FAİ – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Mon, 19 Jul 2021 12:17:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 İberya Devrimi’nin 85. Yılında Uluslararası Dayanışma Açıklaması https://meydan1.org/2021/07/19/iberya-devriminin-85-yilinda-uluslararasi-dayanisma-aciklamasi/ https://meydan1.org/2021/07/19/iberya-devriminin-85-yilinda-uluslararasi-dayanisma-aciklamasi/#respond Mon, 19 Jul 2021 12:17:21 +0000 http://meydan1.org/?p=73432 19 Temmuz 1936’da İberya’da alevlenen anarşist devrimin 85. yılında; Anarşist Politik Örgütlenme(Yunanistan), Devrimci Anarşist Federasyon ve İtalyan Anarşist Federasyonu ortak bir dayanışma metni yayınladı. (English Below) Ya Toplumsal Devrim; ya Devlet – Kapitalizm Vahşeti İberya Devrimi’nin 85.Yılında Uluslararası Dayanışma Açıklaması 19 Temmuz 1936’da Barselona’daki fabrikaların sirenleri, yeni vardiyanın başlangıcı için çalmadı. Bu, fabrika komitelerinin konfederasyonun […]

The post İberya Devrimi’nin 85. Yılında Uluslararası Dayanışma Açıklaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
19 Temmuz 1936’da İberya’da alevlenen anarşist devrimin 85. yılında; Anarşist Politik Örgütlenme(Yunanistan), Devrimci Anarşist Federasyon ve İtalyan Anarşist Federasyonu ortak bir dayanışma metni yayınladı. (English Below)

Ya Toplumsal Devrim; ya Devlet – Kapitalizm Vahşeti

İberya Devrimi’nin 85.Yılında Uluslararası Dayanışma Açıklaması

19 Temmuz 1936’da Barselona’daki fabrikaların sirenleri, yeni vardiyanın başlangıcı için çalmadı. Bu, fabrika komitelerinin konfederasyonun savunma komitelerini uyarmaları için CNT’nin (Ulusal Emek Konfederasyonu) seçtiği sinyalin sesiydi. Daha önce Katalonya hükümetini (CNT’ye silah vermeyi reddeden) etkisiz hale getiren faşist ordu şehri işgal etti. CNT, FAI ve FIJL (Özgürlükçü Gençlik) örgütlü proletaryaya kamulaştırdıkları silahları dağıtarak toplumsal ve sınıfsal savunmayı zaten örgütlemişlerdi. Barikatlar kurulurken CNT-FAI’nin topladığı bilgiler sayesinde faşist ordunun şehre ne zaman saldıracağı devrimciler tarafından biliniyordu. Halkı bizzat silahlandırarak ve devlet kurumlarına olan güveni reddederek CNT ve FAI’yi takip eden İspanya’nın her yerinde, generallerin açıklamaları başarısız oluyordu. Üç yıllık iç savaşta, cumhuriyetin tek bir zaferinin olması (Aragon’un kurtuluşu, Teruel’in kurtuluşu) konfederasyon milislerinin belirleyiciliğini gösteriyor.

İşçi ve tarım komünleri gerçek oldu, CNT ve FAI o andan itibaren akıl almaz olanı başardı. Toplumsal ve sınıfsal kurtuluş, federe topluluklardan oluşan bir toplum, liberter komünist bir dünya sadece güzel fikirler değildi; İspanya’da devrim sırasında silahlı halk tarafından gerçekleştirilmiş olan pratikti.

İberya’daki toplumsal devrimden 85 yıl sonra siyasi, ideolojik, ahlaki ve ekonomik olarak iflas etmiş; savaşlar, dışlama ve yoksullaşmadan başka vaat edecek bir şeyi olmayan sistem, kendisini genele yayılmış toplumsal hoşnutsuzluğun hem yerel hem de küresel çapta dışavurumuna yani toplumsal hareketlenmelere hazırlıyor. Bu, devletlerin ve patronların şiddetle “tarihin sonu” anlatılarını toplumsal çoğunluğa dayatmaya çalıştıkları bir dönem. İnsanları büyük toplumsal çoğunluğun yoksulluk, zorluk, hastalık, savaşlar ve yıkımla dolu bir toplumda yaşamak zorunda kalacağı bir toplumdan başka bir alternatif olmadığına mümkün olan her şekilde ikna etmeye çalışıyorlar. Devlet ve kapitalizm eşitsizliği, baskıyı ve sömürüyü tırmandırırken sistemik krizin hızlandırıcısı olarak işleyen ölümcül Covid-19 salgını, topluma ve onun direnişine yönelik bu genelleştirilmiş saldırıyı yoğunlaştırmak için kullanılıyor.

Otorite, insan toplumlarını kontrol etmek, onlara mutlak iktidarı dayatmak, doğayı ve tüm kaynaklarını yağmalamak amacıyla bu geniş çaplı saldırıyı yürütüyor. Suriye’den ABD’ye, İstanbul’dan Batı Avrupa ve Güney Amerika’ya politik ve ekonomik patronlar, sömürülenleri ve baskı altına alınanları hedef alarak daha fazla baskı, yağma ve ölümün habercisi oluyorlar.

Devlete ve kapitalist saldırılara karşı toplumsal ve sınıfsal direniş ortaya çıkıyor; dünyanın her köşesinde barikatlar kuruyor. Eylemlerden, kendi kendini örgütleyen aracısız mücadele biçimlerinden, grevlerden, işgallerden, politik ve ekonomik patronların baskıcı güçleriyle çatışmalardan sürekli direniş mesajı veren isyanlara ve devam eden devrimlere kadar var olan mücadele bize tarihin sonunun henüz gelmediğini, insanın başka bir insan tarafından sömürülmediği yeni bir toplumun yaratılabileceğini hatırlatıyor.

Direniş mozaiğinden çıkan bu mücadeleler, zaman içinde toplumsal kurtuluş fikrini elinde tutacak ve toplumsal devrim için zemin hazırlayacak.

Zapatistalar ve Chiapas’taki isyancı topluluklarla dayanışma! 1994 İsyanı’ndan sonra özerkliklerini inşa ederken Ulusal Yerli Kongresi (CNI) üyesi ve Acteal’in Sivil Toplumu Las Abejas üyesi Simón Pedro Pérez López’in öldürülmesine de yol açan devletin ve paramiliter saldırıların sürekli hedefindeler.

Şili’de mücadele eden halklarla dayanışma! İsyan esnasında tutuklanan politik tutsaklarla topraklarına el konulmasına karşı savaşan ve Şili devletinin baskıcı şiddetine maruz kalan Mapuche’nin yerli topluluklarıyla dayanışıyoruz. En son yaşadıkları şey, 29 yaşındaki Mapuche Pablo Marchant’ın 10 Temmuz’da La Araucanía Bölgesi’ndeki Carahue komününde Carabineros tarafından öldürülmesiydi.

Devletin kanlı şiddetine, işkencelere, tutuklamalara, kurşuna dizmelere ve eylemlere katılanlara yönelik tecavüzlere rağmen 28 Nisan’dan bu yana sokaklarda savaşan isyancı Kolombiya halklarıyla dayanışma!

Irkçı İsrail devletine ve devletin baskıcı güçlerinin Filistinlilere yönelik şiddetli saldırıları, onları topraklarından çıkarma operasyonları, Gazze’deki ambargo, kapatılan duvar yoluyla dayatılan modern Apartheid’a karşı Filistin mücadelesiyle dayanışma! Filistin topraklarını yöneten aynı otoriteler tarafından uygulanan baskı, temel ihtiyaç maddelerinin ve sağlık hizmetlerinin yokluğu, askeri karakollar, tutuklamalar, işkenceler, keskin nişancı cinayetleri ve bombalamalara karşı Filistin mücadelesiyle dayanışma!

1 Şubat askeri darbesine karşı ayaklanan, yüzlerce ölüme ve yaralıya rağmen grev ve eylemler ile -direniş için oluşturulan, anarşistlerin de toplumsal çatışmalarda ön saflarda yer aldığı ezilenlerin öz savunmasıyla- mücadele eden Myanmar halkıyla dayanışma!

Belarus, Yunanistan, Myanmar, Şili, Kolombiya, Venezuela, Küba ve dünyanın diğer birçok yerindeki mücadele hareketlerine katılımlarından dolayı var olan baskıdan etkilenen anarşistlerle dayanışma!

76 yıl sonra İberya Devrimi’yle aynı günde, önceden var olan baskıyı yenisiyle değiştirmeyen, başka bir ulus-devletin kurulması için değil demokratik konfederalizm için savaşan Rojava ile dayanışma! Temeline ekolojiyi ve kadın özgürleşmesini alarak, çok kültürlü bir kimlik oluşturarak Kürtleri, Arapları, Süryanileri ve diğer halkları bir araya getiriyorlar. Devletin saldırılarına, kapitalist ve faşist saldırılara karşı toplumsal örgütlenme ve öz savunma yapıları inşa ediyorlar. Türk devletinin savaş operasyonlarına ve askeri işgallerine karşı direniyorlar.

Kuzey Amerika ve Kanada’dan Meksika, Brezilya, Arjantin ve Şili’ye kadar sermaye tarafından sömürülmek için topraklarının devletler tarafından ele geçirilmesine karşı tüm zulme, tutuklamalara ve cinayetlere rağmen mücadele eden Amerika yerli halkları ile dayanışma!

Halklarla Savaşan Devletler Kaybedecek!
Toplumsal Devrim İçin Örgütlenmeye ve Mücadeleye

Anarşist Politik Örgütlenme – Kolektifler Federasyonu (APO – Yunanistan)
Devrimci Anarşist Federasyon (DAF)
İtalya Anarşist Federasyonu – Uluslararası İlişkiler Komisyonu (FAI – İtalya)


GLOBAL SOCIAL REVOLUTION OR STATE AND CAPITALIST BRUTALITY

Statement of Internationalist Solidarity for the 85 Years Since the Spanish Revolution

On July 19th 1936, the sirens of the factories in Barcelona do not sound for the beginning of the shift. It is the agreed signal of the Confederacion Nacional del Trabajo – CNT for the action of factory committees towards the confederation’s defense committees. The fascist army, having previously neutralized the government of Catalonia (which refused to provide CNT with arms), invades the city. CNT, FAI and Libertarian Youth have already organized the social and class defense, by expropriating weapons, which are distributed to the organized proletariat. Barricades are built, while thanks to information gathered by CNT-FAI it is known to the revolutionaries as to when the fascist army would attack the city. . Throughout Spain, where the people follow the indications of the CNT and FAI by arming themselves and denying trust in state institutions, the pronouncement of the generals is defeated. In three years of civil war, the only victories of the republic (liberation of Aragon, liberation of Teruel) show the decisive contribution of the confederal militias.

The worker and agrarian communes became a reality, CNT and FAI managed what from that point on is no longer inconceivable. Social and class emancipation, a society of federated communities, the world of libertarian communism is not just the most beautiful idea, it is a fact which was realized in Spain by the people in arms during the Revolution.

Today, 85 years after the Social Revolution in Spain, the politically, ideologically, morally and economically bankrupt system, having nothing else to promise but wars, exclusion and impoverishment, has been preparing itself against the prospect of a dynamic expression of the generalized social discontent, both locally and internationally. This is a period when the states and the bosses are fiercely attempting to impose on the social majority their narrative on the “end of history”. They are striving to convince in every way possible that there is no other alternative for human societies but the one in which the great social majority will be forced to live stigmatized by poverty, hardship, disease, wars and destruction. The state and capitalist machine escalates inequality, repression and exploitation, while the deadly pandemic of covid-19 that operates as an accelerator of the systemic crisis is used for the intensification of this generalized attack against society and its resistance.

The authority is waging this full-scale attack with the aim to control human societies, to impose absolute power on them, to loot nature and all its resources. From Syria to the US, from Istanbul to Western Europe and South America, the political and economic bosses have targeted the exploited and the repressed, foreshadowing even more repression, plunder and death.

Against the state and capitalist attack, social and class resistance from below emerges and raises barricades in every corner of the earth. From the demonstrations, the self-organized and unmediated forms of struggle, the strikes, the occupations and the clashes with the repressive forces of the political and economic bosses to the revolts, which are sending the message of constant resistance and the Revolutions that continue to remind us that history has not ended, that the creation of another society in which there will be no exploitation of one human being by another is possible.

These struggles form the mosaic of resistance, hold the thread of the idea of social emancipation through time and prepare the ground for gobal Social Revolution.

Solidarity with the Zapatistas and the rebelious communities in Chiapas, which after the revolt of 1994  are building their autonomy, while being under constant state and parastatal attacks that led also to the murder ofSimón Pedro Pérez López, member of the National Indigenous Congress (CNI) and member of the Civil Society Las Abejas of Acteal, by paramilitaries connected to drug mafias.

Solidarity with the people who struggle in Chile, with the political prisoners of the revolt and the indigenous communities of Mapuche, who have been fighting against the seizure of their lands and have been facing the repressive violence of the Chilean state, with most recent event the murder of a 29 year old Mapuche Pablo Marchant, by the Carabineros, in the Carahue commune, in the La Araucanía Region on July 10th.

Solidarity with the revolted peoples of Colombia that have been fighting on the streets since the 28th of April till this day, in spite of the murderous state violence, the tortures, the arrests, the shootings and the rapes against demonstrators.

Solidarity with fighting Palestine against the racist state of Israel and the modern apartheid which has been imposed through the violent attacks of the state repressive forces against the Palestinians, the operations of expelling them from their lands, the embargo in Gaza, the wall that has been built around it, repression exercised by the same authorities that govern the Palestinian territories the lack of basic goods and healthcare, the military posts, the arrests, the tortures, the murders by snipers and the bombings.

Solidarity with the people in Myanmar who have revolted against the military coup of February 1st  and, in spite of the hundreds who have died and have been wounded, are resisting through strikes and demonstrations,through the combative stand of the militias that have been created for the self-defence of the repressed and with the anarchists being at have been on the frontline of the social clashes.

Solidarity with the anarchists hit by the repression also for their participation in struggle movements, in Belarus, Greece, Myanmar, Chile, Colombia, Venezuela, Cuba and many other countries of the world.

Solidarity with Rojava, where the revolted people are fighting for democratic confederalism and not the formation of another nation-state, replacing the preexisting repression with a new one, on the same day of Spanish Revolution after 76 years. By placing at its core ecology and woman emancipation and creating a multicultural identity, it brings together Kurds, Arabs, Assyrians and other populations. It builds structures of social organization and self-defence against state, capitalist and fascist attacks. It resists to the continuous war operations and the military invasions of the Turkish state.

Solidarity with the indigenous peoples of the Americas who are still struggling against the seizure of their lands by the states, in order to be exploited by the capital, from North America and Canada, to Mexico, Brazil, Argentina and Chile, despite of the persecutions, imprisonments and murders against them.

THE STATES THAT FIGHT THE PEOPLES WILL BE DEFEATED!
ORGANIZATION AND STRUGGLE FOR GLOBAL SOCIAL REVOLUTION!

Anarchist Political Organization-Federation of Collectives (APO- Greece)
Revolutionary Anarchist Federation (DAF)
Federazione Anarchica Italiana- Commissione Relazioni Internazionali (FAI – Italy)

The post İberya Devrimi’nin 85. Yılında Uluslararası Dayanışma Açıklaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/07/19/iberya-devriminin-85-yilinda-uluslararasi-dayanisma-aciklamasi/feed/ 0
19 Temmuz 1936| İberya Devrimi 82 Yaşında https://meydan1.org/2018/07/19/19-temmuz-1936-iberya-devrimi-82-yasinda/ https://meydan1.org/2018/07/19/19-temmuz-1936-iberya-devrimi-82-yasinda/#respond Thu, 19 Jul 2018 11:46:22 +0000 https://seninmedyan.org/?p=40781 İberya, 1868’den 1936’ya kadar taş üstüne taş konarak hazırlanan bir devrim süreci yaşadı. İberya’daki anarşistler şöyle diyordu, “Devrim yoktan var olmayacak,devrim güçlü ve sağlam bir zemine ihtiyaç duyar, bunu yaratmanız gerekir.” İberya’nın anarşizmle tanıştığı yıllardan itibaren, anarşistler ilmek ilmek bir geleneği ördüler. Eşek üzerinde köy köy gezen anarşistler, gittikleri her yerde baskıya karşı halkın örgütlülüğünün kazanacağını […]

The post 19 Temmuz 1936| İberya Devrimi 82 Yaşında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İberya, 1868’den 1936’ya kadar taş üstüne taş konarak hazırlanan bir devrim süreci yaşadı. İberya’daki anarşistler şöyle diyordu, “Devrim yoktan var olmayacak,devrim güçlü ve sağlam bir zemine ihtiyaç duyar, bunu yaratmanız gerekir.” İberya’nın anarşizmle tanıştığı yıllardan itibaren, anarşistler ilmek ilmek bir geleneği ördüler. Eşek üzerinde köy köy gezen anarşistler, gittikleri her yerde baskıya karşı halkın örgütlülüğünün kazanacağını anlattılar.

Toplumsal devrim sürecine giden 70 yıllık süreçte İberya’daki anarşistler kolektivizm ve komünizm eğilimlerini başarılı bir şekilde birleştirerek anarko-sendikalizmi yükseltmiş, toplumsal devrimci anarşizm adına tarihsel bir iş başarmışlardı. Bununla birlikte toplumsal dönüşüm iddiasını hem endüstriyel ve kırsal alanlardaki işçiler arasında da yaymışlardı. 1936 Temmuz’una gelindiğinde CNT’nin üye sayısı 1 milyonu aşmıştı ve hemen hemen tüm sektörlerde CNT’li işçilerin etkilerinden bahsedebilirdi. Bununla birlikte anarşistler, anarşizmin toplumsallaşması için sadece işçi mücadelesinin yeterli olmadığını biliyorlar ve her alanda toplumun tüm kesimlerine yönelik çalışmalar yürütüyorlardı. Bu çalışmalar, anarşist hareketin tarımdan sanayiye bütün sektörlerde çalışan işçiler, işsizler ve hatta çocuklara kadar birçok kesim tarafından anlaşılmasına ve sahiplenilmesine fırsat verdi. Bir yandan Franco’nun ordularıyla savaşırken diğer yandan yaşamı yeniden inşa ettiler. Ve onlar, anarşizmin örgütlü geleneğinde önemli bir deneyim yarattılar.

Bu gelenek, coğrafyaları ve sınırları aşarak, toplumsal devrimci anarşizm mücadelesi olarak, devletlerin ve kapitalizmin tüm saldırılarına karşı varlığını güçlenerek korumaya devam ediyor. 1936’nın İberya’sından yankılanıyor şimdi, şu anda aynı slogan: “Faşizme Geçit Yok!” Ve yaşam buluyor anarşizm inançla çarpan yüreklerimizde!

“Faşist iktidarlar bizim bulunduğumuz yerden asla geçemeyeceklerdir. Bu, ezilenlerin parolasıdır. Biz onlara şöyle sesleniyoruz: “Geçemeyeceksiniz!”. Yıkıntılardan hiç mi hiç korkmuyoruz. Dünya bizlere kalacak; bundan şüphemiz yok. Burjuvazi tarihten silinmeden önce mülkiyetindeki dünyasını yıkabilir. Biz ezilenler yeni bir dünyayı yine inşa edebiliriz ve daha güzellerini. Yüreğimizde bir dünya taşıyoruz, şimdi şu anda bu dünya büyümekte.”

The post 19 Temmuz 1936| İberya Devrimi 82 Yaşında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/07/19/19-temmuz-1936-iberya-devrimi-82-yasinda/feed/ 0
26A Atölye’de Bugün “İtalya Anarşist Federasyonu” Yüzyıllık Deneyimini Aktaracak https://meydan1.org/2018/02/25/26a-atolyede-bugun-italya-anarsist-federasyonu-yuzyillik-deneyimini-aktaracak/ https://meydan1.org/2018/02/25/26a-atolyede-bugun-italya-anarsist-federasyonu-yuzyillik-deneyimini-aktaracak/#respond Sun, 25 Feb 2018 06:18:27 +0000 https://seninmedyan.org/?p=29997 26A Atölye Kadıköy’de bugün,  “Anarşizm Üzerine III – İtalya Anarşist Federasyonu” başlıklı bir aktarım olacak. Etkinlik Açıklaması: 1927’den 2018’e İtalya Anarşist Federasyonu İtalya’daki örgütlü anarşizmi, yüzyıllık deneyimi Anarşist Federasyon(FAI)’dan yoldaşlarla konuşuyoruz. Aktarımın Facebook etkinlik sayfası: https://www.facebook.com/events/156249098517603/?notif_t=event_aggregate&notif_id=1519540785841838   26A Atölye Kadıköy: Osmanağa M. Serasker C. Mimar Çıkmazı S. No:9/3

The post 26A Atölye’de Bugün “İtalya Anarşist Federasyonu” Yüzyıllık Deneyimini Aktaracak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

26A Atölye Kadıköy’de bugün,  “Anarşizm Üzerine III – İtalya Anarşist Federasyonu” başlıklı bir aktarım olacak.

Etkinlik Açıklaması: 1927’den 2018’e İtalya Anarşist Federasyonu
İtalya’daki örgütlü anarşizmi, yüzyıllık deneyimi Anarşist Federasyon(FAI)’dan yoldaşlarla konuşuyoruz.

Aktarımın Facebook etkinlik sayfası:

https://www.facebook.com/events/156249098517603/?notif_t=event_aggregate&notif_id=1519540785841838

 

26A Atölye Kadıköy: Osmanağa M. Serasker C. Mimar Çıkmazı S. No:9/3

The post 26A Atölye’de Bugün “İtalya Anarşist Federasyonu” Yüzyıllık Deneyimini Aktaracak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/25/26a-atolyede-bugun-italya-anarsist-federasyonu-yuzyillik-deneyimini-aktaracak/feed/ 0
İberyalı Devrimci Anarşist Buenaventura Durruti 121 Yaşında https://meydan1.org/2017/07/14/iberyali-devrimci-anarsist-buenaventura-durruti-121-yasinda/ https://meydan1.org/2017/07/14/iberyali-devrimci-anarsist-buenaventura-durruti-121-yasinda/#respond Fri, 14 Jul 2017 13:22:22 +0000 https://seninmedyan.org/?p=11126 14 Temmuz 1896’da İberya Leon’da bir işçi çocuğu olarak dünyaya gelen Buenaventura Durruti, ilerleyen yıllarda sayısız işçi grevinin örgütleyicileri arasında yer aldı. 1922’de yoldaşları Juan Garcia Oliver ve Francisco Ascaso ile beraber “Los Solidarios”  adlı örgütü kurdu. Los Solidarios ile birlikte, özelikle Aragon bölgesinde, grevci işçilere saldıran “pistoleros blancos” çetesine ve onları finanse eden patronlara karşı mücadele […]

The post İberyalı Devrimci Anarşist Buenaventura Durruti 121 Yaşında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

14 Temmuz 1896’da İberya Leon’da bir işçi çocuğu olarak dünyaya gelen Buenaventura Durruti, ilerleyen yıllarda sayısız işçi grevinin örgütleyicileri arasında yer aldı. 1922’de yoldaşları Juan Garcia Oliver ve Francisco Ascaso ile beraber “Los Solidarios”  adlı örgütü kurdu. Los Solidarios ile birlikte, özelikle Aragon bölgesinde, grevci işçilere saldıran “pistoleros blancos” çetesine ve onları finanse eden patronlara karşı mücadele etti. Durruti, daha sonra yoldaşları ile birlikte Arjantin ve Şili’ye giderek, İberya’da tutsak olan devrimcilerin özgürleştirilmesi için gerekli koşulların sağlanmasına çalıştı.

1931’de tekrar İberya’ya döndüğünde CNT-FAİ saflarında örgütlü bir devrimci anarşistti. Bu süreçten itibaren İberya Anarşist Devrimi için mücadele etti. Yaşamını yitrdiği 20 Kasım 1936’ya dek mücadelesiyle, bir taraftan Franco faşizmine karşı koyarken, diğer taraftan da İberya’da özgür komünlerin yaratılması sürecinin bizzat içinde yer aldı.

“…Faşist iktidarlar bizim bulunduğumuz yerden asla geçemeyeceklerdir. Bu, ezilenlerin parolasıdır. Biz onlara şöyle sesleniyoruz: “Geçemeyeceksiniz!”. Yıkıntılardan hiç mi hiç korkmuyoruz. Dünya bizlere kalacak; bundan şüphemiz yok. Burjuvazi tarihten silinmeden önce mülkiyetindeki dünyasını yıkabilir. Biz ezilenler yeni bir dünyayı yine inşa edebiliriz ve daha güzellerini. Yüreğimizde bir dünya taşıyoruz, bu dünya şimdi şu anda büyümekte.”

*Durruti’nin 5 Kasım 1936’da Solidaridad Obrera’da yaptığı konuşmadan bir bölüm

The post İberyalı Devrimci Anarşist Buenaventura Durruti 121 Yaşında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/14/iberyali-devrimci-anarsist-buenaventura-durruti-121-yasinda/feed/ 0
”CNT-Bask, İşçilerin Onur Yürüyüşü İçin Sokaklardaydı” https://meydan1.org/2016/07/11/cnt-bask-iscilerin-onur-yuruyusu-icin-sokaklardaydi/ https://meydan1.org/2016/07/11/cnt-bask-iscilerin-onur-yuruyusu-icin-sokaklardaydi/#respond Mon, 11 Jul 2016 14:43:06 +0000 https://test.meydan.org/2016/07/11/cnt-bask-iscilerin-onur-yuruyusu-icin-sokaklardaydi/ Bask bölgesinde çalışmalarını yürüten anarşist sendika CNT üyesi anarşistler, kapitalizme ve neoliberalizme karşı “İşçilerin Onur Yürüyüşü” söylemiyle yapılan eyleme katıldı. Bu haber Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayımlanmıştır.

The post ”CNT-Bask, İşçilerin Onur Yürüyüşü İçin Sokaklardaydı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

13434703_1056750671080417_7302213190569584875_n

Bask bölgesinde çalışmalarını yürüten anarşist sendika CNT üyesi anarşistler, kapitalizme ve neoliberalizme karşı “İşçilerin Onur Yürüyüşü” söylemiyle yapılan eyleme katıldı.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayımlanmıştır.

The post ”CNT-Bask, İşçilerin Onur Yürüyüşü İçin Sokaklardaydı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/07/11/cnt-bask-iscilerin-onur-yuruyusu-icin-sokaklardaydi/feed/ 0
Yaşamın Yeniden Yapılandırılması https://meydan1.org/2015/12/22/yasamin-yeniden-yapilandirilmasi/ https://meydan1.org/2015/12/22/yasamin-yeniden-yapilandirilmasi/#respond Tue, 22 Dec 2015 20:50:21 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/22/yasamin-yeniden-yapilandirilmasi/ Özerklik, konfederalizm, özyönetim gibi kavramları Rojava Devrimi sonrasında konuşuyor olmamız, Rojava’daki deneyimin yaşadığımız topraklardaki mücadelelere kattığı perspektifi ve beraberinde gelişen bir dizi toplumsal olayı anlamamız, ezilen halkların özgürlük mücadelesi açısından önem taşımaktadır. Köy, mahalle ve şehirlerde oluşturulan halk meclislerinden demokratik özerk yönetime, günlük ihtiyaçların giderilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların karşılanması, güvenlik ve savunmanın halkın […]

The post Yaşamın Yeniden Yapılandırılması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

yaşamınyapılandırılması

Özerklik, konfederalizm, özyönetim gibi kavramları Rojava Devrimi sonrasında konuşuyor olmamız, Rojava’daki deneyimin yaşadığımız topraklardaki mücadelelere kattığı perspektifi ve beraberinde gelişen bir dizi toplumsal olayı anlamamız, ezilen halkların özgürlük mücadelesi açısından önem taşımaktadır.

Köy, mahalle ve şehirlerde oluşturulan halk meclislerinden demokratik özerk yönetime, günlük ihtiyaçların giderilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların karşılanması, güvenlik ve savunmanın halkın özörgütlülükleri tarafından savaş sürecinde dahi uygulanıyor oluşu, buradaki toplumsal işleyişin özyönetim olduğunun en açık göstergesidir.

Bu devletsiz işleyiş, çevresindeki devletli siyasal biçimleri zorlamakta, kendi siyasal kültürünü ve yapısını örgütlemeye çalışmaktadır. Kürt Özgürlük Hareketi’nin Ortadoğu’da ortaya koyduğu bu deneyim ve beraberinde şekillenen politikası, devletin siyasal alanının dışında yeni bir siyasal alanın inşa ediliyor oluşuyla ilgilidir.

Demokratik özerkliğin temeli, özyönetime dayanır; halkın kendi gerçekliğini yaratmasıdır. Devlet dışında bir siyasetin örülüyor oluşu özerklik projesi ilk ortaya konduğundan bu yana vurgulanıyor. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu söyleminin temelinde anarşizmin devlet eleştirilerinin iyi bir okuması, dolayısıyla iyi bir devlet çözümlemesi yatıyor.

Özünde devlet olan ya da sonucunda devleti ortaya çıkaracak siyaset türlerinin halkı temsil etmekle ilgisi olmadığı ortadadır. Kendine halkı kurtarmak üzerinden paye biçen, bunu da bir devrimle devlet aygıtını ele geçirerek gerçekleştirebileceğini düşünen devrim ve devrimcilik anlayışı iflas etmiştir. Sosyalizmin “ulusal kurtuluş mücadeleleri” tezi ile ortaya çıkan devletlerin uygulamalarında yaşanan sorunların çözülemeyeceği, Kürt Özgürlük Hareketi tarafından 2000’lerin ortalarından bu yana Abdullah Öcalan’ın birçok yazısında olduğu gibi ısrarla vurgulanmaktadır. Merkeziyetçi, bürokratik yönetim yerine özyönetimin savunulması da özgürlükçü bir çözüm arayışının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Bir yanda Güney Amerika’da, Meksika devletine karşı Magonların ve Zapataların verdiği uzun süreli mücadeleler ve devamcısı konumundaki EZLN’nin özgürlük mücadelesi sonucu oluşan devletsiz deneyimler, öte yanda yanı başımızdaki Rojava Devrimi; devletsiz, özörgütlülüğe ve özyönetime dayalı bir işleyişin yakın tarihlerdeki örneklerindendir.

Anarşizm ve Özyönetim

Geçmişten günümüze özyönetim, farklı coğrafyalarda anarşistler tarafından deneyimlenen bir örgütlenme modelidir. Anarşizm, toplum içindeki bireylerin paylaşma ve dayanışmayı esas alan bir yaşam anlayışıyla doğrudan demokratik karar alma süreçlerini işleterek toplumsal ve ekonomik ihtiyaçları yerel, bölgesel ve mahalle düzeyindeki komün ve halk meclisleri; genelde de federasyon, konfederasyon gibi özörgütlenmeler aracılığıyla organize edilmesini esas alır. Anarşizm, insanın doğayla kurduğu ilişkide ekolojik uyuma, cinsiyet ilişkilerinde tahakkümünün ortadan kaldırılmasına, mülkiyet ve kapitalizmin dayattığı tüketim kültürü karşısında paylaşımcı bir kültürün örgütlenmesini esas alan ve kendi ekonomik ve sosyal özörgütlülüklerini oluşturan, yani tahakküme dayalı bütün ilişki biçimlerini ortadan kaldıran bir sisteme dayanır.

Bu sistemin sürdürülebilir işleyişi olarak özyönetim, devletsiz bir siyasetin toplumsal meşruluğunu sağlayabilmesi halkın karar alma süreçlerinin yaratılmasıyla ortaya çıkar. Toplumun yönetilmesi değil, kendi kendini örgütleyebilmesi amaçlanmaktadır. Bugün başta Kürdistan olmak üzere farklı coğrafyalardaki mahalle, bölge, sokak meclisleri, komünler, kadın ve gençlik örgütlenmeleri, meslek örgütlenmeleri üzerinden bir tartışma ve kararlaşma süreci gerekliliğini fazlaca hissettirmektedir.

Özyönetim ve Yerel Yönetimin Karıştırılması

Özyönetim, yerel yönetimin güçlendirilmesini savunan bir modelle karıştırılmamalıdır. Özyönetim bütünlüklü bir anlayışı esas alır; siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel boyutlardan sadece bir kısmına önem veren işleyiş, özyönetim olmaktan uzaktır. Örnek model olarak gösterilen Avrupa’daki kanton yönetimleri, devletli siyasal işleyişten uzak kalamamış, dahası özyönetim gibi gösterilen işleyişi devlet mekanizmasının içerisine yedirmeye çalışmıştır.

Özyönetim alanları olarak mahalle, sokak, bölge… ve diğer yerellikler, kendi toplumsal işleyişini yaratır. Nicelik olarak bütün bireylerin karar alma sürecine ve kararla ortaya çıkan uygulamaya katılımı esas alınır. Ancak Avrupa’daki kanton yönetimleri her ne kadar özyönetime yakınmış gibi iddia edilse de böyle değildir. Yerelden genele değil, genelden yerele bir merkeziyetçi yönetim söz konusudur. Devlet kontrolündeki idari birimler, referandum gibi süreçlerle revize edilerek, çoğunluğa dayalı bir demokrasi uygulanmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda İsviçre kantonlarında birçok referandum gerçekleştirildi. Göçmenlere ilişkin yapılan bir referandumda ortaya çıkan sonuç %51 ile “göçmenler kalsın” oldu. Kanton demokrasileri aslında tam da bu nitelik ve nicelik sorununu gözler önüne sermektedir. Kalan %49’un “yabancı düşmanlığı” bir başka referandumda %51’e dönüştüğünde “yabancı düşmanlığı”, belki de “faşizm” demokratik bir sonuç olarak kabul edilecektir.

Ekonominin Özyönetimsel İnşası

Siyasal dönüşüm kadar ekonomik dönüşüm de özyönetimin işleyiş ilkelerine uygun olmalıdır. Bu uygunluk özyönetimin sürdürülebilirliğinin garantisidir. Özyönetimin ekonomik işleyişinin üretim, tüketim ve dağıtım ilişkileri, kesinlikle ve kesinlikle her bireyin gönüllü çalışma esası gözetilerek, yani sömürüsüz bir ilişki biçimiyle örgütlenmelidir.

Konfederasyon, özerklik ve özyönetimin tartışıldığı günümüzde, bu tarz bir ekonomik işleyiş, 1936 Anarşist Devrimi’nde İberya’da deneyimlendi. CNT-FAI (Ulusal Emek Konfederasyonu-İberya Anarşist Federasyonu) gibi özörgütlenmeler aracılığıyla özyönetim komiteleri sadece devletsiz bir siyasal işleyiş değil, aynı zamanda fabrika ve atölyelerin işleyiş biçimleri, toprak ve üretim araçları üzerindeki devlet ve kapitalizm etkisini yıkan bir süreci yarattı. 1936 Devrimi’nde CNT-FAI gibi özörgütlülüklerle, toplum bir yandan politikleşirken, bir yandan da ekonomik faaliyetler komünist ilkelere göre yeniden inşa edildi; üretim, tüketim ve dağıtım ilişkileri, sendika ve mesleki özörgütlenmeler yardımıyla özyönetime uygun bir şekilde yeniden oluşturuldu.

1936 İberya Devrimi, özellikle günümüzde Rojava Devrimi gibi toplumsal süreçlerde gözden kaçırılmaması, hatta irdelenerek model alınması gereken bir deneyimdir. İberya Devrimi’ndeki özyönetimin ekonomik etkilerini anlamak için dünyanın farklı bölgelerinde hala yaşanmakta olan kooperatif deneyimlere; İberya Devrimi’nin etkisiyle Franco sonrasında bile yaratılan gelenekle oluşan Katalonya’daki kooperatiflere ve Meksika’daki Zapatistlerin kooperatiflere dayalı ekonomisine bakmak gerek.

Biliyoruz ki toplumsal devrimlerin, siyasi, ekonomik, sosyal tüm boyutlarıyla inşa edilmesi zordur. Bunu, savaş koşullarında dahi bölgede çıkarı olan tüm devletlere ve kapitalistlere karşı yürüten ve yaşamı yeniden inşa etmeye çalışan Kürt Özgürlük Hareketi de bu zorlu aşamalardan geçmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bugün vermiş olduğu bu mücadele, ancak kapitalizm karşıtı ve devletsiz bir temelde sürdürüldüğünde sadece Kürdistan’ı değil beraberinde tüm Ortadoğu’yu özgürleştirecektir. 

Bu Yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post Yaşamın Yeniden Yapılandırılması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/22/yasamin-yeniden-yapilandirilmasi/feed/ 0
Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/ https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/#respond Fri, 05 Jun 2015 13:10:35 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/ Umanita Nova’nın 1920’den bu yana ezilen halkların sesi olmaya devam ettiğini biliyoruz. Bize Umanita Nova’nın nasıl kurulduğundan bahseder misiniz? Anarşist hareket içerisinde günlük bir anarşist gazete fikri 1908-1909 yıllarında ortaya çıkmıştır. Milano’da yayımlanan anarşist “La Protesta Umana” (Protestocu İnsan) dergisinin redaktörleri Ettore Molinari ve Nella Giacomelli dergilerini günlük bir gazeteye dönüştürmeyi önermeleri ile Hareket bu […]

The post Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Malatesta'nın gazetes, Umanita Nova

Umanita Nova’nın 1920’den bu yana ezilen halkların sesi olmaya devam ettiğini biliyoruz. Bize Umanita Nova’nın nasıl kurulduğundan bahseder misiniz?

Anarşist hareket içerisinde günlük bir anarşist gazete fikri 1908-1909 yıllarında ortaya çıkmıştır. Milano’da yayımlanan anarşist “La Protesta Umana” (Protestocu İnsan) dergisinin redaktörleri Ettore Molinari ve Nella Giacomelli dergilerini günlük bir gazeteye dönüştürmeyi önermeleri ile Hareket bu fikri gerçekleştirmeye iyice yaklaşmıştır.

UCAI (İtalyan Komünist-Anarşist Sendikası) Nisan 1919’da Firenze Kongresinde kurulmuştu. Bu Kongrede oluşan yeni örgütte 94 yerel grup ve federasyonun temsilcilerinin yanı sıra, üye olmadan işbirliği yapmak isteyen farklı akımlardan pek çok anarşist yer alıyordu. Ettore Molinari ve Nella Giacomelli kongrede ulusal düzeyde yayımlanacak günlük bir anarşist gazete çıkarmayı önerdiler. Kongre Molinari, Giacomelli ve Spinaci’ye projenin gerçekleştirilebilirliği üzerine çalışma ve finansmanı için abonelikleri başlatma görevini verdi. Projenin gerçekleştirilebilirliği hakkında şüpheler ve günlük bir anarşist gazetenin anarşist dergilerin çeşitliliğine zarar verebileceğine ilişkin endişeler vardı. Nihayet Ekim 1919’da editör komitesinin yayımladığı bir bildiri ile çalışmalar başladı ve büyük başarı ile sonuçlanan finansman çalışmalarına başlandı.

Gazetenin adı “Umanità Nova” (Yeni İnsanlık)’ın Nella Giacomelli tarafından önerildiği düşünülmektedir. Nella, toplumsal devrimlerin artık bir düş olmadığı ve liberteryan komünizmin erişilebilir bir hedef olduğu bir dönemde bu ismin “en yüksek emellerimizi ve herhangi bir sapma olmaksızın bunlara nasıl ulaşacağımızı” temsil etmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Errico Malatesta Temmuz 1919’dan bu yana günlük bir anarşist gazete fikrini desteklemekteydi. Firenze Kongresi sırasında Londra’da sürgündeydi, Ekim 1919’da İtalya’ya döndü ve bu yeni anarşist günlük gazetenin baş editörlüğüne getirildi.

26 Şubat 1920 tarihinde “Umanità Nova”’nın 1. sayısı yayımlandı, bu sayı Sosyalist Parti’nin yayını olan “Avanti” tarafından selamlanmıştır. Gazete bir ay sonra günlük 60.000 tiraja ulaşmıştır.

Umanita Nova’ya yazan, Malatesta gibi anarşist mücadeleyle sembolleşmiş diğer yoldaşlar kimlerdi?

Umanità Nova’nın sayfalarından İtalyan ve Avrupa anarşizminin tarihi de geçmiştir. Editör komitesinde Malatesta ile birlikte Ettore Molinari, Giovanni Forbicini, Carlo Molaschi, Pasquale Binazzi, Luigi Damiani, Luigi Fabbri ve diğerleri yer almışlardır.

Gazetenin çalışanları arasında genç Camillo Berneri; o yıllarda devrimci mücadele ile Bolşevik baskı arasında ve halen Rusya’da yaşamakta olan Rus anarşist Volin; 1920’de 300 000 üyesi olan anarko sendikalist USI (İtalyan Sendikalist Birliği)’den Armando Borghi vardı.

Gazetenin anarşist hareket üzerindeki tarihi ve güncel etkilerinden bahsedebilir misiniz?

Umanità Nova , devam etmekte olan devrim sürecinde zafere ulaşmayı sağlayacak bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Devrimci güçler ve anarşist hareketin sendikalaşma ihtiyacı arasındaki ortak cepheyi oluşturmuş ve bireyselci ve örgütlenme karşıtı dahil, tüm eğilimlere platform sağlayacak ortak bir propaganda aracı yaratma girişiminden doğmuştur. UAI (İtalya Anarşist Sendikası), bir yıl önce kurulan UCAI’nin yerine geçecek bir yapı olarak Temmuz 1920’de Bologna Kongresi’nde kurulmuştur . Kongre’de 700 yerel grup ve federasyon temsil edilmiştir. UAI’nin yapısı UCAI’ye nispeten daha esnekti ancak, teorik prensiplerden ve stratejilerden oluşan “Programma” aynı idi. UAI yine de hemen hemen tüm eğilimleri bir araya toplamıştır. Bu süreçte Umanita Nova çok önemli bir rol oynamıştır. Kuruluşundan bu yana gazete anarşist hareketin başvuru noktası ve İtalya’da anarşist basının ana sesi olmuştur. Bugün Umanita Nova FAI’nin (İtalya Anarşist Federasyonu) eylemlerinde merkezi bir rol oynamaktadır. FAI Umanita Nova’nın yayımlanmasını, dağıtımını ve idaresini üstlenmiştir. Bunların yanı sıra gazetenin editörlerini ve baş editörünü de UAI atar (baş editörlük basın özgürlüğü yasaları nedeni ile zorunludur). Bugün Umanita Nova yalnızca FAI’yi değil genel anlamda sosyal anarşizmi de temsil etmektedir,

Çıktığından bu yana Umanita Nova ne tür zorluklarla karşılaştı? (Operasyonlar, saldırılar, polis baskısı vb.)

Devlet Umanita Nova’nın başlangıcından bu yana yayımlanmasını engellemeye çalışmıştır. Bunu, parası önceden ödenmiş olmasına rağmen devlet işletmeleri olan kağıt fabrikalarından teslimatı geciktirerek yapmıştır. Bunun üzerine kağıt fabrikalarına enerji sağlayan Valdarno linyit madencileri toplu grev tehdidinde bulunarak gazeteye kağıt teslimini kısa sürede sağlamışlardır.

Mart 1921’de faşist bir ekip Umanita Nova’nın Milano ofisini ateşe vermiş, bunun üzerine gazete Roma’dan yayınına yeniden devam etmiştir.

1922’de Mussolini’nin iktidara gelmesi ile gazete faşist rejim tarafından zorla kapatılmıştır. Bu kapatma hakaret suçlamaları ve ihbarları; idari konularda düzensizlik iddiaları ile yüksek para cezaları; basım araçlarının faşistler tarafından sabote edilmesi; daha önceki editörlere, idari görevdeki konsey üyelerine karşı fikir suçlarına ilişkin ihbar ve suçlamalar; Umanita Nova’nın belge ve mali kaynaklarına el koyulması gibi pek çok baskıcı adımdan sonra gelmiştir.

Faşist dönem sırasında gazete İtalyan anarşistlerin sürgünde olduğu ülkelerde tek sayı halinde ara sıra çıkmaya devam etmiş, 1943 ve 1945 yılları arasında Firenze, Cenova ve Roma’da basılan binlerce kopya ile yayınına yasa dışı olarak devam etmiştir. Umanita Nova silahlı antifaşist ve Birleşik Krallık, ABD, Fransa gibi ülkelerden oluşan Müttefik Ülkelerin askeri diktatörlüğüne karşı gelişen başkaldırının bayrağı ve sesi olmuştur. Gazete Mayıs 1945’e kadar Frenze’de 14 sayı basılmış ve 8000 tiraja ulaşmıştır. Bu baskı için Müttefik Mahkemeleri dizgici Lato Latini’yi hapis cezasına çarptırmıştır.

İzleyen dönemlerde editör komitesi üyelerine karşı fikir suçlarına yönelik suçlamalar ve ihbarlar olmuştur; son yıllarda sadece faşistlerden ve polisten karalamaya yönelik bir kaç suçlama ile karşılaştık.

Gazeteyi hangi sıklıkla yayınlıyorsunuz? Gazetenin hedef kitlesini kimler oluşturuyor?

Her hafta yeni bir sayı çıkarıyoruz. Hem baskı hem de İnternet yayınımıza binlerce abonemiz var. FAI grupları ve bireyler her hafta kendi çevrelerinde ve bölgelerinde, yürüyüşlerde ve sokaklarda dağıtım yapıyorlar. Ayrıca FAI üyesi olmayan pek çok anarşist grup ve birey de Umanito Nova’yı dağıtmaktadırlar. Bunların yanı sıra çok sayıda sosyal merkez, kitapçı, büfe ve kütüphane de Umanito Nova’yı bulundurmaktadır.

Gazete sadece anarşist okurlara yönelik bir yayın değildir; tam tersine hedef kitlesi çalışanlar, sömürülen ve ezilen gruplar ve var olma mücadelesi verenlerdir. Aslında Umanita Nova sayfalarında teorik tartışmalara yer versek de, temel olarak bir propaganda ve alternatif bilgi aracıdır. Bu nedenle anarşistlerin bulunduğu ve ezilen halkla birlikte mücadele ettiği her yerde bulunabilir.

Meydan Gazetesi- Umanita Nova

Kobane Direnişi ve Rojava Devrimi hakkındaki makaleleriniz burada oldukça etki yarattı. Ummanita Nova’da farklı coğrafyalardaki mücadelelere de yer veriyorsunuz. Bunu yapmaktaki amacınız nedir?

Tüm sömürülen ve ezilen halkların mücadelesi ile uluslararası dayanışmayı, farkındalık yaratmak ve bu mücadeleleri destekleyerek yoldaşlarımızı teşvik etmek açısından önemli buluyoruz.

Bu bilgilendirme eylemi FAI’nin IFA ile ilişkileri sayesinde gerçekleşmiştir. Size Kobane Direnişi ve Rojava Devrimi hakkında bolca konuşma imkanı sağladığınız için teşekkür ederiz. Bunu iyi yapabildiysek sizin yazdıklarınız ve FAI olarak da sizlerle kurduğu aramızdaki ilişki sayesinde de olabilmiştir.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Evet, Umanita Nova’yı farklı kılan öz yönetim karakterini vurgulamak istiyoruz. Haftalık gazetemizin editörlüğü ve idaresi dışında, hali hazırda belirttiğimiz üzere, FAI yoldaşları olarak siyasi rollerimiz de öz yönetimle yürütülmektedir. Gazetenin baskı ve dizgisi de anarşist yoldaşlarımız tarafından işbirliği ile yapılmaktadır.

1974 yılına kadar Umanità Nova Roma’da eski İtalyan Komünist Parti’nin günlük gazetesi “L’Unità” ile aynı basımevinde basılıyordu. 1974’te anarşist hareket kendi basımevini kurmaya ve tam bir otonomiye sahip olmaya karar verdi. Böylece Carrara’da basıma yönelik bir kooperatif kuruldu. Bu kooperatif halen her hafta Carrera’da Umanita Nova’yı basmaktadır.

Gazetenizde deneyimize yer vermek istediğiniz için size teşekkür ederiz.

Katkılarınız sayesinde Rojava Devrimi hakkında konuşmaya devam etmeyi umuyoruz.

Anadolu ve Mezopotamya’da toplumsal mücadelenizin başarısının devamlı olmasını dileriz.

Çeviri: Sevinç Karaca

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/feed/ 0
Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/#respond Fri, 05 Jun 2015 12:42:28 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ 19. yüzyılın başında İtalya’da; toplumsal muhalefet yarımadada süren ulusal mücadeleden bir hayli etkilenmiştir. Dönemin cumhuriyetçi hareketine öncülük eden Mazzini ve Garibaldi’nin temelini attığı Yeni İtalya Hareketi, ulusların bağımsızlığı fikrinden hareket ediyordu. Belki de bu sebepledir ki anarşizmin İtalya’ya gelişi çok uzun sürmedi. İtalya, Garibaldi ve Mazzini’nin etkilendiği Proudhon’un yanında, Bakunin’in fikirleriyle de tanışıyordu. 1864’te Bakunin’in […]

The post Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Anarşist Yayınlar Dizisi İtalya'da Anarşist Yayınlar

 

Anarşist Yayınlar isimli yazı dizimizde bu ay, İtalya’da yayınlanmış ve halen yayınlanmakta olan dergileri, gazeteleri inceliyoruz. Hem yazılarıyla hem de yaşamıyla anarşist devrim mücadelesine büyük katkıları olmuş Malatesta’nın kurduğu Umanita Nova gazetesiyle yaptığımız röportajı da sayfalarımızda okuyacaksınız.

 

19. yüzyılın başında İtalya’da; toplumsal muhalefet yarımadada süren ulusal mücadeleden bir hayli etkilenmiştir. Dönemin cumhuriyetçi hareketine öncülük eden Mazzini ve Garibaldi’nin temelini attığı Yeni İtalya Hareketi, ulusların bağımsızlığı fikrinden hareket ediyordu.

Belki de bu sebepledir ki anarşizmin İtalya’ya gelişi çok uzun sürmedi. İtalya, Garibaldi ve Mazzini’nin etkilendiği Proudhon’un yanında, Bakunin’in fikirleriyle de tanışıyordu. 1864’te Bakunin’in İtalya ziyareti orada bulunan diğer anarşistleri derinden etkiledi. 1865 ve 1867 yılları arasında Napoli’de bulunan Bakunin, bu süreçte bir grup gençle tanıştı. Giuseppe Fanelli, Carlo Gembuzzi, Saverio Friscia, Alberto Tucci, Stefano Caporusso gibi isimlerin yer aldığı bu grup 1867 yılının Şubat ayında kuruldu. Liberta e Giustizia (Freedom and Justice) ismiyle anılan grup, aynı yılın Ağustos ayında kendileriyle aynı adı taşıyan dergilerini yayınlamaya başladı.

1869 yılında Napoli’de Enternasyonal’in ilk İtalya seksiyonu kuruluyordu ve aynı yıl kendini enternasyonalist olarak tanımlayan La Campana (The Bell) yayınlanmaya başladı. La Campana büyük oranda Bakunin’in fikirlerinden hareket ediyordu. 1872 yılında St. Imier Kongresi’nde; Kara Enternasyonal olarak da anılan Anarşist Enternasyonal’in kurulmasıyla anarşizm, İtalya’da daha spesifikleşiyor ve örgütlü bir hareket olarak belirginleşmeye başlıyordu. Anarşizm, İtalya’da dünya anarşizmiyle aynı döneme tekabül eden bir zamanda başlasa da ilerleyen süreçte İtalya dışına yayılan bir yol izledi. Anarşizm düşüncesini İtalya topraklarında toplumsallaştırmaya çalışan devrimciler ülke dışına sürgün edildi, bunun haricinde İtalyan işçiler de dünyanın farklı yerlerine ekmeklerini kazanmak için topluca göç ettiler. İşte bu sebeple İtalya’da incelediğimiz anarşist yayınların bir bölümü İtalya’nın dışında yazılan ve dağıtılan yayınlar oldu.

Umanita Nova

 

umanitanova2

Kurucuları arasında Errico Malatesta, Antonio Cieri, Camillo Berneri, Armando Borghi, Carlo Frigeria gibi isimlerin yer aldığı İtalya’nın en eski ve en köklü anarşist gazetesi olan Umanita Nova, 1920 yılında yayın hayatına başladı. Gazete, 1922 yılında faşist Mussolini’nin önderliğindeki rejim tarafından kapatılana dek, günlük periyotta yayınlandı. 1945 yılında faşist iktidarın çöküşü ile birlikte haftalık olarak yayın hayatına geri döndü. İtalya Anarşist Federasyonu (FAI)’nun sözcüsü olan gazetenin editör ekibi de yine federasyonun doğrudan demokrasiyle aldığı kararlarla belirleniyor.

95 yıldır, anarşist devrim mücadelesini inatla sürdüren Umanita Nova, tarihinden ödünç aldığı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor.

Diğerleri…

1870’li yıllar anarşist yayıncılık açısından önemli bir dönemdi. Bu yıllarda anti-otoriter fikirler yerel bültenler ve gazeteler aracılığıyla ülkenin her yerine yayıldı. 1873 yılında Il Risveglio (The Awakening) ve Il Comunardo (The Communard) yayın hayatına girdi. 1876’da Il Martello (The Hammer), 77’de ise Jesi’de L’Anarchia (The Anarchy), 1877’de Bolletino Socialista Anarchico Rivoluzionario yayınlanmaya başladı. 1878 yılında Modena bölgesinde ise L’Avvenine (The Future) yayınlanıyordu. Görüldüğü gibi İtalya’nın farklı noktalarında anarşist yayıncılık yerellerdeki güçlü etkisiyle on yıllarca süren bir yayıncılık ve örgütlenme faaliyetine dönüştü.

Errico Malatesta’nın editörlüğündeki ilk yayın olan La Question Sociale (The Social Question), 1884 yılında Firenze’de yayına girdi. Dergide yayınlanan Enternasyonalist Program daha sonra Malatesta’nın Anarşist Program’ına evrildi. Gazete o tarihlerde enternasyonalist etiketini kullanıyordu, yazarlardan Andrea Costa, parlementarist bir çizgiye kayıp ayrılınca gazetenin anarşist çizgisi de netleşmiş oldu. 1889’da Malatesta, İtalya’dan sürgün edildi, Fransa’ya gittiğinde L’Associazione (The Association) isimli yayını Nizza kentinde yayınlamaya başladı. Ancak Fransa’nın Malatesta’yı sınır dışı etme kararı hala aktif olduğundan gazeteyle birlikte Londra’ya geçti. L’Associazione, toplamda 7 sayı yayınlandı. 1895’te bireyci çizgide yayın yapan L’Avvenine Sociale, 1897’de ise Malatesta ve Luigi Galleani tarafından L’Agitazione isimli gazete yayınlandı. 1 yılda 52 sayı yayınlan L’Agitazione’un temel gayesi işçilerin birlikteliklerini artırmak ve işçi hareketini desteklemekti.

A Rivista Anarchica

Şubat 1979’da ilk sayısını yayınlayan dergi, aylık olarak yayımlanmakta ve yayın hayatına halen devam etmektedir. İtalyan müzisyen Fabrizio de Andre’nin de destekçilerinden biri olduğu dergi, bugüne kadar yayınlanmış tüm konularını tek bir online arşivde toplamıştır.

 

giustizia_e_liberta_18_06_1937

1900’lü yıllara gelindiğinde Milan kentinde, Oberdan Gigli ve Giovanni Gavilli tarafından Il Grido della Forra’nın yayınlandığını görüyoruz. 1903’te anarşist komünist eğilimlerin bir propagandası olan Il Libertario (The Libertarian), Pasquale Binazzi tarafından yayınlandı. 1903’te Pietro Gori ve Luigi Fabbri tarafından yayınlanan Il Pensiero (The Thinking) kültürel tartışmalarda anarşizmi savunmayı ve saygınlık kazandırmayı amaçlıyordu. On yıldan fazlasını zindanlarda geçirmiş Errico Malatesta ve eğitim, doğum kontrolü, militarizm konularında çalışmalar yapmış Luigi Fabbri tarafından çıkarılan Pensiero e Volanta da devlet baskısından ve yasaklardan nasibini almıştı. 1924 ve 1926 yılları arasında yayınlanan dergi, iki haftada bir yayınlanıyordu. Dergiye Malatesta ve Fabbri’nin dışında Camillo Berneri, Luce Fabbri (Epichars takma adıyla), Carlo Molaschi gibi isimler de katkıda bulundu.

İtalya dışında, fakat İtalyan anarşistleri tarafından İtalyanca yayınlanan gazetelere ise Amerika’da 1895 ve 99 yılları arasında Malatesta’nın editörlüğünde yayınlanan La Question Sociale ve 1903 yılında Barre Vermont’ta Luigi Galleani tarafından yayınlanan Cronaca Sovversiva’yı örnek gösterebiliriz. Bunların dışında İtalyan anarşistlerin yayınladığı Fra Contadini, L’Internazionale, Fronte Libertaria, Per l’Azione Diretta, Bolletino d’Informazione Anarcosindicalista gibi yayınların da varlığını bilmekteyiz. 

 

Zeynel Çuıhadar

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/feed/ 0
Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları 8 : ” İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme-I” – Deirdre Hogan https://meydan1.org/2014/05/26/anarsistlerin-ekonomi-tartismalari-8-ispanya-devriminde-endustriyel-kolektiflestirme-i-deirdre-hogan/ https://meydan1.org/2014/05/26/anarsistlerin-ekonomi-tartismalari-8-ispanya-devriminde-endustriyel-kolektiflestirme-i-deirdre-hogan/#respond Mon, 26 May 2014 17:09:30 +0000 https://test.meydan.org/2014/05/26/anarsistlerin-ekonomi-tartismalari-8-ispanya-devriminde-endustriyel-kolektiflestirme-i-deirdre-hogan/  İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme – I  Anarşizmin toplumsallaştığı alanlar yoğunluklu olarak kırsal bölgeler olsa da, şehirler ve merkezi yerleşim yerleri de bu devrimden etkilenmiştir. O zamanlar İspanya’da 24 milyon olan nüfusun 2 milyonu endüstride çalışıyordu. Bu 2 milyonluk kesimin %70’i de bir bölgede, Katalonya’da yoğunlaşmıştı. Faşist saldırının olduğu bir zamanda, işçiler 3000 işletmenin kontrolünü ele […]

The post Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları 8 : ” İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme-I” – Deirdre Hogan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Meydan Gazetesi’nin Anarşist Ekonomi Tartışmaları yazı dizisine, “Anarşistlerin Seçim Tartışmaları’yla birlikte iki sayılık bir ara vermiştik. Bu sayımızda, Deirdre Hogan’ın “İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme” yazısının ilk bölümüyle devam ediyoruz. İspanya Devrimi anarşist hareketin en büyük deneyimlerinden biri olarak sadece anarşist tarihteki önemli yerini korumuyor, aynı zamanda ‘36 İberya’sında yarattığı ekonomik yöntem ve örgütlenmelerle, toplumsal devrimin nasıl somutlaşacağına yönelik şimdiki anarşist harekete iyi bir perspektif de oluşturuyor. Deirdre Hogan’ın theanarchistlibrary.org ve libcom.org gibi anarşist sitelerde yayınlanmış yazısını; coğrafyanın dört bir yanında direnişlerin artan bir seyirde izlediği, işçi direnişlerinin işgallere dönüştüğü, özörgütlülüklerin yaşam bulmaya başladığı içinde bulunduğumuz zaman ve coğrafyada, toplumsal devrimi, yaşamsal ve ekonomik bir bakış açısıyla da konuşabilmek adına sizlerle paylaşıyoruz.  

 

 İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme – I

 Anarşizmin toplumsallaştığı alanlar yoğunluklu olarak kırsal bölgeler olsa da, şehirler ve merkezi yerleşim yerleri de bu devrimden etkilenmiştir. O zamanlar İspanya’da 24 milyon olan nüfusun 2 milyonu endüstride çalışıyordu. Bu 2 milyonluk kesimin %70’i de bir bölgede, Katalonya’da yoğunlaşmıştı. Faşist saldırının olduğu bir zamanda, işçiler 3000 işletmenin kontrolünü ele geçirmişti. Bunlar arasında toplu taşıma araçları, nakliye, elektrik ve enerji şirketleri, gaz ve su işletmeleri, mühendislik ve otomobil tesisleri, madenler, çimento fabrikaları, tekstil atölyeleri ve kağıt fabrikaları, elektrik ve kimya şirketleri, cam şişe fabrikaları, parfüm üretim alanları, gıda tesisleri ve bira fabrikaları vardı.

Kolektifleştirmenin yaşandığı ilk alanlar, endüstriyel alanlardı. Ordunun ayaklandığı akşam, CNT genel grev çağrısı yaptı. Çatışmanın ilk evresi sona erdiğinde, sonraki önemli adımın üretimin devamını garanti altına almak olduğu açıktı. Franco taraftarı birçok burjuva, isyancı ordu güçlerinin yenilgisinden sonra kaçtı. Onların sahip olduğu birçok fabrika ve işletme ele geçirildi ve işçiler tarafından işletilmeye başlandı. Burjuvazinin diğer bölümleri fabrikalarını işletmeye çok istekli olmadı ve Franco’nun amaçları için fabrikalarını Franco’ya hibe ederek kapattı. Fabrika ve işletmelerin kapatılması, düşmanın elini güçlendiren yüksek işsizlik ve sefalet yarattı. “İşçiler içgüdüsel olarak bu durumu anlayarak tüm işletmeleri harekete geçirdi ve kontrol komitelerini kurdu. Kontrol komitelerinin amacı üretim sürecini korumak ve her bir işletme sahibinin finansal durumunu takip etmekti. Birçok örnekte yönetim hızla kontrol komitelerinden, fabrika sahibinin işçilerle birlikte çalışıp aynı ücreti aldığı öz-yönetim komitelerine geçti. Bu yöntemle, Katalonya’daki birçok fabrika ve işletme, buralarda çalışan işçilerin eline geçmiş oldu.” (1)

Gecikmeden, cephenin ihtiyacını karşılamak üzere bir savaş endüstrisinin kurulması, malzemelerin ve milislerin cepheye nakledilebilmesi için ulaşım sisteminin tekrardan harekete geçirilmesi son derece önemliydi. Dolayısıyla ilk kolektifleştirmeler, anarşist militanların durumdan faydalanarak devrimci hedefleri yükseltmesiyle birlikte faşizme karşı zafer kazanmak için gereken fabrikalar ve kamu hizmetlerinde gerçekleştirildi.

CNT’nin Rolü

Bu toplumsal devrimi anlamanın en iyi yolu, İspanya’daki işçi örgütlerinin ve mücadelelerin görece uzun tarihsel bağlamında düşünmektir. Kolektifleştirmenin en büyük yürütücüsü olarak CNT; 1910’dan beri vardı ve 1936’ya gelindiğinde üye sayısı 1,5 milyonu geçmişti. Anarşist sendikalist hareket, İspanya’da 1870’den bu yana vardı ve ilk kuruluşundan nihai amacını (kısmen) gerçekleştirebildiği toplumsal devrime uzanan süreçte, yoğun toplumsal mücadeleyle -”grevler ve genel grevler, sabotajlar, kitlesel gösteriler, mitinglerle; grev kırıcılara, cezaevlerine, davalara, ayaklanmalara, lokavtlara, suikastlere karşı mücadeleyle”(2)- iç içe geçmiş bir tarihi vardı.

Anarşist düşünceler 1936’da daha da yayılmaya başladı. Anarşist yayınların o dönemdeki dolaşımı buna ilişkin bize fikir verebilir; biri Barselona, diğer Madrid’de olmak üzere, iki anarşist günlük gazete vardı. İkisi de CNT’nın yayın organıydı ve her biri 30 bin ve 50 bin arası değişen miktarlarda basılıyordu. Periyodik çıkan 10 yayın ve birçok anarşist dergiyle beraber 70 bin adet yayın dolaşımdaydı. Tüm anarşist gazetelerde, bildirilerde ve kitaplarda, sendikalarda ve örgüt toplantılarında olduğu gibi, sürekli ve sistematik olarak toplumsal devrim tartışılıyordu. Böylece, İspanya işçi sınıfının radikal karakteri, mücadele ve çatışma yoluyla politikleşirken; anarşist düşüncelerin etkisi, devrim koşullarında anarşistlerin kitlesel halk desteğini alabildiğini gösterdi.

CNT, özünde güçlü bir demokratik geleneğe sahipti. Ücretler ve çalışma koşulları gibi yerel ve acil konulardaki bütün kararları, düzenli olarak toplanan yerel üyeler alıyordu. İşçiler arasında karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma güçleniyor, mücadeleleri kazanmanın tek yolu olarak görülüyordu. İşçiler CNT’de yeteneklerini ya da çalışma alanlarını ayırmadan örgütlediler. Başka bir ifadeyle işçiler bir sektörde her bir iş için farklı sendikalar kurmaktansa, her sektör için bir bölümü olan genel bir sendikada örgütlendiler. Sendikaların içinden çıkan ve onların şekillendirdiği devrimci kolektiflerin yapısı, hem sendikaların endüstriyel doğasından, hem de demokratik gelenekten büyük ölçüde etkilendi.

Meydan Gazetesi- Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları  8 -İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme1

CNT’nin devrime gücünü veren bir diğer önemli özelliği ise doğrudan eylem yöntemini kullanmasıydı. “CNT her zaman, tartışmaları çözmek için ‘işçilerin kendi yaptıkları doğrudan eylem’i savunmuştu. Bu politika, sendikada ve üyelerinde katılımı ve kendine-güveni teşvik etmişti- “bir şeyin çözümlenmesini istiyorsak, bunu kendimiz yapmalıyız” düşüncesi hakimdi. [3] Son olarak CNT’nin yerel özerkliğe dayanan federal yapısı, sağlam ama oldukça merkezsiz bir örgütlenme yaratmış, aynı zamanda özgüven ve inisiyatiflerin önünü açmıştı ki bu değerler devrimin başarısına büyük katkı sağladılar.

Gaston Leval, demiryollarının kolektifleştirilmesinde CNT’yle UGT’nin rollerini karşılaştırırken devrim koşullarında doğrudan demokrasi ve özgüvenin öneminin altını çiziyor. Demiryolu endüstrisini son derece örgütlü, etkin ve sorumlu bir şekilde yeniden harekete geçiren devrimcileri anlatırken şunları yazıyor: “Bunların hepsi sadece sendikanın ve CNT militanlarının insiyatifi sayesinde başarıldı. İdari yönetime hakim olan UGT’liler pasif kaldı, yukarıdan emir gelmesine alıştıkları için, beklediler. Ne bir emir ne de karşı emir gelmediğinde, yoldaşlarımız hızla ilerlemeye devam etti, sadece hepsini birlikte sürükleyen güçlü dalgayı takip ettiler”[4]

Bu mücadele ve örgütlenme tarihi ve anarko-sendikalizmin birleştirici yapısı, CNT militanlarına zamanı geldiğinde toplumu anarşist çizgiler içinde yeniden ve sağlam bir şekilde şekillendirmek için gerekli insiyatif ve öz örgütlenme deneyimini verdi. “Şunu açıkça söyleyebiliriz ki, yaşanan bu toplumsal devrim CNT’nin üst organlarının aldığı kararlarla çıkmadı… Aniden ve doğalında gerçekleşti… “halk” devrimci vizyon sayesinde esinlenip birden mucizeler yaratacak kabiliyete ulaştığı için değil, tekrar söylemekte yarar var, halkın arasında, aktif olan, güçlü olan ve 1. Enternasyonal ve Bakunin’in zamanında başlayıp yıllardır devam eden mücadeleyi sürdüren büyük bir azınlık vardı.” [5]

 Anarşist Demokrasi, Kolektiflerde İşbaşında

Kolektifler, işçilerin çalışma yerlerinde öz yönetim kurmasına dayanıyordu. Augustin Souchy: “İspanya İç Savaşı sırasında kurulan kolektifler işçilerin özel mülkiyet olmadan kurdukları ekonomik birliklerdi. Kolektif tesisleri burada çalışanların yönetmesi, tesisleri onların özel mülkiyeti yapmıyordu. Kolektifin içindeki bireyler, bulundukları fabrika ya da atölyeleri satamıyor ya da kiralayamıyordu, sorumlu hak sahibi CNT, yani Ulusal Emek Konfederasyonu’ydu. Ancak CNT’nin bile istediğini yapma yapma hakkı yoktu. İşçiler her şeyi konferanslar ve kongrelerde kendileri kararlaştırır ve onaylardı.” [6]

CNT’nin demokrasi geleneğini sürdüren endüstriyel kolektifler, aşağıdan yukarıya yetki verecek şekilde düzenlenmişti. Temel karar organı işçi meclisiydi, ve onlar da fabrikaların günlük işleyişinden sorumlu olacak idari komite temsilcilerini seçiyorlardı. Seçilen bu idari komiteler, toplantı kararlarını uygulamaktan, fabrikadan rapor vermekten işçi meclisine karşı sorumluydu. İdari komiteler ayrıca gözlemlerini genel idare komitesine bildirmekteydi.

Genelde her endüstri, endüstrinin içindeki iş dallarından ve işçilerden delegelerin olduğu merkezi idari komiteye sahipti. Örneğin Alcoy’daki tekstil endüstrisinde 5 temel iş dalı vardı: Dokuma, iplik yapma, örme, tarama ve işleme. Kendilerini endüstri genelindeki komitede temsil etmesi için bu alanlarda uzmanlaşmış işçiler kendi aralarından bir temsilci seçerdi. Teknik uzmanlar da içeren bu komitenin rolü işçiler birliğinden alınan direktiflere uygun bir şekilde üretimi sağlamak, çalışmalar üzerine rapor ve istatistikler derlemek ve son olarak finans ve koordinasyon meseleleriyle ilgilenmekti. Gaston Leval’in dediği gibi : “Hem işgücü dağılımı hem de birleşik endüstiriyel yapı için genel yönetim değişmeden kalıyor.” [7]

Her aşamada Sendika İşçileri Genel Meclisi en yüksek karar mekanizmasıydı. “Önemli kararlar, yüksek katılımlı ve sık sık yapılan genel meclis toplantılarında alınırdı… eğer bir idari yetkili, birliğin yetkilendirmediği bir şey yaptıysa, bir sonraki toplantıda görevinden alınması muhtemeldi.”[8] Raporlar birçok komite tarafından incelenir ve tartışılırdı ve çoğunluk yararlı olduğu kanaatine varırsa yürürlülüğe konurdu. “Burada gördüğümüz idari bir diktatörlük değil, tam tersi, meclisin çalışmaları doğrultusunda her uzmanlığın görevini yaptığı işlevsel bir demokrasi.” [9]

Deirdre Hogan

Çeviri: Esen Küçüktütüncü

Dipnotlar aynı yazının 2. Kısmı yayımlandıktan sonra konacaktır.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 18. Sayısında yayımlanmıştır.

The post Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları 8 : ” İspanya Devriminde Endüstriyel Kolektifleştirme-I” – Deirdre Hogan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/05/26/anarsistlerin-ekonomi-tartismalari-8-ispanya-devriminde-endustriyel-kolektiflestirme-i-deirdre-hogan/feed/ 0