The post İstanbul Üniversitesi’nde Düzenlenen16 Mart Anması’na Polis Saldırısı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Anarşist Gençlik, Öğrenci Kolektifleri, SGDF, DGB gibi gençlik örgütlerinin birlikte örgütlediği eylemde, okunan basın açıklamasından sonra gerçekleştirilmek istenen yürüyüşe yapılan polis saldırısı sırasında 20 devrimcinin gözaltına alındığı söyleniyor.
Gelen son bilgilere göre toplam 33 devrimci gözaltına alınmış. Gözaltındaki devrimciler, Haseki Hastanesi’ne götürülüyor.
#16Mart #Beyazıt ve #Halepçe katliamlarında yaşamını yitirenleri anmak için anma yapan üniversitelilere polis biber gazı ve platik mermiyle saldırdı. 2 Öğrenci İnisiyatifi üyesinin de bulunduğu çok sayıda öğrenci gözaltına alındı.
Beyazıt faşizme mezar olacak! pic.twitter.com/tulg8OFFOP
— Öğrenci İnisiyatifi (@ogrencileriz) 15 Mart 2019
The post İstanbul Üniversitesi’nde Düzenlenen16 Mart Anması’na Polis Saldırısı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Vietnam, Halepçe, Gazze…16 Mart’ı Bilmek” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Devlet, savaşları bir hukuka dayandırır. Ne zaman çıkacağı da, kimleri hedefleyeceği de, ne yapılmaya izin verileceği de bu yasalara dayanır. Savaşa ne zaman başvurulabilir? Her zaman. Savaşta neye izin vardır? Her şeye.
Adorno, bilmek lanetlenmektir diyor. Devletlerin savaşında olabilecekleri bilmekten daha büyük lanet var mı? Evet, o savaşa tanıklık etmek, belgelemek; o savaşın yok ettikleri arasında olmak; o savaşı durdurmaya çalışmak…
Seymour Hersh, The New Yorker isimli dergide çalışan bir gazeteciydi. 1969 yılında, ABD ordusunun 1968’in 16 Mart’ında Vietnam/ My Lai’de yaptığı katliamı belgeledi. Lanetlendi.
“İnsan, hayvan, canlı kimi buldularsa onları yok ettiler. Yaralıları süngülemek, kadınların ırzına geçmek, insanların çocuklarını saklamaya çalıştığı barakalara el bombası atmak, 100’den fazla insanı bir hendeğe doldurup taramak gibi caniyane işler yaptılar. Dört saat süren katliamın sonunda tam 504 insan öldürdüler. Öldürdükleri, kadınlar ve çocuklardı. Ve çok yaşlı erkekler…”
İlk devlet refleksi, böyle bir durumun yaşanmadığıydı. Hersh, yalnızca bu yalanlamayla karşı karşıya kalmadı normal olarak. Dönemin milliyetçi-militarist yaftalamalarından kendine payına düşeni aldı. Katliamın ortaya çıkması savaşın seyrini değiştirdi. My Lai Katliamı’ndan sonra ABD’de savaş karşıtı hareket ivme kazandı.
Bu kez yine 16 Mart’tı, ama yirmi yıl geçmişti üstünden My Lai’ın. Irak devletinin ordusuna bağlı sekiz uçak, Halepçe’yi bombardımana tuttu. Bombardıman çok uzun sürmedi. Zehirli gaz taşıyan bombalar kısa sürede yaklaşık 5000 Kürt’ün ölümüne yol açtı.
Gazeteciler Halepçe’ye 2 gün sonra ulaştıklarında, sokakları insan bedenleriyle dolu bir şehirle karşılaştılar.
“Şehrin dışındaki boş tarlalarda ise, toplu halde ölmüş yüzlerce insan vardı. Uzaktan bakıldığında, sanki tarlalarda ot yerine insan bedenleri biçilmişti. Bu açık hava mezarlığında, yine kadın ve çocuklar çoğunluktaydı. Hepsi birbirlerine sokulmuş, korkunç ölüme teslim olmuşlardı.” diyordu Ramazan Öztürk.
Ramazan Öztürk’ün fotoğrafladığı kucağında bebeği ile zehirlenmiş olarak yatan baba sadece onu değil, fotoğrafı gören herkesi lanetledi. Sessiz Tanık diye isimlendirdi fotoğrafını.
Sonra yine 16 Mart’tı. 2003 yılında İkinci İntifada devam etmekteyken, Gazze’de bir başka katliamın politikası olan Filistinlilerin evlerinin yıkılmasını engellemek isterken Uluslararası Dayanışma Örgütü üyesi Rachel Corrie İsrail devletince katledildi.
Filistin’deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah’ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Duruyordu, çünkü biliyordu. Lanetlenmişti. Buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı ve akciğerleri delindi.
Bu sene 16 Mart geçti. Bütün bunları bilmek bizi de lanetler, değil mi? 2016’da yanı başımızda bir katliam sürerken… Öyle bir lanet ki bu; Kürdistan’ı “vahşet bodrumu”na çevirdi.
Adorno bilmek lanetlenmektir, diyor ya. Lanetliyiz, biz de.
Merve Arkun
Bu yazı Meydan Gazetesİ’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Vietnam, Halepçe, Gazze…16 Mart’ı Bilmek” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “IŞiD’i Yok Etmek Rojava’yı Savunmakla Başlar” – İbrahim İbrahim* appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bu tarihi ve ahlaki gerçek birçok insan ve toplum tarafından bilinmiyor. Kürt halkı onlarca hatta yüzlerce yıldır, terörizmin her biçimine karşı ve yurtlarının değişik bölgelerini kontrol eden bütün sistemlere karşı savaşmıştır.
Kürdistan’ın egemen devletlerin çıkarları arasında kalma durumu, 1514’te iki İslam İmparatorluğu olan İran ve Osmanlı’da başlar, 1917’de İngiltere ve Fransa ile devam eder. Yakın dönemde ise T.C, Irak, İran ve Suriye’deki rejimler, hapisten işkenceye, katliamdan kasaba ve köy yakmalara kadar bütün terörizm biçimlerini uygulamışlardır. Bu terör 80’lerin sonunda Irak, Halepçe’de 5000, Enfal’da 180000 Kürdü katletmiş, Dersim’de 4000 köyü yok etmiş, binlerce Kürdü katletmiştir.
Kürt halkına yönelik terörizm, İran ve Türk imparatorluklarından bugüne aynı aşırı İslamcı ve ırkçı düşünceyle, Batı Kürdistan’da Rojava’da, özellikle de Kobanê ve Afrin şehirlerinde, Halepçe ve Qamişlo bölgelerinde devam etmektedir. Kürtler bu merkezlerde ve tüm Kürt coğrafyasında, IŞİD’in temsil ettiği selefi cihatçı Arap milliyetçisi terörizme karşı her gün savaşıyor ve zafer kazanıyor. El-Kaide, Kürt bölgelerini kuşattığında her fırsatta kafalarını kesiyor çünkü Kürtler bölge halkının manastırlarını ve kiliselerini koruyor ve bu teröristler çocuklara nefreti ve terörü öğretmek istiyor.
Bu terörizm rahatça Avrupa ve Amerika’ya ve dünyaya uzanıyor çünkü T.C devleti sınırlarını bu teröre açmış durumda.
Başından beri Kürt bölgelerinde IŞİD çetelerinin karşısında duran ve ellerindeki mütevazi silahlara rağmen onları yenilgiye uğratan halkın savunma birlikleri YPG ve kadın savunma birlikleri YPJ, Suriye’de bu terörle savaşabilen yegane güçlerdir. Suriye ulusal koalisyonunun Suriye’nin bu bölgesinde ne bir üssü, ne de askeri birliği kalmıştır. Suriye’deki askeri birlikler, özgürlük ve demokrasiye inanmayan, aşırı İslamcı güçler tarafından kontrol edilmekte ve Kürt güçlerinin demokratik özgürlük düşüncesine karşı oldukları için saldırmaktadırlar.
Bu demokratik kıta, eğer bu terörün demokratik kıtasına ulaşmasını istemiyorsa, Türkiye’de yaşayanlar, Kürt halkı ve onun siyasi hareketi hakkında oluşturdukları imaja inanmaktan vazgeçmeli, bütün dünya adına ve onunla ortak hareket ederek IŞİD’e karşı savaşan gençlere destek vererek birçok etnik ve dini azınlığın yaşadığı Rojava’ya insani yardım göndermelidir.
İbrahim İbrahim
*Avrupa’daki Demokratik Birlik Partisi (PYD) yönetim kurulu üyesi ve medya komisyonu üyesi
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.
The post “IŞiD’i Yok Etmek Rojava’yı Savunmakla Başlar” – İbrahim İbrahim* appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>