GBT – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sat, 28 Jul 2018 19:44:49 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 İstanbul’da Yine Bir “Huzur Operasyonu”! https://meydan1.org/2018/07/28/41158/ https://meydan1.org/2018/07/28/41158/#respond Sat, 28 Jul 2018 19:43:48 +0000 https://seninmedyan.org/?p=41158 İstanbul’da bu akşam 5 bin polis, bir çok noktada kimlik kontrolü ve aramalar yapıyor, “Yeditepe Huzur” adıyla “huzur” operasyonları gerçekleştiriyor. İlçe Emniyet Müdürlükleri ile Özel Harekat, Narkotik Suçlarla Mücadele, Önleyici Hizmetler, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü, Deniz Limanı Şube Müdürlüğü, İstanbul Atatürk Havalimanı Şube Müdürlüğü, Foto Filim Şube Müdürlüğü ve İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Şube Müdürlüğü’ne bağlı 5 […]

The post İstanbul’da Yine Bir “Huzur Operasyonu”! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İstanbul’da bu akşam 5 bin polis, bir çok noktada kimlik kontrolü ve aramalar yapıyor, “Yeditepe Huzur” adıyla “huzur” operasyonları gerçekleştiriyor.

İlçe Emniyet Müdürlükleri ile Özel Harekat, Narkotik Suçlarla Mücadele, Önleyici Hizmetler, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü, Deniz Limanı Şube Müdürlüğü, İstanbul Atatürk Havalimanı Şube Müdürlüğü, Foto Filim Şube Müdürlüğü ve İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Şube Müdürlüğü’ne bağlı 5 bin polisin bir çok noktada kimlik kontrolü ve aramalar yapıyor. Havada da polis helikopterleri uçuyor. Denetlemelerin saat 00.00’da sona ereceği açıklandı.

The post İstanbul’da Yine Bir “Huzur Operasyonu”! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/07/28/41158/feed/ 0
“Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/ https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/#respond Wed, 09 Sep 2015 19:23:41 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/ Küçükçekmece’de bir inşaatta çalışıyorum. Ağrı’dan geldiğim ilk günden beri bu bölgede farklı şantiyelerde çalıştım. Geçtiğimiz hafta bir mesai sonrası, yine Ağrı’dan gelmiş işçi arkadaşlarla beraber şantiyeden çıktık. Bekar evimiz desek de aslında evli ve bekar işçi arkadaşlarla kaldığımız, tek odalı malikanemizin yolunu tuttuk. Derken, işe başladığımızdan beri her gün kullandığımız yolda, bir anda durdurulduk. Daha […]

The post “Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi-Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak

Küçükçekmece’de bir inşaatta çalışıyorum. Ağrı’dan geldiğim ilk günden beri bu bölgede farklı şantiyelerde çalıştım. Geçtiğimiz hafta bir mesai sonrası, yine Ağrı’dan gelmiş işçi arkadaşlarla beraber şantiyeden çıktık. Bekar evimiz desek de aslında evli ve bekar işçi arkadaşlarla kaldığımız, tek odalı malikanemizin yolunu tuttuk. Derken, işe başladığımızdan beri her gün kullandığımız yolda, bir anda durdurulduk. Daha ne olduğunu anlamadan kimliklerimize bakılarak önce ıssız bir yere, ardından Sefaköy Polis Merkezi’ne getirildik. İlk durdurulduğumuz anda şok yaşamış olsak da polis merkezine gidene kadar anladık her şeyi. Devletin Kürdistan’da halkla savaşının İstanbul Esenyurt’ta bir kaç kişilik hedefiydik. Etrafımızı çevirdiği anda ite kaka bizi aracına bindiren, yol boyunca küfürler, hakaretler ve türlü aşağılamalarla darp eden, Giyadîn’de (Ağrı-Diyadin) Orhan’ın, Emrah’ın Cizre’de Baran’ın, Emin’in Esenler’de Fırat’ın katilleri bize “devletin gücünü göstermek” istiyor! Daha önce Gever’de(Yüksekova) yere yatırdığı elleri kelepçeli işçilere “gücünü gösteren” devletin, bu sefer de biz üç kürt inşaat işçisine “devletin gücünü” göstermek isteyen altı kişilik bir sivil polis grubu. Gördük! Ezilenin karşısında faşizmi gördük; zenginlerin gücünü gördük fakirlere; patronların gücünü gördük işçilere… Hem de en yalın haliyle, yumrukla hakaretle, tükürükle, silahla. Sonra, götürdükleri karakolda açlıkla… Düşünmeye başladık, devlet ve onun paralı, parasız katilleri hemen anlıyorlar; tanıyorlar bizleri. Konuşmamızdan, ten rengimizden, artık nasıl oluyorsa işçi olduğumuzu belli eden kıyafetlerimizden tanıyorlar. Anlıyorlar, dövüyorlar, öldürüyorlar. Üstüne bir de işçiliğini sorguluyorlar. Tabi devletler sadece Kürdistan’da Kürt olduğun için öldürmüyor. Aynı zamanda işçi olmak, büyük bir tehdit yaratıyor güçlü devletimize! Biz ‘üç işçi Kürt’ değil de ‘üç patron Kürt’ olsaydık böyle bir şekilde durdurulmazdık. Hem zaten o yoldan yürüyerek değil de en kötü ihtimalle özel aracımızla geçiyor olurduk. Çantalarımızda Dicle’nin Yakarışı ile Anarşist işçiler Sacco ve Vanzetti’yi anlatan romanlar yerine başarı hikayelerinin anlatıldığı kişisel gelişim kitapları olurdu. Belki o zaman değerlerimize küfürler savurmazdı katiller! Devletler korkuyor bizden; biz ezilenlerden. Bir araya geldiğimizde mahşer gününü yaşatacağız çünkü onlara! Hem yolda hem kimsenin olmadığı bir tenhada hem de karakolda bunu gördük gözlerinin içinde katillerin! Saatlerce tuttular herhangi bir sebep göstermeden…

Serbest bıraktılar bizi! Gecenin bir yarısında, nerde olduğumuzu neye maruz kaldığımızı çok da düşünemeden, kafamızda “Acaba Kürdistan ne durumda? Bugün devletin gücü kaç kişiyi katletti? Katledilenler arasında tanıdıklarım, akrabam yada arkadaşım var mı?” gibi sorularla tekrar eve doğru yürüdük. Sonraki gün erken saatlerde şantiyede olmak üzere… Suriyeli göçmenle, Amerika’daki İtalyan göçmenle, TC’deki Kürt işçilerle yani dünyanın her yerinden tüm ezilenlerle beraber bize atılan tokadın daha güçlüsünü atmak üzere. Asıl onlar ezilenlerin gücünü görecekler!

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/feed/ 0
Vicdani Retçiler Gününde 318. Madde ve GBT Konuşuldu https://meydan1.org/2015/06/13/vicdani-retciler-gununde-318-madde-ve-gbt-konusuldu/ https://meydan1.org/2015/06/13/vicdani-retciler-gununde-318-madde-ve-gbt-konusuldu/#respond Sat, 13 Jun 2015 13:30:16 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/13/vicdani-retciler-gununde-318-madde-ve-gbt-konusuldu/ Vicdani Ret Derneği, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü kapsamında düzenlediği basın toplantısında, “halkı askerlikten soğutma suçu” olarak bilinen 318. maddeyi ve vicdani retçilere yönelik bir tehdit olarak işletilen Genel Bilgi Tarama (GBT)’sını masaya yatırdı. VR-DER Eşbaşkanı Merve Arkun’un yaptığı açılış konuşmasının ardından başlayan basın toplantısında dernek üyelerinden Ercan Aktaş 318. maddeye ilişkin hazırladığı sunumu […]

The post Vicdani Retçiler Gününde 318. Madde ve GBT Konuşuldu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
VR-DER’in Basın Toplantısında 318. Madde ve GBT Konuşuldu

Vicdani Ret Derneği, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü kapsamında düzenlediği basın toplantısında, “halkı askerlikten soğutma suçu” olarak bilinen 318. maddeyi ve vicdani retçilere yönelik bir tehdit olarak işletilen Genel Bilgi Tarama (GBT)’sını masaya yatırdı.

VR-DER Eşbaşkanı Merve Arkun’un yaptığı açılış konuşmasının ardından başlayan basın toplantısında dernek üyelerinden Ercan Aktaş 318. maddeye ilişkin hazırladığı sunumu paylaşırken, dernek üyesi Oğuz Sönmez ise GBT’ye dair hazırladığı sunumun detaylarından bahsetti. Toplantıya katılan vicdani retçi Mehmet Ali Başaran ve avukat Davut Erkan, maruz kaldıkları 318 soruşturmalarından bahsederken; vicdani retçi Mehmet Lütfü Özdemir de GBT uygulamaları ile vicdani retçilere yönelik olarak işletilen sistematik baskıya değindi.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Vicdani Retçiler Gününde 318. Madde ve GBT Konuşuldu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/13/vicdani-retciler-gununde-318-madde-ve-gbt-konusuldu/feed/ 0
“KAÇAKLAR VE BAKAYALAR” – Davut Erkan https://meydan1.org/2014/01/11/kacaklar-ve-bakayalar-davut-erkan/ https://meydan1.org/2014/01/11/kacaklar-ve-bakayalar-davut-erkan/#respond Sat, 11 Jan 2014 09:42:48 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/11/kacaklar-ve-bakayalar-davut-erkan/ Geçtiğimiz aylarda zorunlu askerlik süresinin 15 aydan 12 aya indirilmesi gündeminin ardından sayılarının 600 bin ila 750 bin arasında olduğu zikredilen asker kaçaklarının, artık GBT sistemine işleneceği, yakalandıklarında askerlik şubesine teslim edilecekleri, bu konuda Savunma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalandığı zikredildi. Yoklama kaçağı ve bakaya durumunda olanlar hakkında yurtdışına çıkış yasağı, banka […]

The post “KAÇAKLAR VE BAKAYALAR” – Davut Erkan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Geçtiğimiz aylarda zorunlu askerlik süresinin 15 aydan 12 aya indirilmesi gündeminin ardından sayılarının 600 bin ila 750 bin arasında olduğu zikredilen asker kaçaklarının, artık GBT sistemine işleneceği, yakalandıklarında askerlik şubesine teslim edilecekleri, bu konuda Savunma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalandığı zikredildi.

Yoklama kaçağı ve bakaya durumunda olanlar hakkında yurtdışına çıkış yasağı, banka hesabı açtırmaktan yasaklanma gibi yaptırımların uygulanacağı yönünde demeçler verildi ve haberler yayınlandı. Bu şekilde bir korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Son olaraksa Milli Savunma Bakanı, kanunu okumak aklına gelmiş olacak ki, bu kişiler hakkında idari para cezası uygulanacağını açıkladı. Oysa daha önce suç olarak düzenlen yoklama kaçaklığı ve bakaya, 22.05.2012 tarihli 6138 sayılı kanunla ilk kez işlendiğinde kabahat olarak kabul edildi ve idari para cezası verileceği düzenlendi. İkici kez aynı fiil işlendiğinde ise bu kez suç olarak kabul edildi ve kişi hakkında ceza soruşturması açılacağı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlendi. Ancak bu sanki yeni bir şeymiş gibi anlatılıyor ve bu şekilde bir korku iklimi yaratılmaya çalışılıyor.

HAK MI ANGARYA MI: VATAN HİZMETİ/ZORUNLU ASKERLİK

TC Anayasasının 72. maddesindeki “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir” şeklindeki hüküm Askerlik Kanunu’nun 1. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur” şeklindeki bir düzenlemeyle yasal karşılık bulmuştur.

Askerlik yükümlüsü olanlar ise tarih boyunca bu yükümlülükten kurtulmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Parası olanların kimi Türk lirası cinsinden “bedel” ödemiş kimi dövizi bastırıp askerlikten kurtulmuştur. Parası olan sahte çürük raporu alarak, olmayansa kendini sakatlayarak askerliğe elverişsiz hale getirmiş.

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA VİCDANİ RET

Bunların dışında bir de, vicdani retçiler var ki dini, ahlaki, politik vb. gerekçelerle zorunlu askerlik hizmetini reddetmekte; bunu yaparken de kaçmak yerine sivil itaatsizlik eylemi şeklinde bunu kamuoyuna deklare etmekte, yasaya açıkça karşı gelmektedirler. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nde düzenlenen din ve vicdan özgürlüğü, kişilerin zorunlu askerlik hizmetini bu sebepler tahtında reddetmesini de kapsıyor. Türkiye, imzaladığı bu uluslararası sözleşmelerin bunu zorunlu kılmasına rağmen vicdani ret hakkını tanımamakta ve vicdani retçileri de yoklama kaçağı/bakaya/itaatsiz asker/firari vs. şeklindeki sınıflandırmalara tabi tutmaktadır.

HUKUKSAL DURUM

Gelelim yoklama kaçağı ve bakayaların hukuksal durumuna… Bilindiği üzere kişi ancak “kıtaya katıldıktan sonra”, askerlik yapacağı birliği belli olduktan sonra gidip birliğine teslim olduğunda, asker kişi sıfatını kazanır. Askerlik Kanununa göre yoklamada bulunmayan ve bulunamadıklarına dair bu kanunda yazılı bir mazeret gösterememiş olanlara “yoklama kaçağı”; yoklamada bulunarak asker edildikleri halde istenildikleri sırada gelmeyenlere veya gelip de askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuşanlara ise “bakaya” denir.

İDARİ PARA CEZASI

Yoklama kaçağı veya bakaya olanlar ilk olarak idari para cezasıyla karşı karşıya kalırlar. İdari para cezasının miktarı Askerlik Kanunu’nun 89. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; dört ay içinde gelenler iki yüz elli, yakalananlar bin; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler beş yüz, yakalananlar iki bin; bir yıldan sonra gelenler yedi yüz elli, yakalananlar üç bin Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılır. Bir yıldan sonra tamamlanan her takvim yılı için kendiliğinden gelenler ayrıca bin, yakalananlar ayrıca iki bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.

Yoklama kaçağı veya bakaya durumunda olan kişi, birliği belli olsa dahi kendiliğinden birliğine teslim olmadığı sürece kimse onu zorla asker yapamaz. Sevk evrakı verilerek kişi birliğine sevk edilir. Sevk edildikten sonra birliğe katılmayan kişi “bakaya” sayılır.

CEZA SORUŞTURMASI VE DAVA AÇILMASI

Verilen idarî para cezası kesinleştikten sonra yoklama kaçağı/bakaya durumunun devam etmesi halinde kişi hakkında askerlik şubelerince suç dosyaları hazırlanarak kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir. Bu durumda kişi hakkında Sulh Ceza Mahkemesi’nde ceza davası açılabilir. Bu suçlardan açılan davalar askeri mahkemelerde değil, sivil mahkemelerde görülür.

Askeri Ceza Kanunu’nun 63. Maddesine göre; dört ay içinde gelenler altı aya kadar, yakalananlar iki aydan altı aya kadar; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler iki aydan bir yıla kadar, yakalananlar dört aydan bir yıla kadar; bir yıldan sonra gelenler dört aydan iki yıla kadar, yakalananlar altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Kişi, hakkında açılan soruşturmada veya davada vicdani ret itirazını veya varsa başka itirazlarını ileri sürebilir. Verilen karara karşı itiraz veya temyiz yollarını kullanabilir. İtiraz veya temyiz yolunda da bir sonuç alınamazsa karar kesinleşir. Kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesine veya AİHM’e bireysel başvuru yapılabilir.

YAKALAMA MEVZUSU

Çeşitli yasal düzenlemeler ışığında yakalama/GBT konusuna bakıldığında “asker kaçaklarının” GBT sorgusu sonucunda yakalanmalarının ve askerlik şubesine teslim edilmelerinin yasal dayanağı olduğu görülecektir. Ancak bu kişinin askeri birliğe zorla götürülerek asker edilmesi anlamına gelmez. Yani yoklama kaçağı veya bakaya durumunda kalmayı tercih eden kişiler, baskerlik yapmaya zorlanamaz.

Ancak önemle belirliğe sevk edildikten sonra yeni bir “bakaya suçu” işlemekte serbesttirler. Kimse zorla askeri birliğe götürülerek i

Oysa Askerlik Kanunu nedeniyle yakalanan ve askerlik şubesine sevk edilen kişilerin serbest bırakılmalarını sağlamak için başvurabilecekleri herhangi bir mahkeme yoktur. Bu nedenle de AİHS 5. Maddesinde düzenlenen “kişi özgürlüğü” hakkı ihlal edilmektedir.

Davut Erkan

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yaymımlanmıştır.

The post “KAÇAKLAR VE BAKAYALAR” – Davut Erkan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/11/kacaklar-ve-bakayalar-davut-erkan/feed/ 0
” ‘Zorunlu Askerliğin’ Hükmü Kalmamıştır!” – Halil Savda https://meydan1.org/2014/01/09/zorunlu-askerligin-hukmu-kalmamistir-halil-savda/ https://meydan1.org/2014/01/09/zorunlu-askerligin-hukmu-kalmamistir-halil-savda/#respond Thu, 09 Jan 2014 09:03:37 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/09/zorunlu-askerligin-hukmu-kalmamistir-halil-savda/ Türkiye başbakanı Erdoğan, çürük raporu alan oğlu Burak ile parayı bastırıp askerlikten yırtan oğlu Bilal’i görmezden gelerek “600 bin kaçak var, kaçak durumda olanları yakalayıp hemen askerliğe teslim etmek lazım.” dedi. Çocuklarını çürük raporu ve para ile askerden muaf sayarken, temsil ettiği halkının çocuklarını tehdit ediyor. Başbakan bu açıklamayı zorunlu askerlik uygulamasının 15 aydan 12 […]

The post ” ‘Zorunlu Askerliğin’ Hükmü Kalmamıştır!” – Halil Savda appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Türkiye başbakanı Erdoğan, çürük raporu alan oğlu Burak ile parayı bastırıp askerlikten yırtan oğlu Bilal’i görmezden gelerek “600 bin kaçak var, kaçak durumda olanları yakalayıp hemen askerliğe teslim etmek lazım.” dedi. Çocuklarını çürük raporu ve para ile askerden muaf sayarken, temsil ettiği halkının çocuklarını tehdit ediyor. Başbakan bu açıklamayı zorunlu askerlik uygulamasının 15 aydan 12 aya indirildiği kararın hemen ardından yaptı.

Peki, gerçekten kişilerin zorla elleri kelepçelenerek kışlaya götürülmeleri mümkün mü, anayasa bakımından zorunlu askerlik durumu nedir?

TC Anayasası ve Zorunlu Askerlik

TC Anayasası’nın 72. maddesindeki “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir” şeklindeki hüküm Askerlik Kanunu’nun 1. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur” şeklindeki düzenlenmiştir.

Anayasa vatan hizmetini zorunlu kılmakla birlikte, kanunla bu hizmetin sadece askerlikten ibaret sayılması anayasaya da aykırı bir durumdur. Dolayısıyla 1927 yılından bu yana, devlet ve ordu anayasal suç işliyorlar.

Bütün bu değerlendirmelerden şunu söylemek mümkün: Zorunlu askerlik uygulaması bir angaryadır ve sürdürülmesinin imkanı kalmamıştır.

Şu soru önemli; kişi zorla askere götürülebilir mi? İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin askerliğe dair verdiği gerekçeli bir karardaki ifadeler zorunlu askerlik durumunun geldiği hali iyi anlatıyor. Karar özetle “Zorunlu askerliğin angarya ve kölelikten beter, ekonomiye zarar veriyor, uygulama katı ve dünya örneklerinden geri” diyor.

İran, Mısır ve Türkiye’de askerler izinleri dışında tüm mesai saatleri ve geceleri dahi kışlada geçiriyorlar. Bu ülkelerde askere alınan kişiler, toplumdan yalıtılmış bir şekilde yaşıyorlar. Çin ve İsrail’de devlet vatani yükümlülüğü olan kişiler arasında seçim yapıyor. Meksika’da yükümlülüğü olan kişiler sadece hafta sonları bir gece kışlada kalıyorlar. İsviçre’de ise askerlik yükümlülüğü 260 gün ve yılda 3’er haftalık eğitimler ile yapılıyor. Diğer Avrupa ülkelerinin neredeyse tümünde zorunlu askerlik uygulaması yok. Türkiye benzeri modellerin türü tükenmiş durumda ve bu model demode bir durumu teşkil etmekte.

22 Mayıs 2012 tarihli, 6138 sayılı kanuna göre asker kaçaklığı ve bakaya olanlar zorla elleri kelepçelenerek askeri kışlaya alınamazlar. Bu kanuna göre suç işlendiğinde ancak Kabahatler Kanunu’na göre işlem yapılabilinir ve ilk kez işlendiğinde idari para cezası uygulanabilir. İkinci kez aynı fiil işlendiğinde ise bu kez suç olarak kabul edileceği ve kişi hakkında ceza soruşturması açılacağı belirtiliyor. Önemle vurgulamam lazım ki, ilgili kanun kişinin yakalanıp kelepçelenerek askere alınmasına imkan vermiyor.

Kimse askeri birliğe teslim olmadıkça asker sayılamaz. Dolayısı ile bu kişiler askeri mahkemede yargılanamazlar ve elleri kelepçelenerek hiç kimse kışlaya götürülemez.

Başbakan buyurduktan hemen sonra bakaya ve kaçaklar GBT’ye işlendi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalandı ve bir genelge yayımlandı. Ve kaçaklar avı başlatılmış durumda. Neredeyse ülkenin her yerinde asker kaçakları yakalanıp, askerlik şubelerine götürülüyor.

Bu protokol TC anayasasına, mevcut yasal düzenlemeye ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Dolayısıyla bu protokolün uygulanma şansı yoktur.

Milli Savunma Bakanlığı’nın mevcut kanuna göre yapabileceği tek şey idari para cezası uygulamak ve savcılıkları ceza soruşturması için harekete geçirmektir.

Ne kimseyi kelepçeleyip askerlik şubesine götürme yetkileri vardır ne de böyle bir durum mümkündür.

Asker kaçağı olması nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası verilen kişiler Sulh Ceza Mahkemesi’ne itiraz ederek cezanın iptalini isteyebilir. Ceza iptal edilmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulabilir. Bu başvuruda devletin mahkûm olacağı ise kesindir. Bu durumda kişi ödediği para cezasının en az on mislini geri alacaktır; yani para kazanmanın zor olduğu bu dönemde iyi bir gelir elde edilebilir. Sizler her gün yeni bir GBT’ye girip yakalanarak iyi para kazanabilirsiniz. Yani artık “suç” işleyerek, yeni bir para kaynağı elde edebilirsiniz.

Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Merve Arkun ve Oğuz Sönmez kişilerin zorla askere götürülmeleri hakkında yaptıkları basın açıklamasında şunu söylediler: “Böylesi bir uygulamaya geçilmesi halinde ‘asker kaçaklarının’ yanında olacağımızı ve her türlü desteği vereceğimizi belirtiyor, bu durumu protesto için tüm ‘asker kaçaklarını‘ vicdani retlerini açıklamaya çağırıyoruz”.

Mevcut uygulama yaşama hakkını ve özgürlüklerin tümünü gasp ediyor.

Angarya olan, yaşama hakkını ve özgürlükleri yok eden askeri kışlaya gitmeyin bitsin!

Kaçmayan, saklanmayan angarya içinde olmayacağını açık söyleyen vicdani retçiler her zaman şunu söylediler: “Ölmeyeceğiz, Öldürmeyeceğiz, Kimsenin Askeri Olmayacağız.”

Askeri kuruma ne tek kuruş verin ne de tek saniye; reddedin gitsin!

Halil Savda

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.

The post ” ‘Zorunlu Askerliğin’ Hükmü Kalmamıştır!” – Halil Savda appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/09/zorunlu-askerligin-hukmu-kalmamistir-halil-savda/feed/ 0
VİCDANİ RET DERNEĞİ : ” HİÇ KİMSE ZORLA ASKER YAPILAMAZ “ https://meydan1.org/2013/11/17/vicdani-ret-dernegi-hic-kimse-zorla-asker-yapilamaz/ https://meydan1.org/2013/11/17/vicdani-ret-dernegi-hic-kimse-zorla-asker-yapilamaz/#respond Sun, 17 Nov 2013 13:34:55 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/17/vicdani-ret-dernegi-hic-kimse-zorla-asker-yapilamaz/ Zorunlu askerlik hizmetine gitmeyen 600 binden fazla kişinin bundan böyle Genel Bilgi Tarama (GBT) sistemine dahil edilerek zorla askere alınmak istenmesine yönelik uygulamalar üzerine Vicdani Ret Derneği yaptığı basın toplantısıyla bütün asker kaçaklarını vicdani retlerini açıklamaya çağırdı: “Hiç kimse zorla asker yapılamaz.” Basın toplantısına Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Merve Arkun ve Oğuz Sönmez katıldı. […]

The post VİCDANİ RET DERNEĞİ : ” HİÇ KİMSE ZORLA ASKER YAPILAMAZ “ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Zorunlu askerlik hizmetine gitmeyen 600 binden fazla kişinin bundan böyle Genel Bilgi Tarama (GBT) sistemine dahil edilerek zorla askere alınmak istenmesine yönelik uygulamalar üzerine Vicdani Ret Derneği yaptığı basın toplantısıyla bütün asker kaçaklarını vicdani retlerini açıklamaya çağırdı: “Hiç kimse zorla asker yapılamaz.”

Basın toplantısına Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Merve Arkun ve Oğuz Sönmez katıldı. Merve Arkun okuduğu basın açıklamasında, “dernek olarak zorunlu askerlik sistemine derhal son verilmesi gerektiğini, hiç kimsenin zorla asker yapılamayacağnı, böyle bir uygulamaya geçilmesi halinde ‘asker kaçakları’nın yanında olacaklarını ve her türlü desteği vereceklerini” belirtti ve tüm “asker kaçakları”nı, vicdani retlerini açıklamaya çağırdı.

Açıklamada ayrıca “Zorunlu askerlik sistemi hemen her gün duymakta olduğumuz “şüpheli asker ölümleri” ile de “kanayan bir yara”dır. “İntihar”, “kaza” ya da “eğitim zayiatı” adı altında her yıl yüzlerce asker ölürken ve birçoğu da bedensel ya da zihinsel engelli olarak hayata tutunmaya çalışırken, ne yazık ki bir kısmı da tutunamamaktadır. Askerlerin maruz kaldığı baskı ve işkenceler ise ya dillendirilmemekte ya da “askeri mahkemeler”de hiç edilmektedir. Askeri cezaevleri her türlü denetimden uzak adeta “toplama kampları” gibidir. Er Uğur Kantar’ın işkence ile ölümü sonrası ortaya çıkan tepkiler sonucu “disko” adı verilen disiplin koğuşları kaldırılmak zorunda kalınmıştır.” denildi.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde yapılan basın toplantısında Vicdani Ret Derneği’nin avukatı Davut Erkan tarafından hazırlanan ve zorunlu askerlikteki hukuksal süreci inceleyen “Hak mı, Angarya mı” başlıklı bir metin de basınla paylaşıldı.

Metinde, anayasada hak olarak geçerken kanunda zorunlu tutuluyor olmasının bir çelişki olduğu, AİHM kararlarından birinde bu “hizmetin” bir yük olarak değerlendirildiği,  dini, ahlaki, politik vb gerekçelerle zorunlu askerlik hizmetini reddeden vicdani retçilerin de uluslararası sözleşmelerde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında sayılmalarına rağmen yoklama kaçağı/bakaya/itaatsiz asker/firari vs şeklindeki sınıflandırmalara tabi tutulduğu, bu son uygulamada yapılmak istenen zorla birliğe götürmenin de aslında “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” olduğu vurgulanıyor.

Alpaslan Kaya Vicdani Reddini Açıkladı

Basın toplantısında ayrıca Alpaslan Kaya da “Vatan borcu safsatasını duymaktan bıktım artık. Kimseye bir borcum yok. Kuralları bana uymayan bir oyunu oynamayı reddetmek hakkımdır. Askerlik oyunu bana göre değil ve oynamak istemiyorum. Üniformanızı giymeyeceğim. Hizaya gelmeyeceğim” diyerek vicdani reddini açıkladı.

“Okul üniforması giymedim. Kravat takmadım. Üniforma giymeyi gerektiren işlerde bile çalışmadım. Üniformanın her türlüsüne karşıyım. Bütün bunları yapamamış birine askeri üniforma giydirmeye kalkmanın adına söylenecek çok şey var.” şeklinde konuşan Kaya, “Üniformanızı giymeyeceğim! Hizaya gelmeyeceğim! Emirlerinize uymayacağım!” diyerek zorunlu askerlik hizmetini reddettiğini belirtti.

Vicdani Ret Derneği’nin basın açıklamasıdır.

Geçtiğimiz günlerde zorunlu askerlik süresinin 15 aydan 12 aya indirilmesi gündeminin hemen ardından sayılarının 600 bin ila 750 bin arasında olduğu zikredilen asker kaçaklarının, artık GBT sistemine işleneceği, yakalandıklarında askerlik şubesine teslim edilecekleri, bu konuda Savunma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında bir protokol imzalandığı zikredildi.

Recep Tayyip Erdoğan ise çürük raporu alan oğlu Burak ile parayı bastırıp askerlikten yırtan oğlu Bilal’i görmezden gelerek “Bakaya kalmış 600 bin civarında,  o ifadeyi kullanmak istemiyorum ama uygulamaları kaçak durumunda olanlardır. Burada da bakanlıklarımızın çalışma yaparak bu kaçak durumda olanları yakalayıp hemen askerliğe teslim etmek lazım” dedi.

Yoklama kaçağı ve bakaya durumunda olanlar hakkında yurtdışına çıkış yasağı, banka hesabı açtırmaktan yasaklanma gibi yaptırımların uygulanacağı yönünde demeçler verildi ve haberler yayınlandı. Bu şekilde bir korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Son olaraksa Milli Savunma Bakanı, kanunu okumak aklına gelmiş olacak ki, bu kişiler hakkında idari para cezası uygulanacağını açıkladı. Oysa daha önce suç olarak düzenlen yoklama kaçaklığı ve bakaya, 22.05.2012 tarihli 6138 sayılı kanunla ilk kez işlendiğinde kabahat olarak kabul edildi ve idari para cezası verileceği düzenlendi. İkici kez aynı fiil işlendiğinde ise bu kez suç olarak kabul edildi ve kişi hakkında ceza soruşturması açılacağı Askeri Ceza Kanununda düzenlendi. Ancak bu sanki yeni bir şeymiş gibi anlatılıyor ve bu şekilde bir korku iklimi yaratılmaya çalışılıyor.

Zorunlu askerlik sistemi her yönüyle “kanayan bir yara”dır. Tamamen kaldırılması yönünde köklü bir değişim yapılmadıkça atılan her adım yarayı kaşımaktan ve kanatmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Yaklaşık olarak, yüzyılın başından beri gelişen, zorunlu askerlik sistemine yönelik toplumsal tepkiyi bir nebze de olsa azaltmak amacıyla “alternatif sivil hizmet” ya da bilinen adıyla vicdani ret yasası önce tek tek ülkerler, sonrasında da Birleşmiş Milletler, ve Avrupa Birliği gibi uluslar arası örgütler tarafından yasalaştırılmıştır. 2011 yılı Temmuz ayında AİHM’in aldığı bir kararla da Avrupa Konseyi ülkeleri için artık zorunlu kılınmıştır. 47 üyeli Avrupa Konseyi içinde anayasasında vicdani ret hakkının tanınmadığı tek ülke olan Türkiye, hala bu yasal değişikliği yapmamaktadır. Elbette bu tavrıyla, TC Anayasası’nın 90. maddesini de çiğnemektedir.

Zorunlu askerlik sistemi hemen her gün duymakta olduğumuz “şüpheli asker ölümleri” ile de “kanayan bir yara”dır. “İntihar”, “kaza” ya da “eğitim zayiatı” adı altında her yıl yüzlerce asker ölürken ve birçoğu da bedensel ya da zihinsel engelli olarak hayata tutunmaya çalışırken, ne yazık ki bir kısmı da tutunamamaktadır. Askerlerin maruz kaldığı baskı ve işkenceler ise ya dillendirilmemekte ya da “askeri mahkemeler”de hiç edilmektedir. Askeri cezaevleri her türlü denetimden uzak adeta “toplama kampları” gibidir. Er Uğur Kantar’ın işkence ile ölümü sonrası ortaya çıkan tepkiler sonucu “disko” adı verilen disiplin koğuşları kaldırılmak zorunda kalınmıştır.

Zorunlu askerlik sistemi, özellikle de Kürdistan’da yürütülen savaşta iflas etmiştir. Zorla askere alınıp, hiç bilmedikleri bir savaşa sürüklenen gencecik insanların ölüm haberleri özellikle de asker ailelerinin tepkisine neden olmuştur. Ölen gençlerin hemen hepsinin yoksul ailelerin çocukları olması ise konunun aslında “sosyal bir yara” olduğunu da göstermiştir. Tepkiler karşısında profesyonel orduya geçiş için “sözleşmeli askerlik” adıyla atılan adımlar ise beklenen neticeyi vermemiştir. Adalet Bakanı da vicdani reddin yasalaşması için profesyonelleşmeye işaret etmektedir. Bu da bir kez daha göstermektedir ki vicdani reddin yasalaşmasının önündeki gerçek neden yaşanan savaştır.

Askerliği kısaltırken, yüzbinlerce “asker kaçağı”nı korkutarak  zorla askere almaya çalışmak, zenginleri “bedelli” adı altında parayla askerlikten muaf tutarken, “sözleşmeli askerlik” adıyla yoksul gençleri ölüme yollamak kanayan yarayı kaşımaktan başka nedir?

Vicdani Ret Derneği olarak; zorunlu askerlik sistemine derhal son verilmesini, vicdani reddin yasal bir hak olarak tanınmasını, hiç kimsenin zorla asker yapılamayacağını, böylesi bir uygulamaya geçilmesi halinde “asker kaçakları”nın yanında olacağımızı ve her türlü desteği vereceğimizi belirtiyor, bu durumu protesto için tüm “asker kaçakları”nı vicdani retlerini açıklamaya çağırıyoruz.

VİCDANİ RET DERNEĞİ

The post VİCDANİ RET DERNEĞİ : ” HİÇ KİMSE ZORLA ASKER YAPILAMAZ “ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/17/vicdani-ret-dernegi-hic-kimse-zorla-asker-yapilamaz/feed/ 0
Kullan at Kılavuz : Ev Baskınlarına Karşı https://meydan1.org/2013/09/08/kullan-at-kilavuz-ev-baskinlarina-karsi/ https://meydan1.org/2013/09/08/kullan-at-kilavuz-ev-baskinlarina-karsi/#respond Sun, 08 Sep 2013 14:12:50 +0000 https://test.meydan.org/2013/09/08/kullan-at-kilavuz-ev-baskinlarina-karsi/ Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler… İçinde bulunduğumuz süreçte polisin ev baskınları yoğunluk kazanmış durumda. Herhangi bir sebepten ötürü hiç beklemediğiniz bir anda sabaha karşı kapınızda neşeyle gülümseyen “emniyet” görevlileri ile karşılaştığınızda kapıdan içeri adım attıkları andan itibaren evden ayrılana kadar geçen sürede neler […]

The post Kullan at Kılavuz : Ev Baskınlarına Karşı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

İçinde bulunduğumuz süreçte polisin ev baskınları yoğunluk kazanmış durumda. Herhangi bir sebepten ötürü hiç beklemediğiniz bir anda sabaha karşı kapınızda neşeyle gülümseyen “emniyet” görevlileri ile karşılaştığınızda kapıdan içeri adım attıkları andan itibaren evden ayrılana kadar geçen sürede neler yapmamız ve nelere karşı uyanık olmamız gerekiyor bu sayıda bu konuda birkaç tüyo vermek yararlı olabilir. Konuya ilişkin ana mevzuat 25832 sayılı Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği ve CMK’dır.

Arama denilen hadise iki çeşittir. Önleme araması ve adli arama. Önleme araması, acil, suçüstü v.s. hallerde yapılır Sokakta polisin insanları kolundan tutup huzur vererek araması ve kimlik kontrolü yapmasının yasal dayanağını da bu oluşturur. Kural olarak “evde önleme araması yapılamaz”. Bunun anlamı şu, evde sadece adli arama yapılabilir. Polis kapınızı çaldığında elinde bir mahkeme kararı olmalı ve aramanın nedenini oluşturan suç, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı yerler (adresleri belirtilmiş olacak) aranan eşyaların neler olduğu ve arama kararının geçerlilik süresi yazılmış olmalıdır.

Arama sadece gündüz vakti yapılır. Ancak kanunda gece, güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden süreyi tanımladığı için bu kural pratikte bir anlam ifade etmiyor. Ancak polis tutup gece 2’de kapınızı çalıyorsa bunu tutanağa geçirtmekte fayda var.

Arama sırasında olaya tanıklık edecek sivil bir kişinin hazır bulunması gerekir. Bu kişi akrabanız veya komşunuz olabilir. Tanık olmadan arama yapılamaz aksi durumu mutlaka tutanağa geçirtin. Polislerin tutum ve davranışlarına karşı itiraz için bu tanık kritik. Ama polis yanında kendi tanığını da getirebiliyor, sabah 5’te gözlerini ovuşturarak size bakan o kişi muhtemelen muhtar veya ihtiyar heyetinden bir vatandaş olacaktır. Ayrıca aramada kişinin avukatının hazır bulunmasına polis engel olmaz.

Arama esnasında polis size bir takım sorular da yöneltecektir. Bu gizli sorguya karşı uyanık olun. Gereksiz sohbetlerden kaçının. Uyanık olmanız gereken başka bir hususta “bu aramada ürün yerleştirme yapılmaktadır” uyarısının size yapılmayacağıdır. Evinizin dört bir yanına dağılmış etrafı karıştıran polislerin bu faaliyetlerine avukatınızla beraber, hazır bulunan tanıktan da yardım isteyerek nezaret etmeye çalışın. Size ait olmadığını düşündüğünüz bir eşyanın bulunması halinde itirazınız ile birlikte tutanağa geçirtin.

Bilgisayarlar üzerinde arama yapılabilmesi için hâkim bu hususu özellikle karara yazmış olmalıdır. Bilgisayar veya harddisklere el koyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır. Yedeği alınmış tüm bu verilerin bir kopyasını bir tutanak ile birlikte mutlaka isteyin.

Aramanın sonunda soruşturma veya kovuşturma konusu fiilin niteliğini belirten bir belge ve el konulan eşyaların listesini içeren bir defter bir belge verilir. Bu belge de el konulan eşyalarınız ile ilgili itirazlarınıza da yer vermek zorundalar.

Sonuç olarak bir şafak vakti evinize polisler geldiğinde bir dakika izin isteyip Meydan Gazetesi’nin 12. Sayısını bulmaya çalışmayın. 1- Arama kararını sorun, okuyun, 2- Arama tanığı isteyin, 3- Bilgisayar üzerinde arama yetkileri var mı kontrol edin, 4- Arama tutanağına el konulan tüm eşyaları çok

dikkatli bir şekilde inceleyerek geçirtin 5- Gereksiz diyaloglara girmeyin, 6- Eğer varsa, ulaşabileceğiniz bir avukatı arayın, 7- Maruz kaldığınız devlet terörüne, polis şiddetine karşı yılmayacağınızı göstermek için slogan atın!

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 12. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kullan at Kılavuz : Ev Baskınlarına Karşı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/09/08/kullan-at-kilavuz-ev-baskinlarina-karsi/feed/ 0