LGBT – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 15 Dec 2015 15:13:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Anarşist Vegan Osman Evcan Açlık Grevinde https://meydan1.org/2015/12/15/anarsist-vegan-osman-evcan-aclik-grevinde-2/ https://meydan1.org/2015/12/15/anarsist-vegan-osman-evcan-aclik-grevinde-2/#respond Tue, 15 Dec 2015 15:13:10 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/15/anarsist-vegan-osman-evcan-aclik-grevinde-2/   1959 Samsun doğumlu Osman Evcan, son 23 yılını kesintisiz, hapishanede geçiren anarşist bir tutsak. 1992 yılında sol örgüt üyeliği ve gasp suçlamasıyla 30 yıla mahkûm edildi. Osman Evcan, lise yıllarında politize olmaya başlar ve o zaman ki Devrimci Yol Dergisi çevresinde örgütlü mücadelesine adım atar. 1978 kuşağının devrimci fikirlerini benimseyen Osman, disipline gelmez karakteriyle […]

The post Anarşist Vegan Osman Evcan Açlık Grevinde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kandıra F Tipi Hapishanesi’nde tutsak Osman Evcan kendisine gönderilen vegan yiyeceklerin teslim edilmemesi nedeniyle başlattığı açlık grevini sürdürüyor. ABC İstanbul’un vegan anarşist tutsak Osman Evcan ile ilgili yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

 

Meydan Gazetesi- Vegan anarşist tutsak osman Evcan

1959 Samsun doğumlu Osman Evcan, son 23 yılını kesintisiz, hapishanede geçiren anarşist bir tutsak. 1992 yılında sol örgüt üyeliği ve gasp suçlamasıyla 30 yıla mahkûm edildi. Osman Evcan, lise yıllarında politize olmaya başlar ve o zaman ki Devrimci Yol Dergisi çevresinde örgütlü mücadelesine adım atar. 1978 kuşağının devrimci fikirlerini benimseyen Osman, disipline gelmez karakteriyle kararlı bir eylem insanı olarak inandığı fikirler doğrultusunda yaşamını anlamlandırdı. 1992 yılında dâhil olduğu otoriter sol örgütle bağlarını kopararak mücadelesini bir anarşist olarak vermeye başladı. Kendisini vegan eko anarşist olarak tanımlayan Osman Evcan, kalın duvarlar ve baskılar ardında topyekûn özgürlük mücadelesinden ve direnişinden ödün vermeden, yaşamını sürdürmektedir. Mahkûmiyeti boyunca ülkenin birçok cezaevinde kalmış ve yaşamını otoriter şiddetle mücadele ederek içselleştirmiş olan Osman Evcan; geri adım atmayan inatçı ve kendinden sonra gelecek anarşist, vegan, özgürlükçü bireyler için hapishanelerde bir hak standartı yaratabilmeyi amaçlayan eylemleriyle, cezaevlerinin baskıcı zihniyetlerine karşı savaşımını hala sürdürmektedir. Hapishaneden, anarşist, hayvan özgürlüğü, LGBT, kadın hakları, endüstriyalizm karşıtı eylem ve mücadelelere destek veren Osman Evcan, her Kurban Bayramı’nda üç günlük hayvan katliamını protesto eden açlık grevine devam etmiş; devletin ve komprodor burjuvazinin talanına karşı doğayı, etnik ve farklı kimlikleri destekleyen ve dayanışma amaçlı yazılar kaleme almış, eylemlerde bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir. Osman Evcan’ın Propaganda Yayınları tarafından yayınlanmış “Vegan Tutsak” isimli bir e-kitabı bulunmaktadır.

Osman Evcan’ın ses getiren ilk eylemi, 2011 yılında Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde vegan yemek talebiyle başlattığı ve 42 gün süren açlık grevidir. Osman Evcan’ın mücadelesinde bedenini, son çare olarak, otoriteye karşı araçsallaştırması ve ölüme karşı yaşamı savunma biçimi olarak açlık grevini kullanması, kuşatılmışlığın getirdiği esareti aşmak için belki de en etkili yöntemi olmuştur. 2011 yılında, süren eylemi boyunca Türkiye ve yurtdışındaki anarşistler, hayvan özgürlükçüleri ve özgürlüğü savunan politik ve apolitik birçok insan, Osman Evcan’ın ahlaki tercihlerinden dolayı talep ettiği vegan yemek ihtiyacını desteklemiş ve süren kampanyalar boyunca Osman Evcan’ın yanında olmuştur. Osman Evcan’ın 42 gün süren açlık grevinin ardından, devlet geri adım atmak zorunda kalmış ve cezaevlerinde bulunan vegan-vejetaryen mahkûmlar için yeni bir yönetmelik yayınlamıştır: “İnancı gereği veya vegan, vejetaryen türü özel bir beslenme şekline sahip hükümlü ve tutukluların talepleri, iaşe miktarı ile sınırlı kalmak üzere karşılanır.”

Osman Evcan, ilerlemiş yaşına ve eylemleri sonucu yıpranmış bünyesine rağmen, kendinden sonra gelecek tüm vegan, vejetaryen ve politik tutsaklar için bir özgürlük alanı açmak için verdiği mücadeleye, ödediği bedellere korkmadan göğüs gererek bugün de savaşımına ve direnişine devam ediyor. Son Kasım seçimleriyle Türkiye coğrafyasında İslami faşist AKP hegemonyasının onaylanmasıyla yaşanan baskı ortamından Osman Evcan da payını almış, Evcan’ın vegan beslenme hakkı ve mücadelesi sonucu elde ettiği tüm kazanımları elinden alınmıştır. 10 Kasım’dan bu yana sadece vegan yemek değil, hapishanelerdeki tecrit, hasta tutsakların durumu, tutsaklara dayatılan yasaklar ve hak gasplarını protesto etmek için süresiz açlık grevi eylemine devam eden Osman Evcan’a yaşatılan ve arkası bir türlü kesilmeyen kötü muamele ve hak gasplarının nedeni açıktır. Bu neden, haksızlıklara karşı boyun eğmeyen ve otoriter şiddete karşı susmayan anarşist fikir ve davranışlarıdır.

Devletin ve kapitalizmin yarattığı ekolojik kırım, açlık, yoksulluk, sefalet ve savaş politikalarına karşı total özgürlük talebini dile getiren Osman Evcan ve hapishanelerdeki tüm anarşist ve anti-otoriter tutsaklarla dayanışma ve destek faaliyetleri yürütmek için örgütlenen ABC İstanbul, Osman Evcan’ın son açlık grevi eylemine destek olmak için 5 Aralık günü Osman’ın tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi önünde bir eylem gerçekleştirdi.

ABC İstanbul’un örgütlediği eylem boyunca pankartlarla, meşalelerle, davullarla, sloganlarla Osman Evcan ve tüm anarşist ve anti-otoriter tutsaklar için bir araya gelen insanlar, Osman Evcan için ses çıkardı. Sesleri kalın duvarları aştı, direnişte olan anarşist yoldaşlarına umut oldular. Osman Evcan, 26 gündür kendi isteği ve iradesiyle yemek yemeyi reddediyor, savaşıyor, elindeki tek silah olan bedeniyle isyan ediyor, direniyor, hayat kurtarmaya çalışıyor ve adaletin kendisine dönüşüyorken; anarşistler de Osman Evcan için, hayvanlar için, dünya ve insanlar için, yaşarken tabuta konan tutsakların özgürlüğü için hep birlikte haykırdı: Cezaevlerine Ateş! Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!

ABC İstanbul, bu eylemi insanı, hayvanı, gezegeni tutsak eden zincirlerden korkmadığını göstermek adına gerçekleştirdi. Sistemin bizi kendi çürümüşlüğüne dâhil etme çabasına karşı mücadelelerine devam edeceğini söyleyen ABC İstanbul üyeleri ve eylemciler, zulmün ortadan kaldırılması için eyleme geçen herkesin bir özgürlük savaşçısı olduğunu ifade etti; eylemlilik hallerinin, hapishaneler olduğu sürece devam edeceğini aktardı. Total özgürlüğü savunan, anarşist idealleri uğruna baskılarla savaşan Osman Evcan’a uygulanan politik izolasyonların bir an önce kaldırılması için tüm gücüyle ve giderek daha militanca mücadelesini sürdüreceği mesajını veren ABC İstanbul için: Hapishane sistemi, çoğunluğa hükmedebilmek, bir grup azınlığın çıkarları için kitleleri pasifize edebilmek uğruna inşa edilmiş betondan bir tabuttur.

Tüm kafesler kırılana dek! / Tüm hücreler yıkılana dek! / Osman Evcan’a özgürlük!

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post Anarşist Vegan Osman Evcan Açlık Grevinde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/15/anarsist-vegan-osman-evcan-aclik-grevinde-2/feed/ 0
” “Liberal” Bir Hak Olarak Vicdani Ret ” – Mehmet Tarhan https://meydan1.org/2014/01/09/liberal-bir-hak-olarak-vicdani-ret-mehmet-tarhan/ https://meydan1.org/2014/01/09/liberal-bir-hak-olarak-vicdani-ret-mehmet-tarhan/#respond Thu, 09 Jan 2014 19:14:24 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/09/liberal-bir-hak-olarak-vicdani-ret-mehmet-tarhan/ Dünyadaki gelişimi bir yana Türkiye’de vicdani ret kavramı, Tayfun Gönül ve Vedat Zencir’in 1989’daki ret açıklamalarıyla dolaşıma girdi. Bu, bir grup anarşistin ülkede sürmekte olan iç savaşa yönelik bir tutum belirleme arayışının ürünü olarak okunabilir. Çeşitli röportajlardan ve İzmir Savaş Karşıtları Derneği (İSKD) tarafından yayınlanan raporda, ilk vicdani retçilerin Kürdistan’da yürütülmekte olan savaşa simetrik bir […]

The post ” “Liberal” Bir Hak Olarak Vicdani Ret ” – Mehmet Tarhan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Dünyadaki gelişimi bir yana Türkiye’de vicdani ret kavramı, Tayfun Gönül ve Vedat Zencir’in 1989’daki ret açıklamalarıyla dolaşıma girdi. Bu, bir grup anarşistin ülkede sürmekte olan iç savaşa yönelik bir tutum belirleme arayışının ürünü olarak okunabilir. Çeşitli röportajlardan ve İzmir Savaş Karşıtları Derneği (İSKD) tarafından yayınlanan raporda, ilk vicdani retçilerin Kürdistan’da yürütülmekte olan savaşa simetrik bir bakış açısıyla yaklaşmadıkları da kayda geçmelidir. Keza anarşist ve antimilitaristlerin 2000’lerin başlarında gerçekleştirdikleri “Yüzleşiyoruz” gibi kampanyalar ya da Militurizm gibi etkinlikler de bunu desteklemektedir.

Aynı dönem, başından beri hareketin içinde aktif yürütücüler olan kadınların retlerini açıklamalarıyla vicdani ret tartışmalarının özneleri de olma taleplerinin görünür olmasıyla önemlidir. 1999-2004 arasındaki çatışmasızlık süreci anarşistler, antimilitaristler, feministler, ekolojistler, LGBT’ler ve pek çok farklı grubun kendi aralarındaki organik bağları da geliştirmesine olanaklar sağladı. Elbette Öcalan’ın “Toplumsal Ekoloji” söylemi ve Kürt Kadın Hareketi’nin bu süreçte önemli bir işlev gördüğü teslim edilmelidir.

2000’lerin ortalarından itibaren, özellikle 2004 AB reformlarının da etkisiyle hak temelli sivil toplum örgütlerindeki canlanma, AiHM kararları gibi uluslararası hukuk alanındaki gelişmelerin de etkisiyle vicdani ret hakkı savunusunda bir genişleme dönemi olarak okunabilir. Daha önceleri Anayasanın 72. maddesinin muğlaklığı üzerine kurulan hukuki savunmalar; 90. maddede yapılan değişiklikle getirilen insan hakları alanında uluslararası sözleşmelerin iç hukuktan üstünlüğü ilkesi ve AİHM’in Ülke-Türkiye kararı üzerinden tanımlanmaya başlandı. Bu karar vicdani reddi doğrudan bir hak olarak tanımlamasa ve ülkelerin kendi tasarruflarına bıraksa da vicdani redcilerin sürekli tutuklanma ve cezalandırılma riskini kötü muamele olarak tanımlamakta ve AİHS’nin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddesinin ihlali olarak görmüştür. Bu sürekli cezalandırılma riskini ise “sivil ölüm” olarak tanımlamıştır. 2011 yılında Bayatyan-Ermenistan davasında AİHM Büyük Daire’si tarafından içtihat değişikliğine gidilerek vicdani ret bir hak olarak tanımlanmış ve devamında da Erçep, Savda, Demirtaş ve Tarhan davalarında Türkiye sözleşmenin 3. maddesi yanısıra adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesi ile düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 9. maddesinden de mahkum edilmiştir. Tarhan kararında özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkındaki 8. maddeye de atıfta bulunulmuştur. Önümüzdeki günlerde daha önce başvurularda kabul edilmeyen 8. madde ile kişi özgürlüğü ve güvenliğini düzenleyen 5. maddeden de mahkumiyetler beklenebilir. AİHM kararları Görmez ve Delice kararlarında tartışılarak vicdani ret hakkı iç hukukta zımnen kabul edilmiş sayılabilir.

Bütün bu hukkuki gelişmeler Türkiye’de yakın bir zamanda vicdani ret hakkının tanınacağı konusunda önemli göstergeler. Ancak vicdani red hakkı düzenlemesinin nasıl yapılacağı, bu hakkın herkes için erişilebilir ve kullanılır olup olmayacağı, olası sivil hizmet’in sosyal hizmetler alanında örneğin; hizmetlerin kalitesi, alanda hali hazırda çalışan kişilerin sendikal haklarına etkileri gibi nasıl etkileri olacağı, alternatif hizmetlerin sınıfsal ayrımcılığı barındırıp barındırmayacağı tartışılmalıdır. Tabii ki Kürdistan’da savaşın tarihi ve Irak’ta ABD işgali gibi örneklere baktığımızda Profesyonel Ordu-Yurttaş Ordusu meselesini önemli bir gündem olarak görmek durumundayız. Bu tartışmaları yürütmeden liberal anlamda vicdani ret hakkı üzerine yoğunlaşacak çalışmalar hukukla belirlenmiş alanın dışına çıkamamak anlamına gelir.

Türkiye’de vicdani ret hakkı savaşa karşı ama barışı kurma yönünde bir öneri olarak ortaya atılmış bir enstrümandır. Uluslararası hukuk alanındaki gelişmeler ve neoliberal düzenin savaş düzeninde değişikliklerle ilişkilidir ve zorunlu askerliğe dayalı orduların ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığı açıktır. Barışı sağlamaya yönelik toplumsal bir karşı çıkış olarak vicdani reddin kullanışlı bir araç olarak kalması için, özellikle kadın retçiler aracılığıyla vücuda gelen antimilitarist perspektiften ilham alarak uluslararası ve yerel hukukun, BM ya da AK gibi uluslararası kuruluşların, yani devletlerin çizdiği sınırların dışında bir vicdani ret eylemliliğinin oluşturulması elzemdir. Aksi takdirde neoliberal düzenin yeni dizaynı için araçsallaştırılmayı bir kazanım olarak görmek riskiyle karşı karşıyayız.

Mehmet Tarhan 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.

The post ” “Liberal” Bir Hak Olarak Vicdani Ret ” – Mehmet Tarhan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/09/liberal-bir-hak-olarak-vicdani-ret-mehmet-tarhan/feed/ 0
Ahmet Çetin Durukanoğlu Vicdani Reddini Açıkladı https://meydan1.org/2013/11/17/ahmet-cetin-durukanoglu-vicdani-reddini-acikladi/ https://meydan1.org/2013/11/17/ahmet-cetin-durukanoglu-vicdani-reddini-acikladi/#respond Sun, 17 Nov 2013 13:45:45 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/17/ahmet-cetin-durukanoglu-vicdani-reddini-acikladi/ Ahmet Çetin Durukanoğlu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlediği bir basın toplantısında vicdani reddini açıkladı. Vicdani Ret Derneği üyeleri de basın toplantısına katılarak Durukanoğlu’ya destek verdi. “Reddettiğim sadece askerlik değil. Reddetiğim, askerliğin toplumsal cinsiyet rolleri, erkeklik, toplu tecavüzler, kadınların sömürülmesi, yalan üzerine kurulan ulusal tarih, asker millet yalanı, ‘ne mutlu Türk’üm diyene’nin savaş çığırtkanlığı, Suriye’ye […]

The post Ahmet Çetin Durukanoğlu Vicdani Reddini Açıkladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ahmet Çetin Durukanoğlu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlediği bir basın toplantısında vicdani reddini açıkladı. Vicdani Ret Derneği üyeleri de basın toplantısına katılarak Durukanoğlu’ya destek verdi.

“Reddettiğim sadece askerlik değil. Reddetiğim, askerliğin toplumsal cinsiyet rolleri, erkeklik, toplu tecavüzler, kadınların sömürülmesi, yalan üzerine kurulan ulusal tarih, asker millet yalanı, ‘ne mutlu Türk’üm diyene’nin savaş çığırtkanlığı, Suriye’ye her türlü müdahale, Suriye ve Kürtler üzerinde sürdürülen kirli savaş, ezilen ve sömürülenlere karşı baskı aygıtı, işkence, F tipi cezaevleri, gözaltı ve devlet terörü, LGBT bireylere uygulanan tıbbi kontrol zulmü, hasta olarak tanımlanmaları, itaat kültürü, kişiliğin ezilmesi, insanlık onurunun çiğnenmesidir.” diyen Durukanoğlu, NATO’ya ve orduya hizmet etmeyi ve asker olmayı reddettiğini belirtti.

Ahmet Çetin Durukanoğlu “Ezenlerin, sömürenlerin baskı araçlarından biri olan orduya ve onun parçası olduğu NATO’ya hizmet etmeyeceğimi, onun karşılığında herhangi bir devlet hizmeti yapmayacağımı, karşıma çıkacak olan sivil ya da askeri mahkemeleri tanımayacağım. Reddediyorum.” sözleriyle vicdani reddini açıkladı.

The post Ahmet Çetin Durukanoğlu Vicdani Reddini Açıkladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/17/ahmet-cetin-durukanoglu-vicdani-reddini-acikladi/feed/ 0