The post ” Manipülasyon ” – Gizem Şahin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Manipülasyon, insanları kendi bilgileri dışında, istemedikleri halde etkileme veya yönlendirme işlemidir. Manipülasyonlar, algılama ve öğrenme gibi zihinsel süreçlere etki ederek kişilerin davranışlarında veya fikirlerinde değişikliklere ve dönüşümlere neden olur.
Genellikle, insanların düşünce ve davranışlarını etkilemek için kullanılan planlanmış mesajlar bütünü olan zaman zaman propaganda ile aynı anlamda kullanılan manipülasyon; ancak, bireyi düşünme ya da eylem aşamasında edilgenleştirdiği için, olumsuz propaganda ile eş tutulabilir.
Çıkar elde etme uğruna bireyi edilgenleştiren farklı manipülasyon teknikleri, Nazi Almanyası’nda yoğun ve sistematik bir şekilde kullanılmıştır. Almanya’da 1933 yılında sırf insanlara kendi düşüncelerini kabul ettirmek ve halkın sadakatini kazanmak için özellikle de ırkçılık temelinde propagandalar yapılmış; propagandaların güçlü bir şekilde yapılması için de “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı” kurulmuştur. Dr. Paul Joseph Goebbels’in sorumluluğundaki bakanlık, iktidarın kalıcılığı ve meşruluğu için gazete, dergi, kitap, miting ve toplantılar, sanat ve radyo gibi Almanya’daki her türlü iletişim aracının kontrolünü ele geçirmiştir. Nazi inançlarına veya rejime karşı tehdit oluşturan görüşler sansüre uğramıştır. Ayrıca en çok tercih edilen propaganda türlerinden biri olan korkuya başvurma yöntemi kullanılarak “Müttefikler Alman halkını yok etmeyi amaçlıyor” iddiası ile halkın desteğini ve sadakatini sağlamaya çalışmıştır.
Kapitalizmin rekabete dayalı çıkarcı ekonomisi insanları daha kolay sömürebilmek için propaganda yerine halkla ilişkiler kavramını oluşturmuş ve geliştirmiştir. Manipülatif pek çok öğe barındıran, olumsuz yönde propagandalar içeren halkla ilişkiler kavramı; kapitalizmin işleyebiliyor olmasına katkılarını sunmaktadır. Kapitalizmin kurumlarının halkın birincil taleplerine “nesnel” yaklaşması üzerinden söylem üreten halka ilişkiler, sadece kendini tanımlaması ve anlamlandırmasıyla bile ciddi bir manipülasyon gerçekleştirmektedir.
Manipülasyon kapitalist sistem için güçlü bir araçtır. Gerçeklikten uzak olarak ürettiği bir takım olgular ve genellemelerle sistemin sorgulanmasının da önüne geçmektedir. Bu genellemelerden en önemlisi, bireyin özgürlüğü durumudur. Fakat bu özgürlük, kapitalizmin savunduğu şekilde rekabetçi ve çıkarcı bireylerin özgürlüğüdür.
Bireyi edilgenleştiren olumsuz propagandanın ve doğal olarak manipülasyonun yayılması için çok farklı araçlar kullanılabilir; haberler, devletin resmi tarihinin yazılması, kitaplar, filmler, reklamlar, radyo, televizyon ve internet gibi…
Manipülasyon ve medya sıklıkla birlikte kullanılan iki kavramdır. Medyanın inandırıcılığı göz önünde bulundurulduğunda bu kullanımın nedeni daha iyi anlaşılabilecektir. Medya, yeni bir gerçekliğin yaratılmasında, dezenformasyon (bilgi çarpıtma) ve ilgisizleştirmede başarılı olmaktadır. Örneğin, bölünmüşlük yöntemiyle, kimi toplumsal ve siyasal olayların haberlerinin reklamlarla veya alakasız haberlerle kesilip dikkatlerin o konuda toplanması engellenir.
İktidar ve rant mücadelelerinde sıkça kullanılan manipülasyonla olumsuz bir propaganda hattı yürütülmektedir ve bu durum gerek devletlerin kendi tarihlerinin oluşumunda ve yazımında, gerekse sistemin meşruluğunu sağlayan “nesnel gerçeklik”lerde gizlenmektedir.
Tüm bu vurgulananlar üzerinden sorgulanması gereken; kapitalizmin ve devletlerin “nesnel gerçeklikleri”nin, manipülasyonlardan ne kadar bağımsız olabileceğidir. Manipüle edilmemiş bir gerçeklik arayışı olabilir mi?
Gizem Şahin
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.
The post ” Manipülasyon ” – Gizem Şahin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ” SiHiRBAZ ” – Merve Demir appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Sahnede bir adam, adamın elinde büyük bir şapka. Adam, elini şapkanın içine atar ve bir tavşan çıkarır. Sihirbazlıkla özdeşleşen klasik hikaye aslında budur. Birkaç kart numarası, el çabukluğuna dayanan oyunlar… Hayatımızda en azından bir kez, hepimiz o doğaüstü mesleği icra etmeyi düşünmüşüzdür. Sihirbazlık…
Dünyanın kadim mesleklerinden birisi. Sümer’den Akad’a; Mısır’dan Elam’a sihir yapanlar, toplum içerisinde önemli bir statüye sahip olarak görülmüştür; Avrupa ya da Amerika kıtasındaysa durum bunun tam tersinedir. Bahsi geçen kıtalarda sihirbazlar lanetli olarak görülür ve hatta öldürülürdü. Ortaçağ’a gelindiğinde mezarcılar, doktorlar, hatta bazen bedensel engelliler bile bu yaftalamayla karşılaşmıştır.
Aslında bu olumsuz yaftalamaya gelindiğinde kelimenin kökenine biraz daha odaklanmakta fayda var. Sihir, Arapça shr kökünden gelir ve kelimenin muhakkak ki Akadça’daki “saxiru” kelimesiyle bir ilişkisi vardır. Saxiru, büyücü ya da sihirbaz anlamına gelir.
Sihir ve büyü kelimeleri her ne kadar eş anlamlıymış gibi kullanılsa da bunlar eylem niteliği bakımından farklı kelimelerdir. Büyü kelimesi; etkileme, yayılma, örtme ve kapatma anlamlarına gelir. Şaman kültürü ile iç içe geçen büyünün her coğrafyada kullanımı ve anlamı farklılaşabilir. Büyü sözcüğü, içinde bulunduğu (din ve gelenek etkisindeki) kültürel sistemle bağlantılıdır. Büyü bu farklı coğrafyalarda farklı anlamlar kazanırken, “sihir”inse evrensel bir bütünlüğü vardır.
Sihirle hedeflenen şey, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstererek insanları etkilemektir. Gerçeği el çabukluğu ya da başka teknikler yardımıyla, olduğundan farklı göstererek, beynin olayı farklı algılamasını hedefler. Yani aslında sihir, diğer bireylerde illüzyon yaratabilmektir.
Aslında bu durum sihirbazların neden belli zamanlarda belli yerlerde statü sahibi önemli kişiler, başka yerlerde de neden lanetli olarak görüldüğünü açıklar. Sihirbazlar bazen insanları kandırarak tanrı olarak bir kabul görmüşlerdir. Sihirbazlıksa, insanları yönlendirmeyi kolaylaştırmak için en çok kullanılan tekniklerden biri olmuştur.
1584 yılında önce Fransa’da J. Prevost tarafından dünyanın ilk sihirbazlık kitabı “La Premiere Partie des Subtiles et Plaisantes Inventions” (İnce ve Hoş Buluşların İlk Bölümü); hemen aynı yıl İngiltere’de de R. Scot’ın ünlü “The Discovery of Witchcraft” (Büyücülük Keşfi) adlı eseri yayımlanmıştır. İlk çağlardan bu yana önemsenen sihirbazlık, basılan birçok farklı kitapla gitgide yayılmış ve yaygınlaşmıştır.
Sihirbazlık denildiğinde akla gelecek bir isimse, uzun yıllar boyu değişmemiştir: Jean-Eugene Robert Houdin’in alışılagelmişin aksine farklı ve zorlayıcı numaraları, onu izleyenleri her defasında büyülemiştir. “Büyük Houdini”ye gelmeden önce, Rönesans döneminde “Hokkabaz” isimli tablosuyla bilinen Hieronymus Bosch da, bu illüzyon sanatının şu an oluştuğu boyutları iyi tasvir etmiştir. Tabloda resmedilen, bir masanın etrafına doluşan kalabalığa türlü oyunlarını gösteren hokkabaz, aslında başka bir oyunun içindeki “oyalayıcı” karakterdir. Oyunun büyüsüne kapılmış bir adamın parası, arkasında konumlanmış bir başka “hokkabaz” tarafından çalınmaktadır. Adam oyunun büyüsüne o kadar kapılmıştır ki, arkasında olan bitenin farkında değildir.
Bosch’un resmettiği an, aslında sihirbazlığın yarattığı illüzyon etkisini açıkça gösterir. Olmayan bir gerçekliğe odaklanan kişi, onun dışında var olan başka bir gerçeklikten bütünüyle kopmuş ve adeta hipnotize edilmiş gibidir. Modern çağın ilk sihirbazlarından olan Bartolomeo Bosco’dan Robert Houdin’e, Johan Nepomuk Hofzinsen’den günümüzün sihirbazlarına kadar tüm hokkabazların yaptığı da budur. Sihirbazın oyunlarına aldanan kişinin yaşadığıysa; aslolan gerçeği görememek ve aslında olmayan bir duruma inanmaya mahkum edilmekten ibarettir.
Yüzyıllardır kimi zaman yalnızca bir eğlence aracı olan sihirbazlık, çoğu zaman da kişinin karşısındaki aldattığı bir eylemlilik olarak göstermiştir kendini. Asırlardır süren bu mesleği düşünürken gözden kaçırılmaması gereken önemli şey, modern çağın sihirbazlarının ve hokkabazlarının hangi büyük oyunun bir parçası olduğunu unutmamak ve bütün bu illüzyon içerisinde gösterilmek istenmeyen “asıl gerçeği” yakalayabilmek. Keza kapitalizm denen büyük sihre ya da devletli sistemin büyüsüne odaklanmışken, görünmez kılınmak istenen asıl gerçeği unutmamak gerek.
Merve Demir
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.
The post ” SiHiRBAZ ” – Merve Demir appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>