The post Anarşist Yayınlar (23): Kore’de Anarşist Yayınlar – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Anarşizmin farklı coğrafyalarındaki mücadele tarihini, anarşist yayıncılık deneyimleri ekseninde anlattığımız yazı dizimizin bu bölümünde Kore’de anarşist yayınlara yoğunlaşacağız. Kore, otoriter yönetimlerin ve işgallerin gölgesinde pek bilinmese de uzun bir süre boyunca iki milyon insanının barındığı bir göçmen kampındaki deneyimle, anarşist devrim deneyimlerinden birinin gerçekleştiği bir coğrafya oldu. Yayınları çoğunlukla Korelilere anarşizmin tanıtılması amacıyla çıkarılan bölgede, gazete/dergicilik çalışmaları toplumsal hareketin sesi olarak kurgulanmış ve sayıca az. Bu sebeple yazımız anarşist tarih ağırlıklı bir bölüm olacak.
Kore tarihi, en belirleyici unsurlarından biri olan iç savaş ve sonrasındaki otoriter yönetimlerin tarihi olarak bilinse de köklü bir anarşist geleneğe sahiptir. Aynı zamanda Peter Marshall’ın ifadesiyle “Çin ve Japonya’daki gibi, Kore’de de özellikle Taoist görüşlerden etkilenen antik bir özgürlükçü gelenek bulunmaktadır.” Genellikle bu yazı dizisinde anarşizmin modern dönemdeki ideolojik karakterine yoğunlaşan bir anlatım gerçekleştirsek de bazı örneklerde bunun dışında kalan kısmı yorumlamak da faydalıdır. Çin örneğinde bu durum anarşistler arasındaki tartışmalara yol açarken Kore örneğinde ise işgal öncesi sosyal ve politik gerçeklikler toplumsal hareketlerin örgütlenip kök salmasının zeminini hazırlıyor.
Kore’de modern anlamıyla anarşizm, Japon yönetimi (1910-1945) altında Kore’de sürdürülen Kore bağımsızlık hareketine dayanır. Japonya İmparatorluğu’nun 1910’da Kore’yi işgal etmesi halkın büyük tepkilerine yol açmış ve özgürlük hareketinin filizlenmesini sağlamıştı. Daha öncesinde bağımsız çiftçiler tarafından ekilip biçilen ve denetimin sınırlı olduğu bir ekonomiye sahip Koreli halk için merkezi devlet otoritesi daha baştan büyük bir tehditti. Buna bir de başka bir devletin işgali eklenince halk doğal olarak tepkisini bir kurtuluş hareketiyle dışa vurdu. Özellikle radikal militanlarının anarşist olduğu bir hareket neredeyse 10 yıl boyunca şiddetli mücadelelerin gerçekleştiği bir deneyim üretti. 1 Mart Hareketi adı verilen hareket tarafından örgütlenen ve ardından 7.500 kişinin katledildiği 1919 bağımsızlık mücadelesi gününden sonraki bağımsızlık hareketi içerisinde anarşizmin etkisi, hiç bitmeyecek bir tarihsel döneme evrildi.
Katliamın ardından, çok sayıda Koreli Mançurya’ya göç ederek orada bağımsız topluluklar oluşturdu. Göçmen kampı da denilebilecek bu yerlerde “Mançurya’daki Kore Halk Derneği” adında anarşist bir dernek faaliyet göstermeye başladı. 1929 ve 1931 yılları arasında Kore dışında yaşayan 2 milyon Koreli göçmenin paylaşma ve dayanışma ilişkileri çerçevesinde yaşadığı özgür bölgede örgütlenen bu dernek, etkisini Kore’de de hissettiriyordu. İşçi kooperatifleri ve demokratik okullar kuruldu. Bölgesel konseyler oluşturularak halkın karar alma süreçlerine katılımı sağlanmaya çalışılıyordu. Anarşist komünist bir ekonomi benimsenerek para ortadan kaldırıldı.
Kore’de ardı ardına bağımsızlık bildirilerinin yayınlandığı ve hareketin radikalliğinden bir şey kaybetmediği 1920’li yıllar Çinli anarşistlerin de bölgedeki etkilerinin yoğun olduğu bir dönemdi. 20 Ocak 1930’da anarşist Kim Chwa-chin, bir pirinç fabrikasında onarım çalışmaları yaparken İmparatorluk ajanları tarafından katledildi. Ertesi yıl başka bir anarşist olan Kim Jong-jin’in de bir suikastle katledilmesinden sonra Mançurya ve Kore’deki anarşist hareket büyük bir baskıya maruz kaldı.
Kore’de anarşist tarihte iz bırakan iki isim olan Park Yeol ve Fumiko Kaneko’dan da bahsetmek gerekmekte. Birisi soylu bir aileden gelen bu iki anarşist, gençlik hareketi içerisinde aktif gruplarla faaliyetler yürütüyordu. Kaneko, Futei-sha adlı yayınıyla imparatorluğa karşı mücadelenin propagandasını yapıyordu. 1923 yılında gerçekleşen Büyük Kantō Depremi, bir isyandan korkan devlet görevlilerini harekete geçirmişti. Hızlı bir şekilde bağımsızlık hareketinden pek çok anarşisti tutuklayan devlet, çeşitli uydurma suçlarla onları yargıladı. Yeol ve Fumiko da imparatora yönelik bir suikast girişimiyle suçlanıyordu. Niyetlerini iktidarların karşısında da çekinmeden söylediler ve idama mahkum edildiler. Yeol ve Kaneko’nun cezaları daha sonra ömür boyu hapse çevrildi. Bu davanın duruşmasında mahkeme kararını yırttılar, imparatorun iktidarını tanımadıklarını söylediler.
Anarşist Yayıncılık
Kore’de anarşist yayıncılık, tıpkı mücadele geleneğinde olduğu gibi öncelikle belli bir oranda işgalcilere karşı direniş hareketinin bir parçası olarak gelişti. Koreli anarşistlerin çıkardığı ve direniş hareketinin sesi olduğu için kapatılan Adalet Gazetesi’ni yeniden canlandırma isteğinin bir sonucu olarak “Talhwan” doğdu. Fetih anlamına gelen derginin ismi Kropotkin’in “Ekmeğin Fethi” adlı yapıtından ilhamla seçilmişti. İlk sayısı 1928 yılının Haziran ayında Shanghai’da yayınlandı. Toplamda yedi sayı yayınlanan derginin ilk sayısına bugün de erişmek mümkün. Sonrasındaki yayın seyrine ilişkin ise tartışmalar mevcut.
Bilindiği kadarıyla Talhwan’ın ilk sayısında, Kore Anarşist Komünist Federasyonu ismindeki “komünist” sıfatı kaldırıldı. Kore’de anarşizmin tarihine ilişkin “Kore’de Anarşizm: Bağımsızlık, Çok Ulusluluk ve Ulusal Kalkınma Sorunu” başlıklı önemli çalışmanın yazarı Dongyoun Hwang’a göre bu durum o sıralarda Koreli anarşistler ve sosyalistler arasındaki çatışmaların artmasıyla doğru orantılı olarak değerlendirilebilir.
Yayınlanan ilk sayısında Talhwan “Kapitalizmin Her Biçimini Yok Edelim” başlığıyla okuyucusunu selamlıyordu. İlk sayı yalnızca Kore’de anarşizmin tarihi için değil, Kore mücadele tarihi için de dikkate değer bir sayıydı. Kropotkin’in “Gençliğe Çağrı” metni ve anarko-sendikalizme dair iki yazının Korece çevirisi yer alıyordu. Son sayfalarında ise Koreli anarşistlerin eylem ve etkinlikleri İngilizce olarak dünyaya tanıtılıyordu.
Talhwan’ın yanı sıra 1920’lerin başında Shanghai’da “Mücadeleden Haberler” (Tubo) adında bir yayın daha çıkıyordu. Doğrudan eylem ve toplumsal devrim yoluyla ezilenlerin kurtuluşunu amaçlıyordu. İlk sayısının kapağında “İktidar hırsına boyun eğmek günahların en büyüğüdür!” yazıyordu.
Günümüzde de faaliyetlerini sürdüren federasyon bünyesinde yayıncılık ve örgütlenme çalışmaları devam etmektedir.
Meltem Çuhadar
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 52. sayısında yayınlanmıştır.
The post Anarşist Yayınlar (23): Kore’de Anarşist Yayınlar – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Koronavirüs, Yüzeyde 17 Gün Yaşayabiliyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), yeni tip korona virüsünün (Kovid-19) yüzeylerde, daha önce açıklanandan çok daha uzun süre yaşayabildiğini duyurdu.
CDC’nin yeni raporunda, daha önce yüzeylerde 3 gün yaşadığı tahmin edilen virüsün, bundan 5 kat daha uzun süre canlı kaldığı belirtildi.
Uzmanlar, Japonya’daki Diamond Princess ve California’daki Grand Princess yolcu gemilerinde, tahliyelerden 17 gün sonra dahi, virüsü kapan ve hastalık belirtisi gösteren ile belirti göstermeyen yolcuların odalarında korona virüsü izleri buldu.
The post Koronavirüs, Yüzeyde 17 Gün Yaşayabiliyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Anarşist Yayınlar (20): Japonya’da Anarşist Yayınlar (2) appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Anarşizmin tarihini, bir düşünce ve hareket olarak ortaya çıktığı farklı coğrafyalarda yayıncılık faaliyetleri odaklı incelediğimiz yazı dizimizin bu bölümünde, geçtiğimiz sayıda başladığımız Japonya’da Anarşist Yayınlar’a ikinci bölümle devam ediyoruz. İlk bölümde Kotoku Shusui’nin etkisi ve mücadelenin temellerinin atıldığı yıllara yoğunlaşan yazımız; süreli yayınların çıktığı, anarşist klasiklerin yayınlandığı ve özellikle savaş karşıtı hareket içerisindeki etkisiyle beraber toplumsal muhalefetin önemli bir parçası haline geldiği yıllardaki yayıncılık faaliyetleriyle devam ediyor.
“Pek çok yoldaş sendikalizm ya da anarşizm yerine parlamentarizmin yöntemlerine eğilim gösteriyor. Ancak bu, onların bu fikrin doğruluğuna tamamen inanmış olmalarıyla alakalı değil anarşist komünizm hakkındaki cahillikleriyle alakalıdır. Bu nedenle bizim en önemli işimiz şimdi, anarşist ve özgür düşünce literatürüne ilişkin çeviriler ve yayınların yapılmasıdır.”
Kōtoku Shūsui
Kōtoku Shūsui, Japonya anarşizmi ve anarşist yayıncılığı açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda anarşist tartışmalara ilişkin literatür ihtiyacı, başta Kōtoku olmak üzere pek çok yoldaş tarafından çevirilerle ve yayınlarla tamamlanmaya çalışıldı. Kōtoku 1909’da Ekmeğin Fethi’ni Japonca’ya çevirdi. Ōsugi Sakae ise Karşılıklı Yardımlaşma’yı ve Bir Devrimcinin Anıları’nı çevirdi. Bunun dışında ise Itō Noe ve eski bir Hristiyan din adamıyken anarşizmle tanışan Hatta Shūzō; Kropotkin ve Bakunin’in eserlerini çevirdi. Hatta Shūzō bütün bunların yanında Kropotkin’in fikirlerini özgün bir tarzda geliştirdi.
1910 yılında Akaba Hajime “Nômin no Fukuin” (Çiftçi Gerçeği) isimli bir kitapçık hazırladı. Kropotkin’in kır ve şehirdeki üretim, tüketim ve dağıtım ilişkilerine ilişkin çözümlemelerinden ilham alınarak yayınlanan kitapçıkta “köy komünleri” arasındaki örgütlenmeler üzerinde duruldu. Toprak sahiplerine açık bir tehdit olan bu kitapçık -pek çok anarşist yayın gibi- illegal yollardan dağıtılabildi. İmparatora olan eleştiriler gerekçe gösterilerek tutsak edilen Akaba 1912’de Chiba Hapishanesi’nde yaşamını yitirdi.
Japonya’da anarşizm tarihinin önemli isimlerinden Itō Noe ise 1911’de katıldığı Seitō (Mavi Çoraplılar) topluluğuyla “Seitô” adlı bir kadın dergisi çıkardı. Sonrasında Noe de Peter Kropotkin ve Emma Goldman’ın çalışmalarının Japonca’ya çevrilmesine katkıda bulundu.
Prense ve İmparator’a karşı suikast girişimlerinden dolayı provake olan devlet, anarşizme dair büyük bir saldırı başlattı. Japon edebiyatının trajik kayıplarından şair Makoto Tomioka, yoldaşlarıyla katıldığı bir eylem gerekçe gösterilerek idam edildi. İkinci Dünya Savaşı Japonya’da anarşist mücadeleye yönelik baskıların dozunun iyice artmasına yol açacaktı.
Diğer yandan sendikalar ve açık örgütlenmelerle de anarşizm toplumsallaştırılmaya devam ediyordu. 1925’te devrimci hareketler içerisindeki parlamentarist eğilimlere karşı “Kara Gençlik Ligası” kuruldu. İşçi mücadelesinde ise “Tüm Japonya İşçi Sendikaları’nın Özgürlükçü Federasyonu” kuruldu. Sosyalist partilerin ve sendikaların kapitalizme hizmet ettiklerini savunan radikal bir hatta siyaset yürüttüler. İki örgütlenme de İtalyan anarşistler Sacco ve Vanzetti’nin asılmasına karşı mücadeleyi örgütlediler. 1930 yılında anarşist bir işçinin çalıştığı boya fabrikasının üstüne çıkarak başlattığı direniş, işçi mücadelesinin yükseldiği işgal ve direnişlerle devam etti.
Savaş öncesinden beri hareket içerisinde aktif olan Sanshiro Ishikawa, Gojunen-go-no-Nihon (50 Yıl Sonra Japonya) adlı bir çalışma yayınladı. Savaş sonrası Japon toplumunun anarşizmin ilkeleri doğrultusunda nasıl örgütlenebileceğine ilişkin önerilerini bu kitapta bir araya getirdi. Sanshiro, Kotoku’nun tutsak edildiği süreçte hapse atılan anarşistlerden biriydi. Tutsaklığından sonra -hayatını siyasi göçmen olarak geçirdiği sırada- Reclus ailesi ve Fransız anarşist sendikalistlerle yakın ilişkiler kurdu. Onların deneyimlerini Japon anarşistlerine aktarmaya çalıştı. 1946 yılında ise Japonya Anarşist Federasyonu kuruldu. Kotoku’nun yıllar önce yayınladığı gazeteden ilhamla “Heimin” adını verdikleri yayın kuruldu. 1956 yılında Japonya Anarşist Federasyonu içerisinden çıkan sonrasında “Özgür Dernek” adını alacak olan “Japon Anarşist Kulübü” adlı grup Kuro Hata (Kara Bayrak) ismini verdikleri bir gazete yayınladı.
Japon anarşizmi, tıpkı Çin örneğinde olduğu gibi, Kore’de de anarşist hareketin ortaya çıktığı yıllarda önemli bir etkiye sahipti.
Kuro Hata’nın savunduğu devrimci fikirler, 68 öğrenci hareketlerinin yükselmesiyle beraber postmodern akımlar tarafından eleştirilmeye başlandı. Osawa Masamichi’nin Jiyu-Rengo (Liberter Federasyon) adlı dergisi bu dönemde yayınlanmaya başladı.
Japonya Anarşist Federasyonu, Kuro Hata’dan sonra 1980′e kadar Museifushugi Undo (Anarşist Hareket) isimli bir yayın çıkardı ve toplumsal devrim fikrini bu yayınla savunmaya devam etti. 1970’lerde Tokya’da başlayan sendikal hareketlilik 1983’te Rodosha Rentai Undo (İşçi Dayanışma Hareketi) olarak kurulan anarko-sendikalist bir örgütlenmeye dönüştü. Anarşist sendikalistlerin uluslararası örgütü olan IWA’ya bağlı örgütlenen Rodosha Rentai Undo, 1989 yılından beri Zettai Jiyu Kyosanshugi (Liberter Komünizm) adlı bir yayın organı çıkarmaktadır.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 49. sayısında yayınlanmıştır.
The post Anarşist Yayınlar (20): Japonya’da Anarşist Yayınlar (2) appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Japonya’da Gerçekleşen Depremde Ölü Sayısı 35’e Yükseldi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Depremin yarattığı imkansızlıklar yüzünden net rakamlara ulaşmak mümkün olamıyordu. Gelen son bilgilere depremde yaşamını yitirenlerin sayısı 35’e yükseldi. Yaklaşık 40 bin kişilik bir arama kurtarma ekibi ve 75 helikopter, deprem bölgesinde çalışma yürütüyor ve hala kayıp olan 9 kişiyi arıyor.
Depremde aynı zamanda çok ciddi elektrik kesintileri de yaşandı ve 3 milyona yakın ev elektriksiz kaldı.
The post Japonya’da Gerçekleşen Depremde Ölü Sayısı 35’e Yükseldi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İklim Değişikliğinin Etkileri Japonya’yı Vurdu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Geçtiğimiz hafta ise Japonya’nın batı kesimlerinde etkili olan aşırı yağışlar ve yol açtığı sel sebebiyle 209 kişi yaşamını yitirmişti.
The post İklim Değişikliğinin Etkileri Japonya’yı Vurdu appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Balina Avcıları 333 Balina Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonuna sunulan rapora göre Antarktika’da geçtiğimiz yaz döneminde Japon balina avcıları tarafından 333 balina katledildi. Katledilen balinaların 122’sinin hamile olduğu açıklandı.
Japonya ekoloji çevrelerinden gelen tüm tepkilere rağmen her yıl bu avlanma sürecini yenileme kararı alıyor. Antarktika’daki ekolojik sisteme ilişkin araştırmalarının bir parçası olarak bu avlanmayı gerçekleştirdiğini savunan Japonya, 2014 yılında Uluslararası Adalet Divanı tarafından yapmış olduğu avlanmanın yasa dışı olduğu gerekçesiyle uyarı almıştı.
The post Balina Avcıları 333 Balina Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post DNA Analiziyle Heykel Yapılırsa… appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Yapılan DNA analizinin sonucunda kadının ten rengine ve göz rengine kadar belirleyici yüz özellikleri hakkında bilgi toplayan bilimciler aynı zamanda kadının yaklaşık 140 cm boyunda olduğunu ve A kan grubuna sahip olduğunu saptadılar. Analiz sonucunda canlandırılması yapılan heykel sergilendi. Sergilenen heykelin çok gerçekçi olması gözlerden kaçmadı.
The post DNA Analiziyle Heykel Yapılırsa… appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Yaşlı Japonlara Robot Bakıcı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Japonlar, 2025 yılında 370 bin hasta bakıcı açığı olacağı öngörüp, bu açığı yüksek teknoloji ile kapatacaklarını belirtiyor.
Japonlar, basit robotlar üreterek yaşlı Japonların ihtiyaçlarını gidermeyi amaçlıyor. Banyo yapmalarına, tekerlekli sandalyeye oturmalarına yardımcı olabilecek robotlar geliştirerek yaşlı insanların yaşamlarını kolaylaştıracaklarını ifade ediyorlar. Böylelikle 2020’de Japon yaşlıların % 80’ine robotlar bakacak.
The post Yaşlı Japonlara Robot Bakıcı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Yaş 51 Ama Futbola Devam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İtalya’dan Brezilya’ya 14 farklı takımda art arda 33 sezon forma giyen ‘Kral’ lakablı Kazuyoshi Miura, 51 yaşında olmasına rağmen kariyerini devam ettiriyor.
51 yaşındaki Miura Japonya 2. Lig ekiplerinden Yokohama FC’deki sözleşmesini 1 yıl uzattı. Futbola Japonya’nın Shizuoka Gakunen Lisesi’nde başlayan Miura, Brezilya, İtalya, Hırvatistan, Avustralya kulüplerinde forma giydikten sonra, tekrar Japonya’ya döndü.
Kazuyoshi Miura golleri :
Dünyanın en yaşlı futbolcusu olan Miura “Ben yüreğimle oynuyorum. Oyuncu olarak hâlâ gelişebilmeyi umuyorum” dedi.
Futbolcu olmak için 15 yaşında Brezilya’ya giden Kazuyoshi Miura’nın, aynı zamanda ‘Tsubasa‘ çizgi film karakterinin de esinlenildiği kişi olduğu söyleniyor.
Santrafor mevkisinde forma giyen Miura’nın, sırasıyla oynadığı futbol takımları:
The post Yaş 51 Ama Futbola Devam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Japonya’da “Mochi” Felaketi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Japonya’da Mochi adı verilen pirinç kekleri yiyen iki kişi boğularak yaşamını yitirdi.
Mochi denilen kekler, pirincin buharda pişirildikten sonra ezilip püre haline getirilmesiyle yuvarlak şekil verilmesiyle ortaya çıkar. Bu yumuşak kıvamda olan büyük ebatta olan kekler çiğnenmeden yutulduğunda boğaza yapışarak boğulmaya neden oluyor. Çüğneme güçlükleri nedeniyle çocuklar ve yaşlılarda tehlike arz ediyor. Mochi yediği için hastaneye kaldırılanların birçoğu 65 yaş ve üzeri. Son yapılan araştırmalara göre 12 kişi yaşamını yitirdi.
The post Japonya’da “Mochi” Felaketi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Tsunami Nedeniyle 300 Tür Deniz Canlısı Yaşam Alanını Terk Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Japonya’da 2011 yılında 9 büyüklüğünde bir deprem ve sonrasında tsunami meydana gelmişti. Oluşan tsunami enkazının etkisiyle yaklaşık 300 tür deniz canlısı yaşam alanları olan Pasifik Okyanusu’ndan ABD’nin batı kıyılarına sürüklendi.
Söz konusu felaketle yaklaşık 1 milyon deniz canlısı 7.725 km yol katederek bugüne kadarki en büyük deniz göçünü gerçekleştirdi.
The post Tsunami Nedeniyle 300 Tür Deniz Canlısı Yaşam Alanını Terk Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Asya Pasifik’ten Çıkan Savaş Kıvılcımları – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Sadece Kuzey Kore – ABD Değil, Asya Pasifik Gerilimi
Kuzey Kore bahsi açıldığında karşı cephe olarak sadece ABD’den bahsetmek, meseleyi iki bilinmeyenli denklem olarak ele alıp özünü kavrayamamaktan kaynaklanır. Evet, son altı ay içinde Kuzey Kore-ABD düşmanlığı 1953’te Kore Savaşı’nın bitiminden bu yana görülmemiş bir seviyeye yükselmiştir, bu inkar edilemez. Devletler arası arenada; yeni bölgesel ve küresel güçlerin sahne aldığı çift değil çok kutuplu bir dünyada, hiçbir denklem sadece iki bilinmeyenden oluşmaz. Kesin olan bir diğer husus da; Kuzey Kore merkezli olarak aslında Asya’da bir söz sahibi olma yarışının sürmekte olduğudur. Bu yarışta ikincil aktörler gibi gözüken Çin ve -tarihte toprakları atom bombasına maruz kalan tek devlet konumunda olan ve zaten 2. Dünya Savaşı sonrası anayasasının 9. maddesiyle kesin bir dille savaşa girmenin yasak ilan edildiği ancak 2014’te “saldırıya uğrayan bir müttefikine yardım amacıyla” savaşlara katılabileceği kabul edilen- Japonya’nın yanı sıra başka devletlerin de kendilerine yer bulma çabası içinde olduğu söylenebilir.
Hali hazırda Kuzey Kore’ye BM kanalı aracılığıyla uygulanmak istenen kararların, en yakın komşularından Çin’in müdahalesi yüzünden sonuca ulaşamadığı dillendirilirken, ABD Başkanı Trump da Kuzey Kore’nin “saldırgan politikası”nın engellenmesi için basın aracılığıyla sık sık Çin’e çağrı yapıyor; üstelik her seçeneğin masada olduğunu belirterek. Çin’e -birçok uluslararası meselede olduğu gibi- Kuzey Kore konusunda da en yakın devlet Rusya gibi gözüküyor. Geçtiğimiz aylarda ise Rusya ve Çin Dışişleri Bakanları bir açıklama yaparak Kuzey Kore’nin nükleer denemelerinin engellenmesi için gerilimin arttırılmaması gerektiğini belirtmiş, diplomatik yolları önermişti.
Suriye gibi bir büyük uluslararası krizde daha ABD’ye karşı Rusya ve Çin aynı cephede yer alıyor, ancak meselenin muhatabı Suriye’dekinin aksine bu kez Çin. Çin, zaman zaman Kuzey Kore’nin füze denemelerini kınayan açıklamalar yapsa da, Kuzey Kore üzerinde sanıldığı kadar bir etkisinin olmadığını sıkça yineliyor. Herhangi bir savaş çıkması durumunda sınırına yüz binlerce insanın “yığılmasından” korktuğu belirtilen Çin’i, ABD Başkanı Trump ise deyim yerindeyse provoke etmeye çalışıyor. Çin’in sorunun çözülmesinde gayretli olduğunu söyleyen Trump’a göre, depreme yol açan son füze denemesiyle birlikte Kuzey Kore, Çin’e saygısızlık yaptı.
Yaşadığımız topraklardaki siyasi iktidarın da meseleye ilişkin yorumları eksik kalmıyor. “Nükleer silahlanmanın sürekli karşısında olduğunu söyleyenlerin burada nükleer silahlanmayla birbirlerini tehdit eder hale gelmesi düşündürücüdür.” diyerek ABD’nin ikiyüzlü bir politika izlediğine işaret eden Erdoğan, nükleer silah karşıtlığından çok neyin kaygısını güttüğünü bir sonraki cümlesinde açık ediyor. Gelişmemiş ülkelere nükleer silahlanmada fırsat tanımayanlardan şikayetçi olarak diyor ki “ Yani senin olsun ama bir diğerinin olmasın, bunu anlamak mümkün değil.”
Son olarak TC’nin de bileşeni olduğu NATO’nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, yangına körükle giderek “Kuzey Kore’nin küresel bir tehdit oluşturduğunu ve bu nedenle küresel bir yanıt verilmesi gerektiğini” söyledi. Her gün yeni bir açıklama, çalınan savaş borazanları…
Milyonlarca insanın kaderini, ne yapacağı asla tahmin edilemeyecek olan iktidara ve iktidarlılara bağlayan sistemle burun buruna durduğumuz bu günlerde, kışkırtıcı sözlerle çıkan kıvılcımlar yere düşmeden kül mü olacak, yoksa dünyayı kavuracak yangın buradan mı çıkacak; henüz tahmin edilemiyor.
Mercan Doğan
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.
The post Asya Pasifik’ten Çıkan Savaş Kıvılcımları – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>