The post “Dokunan” Yanar: Bahçeli’yi İfadeye Çağıran Hakim Hakkında İnceleme Başlatıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi mağdur olduğu davada mahkemeye çağıran hakimle ilgili HSK (Hakimler-Savcılar Kurulu) inceleme başlattı.
Twitter’da hakarete uğradığını iddia eden Bahçeli’nin, “mağdur olduğu” davada, Sakarya’nın Hendek İlçe Adliyesi’nde görevli hakim Murat Akyol, Ankara Adliyesi’ne talimat yazdı. Hakim, Devlet Bahçeli’nin mahkemeye gelip beyanda bulunmasını, gelmezse hakkında zorla getirilme kararı çıkarılmasını istedi. HSK bu talep üzerine hakim hakkında inceleme izni vererek müfettiş görevlendirdi.
Hendek 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ifadeye çağırma talebi, Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geldi. Ancak bu talebe cevaben yazılan yazıda, Bahçeli’nin bir siyasi partinin genel başkanı ve milletvekili olması gibi nedenler öne sürerek, mahkemenin bu talebini yeniden değerlendirmesini istedi. Bahçeli’nin beyanının alınmasında ısrar eden Hendek 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin cevap yazısında şu ifadelere yer verildi:
“Her ne kadar müşteki milletvekili ve bir siyasi partinin genel başkanı olsa da, kanun ve yargılama önünde normal bir Türk vatandaşından hiçbir ayrıcalığı yoktur. Kanunun getirmiş olduğu uygulama ise müştekinin mahkemece beyanının alınması usulüdür. Bu nedenle yazmış olduğumuz talimat gereğince müştekiye bizzat davetiye çıkartılarak mahkemenizce ifadesi alınmak suretiyle şikayet ve delillerinin sorulması yahut mahkemenize şikayet ve delillerine ilişkin kendisi veya vekili aracılığıyla dilekçe sunar ise de sunmuş olduğu dilekçe ile birlikte talimat yazımızın kapatılarak mahkememize iadesi rica olunur.”
The post “Dokunan” Yanar: Bahçeli’yi İfadeye Çağıran Hakim Hakkında İnceleme Başlatıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Ataerkil Zihniyet Tamir Edilemez appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Erkekler için tarih boyunca kutsal sayılan iki şeyden biri “namus” diğeriyse vatandır. Namus erkeğin kendi mülkiyetinde gördüğü kadınların bedenleriyle; vatan ise silahla, devletle, savaşla örtüşür. Erkek, her iki kutsalı da korumayı kendine görev sayar. O yüzdendir ki devletler savaştığında bir devletin askerleri işgal ettiği topraklardaki kadınlara ve çocuklara tecavüz eder. Vatanını koruyamayan erkek namusunu da koruyamamış sayılır, bir toprağı işgal eden devlet kadınların ve çocukların da bedenini işgal ederek düşman erkeğe “gücünü” ispatlar.
Ancak erkekliğin ispatı sayılan namus ve vatan arasındaki benzerlik ilişkisi yalnızca savaşlarda ortaya çıkmıyor. Bazen söylenen bir sözde, bazen yazılan bir yazıda, bazen ortaya çıkan bir davranışta… Ataerkil zihniyeti taşıyan ve yayan herkes, her yerde bu ilişkiden besleniyor ve fırsat buldukça zihniyetini kusuyor.
Bu sefer zihniyetini ortalığa kusan kişi Özdemir İnce oldu. 11 Ekim’de Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Devlet Bahçeli’nin anayasaya dair önerisini değerlendirmeye çalışan Özdemir İnce cinsiyetçilikte sınır tanımadı.
Yazının başlığı “Kız oğlan kız ama altı aylık gebe”, cinsiyetçiliğin boyutunu anlamak için yazının başlığını okumak yetiyor. Özdemir İnce, Devlet Bahçeli’nin “Divanıâli kurulsun” sözlerini eleştirerek başlıyor yazısına. Yazıyor da yazıyor… Anlaşılan o ki küplere binmiş bu sözleri duyunca. Onu bu kadar sinirlendiren şey, kutsal gördüğü anayasal devlete birisinin çıkıp dil uzatması. Kendi ifadesiyle Bahçeli’nin söylediklerinde “asıl amaç, günümüz Cumhurbaşkanı’nı denetim dışına almak, devlet yönetimini bir tür teokratik monarşiye dönüştürmektir.” Bu kısma kadar bir sorun yok gibi görünüyor ancak Özdemir İnce şu şekilde devam ediyor sözlerine: “Anayasalı demokratik rejim içinde teokratik bir monarşi: Kız oğlan kız ama altı aylık gebe.”
Yazının bu kısmında anlıyoruz ki Özdemir İnce “benzetme” yaparak bir şeyler demeye çalışıyor. Çalışıyor ama ağzından çıkan her bir söz kadınlara yönelik saldırıya dönüşüyor. Bu benzetmenin bir gafla ya da öylesine yapılmadığıysa çok açık. Mesela Özdemir İnce benzetme yaparken “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” demeyi seçmiyor da “Kız oğlan kız ama altı aylık gebe” demeyi seçiyor. Seçiyor çünkü ataerkil zihniyeti bu cümlenin kurulmasında bir sakınca görmüyor hatta bu benzetme ona göre tam yerinde kullanılmış oluyor.
Yazıda kusulan zihniyet bu kadarla da kalmıyor, Özdemir İnce yaptığı “benzetme”yi pekiştirerek yazısını sonlandırıyor: “Kızlık (bekâret) zarı dikilir ama bozulan anayasal düzen tamir edilemez!” Özdemir İnce kendisinin kutsal gördüğü anayasal düzeni ve bekareti bir araya getiriyor, ikisinin de bozulmasından dem vurup birinin dikilerek kurtarılacağını diğerininse tamir edilemeyeceğini söyleyerek ikisinin arasındaki farkı açıklıyor. İşte bu kadar basit!
Yazı bu şekilde bitiyor bitmesine ancak Özdemir İnce’nin yazdıklarına tepki sürüyor. Özdemir İnce ve niceleri cinsiyetçilik dolu sözler ve benzetmelerle yazılarını gündeme getirmeyi marifet sayıyor ancak hatırlatmakta fayda var Özdemir İnce gibilere: Yazıp çizdiğiniz köşelerde kendinizi sakladığınızı, görünmez olduğunuzu sanmayın. Cumhuriyet Gazetesi özür dilese, Özdemir İnce yazısını kaldırsa bile ataerkil zihniyet böyle iki yüzlü özürlerle tamir edilemez!
Nazlı Şen
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 54. sayısında yayınlanmıştır.
The post Ataerkil Zihniyet Tamir Edilemez appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Bahçeli’nin İstediği Oldu, Çete Lideri Çakıcı Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Yeni yasal düzenleme kapsamında Sincan’dan tahliyeler sabah saatlerinde başladı. Salıverilenler otobüslerle gönderildi. Çakıcı ise gece geç saatlerde tahliye edildi.
Devlet Bahçeli daha önce “Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz gibi kardeşlerimizi çürümeye terk etmek ne kadar adildir?” sözleriyle affı savunduğu bir açıklama yapmıştı. Bahçeli’nin gündeme getirdiği af, ceza infaz düzenlemesi adı altında uygulamaya geçti ve Çakıcı serbest kaldı.
The post Bahçeli’nin İstediği Oldu, Çete Lideri Çakıcı Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Devletli siyasetin gündemini bir kez daha “Devlet” belirledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki bir grup toplantısında söylediği, “yerel seçimlerde ittifak yapma niyetinde değiliz” sözleri yerel seçimlerin birincil gündem olmasının önünü açtı.
Tartışmalı bir sürecin kapısını da aralayan Bahçeli’nin bu sözleri, kimi muhalif kesimler için ise “ittifakın bozuluyor olduğu” ve böylece “yerel seçimlerde iktidara alan kaybettirebilireceği” algısı yönünde (maalesef) bir beklenti yarattı. Bunun karşısında ittifakın bozulmadığını, her iki partinin de kendi potansiyel oylarını tekrar toplayabilmesi için, yaşanan olayların danışıklı dövüş olduğunu da konuşanlar var. Danışıklı dövüş veya değil, yerel seçimlerde ittifakın olmaması, MHP’nin AKP ile kurduğu ittifak üzerinden milliyetçi kesimlerin ilgisini çeken (son dönemde istifaların ve MHP’ye geçişlerin yaşandığı) İyi Parti’nin altını boşaltabilecek bir durum.
MHP’nin yerel seçimlere yönelik tavrının netleşmesinden önce, geçtiğimiz ay, İstanbul’da aday çıkarmayacağını açıklamasının ardından AKP’lilerin “herhangi bir yerde bizim aday çıkarmamamız gibi bir durum söz konusu olamaz” açıklaması, MHP’de “küçümseniyoruz” algısına yol açmış ve rahatsızlık yaratmıştı. Ayrıca MHP’nin çok sayıda faşist çetecinin de hapisten çıkarılması için istediği, yaklaşık 63 bin kişinin yararlanabileceği af teklifi ise, AKP ile kurduğu Cumhur İttifakı’nın önemli iç tartışmalarından ilkini oluşturmuştu. Tartışma uzun bir zamana yayılmış ve sonunda karşılıklı sert sözlere evrilmişti. Bir de daha af teklifi tartışmaları devam ediyorken bu kez “öğrenci andı” ve Türkçülük yapmak üzerinden bir tartışma yaşandı. İşte tüm bu olaylar ve gerginlikler de (eğer danışıklı dövüş yoksa) yerel seçimlerde partilerin birlikte hareket etmesinin önündeki görülen engeller.
İttifak bozulsun ya da bozulmasın Devlet Bahçeli’nin startını verdiği seçim süreci, Melih Gökçek’in MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adayı olacağı ve AKP’nin karşısında CHP’nin ve HDP’nin ortak bir adayla, örneğin son dönemde adı sıkça gündeme gelen Celal Doğan üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için ittifak yapacağı söylentileriyle birlikte başlamış oldu.
Ayrıca geçen ay Tayyip Erdoğan’ın Kürdistan’daki belediyelere “gerekirse tekrar kayyum atanabileceği” yönündeki tehdidi ve yüzlerce muhtarın da görevden alınabileceğini açıklaması, özellikle yerel seçimlere dair umutları bulunanlara hatırlatılması gereken noktalardan bir kaçı.
Hangi seçim olursa olsun, neyi seçersek seçelim bu siyasi sürecin kurucusunun ve sürdürücüsünün siyasi iktidarlar olduğunu da unutmamak gerek. Bunu da hatırlayarak daha şimdiden, yani seçimlere 5 ay varken, toplumsal muhalefet seçimlere yüzünü dönmeden ve yeni bir tuzağın içerisine çekilmeden toplumsal sorunların ve ekonomik krizin çözümüne odaklanmanın daha ivedi olduğunu anlamak ve bunu her ortamda vurgulamak gerekmektedir.
İlyas Seyrek
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.
The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Devlet Bahçeli’den %3 İtirafı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>24 Haziran öncesi seçim beyannamesini açıklayan MHP lideri Devlet Bahçeli, gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Bahçeli, ırkçı argümanlar eşliğinde bolca komplo teorisine başvurduğu konuşmasında, ismini vermediği “seçim provokatörlerinin” partisi MHP’nin oylarını %3’e düşürdüğünü belirterek şunları söyledi:
“…Seçim provokatörleri bizim oyumuzu yüzde 3-4’e indirdiler. Allah’tan daha yüzde 1 diyemediler. Bıkmadınız mı çirkeflikten, yalandan dolandan.MHP barajları aşa aşa, engelleri yıka yıka geliyor…”
15 Nisan’da yaptığı açıklamayla, devletin “imdat seçimi” kararını 24 Haziran’a almasını sağlayan Bahçeli’nin bu açıklamaları, AKP-MHP-BBP’nin oluşturduğu “Cumhur İttifakı’nda” işlerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Bahçeli’nin bu sözleri aynı zamanda, 24 Haziran seçimlerinde ittifakın parlamento çoğunluğunu muhalefete kaptırma olasılığı karşısında bu durumun “sorumlularından biri” olarak ismini zikretmediği “seçim provokatörlerini” adres göstermesi açısından dikkat çekici.
MHP liderinin, “seçim provokatörleri” olarak kast ettiği sanılan anket şirketlerince yapılan araştırmaların genelinde, Cumhur İttifakı’nın parlamento seçiminde çoğunluğu muhalefete kaptırma olasılığı yüksek görünüyor. Bu durum da, 1 Kasım 2015 seçimlerinde toplam %63’lük oy oranına sahip Cumhur İttifakı’nda rahatsızlık yaratan konuların başında geliyor.
The post Devlet Bahçeli’den %3 İtirafı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Bahçeli: “Alaattin, Selahattin Kadar Suçlu Değil” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Derin devletin baş karakterlerin organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile görüşen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “Yetki bende olsa şimdiye kadar af çıkarırdım” dedi. Genel af uyarısını bugünlerde sürekli dillendiren Bahçeli şunları söyledi:
“Ben hastaneyi ziyaret ettim. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan bir arkadaşımız hastalandığı için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne alınmış. Duyar duymaz ziyaretine gittim. Değişik cezaevlerinde ağır şartlarda mahkumiyet hayatı olan bir şahsiyet. Hastalığını ciddiye almak ve gerekli tedbirleri geliştirmek lazım. Orada doktor arkadaşlardan aldığım bilgiye göre elden gelen gayret gösteriliyor ama hastalığın ciddi olduğu ifade ediliyor. Dikkate almak lazım. Selahattin Demirtaş kadar suçlu değil. Beş tane siyasi parti kuyruk oldu, dışarı çıkarmak için gayret gösteriyorlar. Yani onlar tartışılmıyor da Alaaddin Bey niye tartışılıyor? Biz Alaaddin Bey ile beraber kader kurbanlarını da gündeme getiriyoruz. Alaaddin Bey’in bir yönüyle vatan millet için verdiği mücadeleler var. Bilen bilir. Devleti yönetenler de bilir başkaları da bilir. Şimdi devlete ihanet edenleri adaylık için cezaevinden alacaksın, rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın… Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Nerede diğer mafyalar? Bu konular üzerinde samimi ve dürüst olmak lazım.”
Erdoğan’dan herhangi bir talepte bulunmadığını ama af yetkisinin olduğunu hatırlattı. Eşini öldürmekten ve birçok mafyatik olaylardan hüküm giyen Alaattin Çakıcı’nın Selahattin Demirtaş kadar suçlu olmadığının altını çizen Bahçeli kader mahkumlarına adına duyarlı olmaya çağırıyor(!)
The post Bahçeli: “Alaattin, Selahattin Kadar Suçlu Değil” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Geç Kalmamak İçin Erkenden Seçim appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Zamanda yolculuk gerçekleşti. Siyasi gündem bir günde 1 buçuk yıl ileri sardı. Kasım 2019’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri 2 ay sonraya (24 Haziran 2018) çekildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 17 Nisan günü, grup toplantısında, “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir.” sözleriyle başlattığı erken seçim tartışmaları çok sürmedi. Tartışmalar bir gün sonra, Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği basın toplantısında “Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu fotoğraftan hareketle bu erken seçim teklifine olumlu yaklaşmamız konusunda arkadaşlarımızla görüş birliğine vardık.” sözleriyle bitti. Sözün kısası erken seçim tartışmaları, erken bitti.
Bir İktidar Geleneği Olarak Erken Seçim
Erken seçim kararları, hükümetler tarafından çoğunlukla muhalefet partilerine baskın yapmak, yani bu partilerin seçimlere hazırlıksız yakalanmalarını sağlamak amacıyla alındığı gibi, iktidarın dönemsel gücünü ve popülerliğini koruma amacı da güdebilmektedir.
TC siyasi tarihi boyunca yapılan erken seçimlerin bazılarına bu “kurnaz” planlarla gidilmişse de bu planların ters teptiği zamanlar da olmuştur. Kimi hükümet partileri oy kaybederken kimileri de iktidarını kaybetmiştir. 1957’de Demokrat Parti, 1987’de ANAP erken seçimlerde önemli derecede oy kaybederken; 1991’de DYP, 2002’de MHP’nin de içinde olduğu koalisyon iktidarını kaybetmiştir.
Bu zamana dek yapılan 27 genel seçimin yedisi erken seçimdir. AKP’nin 2002’de iktidara gelmesi de erken seçimle olurken; AKP de (24 Haziran 2018 erken seçimi kararı haricinde) 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ile bir erken seçim kararı almıştır.
Geç Kalmamak İçin Erkenden Seçim
Erdoğan ve AKP, her miting övdüğü ve propagandası olarak kullandığı söylemleri 7 Haziran seçimlerinden bu yana birer birer çiğnemek durumunda kalmaktadır. Yıllardır hükümete gelir gelmez; çözüm süreci ile artık anaların ağlamadığını söylese de daha sonra şehitliği kutsamış; OHAL’i kaldırdığından övünse de 15 Temmuz sonrası OHAL’i uzattıkça uzatmış “sürekli seçim mi yapılır” dedikten sonra bugün erken seçimin gerekliliğini açıklamaya çalışmıştır. AKP’nin siyasetinde bunların hepsi olağandır.
Erdoğan’ın “Eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabiliyor. Türkiye’nin bir an önce belirsizlikleri aşması gereklidir” diyerek erken seçim kararı almasının gözle görünür nedenlerini neler oluşturmaktadır?
Hükümeti, seçim kararı almasına zorlayan ekonomik nedenlere bakalım. 2017 yılının 3. çeyreğine yönelik TÜİK tarafından açıklanan ama aslında borç ve iç taleple oluşturulmuş olan “büyümeyi” iktidar, siyasi söylemde aylardır kullanmaktadır. Fakat döviz kurlarının artması, büyüyen işsizlik ve büyüyen enflasyon rakamları ile kabineden Mehmet Şimşek’in bile ekonomideki sıkıntıları dillendiriyor oluşu büyümenin bir balon olduğunu ortaya koymuştur.
Son haftalarda dolar 4, avro 5 liranın üzerine çıkmış ve kurlar bu hattan düşmeyecek bir seyirdedir. Buna ek olarak faizlerin istenilen seviyeye çekilememesi, her şeyin yavaş yavaş zamlanıyor oluşu ve iktidarın, ekonomik krizin süreceğine dair elinde bulundurduğu tüm veriler erken seçim kararını etkilemiştir.
Ekonomik krizden etkilenen seçmenin 2019 seçimlerine kadar AKP’de tutulamayacağından korkan hükümetin erken seçimden başka bir seçeneği kalmamıştır. Erkek seçim başkanlık için adeta bir imdat seçimine dönüşmüştür.
Cumhur İttifakı’nın, aslında Erdoğan’ın, erken seçim kararı almasının ekonomik sebepleri olduğu kadar politik sebepleri de bulunmaktadır.
MHP’yi yanına alması, milliyetçi söylemleri yükseltmesi ve Afrin’e saldırısı sonucunda siyasi iktidar, milliyetçi muhafazakar seçmen için “sempati” kazanmıştır. Fakat, siyasi iktidarın Afrin’le birlikte arkasına aldığı rüzgarın dinmemesi gerekmektedir. İktidar Afrin saldırısından sonra hedeflediği Menbiç, Kobane veya Şengal saldırılarından birini 2019’a kadar gerçekleştiremeyeceğini bildiği için bu milliyetçi muhafazakar seçmenin ilgisinin dağılma tehlikesini de bilmektedir. İktidar yine korkmuştur. Bu sebeple seçim geciktirilmemeli, erkenden gerçekleştirilmelidir. Tam bu noktada Bahçeli’nin sözleri hatırlanmalıdır: “3 Kasım 2019’a ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır.”
Birden bire, bir günde alınmış gibi görünen seçim kararı fikri hiç de akla mantığa uymamaktadır. Öyle ki hükümet ekonomik krizin derinleşeceğinden, yakaladığı milliyetçi muhafazakar rüzgarın dineceğinden oldukça korkmakta, paniklemektedir. Panikle tüm gücünü kullanarak imdat frenini çekmektedir.
Şimdi, “durmak yok yola devam” şiarıyla birçok seçimi kazanan hükümetin imdat freni çekmesini iktidarı kazanmak için bir fırsat olarak görenler olacaktır. Parlamenter muhalefetin bu fırsatı kullanması olağanken yine tüm kurtuluşu seçimlere sıkıştıracak devrimci muhalefetin olağan olmayan bu yaklaşımıyla bezenecek iki aylık süreç başladı. Yani olmak ya da olmamak anlayışı içerisinde her şeyin bir oya indirgeneceği günlerdeyiz. Yaşadığımız tüm adaletsizliklerin mücadelesinde seçim sandıklarına sıkışacağız. Alamadığımız ücretler, uğradığımız tacizler, tecavüzler, cinayetler; kesilen ağaçlar, kurutulan dereler; gözaltılar tutuklanmalar yani her şey seçimlerle ilişkilendirilecek.
24 Haziran’daki imdat seçimi, Erdoğan’ı iktidardan düşürecek bir fırsat olarak düşünmek. -Cumhur İttifak’ı seçimi kaybedecek olsa bile- adalet ve özgürlük mücadelesini seçimlere sıkıştırarak ertelemek, kaybetmektir. İktidarı kazanmak isteyenler erken davranıyor, biz yaşamlarını kazanmak isteyenler gecikmeyelim.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 45. sayısında yayınlanmıştır.
The post Geç Kalmamak İçin Erkenden Seçim appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Bahçeli’nin Adayı Recep Tayyip Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bahçeli’nin sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımın militarizm ve milliyetçilikle bezenmiş kısımlarını bir kenara bıraktığımızda, partisinin ve kendisinin,başkanlık seçimlerinde eski hasmı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı.
The post Bahçeli’nin Adayı Recep Tayyip Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Bahçeli’den Yeni Denklem: “A partisi, B partisi, C partisi…” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceklerini açıkladı. 2019’da yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Yenikapı ruhu ile hareket edeceklerini’ söyleyen Bahçeli, Erdoğan’ı destekleyeceklerini söyledi. Devlet Bahçeli, MHPnin 40. yılı nedeniyle yaptığı hesaplamayı hatırlatan yeni bir “siyasi denkleme de” imza attı. Bahçeli MHP’deki kurmayları dahil, muhtemelen kimsenin anlamadığı “denklemi” kurduğu açıklamasında şunları söyledi:
“…MHP diyor ki, bugün veya yarın, bazı gelişmeleri de göz önüne alarak siyasi partiler ve seçim kanununda “Acaba bir ‘ittifak’ kavramı yer alabilir mi, nasıl olabilir?” sorusunu soruyor, tartışılmasını öneriyor. Buyurun Meclis’te bir ittifakın nasıl yapılabileceğine dair yasal ve ahlaki durumunu ortaya koyalım. A Partisi seçime girecek, B Partisi seçime girecek, C Partisi seçime girecek. Diğer partilerden de varsa alfabe 29 istediğinizi koyabilirsiniz. A Partisi seçime girecekse, MHP, C Partisi’ni ittifak olarak takdim ediyor. A ve B partisi bir tarafta, bir tarafta da C ittifakı var. C ittifakının altında ittifakı oluşturan hangi parti var ise, bu E ve F Partisi olabilir. O zaman ittifak E ve F Partisi olarak gerçekleşecektir. Bahçeli olarak sandığa gittiğimde önce MHP’ye oyumu vereceğim, sonra da C ittifakına oyumu vereceğim. İki partinin aldığı oylar belli olacak ama ikisi ile beraber ittifakın oyu da belli olacak. Bu temsilde adalete bir kapı açmak demektir.”
The post Bahçeli’den Yeni Denklem: “A partisi, B partisi, C partisi…” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Merkez Sağda Yeni Bir Parti İyi Parti – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>“İyi”sini göremediğimiz sistem içi (iktidarlı siyaset ve kapitalizmle derdi olmayan) partilere bir yenisi daha eklendi. Meral Akşener’in yeni partisinin ismi İYİ Parti olarak açıklandı. Partinin ismi tartışma yarattı, açılımının olup olmadığı çokça tartışıldı. Peki parti ismi, söylemleri ve geleneği ne anlattı, bize hangi mesajı verdi?
MHP’nin AKP ile kurduğu ittifak sonrasında MHP’den dışlananlar Devlet Bahçeli’yi al aşağı edemeyince yeni bir hareket kurma girişiminde bulundu. Bu yeni hareketin kadrolarının (Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ) partinin MHP çizgisinden farklı olacağını ve sadece milliyetçi kesime hitap etmeyeceğini duyurması, aslında AKP’nin merkez parti siyasetinden milliyetçi-muhafazakar parti siyasetine daha çok yönünü çevirdiği bir dönemde gerçekleşti. Yeni partinin lider kadrosu, partinin merkez siyasetteki boşluğu dolduracağını iddia etti. Meral Akşener ve çevresinin yeni hareketin “milliyetçi hareket”ten farklı bir siyaset izleyeceğini iddia etmesi, AKP’nin kuruluş aşamasında “milli görüş” gömleğini çıkardığını ilan edişini hatırlattı. O dönem sağ siyaset izleyen Milli Görüş’ün ardılı olmak yerine AKP, farklı olduğunu iddia edebilmek ve geniş kesimlere ulaşabilmek (yani iktidar olabilmek) için merkez parti olacağını duyurmuş, politikalarını ve söylemlerini buna göre geliştirmişti. İYİ Parti de şimdi merkezdeki boşluğu doldurmayı ve iktidarı istiyor.
Parti kadrosunun söylemleri kadar partinin ismi de merkez olma iddiasının bir göstergesi. Herhangi bir siyasi, ideolojik söylem, vaat ya da değer belirtmeyen parti ismi, merkez partilerin de bir özelliği olma konumunda. Dönemin merkez parti adayı AKP de adalet ve kalkınma gibi siyasi değer ve kavramları içeren bir isme sahip olsa da “AK Parti” kısaltmasını kullanmıştı. İYİ Parti de ismiyle herhangi bir ideolojik/siyasi kavramı değil de toplumdaki her kesime hitap eden “AK” Parti ve “HAS” Parti gibi “olumluluk” içeren bir isimle siyasetteki yerini almış oldu.
İYİ Parti’nin kuruluş kadrosunda MHP’den istifa eden ve yoğun olarak sağ siyasetten isimlerin var olması aslında partinin sağ siyasetle kurduğu bağlantıyı gösteriyor. İYİ Parti’nin merkez siyaset olduğu iddiası da sağ siyasetten gelen isimlerin söylemlerindeki/eylemlerindeki değişiklikle anlaşılacak.
İYİ Parti’nin merkez olma iddiasının altındaki neden için hiç kuşkusuz belirlenmiş bir ideolojik hatla yalnızca nicelik olarak dar kesimlere hitap etmek istemeyip daha güçlü bir parti olma isteğini öne sürmek mümkün. Fakat, merkez olmak ve böylece niceliksel olarak güçlü bir parti olmak için herkesten oy almak nedir? Hangi partilerden hangi profillerden oy alabilir?
İYİ Parti için AKP, CHP ve MHP’den oy alma potansiyeline sahip bir parti de diyebiliriz. İYİ Parti, AKP’nin milliyetçi-muhafazakar söylemlerini arttırmasıyla birlikte merkez siyasi söylem arayışında olanları ve kimi liberalleri AKP’den kendi saflarına çekebileceği gibi; MHP içerisinden AKP ile anlaşmaya karşı olanlara, CHP içerisinden de milliyetçi ve muhafazakar tavrı daha net olanlara hitap edebilir.
Peki, partinin somuttaki amacı nedir?
Bu sorunun cevabı da aslında Meral Akşener tarafından verildi. Kuruluş toplantısındaki “Başbakan Meral” sloganlarına “başbakan değil, cumhurbaşkanı”, “benim cumhurbaşkanı olmamı istiyorlar” diyerek araya girmesi partinin ve kendisinin hedefini gözler önüne serdi. Bir ideolojik temele oturmayan, genel geçer hukuk, yenilik, adalet gibi değerlere atıf yaparak herkese hitap etme amacındaki partinin mecliste ne kadar milletvekiliyle temsil edileceğinden çok odaklanacağı şey, Meral Akşener üzerinden cumhurbaşkanlığı olacak. Şimdi İYİ Parti, (parlamenter sistemi tekrar geri getireceği vaadinde de bulunarak) cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir süre kalmışken merkez siyaset ve söylemlerle bir adayın propagandasını yapacak.
İlyas Seyrek
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. Sayısında yayınlanmıştır.
The post Merkez Sağda Yeni Bir Parti İyi Parti – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>