KDP – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 23 Dec 2020 08:56:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 İstanbul’da DBP’nin Eylemine Polis Saldırısı https://meydan1.org/2020/12/22/istanbulda-dbpnin-eylemine-polis-saldirisi/ https://meydan1.org/2020/12/22/istanbulda-dbpnin-eylemine-polis-saldirisi/#respond Tue, 22 Dec 2020 12:34:27 +0000 https://meydan1.org/?p=67861 Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Güney Kürdistan’da KDP ile Türkiye’nin savaş politikalarına ve Leyla Güven’in tutukluluğuna karşı İstanbul’un Aksaray semtinde eylem düzenledi. Polis eyleme saldırarak çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, HDK Sözcüsü İdil Uğurlu, HDP İl Eşbaşkanları Elif Bulut ve Erdal Avcı’nın da aralalarında olduğu çok […]

The post İstanbul’da DBP’nin Eylemine Polis Saldırısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Güney Kürdistan’da KDP ile Türkiye’nin savaş politikalarına ve Leyla Güven’in tutukluluğuna karşı İstanbul’un Aksaray semtinde eylem düzenledi. Polis eyleme saldırarak çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, HDK Sözcüsü İdil Uğurlu, HDP İl Eşbaşkanları Elif Bulut ve Erdal Avcı’nın da aralalarında olduğu çok sayıda kişi Aksaray Meydanı’nda toplandı. Polis, alanın valilik kararı ile yasaklı olduğunu belirterek, eyleme izin vermeyeceğini söyledi.

Milletvekillerinin polis ile görüşmesi sırasında polis alanda bekleyenleri zor kullanarak dışarı çıkartmaya çalıştı ve saldırarak gözaltına aldı. Polis, HDP Milletvekili Musa Piroğlu’nu darp ederek tekerlekli sandalyesinden ittirerek düşürdü.

Eyleme katılanlar, polis tehditlerine rağmen alkışlar ve ıslıklarla DBP il binasına yürüyüş gerçekleştiriyor.

Kaynak:ETHA

The post İstanbul’da DBP’nin Eylemine Polis Saldırısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/12/22/istanbulda-dbpnin-eylemine-polis-saldirisi/feed/ 0
Güney Kürdistan’da KDP Eylemlere Katılan 3 Çocuğu Katletti https://meydan1.org/2020/12/08/guney-kurdistanda-kdp-eylemlere-katilan-3-cocugu-katletti/ https://meydan1.org/2020/12/08/guney-kurdistanda-kdp-eylemlere-katilan-3-cocugu-katletti/#respond Tue, 08 Dec 2020 16:18:50 +0000 https://meydan.org/?p=67461 Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde başlayan ve birçok ilçeye yayılan eylemler devam ediyor. Halk, maaşlarının ödenmemesi, ekonomik kriz ve yönetim sistemine karşı Süleymaniye’nin Seyidsadıq ilçesinde bir kez daha sokağa çıktı. Taleplerinin karşılanmasını isteyen halka KDP asayişi saldırdı. Saldırı sonucu 12 yaşındaki Herem Elî yaşamını yitirdi. Eylemler başladığından bu yana 3 çocuk KDP asayişi tarafından katledildi. Ayrıca […]

The post Güney Kürdistan’da KDP Eylemlere Katılan 3 Çocuğu Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde başlayan ve birçok ilçeye yayılan eylemler devam ediyor. Halk, maaşlarının ödenmemesi, ekonomik kriz ve yönetim sistemine karşı Süleymaniye’nin Seyidsadıq ilçesinde bir kez daha sokağa çıktı. Taleplerinin karşılanmasını isteyen halka KDP asayişi saldırdı. Saldırı sonucu 12 yaşındaki Herem Elî yaşamını yitirdi.

Eylemler başladığından bu yana 3 çocuk KDP asayişi tarafından katledildi.

Ayrıca saldırıların sonucunda 57 yaralının bulunduğu ifade ediliyor.

Kaynak:ETHA

The post Güney Kürdistan’da KDP Eylemlere Katılan 3 Çocuğu Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/12/08/guney-kurdistanda-kdp-eylemlere-katilan-3-cocugu-katletti/feed/ 0
Irak Devleti ve KDP Askeri Birliklerini Şengal’e Kaydırıyor https://meydan1.org/2020/11/24/irak-devleti-ve-kdp-askeri-birliklerini-sengale-kaydiriyor/ https://meydan1.org/2020/11/24/irak-devleti-ve-kdp-askeri-birliklerini-sengale-kaydiriyor/#respond Tue, 24 Nov 2020 15:59:48 +0000 https://meydan.org/?p=66947 Irak Devleti ile Federe Kürdistan yönetimi arasında imzalanan ve Şengal’in askeri ve yönetimini değiştirecek olan Şengal anlaşmasına tepkiler çığ gibi büyürken, Êzidîler bulundukları her alanda sokaklara çıkarak kendilerine rağmen imzalanan bu anlaşmayı tanımadıklarını belirtiyor. Ancak Irak hükümeti ve KDP Şengal’e binlerce asker göndererek, Şengal’in etrafını sarmış durumda. Bağdat ve Hewler arasında imzalanan anlaşma nedeniyle Şengal’e […]

The post Irak Devleti ve KDP Askeri Birliklerini Şengal’e Kaydırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Irak Devleti ile Federe Kürdistan yönetimi arasında imzalanan ve Şengal’in askeri ve yönetimini değiştirecek olan Şengal anlaşmasına tepkiler çığ gibi büyürken, Êzidîler bulundukları her alanda sokaklara çıkarak kendilerine rağmen imzalanan bu anlaşmayı tanımadıklarını belirtiyor. Ancak Irak hükümeti ve KDP Şengal’e binlerce asker göndererek, Şengal’in etrafını sarmış durumda.

Bağdat ve Hewler arasında imzalanan anlaşma nedeniyle Şengal’e ilk askeri güçler Şengal’e kaydırıldı. İki bin beş yüz civarı askerin Şengal’e gönderildiği belirtilirken, bu güçlerin Medîban, Sibe Şêx Xidir köylerinden Kolik Dağı ve sınır bölgelerine yerleştiği aktarıldı.

Iraklı askeri yetkililer ise bu güçlerin Rebîa Beldesi’ne kadar olan alanı kontrolü altına alacağını aktardı. Bu yolla Kuzey ve Doğu Suriye ile Şengal arasında bulunan tüm sınırın Irak’lı güçlerin kontrolü altına gireceği belirtildi.

Alınan bu karara ilişkin dün Şengal Demokratik Özerk Meclisi tarafından Şengal’e sahiplenme çağrısı yapılmıştı.

Ne olmuştu;

IŞİD’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e yönelik saldırısında Federe Kürdistan Bölgesi’ne ait askeri güç olan peşmergelerin Şengal’i bırakması tepkilere neden olmuştu. Soykırım ile karşı karşıya kalan Şengal halkını PKK’lilerin kurtarmasının ardından, halk bölgede kendi örgütlenmesini kurdu ve şimdi kendilerine ait Şengal Savunma Birlikleri (YBŞ) ve Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) var. 13 Kasım 2015’te tamamen IŞİD’den kurtarılan Şengal, bugün kurdukları meclislerle “tartışmalı bölgede” kendi kendini yönetiyor.

Kaynak:Rojnews

The post Irak Devleti ve KDP Askeri Birliklerini Şengal’e Kaydırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/11/24/irak-devleti-ve-kdp-askeri-birliklerini-sengale-kaydiriyor/feed/ 0
Başur’da Eylemler 4. Gününde https://meydan1.org/2017/12/21/basurda-eylemler-4-gununde/ https://meydan1.org/2017/12/21/basurda-eylemler-4-gununde/#respond Thu, 21 Dec 2017 18:42:58 +0000 https://seninmedyan.org/?p=24259 Güney Kürdistan’da halkın Barzani hükümetinin politikalarına yönelik eylemleri 4. gününde devam ediyor. Yoğunluklu olarak Süleymaniye’nin Ranya ilçesinde  gerçekleşen eylemlerde 4. gününde de halk sokaklardaydı. Eylemler sırasında KDP güçleri havaya ve eylemcilerin üzerine ateş açsa da tüm engellemelere rağmen Ranya’da eylemler gerçekleşmeye devam ediyor. Aynı zamanda bugünkü eylemler sırasında çok sayıda eylemci gözaltına alındı. Hewlêr’de ise […]

The post Başur’da Eylemler 4. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Güney Kürdistan’da halkın Barzani hükümetinin politikalarına yönelik eylemleri 4. gününde devam ediyor.

Yoğunluklu olarak Süleymaniye’nin Ranya ilçesinde  gerçekleşen eylemlerde 4. gününde de halk sokaklardaydı. Eylemler sırasında KDP güçleri havaya ve eylemcilerin üzerine ateş açsa da tüm engellemelere rağmen Ranya’da eylemler gerçekleşmeye devam ediyor. Aynı zamanda bugünkü eylemler sırasında çok sayıda eylemci gözaltına alındı.

Hewlêr’de ise Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) üyelerinin de aralarında olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların arasında YNK Hewlêr Daretu Komitesi üyelerinin de olduğu bildirildi. Gözaltına alınanların birçoğu göstericileri destekleyen ve iktidar karşıtı yazılar yazdıkları gerekçesiyle gözaltına alındığı belirtildi.

The post Başur’da Eylemler 4. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/21/basurda-eylemler-4-gununde/feed/ 0
Başur’da Neler Oluyor? https://meydan1.org/2017/12/20/basurda-neler-oluyor/ https://meydan1.org/2017/12/20/basurda-neler-oluyor/#respond Wed, 20 Dec 2017 14:04:32 +0000 https://seninmedyan.org/?p=24128 Üçüncü gününe giren ve alınan bilgilere göre şimdiye dek 6 kişinin KDP’ye bağlı kolluk güçlerince katledildiği ve en az 80 kişinin yaralandığı Başur Kürdistanı’ndaki isyan devam ediyor. Son gelişmelere göre, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki iki parti Goran Hareketi ve selefi çizgiye yakın Kürdistan İslami Topluluk (Komel), eylemler sonrası hükümetten çekildi. Goran ile Komel’in kabinedeki bakanları da istifa ederken, […]

The post Başur’da Neler Oluyor? appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Üçüncü gününe giren ve alınan bilgilere göre şimdiye dek 6 kişinin KDP’ye bağlı kolluk güçlerince katledildiği ve en az 80 kişinin yaralandığı Başur Kürdistanı’ndaki isyan devam ediyor. Son gelişmelere göre, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki iki parti Goran Hareketi ve selefi çizgiye yakın Kürdistan İslami Topluluk (Komel), eylemler sonrası hükümetten çekildi. Goran ile Komel’in kabinedeki bakanları da istifa ederken, Goran üyesi Meclis Başkanı  Yusuf Muhammed’in de aynı kararı aldığı belirtildi.

Eylemler Nasıl ve Neden Başladı?

Başur Kürdistan’da bölgesel yönetim, son yıllarda artan ekonomik kriz nedeniyle memur maaşlarında yüzde 50 oranında kesintiye gidiyordu. Söz konusu ekonomik kriz, Bağdat’taki Irak merkezi hükümetinin, Barzani yönetiminin petrol gelirlerini paylaşmaması nedeniyle yaptığı bütçe kesintilerine dayanıyordu. Bu nedenle, çalışanlara kesintili haliyle bile maaşların ödenememesi, Barzani yönetiminin öteden beri bilinen yolsuzluları, 25 Eylül’deki Bağımsızlık Referandumu sonrası Kerkük gibi petrol gelirlerinin olduğu bölgelerin kaybedilmesi ve Bağdat tarafından uygulanan ambargolar gibi etmenler birleşince hoşnutsuzluk had safhaya ulaştı.

Eylemciler KDP-KYB-Goran Ayrımı Yapmıyor

Başur’daki eylemler, pazartesi günü KDP  yönetiminin güçlü olduğu Erbil ve Duhok’tan çok, KYB  kontrolündeki Süleymaniye, Ranya, Halepçe gibi bölgelerde başladı. Bu bölgelerdeki eylemelerde halkın, hükümette yer alan tüm partilere yönelik tepkisinin olduğu ve bu partilere ait binaların, temsilciliklerin yakıldığı ya da tahrip edildiği gözlendi. Eylemciler ilk iki gün toplanma merkezi olarak Süleymaniye’yi belirlerken, kolluk güçlerinin saldırı ve ablukaları da burada yoğunlaştı. Nitekim Süleymaniye’nin Ranya ilçesinde KDP ve KYB bürolarına yürümek isteyen eylemcilere kolluk güçlerinin saldırısında yaşamını yitirenler oldu. Saldırı sonrası KYB binası halk tarafından ateşe verildi. Ayrıca Goran ve Sosyalist Demokratik Parti binaları da yakıldı. Dünkü katliamın gerçekleştiği Ranya’nın ise,1994-1998 arası yaşanan ve Brakuji olarak adlandırılan  KDP-KYB Savaşı’nda ilk çatışmaların yaşandığı yer olarak sembolik bir anlamı vardı. Ayrıca 1991’de Saddam Hüseyin yönetimine karşı ilk isyanlar da Ranya’da başlamıştı.

Başur’da, gerek Barzani, gerekse Talabani iktidarlarının 25 yılı aşkındır devam eden sömürüsüne öfke birikmesi ve tepki olarak başlayan eylemlerin ne kadar süreceği şimdilik bilinmiyor. Ancak, tüm devlet ve devletsi yapılarda olduğu gibi söz konusu isyana karşı, adaletsizlik, açlık gibi iç dinamikleri göz ardı ederek komplo teorisine sarılan ve eylemlerin “arkasında” İran ve Irak’ın olduğunu iddia eden Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin emrindeki kolluk güçleri Ranya benzeri katliamları tekrarlayabilir. Bu da yıllardır çatışma ve savaşlar içinde yaşayan halkta korku duvarlarının bir kez daha aşılmasına ve yeni eylemlerin fitilinin ateşlenmesine neden olabilir.

 

 

The post Başur’da Neler Oluyor? appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/20/basurda-neler-oluyor/feed/ 0
KDP Şengal’deki Mevzilerini Haşd -eş Şabi’ye bıraktı https://meydan1.org/2017/10/17/kdp-sengaldeki-mevzilerini-hesdi-sabiye-birakti/ https://meydan1.org/2017/10/17/kdp-sengaldeki-mevzilerini-hesdi-sabiye-birakti/#respond Tue, 17 Oct 2017 06:39:52 +0000 https://seninmedyan.org/?p=17569 Şengal’den alınan bilgilere göre, KDP’ye bağlı Peşmerge güçleri, Şengal merkez ve köylerden çekildi. KDP güçlerinin mevzilerini Haşd -eş  Şabi’ye bıraktığı belirtiliyor. Bölgedeki HPG-YJA-Star ve YBŞ/YJŞ güçleri ise mevzilerinde duruyor. KDP güçlerinin çekildiği noktalar şunlar; Şengal şehir merkezi, Şebabît, Solax, Til Qesep, Hemedan, Tilbenat, Çimento Fabrikası civarı, Qinê, Sinûn, Cidalê, Heyalê, Domîz, Werdiya, Golat, Niyêniyat, Herdan, […]

The post KDP Şengal’deki Mevzilerini Haşd -eş Şabi’ye bıraktı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Şengal’den alınan bilgilere göre, KDP’ye bağlı Peşmerge güçleri, Şengal merkez ve köylerden çekildi. KDP güçlerinin mevzilerini Haşd -eş  Şabi’ye bıraktığı belirtiliyor. Bölgedeki HPG-YJA-Star ve YBŞ/YJŞ güçleri ise mevzilerinde duruyor.
KDP güçlerinin çekildiği noktalar şunlar; Şengal şehir merkezi, Şebabît, Solax, Til Qesep, Hemedan, Tilbenat, Çimento Fabrikası civarı, Qinê, Sinûn, Cidalê, Heyalê, Domîz, Werdiya, Golat, Niyêniyat, Herdan, Zorava ve Şerfeddin.

KDP güçleri 3 Ağustos 2014 tarihinde de Şengal’deki mevzilerini IŞİD’e bırakarak bölgeden kaçmıştı.

The post KDP Şengal’deki Mevzilerini Haşd -eş Şabi’ye bıraktı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/17/kdp-sengaldeki-mevzilerini-hesdi-sabiye-birakti/feed/ 0
Celal Talabani’nin Cenaze Töreni Cuma Günü Gerçekleştirilecek https://meydan1.org/2017/10/04/celal-talabaninin-cenaze-toreni-cuma-gunu-gerceklestirilecek/ https://meydan1.org/2017/10/04/celal-talabaninin-cenaze-toreni-cuma-gunu-gerceklestirilecek/#respond Wed, 04 Oct 2017 10:50:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=15717 Uzun zamandır Almanya’nın Berlin kentinde tedavi gören ve dün 84 yaşında yaşamını yitiren Başur Kürdistan’lı siyasetçi Celal Talabani için Cuma günü cenaze töreni gerçekleştirilecek.  Talabani için önce Bağdat, ardından da Süleymaniye’de tören yapılacak. Cenaze töreni ile ilgili bilgi veren, Talabani’nin daha önce liderliğini yaptığı KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) Sözcüsü Sadi Ahmed Pire, cenazenin Almanya’dan önce Bağdat’a getirileceğini […]

The post Celal Talabani’nin Cenaze Töreni Cuma Günü Gerçekleştirilecek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Uzun zamandır Almanya’nın Berlin kentinde tedavi gören ve dün 84 yaşında yaşamını yitiren Başur Kürdistan’lı siyasetçi Celal Talabani için Cuma günü cenaze töreni gerçekleştirilecek.  Talabani için önce Bağdat, ardından da Süleymaniye’de tören yapılacak. Cenaze töreni ile ilgili bilgi veren, Talabani’nin daha önce liderliğini yaptığı KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) Sözcüsü Sadi Ahmed Pire, cenazenin Almanya’dan önce Bağdat’a getirileceğini açıkladı. Bağdat’taki resmi törenin ardından Süleymaniye’ye getirilecek naaş, burada defnedilecek.

Celal Talabani Kimdir?

12 Kasım 1933’te Başur Kürdistan’ın Kelkan bölgesinde doğan Celal Talabani, siyasi yaşamına KDP’de başladı. 1961 yılında Irak’ta Abdülkerim Kasım hükümetine karşı Kürt ayaklanmasına katılan Talabani, 1963 yılında Irak  devletiyle yürütülen müzakerelerde Kürt delegasyonunun başında bulundu.

KDP içinde, Molla Mustafa Barzani ile yaşadığı görüş ayrılığı sonrasında 1975 yılında Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni kurdu. Bu ayrışma Başur Kürdistan’da son 40 yıla Talabani (KYB) – Barzani (KDP) ekseninde damga vurdu ve bu iki  eksen arasındaki siyasi rekabet sürdü. Bu mücadelede bölgesel güçlerden TC Barzani, İran ise Talabani’ye yakın durdu.

1991’deki 1. Körfez Savaşı sonrası bu rekabet yerini müttefikliğe bıraktı, ortak hükümet kuran KDP-KYB, aynı yıl Başur’da TC  desteğinde PKK ile savaştı. Ancak bu ortaklık uzun sürmedi ve 1994’te KDP-KYB  arasında “Birakujî- Kardeş kavgası” olarak adlandırılan çatışmalar yaşandı. ABD  ve İngiltere gibi devletlerin ara buluculuğu sonucu 1998’de ateşkes sağlandı.

2003 Yılındaki 2. Körfez Savaşı sonrası yaşanan ABD işgali Celal Talabani’nin   siyasi kariyerinde yeni bir dönemi başlattı. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in devrilmesi sonrası Celal Talabani, Irak Geçici Hükümet Konseyi üyeliğine seçildi. 2006’da Irak’ın Arap olmayan ilk Cumhurbaşkanı seçilen Celal Talabani, 2014’e dek bu görevde kaldı.

 

 

The post Celal Talabani’nin Cenaze Töreni Cuma Günü Gerçekleştirilecek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/04/celal-talabaninin-cenaze-toreni-cuma-gunu-gerceklestirilecek/feed/ 0
Ortadoğu’da Haritalar Değişiyor https://meydan1.org/2017/09/27/ortadoguda-haritalar-degisiyor/ https://meydan1.org/2017/09/27/ortadoguda-haritalar-degisiyor/#respond Wed, 27 Sep 2017 12:24:49 +0000 https://test.meydan.org/2017/09/27/ortadoguda-haritalar-degisiyor/ Suriye’de 7 Yıllık Savaşın Sonu mu? 21 Temmuz 2015’te dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, yaptığı açıklamada, Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle ortaya çıkan çok parçalı, karmaşık durumu şu sözlerle özetliyordu: “Biz Suriye’nin omlet haline gelmiş bir yumurta olduğuna inanıyoruz. Omletten de tekrar yumurta yapamazsınız.” Şimdi 2015 yılının ortalarına gidelim ve Yaalon’a, o dönem doğruluk payı […]

The post Ortadoğu’da Haritalar Değişiyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Suriye’de 7 Yıllık Savaşın Sonu mu?

21 Temmuz 2015’te dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, yaptığı açıklamada, Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle ortaya çıkan çok parçalı, karmaşık durumu şu sözlerle özetliyordu: “Biz Suriye’nin omlet haline gelmiş bir yumurta olduğuna inanıyoruz. Omletten de tekrar yumurta yapamazsınız.” Şimdi 2015 yılının ortalarına gidelim ve Yaalon’a, o dönem doğruluk payı olan “omlet” benzetmesiyle bu özgüvenli sözleri söyleten Suriye’deki durumu özetleyelim:

IŞİD’in 2014’ün Haziran ayında Musul’u ele geçirmesi öncesi aynı yılın başında ülkenin 6. büyük kenti Rakka, ileriki süreçte hilafet devleti ilan edecek cihatçı çetenin kontrolüne geçmişti. Rakka’nın güneyindeki Deyr -ez Zor, yine IŞİD tarafından kuşatılmış, bu durum Suriye’nin, Irak ile bağlantısını koparmıştı. Irak sınırındaki El Kaim kapısını ele geçiren IŞİD, olaya ilişkin olarak yayınladığı videoda Sykes-Picot anlaşmasının 100 yıl sonra yırtıldığını vurgulamıştı. Şam’dan sonraki en büyük kent Halep’in ise yarıdan fazlasında cihatçı çetelerin varlığı söz konusuydu. Şam’da da, doğudaki Guta bölgesinde cihatçı çeteler hakimdi. Ayrıca Ürdün ve İsrail sınırlarında bu devletlerin himayelerinde, ABD, İngiltere destekli cihatçı çeteler kontrol alanlarına sahipti.

TC, Körfez ülkeleri ve ABD’nin farklı düzeylerde desteklediği çetelerin bu kontrol alanları arasında, şu sıralarda da gündemde olan İdlib’i ise farklı bir parantez içine almak gerek. 2014 Eylül ayı itibariyle Suriye’deki önceliğini rejim değişikliğinden IŞİD’e yönelik operasyonlara evrilten ABD’yi “savaşa geri çağırmak” şeklinde okunabilecek Fetih Ordusu adlı cihatçı çatı örgüt projesi Türkiye- Suudi Arabistan-Katar devletlerince geliştirilmişti. “Fetih Ordusu” 2015 Mart ayı sonlarında İdlib’i ele geçirerek emirlik ilan etti. Böylece TC-Körfez ittifakının Esad’ı devirme politikası kapsamında bu devletlerce ABD’ye “önceliklerini gözden geçirmesi” mesajı veriliyordu. Bu dönemde ABD’nin Suriye politikasında ise dışarıdan çok da anlaşılamayan bir çift başlılık oldukça belirgindi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ile CIA ekseninde oluşan bu çift başlılığa göre, Pentagon üzerinden SDG benzeri “seküler” gruplara destek verilirken, diğer taraftan Körfez devletlerinin mali desteği ile CIA’nin kurduğu operasyon odaları sonucu cihatçı çeteler destekleniyordu. TC-Katar-Suud ittifakının açıktan desteklediği “Fetih Ordusu” projesi ve İdlib’te kurulan cihatçı emirlik, CIA’in kurduğu bu “operasyon odalarının” sonucuydu.

İdlib’i ele geçiren çatı örgüt “Fetih Ordusu’nun o dönemdeki iki ana bileşeni ise El Kaide kökenli Nusra ve TC destekli Ahrar -uş Şam’dı.

IŞİD ve Diğer Cihatçı Çeteler Sonrası Dönem Daha Büyük Savaşları mı Doğuracak?

Irak’taki topraklarını kaybeden, Suriye’de ise Deyr -ez Zor ve Rakka’yı kaybetmek üzere olan IŞİD’in, muhtemelen yakın bir gelecekte hakimiyet alanı kalmayacak. Böylece toprak hakimiyeti koşuluna bağlı olan “hilafet devleti” özelliği ortadan kalkacak olan cihatçı çetenin, aslına rücu ederek Irak’taki Sünni bölgelere çekilmesi bir ihtimal.

Diğer yandan, şu andaki olası çatışmalarını IŞİD nedeniyle erteleyen sahadaki öznelerin, bu varlık ortadan kalktığında Suriye’de nasıl konumlanacakları ortadaki soru işareti. Suriye’nin, özellikle doğusunda rejim ve müttefiklerinin galibiyetini “sessiz sedasız” kabul etmiş görünen ABD, son olarak Ürdün sınırında eğittiği cihatçı çetelerden silahlarını teslim etmelerini istedi.Buna karşın, ülkenin kuzeydoğusundaki üsleri üzerinden elde ettiği nüfuz alanlarını yitirmek istemeyeceği varsayılan ABD, bu varlığına koşut olarak, Suriye’nin kuzeydoğu ve doğusunda Kürtlerin ve Arapların federatif bölgelerinin oluşumunu savaş sonrası pazarlık konusu haline getirebilir. Rusya’nın da sıcak baktığı bilinen böylesi bir yapı, savaş sonrası konuşulacak önemli gündem maddelerinden olacaktır.

Savaşın kaybedenleri arasında yer alan TC ise, bölgedeki varlığını Rojava karşıtlığına indirgeyerek, tamamen izole olmamak için, kendisine zorunlu müttefikler yaratma yoluna girdi. ABD ile de ipleri “tam koparmadan”, savaş sonrası bölgede siyasal ve ekonomik anlamda oluşması muhtemel Rusya-Suriye-İran ittifakına katılma eğilimi taşıyabilecek olan TC’nin bu ve benzeri zorunlu ittifak girişimlerinin, Halep’ten 82. vilayet yaratma hayallerinden gelinen noktada apaçık bir yenilgi olduğu ortada.

A- Suriye’de Yeni Harita Doğu’da Çizilecek

Suriye’nin kuzey- kuzey doğu sınırları boyunca uzanan ve 2012’den beri varlığını sürdüren Rojava ise Suriye’nin bu çok parçalılığı içinde yer alıyor görünse de, fiilen uyguladığı ve savaş sonrası için de vaad ettiği federasyon projesiyle ayrı bir konumda değerlendirilmeyi hak ediyordu. Temmuz 2012’deki devrim sürecinde henüz sıcak çatışma bölgeleri içinde yer almayan Rojava, ilerleyen süreçte önce Nusra, daha sonra da IŞİD gibi, devletlerin terörizm politikalarının sahadaki fiili uygulayıcılarına karşı sergilediği direnişle savaşın denkleminde kilit bir konumda yer aldı.

Savaşta bugün gelinen noktada , “savaş bitti, Esad kazandı” yorumları paralelinde, batıda Suriye Rejimi’nin hakimiyeti belirginleşirken, Fırat’ın doğusunda ABD/SDG ile Rusya/Suriye eksenleri arasında bir denge oluştu. Bu denge uyarınca Rejim güçleri IŞİD’e karşı operasyonların sürdüğü Rakka’ya müdahil olmayacak, aynı şekilde ABD/SDG ittifakı da Deyr -ez Zor’dan uzak duracaktı. Bu fiili anlaşmanın kırılgan yapısı, IŞİD sonrası dönem için, farklı çatışmaların habercisi niteliğinde. Şimdiye dek bu eksenler birbirleriyle direkt çatışmayarak, benzer fiili anlaşmalar yolunu seçmişti. Bunun nedeni, öncelikle bertaraf edilmesi gereken IŞİD varlığı idi. Savaşın sonunun yaklaştığının konuşulduğu bu süreçte, Fırat’ın doğusundaki bu bölge, savaş sonrası Suriye’nin siyasi haritasının çizileceği coğrafya olacak.

Suriye’de rejimin sonunun geldiğine TC ile birlikte kendisini inandıran bir başka bölgesel aktör olan İsrail ise, savaş sonrası, daha büyük savaşların kıvılcımını çakma potansiyeli taşıyor. Suriye’de rejime karşı savaşan bazı cihatçıları desteklediği gerçeğini ters yüz ederek, “cihatçılardan boşalan bölgelere Hizbullah yerleşecek” bahanesine sığınan İsrail, her fırsatta, Irak-Suriye-Lübnan hattı boyunca oluşabilecek Hizbullah-İran eksenine saldırmaktan geri durmayacağını söylüyor.

IŞİD ve diğer çetelerle çatışma dinamiklerinin orta vadede bitmesi öngörülen Suriye’de, bundan sonraki dönemde, savaşın kazananı ve kaybedenleri arasında yaşanacak gelişmeler, yeni çatışma alanlarının ortaya çıkıp çıkmayacağını gösterecek. Bu olası yeni dinamikleri görmek için ise, tüm bu, devlet, devletsi ve devlet dışı öznelerin Suriye’de yeni oluşacak haritayı önlerine koymaları gerekecek.

B- İdlib – Efrin Gerilim Hattı

Aralık ayı sonlarında Halep’in cihatçılardan Suriye rejiminin eline geçmesiyle, gözler İdlib’e çevrilmişti. Halep’ten ve sonrasında cihatçı çetelerin bulunduğu Hama ve Humus’tan, rejim ile anlaşmalı şekilde çekilen cihatçıların yerleştirildiği İdlib, savaşın son cephesi olarak değerlendiriliyor. Suriye ordusu İdlib’e topladığı cihatçı çetelerle yapacağı bu “son savaşta”, onları geldikleri yere, Türkiye sınırına doğru itmenin hesabını yaparken, TC ise başka bir hesap peşindeydi. Ancak bu hesap, geçtiğimiz ay İdlib’te yaşanan çeteler arası savaşta açmaza girdi. İdlib’e komşu Rojava kantonu Efrin’e, kontrolündeki çeteler üzerinden saldırmayı planlayan TC, Heyet Tahrir -eş Şam (HTŞ) ile Ahrar -uş Şam arasında yaşanan çatışmalar sonrası Efrin’e saldırı politikasında değişikliğe gitmek zorunda kaldı.

Efrin’e saldırı hamlesini boşa düşürecek bir başka gelişme de, Fırat Kalkanı işgal güçlerinin olası bir operasyonunun, Efrin- İdlib’e doğru genişleme bölgesi olarak düşünülen Tel Rıfat’ta yaşandı. YPG ile Rejim arasında varılan mutabakatla Tel Rıfat Suriye Ordusu’na bırakıldı ve TC’nin Fırat Kalkanı bölgesinden Efrin-İdlib hattına açmayı düşündüğü koridor projesi başlamadan bitti.

ABD ile yaşanan gerilim, düşürülen Rus uçağı ve özür sonrası bölgede Rusya’nın fiili bir oyuncusu haline dönüşen TC’nin, İdlib’in “devri” konusunda bölgedeki cihatçı çetelerin “hamisi” vasfıyla Rusya- Suriye ittifakına verdiği teminat, HTŞ-Ahrar savaşında geçerliliğini yitirdi. TC için bu “iç savaşın” kötü sonucu , önceliklerini hakimiyet alanlarını korumaya verecek çetelerin, bu süreçte Efrin’e saldırı planları içinde olamayacağıydı.

Benzer şekilde TC de öncelik politikalarını İdlib’te HTŞ’nin hakimiyet kurmasıyla, Erfin’den bu bölgeye kaydırmak zorunda kaldı. Çatı bir cihatçı örgüt olan HTŞ’deki El Kaide-Nusra ağırlığı ve örgütün İdlib’te kurduğu hakimiyet, ABD’nin tepkisini çekmişti. Genellikle Suriye’nin batısında askeri ve politik bir tasarrufta bulunmayan ABD, bölgenin bu duruma gelmesindeki payını “unutarak”, HTŞ üzerinden, “askeri tedbirlere başvurmaktan çekinilmeyeceği” açıklamasında bulundu. Bu açıklamaların yanına, ABD’nin IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün bölgedeki El Kaide varlığına dair TC’yi suçlayan demeci koyulduğunda, TC’nin gündeminin Efrin’den İdlib’e kaymasındaki zorunluluk anlaşılır bir hal alıyor.

Bu zorunlulukta birlikte TC’nin Fırat Kalkanı içindeki çeteleri,yanlarına Ahrar -uş Şam’ı da katarak Efrin’e taşıma planının, rotasını İdlib’e çevirme ihtimali artıyor.

C/ Deyr -ez Zor: Verimli Suriye

Astana Görüşmeleri’nde ilan edilen “çatışmasızlık bölgelerinde” cihatçıların hareketsiz kalması, Suriye Ordusu ve müttefiklerine Deyr -ez Zor ve benzeri bölgelere hareket olanağı sağladı. Böylece Suriye ordusu Deyr -ez Zor’a yöneldi. Kaliteli petrol yatakları ve geniş tarım arazileri nedeniyle Deyr-ez Zor bölgesi “Verimli Suriye” olarak da biliniyor.

Peki Suriye Ordusu ve müttefiklerinin Deyr-ez Zor’a yönelmesi karşısında ABD’nin tutumu ne olacak? ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı açıklamasına göre IŞİD Karşıtı Koalisyon/SDG ile Rusya/Suriye ittifakları arasında -IŞİD faktörü gözetilerek- fiili çatışmasızlık bölgeleri ilan edilmiş durumda. Bu çatışmasızlık bölgelerinin ilanında ise Fırat’ın batı ve doğusu esas alındı. Ancak bu ayın başlarında Suriye’nin Rus Hava Kuvvetleri desteğinde, Fırat’ı geçerek Deyr -ez Zor’a ilerleyişiyle, bu esasın hükmünün kalmadığı, fiili sınırın Deyr -ez Zor’un doğusu olarak güncellendiği anlaşılıyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde SDG’nin başlattığı “Cizre’nin Fırtınası” hamlesinin Deyr -ez Zor’un doğusunu kapsadığı duyuruldu.

Savaş Irak’ın Kaderi Mi?

2003’te başlayan ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği savaşı yaşamış ve ardından bölgede pek çok örgütün faaliyet sahası olmuş Irak’ta son dönemde IŞİD’in kaybediyor oluşu ve Güney Kürdistan’daki referandum gibi pek çok gelişme yaşanırken bu coğrafyanın siyasi haritasının değişmesi ve yeni çatışmaların yaşanması ihtimali de bulunuyor. Bu sebeple bu coğrafyanın gelişmelerine ve bu coğrafyadaki güçlere bir göz atmak gerekecektir.

Güney Kürdistan’daki Referandum “Bağımsızlık” İçin Mi?

Başur Kürdistanı, bölgedeki her bir yapıyı doğrudan ilgilendiren tartışmalı bir referandum gündemine girdi. Bölgesel ve küresel pek çok devletin ertelenmesi gerektiğini düşündüğü referandum Ortadoğu için yeni diplomatik veya askeri sorunları başlatacaktır. Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde iktidara sahip parti KDP (Kürdistan Demokrat Partisi)’nin aldığı kararla 25 Eylül’de gerçekleşecek olan referandum, Başur Kürdistanı’nda bağımsız bir Kürt devletinin oluşturulmasını öngörüyor. KDP bu kararla iç ve dış siyaset doğrultusunda bir hamle gerçekleştiriyor. KDP/Barzani hem IŞİD’le yapılan savaşın başlarında uyguladığı pratikler (peşmergelerin Şengal gibi bir çok bölgeyi IŞİD saldırısı sırasında terk etmesi) sebebiyle halk üzerinde azalan etkisini böyle “ulusal” bir mesele üzerinden tekrar arttırmak hem de başkanlık koltuğunu bırakması gerektiği düşüncelerinin arka planlara atılmasını sağlamayı planlıyor.

30 Ocak 2005’ten bu yana Irak devletine bağlı özerk bir yönetim olan Kürt yönetimi, bağımsız bir devlet olarak bölgedeki ilk meşru Kürt devleti olma isteğinde. Bölgesel Yönetimin meclisini kapatan, işleyişine engel olan ve bağımsızlığın oylanacağı referanduma karar veren KDP’nin dışındaki Kürt partilerinin ise bu referanduma dair yaklaşımları sorgulanıyor. Duran Kalkan’ın “Bu referanduma kim karar veriyor?” şeklindeki açıklaması ile PKK referanduma açıkça karşı çıksa da bölgesel yönetimde siyaset yapan bölgedeki diğer GORAN (Değişim Hareketi) ve KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) gibi büyük Kürt partileri şimdilik referanduma ne açıktan destekte bulundular ne de karşı çıktılar. İşlemeyen bir mecliste meclis başkanlığı makamını elinde bulunduran Goran Hareketi KDP’nin meşruiyetini sağlayacak bir oylamada “evet” demek istemese de KDP’nin oylamayı ulusal bir mesele olarak göstermesi nedeniyle “hayır” demeye de çekiniyor. KYB ise oylamanın mecliste alınacak karar sonucu yapılması durumunda “evet” demekten geri durmayacaklarını açıklamıştı.

Ayrıca şimdiden referandumdan çıkacak bağımsızlık sonucunun ardından ilan edilecek bir Kürdistan devletinin bölgede çatışmalar dönemini tekrar başlatıp başlatmayacağı da tartışılmaya başlandı. Irak, egemenlik hakkına ve toprak bütünlüğüne aykırı olan bu durumu savaş sebebi sayarak, IŞİD’i bir çok noktada yenmiş olmanın ve Haşdi Şabi örgütünün merkezi ordu kuvvetlerine kattığı güçle Güney Kürdistan’da peşmerge güçleriyle bir çatışmaya/savaşa girebileceği de konuşuluyor. Ama olası böyle bir savaşta İran ve TC gibi bölgesel, Rusya ve ABD gibi küresel güçlerin tutumu/tarafı ne olur, taraf olurlarsa savaşın boyutu ne olur ve Kürdistan, Irak ve Ortadoğu yeni bir keşmekeşin ortasında nasıl kalır bunları da konuşmak düşünmek gerekecektir.

A- Kürdistan Demokrat Partisi

Kürdistan Demokrat Partisi, Barzani aşiretlerinin Irak yönetimine karşı isyanın ardından 1946 yılında Mustafa Barzani tarafından kurulmuştur. Ağırlıklı olarak Hewler ve Duhok kentlerinde etkili olan ve Başur Kürdistanı’nın hükümeti olan KDP, 1979 yılından beri Mesud Barzani tarafından yönetiliyor.

B- Kürdistan Yurtseverler Birliği

Kürdistan Demokrat Partisi’nden koparak Irak eski cumhurbaşkanı Celal Talabani tarafından 1975’te kurulmuştur. Daha çok Süleymaniye kentinde etkili olan KYB, KDP ile uzun yıllar mücadele etmiş hatta 1994’te taraflar arasında silahlı çatışmalar yaşanmıştır. 1998’de yapılan barış anlaşmasıyla çatışmalar son bulmuş, Irak’ın işgalinin ardından da ilişkiler giderek iyileşmiş, Irak meclisi seçimlerine ortak adaylarla katılmışlardır.

Goran Hareketi

KYB’nin içindeki reformcu kanatta yer alan Noşirvan Mustafa, partisinden istifa edip 2006 yılında Goran Hareketi’ni kurdu. Süleymaniye kentinde etkili olan hareket, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki son seçimde oylarını arttırmış ve KYB’nin oylarını geçerek mecliste en çok oyu alan ikinci parti olmuştur. Goran Hareketi’nin bu yükselişi Güney Kürdistan’daki KDP-KYB eksenine dayalı siyasi yapıyı değiştirmeye başlamıştır. Ayrıca Goran Hareketi, İran ile sıkı bir ilişkiye sahiptir. Tahran KYB ile Goran Hareketi arasındaki sorunların çözümünde aracı olduğu gibi, bu iki partinin birleşmesini de amaçlamaktadır. Aynı zamanda İran’ın Güney Kürdistan’la 6 milyar civarında olan ticaret hacminin 4 milyar dolarını Süleymaniye bölgesiyle gerçekleştirmektedir.

Bölgedeki Kürtlerin yanı sıra referanduma dair tavrı en çok konuşulacak unsur Irak merkezi hükümeti. Irak, kendisine bağlı toprakların elinden çıkmasına ve bağımsızlık sonrasında Kürt devletine geçecek herhangi bir merkezden alacağı ekonomik geliri kaybetmesine neden olacak referanduma karşı duruşunu mecliste aldığı kararla reddetmesiyle kesinleştirdi. Zaten daha önce Irak merkezi hükümeti ve bölgesel Kürt yönetimi arasındaki tartışmalı bölgeler üzerinden var olan gerginlik referandumun tartışmalı bölgeleri de içereceğinin açıklanmasıyla başka bir boyut daha kazanmış oldu.

C- Tartışmalı Bölgeler

ABD’nin Irak işgalinin ardından Irak’ta 2005 yılında yapılan anayasadaki 140. maddede ortaya konan ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Irak merkezi hükümetinin de hak talep ettiği bölgelere tartışmalı bölgeler denilmektedir. Kerkük vilayetinin tamamı, Diyala’nın Hanekin ilçesi ve bazı kasabaları, Selahaddin’in Tuzhurmatu ilçesi ve Musul’un bazı ilçeleri ve kasabaları tartışmalı bölgelere giriyor. Ayrıca 140. maddeye göre 2007 yılında yapılması öngörülen referandum ile bölgeler Kürdistan Bölgesel Yönetimi veya Irak Merkezi Yönetimi’nin olacaktı fakat bu referandum hiçbir zaman yapılamadı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Irak Merkezi Yönetimi arasında tartışmalara yol açan bölgelerden Kerkük ise en dikkat çekeni. Sünni, Şii, Kürt, Arap, Türkmen ve Hıristiyan kesimlerin yaşadığı ve petrol yataklarının bulunduğu Kerkük her iki taraf açısında da büyük öneme sahip. Bu yılın ilk aylarında Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağının İl Meclisi’nin kararıyla Kerkük’teki tüm resmi binalara asılmasıyla başlayan tartışmalar Kerkük’ün bağımsızlık referandumuna katılacağının kesinleşmesiyle had safhaya ulaştı.

IŞİD’in I’sı da Kalmayacak

Musul’un 40 kilometre batısında, nüfusun çoğunluğu Türkmenlerden oluşsa da Ezidi, Arap ve Kürt nüfusun bir arada yaşadığı ve 2014 yılından beri IŞİD’in elinde olan Telafer kasabası Musul ile Suriye’yi bağlayan yol üzerinde bir kavşak konumundadır. IŞİD’in Irak’ın kuzeyinde kontrolünde tuttuğu tek toprak parçası iken 20 Ağustos’ta Irak ordusu ve Haşdi Şabi örgütünün kontrolünde başlayan operasyonlar sonucunda kasaba aşama aşama IŞİD’ten geri alınmıştı.

Telafer’in IŞİD’ten geri alınmasının ardından, IŞİD’in Irak’ın merkezine en yakın olarak varlığını sürdürebileceği tek toprak parçası haline gelen Havice kasabasına da bir operasyon gerçekleştirilmesi Irak’ın gündeminde. Kerkük’ün batısında bulunan bu kasabaya yapılacak operasyonla Havice’nin IŞİD’den geri alınması durumunda Kerkük üzerindeki tehlike kalkmış olacak ve kasabaya bağlı köylerin de geri alınmasının ardından IŞİD’in bölgede sahip olduğu hiç bir toprak parçası kalmayacak.

D- Haşdi Şabi

Halk Seferberlik Güçleri anlamına gelen Haşdi Şabi örgütü, IŞİD’in 2014’te Musul’u ele geçirmesi ve başta Samarra olmak üzere Şiilerin kutsal mekanlarının bulunduğu coğrafyalara yönelmesinin ardından Irak’ın Şii dini lideri Ayetullah Ali El-Sistani’nin “cihad” çağrısı yaparak, bütün Şiileri ve Iraklıları IŞİD’e karşı mücadeleye çağırması ve böylece Iraklı farklı milis güçlerinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Bir Şii örgüt olarak tarif edilse de örgütte -yaklaşık 120 bin Şii’nin yanı sıra- 16 bin Sünni Iraklı’nın da bulunduğu belirtilmektedir. Bu örgüt, Irak kolluk güçlerine takviye olarak kurulsa da, IŞİD’le savaşta ön plandaki aktör oldu ve bu bölgedeki kontrolü ele aldı. Irak hükümeti tarafından doğrudan desteklenen ve finanse edilen örgütteki pek çok grubun ayrıca İran’la yakın ilişkisi de bulunuyor.

Kandil’e Operasyon Mümkün Mü?

PKK’nin askeri kamplarının bulunduğu, Irak ve İran arasındaki Kandil Dağları; TC’deki Kürt politikalarına göre tekrar tekrar gündeme geliyor. Kürt düşmanlığını arttırarak milliyetçi oylara talip her iktidar, PKK’nin kamplarına, Kandil Dağları’na operasyon yapacağı vaadini veriyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından uyguladığı şiddeti daha sistematik ve sürekli hale getiren TC, bu dönemde Kürt politikasını da değiştirerek yine PKK’nin merkez üssü Kandil’i tehdit etme refleksini yani TC devleti hükümetlerinin popüler milliyetçi söylemlerini tekrarlıyor. Hatta son süreçte İran’la kurulan yakın ilişkileri referans gösterip İran’la birlikte Kandil’e bir operasyon düzenlenebileceği dahi konuşuluyor. Rojava’ya olan tehditlerini de tam olarak uygulayamasa da Rojava’yı havan topu atışlarıyla taciz eden TC’nin Şubat 2008’de Irak’a yaptığı sınır ötesi operasyonu benzeri bir operasyondan daha kapsamlı ve Kandil’i hedefleyen bir operasyonu gerçekleştirmesi hele de böylesi bir dönemde ne kadar gerçekçi bunu sorgulamak gerekiyor. Pek çok farklı silahlı örgütün, bağımsızlık referandumunu gündemine alan bir yönetimin, topraklarındaki hakimiyeti yeniden sağlamaya çalışan bir hükümetin ve bu kesimlerin birbiriyle savaşını yakından takip eden bölgesel ve küresel devletlerin dolaylı ya da doğrudan içerisinde bulunduğu coğrafyaya, yani Irak’a, TC’nin geniş bir operasyon planlamasının gerçekliği bulunmuyor.

Irak’ın referandum ve bağımsızlık sebebiyle Güney Kürdistan’a; TC’nin PKK’ye yönelik düzenleyeceğini iddia ettiği kara ve hava harekatlarıyla Kandil’e doğru yönelmesi coğrafyanın Ortadoğu olması sebebiyle sadece Irak devletini ve tarafları ilgilendiren meseleler değildir. Bu sebeple bölgede IŞİD’in yenilişinden, Goran Hareketi’nin, KYB’nin ve küresel devletlerin referanduma ve bağımsız kürt devletine bakışı, Haşdi Şabi örgütünün etkisinden TC’nin operasyon düzenlemeyi düşündüğü Kandil’in konumuna kadar her gelişme teker teker üzerinde durulması gereken konular olmaktadır.

E- Kandil Dağları

Kandil, en büyük parçası Irak tarafında olan Hewler il sınırı içindedir. Kandil Dağı üzerindeki en önemli yerleşim birimleri ise dağın doğu tarafındaki -İran’a bağlı olan Piranşehir ve batı tarafında bulunan -geçtiğimiz günlerde PKK’ye yönelik operasyon hazırlığında olan bazı MİT elemanlarının PKK tarafından alıkonulduğu yer olan- Süleymaniye’dir. TC’nin Kandil Dağları’na kuş uçuşu uzaklığı 89,5 km iken kara yolu ile bu uzaklık 100-110 km’yi bulmaktadır.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır. 

 

 

 

 

The post Ortadoğu’da Haritalar Değişiyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/09/27/ortadoguda-haritalar-degisiyor/feed/ 0
Başur’da Referandum – Hüseyin Civan https://meydan1.org/2017/09/22/basurda-referandum-huseyin-civan/ https://meydan1.org/2017/09/22/basurda-referandum-huseyin-civan/#respond Fri, 22 Sep 2017 06:32:44 +0000 https://test.meydan.org/2017/09/22/basurda-referandum-huseyin-civan/ Coğrafyamızda, geçtiğimiz Nisan ayında yaşadığımız ve toplumu “evet” ile “hayır” arasında seçeneklere kutuplaştırarak oy vermeye çağıran referandum sandığı, bu kez farklı bir amaçla, Başur Kürdistan halkının önüne konuluyor.. Söz konusu referandumun sorusu ise, bağımsız olup olmamaya “evet” ya da “hayır” şeklinde olacak. Ancak, Güney Kürdistan’da yönetimdeki KDP tarafından 25 Eylül’de gerçekleştirileceği açıklanan devlet olma referandumu […]

The post Başur’da Referandum – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Coğrafyamızda, geçtiğimiz Nisan ayında yaşadığımız ve toplumu “evet” ile “hayır” arasında seçeneklere kutuplaştırarak oy vermeye çağıran referandum sandığı, bu kez farklı bir amaçla, Başur Kürdistan halkının önüne konuluyor.. Söz konusu referandumun sorusu ise, bağımsız olup olmamaya “evet” ya da “hayır” şeklinde olacak.

Ancak, Güney Kürdistan’da yönetimdeki KDP tarafından 25 Eylül’de gerçekleştirileceği açıklanan devlet olma referandumu öncesi bölgesel ve küresel güç merkezleri arasında, farklı düzeylerde gerilim yaşanıyor. Gerilim yaşanan bu güç merkezleri arasında başta, Bağdat hükümeti geliyor. Barzani yönetiminin ilişkilerinin iyi olduğu Washington ve Ankara ise referandumu “zamansız” buluyor. KDP’nin hakim olduğu Hewler ve siyasi rakipleri KYB ile Goran’ın etkin olduğu Süleymaniye ve Tahran da referanduma muhalefet şerhi koyan güç merkezlerinden.

Diğer taraftan petrol yataklarının bulunduğu Kerkük gibi tartışmalı bölgelere sandık kurulacak olması, referandum öncesi Hewler- Bağdat arasındaki gerginliği artırıyor.

Barzani yönetimi bir yandan da referandumu, Kürtler dışındaki etnik gruplarda “sempatik” kılacak adımlar atıyor. Adı şimdiden belirlendiği söylenen devlette isim -Federal Kürdistan Cumhuriyeti-, bayrak, ulusal marş konusunda verilebilecek tavizler yer alıyor.

2003’teki ABD işgali sonrası Irak’ta şekillenen konjonktürde ortaya çıkan, -bilinen adıyla- Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin uzun süredir yaşadığı iç sorunlar, referandum gündemiyle şimdilik sümen altı edilmiş görünüyor.

1991’deki 1.Körfez Savaşı’yla temelleri atılan bu devletsi yapıda Başur Kürtleri, ilerleyen yıllarda bölgesel yönetimin politikalarıyla, bölgesel-küresel devletler arasında “diplomasi kartı” olarak görüldüler. 2003 ABD işgali sonrası Başur, komşu olduğu devletlerle ticari, siyasi ilişkiler geliştirdi. Bu ilişkiler ve sahip olduğu enerji kaynakları ile fiilen bir devlet yapısına bürünen Barzani yönetimi, küçük bir bölgesel güç haline geldi. Bu ilişkiler çerçevesinde, Bağdat merkezli hükümetten gitgide uzaklaşan Barzani yönetimi, Başur Kürdistan özelinde de, Goran ve KYB gibi muhaliflerin bulunduğu Süleymaniye’den ziyade Hewler’de gücünü yoğunlaştırdı. 2015’ten beri meclisi kapatan ve görev süresi dolmasına karşın fiilen başkanlığını sürdüren Mesud Barzani, dikkatlerin IŞİD ile mücadeleye odaklandığı bu süreci “bağımsızlaşma” yolunda yeni bir fırsat olarak görüyor.

2014’te Musul’un IŞİD tarafından işgaliyle oluşan fiili durumda, bir yandan iç sorunlar yaşayan Barzani tarafından Başur Kürtlerinin “gönlünü okşayacak” bir vaat olarak ortaya atılan “bağımsızlık” vurgusuyla güçlendirilen devlet fikri, küresel sermaye çevrelerince de “cesur bir adım” olarak değerlendirildi. Geçtiğimiz aylarda, açıkladığı “en zenginler listelerinden” tanıdığımız Forbes dergisinde Ellen R. Wald’un yazdığı makalede referandumun, Ortadoğu haritasını, petrol piyasası üzerinden küresel kapitalist şirketler lehine çevireceği belirtildi.

Eğer bir engelleme-erteleme olmaz, referandum 25 Eylül’de yapılırsa, 26 Eylül sabahı neler yaşanacak? İsrail dışında resmen hiçbir devletin tanıyacağını taahhüt etmediği bu “bağımsızlığa” giden yolda, sadece bir “referandum sonucu” açıklanmış olacak. Referandumun sonuçları %70’leri aşan güçlü bir orana ulaşırsa, Bağdat ve Washington’la pazarlık kapısını tamamen kapatmayan Barzani, petrol pazarında daha bağımsız bir ekonomi politikası izlemek için otonomisini genişletme yolları arayacak.

Referandum öncesine ve sonrasına dair devletleşmiş ve devletleşmeye çalışan özneler arasında bu senaryolar konuşulurken, Başur halkları ise ağırlaşan ekonomi ve savaşlar arasında yaşam mücadelesine devam edecek.

 

Hüseyin Civan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.

The post Başur’da Referandum – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/09/22/basurda-referandum-huseyin-civan/feed/ 0
TSK Saldırısıyla İlgili Çelişkili Açıklamalar https://meydan1.org/2017/04/25/tsk-saldirisiyla-ilgili-celiskili-aciklamalar/ https://meydan1.org/2017/04/25/tsk-saldirisiyla-ilgili-celiskili-aciklamalar/#respond Tue, 25 Apr 2017 18:59:13 +0000 https://seninmedyan.org/?p=3297 Türkiye Devleti’nin TSK aracılığıyla dün gece Şengal ve Rojava’ya yönelik saldırılarıyla ilgili birbiriyle çelişen açıklamalar yapılıyor. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu saldırıyla ilgili “operasyon öncesi ABD,Rusya ve Güney Kürdistan’ı bilgilendirdiklerini” iddia etmişti. ABD  Dışişleri sözcüsü Mark Toner ise yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyi ve Kuzey Irak’ta ne ABD’yle ne de IŞİD karşıtı koalisyonla uygun bir […]

The post TSK Saldırısıyla İlgili Çelişkili Açıklamalar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Türkiye Devleti’nin TSK aracılığıyla dün gece Şengal ve Rojava’ya yönelik saldırılarıyla ilgili birbiriyle çelişen açıklamalar yapılıyor. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu saldırıyla ilgili “operasyon öncesi ABD,Rusya ve Güney Kürdistan’ı bilgilendirdiklerini” iddia etmişti.

ABD  Dışişleri sözcüsü Mark Toner ise yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyi ve Kuzey Irak’ta ne ABD’yle ne de IŞİD karşıtı koalisyonla uygun bir koordinasyon oluşturmadan saldırılar düzenlemesinden çok endişeliyiz. Endişemizi Türkiye hükümetine ilettik” şeklinde konuştu.

Öte yandan, Irak’tan TSK saldırısına kınama açıklaması geldi. Irak Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamayla Türkiye’nin bu tarz ‘müdahalelerine’ son verilmesi çağrısında bulundu.

 

 

The post TSK Saldırısıyla İlgili Çelişkili Açıklamalar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/04/25/tsk-saldirisiyla-ilgili-celiskili-aciklamalar/feed/ 0
“Kobanê’de Rojava’da Devrim Sürüyor” – Ozan Şahin https://meydan1.org/2014/07/19/kobanede-rojavada-devrim-suruyor-ozan-sahin/ https://meydan1.org/2014/07/19/kobanede-rojavada-devrim-suruyor-ozan-sahin/#respond Sat, 19 Jul 2014 17:50:44 +0000 https://test.meydan.org/2014/07/19/kobanede-rojavada-devrim-suruyor-ozan-sahin/ Rojava Devrimi, geliştiği günden beri Suriye’de küresel kapitalistlerden bağımsız üçüncü bir yol olma durumundadır. Burada gerçekleştirilen özyönetim deneyimi, kapitalist sistemin örgütlenmesindeki başat unsurlardan biri olan merkeziyetçilik ilkesiyle tamamen zıttır. Rojava, kendi imkanlarını öz gücüyle yaratmaya çabalamış; bu doğrultuda tarım ve hayvancılık başta olmak üzere bölgenin kendi ekonomisini yaratmasında geçen seneye göre ciddi bir ilerleme kaydetmiştir. […]

The post “Kobanê’de Rojava’da Devrim Sürüyor” – Ozan Şahin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Rojava Devrimi, geliştiği günden beri Suriye’de küresel kapitalistlerden bağımsız üçüncü bir yol olma durumundadır. Burada gerçekleştirilen özyönetim deneyimi, kapitalist sistemin örgütlenmesindeki başat unsurlardan biri olan merkeziyetçilik ilkesiyle tamamen zıttır. Rojava, kendi imkanlarını öz gücüyle yaratmaya çabalamış; bu doğrultuda tarım ve hayvancılık başta olmak üzere bölgenin kendi ekonomisini yaratmasında geçen seneye göre ciddi bir ilerleme kaydetmiştir. Rojava Devrimi’nin küresel kapitalistler tarafından tanınmaması, Rojava’yı kendi içine yöneltmiş ve tüm bunlara rağmen, Rojava kendi ekonomisini oluşturmuştur. Bu ekonomik örgütlenmelerin gelişkinliği, Rojava Devrimi’nin artık nispeten düzlüğe çıkmasının olanaklarını oluşturmaktayken; IŞİD’in Rojava’nın Kobanê bölgesine yönelik saldırıları, devrime yönelik iki yıldır aralıklarla devam eden saldırı silsilesinin en tehlikelisini işaret ediyor.

19 Temmuz 2012’de Rojava’da devrim ateşinin yakıldığı bölge olan Kobanê’nin adı Baas rejimi tarafından Ayn El Arap “Arapların gözü” olarak değiştirilmişti; IŞİD şimdi Ayn El İslam, “İslam’ın gözü” diyor. Rojava Devrimi’ne gözünü diken, Kobanê’yi gözüne kestiriyor diyebiliriz. Ve Kobanê direniyor!

IŞİD bakımından stratejik bir bölge olan Kobanê, esasen Türkiye gibi devletlerin Rojava devrimine yönelik gizlenmeyen rahatsızlıklarının sonucu olarak saldırılara hedef oluyor. IŞİD, Kobanê bölgesini ele geçirerek; hem geniş bir hareket alanı kazanmayı hem de burada bulunan sınır kapılarıyla Türkiye üzerinden eleman ve mühimmat geçişlerini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Nitekim 30 Mart Seçimleri’yle Ceylanpınar Belediyesi’nin AKP tarafından gasp edilmesi, zaten böyle bir planlamanın olduğunu göstermişti ve şimdi bütün gözler önünde bu plan yürürlüğe konmuştur.

IŞİD saldırılarının arka planı; 1 Haziran’da Ürdün’ün Amman kentinde KDP ve Baasçıların da katıldığı gizli toplantının belgelerinin açığa çıkmasıyla deşifre olmuştu. Bu belgelerden görülüyor ki IŞİD sadece stratejik işbirliğinin öznesi olmaktan ziyade bizzat kendisi bir proje.

Türkiye’nin, ortadoğu planları ekseninde, IŞİD’le muhabbeti elbette sadece Rojava üzerinden gerçekleşmiyor. Musul’un IŞİD tarafından alınmasının ardından Mesud Barzani Tahran’ı ziyaret ederken; bir yıldan beri kurulamayıp Musul işgalinin hemen ardından aceleyle oluşturulan Ulusal Koalisyon Hükümeti başbakanı Neçirvan Barzani de Türkiye’ye davet ediliyordu acilen.

13 Temmuz’da Neçirvan Barzani İstanbul’da Erdoğan’la, 14 Temmuz’da Mesut Barzani Abdullah Gül ile görüştü. Görüşmelerde bağımsız Kürdistan tartışmaları, Türkiye üzerinden petrol sevkiyatı ve IŞİD’in saldırılarının gündeme geldiği öğrenildi. TC’nin Barzani’lerle geliştirdiği bu içli dışlı ilişki, akla “Kürdistan Devleti’yle, Rojava Devrimi örtülmeye ve yok sayılmaya mı çalışılıyor?” sorusunu getiriyor.

Ozan Şahin

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 20. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Kobanê’de Rojava’da Devrim Sürüyor” – Ozan Şahin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/07/19/kobanede-rojavada-devrim-suruyor-ozan-sahin/feed/ 0
” Suriye Halklarının Kaderi İsviçre’de mi Yazılacak “- Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/01/10/suriye-halklarinin-kaderi-isvicrede-mi-yazilacak-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/01/10/suriye-halklarinin-kaderi-isvicrede-mi-yazilacak-furkan-celik/#respond Fri, 10 Jan 2014 17:49:54 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/10/suriye-halklarinin-kaderi-isvicrede-mi-yazilacak-furkan-celik/ Suriye barış görüşmelerinin yapılacağı Cenevre-2 Konferansı’nın tarihi 22 Ocak olarak kesinleşti. Görüşmelere 30’a yakın devletin katılması bekleniyor.     Rusya başta, Cenevre-2 Konferansı’nda PYD’nin de içinde olduğu Yüksek Kürt Konseyi’nin bulunması gerektiğinin söylese de Erdoğan ve Putin’in görüşmesinin ardından, Rojava’nın KDP temsilcisi olan El Parti’nin Cenevre-2’ye taraf olması konuşulmaya başlandı. Ardından Erdoğan ve Barzani’nin görüşmeleri […]

The post ” Suriye Halklarının Kaderi İsviçre’de mi Yazılacak “- Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Suriye barış görüşmelerinin yapılacağı Cenevre-2 Konferansı’nın tarihi 22 Ocak olarak kesinleşti. Görüşmelere 30’a yakın devletin katılması bekleniyor.

ÖSO

ÖSO Generali Selim İdris “Cenevre görüşmeleri süresince bile ihtiyaç duyduğumuz silahları temin ederek Esad’ı düşürmek için savaşacağız. Cenevre-2 Konferansı’nın hazırlık sürecine dahil edilmediğimiz için de konferansa katılmayacağız.” dedi.

 

 

 

Esad Rejimi

Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamayla “Suriye’yi temsilen Devlet Başkanı Beşar Esad’in direktiflerini alan” bir heyetin konferansa gönderileceğini belirtti.

 

 

El Kaide

El Kaide ve bağlantılı çeteleri, konferansa katılmayacaklarını katılanları da hain olarak ilan edeceklerini açıkladı.

 

Kürt Yüksek Konseyi

KYK konferansa bağımsız bir taraf olarak katılmak istiyor. Kürtlerin ortak iradesini temsil eden KYK’nin konfernsta Rojava devrimini gündemleştirmek istemesi nedeniyle ABD ve TC devletleri KYK’nin konferansa katılımlarını engellemek istiyor.

 

 

Rusya başta, Cenevre-2 Konferansı’nda PYD’nin de içinde olduğu Yüksek Kürt Konseyi’nin bulunması gerektiğinin söylese de Erdoğan ve Putin’in görüşmesinin ardından, Rojava’nın KDP temsilcisi olan El Parti’nin Cenevre-2’ye taraf olması konuşulmaya başlandı. Ardından Erdoğan ve Barzani’nin görüşmeleri ve El Parti Başkanı Abdulhakim Beşar’ın Ankara görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamalarda TC Devleti ile KDP arasında Rojava’ya karşı bir ittifak oluşturdukları görüldü. Barzani’nin “PYD , Rojava’da devrim yaptığını iddia ediyor. Kime karşı kazanılmış bir devrim bu? Tek yaptıkları şey, rejimin onlara teslim ettiği yerlerde söz sahibi olmak” diyerek Rojava’da oluşturulan geçici hükümeti tanımaması ve TC Devleti’nin Yüksek Kürt Konseyi ile yaptığı görüşmelerde bağımsız olarak değil SMDK içerisinde katılın demesi, TC Devleti ve bölgede söz sahibi olmak isteyenlerin Rojava devriminin temsilcilerini Cenevre-2’de görmek istemediğini ise açıkça gösteriyor.

PYD konferansta kendisinin de içinde bulunduğu Yüksek Kürt Konseyi’nin tarafsız olarak Cenevre-2’ye katılmasını ve böylece Kürtlerin ortak bir iradeyle temsil edilmesi gerektiğini savunuyor. Demokratik Öğrenci Dernekleri Federasyonu’nun yaın zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde “Rojava Devriminin Aşamaları” başlığıyla düzenlediği panele görüntülü konuşma ile canlı bağlanan Salim Muslim “Cenevre-2’nin Kürtler açısından bir Lozan’ın tekrarı olmasına müsaade edemeyiz, konferansta Rojava devrimi ortak irade ile temsil edilecek. Ama bize karşı ittifak oluşturanlar bizi Cenevre-2’de görmemek için çabalıyorlar” şeklindeki açıklamasıyla Kürtlerin olmadığı ve Rojava devriminin konuşulmadığı bir konferansın geçerli olmayacağını belirtiyor.

Cenevre-2 Konferansı’nda çıkar birliği için ittifak oluşuran ABD, Rusya, İran, TC ve KDP bu konferansta Kürtlerin kendi istedikleri şekilde, SMDK içerisinde katılmalarını ve Rojava devriminin konferanta kesinlikle konuşulmamasını istiyorlar. PYD ise Rojava devrimine karşı oluşturulan bu çıkar ittifağına kendisini dayatarak, Rojava halkının iradesini Cenevre-2’ye kabul ettirmek istiyor.

Rojava devrimine karşı çıkar ittifakı kuran güçler, birbirleriyle kulisler yaparak Rojava’nın konferansa dahil olmasını engellemeye çalışsalar da, KDP başkanı Mesut Barzani’nin söylediğinin tam tersine, Rojava’da halkın öz-yönetimine dayalı devrim zaten meşrudur. Rojava’da özgür yaşamlar örgütlenmeye, devrim büyümeye devam edecektir.

 

 

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)

SMDK içerisinde 15 tane İslami cihadcı örgütün koalisyondan ayrılmasıyla beraber güçsüzleşen ve meşruluğu sorgulanan SMDK’nin içerisine Mesut Barzani’nin başkanı olduğu KPD’nin desteklediği El Parti katıldı. SMDK “Kuşatma altındaki bölgelere yiyecek ve sağlık yardımı ile Esad rejiminin tutukladığı insanları serbest bırakması” ön koşullarının gerçekleştirilmesi halinde Cenevre-2’ye katılacaklarını belirtmişti. SMDK Başkanı Ahmed el-Carba Arap Birliği ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada “Cenevre-2 için henüz karar vermediklerini” söyledi. Ayrıca SMDK İran’ın konferansa katılmasına da karşı çıkıyor.

 

 

BM ve Arap Birliği

BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi, Tahran’da İran Dışişleri Bakanı ile biraraya gelerek Cenevre-2 için hazırlık görüşmesi yaptı. Bu süreci “Yeni Suriye Cumhuriyeti” oluşum süreci olarak adlandıran ikli, SMDK’nin de Esat rejiminin de konferansta olmasını istiyor.

 

 

İran

İran’ın ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya ile nükleer program üzerinde anlaşmasının ardından, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif Cenevre-2 Konferansı’na davet edilmeleri halinde hiçbir ön koşul sürmeden katılacaklarını belirtti.

 

 

 

Furkan Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmştır.

 

 

 

The post ” Suriye Halklarının Kaderi İsviçre’de mi Yazılacak “- Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/10/suriye-halklarinin-kaderi-isvicrede-mi-yazilacak-furkan-celik/feed/ 0