gecekondu – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 20 Oct 2013 13:12:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Doğrudan Demokrasi Festivali https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/ https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/#respond Sun, 20 Oct 2013 13:12:40 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/  Selanik’te birçok anarşist ve anti otoriter örgütlenmenin yer aldığı Doğrudan Demokrasi Festivali’ne katılan Devrimci Anarşist Faaliyet, “Mücadeleye Devam” başlıklı oturumda Taksim Gezi İsyanı, doğrudan demokrasi yöntemleri ve uygulamaları, kolektif ve kooperatiflerle yaşamın yeniden yapılandırılmasına ilişkin deneyimlerini paylaştı.   Yunanistan’da anarşist ve anti otoriter örgütlenmelerin, özyönetimle işleyen üretim alanlarının, kooperatiflerin deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldikleri […]

The post Doğrudan Demokrasi Festivali appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 Selanik’te birçok anarşist ve anti otoriter örgütlenmenin yer aldığı Doğrudan Demokrasi Festivali’ne katılan Devrimci Anarşist Faaliyet, “Mücadeleye Devam” başlıklı oturumda Taksim Gezi İsyanı, doğrudan demokrasi yöntemleri ve uygulamaları, kolektif ve kooperatiflerle yaşamın yeniden yapılandırılmasına ilişkin deneyimlerini paylaştı.

 

Yunanistan’da anarşist ve anti otoriter örgütlenmelerin, özyönetimle işleyen üretim alanlarının, kooperatiflerin deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldikleri Doğrudan Demokrasi festivali 4-5-6 Eylül tarihlerinde gerçekleştirildi. Konuşmaların, forumların, atölye çalışmalarının konserlerin oluşturduğu festival, Selanik kentinde yapıldı.

Festivalin ilk günü olan 4 Eylül’de “Ortak Kullanım Mücadelelerinin Birleşmesinin Gerekliliği” başlığıyla gerçekleştirilen forumda, halkın ortak ihtiyaçları doğrultusunda öz örgütlenmeyle gerçekleştirilecek üretimlerin karşılıklı dayanışma ve işbirliği ağlarıyla birbirini desteklemesi üzerine fikirler paylaşıldı. Selanik’te suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele veren “136 Hareketi”, üreticiden tüketiciye aracısız ürün sağlama amacıyla bir araya gelen 16 kolektifin ortaklaştığı “Aracısız Ürün Satış Ağı”, doğrudan demokratik karar alma süreciyle sekiz aydır patronsuz üretimlerini sürdüren VIO.ME. işçileri, hükümetin kapatma kararından sonra işgal edilerek özyönetimle çalışmasını sürdüren Yunanistan Devlet Televizyonu ERT işçileri yaptıkları konuşmalarda kendi deneyimlerini aktardı.

5 Eylül günü, festivalin ikinci günü, konuşmaların ana başlığı ise “Mücadeleye Devam”dı. Konuşmacılar, mücadele deneyimlerini aktarırlarken, mücadelelerin dayanışma ilişkisi ile ortaklaştırılarak büyütülmesinin yolları üzerine önerilerini sundular. Türkiye’de mücadele yürüten Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz, Bulgaristan’daki Adelante Sosyal Merkezi’nden Yavor Kiselintsef, anti militarist Ilham Nisvan ve akademisyen Kostas Lampos konuşma yaptı.

Devrimci Anarşist Faaliyet’in İngilizce yaptığı konuşma aynı zamanda Yunancaya tercüme edildi. Önceki ay Meydan Gazetesi’nde yer alan “Barikatların Ardındaki Direniş Alanından, Mahallelerdeki Forumlara: Doğrudan Demokrasi” başlıklı yazının İngilizce çevirisi, festival boyunca açık kalan DAF standında yoğun ilgi gördü.

Meydan Gazetesi- Doğrudan Demokrasi Festivali

DAF’ın İngilizce yaptığı konuşmanın Türkçe çevirisi ise şöyleydi:

 

Tüm İstanbul’da ve Anadolu’nun pek çok yerinde kentsel dönüşüm projeleri; gecekondu yıkımlarıyla, AVM ve rezidans inşaatlarıyla, soylulaştırmaya çalıştığı meydanlarda basın açıklamalarını dahi yasaklamasıyla hız kazanmıştı. Dönüşüm yalnızca kentlerde değildi. Kırsal dönüşüm de son yıllarda başta Hidroelektrik, Termik ve Nükleer Santral projeleriyle, madenlerle, kaya gazı aramalarıyla, kapitalist tarım politikalarıyla vadilerde, köylerde yaşamı yok etmeye başlamıştı bile. Kırdan kente taşınan yalnızca göçe zorlanan insanlar olmadı, aynı zamanda kırsal dönüşüme karşı başlayan isyanlar kentteki mücadelelere de ruhunu aktardı.

Taksim Gezi isyanında ne bir kahraman vardı ne de bir halk önderi. Kırsallardaki pek çok mücadelede olduğu gibi iktidarsız alanlarda özdenetimleriyle, öz disiplinleriyle ve gönüllülükleriyle bir araya gelen bireyler devlete ve kapitalizme karşı verdikleri mücadelede otoriteden rekabetten ve bencillikten uzak, bir ilişki biçimi deneyimlediler. Yine kırsallardaki pek çok mücadelede olduğu gibi Gezi Parkı’nda da deneyimlenen paylaşma ve dayanışma ilişkileri; siyasi duyarlılığı olmayan pek çok bireyi etkilemeye, dönüştürmeye yetti.

Gezi Parkı’ndaki direnişin 2013 yılındaki toplumsal mücadelelerindeki başlıca tetikleyicilerinden biri bu yılki Hrant Dink anması oldu. Hrant Dink; 19 Ocak 2007’de Taksim yakınlarında çalıştığı Agos Gazetesi binası önünde Faşistler tarafından katledilen Ermeni gazeteci. Katledildiğinden bu yana her yıl 19 Ocak günü Taksim Meydanı’ndan Agos Gazetesi önüne yürüyüş düzenleniyordu. Bu yıl, Taksim Meydanı’nda başlatılan kentsel dönüşüm projelerini gerekçe göstererek bu yürüyüşe katılan bizim dışımızdaki hemen hemen tüm muhalif gruplar yürüyüşün başlangıç noktasını Taksim Meydanı dışında başka bir noktaya taşıdılar. Ama biz 6 yıl önce Hrant’ı teferruat olarak gören anlayışın bugün yaşam alanlarımızı soylulaştırdığını biliyorduk ve buna rağmen ısrarla Taksim Meydanı’nı kullanmaya devam etmeliydik. Bu anmada Taksim’den vazgeçersek yıllardır mücadele ettiğimiz, 1886’da Haymarket’te katledilen yoldaşlarımızı andığımız Taksim 1 Mayıs’ından da vazgeçmemiz beklenecekti.

Nitekim 1 Mayıs sabahı Taksim Meydanı’na çıkan yollar polis tarafından kuşatıldı. Devrimcilerin Taksim Meydanına girmesi yasaklandı. Devlet 1 Mayıs için başka meydanları önerdi. Başbakan Erdoğan’ın özel teşekkürlerini kazanan bir partinin yaptığı 1 Mayıs “kutlaması” haricinde Anarşistler, Kürtler ve Devrimci Sosyalistler, kentsel dönüşüm bahanelerine karşın Taksim ısrarını sürdürdüler. 1 Mayıs günü gerçekleşen polis saldırılarında çok sayıda eylemci polis tarafından yaralandı.

Polis saldırıları ve devlet terörü yalnızca büyük yürüyüşleriyle sınırlı kalmadı. Basın açıklaması yapmak için toplanan 10 kişilik gruplara bile TOMA’larla ve gaz bombalarıyla saldırdılar. Taksim’de ve İstiklal Caddesi’nde polis şiddeti bir rutin haline gelmişti.

Mayıs ayı sonlarında Gezi Parkı içindeki ağaçların, proje kapsamında kesilmeye başlanması bardağı taşıran son damla oldu. Gezi Parkındaki cılız direnişin tüm Anadolu’da yankı bulması uzun sürmedi. Çatışmalar her şehirde meydanlarda, parklarda ve varoşlarda hızla yükseldi. Haziran boyunca 5 kişi devlet terörü ile katledildi.

Pek çoğunuzun burada öğrenmek istediği, Gezi Parkı’nda ve mahalle forumlarında karar alma sürecinin nasıl işlediği. Taksim Meydanı ve Gezi Parkında kaldığımız süre boyunca gerçekleşen ilişki biçimi 15 Haziran’daki büyük polis saldırısı sonrasında mahallelerde güçlenen forumlarda doğrudan demokrasi tartışmalarını belirginleştirdi. “Barikatların Ardındaki Direniş Alanından, Mahallelerdeki Forumlara: Doğrudan Demokrasi” başlığıyla Meydan Gazetesi’nde yer alan değerlendirme gerçekleşen deneyim hakkında yerinde tespitlerde bulunuyor. Bu metnin İngilizce çevirisinin dökümünü hazırladık, bu konuyla ilgili tartışmaları konuşmalar sonrasında sürdürebiliriz.

Mevcut deneyimlerle birlikte antikapitalist, anti otoriter ve anti hiyerarşik yaşam tahayyüllerini yaşamlarımıza indirgeyebilmenin pek çok yolunu bulduk. Bugün bu yolları ve yöntemleri tartışmak adına buradayız.

Yaşamın yeniden yapılandırılması, ilk kez bizim ortaya çıkardığımız bir kavram değil. 1917’de Ukrayna’da, 1936’da İspanya’da deneyimlenen, bugünse halen Güney Amerika’da, Chiapas’ta gerçekleşen bir durum. Bu kavram bizim için de yeni değil. TC devleti ile Kürt halkı arasında gerçekleşen savaşın sıcak zamanlarında, Kürdistan’ın büyük kentlerinden Amed’de, Mezopotamya Sosyal Forumu’nda da biz Yaşamın Yeniden Yapılandırılması’ndan söz etmiştik. Weranşar’da, Gever’de pek çok değerli deneyim gerçekleşti. Bugün Rojava’da da bu deneyimlere benzer deneyimler kısmen de olsa yaşanıyor.”

Meydan Gazetesi- Doğrudan Demokrasi Festivali1

Festivalin son günü 6 Eylül’deki konuşmaların ana teması ise “Olağanüstü Hal’den Mücadele Meclislerine” idi. Konuşmalara hızlı tren projesine karşı mücadele eden örgütlenmeler; NO TAV İtalya ve NO TAV Fransa, Halkidiki’deki maden projesine karşı mücadele veren S.O.S. Xalkidiki, anti otoriter ve antikapitalist yayın kolektifi BABYLONIA dergisi katıldı.

Aynı gün farklı bölgelerde mücadele veren örgütlenmeler arasında ortak çalışma ve hareket ağı toplantısı da yapıldı. Bu toplantıya Devrimci Anarşist Faaliyet ve Yunanistan’dan Anti otoriter Hareket’in yanı sıra Bulgaristan, Almanya, İtalya, İngiltere’den örgütlenmeler de katılım sağladı. Anti otoriter, anti hiyerarşik ve antikapitalist; doğrudan demokratik karar alma süreçleriyle işleyen örgütlenmelerle oluşturulacak yaşamın yeniden yapılandırılması, tartışmaların asıl odağını oluşturdu.

3 gün süren festival boyunca örgütlenmelerin, kolektiflerin, kooperatiflerin kurdukları stantlarında bilgi paylaşımları devam etti. Atölye çalışmalarında yer alan katılımcılar arasında, sistemin her türlü eğitiminden uzak bir şekilde, yaşamın bilgisi paylaşıldı. Festival günleri boyunca her akşam anti otoriter, devrimci ve muhalif müzik gruplarının konserleri yapıldı.

Festivalin katılımcıları 7 Ağustos günü düzenlenen mitingde bir araya gelerek, başbakanın Yunanistan’ın büyük patronlarıyla yapacağı toplantıyı protesto etmek için toplantı alanına doğru yürüyüşe geçti. Polisin yapılan yürüyüşe saldırması sonucunda, otuz kişi gözaltına alındı.

 

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır.

The post Doğrudan Demokrasi Festivali appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/feed/ 0
Gülsuyu’nda Rant Çeteleri Halka Saldırıyor https://meydan1.org/2013/09/06/gulsuyunda-rant-ceteleri-halka-saldiriyor/ https://meydan1.org/2013/09/06/gulsuyunda-rant-ceteleri-halka-saldiriyor/#respond Fri, 06 Sep 2013 20:53:11 +0000 https://test.meydan.org/2013/09/06/gulsuyunda-rant-ceteleri-halka-saldiriyor/ Mahalle denilince akla küçük yer gelir, küçük ya herkes tanır birbirini. Tanır çünkü mahalleyi kuran da, o herkestir. Gecekondusu, bakkalı, manavı, camisi… Eskiden böyleydi. Şimdi kimse kimseyi bilmez oldu; mahalleler büyüdü, gelişti, bakkal dükkanı kapadı, mahallenin çamurlu yolu beton, iki odalı gecekondulu TOKİ’li oldu. Çünkü “kentleşiyoruz” ve artık yüksek yüksek asansörlü sitelerimiz, beş katlı apartmanlarımız, […]

The post Gülsuyu’nda Rant Çeteleri Halka Saldırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Mahalle denilince akla küçük yer gelir, küçük ya herkes tanır birbirini. Tanır çünkü mahalleyi kuran da, o herkestir. Gecekondusu, bakkalı, manavı, camisi… Eskiden böyleydi. Şimdi kimse kimseyi bilmez oldu; mahalleler büyüdü, gelişti, bakkal dükkanı kapadı, mahallenin çamurlu yolu beton, iki odalı gecekondulu TOKİ’li oldu. Çünkü “kentleşiyoruz” ve artık yüksek yüksek asansörlü sitelerimiz, beş katlı apartmanlarımız, sabah gün doğarken işe gidip akşam eve dönen, yüzünü bile zor gördüğümüz komşularımız var. Bir farklı yaşamdı, kültürdü mahalle ve mahalleli olmak.

Şimdi bu kültürü çoğu bilmez, önümüzdeki iki üç yıl sonrasında ise hiç hatırlanmayacak. Çünkü devlet kentsel dönüşüm adıyla sayılı kalmış mahallelere de göz dikmiş durumda. Mahalleleri yıkmak istiyor. Lüks villalar, AVM’ler yapmak, üstünden köprü geçirmek, altından yol kazmak istiyor. Beraberinde mahalleliyi de alıp kentin dışına taşımak, kenti soylulaştırmak istiyor. Devletin köyünü yaktığı, ekmeğini çaldığı, göç etmek zorunda bıraktığı yoksullar ise, bin bir zorlukla kurdukları mahallelerini, yıkım tehdidine karşı korumak için direniyor.

Maltepe’nin Yukarı Yokuşu: Gülsuyu

İstanbul’un Maltepe ilçesinin yukarı yokuşunda kalan son mahallelerden biridir Gülsuyu. Gülsuyu’nu bilmeyenler, şimdilerde çetecilerle halkın arasındaki çatışmalardan biliyor. Oysa Gülsuyu ve mahalleli 90’lı yılların başından bu yana kentsel dönüşüm belasına karşı ayakta kalabilmek için direniyor. Zaten direnişi iyi tanıyor, biliyor Gülsuyu. Ölüm oruçlarından, işçi eylemlerinden, çoğunluğu göçmen Kürt, Alevi olan mahalle sakinlerinin dağıttığı gazetelerden tanıyor, biliyor. Hal böyle olunca halk için Gülsuyu komünistlerin, devrimcilerin mahallesi, devlet içinse teröristlerin mahallesi oluyor. Devlet Gülsuyu’na girmek için bin bir yol deniyor, ancak her defasında direnişle karşılanıyor. Devlet son zamanlarda ise faklı yöntemler deniyor. Gecekonduluyu parayla kandırmayı, gençleri uyuşturucuyla sindirmeyi, esnafı dükkanını kapatmakla korkutmayı deniyor. Kanıyor bazıları. Kandıkça mahalleli, devlet de sızıyor Gülsuyu’na. Çetesiyle, polisiyle, işbirlikçisiyle…

Uzun yıllardır Gülsuyu bir yandan uyuşturucuya ve yozlaşmaya, diğer yandan yıkıma karşı direniyordu. Çünkü uyuşturucuyu alan, satan, giderek yozlaşan gençler aynı mahallenin çocuklarıydı. Devlet “içten yıkarsam, büyük yıkım daha kolay olurdu”yu deniyordu. Ancak yıkıma karşı 250 aile para toplayıp 30 iptal davası açmış ve büyükşehir belediyesine 10 bin imza vermiş, altı bin itiraz dilekçesi yollamıştı. Yani bu o kadar da kolay olmayacaktı.

Çetelerin Arka Planı Kentsel Dönüşüm

Ancak son zamanlarda kentsel dönüşüm süreci kendini tamamlamaya yaklaştıkça, devletin saldırıları da artmaya başladı. Saldırıyı gerçekleştiren çete, mahallede uyuşturucu, haraç, fuhuş gibi kirli işlerle uğraşan “Sakarya Çetesi”nin uzantısı olarak biliniyordu ve bir süredir mahalleliye bunları engelleyen devrimcilere yönelik silahlı saldırılar gerçekleştiriyordu.

Son bir ay içerisinde onlarca devrimci yolu kesilerek, pusu kurularak, silahlı saldırıya uğradı. Buna rağmen sadece bir kişi gözaltına alındı. ESP (Ezilenlerin Sosyalist Partisi) Maltepe İlçe Binası silahlı saldırıya uğradı ve ESP üyesi 9 devrimci silahla yaralandı. BDP’li (Barış ve Demokrasi Partisi) İstanbul il yöneticisi Besim Yılmaz’ın dükkanına silahlı saldırı gerçekleştirildi. Uyuşturucuya karşı yürüyüş yapan mahallelinin ve yürüyüşü kayda alan basının üzerine ateş açıldı. Tüm bu saldırılar sırasında kayıtta olan MOBESE kameraları devre dışıydı, yani devlet bir yandan devrimcilere yönelik yıldırma politikası uygulama bir yandan da mahalleliyi bu olaylarla mahalleden atmak derdindeydi.

Gülsuyu’ndaki bu saldırılar, yandaş medyada da geniş yer aldı. Ancak, “Solcu örgütler birbirleriyle silahla çatıştı”, “Saldırıya uğrayanlar ifade vermekten kaçındı” şeklinde yalan bilgiler ve haberler havada uçuştu.

Yaşanan tüm bu saldırılara karşı, Gülsuyu halkı direnişini yıllardır sürdürüyor. Mahalle, devletin devrimcilere yönelik yıldırma politikalarına, gerçekleştirilmek istenen yıkıma, uyuşturucuya, yozlaşmaya ve tüm tehditlere karşı direnmeye devam edecektir. Gülsuyu kolay kolay yıkılmayacaktır. Çünkü Gülsuyu’nun tapusu direniştir.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 12. sayısında yayımlanmıştır.

The post Gülsuyu’nda Rant Çeteleri Halka Saldırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/09/06/gulsuyunda-rant-ceteleri-halka-saldiriyor/feed/ 0