The post Gazeteci Dindar Karataş Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Van’da 24 Kasım günü kaldığı eve yapılan polis baskınıyla gözaltına alınarak Erzurum’a götürülen Mezopotamya Ajansı muhabiri Dindar Karataş, ifade işlemlerinin ardından adliyeye çıkarıldı.
Yapılan savcılık sorgusunda haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve yaptığı kimi haberler sorulan Karataş, “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
The post Gazeteci Dindar Karataş Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteciler Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’e Tahliye Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Libya’da ölen MİT görevlisinin bilgilerini açıkladıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açıklanan ve adından tutuklanan gazeteciler Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, muhabir Hülya Kılınç, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser dün hakim karşısına çıkarıldı.
Haklarında, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamalarıyla 9’ar yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası istenen gazetecilerden Barış Terkoğlu, Mehmet Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in delillerin toplanmış olması, tutuklulukta geçirdikleri süre ve kişilik halleri nazara alındığında adli kontrolün yeterli olabileceğini belirterek tahliyelerine karar verildi.
Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in “üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesi, delilleri yok etme ve kaçma şüphesi” gerekçesile tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma 9 Eylül’e ertelendi.
Barış Terkoğlu, dün gece geç saatlerde tahliye edilmesinin ardından yaptığı açıklamada gazetecilik yapmaya devam edeceklerini söyledi ve ekledi: “Kaldığımız yerden devam edeceğiz”.
The post Gazeteciler Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’e Tahliye Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post TC, Basın Özgürlüğünde Hızlı Yükselişte(!) 3 Sıra Yükselerek 154. Oldu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından hazırlanan 2020 yılı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer aldı. Türkiye, geçen yıl 157. sıradaydı.
TC’de tutsak gazeteci sayısıyla ilgili basın örgütleri de birbirinden farklı sayı veriyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası raporuna göre 1 Nisan 2020 tarihi itibariyle 85 gazeteci hapiste. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği raporuna göreyse bu sayı 104.
TGS’nin raporuna göre gazetecilerin iddianameleri incelendiğinde “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” ve “Terör Propagandası” iddialarının öne çıktığı görülüyor.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği açıklamasında Türkiye’de basına yönelik baskıların sistematik hale geldiği, hükümete yakın olan gazetecilerin dışında kalan tüm gazetecilerin bu baskıdan nasibini aldığı belirtildi ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basını ‘Virüs’ diye niteleyen açıklaması, baskıların boyutunu göstermek açısından yeterli bir örnektir. Hal böyleyken, bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz; Basın yok edilmesi gereken bir virüs değil, özgür bir toplum için olmazsa olmazlardandır.” denildi.
TGS raporunda “Son 10 yılda medya çalışanları üzerindeki baskının sadece parmaklıkların ardıyla sınırlı olmadığını, medya sahipliğinin yandaşlaştırıldığını, davalar ile gazetecilerin yıldırılmak istendiğini, medya çalışanlarına fizikî saldırılarla gözdağı verildiğini herkes biliyor. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplumumuz haber alma hakkını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor.” dedi.
Ayrıca RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde kendisine 154. Sırada yer bulan Türkiye’de en az 62 gazeteci, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten bu yana, “cumhurbaşkanına hakaret” bahanesiyle TCK’nın 299. maddesi uyarınca süreli hapis veya adli para cezasıyla cezalandırıldı.
The post TC, Basın Özgürlüğünde Hızlı Yükselişte(!) 3 Sıra Yükselerek 154. Oldu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Fatih Portakal’a Bankacılık Kanunu Bahanesiyle Dava appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Fatih Portakal’a, “Tekalif-i Milliye”yi hatırlatarak paylaştığı twitter mesajı nedeniyle Bankacılık Kanunu’nun 74’üncü maddesini ihlal ettiği bahanesiyle dava açtı. Portakal’ın bir yıldan üç yıla kadar hapsi isteniyor.
Fatih Portakal, sosyal medya hesabından 6 Nisan’da yaptığı paylaşımda, “Zor günlerden geçiyoruz. Mevduat veya tasarrufu olanlardan para istenmesin bir de! Olmaz olmaz diyemiyorum maalesef” ifadesini kullanmıştı.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “İtibarın Korunması” başlıklı 74’üncü maddesi “Basın Kanunu’nda belirtilen araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından biri aracılığıyla bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz” şeklinde düzenleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Fatih Portakal’ın sosyal medyadaki bu paylaşımı nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu.
The post Fatih Portakal’a Bankacılık Kanunu Bahanesiyle Dava appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteci Hakan Aygün Sosyal Medya Paylaşımları Bahanesiyle Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Twitter hesabında yer alan “ey İBAN edenler” ifadesi bahane alınarak gözaltına alınan gazeteci Hakan Aygün tutuklandı. Avukat Ahmet Çörtoğlu, Aygün’ün tutuklandığını “Üst sınırı üç yıl olan bir maddeyi dayanak yaparak deliller toplanmamış ve sanığın kaçma ihtimali ne binayen diye Hakan Aygünü attığı tweetler nedeniyle tutukladılar” dedi.
Hakan Aygün hakkında, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ilgili olarak “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “Hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştu.
Hakan Aygün gözaltına alınmadan önce söz konusu tweeti kendisinin yazmadığını, retweet olarak sayfasına geldiğini söylemişti. Perşembe akşam üstü saatlerinde Aygün’ün teknesinde üç saat boyunca arama yapıldı, bilgisayarına el koyuldu.Gazeteci Aygün, aynı paylaşımda, “ibanlı-imanlı” esprinin de hoşgörü ile karşılanması gerektiğini, iddia edildiği gibi dine hakaret olmadığını söyledi.
Gazeteci Hakan Aygün, Halk TV televizyonunda uzun süre çalışmış ve program yapmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta başında koronavirüsle ilgili bağış kampanyası başlatmış ve IBAN numaraları paylaşmıştı.
The post Gazeteci Hakan Aygün Sosyal Medya Paylaşımları Bahanesiyle Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Meksika’da Kayıp Gazeteci Ölü Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Meksika basınında haberlere göre, Gomez’in yerel bir gazetede muhabir olarak çalıştığı ve 40 günden bu yana kayıp olduğu belirtildi.
Cesede dair yapılan incelemeler sonucunda ateşli silahla öldürüldüğü ortaya çıktı.
Öte yandan, ülkenin Chiapas eyaletinde yerel radyoda spiker olarak çalışan Alvaro Ruis adlı gazeteci de 6 Ocak’ta evinde ölü olarak bulunmuştu.
Gazetecileri Koruma Komitesi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) ve Meksikalı Gazeteciler Dernekleri Federasyonu yaptıkları açıklamada, gazetecilerin öldürülmesini kınadı.
Meksika’da 2000 yılından bu yana cinayete kurban giden gazeteci sayısının en az 142 olduğu belirtiliyor.
The post Meksika’da Kayıp Gazeteci Ölü Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Encamımız Kıyam – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>*Encam: (Farsça) işin sonu, gelecek. Kıyam: (Arapça) başkaldırı, isyan.
Döviz aldı başını gidiyor, TC’de son bir yılda %100’e yakın kur artışı oldu. Bu durum yaşamın her alanına yansıdı elbette, ama en çok -basın yayın gibi- dövizle çalışan sektörleri etkiledi. Üstüne bir de kağıdın hammaddesi olan selülozun fiyatının tüm dünyada %50’ye varan artışı… Bir de yeni gümrük vergisi eklendi. Hal böyleyken, bütün basın kuruluşları kağıt sıkıntısıyla karşı karşıya. Devlet, büyük ve “sahibinin sesi” basın kuruluşlarına verdiği teşvikler ve sildiği vergi borçlarıyla artan maliyetleri ve vergi yükünü hafifletiyor. Herhangi bir sermaye grubuna dahil olmayan, reklam bile almayan, hele de “sahibi olmayan” basınsa ciddi maddi zorluklar çekiyor.
Özgür düşünceyi yansıtan, gerçekleri anlatan kitaplara, gazetelere ve onların yazarlarına düşmanlık, faşizmin en belirgin davranışlarındandır. Tehlikeli görülen yayınları toplayarak meydanlarda ateşe vermek, yayınevlerini yakmak, yayınları sansürlemek-yasaklamak ve toplamak sık kullanılan “açık” yöntemlerdendir. Bugün bu açık yöntemlerin yanında, “örtük” bir yöntemle de karşı karşıyayız aslında; kağıt sıkıntısı…
Gazetta Gazetta Olalı…
Bilinen ilk gazetenin Antik Roma’da taş üzerine oyulup halka açık yerlere konularak yayınlanan Acta Diurna veya hükümet ilanı bültenleri olduğu iddia edilir. Bugünkü anlamıyla gazetenin ortaya çıkışının ise 1447 yılında hareketli parçalar ile yazı baskısını icat eden Johannes Gutenberg’in matbaasına dayandığı söylenir.
Gutenberg’in matbaasının ardından Avrupa’nın birçok kentinde, basımevi sahipleri duydukları ilginç olayları “haber sayfaları” olarak yayınlamaya başlamıştı. Bunlardan Venedik’te basılanları, halka “1 gazetta”ya satılıyordu. Bu paranın adı, zamanla okuduğumuz gazetenin adı haline geldi. O gün bugündür sansür ve maddi dayatmalar gibi devlet politikaları, başta gazeteler olmak üzere kitaptan dergiye tüm basılı araçların tepesinde bekleyen giyotin olmayı sürdürüyor.
Devlet Politikaları Yüzünden Değişmek Zorunda Kalan Biçim
Matbaanın icadının ardından çıkmaya başlayan gazeteler, günümüzün dergileri boyutundaydı. 1712’de Britanya devleti gazetelerden sayfa başına vergi almaya karar verince, yayımcılar da çareyi dönemin matbaalarının basabileceği en büyük sayfa boyutunu kullanmakta bulmuştu. Dünyanın dört bir yanında hala sıklıkla kullanılan 55×35 cm boyutlarındaki gazeteler, böylece ortaya çıkmıştı. Devletlerin politikaları yüzünden yaşanan ekonomik sıkıntılara tarih boyunca farklı çözümler üretildi.
Şimdilerde de son bir yılda, özellikle son bir ayda yaşadığımız topraklarda katbekat artan kağıt fiyatlarına çare aranır oldu. Çeşitli basın yayın kuruluşları kendilerince çözümler üretti yaşanan sıkıntılara. Kimi dergiler cep boyu basıldı, kimi gazeteler puntolarını küçülttü, kimileri sayfa sayısını ya da kağıt kalitesini düşürdü.
Sorunun Kaynağı İthal Kağıt mı?
Sorunun kaynağını kağıt üretmeyip ithal etmeye indirgeyen bir kesim var. Bu yerlici-millici ama anti-AKP’ci kesimin savları şöyle: “TC, 1936 yılında kağıt üretimine başlamıştı. Ancak ‘yerli’ SEKA (SElüloz-KAğıt) fabrikaları, kağıt üretiminin ithal kağıttan daha pahalı olduğu ileri sürülerek Özal döneminde özelleştirilmeye başlanmıştı ve Erdoğan döneminde son fabrikalar da satılmıştı. İthal kağıt da dövizle alındığı için maliyet arttı.”
Bu bilgiler doğru, ama oldukça eksik. Kağıt TC’de üretilseydi bile kağıdın hammaddesi olan selüloz da, kalıp malzemeleri de, mürekkep de, matbaa makineleri de bu makinelerin yedek parçaları ve bütün teknik malzemeler de dövizle alınıyordu. Yani kağıt üretimi “yerli” olsaydı bile basın yayın sektörü kur artışından oldukça fazla etkilenecekti. SEKA’nın var olduğu ancak yayıncılığın zora girdiği Menderes Dönemi başta olmak üzere birçok dönemde benzer sebeplerle özellikle muhalif yayınlar kağıt sıkıntısı çekmişti.
Menderes Döneminde Kağıt “Yerli” Ama Kullanabilenler “Menderesçi”
“Basın özgürlüğü” Adnan Menderes’in öne çıkan seçim vaatlerindendi. Kazandığı seçimin ardından gelen ilk yıllarda basınla geliştirdiği “ılımlı” ilişkiler kısa sürmüştü. Ekonomik istikrarsızlık ve Kore’ye asker gönderilmesinin eleştirilerinin yer aldığı basınla ilgili düzenlemeler gündeme gelmiş ve 1954 yılından itibaren kanunlar değişmeye başlamıştı. 1955’te, 6-7 Eylül Pogromu’nun ardından ilan edilen sıkıyönetimle birlikte gelen yasaklar, baskıyı iyice yükseltmişti: “6-7 Eylül olaylarıyla ilgili haber ve resimler yasaktır. Hükümeti tenkid etmek yasaktır.” Bunun dışında da devletin haberleştirilmesini hatta konuşulmasını istemediği pek çok şey yasaklanmıştı: “Darlık, kıtlık ve yokluk haberleri yazılmayacaktır. NATO devletleriyle ilgili haber yapmak yasaktır. Kıbrıs’taki olaylarla ilgili haber yapmak yasaktır. Öğrenci birlikleri ya da başka dernekler hakkında yapılan kovuşturmalarla ilgili haberler basılamaz…” Yayını yasaklanmış haberlerin yerleri gazetelerde boş bırakılır, bu nedenle belirli yerleri bembeyaz gazeteler çıkardı. 10 yılda 800’den fazla gazeteci yasaklara uymadıkları için hapishanelere kapatılmış, yine aynı gerekçeyle onlarca gazetenin yayınına son verilmişti.
Böyle bir dönemde devlete ve politikalarına karşı yazmak zaten zorlaşmışken devlet tarafından gazetelere dağıtılan kağıt da iktidarı övmeyenlerden kısılarak iktidarı övenlere verilmekteydi, elde kalan kağıtsa piyasadaki alıcılara. Alıcıların kim olacağına devlet karar verdiği için o döneme kadar kapatılmayan muhalif yayınlar da kağıt sıkıntısı çekmekteydi. Kağıt karaborsaya düşmüş, birçok yayın varlığını sürdüremeyerek kapanmıştı. Öncesinde bütün gazetelere verilen devlet ilanları ise 1959’dan itibaren sadece pohpohçu yayınlara verilmeye başlanmıştı. Bu yayınların patronları ilan gelirlerinin yanı sıra peşin alım desteği, kamu kurumu abonelikleri ve makine hibeleri gibi fırsatlardan yararlanarak zenginliklerine zenginlik katıyordu. Kağıt “yerli”ydi ama o kağıtla yayın çıkarabilmek “Menderesçi” olmayanlar için imkansıza yakındı.
Özal Döneminde İki Buçuk Gazete Yeterliydi, Gerisi Fazlalık
Gazete kağıdına devlet desteğinin kaldırılmasının ve yayınların çoğunun darbeyle susturulmasının ardından kapitalizmin yaşadığımız coğrafyada palazlandığı dönem, geride magazin gazeteciliği dışında yayıncılık ya da gazetecilik namına pek bir şey bırakmamıştı. Özal da iki buçuk gazetenin TC için yeterli olduğunu söyleyerek diğer gazete ve yayınlara ne olacağının mesajını vermişti (iki buçuk: Hürriyet, Sabah ve diğerlerinin toplamı). Medya patronları Özal’ın tüm dış gezilerinde hazırkıta yanında bulunuyordu; faili devlet olan cinayetler, infazlar, köy boşaltmalar, çete-devlet ilişkilerini araştırıp yazmak yasaklanmıştı.
Dönemin gazetelerinden birinin “basının desteğiyle iktidar olup sonra da basını bozguncu ilan ettiler” haberinin ardından kendisini övmeyen basınla ipleri tamamen koparan Özal, 90 yılının Nisan ayında Çankaya’da, basının “teröre” alet olduğunu söylediği bir basın toplantısı düzenlemişti. Gazetelerin haber politikaları ve dillerinin nasıl olması gerektiğini detaylıca anlatıp nasıl manşetler atılabileceğine kadar örnekler vererek gazeteciliğin sınırlarını açıklamıştı. Ardından çıkarılan “SS Kararnamesi” olarak bilinen Sansür ve Sürgün Kararnamesi ile OHAL valisi köy boşaltma ve sürgün yetkilerine sahip olmanın yanı sıra istediği yayını toplatabilir, yayınlanmasını durdurabilir, basıldığı matbaaları kapatabilir hale gelmişti. Bu kararnamenin ardından iki yıl içerisinde 100’den fazla gazeteci doğrudan kolluk kuvvetlerinin fiziki saldırısına mağruz kalmış, pek çokları tutsak edilmiş, yine yüzlerce gazete ve dergi toplatılmış, yasaklanmış ve kapatılmıştı.
Bu açık baskıların yanında Özal da (Menderes gibi) kağıt temini vasıtasıyla gazeteler üzerinde baskı oluşturmaktaydı. Basınla ilişkileri ne zaman gerilse tüm gazetelerin kağıtlarını temin eden SEKA’ya zam talimatı veriyordu.
Bugün: Baskı, Yine Her Biçimiyle Baskı
Yıl 2018’e geldiğindeyse devletin kullandığı “açık” baskı yöntemlerini teker teker yazmaya ihtiyaç duymuyoruz, herkes biliyor. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin verilerine göre, yaşadığımız coğrafyada 21 Eylül 2018 tarihi itibariyle 217 gazeteci hapishanelerde tutsak bulunuyor. Yazdıkları sebebiyle açılan davalarla baskılanan binlerce kişi, yazılanlar sebebiyle kapatılan yüzlerce gazete- dergi olduğunu da bilmeyen yok.
Bütün bunların üzerine, döviz kurlarındaki akılalmaz yükselişten en çok hangi yayınların etkilendiği apaçık ortada. Yine Basın İlan Kurumu tarafından sağlanan gelirlerden sadece “sahibinin sesi” basın kuruluşlarının patronlarının nasiplendiği de herkesin adı gibi emin olduğu gerçeklerden. Basına yönelik sansürcülüğü ve yasaklarıyla ünlü olan padişah II. Abdülhamid gibi “suikast, anarşi, dinamit, dinamo ve padişahın büyük burnunu akla getireceği için ‘burun’ vb.” kelimeleri henüz yasaklamamış olsalar da, yasaklamaları muhtemel; bu kadar yalan söyleyen politikacı ve medya patronları varken onların uzayan burunlarını akla getirebileceği gerekçesiyle.
Ve bu büyük medya kuruluşlarının gazetelerinin hepsi ortak manşetlerle çıkmayı sürdürürken kendi fikrini, inandığını yazanların yaşadıkları bugüne özgü değil; aksine basın tarihi benzer sıkıntılarla dolu. Ve her şeye rağmen yayınını sürdürenlerle. 47. sayımızda yeniden buluşmak üzere…
Mercan Doğan
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 46. sayısında yayınlanmıştır.
The post Encamımız Kıyam – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteci Erdoğan Alayumat Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mezopotamya Haber Ajansı’nın aktardığına göre yaklaşık 11 aydır tutsak tutulan gazeteci Alayumat, bu duruşmada tahliye edildi.
Erdoğan Alayumat ve Nuri Akman 14 Temmuz 2017’de Gaziantep’in İslahiye ilçesinde gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan iki gazeteci Antep’ten Hatay’a getirilerek, 13 gün burada gözaltında tutulmuştu. 27 Temmuz’da çıkarıldıkları mahkeme tarafından gazeteci Akman serbest bırakılırken, Alayumat “casusluk” iddiasıyla tutuklanmıştı.
The post Gazeteci Erdoğan Alayumat Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteci İsmail Eskin’in Evine Polis Baskını appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Efrîn’deki TC ve ÖSO’nun işgal girişimlerine ilişkin paylaşımlar yapan gazeteci İsmail Eskin’in ailesinin evi polisler tarafından basıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, TC ve ÖSO destekli çetelerle birlikte Efrîn’de yaptığı saldırılara ilişkin Twitter’dan paylaşımlarında bulunanlar hakkında çıkardığı yakalama kararı kapsamında gazeteci İsmail Eskin’in Amed’in Bağlar ilçesinde bulunan ailesinin evine baskın yapıldı.
Yurt dışında bulunan gazeteci Eskin’in ailesinin polis tarafından sorgulandığı öğrenildi. Yaklaşık 1 saat boyunca evde arama yapan ekipler daha sonra ayrıldı.
Gazeteci Eskin, Twitter’dan şu paylaşımda bulunarak, tepkisini dile getirdi:
Ne silahlarınız, ne komplolarınız doğru bildiklerimi söylemekten alıkoyamaz.. Size boyun eğen bir gazeteci olmadım ben.. Buda size dert olsun..
— İsmail ESKİN (@JournalisEskin) 21 Ocak 2018
“Ne silahlarınız ne komplolarınız doğru bildiklerimi söylemekten alıkoyamaz. Size boyun eğen bir gazeteci olmadım ben. Bu da size dert olsun. İstiyorlar ki herkes sussun ve onlara itaat etsin. Ama susmak yok. Katlettiğiniz çocukların, yaktığınız insanların hesabını vereceksiniz. Nasıl katlettiğiniz çocukların annelerinin gözlerine uyku girmiyorsa size de uyku haram olacak. Diktatör yargılanana kadar onun tetikçileri hesap verene kadar yazmaya devam.”
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu soruşturma kapsamında, 17 kişi hakkında yakalama kararı çıkardığı belirtiliyor.
The post Gazeteci İsmail Eskin’in Evine Polis Baskını appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mazopotamya Ajansı Muhabiri Seda Taşkın Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mazopotamya Ajansı Muhabiri Seda Taşkın Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteci Sedat Sur ve Özgür Aydın Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Gazetecilere yapılan sorguda, neden ilçede oldukları soruldu. Yapılan sorguların ardından Sedat Sur serbest bırakılırken, Özgür Aydın’ın İzmir’de hakkında açılan ve yakalama kararı olan bir soruşturma nedeniyle gözaltında tutulduğu öğrenildi.
Aydın’ın Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülmek üzere bekletildiği, gazeteci Sedat Sur’un Twitter’dan verdiği bilgilerle öğrenildi.
Gazeteci Özgür Aydın ile birlikte Amed/Sur'da gözaltına alındık. Kısa bir sorgudan sonra serbest kaldım. Özgür, halen gözaltında tutuluyor.
— Sedat Sur (@sursedat21) 25 Mayıs 2017
Sedat Sur'la gözaltına alındık. Amed'de
— Özgür Aydın (@ozguraydin_n) 25 Mayıs 2017
The post Gazeteci Sedat Sur ve Özgür Aydın Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Gazeteci Pınar Gayip Serbest Bırakıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Urfa’da dün görülen Suruç katliamı davasını izleyen ETHA muhabiri ve aynı zamanda Suruç gazisi olan Pınar Gayıp, İzmir’deki bir dosyada eksik evrak bahanesiyle gözaltına alınmıştı.
Gazeteci Pınar, öğle saatlerinde işlemlerinin tamamlanması ardından serbest bırakıldı.
The post Gazeteci Pınar Gayip Serbest Bırakıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>