The post Çete Lideri Alaattin Çakıcı İçin Çıkartılan Aftan “Faydalanan” Erkek Bir Kadını Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan Çavuşlu mahallesinde Şehmus Altunkaynak adındaki bir erkek, yengesi olduğu öğrenilen Fahriye Altunkaynak ile kızları Esma ve Tuğba Altunkaynak’a uzun namlulu silahla saldırdı.
Saldırı sırasında Esma Altunkaynak yaşamını yitirdi. Midyat Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan Fahriye Altunkaynak’ın durumu ciddiyetini korurken, Tuğba Altunkaynak’ın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
The post Çete Lideri Alaattin Çakıcı İçin Çıkartılan Aftan “Faydalanan” Erkek Bir Kadını Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Polisler Mehmet Şerif Coşkun’u Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İzmir’in Konak ilçesi Kadifekale semtinde 13 Kasım’da 25 yaşındaki esnaf Mehmet Şerif Coşkun, Yunus polisleri tarafından darp edildi. Dün tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybeden Coşkun’un cenazesi otopsi işlemlerinin ardından ailesi tarafından teslim alındı. Coşkun’un cenazesi yarın Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Bate Köyü’ndeki mezarlığa defnedilmek üzere yola çıktı.
Coşkun’un darp edilme anına tanıklık eden ve ismini vermek istemeyen bir görgü tanığı, şunları söyledi: “Gencecik çocuk polisler tarafından acımasızca öldürüldü. Benim oğlan oradaydı, oğlumu almaya gittiğimde gerçekten Şerif’i döverek mahvetmişlerdi. Jopla kafasına yüzüne vurdular. Bir de ayağına iğne vurdular ve biber gazı sıktılar. Yani her işkenceyi o çocuğa uyguladılar. Polisler bunu niye ve niçin yaptı bilemiyorum. Şerif’in bir suçu ve hatası varsa kelepçe yapıp onu gözaltına alabilirlerdi. Fakat bu şekilde yapmadılar. Allah onun hakkını bırakmasın, istiyorum ki adalet yerini bulsun. Devlet her zaman devleti korur, ben bunu biliyorum.”
The post Polisler Mehmet Şerif Coşkun’u Katletti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Çukurova’da Öldük, Nusaybin’de Korktuk appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Lise Anarşist Faaliyet’ten Mısra Sapan
Polissin diyelim, düşünmesi bile kötü, kimsenin sana karşı çıkamayacağını öğrendiğin eğitimleri bitirmişsin. Eğitimde ilk öğrendiğinse devlet olduğun. Devlete kimse karşı çıkamaz. Devletin attığı tokat acıtmaz. Devlet şefkatlidir. Ne yapsa hakkıdır. Hakkı olup olmamasını da önemsemez çünkü hakkını, adaletini o belirler. İsterse normal, isterse anormal olur. Yasayı koyan da kaldıran da odur. Güç olmak böyle bir şeydir. Bu güç adaletinin sopasıdır. Sen de devletin sokaktaki sopasısın. Dayak da cennetten çıkma zaten, döve döve uygularsın adaleti. Nusaybin’de de cennetten bir kez daha çıkan dayağı, silah sesi efektiyle bol korkulu bir şekilde adalete dönüştürdün.
Kaymakamsın diyelim, düşünmesi bile kötü, sen daha lisedeyken hangi üniversiteyi kazanacağını, kaymakam olacağını söyleyen öğrencilerdensindir. Üniversiteyi, sağa karışıp sola karışmadan, sicilini kirletmeden bitirirsin. Tertemiz sicilinle girdiğin yazılı sınav sonrasında dört sözlü sınavda ne anlatırsın bilemeyiz ama anlatacağını anlatarak kaymakamlığı kaparsın. Görevin basittir. Sen ortacısındır. Üsttekilerle alttakilerin dengesini kurarsın, bir dört sözlüde öğrendiğin kıvırma da senin görevindir. Cahil cühela tayfası polisler dağıtırsa sen toparlarsın ortalığı. Polisi ezdirmeden olayları geçiştirirsin. Polis sekiz yaşında bir çocuğu apar topar yakalayıp sürükleyerek yürüttüğünde olay duyulmasın diye herkesi sen susturursun. Baktın olay gündemleşti, “münferit bir olay” atmosferinde açıklamalar yaparsın. Nusaybin olayı yaklaşık yirmi gün önce gerçekleşmiş. Görüntüler gündemleşince bir kaymakamlık açıklaması yapıldı. Polislere taş atan kişilerin kovalandığı gibi bir kıvırma için ancak ve ancak dört ayrı sözlü sınavı geçmek gerekir.
Savcısın diyelim, düşünmesi bile kötü, en sükseli hukuk fakültelerini kazanmış okumuş bitirmişssin. En zor sınavı atlatmış, savcılığı kazanmışsın. Kimsenin kayırmasına ihtiyacın yok. Kimse sana söz söyleyemez. Çünkü sen devletin adaletini sağlayacaksın. Bazen birileri kulağına fısıldayabilir, fısıltıları dinlersen ve söylenenleri yaparsan yükselirsin. Birilerini aldırıp birilerini bıraktırabilirsin. Birisinin evinden sokağa çıkmasını yasaklayabilirsin. Evden çıkartmayan ülkeden de çıkartmaz isterse. Çıkartmadın da uzattıkça uzattın ya bir annenin isteğini. Böylece dolaylı olarak kimin yaşayıp yaşamayacağını da belirledin. Senin vicdanın gerçeklerle alakalı değil gerekçelerle ve görevini yapıp yapmadığınla alakalıdır. Sen adaletin kılıcısın ya kestiğin el de kol da senindir.
Çocuklar ölüyor. Bazılarımızı yasalarınızla, bazılarımızı da yasalarınızı çiğneyerek öldürüyorsunuz. Bazen direkt vurarak öldürüyorsunuz bazen de dolaylı öldürüyorsunuz.
Çocuklar mutsuz. Bizi korkutuyorsunuz, korkuyla büyümemizi istiyorsunuz. Korkan itaatkârlaşır. Açlık ve yoksulluk içinde yaşıyoruz. Reklamları izletiyorsunuz ama izlediklerimize ulaşamadığımız bir dünya yaratıyorsunuz.
Sadece siz yoksunuz yaşamımızda, korkuyu cesarete çevirenlerle dolu dünya. Ve çocuk da olsak biliyoruz gerçek korkağın siz olduğunuzu.
Direkt ya da dolaylı olarak devletlerin öldürdüğü tüm çoçukları selamlayalım. Ve korkuttuğu ve yoksullaştırdığı çocuklara seslenelim: “Bir oyun oynayalım, devleti yıkma oyunu; yaratmak için mutlu dünyayı!”
Mısra Sapan
The post Çukurova’da Öldük, Nusaybin’de Korktuk appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post 128 İşçi Haklarını İstedikleri İçin İşten Çıkarıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mardin’in Mazıdağı ilçesindeki Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Fabrikası’nın Diyarbakır-Mardin-Mazıdağı Demiryolu inşaatında çalışan işçiler, kötü çalışma koşullarını protesto etmek için işi bıraktı. Koronavirüs salgını sürecinde ve sokağa çıkma yasağı döneminde fabrikadan dışarıya çıkmalarına izin verilmeyerek çalıştırılan işçiler, 14 saate çıkarılan çalışma saatlerinin ve aldıkları ücretlerin miktarında düzenleme talep etti. Ancak fabrika yönetimi, bu sabah 128 işçiyi içeriye almadı. Bunun üzerine de işçiler fabrika önünde oturma eylemi başlattı.
Eylemlerini sürdüren işçilere jandarma komutanı ve şantiye şefi tarafından iş çıkışlarının verildiği bildirilerek, bölgeden ayrılmaları istendi.
The post 128 İşçi Haklarını İstedikleri İçin İşten Çıkarıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post HDP’li Belediyelere Kayyum Atanmasına Son Hız Devam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin 31 Mart seçimlerinde yüzde 70.45 oyla kazandığı Kızıltepe Belediyesi’ne de kayyum atandı.
İçişleri Bakanlığı, HDP yönetimindeki Mardin’in Kızıltepe Belediyesi Eşbaşkanı Nilüfer Elik Yılmaz’ı görevden alarak Yılmaz’ın yerine Kızıltepe Kaymakamı Hüseyin Çam’ı kayyum olarak atadı.
Sabah saatlerinde belediye binasına girmek isteyen Yılmaz, burada polis engeliyle karşılaştı. Eşbaşkan Yılmaz, görevden alındığına dair tebligatı istedi. Ancak kendisine bununla ilgili herhangi bir tebligat yapılmadı.
Mardin Valiliği, yaptığı açıklamada Yılmaz’ın hakkında açılan soruşturmalardan kaynaklı görevden uzaklaştırıldığını ileri sürüldü.
The post HDP’li Belediyelere Kayyum Atanmasına Son Hız Devam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Erdoğan Vaadini Tuttu: Amed, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine Kayyum appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İçişleri Bakanlığınca Amed, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları görevlerinden uzaklaştırıldı. Diyarbakır’a Diyarbakır Valisi Güzeloğlu, Mardin’e Mardin Valisi Yaman, Van’a Van Valisi Bilmez kayyum olarak atandı.
Yapılan uzun açıklamada birçok bahane sıralanırken eşbaşkanlık uygulaması terör faaliyeti olarak gösterilip belediye başkanları hakkında örgüt propagandası nedeniyle açılan davalar gerekçe gösterildi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yozgat’ta 25 Şubat 2019 tarihinde yaptığı konuşmada “Kayyum atanan yerleri geri alacağız diyorlar. Benim vatandaşım bunları geri almana fırsat veriyorsa, devletin imkanlarını Kandil’e gönderecek olursanız yine kayyumlarımızı atarız.” demişti.
Operasyonlar üzerine HDP’den açıklama geldi. Başkanların görevden alınmasının açık bir siyasi darbe olduğunun vurgulandığı açıklamada “Bu aynı zamanda Kürt halkının siyasi iradesine dönük açık ve düşmanca bir tutumdur. İçişleri Bakanlığı hak ve özgürlüklerin gasp edilmesinin, provokasyonların, demokrasinin zerresini bile bırakmayan karar ve uygulamaların tetikçisidir ve bir darbe odağıdır.” denildi.
The post Erdoğan Vaadini Tuttu: Amed, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine Kayyum appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Çözüm Süreci’nde Kurulan “Yaşayan Diller Enstitüsü” Kapatılıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mardin Artuklu Üniveritesi’ne bağlı Yaşayan Diller Enstitüsü için üniversite senatosu kapatma kararı aldı. Karar onay için YÖK’e gönderildi
Mardin Artuklu Üniversitesi’nde çözüm süreci döneminde kurulan Yaşayan Diller Enstitüsü için üniversite senatosu kapatma kararı aldı. 2009 yılında eğitime başlayan enstitüde Kürt Dili ve Kültürü anabilim dalı kurulmuş, sonraki yıllarda Süryanice ve Arapça yüksek lisans dalları açıldı. Zaman içerisinde Kürtçe geri planda kalmış ve Arapça popüler hale gelmişti. Üniversite senatosu son toplantıda Enstitü’nün kapatılması kararı aldı ve karar onay için YÖK’e gönderildi.
2019-2020 yılı için öğrenci alma duyurusu yapılmıştı.
The post Çözüm Süreci’nde Kurulan “Yaşayan Diller Enstitüsü” Kapatılıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mardin’de 24 Temmuz günü gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü tutuklandı. 3 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklananların arasında DBP il başkanı da var.
İlde HDP ve DBP’nin yönetici ve üyelerinin ‘terör’ bahanesiyle gözaltına alındığı soruşturmada 3 kişinin de halen arandığı belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada geçtiğimiz hafta HDP ve DBP’nin parti binaları ile bazı adreslere basılmıştı. İşlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan DBP İl Başkanı Şeyhmus Sun, HDP Parti Meclisi üyesi Alaattin Semir Zuğurli, Nusaybin Belediye Meclis üyesi Sedat Ay ve DBP’li Leyla Bozkurt dün gece tutuklandı.
Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı Ferhat Kut, Diyarbakır’ın Bismil Belediye Meclis üyesi Gülşen Özer ve Nusaybin Belediye Meclis üyesi Emin Alkan ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mardin’de Kayyım Kaymakamlara ‘FETÖ’ Gözaltısı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Ömerli kayyım kaymakamı Erol Korkmaz ve Dargeçit kayyım kaymakamı Mehmet Yaşar Yeşiltaş’a İçişleri Bakanlığı tarafından ‘FETÖ’ soruşturması dahilinde geçici olarak açığa alınmıştı. Sonrasında ise gözaltına alındılar.
The post Mardin’de Kayyım Kaymakamlara ‘FETÖ’ Gözaltısı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mardin’de 3 Mahallede Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Mardin’de Artuklu ilçesine bağlı 3 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlçenin kırsal mahallelerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının nedeninin “askeri operasyonlar” olduğu öğrenildi. Sokağa çıkma yasağının ne zaman biteceği açıklanmadı.
The post Mardin’de 3 Mahallede Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanı Necla Yıldırım Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Hakkında, “Yakalama kararı” olduğu bahanesiyle gözaltına alınan Necla Yıldırım, Çanakkale Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.
Necla Yıldırım, 14 Temmuz 2016 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmış ve yerine ilçe kaymakamı kayyum olarak atanmıştı.
The post Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanı Necla Yıldırım Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>“Bak, bu Erdoğan’ın eseridir. Erdoğan baksın! Zavallı halkı ne hale getirdiğini görsün! Bir göz odada, altı güne dayanamayıp intihar eden… Ve bu da zavallı annesidir. Dünya baksın, görsün! Erdoğan, Esedullah Timi’yle Nisêbîn girmiş! Allahsızlar Nisêbîn’e girmişler…”
Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde, 20 Kasım günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklar, devletin askerleri, tankları, panzerleriyle talan edildi. Yağdırılan bombalarla, doğrudan hedef alınarak açılan ateşlerle, bir halk, devlet eliyle yine katledilmek istendi. Nisêbîn’de süren sokağa çıkma yasağı sebebiyle, engelli annesini altı gün boyunca hastaneye götüremeyen Emin Öz, evinde kendini astı. İşte yukarıda yazılı olan cümleler de, Öz’ün ölümünü belgeleyen bir komşusunun ya da akrabasının kaydettiği görüntülerde sarf ettiği sözlerdi.
Devlet korktuğunda… İlçeye giden tüm giriş-çıkış noktaları, aynı devletin kollukları tarafından tutulur. Ardından, sokakta kalanın ne olursa olsun “imha edileceği” şekilde, sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar, hedef ayırt etmeksizin, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek… katleder.
Devlet korktuğunda… Sıkıyönetimin uygulandığı bölgede bulunan evler ve iş yerleri ayrım gözetmeden ve içinde kim olduğuna bakılmadan yakılır, yıkılır.
Devlet korktuğunda… Keskin nişancılar ya da profesyonel katiller, evinin önündeki merdivenlerde otururken beş çocuk annesi bir kadını da; yerde yatan yaralıya yardım etmeye çalışan 75 yaşındaki bir kadını da katleder. Katledilenler sokaklarda teşhir edilir, yakılanların başında halay çekilir, kentin tüm duvarlarına ırkçı nefret kusan yazılar kazınır. Sokaklarda panzerler, akrepler, TOMA’lar, tanklar… Günler boyu kesilen su, elektrik…
Devlet korktuğunda… Yiyecek yoktur; yemek pişirmek için bahçede yakılan ateşe atılan bomba vardır. Hastane yoktur, yaralıya gelen ambulansa açılan ateş vardır.
Devlet, korktuğunda, gelir. Sûr’a, Bismil’e, Farqîn’e, Cizîr’e, Nisêbîn’e ve Dêrik’e… Devlet, bu topraklara, asla var olmadığının ve hiçbir zaman da var olamayacağını bilmenin korkusuyla gelir.
Bu gelişin bir öncesi de vardır elbet.
Özyönetim bölgelerine gelmeden önce 6000 kişilik ordusuyla başlattığı “motivasyon operasyonlarıyla”; sözde ele geçirildiği iddia edilen dağları ve ovaları, kollukların başarısı gibi gösterilmesiyle; askerinin, polisinin ve hatta savcısının bayrak açarak çektiği hatıra fotoğraflarıyla devlet, sanki korkmuyormuş gibi göstermek için çabalar. Ama devlet korkar ve tam da bu korkuyla gelir; yakar, yıkar, talan eder ve katleder.
Varlık sorusu, hiçbir şeyin olmamasının değil, bir şeylerin var olmasının yarattığı bir şaşkınlığın sorusudur. Var olmak, “orada olmak” ya da “orada olan varlık” olmak demektir. Tam da bu yüzden, öncelikli olarak mekanla ilişkilidir. Yani var olmak, bir mekanda fiziki olarak bulunmaktır. Eğer “o” mekanda ise vardır, değilse yoktur.
İşte devletin hissettiği korku da, orada -Kürdistan’da- olamamanın; daha basit tanımıyla olmamanın yarattığı korkudur. Çünkü devlet, tarihler boyunca ne Sur’da ne Bismil’de ne Cizîr’de ne de bölgenin başka bir noktasında var olabilmiştir. Katliamların ve yıkımların sebebiyse failinin doğrudan devlet olduğu Tahir Elçi’nin cenazesinde Demirtaş’ın söylediği “devletsizlik” hali değildir. Çünkü devletin varlığı zaten, doğrudan bir şekilde, yok edişlerin, katledişlerin ve “faili belli” cinayetlerin üzerinde yükselmektedir; Kürt halkı ise tarihinin en başından bu yana var olmak yani yaşamak için direnmiştir.
Kaçınılmaz olarak, devletin bu gelişinin bir de gidişi olacaktır; tıpkı Farqîn’de geri çekilen askerlerin görüntülerindeki gibi. Devlet, halkın yuhalamaları arasında, ıslıkları eşliğinde, sloganlarının yankılanışında gidecektir bu topraklardan ve özgür yaşamdan. Bir halkın yenilmezliğin görüntüsünde “yok olup” gidecektir. Dilden dile yayılan bu slogandaki gibi gidecektir:
Siwar Hatin Peya Çun!
Serhat Budak
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>