf ettiği sözlerdi.

Devlet korktuğunda… İlçeye giden tüm giriş-çıkış noktaları, aynı devletin kollukları tarafından tutulur. Ardından, sokakta kalanın ne olursa olsun “imha edileceği” şekilde, sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar, hedef ayırt etmeksizin, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek… katleder.

Devlet korktuğunda… Sıkıyönetimin uygulandığı bölgede bulunan evler ve iş yerleri ayrım gözetmeden ve içinde kim olduğuna bakılmadan yakılır, yıkılır.

Devlet korktuğunda… Keskin nişancılar ya da profesyonel katiller, evinin önündeki merdivenlerde otururken beş çocuk annesi bir kadını da; yerde yatan yaralıya yardım etmeye çalışan 75 yaşındaki bir kadını da katleder. Katledilenler sokaklarda teşhir edilir, yakılanların başında halay çekilir, kentin tüm duvarlarına ırkçı nefret kusan yazılar kazınır. Sokaklarda panzerler, akrepler, TOMA’lar, tanklar… Günler boyu kesilen su, elektrik…

Devlet korktuğunda… Yiyecek yoktur; yemek pişirmek için bahçede yakılan ateşe atılan bomba vardır. Hastane yoktur, yaralıya gelen ambulansa açılan ateş vardır.

Devlet, korktuğunda, gelir. Sûr’a, Bismil’e, Farqîn’e, Cizîr’e, Nisêbîn’e ve Dêrik’e… Devlet, bu topraklara, asla var olmadığının ve hiçbir zaman da var olamayacağını bilmenin korkusuyla gelir.

Bu gelişin bir öncesi de vardır elbet.

Özyönetim bölgelerine gelmeden önce 6000 kişilik ordusuyla başlattığı “motivasyon operasyonlarıyla”; sözde ele geçirildiği iddia edilen dağları ve ovaları, kollukların başarısı gibi gösterilmesiyle; askerinin, polisinin ve hatta savcısının bayrak açarak çektiği hatıra fotoğraflarıyla devlet, sanki korkmuyormuş gibi göstermek için çabalar. Ama devlet korkar ve tam da bu korkuyla gelir; yakar, yıkar, talan eder ve katleder.

Varlık sorusu, hiçbir şeyin olmamasının değil, bir şeylerin var olmasının yarattığı bir şaşkınlığın sorusudur. Var olmak, “orada olmak” ya da “orada olan varlık” olmak demektir. Tam da bu yüzden, öncelikli olarak mekanla ilişkilidir. Yani var olmak, bir mekanda fiziki olarak bulunmaktır. Eğer “o” mekanda ise vardır, değilse yoktur.

İşte devletin hissettiği korku da, orada -Kürdistan’da- olamamanın; daha basit tanımıyla olmamanın yarattığı korkudur. Çünkü devlet, tarihler boyunca ne Sur’da ne Bismil’de ne Cizîr’de ne de bölgenin başka bir noktasında var olabilmiştir. Katliamların ve yıkımların sebebiyse failinin doğrudan devlet olduğu Tahir Elçi’nin cenazesinde Demirtaş’ın söylediği “devletsizlik” hali değildir. Çünkü devletin varlığı zaten, doğrudan bir şekilde, yok edişlerin, katledişlerin ve “faili belli” cinayetlerin üzerinde yükselmektedir; Kürt halkı ise tarihinin en başından bu yana var olmak yani yaşamak için direnmiştir.

Kaçınılmaz olarak, devletin bu gelişinin bir de gidişi olacaktır; tıpkı Farqîn’de geri çekilen askerlerin görüntülerindeki gibi. Devlet, halkın yuhalamaları arasında, ıslıkları eşliğinde, sloganlarının yankılanışında gidecektir bu topraklardan ve özgür yaşamdan. Bir halkın yenilmezliğin görüntüsünde “yok olup” gidecektir. Dilden dile yayılan bu slogandaki gibi gidecektir:

Siwar Hatin Peya Çun!

Serhat Budak

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/feed/ 0