The post Gazetemizin Yazarlarından Furkan Çelik Halkı Askerlikten Soğutma Suçlamasından Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Vicdani Ret Derneği sitesinde yer alan habere göre vicdani retçi Furkan Çelik hakkında “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşmasında karar çıktı ve Furkan Çelik beraat etti.
Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin derneğe ait sosyal medya hesabında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutulmuştu.
6 Şubat 2020 tarihinde İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya vicdani retçi Furkan Çelik ve Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Av. Gökhan Soysal katıldı. Halkı askerlikten soğutma suçunun kendisinin anayasaya aykırı olduğunu belirten ve bu yönde itirazlarını yazılı olarak sunan Soysal açılan soruşturmanın kendisinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtti. Barışı değil savaşı savunmanın suç olduğunu belirten Soysal beraat talep etti. Vicdani retçi Furkan Çelik de vicdani retçi olduğunu ve halkı askerlikten soğutmanın suç sayılamayacağını belirterek herhangi bir suç işlemediğini belirtti.
Kararını ilk duruşmada açıklayan mahkeme, söz konusu suçun kanunda yazılı unsurlarının oluşmadığını belirterek beraat kararı verdi.
The post Gazetemizin Yazarlarından Furkan Çelik Halkı Askerlikten Soğutma Suçlamasından Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Vicdani Retçi Furkan Çelik’e “Halkı Askerlikten Soğutma” Davası Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Vicdani Ret Derneği’nin internet sitesinde yer alan habere göre Vicdani retçi Furkan Çelik’e “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla dava açıldı.
Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin sosyal medya uygulamasında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutuldu.
İstanbul Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede 3 habere yer verilerek “askerlik vazifesinin yerine getirilmemesi yönünde provakatif unsurlar içeren paylasımlar” yapıldığı kaydedildi.
Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmesiyle dava açıldı.
Davanın ilk duruşması 6 Şubat 2020 tarihinde görülecek.
Kaynak: Vicdani Ret Derneği
The post Vicdani Retçi Furkan Çelik’e “Halkı Askerlikten Soğutma” Davası Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Vicdani Retçi Yazıcı: “Hele o gün kimin yargılanacağını göreceğiz” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Şendoğan Yazıcı, “1 şubat 2018 saat 9.15’te Borçka Asliye Ceza Mahkemesi’nde askere gitmediğim, halkı askerlikten soğuttuğum için “yargılanacakmışım”… hele o gün kimin yargılanacağını göreceğiz… saat 9’daki basın açıklamasına ve mahkemeye tüm dostlar davetlidir.” diyerek mahkeme ve basın açıklamasına çağrı yaptı.
Şendoğan Yazıcı:
26 Haziran 2010’da İstanbul’da Harbiye Ordu Evi önünde yaptığı basın açıklamasıyla vicdani reddini açıklamıştı.
Yine 21 Haziran 2017’de yaşamını sürdürdüğü Artvin’in Borçka ilçesinde Jandarma tarafından gözaltına lınmış, götürüldüğü askerlik şubesinde yetkililerin imzalamasını i
stediği hiç bir tutanağı imzalamadığı gibi “Ben antimilitarist ve anarşistim. Ölmek ve öldürmek için eğitim almayı reddediyorum ve hayatımın sonuna kadar da reddetmeye devam edeceğim” diyerek yazdığı bir dilekçeyi imzalayıp vermiştir.
The post Vicdani Retçi Yazıcı: “Hele o gün kimin yargılanacağını göreceğiz” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Vicdani Retçinin Pasaport Serüveni appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Daha önce hakkında düzenlenen yakalama emrini kamuoyuyla paylaştığı için hakkında Halkı Askerlikten Soğutma suçlamasıyla soruşturma başlatılan vicdani retçi İnan Mayıs Aru pasaport almak için gittiği Fethiye Pasaport Şube’sinden yoklama kaçağı olduğu gerekçesiyle askerlik şubesine sevk edildi. Yoklama yaptırmayı reddeden Aru şubede vicdani retçi olduğunu belirten ve hakkındaki askerlikle ilgili işlemlerin sonlandırılmasını talep eden bir dilekçe yazdı. Yakalama tutanağının düzenlenmesinin ve hakkındaki kaydın sistemden kaldırılmasının ardından Pasaport Şubeye geri dönen Aru, bu engelleme girişimlerine rağmen pasaport işlemlerini tamamlayabildi.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.
The post Vicdani Retçinin Pasaport Serüveni appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Askere Gitmeyin” Diyen Retçiye “318” Soruşturması appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Askere Gitmeyin kitabının internet sitesi olan askeregitmeyin.com sitesinin yetkilisi vicdani retçi Mehmet Ali Başaran hakkında, Genelkurmay Başkanlığı’nın şikayeti üzerine, “halkı askerlikten soğutma suçu” iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
TCK’nın 318. maddesi olan “halkı askerlikten soğutma suçlaması” ile ilgili olarak hakkında soruşturma açılan avukat Mehmet Ali Başaran, Vicdani Ret Derneği avukatı Davut Erkan, Mazlum-Der’den avukat Mahir Orak ve Semih Birten’le birlikte, 6 Nisan günü Bakırköy Adliyesi’ne giderek, savunmasını verdi.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Askere Gitmeyin” Diyen Retçiye “318” Soruşturması appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz” – Büşra Cengiz appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kapitalizm şehirlerdeki yaşamın zenginler için elverişli olmasını sağlarken, bunun dışında kalan kırsalları da kendi hizmetine sunuyor. Gelişme, kalkınma, ilerleme derken yüzlerce proje üretenler, yüzlerini nükleer santrallere, HESlere, GESlere, RESlere ve termik santrallere dönüyor. Bunun temelini şehirlerdeki AVM’lere, şirketlere, fabrikalara enerji sağlamak ile kurarken, yine kendi cebini dolduruyor. Durmadan büyüyen endüstri, enerji ihtiyacını “daha ucuza gelen” kömürden sağlıyor ve çarkın dönebilmesi için her gün bir maden daha kazılıyor.
Kazılan her bir maden onlarca yaşama son veriyor. Bu madenler için yüzlerce işçi göz göre göre ölüme yollanıyor. Kozlu’da, Soma’da, Ermenek’teki gibi yaşamlar yok ediliyor. Ancak devlet ve şirketler durmuyor, her yere yol açıyor; duble yolları, köprülü kavşaklar takip ediyor. Adım başı karşımıza bir inşaat çıkıyor. Bu inşaatların hammaddesi kırlardan, dağlardan, ormanlardan, köylerden sağlanıyor. Devlet ve şirketler bu topraklarda, “kamu yararı”na yaşamı katlediyor. “Kamu” ise bu yarardan payını, bahçesindeki ağacın kesilmesiyle, biraz uzağındaki ormanın yakılmasıyla, çocukluğunda yüzdüğü derenin kurumasıyla alıyor.
Taş ocakları da “kamu yararı”na yapılanların önemli bir parçası. Taş ocakları, geri dönüşü olmayan etkileriyle yaşamın her alanında tehlike yaratıyor. Taş ocaklarında yapılan her patlama, yüzlerce yılda oluşan yer altı su yollarının çökmesine sebep oluyor. Bu yeraltı suyuna sızan suyun da açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına sebep oluyor. Bütün bunların sonucunda, bölgeyi büyük bir kuraklık bekliyor.
Taş ocaklarında yapılacak her bir patlatma işlemi, küçük çaplı bir deprem etkisinde. Bursa ve Trabzon’daki patlatmaların şiddeti rasathaneler tarafından 2,6 olarak ölçülüyor. Bununla birlikte patlatmalarla oluşan enerji birikimi, doğal depremleri tetikliyor. Ortalama bir ocakta ise haftada en az üç patlatma yapıldığını düşünürsek, bölgedeki yaşam alanlarını ne ölçüde etkileyeceği açık.
Taş ocaklarından çıkan kil ve toz, eğimli arazi üzerinden çevredeki su varlıklarına buluşarak, balıkların solungaçlarını tıkıyor ve toplu balık ölümlerinin sebebi oluyor. Bunun yanı sıra, patlatmalar esnasında oluşan kil ve toz bulutları yerleşim yerlerinin ve tarım arazilerinin üstüne çökerek ciddi akciğer rahatsızlıklarına neden oluyor, bitkilerin yapraklarını kaplayarak fotosentezi engelliyor. Böylece meyve oluşumu zayıflıyor.
Taş ocakları arkalarında devasa büyüklükte çukurlar bırakıyor, bu çukurlarda çöp ve atık maddelerin biriktiği, lağım sularının boşaltıldığı bir alana dönüşüyor. Bu atıklar da yine yer altı sularına sızarak, var olan suyu zehirliyor.
Şu sıralar talan projelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor, taş ocakları. 2004 yılında ÇED raporundan muaf tutulmasıyla birlikte, 85.000’i aşkın taş ocağına ruhsat verildiği biliniyor. Bu topraklarda azımsanmayacak kadar çok olan taş ocakları, Antalya ve Muğla’da da oldukça fazla. Kayıt dışı olanlar bir kenara Antalya’da 1059, Muğla’da 450 tane ocak bulunuyor. Kentsel dönüşüm yalanlarıyla talana devam eden şirketler, Düzce’den Bolu’ya, İzmir’den Ordu’ya kadar taş ocağı planlarını sürdürüyor.
Var olan taş ocaklarının genişletilmesi şimdi de Yalova ‘da karşımıza çıkıyor. Güneyköy başta olmak üzere, Orhangazi’yi, Fındıklı’yı, Kurtköy’ü, Soğucak’ı, Hamzalı’yı, Sugören’i, Cihanköy’ü ve Paşakent Mahallesi’ni etkileyecek olan taş ocakları halkın ve yaşam savunucularının tepkisini çekiyor. Yalova’da yapılan taş ocaklarında üç isim öne çıkıyor; Bahadır Madencilik, Gürer Madencilik ve Karayolları. Öncelikle bunlardan ilki olan Bahadır Madencilik’in var olan kapasitesini 8 kat büyütmek için yaptığı çalışmalar dikkat çekici.
Normal şartlarda, yıllık 260.000 ton olan kapasite yıllık 2.000.000 tona çıkarılmak isteniyor. Bunun beraberinde 95 hektarlık orman arazisinin 78 hektarlık kısmı yok edilecek, 192.444 ağaç yok edilecek. Haftada 3 patlatma yapılacak ve toplam 1694 kilo patlayıcı kullanılacak; nakliye için günde yaklaşık 220 kamyon, köy yollarını kullanarak taş taşıyacak. Günde 54 ton su, köylerin şebekelerinden çekilerek taş ocağı için kullanılacak. Üstelik tüm bu veriler sadece bir şirketin yaratacağı tahribatı anlatıyor. Orada bulunan, üç büyük taş ocağı göz önüne alınırsa rakamlar daha da vahim hale geliyor. Çoğunluğu orman arazisinde ve tarım arazilerinin yakınında bulunan taş ocaklarının 550.000 m2 olan işletme izni 1.085.000 m2’ye çıkartılacak. Yıllık toplam kapasite 889.000 tondan 2.143.000 tona çıkarılacak. Her ay 30 patlatma yapılacak. Her seferinde 2686 kg patlayıcı kullanılacak. Köy ve mahalle yollarını kullanan kamyon sayısı 98’den 238’e çıkacak. Yaz boyunca ana haber bültenlerine konu olan ve kaygıyla suyu bitti bitecek denilen Yalova gibi bir yerde, bu taş ocakları için günde 117 ton su şehir ve köy şebekelerinden çekilecek.
Yaşamlarımızdan her geçen dakika bir parça daha götürülürken, talanın adı ve yeri değişiyor fakat failleri değişmiyor. Havamızı suyumuzu ve toprağımızı çalanların adı dün Loç Vadisi’nde HES olarak karşımıza çıktığı gibi, Bugün Yalova’da, İzmir’de taş ocağı oluyor, tıpkı yarın Mersin’de nükleer olacağı gibi…
Gelişme, kalkınma, ilerleme diyerek talan projelerine tumturaklı isimler verenlerin, aklımızı bulandırmaya çalışanların yalanlarına inanmıyoruz. Hava, su, toprak ve yeryüzündeki tüm canlılar için yaşam mücadelemize devam ediyoruz.
Büşra Cengiz
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz” – Büşra Cengiz appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>