The post Faili Meçhul Değil Faili Devlet – Vahap Güler appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eylemine gerçekleştirilen polis saldırısı sonrası, uzunca bir süredir unutulan ya da mevcut iktidarın dönemsel stratejileri nedeniyle “unutturulan” bir kavramla tekrar tanıştık. 1980’lerin ikinci yarısında başlayan, ancak 1990’lı yılların başlarında ivme kazanan Bakur’daki devlet cinayetlerine verilen genel adlandırmaydı “faili meçhuller.”
Toplam 17.000 kişinin katledildiği tüm bu cinayetler, esasen -dünyanın en uzun süreli sivil itaatsizlik eylemini yapan- Cumartesi Anneleri’ne yönelik bu saldırı ve yasaklama ile alenen üstlenildiği halde, failleri “meçhullerde mi” arayacağız? Bu sorunun yanıtını bulmak için aslında herkesçe malum olan faillerin itiraf niteliğindeki açıklamalarına bakmak yeterli. Cumartesi Anneleri’ne yapılan saldırının emrini veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “hamisi” ve devletin 2015 itibarıyla müttefiklerinden Mehmet Ağar’ın 1990’lardaki devlet cinayetlerini kast ettiği “devlet için 1000 operasyon yaptık” açıklaması bu itiraflardan sadece biriydi. Yine şimdilerde AKP-MHP iktidar bloğu ile yakınlaşma içindeki dönemin başbakanı Tansu Çiller’in, bu cinayetlerde tetikçilik yapan çeteleri kast ederek söylediği “devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” sözü orta yerde dururken failleri “bilinmez” meçhullere göndermek ne kadar gerçekçi?
Devletlerin çeşitli dönemlerde kullandığı gayri nizami harp yöntemleri, bu yöntemlere paralel cinayet şebekelerini de yarattı. Dünyada ve yaşadığımız coğrafyada örneklerine sıkça rastlanan bu şebekelerin resmi anlamda inkar edilen varlıkları, değişen dünya ya da bölge konjonktürüne göre zamanla itiraf edildi. Ancak bu itiraflarda devletin “kutsal varlığına” halel getirilmemesi kriteri temel alınırken söz konusu şebekelerin “devlete rağmen, devlet adına” cinayet işlediği algısı yerleştirilmeye çalışıldı. Bunun dünyadaki en bilinen örneklerinden biri ise 1970’li yıllarda, İtalya’da benzer cinayetlere imza atan Gladio adlı kontrgerilla yapılanmasıydı. Gladio’nun varlığı, 1990’lı yıllarda bizzat dönemin İtalya başbakanına itiraf ettirilirken, söz konusu cinayetler Gladio’ya yıkıldı. 1991’de SSCB’nin yıkılması sonucu Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte farklı devletlerin kurduğu benzer yapılanmalar “sessiz sedasız” lağvedildi ve bu yapıların işlediği cinayetlerde devletlerin dahli görünmez kılındı.
Yaşadığımız coğrafyada da benzer şekilde devleti aklama pratiği “derin devlet” ya da “faili meçhul cinayetler” söylemleri üzerinden hayata geçirildi. 12 Eylül askeri rejimi, yerini önce Turgut Özal, sonra da Tansu Çiller gibi siyasetçilere bırakırken bir yandan tüm coğrafyada cinayetler işleyen devletin bu kirli sabıkasının, diğer yandan söz konusu siyasetçilerin -liberal kimlikleri nedeniyle- temize çıkarılması gerekiyordu. İşte derin devlet ve faili meçhul gibi söylemler tam bu noktada kullanıma sokuldu. Dahası bu kavramlar muhalefetin önemli bir kesimi tarafından “satın alındı.” Uzun yıllar boyunca devletin (İtalya’daki Gladio örneğinde olduğu gibi) varlığını daha sonra kabul ettiği JİTEM gibi çeteler tarafından işlenen cinayetlere “faili meçhul” tanımlaması yapıldı ve gerçek, “meçhule” havale edildi. Ancak meçhul olmayan bir gerçek vardı; o da “temiz eller” operasyonu ve “kahraman” bir savcı ile Gladio’yu deşifre ederken sonrasında G-8 eylemlerine saldırarak Carlo Giuliani’yi katleden İtalya’nın ve aynı yöntemleri sürdüren devletlerin ellerinin ne kadar “temiz” olduğu kadar açıktı. Üstelik bu gerçeği bugünlerde “kahramanlık” söylemleriyle teyit eden devlet politikaları ortadayken aynı gerçeği açıkça söylemekte sakınca yok: “Faili Devlet”!
Vahap Güler
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 46. sayısında yayınlanmıştır.
The post Faili Meçhul Değil Faili Devlet – Vahap Güler appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Diktatörlük Kurbanları Anıtını Ziyaret Eden Erdoğan’a Cumartesi Annelerinden Tepki appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Faili devlet cinayetlerinde yakınları katledilen Cumartesi Anneleri, tartışmalı Almanya ziyareti devam eden Erdoğan’ın, ‘Savaş ve diktatörlük kurbanları’ için yapılan, Berlin’deki ‘Neue Wache’ anıtına ziyarette bulunmasına sert tepki gösterdi. 23 yıldır, katledilen yakınlarının akibetini sormak için yaptıkları eylem, 700. haftasında yasaklanan Cumartesi Anneleri, Twitter hesabından yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’da gözaltında kaybedilen evlatlarını arayan Cumartesi Anneleri polis tarafından ağır biçimde darp edilirken, Erdoğan Berlin ziyareti sırasında Unter den Linden bulvarındaki oğlunun cansız bedenine sarılmış bir anneyi tasvir eden ‘Neue Wache’ adlı, savaş ve diktatörlük kurbanları anıtını ziyaret edip çelenk bırakacakmış. UNUTMAYACAĞIZ!”
2- Erdoğan Berlin ziyareti sırasında Unter den Linden bulvarındaki oğlunun cansız bedenine sarılmış bir anneyi tasvir eden
"Neue Wache” adlı, savaş ve diktatörlük kurbanları anıtını ziyaret edip çelenk bırakacakmış.
UNUTMAYACAĞIZ!— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) 28 Eylül 2018
The post Diktatörlük Kurbanları Anıtını Ziyaret Eden Erdoğan’a Cumartesi Annelerinden Tepki appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Ceylan’ın Gözleri 9 Yıldır Katillerin Üzerinde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 günü Amed’in Licê ilçesindeki köyünde hayvanlarını otlatmaya çıkarmıştı. 12 yaşındaki Ceylan, yakınlarda bulunan Yayla jandarma karakolundan atılan havan topu mermisiyle katledildi. Benzer tüm faili devlet cinayetlerinde olduğu gibi devlet, Ceylan’ın katillerini koruyarak ve saklayarak, cinayeti “faili meçhule” bırakma politikası izledi.
The post Ceylan’ın Gözleri 9 Yıldır Katillerin Üzerinde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Vedat Aydın’dan Bugüne, “Faili Meçhul’den” Faili Devlete appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Vedat Aydın, bugün HDP olarak siyaset sahnesinde varlığını sürdüren, Kürt Siyasi Hareketi’nin legal platformdaki ilk partisi HEP’in (Halkın Emek Partisi) Amed il başkanlığı görevini yürütürken, evinden kendisini polis olarak tanıtan kişilerce 5 Temmuz 1991’de kaçırılarak katledilmişti. İHD Amed il başkanlığını yaparken, 1990 Ekim sonunda derneğin Ankara’daki kongresinde kürsüye çıkıp Kürtçe konuşmasını yapmak isteyen ve sonrasında tutuklanan Aydın’ın katledilmesi, siyasi jargona, “faili meçhul” şeklinde sokulmak istenen, 1990’lı yıllarda artan devlet cinayetlerinin kamuoyu gündemine gelmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. İlerleyen yıllarda “faili meçhul cinayetler” şeklinde belirginleşen bu söylem, “derin devlet” gibi yan enstrümanlarla da desteklenerek, devleti, söz konusu kaçırma,işkence yapma, katletme gibi olaylarda dahlini görünmez kılma ya da “bazı karanlık odakların” devlete rağmen(!) söz konusu cinayetleri işlediği algısının yerleşmesi işlevini gördü. Ancak Vedat Aydın cinayetinde, devletin o yıllarda varlığını reddettiği kontra örgütlenmesi JİTEM’in (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) oynadığı rol, JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan ve eski polis şefi Hanefi Avcı’nın ifadelerinde somutlaşmıştı. Aygan ifadesinde cinayeti kast ederek “Vedat Aydın’ın olayında keşifte yer aldım ama olayda yer almadım” derken, Hanefi Avcı ise, bir başka JİTEM şefi Ahmet Cem Ersever’e atıfta bulunarak, cinayette Ersever ekibinin aldığı role işaret ediyordu.
7 Temmuz 1991’de işkence yapılmış cesedi Elazığ Maden yakınlarında bulunan Vedat Aydın için 10 Temmuz’da düzenlenen cenaze töreni ise, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası, yüz binlerce kişinin katıldığı dev bir politik eyleme dönüştü. Amed’de düzenlenen tören öncesi sabah erken saatlerde başlayan devlet provokasyonuna karşı Aydın’ın cenazesini sahiplenen halka gece geç saatlere kadar saldıran kolluk güçleri, 23 kişiyi uzun namlulu silahlarla tarayarak katletti. Gün boyu süren saldırılarda yüzlerce kişi de yaralandı.
The post Vedat Aydın’dan Bugüne, “Faili Meçhul’den” Faili Devlete appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>