Kobanê – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 28 Oct 2021 10:53:49 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Kobane Davasında Tahliye Yok https://meydan1.org/2021/10/28/kobane-davasinda-tahliye-yok/ https://meydan1.org/2021/10/28/kobane-davasinda-tahliye-yok/#respond Thu, 28 Oct 2021 10:53:47 +0000 http://meydan1.org/?p=74565 Avukat Kazım Bayraktar’dan mahkeme heyetine: “Taleplerimiz Saray’ın duvarlarına çarpıp geri dönüyor ama biz ısrarla devam ediyoruz. Şeklen size hitap ediyoruz ama asıl muhataplarının kim olduğunu defalarca ifade ettik.” Sincan Hapishanesi Kampüsü salonunda Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Kobanî davasının 5. Duruşmasında tahliye talepleri reddedildi. Yedi oturumda tamamlanan duruşmada dün akşam kararını açıklayan mahkeme heyeti, […]

The post Kobane Davasında Tahliye Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Avukat Kazım Bayraktar’dan mahkeme heyetine: “Taleplerimiz Saray’ın duvarlarına çarpıp geri dönüyor ama biz ısrarla devam ediyoruz. Şeklen size hitap ediyoruz ama asıl muhataplarının kim olduğunu defalarca ifade ettik.”

Sincan Hapishanesi Kampüsü salonunda Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Kobanî davasının 5. Duruşmasında tahliye talepleri reddedildi.

Yedi oturumda tamamlanan duruşmada dün akşam kararını açıklayan mahkeme heyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararının emsal olarak gösterilmesini de kabul etmedi.

Bir sonraki duruşma 8 Kasım 2021’de görülecek.

“Aynı Konuda İki Ayrı Yargılama Yapılıyor”

Duruşmada öğle arasından sonra Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan söz aldı. Akat’ın KJA’daki çalışmalarının dosya kapsamında suç sayıldığını ifade eden Kozan, şunları söyledi:

“Bununla ilgili Diyarbakır’da görülen davaları var. Aynı konu kapsamında iki ayrı yargılama yapılıyor. Bunun net bir ihlal olduğu yönünde kararlar var.

“Müvekkil yaptığı konuşmalarla anayasal haklarını kullanmıştır. Dosya kapsamında müvekkil hakkında yer alan açıklamaların tamamı milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmalarla aynı. Biz milletvekili olduğu dönem yaptığı konuşmaların hepsinin dosyaya getirilmesini talep ettik ancak henüz getirilmedi.

“2012’den 2019’a kadar müvekkilin katıldığı birçok etkinlik, suçlama olarak dosyaya eklenmiş. 12 Ekim 2016 kapsamında yapılan sınır ötesi operasyonlara dair yapılan açıklamaların dosyaya eklenmesini talep ettik.”

“Çözüm Süreci Suçlama Konusu Yapılamaz”

Çözüm Sürecinde yapılan konuşmaların suçlama olarak dosya kapsamında yer almasına ilişkin konuşan Kozan, “Sizler Çözüm Sürecinde söylenenleri ve yapılanları suç saydığınız müddetçe bizler de bunu buradan dile getirmeye devam edeceğiz” dedi.

“Canlı kalkan olmaya dair bir eylem suçlamalara konu ediliyor. Ama müvekkil Çözüm Sürecinde görev almış bir kişi olarak sorumluluğu dahilinde bir çatışmanın çıkmasını engellemek için faaliyet yürütmüştür. Bunların hiçbirinin suçlamaya konu edilemeyeceğini bir kez ifade ediyor ve dosya kapsamından çıkarılmasını talep ediyoruz.

“Müvekkile yönlendirilen 6-8 Ekim suçlamalarına dair tek şey suçlama konusu olan tweeti alıntılayıp paylaşmasıdır. Bu tweetin zaten suç teşkil etmeyeceği, düşünce ve ifade hakkı kapsamında olduğu da AİHM Büyük Daire kararıyla net bir şekilde ortaya konuldu. Ancak mahkemeniz AİHM kararını uygulamamakta kararlı görünüyor.”

“Beraat Edilen Dosya Dahi Tutukluluk Gerekçesi”

Kozan, ANF’de yer alan haberlerin suçlama konusu yapılarak dosyaya eklendiğini belirtti:

“Bir haber sitesinin haber yapması müvekkile nasıl bir yargılama konusu olarak yönlendirilebilir? Burada esasen kadınların mücadelesi müvekkil şahsında yargılanıyor. Müvekkilin KJA Sözcüsü olması suçlama konusu oluyor.

“Müvekkil zaten KJA’daki eylemlerinden dolayı yargılanmakta. Müvekkil 2013’ten bu yana KJA ve çeşitli kadın çalışmalarında yer almıştır. Kadınların örgütlenme iradesini engellemek için bu dernek ve kuruluşlar hedef alınmıştır.

“Beraat kararlarının dahi tutuk devam gerekçesi yapılması anlaşılabilir bir durum değil. İddianamede yöneltilmeyen suçlamalar tutuk devam gerekçeleri olarak eklendi. Müvekkilin yaptığı açıklamalar, katıldığı parti toplantıları gerekçe yapılmış.”

“Gizli Tanık İfadeleri Hukuki Olarak Çürümüştür”

Gizli tanık ve açık tanık beyanlarının birbirinin kopyası olduğunu kaydeden Kozan, “Burada yargılama devam ederken Diyarbakır’da yürütülen bir soruşturma kapsamında yalnızca gizli tanık Hermes’in beyanlarına dayanarak yeni bir iddianame hazırlandı. Gizli tanığın tanıklık ettiği durumları belirtme gibi bir zorunluluğu var. Gizli tanık ifadeleri hukuki olarak çürümüş. Sadece gizli tanık beyanlarına dayanarak bir yargılama yapılamayacağı yönünde kararlar mevcut. Gizli tanık, suça delil oluşturmak için başvurulan bir yöntem” ifadelerini kullandı.

“Bu Dava Operasyonel Bir Davadır”

Ardından söz alan Avukat Kazım Bayraktar, şunları söyledi:

“Taleplerimiz Saray’ın duvarlarına çarpıp geri dönüyor ama biz ısrarla savunma yapmaya devam ediyoruz. Bu davanın nasıl bir operasyonel dava olduğunu ifade etmeye devam ediyoruz. Saray’ın duvarlarına çarpıp dönüyor ama biz savunma vermeye devam edeceğiz.

“Birçok toplumsal dinamik ile birlikte biz de bu salonda sözlerimizle Saray’ın duvarlarına vurmaya devam edeceğiz. Sarsıntılar duyuyoruz. Kavala ile yapılan açıklamaya baktığımızda da hissediyoruz. Biz burada şeklen size hitap ediyoruz ama asıl muhataplarının kim olduğunu da defalarca ifade ettik.”

“Hukuk Değiştirildi, Cezasızlık Garantili”

Bayraktar, yapılan yargılamanın suç teşkil ettiğini ifade etti:

“Eskiden sermaye ile siyaset arasında bir mesafe vardı, o mesafe aşıldığı zaman siyasetçiler yolsuzluktan sorgulanırdı. Şimdi hukuk değiştirildi. Cezasızlık garantili politika. Bunun devlet içerisinde uygulanabilmesi için cezasızlık politikası organize edilmek zorundadır.

“Birçok yolsuzluğa, IŞİD’le işbirlikçiliğe karşı dahi hiçbir adliye başsavcısı kılını kıpırdatmadı. Sedat Peker’in açıkladığı birçok şey var. Bu yapının içinde cezasızlık garantisi verilen politikacılar ordu mensubu ve yargı mensuplarıdır.

“Cezasızlık garantisi ancak örgütlü bir şekilde yapılabilir. Bu örgüt yukarıdan aşağıya doğru bir örgütlenmedir. Cezasızlık garantisi verebilmek için kısmen hukuksal düzenlemeler yapılabilir. Ama devlet içinde yarı legal yarı illegal olarak yapılabilir.”

“Cezasızlığın garantisi nereye kadar?”

“Cezasızlık garantisi alan yargı mensupları kimlerin ceza alacağına dair yukarıdan aldıkları emirler doğrultusunda karar verirler.

“Cezasızlığın garantisi nereye kadar? Bakın 15 Temmuz’dan sonra bazıları için verilmiş olan cezasızlık garantisi sona erdi. Darbeleşmeye, devletin silahlarını birbirine çekmeye kadar vardı. Kimi nasıl yargılayacağına galipler karar verir. Türkiye’de 28 yıldır yaşanan manzara budur.”

“Siyasi Kumpas Davalarında Gizli Tanık Başroldedir”

“Bu dava gayrimeşrudur. Bu davanın gayri meşruluğunu sadece AİHM Büyük Dairenin kararına dayanarak değil, birçok hukuki boyuta dayandırıyoruz.

“AiHM kararının dışında olaylar var diyorsunuz, nedir bunlar? PYD’nin mesajı. MYK’ya iletilmiş. Delili ise gizli tanık. Bir mafya çetesinin lideri gazeteciye söylemiştir, ‘parayı takip edin suça ulaşırsınız’; ben de burada şunu söyleyeyim, gizli tanığı takip edin arkasındaki güce ulaşırsınız.

“Siyasi kumpas denilen davalarda gizli tanık başroldedir. Ama gizli tanık, cezasızlık sağlayan o yapı içindeki illegal ilişkilerle hazırlanır.”

“AİHM Kararı Gereği Dava Düşürülmeli”

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararını hatırlatan Bayraktar, 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın düşürülmesi gerektiğini ifade etti.

Bayraktar, “Bakanlar Komitesi devletleri temsil eder ve bu komite aynı zamanda AİHM kararlarını kontrol ve takip eder. Böyle bir yargı kararının uygulanmasına yönelik bir görev verilmiştir. Bu görevi kendi kendine almadı, Türkiye imzaladı ve uluslararası hukuk çerçevesinde karar aldı. Sizin AİHM kararları dışında konular var dediğiniz dosyayı da kapsayan bir karar” dedi.

“Müştekilerden Belge İstiyorsunuz”

Avukat Cihan Aydın, davada davacı görünen çok sayıda kamu kurumunun bulunmasını eleştirdi:

“Cumhuriyet Savcısı 276 kişi hakkında bu davaya katılma kararı almış, aslında bu durum polis fezlekesinde düzenlenmiş. Erciş Belediyesi’nin, Pertek Belediyesi’nin neden bu davaya katıldığını biliyor musunuz, bilmiyorsunuz, biz de bilmiyoruz. Asgari olarak usul kurallarına uyun.”

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün davanın müştekisi olarak göründüğünü ifade eden Aydın, “MİT bu davanın şikayetçisi ve katılanı olarak görünüyor. Adalet Bakanlığı da bu davanın mağduru ve katılanı olarak görünüyor. İstediğimiz, talepte bulunduğumuz bilgi belgeleri de yine bu davanın katılı durumundaki kurumlardan istiyorsunuz” diye belirtti.

Davanın tüm aşamalarının nasıl kumpas fikriyle adım adım örüldüğünü, kimlerin bunlara alet olduğunu bildiklerini söyleyen Aydın, “Bunlar ortaya da çıkacak. Bunları belgeleriyle size sunacağız. Onun için bu katılma mevzusunu gözden geçirin. Bu aşamaya kadar gönderilen talimatların hiçbirini kabul etmiyoruz. Kolluğun göndermiş olduğu tüm belgeler bizim için geçersizdir. Çünkü kolluk karşımızda, davanın tarafı” ifadelerini kullandı.

“Mahkeme Savunma Hakkını Kullandırmıyor”

Sebahat Tuncel, Alp Altınörs ve Ayşe Yağcı’nın avukatı Cemile Turhallı Balsak ise söz alarak mahkemenin savunma hakkını kullandırmama tutumu olduğunu söyledi:

“Tuncel hala kendisine yönelik iddialara ilişkin savunma vermiş değil çünkü bu mümkün değil. 3530 sayfalık bir iddianameden bahsediyoruz. Bu iddianamenin okunması makul şartlarda bile ayları bulan sürelere denk gelir. Şu an bu yargılamadaki klasör sayısı bine ulaştı.

“Yargılama 6 ayı doldurdu, 325 klasörle başlayan ve katlanarak 1000 klasöre yaklaşan bir davadan bahsediyoruz. Yargılanan kişilerin ‘dosyalardaki tüm verileri, delilleri incelemek istiyorum’ dediği zaman siz ‘incelemeyecek misiniz, diyeceksiniz.”

“Bu Haliyle Adil Bir Yargılama Yapılmaz”

Sadece Eylül ayında dosyaya 4 bin evrakın yüklendiğini ifade eden Balsak, “Milyonlarca sayfa dolusu evrakın incelenmesinin mümkün olmadığını en başta sizin bilmeniz ve buna göre bir yargılama yürütüyor olmanız gerekiyor. En başta sizin okuyor olmanız gerekmez mi? Böyle bir davada nasıl 2 hafta yargılama yapılıp bir hafta ara verilir? Bunun koşulları var mı? Bu haliyle adil bir yargılama yapılmaz. Duruşma periyodu kötü muamele koşullarına dönmüş durumda. Adil yargılama hakkına müdahale sayılmayacak bir duruşma periyodunun uygulanmasını talep diyoruz” şeklinde konuştu.

“Davayı Bir An Önce Bitirmeye Çalışıyorsunuz”

Duruşmada söz alan Avukat Şevin Kaya, “Bir haftalık duruşma periyodu kabul edilebilir değil. Daha savunmasını yapamayanlar var. Henüz dosya incelemesi yapmayan siyasetçiler var. Size verilen talimatlar doğrultusunda davayı bir an önce bitirmeye çalışıyorsunuz” dedi.

Avukat Kenan Maçoğlu da gizli tanık Ulaş’ın ifadesinin tamamının getirilmesi talebini yineledi.

“Tuğluk Tahliye Edilsin”

Avukat Serdar Çelebi, mahkemenin Kandıra Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan önceki dönem HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna dikkat çekti:

“Adli Tıp Kurumu süreci devam etmektedir. Hapishanede kalma durumu bir yana sağlıklı bir şekilde savunma yapabilecek durumda da değildir. Bu teknik bir meselenin dışında insani ve vicdani bir meseledir de.

“Dosya kapsamında cezalandırmayı gerektirecek somut delil de yoktur. Bu hususların göz önünde bulundurularak tahliyesini talep ediyoruz.”

Kaynak: Bianet

The post Kobane Davasında Tahliye Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/10/28/kobane-davasinda-tahliye-yok/feed/ 0
Kobane Soruşturması Kapsamında Yeni Gözaltılar https://meydan1.org/2020/10/27/kobane-sorusturmasi-kapsaminda-yeni-gozaltilar/ https://meydan1.org/2020/10/27/kobane-sorusturmasi-kapsaminda-yeni-gozaltilar/#respond Tue, 27 Oct 2020 16:55:16 +0000 https://meydan.org/?p=65855 BDP eski Milletvekili İbrahim Binici ve HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Mesut Bağcık “Kobanê soruşturması” kapsamında bu sabah gözaltına alındı. Binici’nin evinde yapılan aramada, daha önce polisler tarafından el konulan ve sonrasında tutanakla aileye teslim edilen kitap ve eşyalara bir kez daha el konuldu. Öte yandan, Binici hakkında 24 saat avukat kısıtlılığı getirildi.   HDP […]

The post Kobane Soruşturması Kapsamında Yeni Gözaltılar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

BDP eski Milletvekili İbrahim Binici ve HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Mesut Bağcık “Kobanê soruşturması” kapsamında bu sabah gözaltına alındı.

Binici’nin evinde yapılan aramada, daha önce polisler tarafından el konulan ve sonrasında tutanakla aileye teslim edilen kitap ve eşyalara bir kez daha el konuldu. Öte yandan, Binici hakkında 24 saat avukat kısıtlılığı getirildi.  

HDP PM Üyesi Mesut Bağcık, sabah saatlerinde Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesindeki evinde gözaltına alındı. Yapılan aramanın ardından Bağcık, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.  Emniyetteki işlemlerin ardından Ankara’ya götürüldü.

Soruşturma kapsamında 8 kişi hakkında gözaltı kararı alınırken Ankara, Adıyaman, Diyarbakır ve Batman’da ev baskınları yapıldığı öğrenildi.

The post Kobane Soruşturması Kapsamında Yeni Gözaltılar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/10/27/kobane-sorusturmasi-kapsaminda-yeni-gozaltilar/feed/ 0
Efrin Saldırısına Karşı Eylemler Sürüyor https://meydan1.org/2018/01/21/efrin-saldirisina-karsi-eylemler-suruyor/ https://meydan1.org/2018/01/21/efrin-saldirisina-karsi-eylemler-suruyor/#respond Sun, 21 Jan 2018 19:37:27 +0000 https://seninmedyan.org/?p=26865 TSK’nin cihatçı çetelerle birlikte Efrin’e yönelik başlattığı saldırılara halkların tepkisi de sürüyor. Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu’na bağlı birçok kentte halk Efrin için sokaklara döküldü. Kobanê’de Özgür Kadın Meydanı’nda toplanan halk, daha sonra Aşitî Meydanı’na yürüyerek bölgeye yönelik hava ve kara operasyonlarına karşı pankartları, dövizleri ve sloganlarıyla eylemlerini gerçekleştirdi. Benzer bir şekilde Şedadê ve  Cezire bölgesinin Amûdê kentinde de […]

The post Efrin Saldırısına Karşı Eylemler Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TSK’nin cihatçı çetelerle birlikte Efrin’e yönelik başlattığı saldırılara halkların tepkisi de sürüyor. Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu’na bağlı birçok kentte halk Efrin için sokaklara döküldü. Kobanê’de Özgür Kadın Meydanı’nda toplanan halk, daha sonra Aşitî Meydanı’na yürüyerek bölgeye yönelik hava ve kara operasyonlarına karşı pankartları, dövizleri ve sloganlarıyla eylemlerini gerçekleştirdi. Benzer bir şekilde Şedadê ve  Cezire bölgesinin Amûdê kentinde de halk sokaklara dökülerek yapılan saldırılara karşı tepki gösterdi.

The post Efrin Saldırısına Karşı Eylemler Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/21/efrin-saldirisina-karsi-eylemler-suruyor/feed/ 0
Alexis ve Berkin’in Ortasında Vatan Budak https://meydan1.org/2017/10/16/alexis-berkinin-ortasinda-vatan-budak/ https://meydan1.org/2017/10/16/alexis-berkinin-ortasinda-vatan-budak/#respond Mon, 16 Oct 2017 17:50:45 +0000 https://seninmedyan.org/?p=17529 Atina’nın anarşist mahallesi Exerchia’da mücadele eden anarşistler, 6 Aralık 2008 yılında Yunanistan polisinin katlettiği 15 yaşındaki Alexis(Alexandros Grigoropoulos)’in fotoğrafı ve TC Devleti’nin Taksim Gezi İsyanı sırasında katlettiği 15 yaşındaki Berkin Elvan‘ın fotoğrafını duvarlara asmıştı. Yunanistan’daki anarşistler, 20 Temmuz 2015 yılında Kobanê’ye, dayanışmaya giderken Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde cihatçı terör çetesi IŞİD’in  bombasıyla katledilen 22 yaşındaki  anarşist Vatan Budak‘ı […]

The post Alexis ve Berkin’in Ortasında Vatan Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Atina’nın anarşist mahallesi Exerchia’da mücadele eden anarşistler, 6 Aralık 2008 yılında Yunanistan polisinin katlettiği 15 yaşındaki Alexis(Alexandros Grigoropoulos)’in fotoğrafı ve TC Devleti’nin Taksim Gezi İsyanı sırasında katlettiği 15 yaşındaki Berkin Elvan‘ın fotoğrafını duvarlara asmıştı.

Yunanistan’daki anarşistler, 20 Temmuz 2015 yılında Kobanê’ye, dayanışmaya giderken Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde cihatçı terör çetesi IŞİD’in  bombasıyla katledilen 22 yaşındaki  anarşist Vatan Budak‘ı unutmadı.

Alexis ve Berkin‘in anısının yaşatıldığı Exerchia’daki duvara Vatan Budak‘ın da resmi asıldı.

 

 

The post Alexis ve Berkin’in Ortasında Vatan Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/16/alexis-berkinin-ortasinda-vatan-budak/feed/ 0
TC Şehba ve Efrin’e Havan ile Saldırıyor https://meydan1.org/2017/07/31/tc-sehba-efrine-havan-ile-saldiriyor/ https://meydan1.org/2017/07/31/tc-sehba-efrine-havan-ile-saldiriyor/#respond Sun, 30 Jul 2017 21:43:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=12032 TSK’nin, Kobané ve Efrin arasındaki bölgede yer alan Şehba’nın Minix kasabası ile Simoqa,Til Mediq, Şex İsa, Elqemiye, Eyn Deqne köylerine ve Efrin’in Maranez köyüne havan topu ile saldırdığı belirtiliyor. Top atışlarının halen devam ettiği öğrenildi. Öte yandan yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre,  Kobané’nin batısında işgal girişimi başlatan TSK unsurlarının bir bölümünün, YPG’nin misilleme uyarısı üzerine, […]

The post TC Şehba ve Efrin’e Havan ile Saldırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TSK’nin, Kobané ve Efrin arasındaki bölgede yer alan Şehba’nın Minix kasabası ile Simoqa,Til Mediq, Şex İsa, Elqemiye, Eyn Deqne köylerine ve Efrin’in Maranez köyüne havan topu ile saldırdığı belirtiliyor. Top atışlarının halen devam ettiği öğrenildi.

Öte yandan yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre,  Kobané’nin batısında işgal girişimi başlatan TSK unsurlarının bir bölümünün, YPG’nin misilleme uyarısı üzerine, sınırın TC  tarafına çekildiği, ancak bölgede gerilimin halen yüksek olduğu öğrenildi.

Görsel: Arşiv

The post TC Şehba ve Efrin’e Havan ile Saldırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/31/tc-sehba-efrine-havan-ile-saldiriyor/feed/ 0
TSK Kobané’nin Batısındaki İki Köye Girdi https://meydan1.org/2017/07/31/tsk-kobanenin-batisindaki-iki-koye-girdi/ https://meydan1.org/2017/07/31/tsk-kobanenin-batisindaki-iki-koye-girdi/#respond Sun, 30 Jul 2017 21:14:34 +0000 https://seninmedyan.org/?p=12029 ANHA’nın vermiş olduğu bilgiye göre TSK, saat 21.30’da Kobane’nin 10 km kadar batısındaki Bobenê ve Siftekê köyleri yakınlarında sınırı geçti ve askeri güçlerini alana konuşlandırdı. Köylerde yaşayanlar TSK  askerlerinin bölgede mayınlama yaptığını bildirdi. Bölgede fiili bir işgal başlatan TC  askerlerinin beraberlerinde iş makineleri de getirdiği öğrenildi.

The post TSK Kobané’nin Batısındaki İki Köye Girdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

ANHA’nın vermiş olduğu bilgiye göre TSK, saat 21.30’da Kobane’nin 10 km kadar batısındaki Bobenê ve Siftekê köyleri yakınlarında sınırı geçti ve askeri güçlerini alana konuşlandırdı. Köylerde yaşayanlar TSK  askerlerinin bölgede mayınlama yaptığını bildirdi. Bölgede fiili bir işgal başlatan TC  askerlerinin beraberlerinde iş makineleri de getirdiği öğrenildi.

The post TSK Kobané’nin Batısındaki İki Köye Girdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/31/tsk-kobanenin-batisindaki-iki-koye-girdi/feed/ 0
Devletin Her Hali İşgal Rojava’nın Her Hali Özgür – İlyas Seyrek https://meydan1.org/2017/07/21/devletin-her-hali-isgal-rojavanin-her-hali-ozgur-ilyas-seyrek/ https://meydan1.org/2017/07/21/devletin-her-hali-isgal-rojavanin-her-hali-ozgur-ilyas-seyrek/#respond Fri, 21 Jul 2017 11:30:50 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/21/devletin-her-hali-isgal-rojavanin-her-hali-ozgur-ilyas-seyrek/ Küresel düzeyde bir OHAL’in yaşandığı günümüzde Ortadoğu coğrafyası, Suriye ve Rojava yeni keşmekeş durumların ortasındadır. Devletlerin çıkarları doğrultusunda, siyasi ve ekonomik sorunlarına da çözüm olarak terörokrasi* uygulamalarını etkin bir araç olarak kullandığı şu günlerde bölgede artan bu karmaşıklığın, Rakka operasyonu sürerken Rojava’yı etkilememe ihtimali bulunmuyor. ABD’nin Suriye’de daha etkin bir pozisyon almaya dönük politikalarının işaretleri […]

The post Devletin Her Hali İşgal Rojava’nın Her Hali Özgür – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Küresel düzeyde bir OHAL’in yaşandığı günümüzde Ortadoğu coğrafyası, Suriye ve Rojava yeni keşmekeş durumların ortasındadır. Devletlerin çıkarları doğrultusunda, siyasi ve ekonomik sorunlarına da çözüm olarak terörokrasi* uygulamalarını etkin bir araç olarak kullandığı şu günlerde bölgede artan bu karmaşıklığın, Rakka operasyonu sürerken Rojava’yı etkilememe ihtimali bulunmuyor.

ABD’nin Suriye’de daha etkin bir pozisyon almaya dönük politikalarının işaretleri olarak Rakka Operasyonu için Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne silah yardımını arttırması ve Suriye uçağını düşürmesi, Suriye’de taraflaşmayı ve savaşı yeniden arttıracak emarelerdendir. Aynı zamanda Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Yemen’in Katar hükümetini teröre destek vermekle suçlayarak Katar’la tüm diplomatik ilişkileri kesmesiyle başlayan krizde; Türkiye’nin ve İran’ın Katar’ı destekleyen, Rusya’nın ise taraf tutmaktan ziyade krizin çözülmesine dönük tutumu, Ortadoğu’da yeni ve çok da kolay açıklanamayan ittifakları ve girift ilişkileri beraberinde getiriyor. Yine bölgede etkili olmaya çalışan TC de Rojava’yı tehdit eden girişimlerde bulunuyor. Böylece bunların hepsi giderek ısınan bir bölgenin parçası olan ve yeni bir operasyonu gündemine alan Rojava için belirleyici olma ihtimalini güçlü bir şekilde taşıyor.

TC’nin Rojava Düşmanlığı Sürüyor

Ortadoğu’yu da Rojava’yı da etkileyecek bu küresel keşmekeşin – yani küresel OHAL’in – bir yansıması da TC’de vuku buluyor. TC’nin OHAL’i de Rojava’yı etkileyen bölgesel gelişmelerden biri.

TC Rojava’ya olan düşmanlığını OHAL’de de arttırarak sürdürüyor. TC’nin Rojava’ya karşı düşmanca tutumu, savaş halinde olan Suriye’de yaratmak istediği nüfuza karşı Kürt halkının direnişi olduğu kadar, Kürt halkının Bakur Kürdistanı’ndaki direnişi ve TC’nin tarihsel Kürt düşmanlığıyla da bağlantılıdır. Kobanê Direnişi süresince TC’nin IŞİD’in insani ve lojistik kaynak bulmasında kolaylaştırıcı olması ve cihatçı örgütlerle yakın ilişkiler kurarak ortaya koyduğu düşmanca tutumu OHAL’in ardından içeride yarattığı milliyetçilik dalgasının da etkisiyle artmaktadır.

Fırat Kalkanı operasyonu öncesi ve sırasında kırmızı çizgi olan Fırat’ın batısına YPG’nin geçişi hakkında esip gürleyen TC, Fırat Kalkanı’nın bir başka hedefi olan Menbiç konusunda da başarısız olmuş ve TC’nin Rojava’daki her başarısızlığı da Rojava’ya olan düşmanca tutumunu daha da arttırmıştır. Yine operasyonun olduğu dönemde ve sonrasında TSK’nın Rojava’nın Tel Abyad ve Serekaniye şehirlerine girerek Kobane ve Cizire kantonlarının bağlantısını keseceği bir operasyonun olacağı iddia edilmekte; son zamanlarda ise TC’nin İdlib’in boşaltılması konusunda Rusya ile anlaşıp Afrin’e saldırı planları yaptığı iddialarının medyada genişçe yer alması TC’nin düşmanca tutumunun pratiklerini oluşturan tehditler olmaktadır.

TC, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ardından bölgede tekrar etkin görünmeyi amaçlamıştı. Rakka’ya yönelik operasyonların başarılı olduğu bir dönemde SDG güçlerinin güvenlik oluşturmak için kuzeye çekilerek operasyona ağırlığını verememesini hedefleyerek Nisan ve Haziran aylarında Şengal’e ve Afrin kantonunun köylerine havan toplarıyla saldırılarda bulunmuş, yine Haziran ayında da Afrin sınırına tank sevkiyatı gerçekleştirmişti.

Rakka’ya sahip olan ya da Rakka’da etkili olan bir YPG, TC için hem enerji sahası olan bu bölgelerde etkili olamamak hem de oldukça güçlenmiş ve IŞİD’e karşı savaşta politik “meşruluğu” iyice kanıtlanmış bir YPG anlamına geliyor. Bu yüzden TC; Rakka Operasyonu’nda YPG’nin var olmamasını, etkin olmamasını veya YPG’nin Rakka’yı ele geçirmemesini istiyor. Aynı zamanda psikolojik veya politik açıdan güçlenen ve “meşruluğu” artan bir Kürt siyasetinin de kendi iç siyasetiyle doğrudan ilgili olduğunu biliyor.

Keşmekeşin Kıyısında Rojava

YPG/SDG’nin son birkaç aydır ağırlığını verdiği operasyonlar ile her geçen zaman Rakka şehir merkezine giderek yaklaştığı görülüyor.

Aylardır etkili bir mücadele veren YPG, TC’nin de saldırıları göz önünde tutulduğunda operasyonu bir an önce bitirmeye çalışıyor. TC ise ABD ve diğer güçlerle YPG hakkında süren anlaşmazlığında, ABD’nin operasyonun tamamlanmasına yönelik isteği ile doğrudan ilgili olarak YPG aleyhine büyük bir politika yürütebilmiş, buna cesaret edebilmiş değil.

Rakka operasyonuna dönük olarak var olan bu olumlu gelişmelerin yanı sıra operasyonu etkileyecek bölgesel ve küresel kaynaklı olumsuz gelişmeler de bulunuyor. TC’nin ciddileşmesi muhtemel saldırıları, küresel OHAL’in getirdiği şekliyle devletlerin şiddet kullanımını arttıran politikaları, ABD-Rusya gerilimleri ve yeni oluşan/oluşacak girift ilişkiler de göz önünde bulundurulmak zorunda.

Rojava’yı ve bölgeyi etkileyecek bir başka önemli mesele ise IŞİD’in geleceğinin ne olacağıdır. Musul Operayonları’yla Irak’ta, Rakka Operasyonu’yla da Suriye’de IŞİD’in giderek güç kaybetmesi; IŞİD’in bitip bitmeyeceği, biterse topraklarının nasıl paylaşılacağı sorularını akla getiriyor. Tabi bu sorular sorulurken terörokrasi süreciyle şiddeti daha da meşrulaştıran devletlerin IŞİD’i bitirip bitirmeyeceği, bitirecekse bunu nasıl yapacağı sorularının da göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Artacak terörokrasi uygulamalarının bölgedeki şiddetin yükselmesine neden olacağı ya da üretilmiş şiddet aygıtlarını cesaretlendireceği gibi; karmaşık ilişkilerin kurulması da çıkarlara ve meselelere göre taraflaşmaların olduğu, IŞİD’e karşı koalisyonun ve birlikteliklerin bulunduğu bir coğrafyada daha fazla karmaşa demek. İşte tüm bu gelişmeler de öncelikle Rojava operasyonun seyrinde ve hızında etkili olacağı gibi bölgenin ve Rojava’nın geleceği için de önemli dış belirleyicilerden olacak.


*Terörokrasi:
 11 Eylül saldırıları sonrasında, devletlerin güvenliği sağlama bahaneleriyle küresel düzeyde baskı politikalarını arttırdığı, “demokratik yöntemlerin” ortadan kalkmaya başladığı, şiddet araçlarının ve otoriterliğin artarak süreklileştiği yeni siyasal işleyişin ismidir.

Bu kavrama ilişkin daha ayrıntılı bilgiye Meydan Gazetesi’nin 36. sayısında yayınlanan “Terörokrasi” adlı yazıdan ulaşabilirsiniz.


İlyas Seyrek

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Devletin Her Hali İşgal Rojava’nın Her Hali Özgür – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/21/devletin-her-hali-isgal-rojavanin-her-hali-ozgur-ilyas-seyrek/feed/ 0
Suruç’u Unutmayacağız, Katilleri Affetmeyeceğiz – Caner Delisu https://meydan1.org/2017/07/21/surucu-unutmayacagiz-katilleri-affetmeyecegiz-caner-delisu/ https://meydan1.org/2017/07/21/surucu-unutmayacagiz-katilleri-affetmeyecegiz-caner-delisu/#respond Fri, 21 Jul 2017 11:03:56 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/21/surucu-unutmayacagiz-katilleri-affetmeyecegiz-caner-delisu/ Her eylemde omuz omuza olduğumuz, aynı sloganları aynı kararlılık ve cesaretle attığımız, aynı ekmeği, yer yatağını paylaştığımız yoldaşlarımızı patlattıkları bombayla aldılar aramızdan. Onlar Yunanistan’da polis tarafından açılan ateş sonucu kalbinden vurulan 16 yaşındaki anarşist Alexis’in tişörtüyle katledilen Vatan, “Militarizm bizi yok etmeden, biz militarizmi yok edelim” diyen Alper, Amed’ de Kara-Kızıl bayrağıyla Evrim, Kadıköy barikatlarında […]

The post Suruç’u Unutmayacağız, Katilleri Affetmeyeceğiz – Caner Delisu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Her eylemde omuz omuza olduğumuz, aynı sloganları aynı kararlılık ve cesaretle attığımız, aynı ekmeği, yer yatağını paylaştığımız yoldaşlarımızı patlattıkları bombayla aldılar aramızdan. Onlar Yunanistan’da polis tarafından açılan ateş sonucu kalbinden vurulan 16 yaşındaki anarşist Alexis’in tişörtüyle katledilen Vatan, “Militarizm bizi yok etmeden, biz militarizmi yok edelim” diyen Alper, Amed’ de Kara-Kızıl bayrağıyla Evrim, Kadıköy barikatlarında Medali, Gezi’de Vendetta maskesiyle Serhat’tı.

Onlar, “düştü düşecek” denilen, IŞİD’in talan ettiği fakat Rojava halklarının dayanışması ve direnişiyle bir “yaşam”ın kazanıldığı Kobane’nin yeniden inşası için, çocuklar için zar zor aldıkları, kapı kapı dolaşıp topladıkları oyuncak ve kitaplarla yola çıktılar. Kobane için, umudun ve mücadelenin büyüyüp sınırları aşması için kurulan dayanışma köprüsünden korkanlar ve bu dayanışmaya tahammül edemeyenler ise 20 Temmuz 2015’te Suruç (Pirsus)’ta patlattılar bombayı sinsice, korkakça. 33 devrimciyi katletti bu bomba; Polen’i, Murat’ı, Ece’yi, Ezgi’yi… Fakat devrimle çarpan yüreklerin, ölümle susmayacağını bilmiyorlardı. Sandılar ki, yüreğimizde taşıdığımız yeni bir dünyaya olan umut yok olacaktı.

Yürekleri susturmak, umudu yok etmek amacıyla yapılan bu saldırıyı planlayıp bombayı patlatan şahsın emniyette bulunan “terör nitelikli kayıp” kaydı ve katliama ilişkin olarak geçtiğimiz ocak ayında dönemin Suruç Emniyet Müdürü’ne “görevini ihmal” gerekçesiyle verilen 7.500 TL’lik ödül gibi ceza ve hatta bu cezanın taksitlendirilmesi devletin bu katliamın faili olduğunun kanıtlarıydı aslında.

4 Mayıs 2017’de Urfa’da görülmeye başlanan Suruç Katliamı davasının ilk duruşması sanıksız olarak 21 aylık gizlilik kararından sonra başladı. Adaletsizlikler üzerinden var olan devletin Suruç’a olan kini bu patlamayla bitmedi. Devletin kinini geçen süre içerisinde Suruç yaralılarının farklı farklı bahanelerle gözaltına alınıp tutuklanmasında, duruşma günü yaralılara ve ailelere yönelik yapılan düşmanca tutumlarda gördük.

Suruç katliamının ardından yoldaşlarımızın özgür yaşama inançları, umutları, mücadeleleri unutulmadı, anıldı; onlarca eylem ve etkinlik gerçekleştirildi. Gençlik örgütlerinin düzenlediği eylemlerle yitirdiklerimizi, yoldaşlarımızı andık sokaklarda, unutmadık onları. Katledenleri ve katilleri kollayanları ise affetmeyeceğimizi haykırdık gür seslerimizle. Aynı zamanda katledilenlerin aileleri, katliamın olduğu gün olan her ayın 20’sinde Kadıköy Halitağa’da oturma eylemleri yaptı. 10 Ekim Aileleri’yle, Gezi Anneleri’yle, Cumartesi Anneleri’yle tek yürek olup acılarını paylaştılar, vazgeçmediler. Meydanlarda yıllarca direnen, 6 ay önce de yitirdiğimiz “çocuklarımın kemiklerini bulsam gömmeyip sırtımda taşıyacağım” diyen Cumartesi Annesi Fatma Morsümbül’ün kararlılığı vardı onlarda da.

Suruç Katliamı devletin halklara karşı topyekun savaşının bir başlangıcıydı. Devlet bu tarihten sonra gerek doğrudan gerekse tırlarla silah gönderip eğittiği çeteciler eliyle patlattığı bombalarla aldı içimizden yüzlerce insanı Ankara’da, Antep’te, İstanbul’da… Yine bu katliamın ardından artan baskı ve zulüm uygulamaları Kürdistan’da şehir savaşlarına ve halkın direnişine yönelik katliamlara ve infazlara dönüştü.

Antep, Sur, Silopi, Cizre ve 10 Ekim Ankara Katliamları bizlere gösterdi ki korkuyorlardı. Ama bu basit bir korku değildi. Devlet, halkların öz-örgütlülüğünden, direnişinden, dayanışmasından korkuyor, katliamların da unutulacağını sanıyordu.

20 Temmuz yoldaşlarımızın bizden koparıldığı bir gün olarak kaldı. Suruç Katliamı ile o gün Kobane’ye oyuncaklar ulaşamasa da, Kobane’li çocukların Suruç’ta yaşamını yitirenleri anması ve onlar için fidanlar dikmesi yaşamını yitirenlerin hayallerinin Kobane’ye aktığının ve Kobane için taşıdığı anlamın bir göstergesi oldu.

Devlet-IŞİD iş birliğiyle patlatılan bombanın üzerinden 24 ay geçti, fakat yitirdiklerimizin acısı ve katillerine duyduğumuz öfke ilk günkü kadar taze. Geçen zamana ve başka başka katliamlara rağmen inancımız ve kavgamız büyüyor. Katledilenlerin düşlerindeki özgür dünyayı yaratana kadar da bu kavgadan vazgeçmeyeceğiz!


Caner Delisu

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Suruç’u Unutmayacağız, Katilleri Affetmeyeceğiz – Caner Delisu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/21/surucu-unutmayacagiz-katilleri-affetmeyecegiz-caner-delisu/feed/ 0
Kobané’de Suruç Katliamı için Anma Yapıldı https://meydan1.org/2017/07/19/kobanede-suruc-katliami-icin-anma-yapildi/ https://meydan1.org/2017/07/19/kobanede-suruc-katliami-icin-anma-yapildi/#respond Wed, 19 Jul 2017 20:01:21 +0000 https://seninmedyan.org/?p=11460 Rojava’nın Kobané Kantonu’nda, Rojava devriminin yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen törenlerde, Kobané’nin yeniden inşası için yola çıkan ancak cihatçı terör çetesi IŞİD tarafından Suruç’ta katledilen 33 devrimcinin anması yapıldı. 20 Ekim 2015’te gerçekleşen katliamın anmasında, katledilenlerin fotoğrafları taşındı, sloganlar atıldı. Anmada bir konuşma yapan  Welat Bakur, Suruç Katliamı’nın, Rojava Devrimi’ni engellemek için gerçekleştirildiğini, bu katliamla, ““kim Rojava devrimi […]

The post Kobané’de Suruç Katliamı için Anma Yapıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Rojava’nın Kobané Kantonu’nda, Rojava devriminin yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen törenlerde, Kobané’nin yeniden inşası için yola çıkan ancak cihatçı terör çetesi IŞİD tarafından Suruç’ta katledilen 33 devrimcinin anması yapıldı. 20 Ekim 2015’te gerçekleşen katliamın anmasında, katledilenlerin fotoğrafları taşındı, sloganlar atıldı. Anmada bir konuşma yapan  Welat Bakur, Suruç Katliamı’nın, Rojava Devrimi’ni engellemek için gerçekleştirildiğini, bu katliamla, ““kim Rojava devrimi ile dayanışırsa sonucu Suruç katliamı olur” mesajının verilmek istediğini belirtti.

 

The post Kobané’de Suruç Katliamı için Anma Yapıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/19/kobanede-suruc-katliami-icin-anma-yapildi/feed/ 0
Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok/ https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok/#respond Tue, 18 Jul 2017 16:08:14 +0000 https://seninmedyan.org/?p=11416 “TC – Suriye sınırının sıfır noktası. Asırlardır akrabalık ilişkileriyle birbirine bağlı olan iki komşu yerleşim yeri: Mahser köyü ve Kobanê. Savaş. Mahser’de köy halkı ve direnişle dayanışmaya gelenler; Kobanê’de yaşamı yeniden inşa için yaşamlarını ortaya koyup IŞİD’e direnenler. Bombardıman, doçka, kalaşnikof sesleri… Hangi sesin kimin silahından geldiğini ayırt edebiliyor artık herkes… Sesler bazen umut, bazen hüzün […]

The post Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“TC – Suriye sınırının sıfır noktası. Asırlardır akrabalık ilişkileriyle birbirine bağlı olan iki komşu yerleşim yeri: Mahser köyü ve Kobanê. Savaş. Mahser’de köy halkı ve direnişle dayanışmaya gelenler; Kobanê’de yaşamı yeniden inşa için yaşamlarını ortaya koyup IŞİD’e direnenler. Bombardıman, doçka, kalaşnikof sesleri… Hangi sesin kimin silahından geldiğini ayırt edebiliyor artık herkes… Sesler bazen umut, bazen hüzün getiriyor… Ama gözyaşına yer yok! “

Aylık anarşist gazete Meydan, “Ofsayt” ve “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” gibi belgesellerin yönetmeni olan Reyan Tuvi ile, Kobané’deki direnişi konu alan yeni belgeseli “Gözyaşına Yer Yok” ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdi. Çekimlerinin yarısı, Suruç’un Mahser köyünde, diğer yarısı ise Kobané’de gerçekleştirilen belgesele ilişkin gerçekleştirilen ve Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanan röportajı paylaşıyoruz:

Meydan Gazetesi: Merhaba. Öncelikle filmin ilk yarısında Mahser’de, ikinci yarısında Kobanê’de çekilmiş görüntülere yer verilmiş. Her iki kısımda da savaş doğrudan verilmemiş. Yaptığın belgesel filme bir savaş filmi diyebilir miyiz ya da sen nasıl tanımlıyorsun?

Reyan Tuvi: Savaş belgeseli yapmak üzere yola çıkmadım, hatta ben kendimi bildim bileli savaş karşıtıyım. Ama zaman zaman insan sorguluyor; “Savaş hangi noktada meşru olur?” Sosyal medyaya çok yansıyan bir savaştı bu, “halkla ilişkileri” güçlü, görsel bombardımanı ve şiddet pornografisi yüksek bir savaştı. Bense bu savaşın pornografisi denilen şeyin medyanın ilgisini çektiğini görmüştüm, birçok insanın savaş bittikten sonra o coğrafyalardan çekilip artık ilgi duymayacağını düşünerek -insan hikayelerine ilgi duyan bir insan olarak- bir köyde doğan dayanışmayı ve bir kentte yaşanacak olan yeniden inşayı ele almak istedim.

Film bir anlamda çocuklar, kadınlar ve yaşlılar üzerinden ilerliyor, bu senin özellikle yaptığın bir seçim miydi?

Özellikle yapmadım, ama savaş sırasında kadınlar ve çocuklar öne çıkıyorlar. Hem en çok acı çeken gruplar olarak, hem de kadınlar söz konusu olduğunda en çok irade gösteren, en büyük dayanışmayı gösterenler olarak. Belgeselde yaşlılar var, barış anneleri var, parçalanmış hayatlar var, bu parçalanmış hayatlar içinde oradan oraya sürüklenen çocuklar var. Savaş en acımasız yüzünü onlara gösteriyor.

Elbette savaş sürerken görüntü çekmek, röportaj yapmak hiç de kolay olmamıştır. Bu süreç boyunca seni en çok zorlayan neydi?

Hayatımda hiçbir savaşa bu kadar yakın olmamıştım, sesleri bu kadar yakından duymamıştım. En zoru; insanların, gençlerin ölmekte olduğunu bilerek gazeteciliğe, belgeselciliğe, belgelemeye devam etmekti sanırım. Kendime yabancılaşmama, yaptığım işi sorgulamama neden olan buydu.

Savaştan sonra %70’i yıkık bir kentte dolaşmanın tehlikesi değil (ki tehlikeliydi, patlamamış bombalar vardı; o bombalarla oynayıp yaşamını yitiren çocukların haberini alıyorduk sürekli), zor koşullarda kalmak da değildi yani.

Bir gün çekim sırasında birden yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Bir Barış Annesi koştu yanıma, bana sarıldı. Ağlamamı anlayışla karşıladı ama dedi ki; “Biz burada ağlamıyoruz!” Sonradan, bu hikayeyi hatırlarken filmin ismi çıktı ortaya. Hakikaten, bu mücadelede ağlamaya ne vakit var, ne de yer…

En kötüsü de, bu zorlu koşturmacadan sonra filmi bitirdiğin halde gösterecek salon bulamamak. Filmin bu coğrafyada sadece Documentarist Film Festivali’nde salon bulabildi bugüne dek. Bu engellemelerle ilgili ne düşünüyorsun?

Aslında henüz hukuki bir engelleme yok, fakat zor günlerden geçiyoruz. Antalya Film Festivali’nin de zamanında hedef gösterdiği bir belgeselci olarak, birçokları gibi, gerek durduğum yer, gerekse ele aldığım konulardan dolayı ben de bedel ödüyorum. Son süreçte oldukça tanıdık durumlar bunlar.

Filmin dünyanın birçok yerindeki en iyi festivallerde izleyicilerle buluşması ayrı bir deneyim. Ama belgeseli öncelikle bu topraklar için yapıyorum; paylaşmak, birlikte sorgulamak, tartışmak için. O yüzden “Uluslararası ödüller alıyor filmin, mutlu musun?” dersen, buruk bir duygu, tamamlanmamış bir yolculuğu var henüz filmin.

Aradan geçen 2 yılda, gözlemlediğin kadarıyla Mahser’de ve Kobanê’de neler değişti? Mesela röportaj yaptığın kişiler şimdi ne durumdalar; bilgi alabiliyor musun onlara dair?

Belgeseldeki küçük çocuk Botan, evine dönemedi. Ailesi Türkiye’de, çünkü ekonomik durumları geri dönüp evlerini inşa edecek kadar iyi değil. Ape Nemir’in Kobanê’de olduğunu biliyorum ve kolunun kesileceğini.
Savaşın yıkımı, savaş bittikten sonra da yıllarca devam ediyor; Kobanê’de ve birçok savaş bölgesinde… “Özgürleşince” her şey bir anda yoluna girmiyor. Ama Kobanêliler çabucak kentlerine döndüler, yaşama dört elle sarıldılar. Hatta şehrin bir kısmını müze yapıyorlar, ibret olsun diye. Sonuçta Kobanê bütün dünya için bir sembol haline geldi, IŞİD’e karşı koyabilen yegane kent. Bir halkın direnişiyle ve enternasyonel dayanışmayla oldu bu.

Mahser köyüyse sakin hayatına geri döndü, tekrar gitme imkanım olmadı köye ama irtibat halindeyim tanıştığım insanlarla.

En başa dönersek, oraya gitme nedenin neydi?

Başlangıçta Suruç’a Kolektif Yaşam İnisiyatifi’yle çadırlarda kalan göçmenlerle dayanışmaya gittim. Film çekmeyecektim. Erzak toplayıp depoda çalıştım; siz de oradaydınız, biliyorsunuz. Çadırkentlerdeki çocukları eğlendirmeye gidiyorduk, erzak götürüyorduk. Göçmenlik, uzaktan gördüğüm gibi değildi hiç.

Mahser köyüne giderken sınırın ötesinde ilk gördüğüm şey; karanlığı yırtan dev bir ateş topuydu. Birden kendime geldim, orada bir savaş olduğunun farkına vardım. İnsanların ateş yakıp şarkı söylemeleri, sınırın ötesine gönderdikleri dayanışma hisleri, o dört gün beni çok etkiledi. Savaşın bu kadar normalize olmasını, dürbünle karşı tarafın izlenmesini algılayamadım. Sonra yeniden gittim, orada yaşananlara dikkat çekecek 5 dakikalık bir video yapacaktım; 5 dakika oldu 84 dakika, bu film böyle çıktı ortaya.

Röportaj için, daha da önemlisi filmin için çok teşekkür ederiz.

Bu röportaj Meydan Gazetesinin 39. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok/feed/ 0
Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok-2/ https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok-2/#respond Tue, 18 Jul 2017 09:16:52 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok-2/ Meydan Gazetesi: Merhaba. Öncelikle filmin ilk yarısında Mahser’de, ikinci yarısında Kobanê’de çekilmiş görüntülere yer verilmiş. Her iki kısımda da savaş doğrudan verilmemiş. Yaptığın belgesel filme bir savaş filmi diyebilir miyiz ya da sen nasıl tanımlıyorsun? Reyan Tuvi: Savaş belgeseli yapmak üzere yola çıkmadım, hatta ben kendimi bildim bileli savaş karşıtıyım. Ama zaman zaman insan sorguluyor; “Savaş […]

The post Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TC – Suriye sınırının sıfır noktası. Asırlardır akrabalık ilişkileriyle birbirine bağlı olan iki komşu yerleşim yeri: Mahser köyü ve Kobanê. Savaş. Mahser’de köy halkı ve direnişle dayanışmaya gelenler; Kobanê’de yaşamı yeniden inşa için yaşamlarını ortaya koyup IŞİD’e direnenler. Bombardıman, doçka, kalaşnikof sesleri… Hangi sesin kimin silahından geldiğini ayırt edebiliyor artık herkes… Sesler bazen umut, bazen hüzün getiriyor… Ama gözyaşına yer yok! “Ofsayt” ve “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgesellerinin yönetmeni Reyan Tuvi’nin yeni belgeseli “Gözyaşına Yer Yok”, tüm dünyada yakından izlenen; devlet ve kapitalizmin ürettiği şiddetin, savaşın, bunun karşısında sergilenen destansı direnişin ve dayanışmanın filmi. Bizler de Meydan Gazetesi olarak Reyan Tuvi ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Meydan Gazetesi: Merhaba. Öncelikle filmin ilk yarısında Mahser’de, ikinci yarısında Kobanê’de çekilmiş görüntülere yer verilmiş. Her iki kısımda da savaş doğrudan verilmemiş. Yaptığın belgesel filme bir savaş filmi diyebilir miyiz ya da sen nasıl tanımlıyorsun?

Reyan Tuvi: Savaş belgeseli yapmak üzere yola çıkmadım, hatta ben kendimi bildim bileli savaş karşıtıyım. Ama zaman zaman insan sorguluyor; “Savaş hangi noktada meşru olur?” Sosyal medyaya çok yansıyan bir savaştı bu, “halkla ilişkileri” güçlü, görsel bombardımanı ve şiddet pornografisi yüksek bir savaştı. Bense bu savaşın pornografisi denilen şeyin medyanın ilgisini çektiğini görmüştüm, birçok insanın savaş bittikten sonra o coğrafyalardan çekilip artık ilgi duymayacağını düşünerek -insan hikayelerine ilgi duyan bir insan olarak- bir köyde doğan dayanışmayı ve bir kentte yaşanacak olan yeniden inşayı ele almak istedim.

Film bir anlamda çocuklar, kadınlar ve yaşlılar üzerinden ilerliyor, bu senin özellikle yaptığın bir seçim miydi?

Özellikle yapmadım, ama savaş sırasında kadınlar ve çocuklar öne çıkıyorlar. Hem en çok acı çeken gruplar olarak, hem de kadınlar söz konusu olduğunda en çok irade gösteren, en büyük dayanışmayı gösterenler olarak. Belgeselde yaşlılar var, barış anneleri var, parçalanmış hayatlar var, bu parçalanmış hayatlar içinde oradan oraya sürüklenen çocuklar var. Savaş en acımasız yüzünü onlara gösteriyor.

Elbette savaş sürerken görüntü çekmek, röportaj yapmak hiç de kolay olmamıştır. Bu süreç boyunca seni en çok zorlayan neydi?

Hayatımda hiçbir savaşa bu kadar yakın olmamıştım, sesleri bu kadar yakından duymamıştım. En zoru; insanların, gençlerin ölmekte olduğunu bilerek gazeteciliğe, belgeselciliğe, belgelemeye devam etmekti sanırım. Kendime yabancılaşmama, yaptığım işi sorgulamama neden olan buydu.

Savaştan sonra %70’i yıkık bir kentte dolaşmanın tehlikesi değil (ki tehlikeliydi, patlamamış bombalar vardı; o bombalarla oynayıp yaşamını yitiren çocukların haberini alıyorduk sürekli), zor koşullarda kalmak da değildi yani.

Bir gün çekim sırasında birden yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Bir Barış Annesi koştu yanıma, bana sarıldı. Ağlamamı anlayışla karşıladı ama dedi ki; “Biz burada ağlamıyoruz!” Sonradan, bu hikayeyi hatırlarken filmin ismi çıktı ortaya. Hakikaten, bu mücadelede ağlamaya ne vakit var, ne de yer…

En kötüsü de, bu zorlu koşturmacadan sonra filmi bitirdiğin halde gösterecek salon bulamamak. Filmin bu coğrafyada sadece Documentarist Film Festivali’nde salon bulabildi bugüne dek. Bu engellemelerle ilgili ne düşünüyorsun?

Aslında henüz hukuki bir engelleme yok, fakat zor günlerden geçiyoruz. Antalya Film Festivali’nin de zamanında hedef gösterdiği bir belgeselci olarak, birçokları gibi, gerek durduğum yer, gerekse ele aldığım konulardan dolayı ben de bedel ödüyorum. Son süreçte oldukça tanıdık durumlar bunlar.

Filmin dünyanın birçok yerindeki en iyi festivallerde izleyicilerle buluşması ayrı bir deneyim. Ama belgeseli öncelikle bu topraklar için yapıyorum; paylaşmak, birlikte sorgulamak, tartışmak için. O yüzden “Uluslararası ödüller alıyor filmin, mutlu musun?” dersen, buruk bir duygu, tamamlanmamış bir yolculuğu var henüz filmin.

Aradan geçen 2 yılda, gözlemlediğin kadarıyla Mahser’de ve Kobanê’de neler değişti? Mesela röportaj yaptığın kişiler şimdi ne durumdalar; bilgi alabiliyor musun onlara dair?

Belgeseldeki küçük çocuk Botan, evine dönemedi. Ailesi Türkiye’de, çünkü ekonomik durumları geri dönüp evlerini inşa edecek kadar iyi değil. Ape Nemir’in Kobanê’de olduğunu biliyorum ve kolunun kesileceğini.
Savaşın yıkımı, savaş bittikten sonra da yıllarca devam ediyor; Kobanê’de ve birçok savaş bölgesinde… “Özgürleşince” her şey bir anda yoluna girmiyor. Ama Kobanêliler çabucak kentlerine döndüler, yaşama dört elle sarıldılar. Hatta şehrin bir kısmını müze yapıyorlar, ibret olsun diye. Sonuçta Kobanê bütün dünya için bir sembol haline geldi, IŞİD’e karşı koyabilen yegane kent. Bir halkın direnişiyle ve enternasyonel dayanışmayla oldu bu.

Mahser köyüyse sakin hayatına geri döndü, tekrar gitme imkanım olmadı köye ama irtibat halindeyim tanıştığım insanlarla.

En başa dönersek, oraya gitme nedenin neydi?

Başlangıçta Suruç’a Kolektif Yaşam İnisiyatifi’yle çadırlarda kalan göçmenlerle dayanışmaya gittim. Film çekmeyecektim. Erzak toplayıp depoda çalıştım; siz de oradaydınız, biliyorsunuz. Çadırkentlerdeki çocukları eğlendirmeye gidiyorduk, erzak götürüyorduk. Göçmenlik, uzaktan gördüğüm gibi değildi hiç.

Mahser köyüne giderken sınırın ötesinde ilk gördüğüm şey; karanlığı yırtan dev bir ateş topuydu. Birden kendime geldim, orada bir savaş olduğunun farkına vardım. İnsanların ateş yakıp şarkı söylemeleri, sınırın ötesine gönderdikleri dayanışma hisleri, o dört gün beni çok etkiledi. Savaşın bu kadar normalize olmasını, dürbünle karşı tarafın izlenmesini algılayamadım. Sonra yeniden gittim, orada yaşananlara dikkat çekecek 5 dakikalık bir video yapacaktım; 5 dakika oldu 84 dakika, bu film böyle çıktı ortaya.

Röportaj için, daha da önemlisi filmin için çok teşekkür ederiz.

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post Suruç’tan Kobanê’ye Gözyaşına Yer Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/18/suructan-kobaneye-gozyasina-yer-yok-2/feed/ 0
25 Haziran 2015 Kobané Katliamı https://meydan1.org/2017/06/25/25-haziran-2015-kobane-katliami/ https://meydan1.org/2017/06/25/25-haziran-2015-kobane-katliami/#respond Sun, 25 Jun 2017 05:28:25 +0000 https://seninmedyan.org/?p=10078 İki yıl önce bugün cihatçı terör çetesi IŞİD, sabaha karşı Rojava’nın Kobané kantonuna saldırdı. Eylül 2014’te, bölgesel güçlerden de aldıkları desteklerle Kobané’yi kuşatan, ancak yerel öz savunma güçlerinin, YPG-YPJ ve devrimcilerin de dayanışmasıyla bu kuşatmayı 26 Ocak 2015’te kaldırmak zorunda kalan IŞİD’in bu yenilgisi Kobané ile sınırlı kalmadı. Aynı yılın Mayıs ayı sonlarında, 2013’ten beri […]

The post 25 Haziran 2015 Kobané Katliamı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

İki yıl önce bugün cihatçı terör çetesi IŞİD, sabaha karşı Rojava’nın Kobané kantonuna saldırdı. Eylül 2014’te, bölgesel güçlerden de aldıkları desteklerle Kobané’yi kuşatan, ancak yerel öz savunma güçlerinin, YPG-YPJ ve devrimcilerin de dayanışmasıyla bu kuşatmayı 26 Ocak 2015’te kaldırmak zorunda kalan IŞİD’in bu yenilgisi Kobané ile sınırlı kalmadı. Aynı yılın Mayıs ayı sonlarında, 2013’ten beri kontrolü altında bulundurduğu Tel Abyad’da (Gre Spi) da yenilgiye uğrayan IŞİD’in, bugünlerde Musul ve Rakka’da süren teritoryal alan kaybını Kobané ve Tel Abyad da uğradığı bu yenilgiler hazırladı.

Cihatçı terör çetesi IŞİD, bu yenilgiler sonrası ise, sivilleri hedef alan saldırılarını daha da artırdı. Kimi yerlerde -Suruç,Ankara,Paris, Brüksel- sivillerin arasında canlı bomba  saldırısı şeklinde gerçekleşen bu eylemler, Kobané’de ise 25 haziran 2015 sabaha karşı sivillerin evlerinin basılması şeklinde gerçekleşti. IŞİD’in o gün ağarırken Kobané’ye gerçekleştirdiği söz konusu baskında 35’i çocuk, 64’ü kadın, toplam 251 sivilin yaşamını yitirdiği bir katliam gerçekleşti.

 

The post 25 Haziran 2015 Kobané Katliamı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/06/25/25-haziran-2015-kobane-katliami/feed/ 0