madenci – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 20 May 2014 19:20:43 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Soma Katliamı Kronolojisi https://meydan1.org/2014/05/20/soma-katliami-kronolojisi/ https://meydan1.org/2014/05/20/soma-katliami-kronolojisi/#respond Tue, 20 May 2014 19:20:43 +0000 https://test.meydan.org/2014/05/20/soma-katliami-kronolojisi/ 14 Mayıs Çarşamba Yüzlerce işçinin yaşamını yitirdiği katliam sonrası Soma Holding binası önünde eylem gerçekleştirildi. Levent metro çıkışında bir araya gelenler şirketin önüne doğru yürüyüşe geçti. Anarşist Gençlik’in de “Soma’da Katil Kapitalizm” pankartıyla katıldığı eylemde sık sık “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Kaza Değil Cinayet, Katili Devlet” sloganları atıldı. Polis barikatlarıyla korunan şirketin önüne gelindiğine burada […]

The post Soma Katliamı Kronolojisi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
14 Mayıs Çarşamba

soma önü anarşist gençlik

Yüzlerce işçinin yaşamını yitirdiği katliam sonrası Soma Holding binası önünde eylem gerçekleştirildi. Levent metro çıkışında bir araya gelenler şirketin önüne doğru yürüyüşe geçti.

Anarşist Gençlik’in de “Soma’da Katil Kapitalizm” pankartıyla katıldığı eylemde sık sık “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Kaza Değil Cinayet, Katili Devlet” sloganları atıldı. Polis barikatlarıyla korunan şirketin önüne gelindiğine burada Plaza Eylem Platformu adına bir basın açıklaması okundu.

İşçi katliamlarına ve güvencesizleştirmeye dikkat çekilen açıklamada Soma’da yaşanan katliamın hesabının sorulacağı vurgulandı. Yaklaşık bir saat süren bekleyişin ardından Taksim Tünel’de gerçekleştirilecek eyleme çağrı yapılarak eylem sonlandırıldı.

yalova

Yalova Kedi Kolektif’inin çağrısıyla Yalovalılar kent meydanına doğru yürüyüş gerçekleştirdi ve yol boyunca bildiriler dağıtıldı. Eylem meydana gelindiğinde “Kaza değil katliam” vurgusuyla yapılan basın açıklamasıyla sonlandırıldı.

ankara madenci anıtı eylem

Ankara Kızılay’da toplanan yaklaşık 4 bin kişilik kitle Atatürk Bulvarı’ndan Madenci Anıtı’na doğru yürüdü. Eylemcilerin kararlı direnişi neticesinde polis, bulvar üzerindeki barikatı geri çekmek zorunda kaldı.

taksim daf soma eylem

Tünel’den Galatasaray Lisesi’ne yürüyerek burada bir basın açıklaması gerçekleştiren topluluğa polis saldırdı. Halk, Soma için katillerin saldırısına karşı direndi.

odtü soma eylemi,

Soma’daki maden katliamının ardından ODTÜ’de işçilerin ölümlerini protesto etmek için Enerji Bakanlığı’na yürümek isteyen öğrencilere polis saldırdı.

 

erdogantokat

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisini protesto ettiği gerekçesiyle yaşamını yitiren bir madenci yakınına “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü” diye bağırdı.

 

soma-cizme-madenci

Yaralanan madenci Murat Yalçın, kendisini hastaneye götürmek üzere gelen ambulansta yatırıldığı sedyede kendisinden ayaklarını uzatması istendiğinde “Çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin” dedi.

 

basbakan-erdogan-somada

Katliam sonrası Tayyip Erdoğan 2010 yılında Zonguldak’ta grizu patlaması sonucu yaşamını yitiren 30 işçinin ardından söylediği sözleri tekrarladı. Yaptığı açıklamada, 19. yüzyıl ve 20. yüzyılda madenlerde gerçekleşen katliamları örnek göstererek; “Bunlar sürekli olan şeyler, bu işin kaderinde ölüm var” dedi.

15 Mayıs Perşembe
kadıköy daf soma

Kadıköy de buluşarak AKP binasına yürümek isteyen aralarında Devrimci Anarşist Faaliyet’in bulunduğu topluluğa polis saldırdı. Polisin saldırısına taş ve havai fişeklerle direnen topluluk Bahariye caddesine çekildi. Burada uzun süre çatışan topluluk, daha sonra eylemi sonlandırdı.

 

tuzla-tersanelerinde-soma-eylemi

Tuzla İçmeler Köprüsü’nde saat 07.30’da toplanan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı tersane işçileri Soma’da yaşamını yitiren maden işçileri için yürüyüş düzenledi.

diyarbakırsoma

Diyarbakır’da toplanan yaklaşık 5 bin kişi Soma’daki maden katliamını protesto etmek için Diyarbakır SGK İl Müdürlüğü önüne yürüdü.

levent-soma-nobeti-soma-holdingi-protesto-etti_1106999_340_226

Soma’daki madenin işletmecisi Soma Holding’in İstanbul Levent’teki ofisi önünde gün boyu nöbet eylemi yapılıyor.

baret_6938

İstanbul’un farklı ilçelerinde Soma’da yaşamını kaybeden işçiler anıldı ve yürüyüşler düzenlendi. Kartal, Sarıgazi ve Kocamustafapaşa Dayanışmaları kendi ilçelerinde düzenledikleri yürüyüşlerde AKP binalarını hedef alırken polis eylemcilere biber gazıyla saldırdı. İlçe meydanlarında maden işçilerini temsilen baret ve çizme bırakılırken meydanlara karanfiller kondu.

ankara iş bırakma eylemi

Türk Metal Sendikası’nın örgütlü bulunduğu, Tofaş, Mercedes Benz Türk, MAN Türkiye AŞ, Bosch, BSH, Indesit, Türk Traktör, Otokar, Karsan, Delphi, Arçelik, Erkunt Traktör, Ford Otosan, Hema Renault gibi büyük iş yerleri dahil yaklaşık 300 iş yerinde 170 bin Türk Metal üyesi sabah 8’den itibaren TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu’nun aldığı kararla 1 gün iş bıraktı.

Ankara’da DİSK-KESK-TTB ve TMMOB’nin çağrısıyla iş bırakma başladı. Demokratik kitle örgütleri de iş bırakmaya katılım sağlarken, üniversitelerde boykot var. İş bırakanlar Milli Kütüphane’den Enerji ve Çalışma bakanlıklarına yürüdü. Güvenpark’ta ise İnsanlık Nöbeti polis ablukası altında sürüyor.

16 Mayıs Cuma

soma tutuklama

Soma Holding patronlarından Alp Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik madende gerçekleşen katliamdan 3 gün sonra bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Gerçekleştirdikleri basın açıklamasında kendilerini aklamaya çalışan patronlar, gazetecilerin peş peşe sordukları sorular karşısında kaçamak cevaplar verdi. Gazetecilerin soruları karşısında daha fazla dayanamayan patronlar, “yerin altında 787 işçinin olduğunu”, “madende yaşam odasının olmadığını” itiraf etti.

1004187867696

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisini yuhaladığı gerekçesiyle yaşamını yitiren bir madenci yakınına “Başbakanı yuhalarsan tokadı yersin” dedi.

 

çhd li avukatlar

Soma’ya giden ÇHD’li avukatlar işkence edilerek gözaltına alındı. Gözaltına alınan avukatlardan Selçuk Kozağaçlı’nın gözaltına alınırken polis tarafından kolu kırıldı.

Antalya Çağlayan Lisesi öğrencileri Soma’da yaşamını yitiren madencileri anmak üzere okul bahçesinde bir araya gelip SOMA harflerini oluşturdu. Okul müdürü ve müdür yardımcıları “Bir anma yapılacaksa biz yaparız, siz kimsiniz” diyerek öğrencileri engellemeye çalıştı. Soma anması yapmak isteyen öğrenciler Antalya Anadolu Lisesi, Gazi Anadolu Lisesi ve Muratpaşa Lisesi’nde de engellemeyle karşılaştı.

 

5374ef5cc3332018dcfe3e45

Soma’da Tayyip Erdoğan’ı protesto etmek için toplanan kalabalığa polis saldırdı. Bu sırada iki polisin yere düşürdüğü bir Somalı’ya Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel tekme attı.

2762976-640x360

Hüseyin Çelik yaptığı basın açıklamasında “Madene iniyorsanız öleceğinizi bileceksiniz” dedi

madenciler

Türkiye’nin en büyük yeraltı metal madeni şirketlerinden Kanadalı Inmet Mining Corporation (INMET) firmasının işlettiği Çayeli Bakır İşletmeleri’nde çalışan Türkiye Maden İşçileri Sendikası üyesi işçiler, Yeni Çeltek Havza Madencilik önünde toplanan yaklaşık 130 taşeron maden işçisi ve Zonguldak’ta ki maden işçileri Soma’da yaşamını yitirenler için 1 gün iş bırakarak anma programı düzenledi.

 

soma-polis1

Polisin Soma sokaklarında halka biber gazıyla saldırmasına Soma’lılar tepki gösterdi: “Benim kardeşim karbonmonoksitten boğuldu, senin gazın bana bir şey yapmaz”

 

izmir soma eylemi1

İzmir’de, Soma’da yaşanan katliamı protesto etmek için toplanan ve yolu trafiğe kapatan gruba, polis saldırdı. Sendikaların çağrısı üzerine Basmane Meydanı’nda toplanan gruplar, Gazi Bulvarı üzerinden Konak Meydanı’na yürüdü.

17 Mayıs Cumartesi

kadıköy laf soma eylem

Lise Anarşist Faaliyet Kadıköy İskele Meydanında Soma katliamı için oturma eylemi yaptı. Kadıköy Boğa’da toplanarak “Kaza değil cinayet, katil devlet” sloganlarıyla iskele meydanına yürüyen LAF, oturma eylemi sırasında yere siyah kartonlardan SOMA yazdı. Soma’da katledilen madencilerin isimlerini de kartonlara yazan liseliler tüm liselileri Soma’nın hesabını sormaya sokaklara çağırdı.

Deprem’den sonra hala daha konteyner evlerde kalan Van halkı,konteynerlere “Soma’nın Acısını Paylaşıyoruz Van Anadolu Konteyner Kenti Sakinleri” yazılı bir pankart asarak Soma ile dayanışma eylemi gerçekleştirdi.

 

roboski

Deprem’den sonra hala daha konteyner evlerde kalan Van halkı,konteynerlere “Soma’nın Acısını Paylaşıyoruz Van Anadolu Konteyner Kenti Sakinleri” yazılı bir pankart asarak Soma ile dayanışma eylemi gerçekleştirdi.

 kaos gl soma yürüyüş

Ankara’da KAOS GL “Ya birlikte özgürleşeceğiz, ya hep birlikte çürüyeceğiz” pankartıyla yolu kapatarak Cebeci’den Sakarya’ya bir yürüyüş gerçekleştirdi.

maden girişine duvar örüldü

Soma Katliamının yaşandığı madenin girişine duvar örüldü. Katliam sırasında 787 işçinin içinde bulunduğu maden 301 işçiye mezar oldu.

fft81_mf2178085

Soma maden katliamının ardından Gazi Mahallesi’nde başlayarak süren çatışmalarda 500 kişilik grup yolu trafiğe kapatarak eylem yaptı. Polis eyleme TOMA ve gaz bombasıyla saldırdı.

soma-da-olen-isciler-icin-yuruduler-20140515AW091523

Balıkesir Sındırgı da Soma’da madende yaşamını yitiren işçiler için yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş basın açıklaması yapılarak sonlandırıldı.

Soma Holding çalışanlarının ve üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu 25 kişi gözaltına alındı. İşletme Müdürü Akın Çelik, Ertan Ersoy ve Güvenlik Uzmanı Yalçın Erdoğan’la birlikte 5 kişi tutuklandı.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 18. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post Soma Katliamı Kronolojisi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/05/20/soma-katliami-kronolojisi/feed/ 0
“Maden İşçisi Olmak İçin Ne İstersin?” – Halil Çelik https://meydan1.org/2013/01/24/maden-iscisi-olmak-icin-ne-istersin-halil-celik/ https://meydan1.org/2013/01/24/maden-iscisi-olmak-icin-ne-istersin-halil-celik/#respond Thu, 24 Jan 2013 08:30:10 +0000 https://test.meydan.org/2013/01/24/maden-iscisi-olmak-icin-ne-istersin-halil-celik/ Kaza meydana geliyor, Çalışma Bakanı olarak omuzumdaki yükten dolayı o gün yerin altına giriyorum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Nisan, 2012 Yaşanan bir maden kazasının ardından daha, çalışma bakanı hala yerin dibine giremedi. Ekmek parası için yerin metrelerce altında, dipsiz kuyularda çalışmak zorunda bırakılanların ölüm haberi geldi yine yeni yılın ilk haftasında Zonguldak […]

The post “Maden İşçisi Olmak İçin Ne İstersin?” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kaza meydana geliyor, Çalışma Bakanı olarak omuzumdaki yükten dolayı o gün yerin altına giriyorum

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Nisan, 2012

Yaşanan bir maden kazasının ardından daha, çalışma bakanı hala yerin dibine giremedi.
Ekmek parası için yerin metrelerce altında, dipsiz kuyularda çalışmak zorunda bırakılanların ölüm haberi geldi yine yeni yılın ilk haftasında Zonguldak madenlerinden. Kozlu maden işletmelerinde yaşanan patlamada yine işçiler öldü; bu defa sekiz madenci “kaderlerinin kurbanı” oldu. Artık normalleştirilen bu ölümlere devlet erkanı yine “çok üzülürken”, o erkanın başbakanı yaşanan vahim olaya “kader” diyerek, geride kalan madencileri de ölüme mahkum etti. Zaten daha önce de bakanının ölen madencilerin ardından “Acı çekmediler, güzel öldüler” dediği bir devletin başbakanının, madencileri ölüme mahkum etmemesi olanaksızdı.

Yaşanan katliamın yankıları son bulmamışken, madencilerin Türk bayraklarına sarılı tabutlarıyla yapılan cenaze törenlerini günlerce televizyonlarda izledik, gazetelerde okuduk. Ölümlerinin ardından birer kahraman ilan edilen “maden şehitleri”nin cenazeleri ulusal çapta bir yas havası estirdi, ölümler “bütün bir milletin acısı” haline geldi.
Ancak Zonguldak’ta yaşananlar, bayrağa sarılmış tabutlarla düzenlenen cenazeler, bizlere hiç de yabancı değildi. Bayrağa sarılmış tabutlarla dolu cenaze görüntüleri, cenazelerin ardından yakılan ağıtlar hep aynıydı; Şubat 2010’da Balıkesir’de 13, Aralık 2009’da Bursa’da 19 ve daha birçok sayısız madencinin ardından olduğu gibi…

Madenciler: Milli Kahramanlar
Ekmek parası için dipsiz karanlıklara inenlerin yanlarına alamadıkları bir şey vardır; yaşamları. Her defasında yaşamlarını yeryüzünde bırakarak yerin yüzlerce metre altına inenler, ölmeyi göze almak için neye inanırlar? Zonguldak’taki maden işçilerinin bayrağa sarılı tabutlarını koklayanları bu ölüme ikna eden şey, nedir? Yaşamak için ölmeyi göze alan bu insanların “kader”i hep aynı olur; ölümün kader olduğuna inandırılanların tek dayanağı “öldüklerinde birer kahraman” olacakları gerçeğidir.

Karanlık madenlerde yaş, renk, sınır, millet yoktur; o karanlıktakilerin tek isteği yeniden yaşayabilmektir. Herkesin bir olduğu o madenin karanlığı her yerde aynıdır; Türkiye’de, Çin’de, Şili’de, Bolivya’da, Güney Afrika’da, Yeni Zelanda’da… Çin’de ölen 203 madenci de, Yeni Zelanda’da ölen 29 madenci de, Güney Afrika’da polisin tarayarak katlettiği 34 madenci de, Zonguldak’ta ölen 8 madenci de… Ve her ölümün ardından atılan “milli birlik” naraları aynıdır. Ölenler artık birer kahramandır, “milletin bağrına basacağı evlatları”dır. “Milli kahramanlar” ilan edilen madenciler, yaşanan ölümlerin gerçekliğini gizleyemeyecektir. Bu ölümleri kahramanlaştırarak kanıksatmak, ölümlere duyulan öfkeyi bastıramayacaktır.

2010 yılında Şili’de yaşanan maden patlamasında 33 işçinin 69 gün boyunca yerin 700 metre altında mahsur kalması ve sonrasında yaşananlar, hala unutulmadı. Madencilerin yeryüzüne çıkarılacağı gün gelip çattığında ise yaşananlar şöyleydi: Şili bayrağı rengine boyalı kapsülle 700 metre derinlikten yeryüzüne taşınan madencileri bekleyen devlet başkanı ve bakanlar, “özgürlüğüne yeniden kavuşan” madencilerin kurtulduklarında attığı “Şili çok yaşa” çığlıklarıyla, “millet olarak birliğin gücünü” yeraltında geçen 69 günün ardından yeniden ilan etti. 33 insanı onlarca gün boyunca yerin dibinde bırakan devlet, yaptığını madencileri kahramanlaştırarak gizledi. Ve bu kahramanlık öyküsü madencilerin ağzından şu sözlerle döküldü, “Hepimiz çalışmaya devam edeceğiz. Madenci yüreği işte böyle bir şey.”

Maden Şehitleri, Neyin Şehidi?
Dünyanın birçok yerinde sayısız madenci bugüne kadar yaşanan patlamalarla, zehirlenmelerle, göçüklerle katledilmiş; ölenlerin ardından yaşananlarsa hep aynı olmuştur; yaşananlara dair hep derin üzüntüler duyulmuş, ölenlerin ardından hep geçici süreli yaslar tutulmuştur. Yaşanan her maden katliamının ardından yükselen “ulus olarak derin yas içindeyiz, şu kadar madencimiz şehit oldu, onlar kahramandılar” söylemleri, yaşanan katliamları unutturamayacak kadar sahtedir. O madenlerde yitecek canları sonradan ilahlaştırıp kahraman yapanlar, kendi katliamlarını gizleyemeyeceklerdir.

Aldıkları (hatta bazen de alamadıkları) yüzlerce lira karşılığında dipsiz kuyulara inenleri kahramanlık kimliğiyle uyutanlar her yerde aynıdır. İş gücünün ucuz olduğu tüm coğrafyalarda madencilere dayatılan iki gerçek vardır; aç kalmak ya da o madenlere inmek ve gerektiğinde ölmek. Yakın zamanda ölen 8 maden işçisinin ardından “üzüntülere gark olan bir millet”in ve bayraklara sarılı cenazelerin de başka bir ifadesi yoktur. Aldıkları parayla yaşayamayacaklarını bilerek yeraltına inmeye razı olanların, ölürlerse gururla arkalarında bırakacakları birer sıfatları vardır: Maden şehitleri.

Ölüme İkna Olmanın Bir Yolu Daha Var
İnsanların “milli hissiyatlarla” ölüme ikna edilemediği yerlerde ise, madencileri dipsiz karanlıklarda ölüme yollamanın başka bir yolu vardır: Daha fazla para. Şili’de saati 1 dolara çalışmak zorunda olan madencilerin durumu, ekonomik olarak “daha gelişmiş olan coğrafyalarda” farklıdır; örneğin Kanada’da madenciler saatte 25-35 dolar arasında para kazanabilmektedir. Çünkü yaşam koşularının “iyi olduğu” bir yerde, insanları ölmek için yerin metrelerce altına yollamak neredeyse imkânsızdır. Bunu yapmanın tek yolu kesenin ağzını açmak, madencilere ölüme ikna olunacak kadar para vermektir.

Ondandır ki örneğin Avusturalya’da çalışan bir madenci ayda yaklaşık 30 bin lira kazanır ve bir hayli iyi para bırakan mesleğinden yakınmaz. Onun, diğer madenciler gibi yerin metrelerce altına inerken hissettiği bir ölüm korkusu yoktur; çünkü ona yerin dibinde ölebilme ihtimali, verilen yüksek maaşlarla unutturulmuştur. O öldüğünde kahraman maden şehidi olmayacaktır. Ancak yaşamı boyunca daha çok paralar kazanma ve istediğini tüketme lüksüne sahip olmasına sebep olmuş bu ölüm mesleğini yapmış olmaktan da hiçbir pişmanlık duymayacaktır.

Devletin, maden ölümlerine söyledikleri her yerde aynıdır. Güney Afrika’da 34 madencinin polis tarafından katledildiği Marikana Katliamı’nda madencileri Apartheid rejiminden kalan “ortak amaç doktrini” ile suçlayan devlet, bu coğrafyada da 700 lira maaşı beğenmeyen ve “elim bir kaza sonucu” ölen madencilerin ardında da onları suçlu bulmuş, madencilerin “hep daha fazlasını isteyerek bulunamayacak nimetleri reddettiğini” söylemişti. Bugün 8 madencinin 1.5 ton kömür altında ölüme mahkum edildiği Kozlu maden işletmelerinde bundan tam 21 yıl önce de bir maden faciası yaşanmıştı ve 263 madenci yaşamını yitirmişti. Devlet o gün de, tıpkı bugün olduğu gibi, çok üzülmüş, “kader” olan bu ölümlerin ardından “takdir-i ilahi” diyerek yapılacak bir şey olmadığını söylemişti. Ancak unutulan bir şey vardı ki, o da bu ölümlerin ne önceden ne de şimdi kader diyerek yok sayılamayacağı gerçeğiydi.

Zonguldak Büyük Madenci Grevi
Onları yerin yüzlerce metre altında günışığına hasret bırakanlara, ölmeye mecbur bırakıp buna kader diyenlere karşı bundan 22 yıl önce, yine Zonguldak’ta birlikte haykırdı binlerce maden işçisi. 30 Kasım’da 48 bin işçiyle başlayan grevin ardından, sayılar 100 binlere ulaştığında, ölüm onlar için artık kader olmaktan çıktı, artık kader bozuluyordu. Onları bir araya getiren ne yaşayacakları “kader ortaklıkları olan şehitlik” idi ne de “uğruna şehit olunacak bir ulus” idi. Onları bir araya getiren aynı vatanın evladı olmak değil, aynı toprağın altına giriyor olma gerçeğiydi. Güney Afrika’daki, Şili’deki kardeşleri gibi…

Bu toprakların gördüğü en büyük direnişlerden olan Zonguldak Büyük Madenci Grevi yalnızca onlar için bir kırılma olmadı, farklı şehirlerden birçok işçinin gösterdiği dayanışmalarla büyüdü grev; genel grev oldu, 100 binleri buldu… ’92 yılının 4 Ocak’ında Zonguldak’tan Ankara yollarına çıkan madenciler birlikte yürüdükleri yollarda birlikte haykırdılar; gün onlarındı. Arkadaşlarıyla, aileleriyle, yaşamları için yürüdüler. Ne barikatlar durdurabildi onları ne gözaltılar… Devlet savaşı bahane edip “ulusal güvenlik” açısından tüm grevleri yasaklasa da onlar devam ettiler, sendika patronları onları yarı yolda bıraksa da onlar bu toprakların gördüğü en büyük mücadelelerden birini verdiler. Yeraltına inerken yaşamlarını yeryüzünde bırakanlar, kazmalarının ucuna takılmış ölümlerini söküp atmak için bir araya geldiler.

Onlar bu yolda yalnız değildi. Hem bu coğrafyanın hem de dünyanın farklı yerlerinden birçok kardeşleriyle birlikteydiler. Çünkü onların sınırı da milleti de yoktu. Güneşin batmadığı ülkeden, İngiltere’den, liman işçileri duydu Zonguldaklı madencilerin sesini. Güney Afrika’daki madenciler, dünyanın diğer ucundan omuz verdiler bu direnişe. Bıraktılar işlerini, yaşam için başlayan bu grevle dayanışmak için yüklemediler gemilere kömürleri, yollamadılar. Çünkü onlar sınırsızdı ve milletsizdi.

Nerede olurlarsa olsunlar hepsine biçilen rol aynıydı; ya oynayacaklardı ya da oyundan atılacaklardı. Onlarsa, kendilerine dayatılan bu oyunu oynamamayı hep birlikte seçtiler. Şimdilerde ise yalnızca ölüme mahkum edilen madencilerin değil, tüm işçilerin yapması gereken de aynı şeydir. Yıllardır süregeldiği gibi kader diye dayatılan açlığa, yoksulluğa, ölüme karşı, oynamak zorunda bırakıldıkları rolleri reddederek yaşamları için hep birlikte direnmek.

Halil Çelik

[email protected]

The post “Maden İşçisi Olmak İçin Ne İstersin?” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/01/24/maden-iscisi-olmak-icin-ne-istersin-halil-celik/feed/ 0
1934’ten 2012’ye Asturias Madencileri: “Onlar işçiydiler, devrimciydiler ve anarşisttiler” https://meydan1.org/2012/10/22/1934ten-2012ye-asturias-madencileri-onlar-isciydiler-devrimciydiler-ve-anarsisttiler/ https://meydan1.org/2012/10/22/1934ten-2012ye-asturias-madencileri-onlar-isciydiler-devrimciydiler-ve-anarsisttiler/#respond Mon, 22 Oct 2012 14:30:44 +0000 https://test.meydan.org/2012/10/22/1934ten-2012ye-asturias-madencileri-onlar-isciydiler-devrimciydiler-ve-anarsisttiler/ Birinci Enternasyonal’in anti-otoriter İspanya kanadıyla anarşizm, İspanya topraklarında dillenmeye başlamıştı. Eşek üzerinde gezenler olarak bilinen gezgin anarşistler, İberya Yarım Adası’nı köy köy dolaşıp Bakunin’in Enternasyonal’de ortaya çıkarttığı “devletsiz özgür toplum” fikirlerini işçi ve köylülerle paylaşmışlardı. İspanya’da sınıf hareketleri, 1920’li yıllarda yükselişe geçmişti. İspanya Devrimi’nin temelleri bu yıllardaki fabrika grevleriyle atılmaya başlanmıştı. 1920’den 1930’a kadar işçi […]

The post 1934’ten 2012’ye Asturias Madencileri: “Onlar işçiydiler, devrimciydiler ve anarşisttiler” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Birinci Enternasyonal’in anti-otoriter İspanya kanadıyla anarşizm, İspanya topraklarında dillenmeye başlamıştı. Eşek üzerinde gezenler olarak bilinen gezgin anarşistler, İberya Yarım Adası’nı köy köy dolaşıp Bakunin’in Enternasyonal’de ortaya çıkarttığı “devletsiz özgür toplum” fikirlerini işçi ve köylülerle paylaşmışlardı.

İspanya’da sınıf hareketleri, 1920’li yıllarda yükselişe geçmişti. İspanya Devrimi’nin temelleri bu yıllardaki fabrika grevleriyle atılmaya başlanmıştı. 1920’den 1930’a kadar işçi sınıfının sayısı, iki kat artarak iki buçuk milyona ulaşmıştı. Aynı doğrultuda, İspanya burjuvazisi de tarım topraklarının %90’ına sahip olmuştu. Ezilen sınıfın yükselen kavgasıyla 1934 Asturias Ayaklanması’nda, Asturias madencileri ellerindeki silahlar bittiğinde maden ocaklarındaki dinamitleriyle ortaya koydukları direniş, 2012’ye kadar uzanan bir gelenek oluşturacaktı.

İspanya’da sağ milliyetçi partiler, monarşinin ve kilisenin desteğiyle gittikçe güçleniyordu. Servetlerini arttırmak isteyen kilise ve monarşi, topladıkları vergilerle işçi ve köylülerin öfkelerini üzerlerine topluyorlardı.

1933’te yapılan seçimlerle parlamentoda çok yüksek bir oy alan CEDA(İspanya Özerk Sağ Konfederasyonu) tek başına hükümete geçme şansı yakalamıştı. CEDA hükümete gelmeden, parlamentoda işçilerin ücretlerinin düşürülmesi yasayla onaylanırken, hükümeti destekleyerek İspanya, zenginlerinin ve kilisenin yanında olduğunu açıkça ortaya koymuştu.

CEDA’nın hükümete tek başına geçmesi üzerine UGT(Genel İşçi Birliği Sendikası), İspanya genelinde genel grev çağrısında bulundu. Genel grev için Alianza Obrera(İşçi İttifakı) birliği oluşturuldu. PSOE’nin(İspanyol Sosyalist İşçi Partisi) de içinde bulunduğu bu ittifakın amacı, toplumsal bir devrimden çok uzakta durmaktaydı. Sadece hükümete geçecek olan CEDA’yı engelleyerek, hükümetin cumhuriyetçi saflardan oluşmasını istiyordu. UGT kendisinin kontrolünde olmayan bölgelerdeki direnişlere hiçbir şekilde destek olmama tavrını devamlı sürdürdü. Alianza Obrera Birliği, UGT’nin zayıf olduğu bölgelerdeki işçi hareketlerini kontrol etmek için oluşturulmuştu. Bu kontrol mekanizmasıyla UGT, toplumsal ve ekonomik bir sınıf kavgası vermeyecek, demokratik ‘özgürlük’ rejimi cumhuriyet fikri için mücadele edecekti.

Anarşist bir sendika olan CNT (Ulusal Emek Konfederasyonu), toplumsal devrimden uzak olan Alianza Obrera’ya katılmasa da Asturias Ayaklanması’nda en ön saflarda savaşacaktı. UGT genel grev kararı aldıktan sonra, bunu hükümete bildirerek grevi yasallaştırması için hükümete bir gün süre verdi. UGT’nin Parlamento’yla yakın temas halinde olan tutumu belki de Asturias başarısızlığının temel nedeni olacaktı. Genel grevi bir gün önceden haber alan hükümet tüm grev öncülerini bir gün öncesinden tutukladı. Ordu Barcelona’da güçlü olan CNT’nin binalarına baskınlar yaptı. Asturias grevi CNT ve UGT’nin fikir çatışmalarına rağmen başlamıştı. 4 Ekim akşamı Asturias madencileri özerk bölgenin başkenti Oviedo’ya doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Milliyetçi İspanya Ordusu, birlikler halinde gelen madencilere silahlarıyla saldırdı. Madenciler ellerindeki az sayıdaki silahla Aller ve Nalon nehirleri etrafındaki bütün sivil ve askeri muhafızların binalarını ablukaya alıp ele geçirmişlerdi. Bu hezimet sonrasında ertesi gün İspanyol milliyetçilerinin paramiliter yapılanması “silahlı escamotlar”, merkezlerdeki CNT binalarına saldırılar düzenlemeye başlamışlardı.

Asturias ayaklanması hızlı büyümüştü. Özellikle La Felguera’da madenciler, İspanya Ordusu’yla çetin bir savaş veriyordu. CNT bu sırada da ele geçirdikleri kasabalarda halk meclisleri ve devrim komiteleri oluşturuyordu. Günlük yaşamsal ihtiyaçlarını işçiler kendi oluşturdukları komitelerle karşılıyordu. Bir yandan savaş sürüyor, bir yandan da devrim gündelik yaşamlara yayılıyordu.
UGT ise yoğun olduğu bölgelerde hiyerarşik komiteler kurarak kararlar alıyor ve kararları işçilere dayatıyordu. UGT’li sendika bürokratları oluşturdukları komitelerdeanarşistleri dışlamaya çalışırken UGT’li işçiler anarşist işçilerle büyük bir dayanışma halindeydiler.

7 Ekim günü ordu güçlü bir donanma ile Aviles ve Gijon liman şehirlerine yaklaşıyordu. CNT’li delegeler silah yardımı almak için UGT’nin güçlü olduğu Madrid’e giderek silah depolarından silah istemişti. UGT Madrid’te gizli bir devrim komitesi oluşturmuş ve bu komiteye CNT’yi sokmamıştı. Komiteden silah isteyen CNT’li delegelere de silah verilmemişti.

Depolarca silahları olmasına rağmen hiçbir şekilde Asturias’lı anarşist madencilere silah gördermeyen UGT’nin bu tutumu ileride korkunç sonuçlar doğuracaktı.

Yetersiz sayıdaki silahla İspanya Ordusu’na direnen anarşistler Aviles ve Gijon’u kaybetmişlerdi. Ertesi gün de 2 liman kasabası daha kaybedilecekti. Bu liman kasabalarının düşmesi Asturias’ın kaderini değiştirecekti. İspanya Ordusu Asturias’a yaptığı askeri sevkiyatı gemilerle bu limanlardan yapacaktı.

Asturias madencileri silah yetersizliğine rağmen görkemli bir direniş sergiliyorlardı. Maden ocaklarından kamulaştırdıkları dinamitleri kendi yaptıkları mancınıklarla atarak İspanyol Ordusu’na karşılık veriyorlardı. Az sayıdaki silahında bir süre sonra mermileri tükenmiş ve Asturiaslı madencilerin ellerinde sadece dinamitleri kalmıştı. Bu dinamitleri arada metrelerin kaldığı çatışmalarda faşistlerin üzerine yakın mesafeden elle atarak kendilerini savunuyorlardı.

 

CNT – Ulusal Emek Konfederasyonu. İspanya’da en çok üyesi bulunan sendikadır.

FAI – İberya Anarşist Federasyonu.

Asturias madencileri bu denli büyük bir direniş gösterirken, sosyalist sendika UGT ılımlı ve reformist bir koalisyon oluşturarak hükümete gelme düşüncesiyle hareket ediyordu. Genel grev direnişinin barışçıl olmasını istiyor, bu yüzden ellerinde bulunan depolar dolusu silahları İspanya Ordusu’na karşı direnen Asturias madencilerine ulaştırmıyordu.

Asturias madencilerinin görkemli direnişinin ardından merkezlerde CNT’ye büyük baskı uygulandı. CNT’nin sendika büroları kapatıldı, sendika delegeleri tutuklandı. Anarşist günlük gazete Solidaridad Obrera’nın çıkmasını engellemek için gazete büroları ve matbaaları askerler tarafından basıldı.

CNT uğradığı baskılara karşı yayınladığı bildiride “Bu kavgaya giriyoruz ve bu kavgayı kazanacağız. Kapanan sendika bürolarımızı tekrar açacağız” diyerek, faşist orduya meydan okuyordu.

Gözü kara Asturias maden işçileri ellerindeki az sayıda silahlarıyla 14 gün boyunca İspanyol Ordusu’na karşı direnmişti. Asturias Direnişi’nde yaklaşık üç bin maden işçisi Franco’nun başında olduğu İspanya Ordusu tarafından öldürülmüştü. Otuz beş bine yakın kişi de tutsak düşmüştü.

Asturias madencilerinin 1934 Ayaklanması’yla oluşturduğu direniş geleneği Franco rejimin iktidar döneminde de sürecekti.

1962-1963 Asturias madencileri

Asturias madencilerinin 1934’teki direnişleri, İspanya Devrimi’ni alevlendirmişti. Faşist Franco’nun ordusuyla iktidarı ele geçirmesinin ardından da madencilerin direniş geleneği sürmüştü. Asturias vadilerinden dağlara çıkan madenciler Maquis gerillarına katılarak madenlerde başlattıkları direniş öyküsünü dağlarda da sürdürmüşlerdi.

Faşist rejimin, grevleri yasa dışı ilan etmesine rağmen 1962 yılının bahar aylarında Asturias’da birçok maden ocağında küçük çaplı grevler başlamıştı. İlk dalga grevler başarı göstermiş ve 1963 yılında elli bin işçinin bir araya geldiği büyük bir grev örgütlenmişti. Grevlerin yasadışı ilan edilmesine rağmen Franco bu grevlerden korkmuş ve bu grevleri görmezden gelmişti. Basın da sansür uygulayarak direnişi görmezden gelmeye çalışmıştı. Maden işçileri Franco’nun sendikasını reddetmiş ve maden ocaklarında kendi temsilcilerini seçip gizli bir sendikal örgütlenme oluşturmuşlardı. Grevin giderek büyümesiyle, Franco, işçilerin tüm taleplerini kabul ederek grevleri durdurmaya çalışmıştı. Franco, talepleri kabul etmesine rağmen grevlerde ön plana çıkan anarşistleri tutuklamaya başlamış, hapishanelerde işkenceden geçirmişti. Bunun üzerine anarşistler faşistlerin binalarına bombalı saldırılar gerçekleştirmişlerdi. Beş bombalı saldırı sonrasında beş anarşist tutuklanmış ve iki anarşist boğularak idam(uygulanan idam yöntemi “garroted”) edilmişti.

1934 direnişiyle İspanya’da gelenek oluşturan Asturias madencileri 62-63 grevleriyle de faşist rejimin dizlerini tekrar titretmişlerdi.

2012’de de Gelenek Sürüyor

2012 yılında ise Asturias madencileri geleneklerinden hiçbir şekilde vazgeçmediklerini bir kez daha gösterdiler. Yarım asırdan fazla süren direniş geleneklerini ister diktatörlük olsun ister demokrasi adı altında olsun tüm baskılara rağmen sürdürdüler. 2012 yılında hükümetin kemer sıkma politikalarıyla kapitalizmin krizinin işçilere ödetilmek istenmesi üzerine Asturias madencileri grev başlattılar. Yolları keserek bir dizi eylem gerçekleştirdiler. Franco rejimine karşı dinamitlerle savaştıkları gibi bu sefer de patronların kolluk kuvvetlerine karşı sokaklarda çatıştılar. 1934 Direnişi’nde dinamitleri mancınıklarla atarak efsanevi bir direniş gösteren madencilerin torunları da 2012’de kendilerinin yaptıkları el yapımı havai fişek roketleriyle kolluk kuvvetlerine karşı direndiler. 2012 yılında Asturias madencilerinin sokaklara çıkması diğer sektörlerdeki işçileri de tetikledi. Grevin sekizinci gününde sekiz bin ulaşım işçisi aldıkları kararla greve başladılar. Örgütlü mücadeleleri sonunda iki ulaşım şirketiyle toplu sözleşme yapan işçiler, şirketin haksız maaş kesintisi yapmasını engellediler ve önceki kesintilerini de geri aldılar.

1934 yılında ayaklanan Asturias maden işçileri, 2012 yılına kadar süren bir öfkenin kıvılcımı oldular. Asturias’da faşist Franco ordusuna karşı başlayan direniş kültürü ödünç alınarak 2012’de de halen sürüyor.

Furkan Çelik

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 4. sayısında yayımlanmıştır.

 

 

 

The post 1934’ten 2012’ye Asturias Madencileri: “Onlar işçiydiler, devrimciydiler ve anarşisttiler” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2012/10/22/1934ten-2012ye-asturias-madencileri-onlar-isciydiler-devrimciydiler-ve-anarsisttiler/feed/ 0