nusaybin – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 27 Nov 2020 16:07:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Nusaybin’de Sokağa Çıkma Yasağı Döneminde Katledilenlerin Soruşturması Rafa Kaldırıldı https://meydan1.org/2020/11/27/nusaybinde-sokaga-cikma-yasagi-doneminde-katledilenlerin-sorusturmasi-rafa-kaldirildi/ https://meydan1.org/2020/11/27/nusaybinde-sokaga-cikma-yasagi-doneminde-katledilenlerin-sorusturmasi-rafa-kaldirildi/#respond Fri, 27 Nov 2020 16:07:34 +0000 https://meydan.org/?p=67097 Mardin’in Nusaybin ilçesinde 1 Ekim 2015’te başlayan ve aralıklarla toplamda 8 defa ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında hasta, engelli, hastaneye kaldırılamayanlar dahil 25 insan yaşamını yitirdi. yaşamını yitirenlerin 24’ü ile ilgili başlatılan soruşturmalarda bugüne kadar bir arpa boyu yol alınmazken, hayatını kaybedenlerin dosyaları “Daimi Arama Kararı” verilerek, rafa kaldırıldı. Sokağa çıkma yasakları sırasında kolluk […]

The post Nusaybin’de Sokağa Çıkma Yasağı Döneminde Katledilenlerin Soruşturması Rafa Kaldırıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’in Nusaybin ilçesinde 1 Ekim 2015’te başlayan ve aralıklarla toplamda 8 defa ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında hasta, engelli, hastaneye kaldırılamayanlar dahil 25 insan yaşamını yitirdi. yaşamını yitirenlerin 24’ü ile ilgili başlatılan soruşturmalarda bugüne kadar bir arpa boyu yol alınmazken, hayatını kaybedenlerin dosyaları “Daimi Arama Kararı” verilerek, rafa kaldırıldı.

Sokağa çıkma yasakları sırasında kolluk kuvvetlerinin açtıkları ateş sonucu yaşamını yitirenler insan hakları örgütlerinin raporlarına da yansıdı. Sivillerle ilgili insan hakları örgütleri tarafından yapılan “etkin soruşturma yürütülmesi” çağrısına rağmen aradan geçen 5 yılda tek bir kolluk görevlisinin ifadesi alınmadı.

Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından toplanan veriler üzerinden Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen oradan da Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan fezlekede, öldürülenlerin faillerinin aksine öldürülenler ile ilgili araştırma yapıldığı ortaya çıktı. Hazırlanan fezlekede hayatını kaybedenlerin kimlik bilgilerinin ardından PKK’nin tarihçesi anlatıldı. Ardından sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan olayların sıralandığı fezlekede, kolluk kuvvetlerinin açtığı tüm ateşler için “usulüne uygun olarak yapılan silahlı müdahale” ifadelerine yer verildi.

Sivil can kayıplarına ilişkin olayların anlatımı ile devam eden fezlekede, öldürülen sivillerin cenaze törenlerine yer verildi. Facebook sayfaları ile yerel internet gazeteleri üzerinden elde edildiği belirtilen cenaze törenlerine ilişkin fotoğraflara yer verilen fezlekede, cenaze törenlerinde “Şehit Namirin” yazılı pankartların taşınması, tabutların sarı, kırmızı, yeşil flamalara sarılması ile “örgüt propagandası yapıldığı” iddiasına yer verildi.

Yaşamını Yitirenlerin tamamının sosyal medya hesapları incelenerek, paylaşımlarına fezlekede yer verilirken, 15 yaşındaki Hakan Doğan ile ilgili fezlekede “örgüt mensubu” ifadesi kullanıldı. Hakan Doğan’ın Facebook profilinde yüzü tamamen kapalı bir kişinin fotoğrafının bulunmasına da yer verilen fezlekede, bir arkadaşının “Canım kardeşim seni çok özledim inan ki… Ş. Hakan Doğan” ifadelerinin yer aldığı bir paylaşımda bulunduğu ve sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğraflar ile “örgüt propagandası yaptığı” yönünde iddialara yer verildi.

İnsan hakları örgütlerinin hazırladığı raporlara göre; Nusaybin’de 1 Ekim’de ilan edilmeye başlanan 7 sokağa çıkma yasağı sırasında Ahmet Sönmez (54), Şahin Turan (25), Selamet Yeşilmen (44), Hasan Dal (45), Musur Aslan (19), Abdulkadir Yılmaz (65), Muhammet Altunkaynak (20), Nurhan Kaplan (45), Şerif Alpar (55), Sedat Güngör (22), Mehmet Emin İnan (55), Cudi Teber (23), Mahsum Akdoğan (19), Fehime Aktı (56), Hakan Doğan (15), Medeni Orak (45), Rohat Karakoç (25), Hasan Korkmaz (60), Mehmet Pitek (40), Heyhat Müjde (43), Saadet Müjde (19), Fehime Kurumaz (11), Dilşa Ak (59) ve Emire Gök (39) hayatını kaybetti. Ayrıca Emin Öz (55) 1 Ekim’de ilan edilen ve 6 gün süren yasak sırasında engelli annesini hastaneye kaldıramadığı için yaşamına son verdi.

Kaynak: MA

The post Nusaybin’de Sokağa Çıkma Yasağı Döneminde Katledilenlerin Soruşturması Rafa Kaldırıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/11/27/nusaybinde-sokaga-cikma-yasagi-doneminde-katledilenlerin-sorusturmasi-rafa-kaldirildi/feed/ 0
Nusaybin’de Dört Kadın Tutuklandı https://meydan1.org/2020/10/26/nusaybinde-dort-kadin-tutuklandi/ https://meydan1.org/2020/10/26/nusaybinde-dort-kadin-tutuklandi/#respond Mon, 26 Oct 2020 16:22:00 +0000 https://meydan.org/?p=65792 Nusaybin’de 21 Ekim günü gözaltına alınan 4 kadın “örgüte yardım yapmak” iddiası ile tutuklandı. Mardin’in Nusaybin ilçesinde 21 Ekim günü 6 kadın 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı dönemine ait görüntülerin incelenmesi sonucu gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan kadınlardan ikisi önceki gün serbest bırakılırken, gözaltı işlemleri devam eden 4 kadın bugün Nusaybin Adliyesi’ne sevk […]

The post Nusaybin’de Dört Kadın Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Nusaybin’de 21 Ekim günü gözaltına alınan 4 kadın “örgüte yardım yapmak” iddiası ile tutuklandı.

Mardin’in Nusaybin ilçesinde 21 Ekim günü 6 kadın 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı dönemine ait görüntülerin incelenmesi sonucu gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan kadınlardan ikisi önceki gün serbest bırakılırken, gözaltı işlemleri devam eden 4 kadın bugün Nusaybin Adliyesi’ne sevk edildi. Adliyeye sevk edilen Selime Ericek (60), Halime Akçin (45), Heybet Akçin (35) ve Yazi (Ayşe) Otman isimli 4 kadın, koronavirüs gerekçe gösterilerek, Mardin Adliyesi’ne getirilmek yerine Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile Mardin Savcılığı’na bağlandı. Savcılık ifadesi alınan kadınların incelenen görüntülerde sokağa çıkma yasağı döneminde çekilen görüntülerde “parke taşı taşıdıkları görüldüğü” iddia edildi. 

Kadınlar ifadelerinde üzerlerine atılı suçlamaları reddederken, savcılık kadınları “örgüte yardım etmek” iddiası ile tutuklanmalarını isteyerek, Mardin Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Hakimliğe sevk edilen kadınlar aynı gerekçelerle tutuklanarak, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. 

Tutuklanan kadınlardan Selime Ericek’in yakınları akli dengesinin tam olarak yerinde olmadığı ve sağlık sorunlarının olduğunu belirtti.

The post Nusaybin’de Dört Kadın Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/10/26/nusaybinde-dort-kadin-tutuklandi/feed/ 0
Çukurova’da Öldük, Nusaybin’de Korktuk https://meydan1.org/2020/05/10/cukurovada-olduk-nusaybinde-korktuk/ https://meydan1.org/2020/05/10/cukurovada-olduk-nusaybinde-korktuk/#respond Sun, 10 May 2020 12:23:59 +0000 https://meydan.org/?p=58259 Lise Anarşist Faaliyet’ten Mısra Sapan Polissin diyelim, düşünmesi bile kötü, kimsenin sana karşı çıkamayacağını öğrendiğin eğitimleri bitirmişsin. Eğitimde ilk öğrendiğinse devlet olduğun. Devlete kimse karşı çıkamaz. Devletin attığı tokat acıtmaz. Devlet şefkatlidir. Ne yapsa hakkıdır. Hakkı olup olmamasını da önemsemez çünkü hakkını, adaletini o belirler. İsterse normal, isterse anormal olur. Yasayı koyan da kaldıran da […]

The post Çukurova’da Öldük, Nusaybin’de Korktuk appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Lise Anarşist Faaliyet’ten Mısra Sapan

Polissin diyelim, düşünmesi bile kötü, kimsenin sana karşı çıkamayacağını öğrendiğin eğitimleri bitirmişsin. Eğitimde ilk öğrendiğinse devlet olduğun. Devlete kimse karşı çıkamaz. Devletin attığı tokat acıtmaz. Devlet şefkatlidir. Ne yapsa hakkıdır. Hakkı olup olmamasını da önemsemez çünkü hakkını, adaletini o belirler. İsterse normal, isterse anormal olur. Yasayı koyan da kaldıran da odur. Güç olmak böyle bir şeydir. Bu güç adaletinin sopasıdır. Sen de devletin sokaktaki sopasısın. Dayak da cennetten çıkma zaten, döve döve uygularsın adaleti. Nusaybin’de de cennetten bir kez daha çıkan dayağı, silah sesi efektiyle bol korkulu bir şekilde adalete dönüştürdün.

Kaymakamsın diyelim, düşünmesi bile kötü, sen daha lisedeyken hangi üniversiteyi kazanacağını, kaymakam olacağını söyleyen öğrencilerdensindir. Üniversiteyi, sağa karışıp sola karışmadan, sicilini kirletmeden bitirirsin. Tertemiz sicilinle girdiğin yazılı sınav sonrasında dört sözlü sınavda ne anlatırsın bilemeyiz ama anlatacağını anlatarak kaymakamlığı kaparsın. Görevin basittir. Sen ortacısındır. Üsttekilerle alttakilerin dengesini kurarsın, bir dört sözlüde öğrendiğin kıvırma da senin görevindir. Cahil cühela tayfası polisler dağıtırsa sen toparlarsın ortalığı. Polisi ezdirmeden olayları geçiştirirsin. Polis sekiz yaşında bir çocuğu apar topar yakalayıp sürükleyerek yürüttüğünde olay duyulmasın diye herkesi sen susturursun. Baktın olay gündemleşti, “münferit bir olay” atmosferinde açıklamalar yaparsın. Nusaybin olayı yaklaşık yirmi gün önce gerçekleşmiş. Görüntüler gündemleşince bir kaymakamlık açıklaması yapıldı. Polislere taş atan kişilerin kovalandığı gibi bir kıvırma için ancak ve ancak dört ayrı sözlü sınavı geçmek gerekir.

Savcısın diyelim, düşünmesi bile kötü, en sükseli hukuk fakültelerini kazanmış okumuş bitirmişssin. En zor sınavı atlatmış, savcılığı kazanmışsın. Kimsenin kayırmasına ihtiyacın yok. Kimse sana söz söyleyemez. Çünkü sen devletin adaletini sağlayacaksın. Bazen birileri kulağına fısıldayabilir, fısıltıları dinlersen ve söylenenleri yaparsan yükselirsin. Birilerini aldırıp birilerini bıraktırabilirsin. Birisinin evinden sokağa çıkmasını yasaklayabilirsin. Evden çıkartmayan ülkeden de çıkartmaz isterse. Çıkartmadın da uzattıkça uzattın ya bir annenin isteğini. Böylece dolaylı olarak kimin yaşayıp yaşamayacağını da belirledin. Senin vicdanın gerçeklerle alakalı değil gerekçelerle ve görevini yapıp yapmadığınla alakalıdır. Sen adaletin kılıcısın ya kestiğin el de kol da senindir.

Çocuklar ölüyor. Bazılarımızı yasalarınızla, bazılarımızı da yasalarınızı çiğneyerek öldürüyorsunuz. Bazen direkt vurarak öldürüyorsunuz bazen de dolaylı öldürüyorsunuz.

Çocuklar mutsuz. Bizi korkutuyorsunuz, korkuyla büyümemizi istiyorsunuz. Korkan itaatkârlaşır. Açlık ve yoksulluk içinde yaşıyoruz. Reklamları izletiyorsunuz ama izlediklerimize ulaşamadığımız bir dünya yaratıyorsunuz.  

Sadece siz yoksunuz yaşamımızda, korkuyu cesarete çevirenlerle dolu dünya. Ve çocuk da olsak biliyoruz gerçek korkağın siz olduğunuzu.

Direkt ya da dolaylı olarak devletlerin öldürdüğü tüm çoçukları selamlayalım. Ve korkuttuğu ve yoksullaştırdığı çocuklara seslenelim: “Bir oyun oynayalım, devleti yıkma oyunu; yaratmak için mutlu dünyayı!”

Mısra Sapan  

The post Çukurova’da Öldük, Nusaybin’de Korktuk appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/10/cukurovada-olduk-nusaybinde-korktuk/feed/ 0
Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/ https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/#respond Wed, 31 Jul 2019 11:11:45 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47435 Mardin’de 24 Temmuz günü gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü tutuklandı. 3 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklananların arasında DBP il başkanı da var. İlde HDP ve DBP’nin yönetici ve üyelerinin ‘terör’ bahanesiyle gözaltına alındığı soruşturmada 3 kişinin de halen arandığı belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada geçtiğimiz hafta HDP ve DBP’nin parti binaları […]

The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’de 24 Temmuz günü gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü tutuklandı. 3 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklananların arasında DBP il başkanı da var.

İlde HDP ve DBP’nin yönetici ve üyelerinin ‘terör’ bahanesiyle gözaltına alındığı soruşturmada 3 kişinin de halen arandığı belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada geçtiğimiz hafta HDP ve DBP’nin parti binaları ile bazı adreslere basılmıştı. İşlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan DBP İl Başkanı Şeyhmus Sun, HDP Parti Meclisi üyesi Alaattin Semir Zuğurli, Nusaybin Belediye Meclis üyesi Sedat Ay ve DBP’li Leyla Bozkurt dün gece tutuklandı.

Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı Ferhat Kut, Diyarbakır’ın Bismil Belediye Meclis üyesi Gülşen Özer ve Nusaybin Belediye Meclis üyesi Emin Alkan ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

The post Mardin’de HDP ve DBP’li 4 Yönetici Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/07/31/mardinde-hdp-ve-dbpli-4-yonetici-tutuklandi/feed/ 0
Nusaybin’de Yıkılan Mahallelerde Yasak Kaldırıldı https://meydan1.org/2018/04/21/nusaybinde-yikilan-mahallelerde-yasak-kaldirildi/ https://meydan1.org/2018/04/21/nusaybinde-yikilan-mahallelerde-yasak-kaldirildi/#respond Sat, 21 Apr 2018 16:10:57 +0000 https://seninmedyan.org/?p=36123 Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Fırat, Dicle, Yenişehir, Abdulkadirpaşa, Zeynel Abidin ve Kışla mahallelerinde, 14 Mart 2016 tarihinden bu yana süren “sokağa çıkma yasağı” kaldırıldı. Bu mahallelerde, devletin operasyonu sonucu yasak sırasında binlerce ev ve işyeri tamamen yıkılmış ve yerlerine TOKİ konutlarının yapımına başlanmıştı.

The post Nusaybin’de Yıkılan Mahallelerde Yasak Kaldırıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Fırat, Dicle, Yenişehir, Abdulkadirpaşa, Zeynel Abidin ve Kışla mahallelerinde, 14 Mart 2016 tarihinden bu yana süren “sokağa çıkma yasağı” kaldırıldı.

Bu mahallelerde, devletin operasyonu sonucu yasak sırasında binlerce ev ve işyeri tamamen yıkılmış ve yerlerine TOKİ konutlarının yapımına başlanmıştı.

The post Nusaybin’de Yıkılan Mahallelerde Yasak Kaldırıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/04/21/nusaybinde-yikilan-mahallelerde-yasak-kaldirildi/feed/ 0
Bir Yalan Daha Çöktü: Ceylanpınar Davası’nda Herkes Beraat Etti https://meydan1.org/2018/03/01/bir-yalan-daha-coktu-ceylanpinar-davasinda-herkes-beraat-etti/ https://meydan1.org/2018/03/01/bir-yalan-daha-coktu-ceylanpinar-davasinda-herkes-beraat-etti/#respond Thu, 01 Mar 2018 20:37:24 +0000 https://seninmedyan.org/?p=30570 Ceylanpınar’da  iki polisin öldürülmesi davasında iki buçuk yıl sonra beraat çıktı. Dördü tutuklu dokuz kişi beraat etti. Bu kararla iki polisin öldürülme olayı ile ilgili “sanık” adlandırılabilecek kimse  kalmadı. Davada tutuklu yargılanan gençlerin avukatı Hüseyin Akay,  bunun beklenen bir karar olduğunu, devam eden davada herhangi bir hukuki delilin olmadığını söyledi. Davada yargılanan gençlere yöneltilen suçlamalar arasında […]

The post Bir Yalan Daha Çöktü: Ceylanpınar Davası’nda Herkes Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ceylanpınar’da  iki polisin öldürülmesi davasında iki buçuk yıl sonra beraat çıktı. Dördü tutuklu dokuz kişi beraat etti. Bu kararla iki polisin öldürülme olayı ile ilgili “sanık” adlandırılabilecek kimse  kalmadı. Davada tutuklu yargılanan gençlerin avukatı Hüseyin Akay,  bunun beklenen bir karar olduğunu, devam eden davada herhangi bir hukuki delilin olmadığını söyledi. Davada yargılanan gençlere yöneltilen suçlamalar arasında yer alan “…öldürülen polislerin karşı dairesini kiralamak ve daha sonra da Suriye’den gelen bir grupla birlikte balkondan girerek polisleri öldürmek.” iddiası, polislerin evinde yapılan aramada gençlerden hiçbirinin parmak izine rastlanmamıştı. Evde, polislerin evine hiç gitmediğini iddia eden polis memuru Burak Koru’nun parmak izi bulunmuştu.

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te, polis memurları Feyyaz Yumuşak  ve Okan Uçar evlerinde başlarından vurularak öldürülmüştü. “Çözüm Süreci” olarak adlandırılan ateşkes-müzakere dönemini bitirerek, sokağa çıkma yasakları,ablukalar ve katliamların yaşanmasının yaşandığı sürecin miladı sayılan bu olay sonrası devlet, “terörle mücadele konsepti” adı altında savaş sürecine geçmişti. 23-24 Temmuz’da Kandil’e yönelik hava operasyonu sonrası, saldırılar Bakur’a yoğunlaşmıştı. Devlet tarafından, ağır silahların kullanıldığı, yaklaşık bir yıl süren operasyonlar sonrası Cizre,Sur,Şırnak, Silopi,Nusaybin ve Yüksekova’da ağır bir yıkım yaşanmıştı.

Bu süreçte yaşanan saldırılarda Cizre’deki bodrumlarda yakılarak katledilenler, evinin önünde vurularak yaşamını yitiren ve cenazesi 7 gün boyunca yerde kalan Taybet İnan  (Taybe Ana),  yine Cizre’de katledildikten sonra, annesi tarafından bedeni bir derin dondurucuya konulan 10 yaşındaki Cemile Çağırga, bu kanlı ve karanlık sürecin akılda kalan  trajik örneklerinden sadece birkaçı.

 

The post Bir Yalan Daha Çöktü: Ceylanpınar Davası’nda Herkes Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/01/bir-yalan-daha-coktu-ceylanpinar-davasinda-herkes-beraat-etti/feed/ 0
Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Cengiz Kök Tahliye Edildi https://meydan1.org/2017/12/14/nusaybin-belediye-esbaskani-cengiz-kok-tahliye-edildi/ https://meydan1.org/2017/12/14/nusaybin-belediye-esbaskani-cengiz-kok-tahliye-edildi/#respond Thu, 14 Dec 2017 16:13:32 +0000 https://seninmedyan.org/?p=23567 Tutuklu Nusaybin Belediye eşbaşkanları Cengiz Kök ve Sara Kaya hakkında açılan davanın 2’nci duruşması görüldü. Eşbaşkanlardan Kök tahliye edildi. Mardin’in Nusaybin ilçesinde 13 Ocak günü evlerine yapılan baskınla gözaltına alındıktan 14 gün sonra tutuklanan belediye eş başkanları Sara Kaya ve Cengiz Kök hakkında açılan davanın 2’nci duruşması görüldü. “devletin birlik ve bütünlüğünü bozma” iddiası ile […]

The post Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Cengiz Kök Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Tutuklu Nusaybin Belediye eşbaşkanları Cengiz Kök ve Sara Kaya hakkında açılan davanın 2’nci duruşması görüldü. Eşbaşkanlardan Kök tahliye edildi.

Mardin’in Nusaybin ilçesinde 13 Ocak günü evlerine yapılan baskınla gözaltına alındıktan 14 gün sonra tutuklanan belediye eş başkanları Sara Kaya ve Cengiz Kök hakkında açılan davanın 2’nci duruşması görüldü. “devletin birlik ve bütünlüğünü bozma” iddiası ile yargılanan eşbaşkanların duruşması Mardin 4’nücü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. HDP ve DBP il ve ilçe örgütü üyelerinin yanı sıra çok sayıda kişinin izlediği duruşmaya, eşbaşkanlar Kök ve Kaya, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile bağlandı.
Sara Kaya Tahliye Edilmedi
Kimlik tespitleri ile duruşmayı başlatan mahkeme heyeti, ilk olarak tanıkları dinledi. Daha sonra savunma yapan eşbaşkanlar Kök ve Kaya haklarındaki iddiaları reddederek tahliyelerini talep etti.
(Mezopotamya Ajansı)

The post Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Cengiz Kök Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/14/nusaybin-belediye-esbaskani-cengiz-kok-tahliye-edildi/feed/ 0
HDP Operasyonları 1. Yılında https://meydan1.org/2017/11/04/hdp-operasyonlari-1-yilinda/ https://meydan1.org/2017/11/04/hdp-operasyonlari-1-yilinda/#respond Sat, 04 Nov 2017 08:40:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=19724 Bir yıl önce bugün HDP’li milletvekillerine dönük gözaltı ve tutuklama operasyonları başladı.  4 Kasım gecesi başlayan operasyonlar hala devam ederken, bir yıl içerisinde birçok HDP’li vekili tutuklandı. HDP’nin halen 9 milletvekilli çeşitli kentlerdeki hapishanelerde tutuklu bulunuyor. Tutuklu bulunan vekiller: Parti eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, milletvekilleri Çağlar Demirel, İdris Baluken, Selma Irmak, Abdullah Zeydan, […]

The post HDP Operasyonları 1. Yılında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bir yıl önce bugün HDP’li milletvekillerine dönük gözaltı ve tutuklama operasyonları başladı.  4 Kasım gecesi başlayan operasyonlar hala devam ederken, bir yıl içerisinde birçok HDP’li vekili tutuklandı. HDP’nin halen 9 milletvekilli çeşitli kentlerdeki hapishanelerde tutuklu bulunuyor. Tutuklu bulunan vekiller: Parti eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, milletvekilleri Çağlar Demirel, İdris Baluken, Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Burcu Çelik, Ferhat Encü, Gülser Yıldırım. Bu isimlerin yanı sıra Ayhan Bilgen, Meral Danış Beştaş, Nihat Akdoğan, Nursel Aydoğan, Leyla Birlik ve Besime Konca tutuklanıp serbest bırakıldılar.

4 Kasım’a Giden Süreç Nasıl Başladı?

2013’te ilan edilen ve çözüm süreci olarak adlandırılan ateşkesin sonlarında, 28 Şubat 2015 tarihinde HDP temsilcileri ve dönemin bazı devlet yetkilileri tarafından deklare edilen ‘Dolmabahçe Mutabakatı” Erdoğan tarafından “doğru bulmuyorum” denilerek by-pass edilmişti. Sürecin fiilen sonlandığı bu açıklama sonrası 7 Haziran seçimlerine gidildi. Seçimler öncesi HDP’nin 5 Haziran Amed mitingi katliamı ile başlayan ve devletin dahil olduğu savaş süreci, 7 Haziran sonrası Suruç ve 10 Ekim Ankara Gar katliamları ile devam etti. Toplamda 150’ye yakın insanın yaşamını yitirdiği bu katliamların gölgesinde gidilen 1 Kasım 2015 seçilerinde iktidar partisi AKP, 7 Haziran’da kaybettiği Meclis çoğunluğunu tekrar yakaladı.

MHP ile fiilen kurulan koalisyon ile milliyetçi-muhafazakar iklimin hakim olmaya başladığı coğrafyanın Akdeniz, İç Anadolu gibi batı bölgelerinde HDP parti binalarına yönelik, bu fiili koalisyonun örtük desteğinde linç,yağmalama ve kundaklama  gibi faşist saldırılar gerçekleşti. Bakur’un içinde yer alan Cizre,Nusaybin,Sur, Şırnak, Silvan gibi yerleşim yerlerinde ise kolluk güçlerinin katliamları yaşandı. HDP’nin yüksek oranda oy aldığı il ve ilçelerde aylarca süren sokağa çıkma yasakları, yıkımlar ve göç ettirmeler oldu.

Dokunulmazlıkların Kaldırılması

AKP ve MHP’nin uzlaşısı, CHP’nin yönetiminin de destek vermesiyle 20 Mayıs 2016 tarihinde Meclis’te yapılan oylamayla milletvekili dokunulmazlıkları kaldırıldı. HDP’ye yönelik operasyonun bu ilk fiili hamlesi sonrası yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ile ilan edilen OHAL  KHK’leri ile HDP ve DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) belediyelerine devlet tarafından kayyumlar atanarak el konuldu.

Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan 4 ay sonra, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 11 milletvekili evlerine yapılan operasyonlarla gözaltına alındı. HDP milletvekilleri için tutukluluk süreci bu operasyonla başlarken, son bir yıl içinde  toplam 15 HDP Milletvekili tutuklandı. Bu vekillerden halen 9’u tutsak. Geçen bir yılda, bazıları birden fazla olmak üzere 27 milletvekili gözaltına alındı ve serbest bırakıldı. Şu anda HDP’li 59 milletvekili hakkında hazırlanan toplam 550 fezleke, 4 Kasım 2016’da başlayan bu operasyon sürecinin devam edeceği izlenimi veriyor.

 

 

The post HDP Operasyonları 1. Yılında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/04/hdp-operasyonlari-1-yilinda/feed/ 0
Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/ https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/#respond Mon, 02 Oct 2017 16:03:21 +0000 https://seninmedyan.org/?p=15429 Mardin’in Nusaybin ilçesinde yapılan sokağa çıkma yasakları ve saldırıların olduğu bölgeye, devletin “terör mağdurlarına konut projesi” bahanesiyle yapılan TOKİ konutlarının molozlarının altında cenaze bulundu. Toprağın altından çıkarılan cenazenin kimlik tespiti için Adli Tip Kurumu’na gönderildiği öğrenildi. Bakur’da sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve saldırıların hemen ardından gerçekleşen bölge talanının hafriyat çalışmaları esnasında bir çok kez daha […]

The post Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’in Nusaybin ilçesinde yapılan sokağa çıkma yasakları ve saldırıların olduğu bölgeye, devletin “terör mağdurlarına konut projesi” bahanesiyle yapılan TOKİ konutlarının molozlarının altında cenaze bulundu.

Toprağın altından çıkarılan cenazenin kimlik tespiti için Adli Tip Kurumu’na gönderildiği öğrenildi.

Bakur’da sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve saldırıların hemen ardından gerçekleşen bölge talanının hafriyat çalışmaları esnasında bir çok kez daha cenazeler bulunmuştu.

Çatışmaların ardından son bir yıl içinde bulunan cenaze sayısı ise en az altı.

The post Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/feed/ 0
Nusaybin’de Katliam ve İşkence – Mercan Doğan https://meydan1.org/2017/03/04/nusaybinde-katliam-ve-iskence-mercan-dogan/ https://meydan1.org/2017/03/04/nusaybinde-katliam-ve-iskence-mercan-dogan/#respond Sat, 04 Mar 2017 17:30:00 +0000 https://test.meydan.org/2017/03/04/nusaybinde-katliam-ve-iskence-mercan-dogan/ Daha önceden hiç Koruköy’ü duymuş muydunuz? Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı küçük bir köy, hani şu 90’lı yıllarda, askeriyle polisiyle yerle bir edilen Kürdistan köyleri var ya, onlardan biri. Evleri yakılan, çocukları, eşleri, kadınları ve erkekleri birbirlerinin gözleri önünde katledilen ya da kaybedilen onlarca insanın memleketi. 1995 yılından sonra köylerini terk etmeye zorlanan fakat ortamın yumuşamasıyla […]

The post Nusaybin’de Katliam ve İşkence – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Daha önceden hiç Koruköy’ü duymuş muydunuz? Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı küçük bir köy, hani şu 90’lı yıllarda, askeriyle polisiyle yerle bir edilen Kürdistan köyleri var ya, onlardan biri. Evleri yakılan, çocukları, eşleri, kadınları ve erkekleri birbirlerinin gözleri önünde katledilen ya da kaybedilen onlarca insanın memleketi. 1995 yılından sonra köylerini terk etmeye zorlanan fakat ortamın yumuşamasıyla yavaş yavaş tekrar köylerine dönmeye başlayanların memleketi.

İşte bu Koruköy’de 11 Şubat günü, yine sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Devletin başta Sur ve Cizre olmak üzere Kürdistan’ın birçok yerinde uyguladığı sistematik katliam Koruköy’de bütün vahşetiyle uygulanmaya başlandı. Şu an, bu yazı yazılmaya devam ederken, askerler, evlere baskın yapıyor. Kadın erkek, yaşlı genç, çoluk çocuk demeden hane sakinlerine küfürler yağdırıp akla gelmeyecek işkenceler yapıyorlar. Evin erkekleri bu işkence seansından sonra askerlerce bir yerlere götürülüyorlar. Kimisinin hastanede olduğu söyleniyor, kimisinin gözaltında, kimisinin ise halen nerede olduğu bilinmiyor. Gözaltından çıkan birkaç kişi, işkencenin çok ağır olduğunu, içeride kalanların durumunun çok ciddi olduğunu söylüyorlar. Şu ana kadar 3 kişinin öldürüldüğü, 40’tan fazla kişinin gözaltına alındığı biliniyor, kayıp sayısı hakkında kimsenin net bir fikri yok. Askerler hayvanların boğazını kesip ölülerini sokaklara atıyor. Bir köylü ineğini ahırda dumandan ya da bir kimyasaldan boğulmuş bir şekilde buluyor. Köye ulaşmak isteyenler, ulaşamıyor; köyden çıkmak isteyenler çıkamıyor. Köyün etrafında zırhlı araçlar ve iş makineleri dolaşıyor.

Askerler tarafından işkence edilmiş yaşlı bir adamın fotoğrafını internetten servis ediliyor. Bir devlet yetkilisi çıkıp “bu şahıs teröre destek veriyor…” diyor. 90’larda, kendisiyle aynı görevi yapmış Abi’sinin izinden gidiyor, hatta belki de geçiyor bile.

Fakat durum hepimizin de gördüğü üzere acı ve şiddet doluyken. Toplumun neredeyse tüm kesimlerinin büyük bir sessizlik içinde olması da şiddeti ve acıyı katlayan bir diğer unsur.

Siyasi partiler ve çeşitli iktidar odakları, ana akım medya ve sosyal medya, sokaklar ve alanlar, yani aslında siyasetin neredeyse tümü seçim tartışmaları gömülmüşken, bu tartışmaların gölgesinde kalan bir şey var.

Fakat bu şey hiç de yenilir yutulur bir şey değil: Koruköy’de İşkence ve Katliam Var!

Mercan Doğan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 37. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post Nusaybin’de Katliam ve İşkence – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/03/04/nusaybinde-katliam-ve-iskence-mercan-dogan/feed/ 0
“Bir Sıkışma Süreci Oy Bir Ayrışma Süreci Bomba!” – Halil Çelik https://meydan1.org/2016/04/25/bir-sikisma-sureci-oy-bir-ayrisma-sureci-bomba-halil-celik/ https://meydan1.org/2016/04/25/bir-sikisma-sureci-oy-bir-ayrisma-sureci-bomba-halil-celik/#respond Mon, 25 Apr 2016 10:52:00 +0000 https://test.meydan.org/2016/04/25/bir-sikisma-sureci-oy-bir-ayrisma-sureci-bomba-halil-celik/ Bir Strateji Olarak Seçimler Özgürlük mücadelesi veren tüm hareketler dönemsel stratejiler kurar ve bu stratejilere göre hamleler yaparlar. Kürt Özgürlük Hareketi de 40 senedir sürdürdüğü özgürlük mücadelesinde, farklı dönemlerde, farklı stratejiler kurmuştur. Hareketin seçimlere girmesi ve halktan oy istemesi, bu stratejilerden sadece bir tanesidir. Bu yazıda, halkın bütünlüklü var olma mücadelesinin içerisinde, hareketin parlamentoda da […]

The post “Bir Sıkışma Süreci Oy Bir Ayrışma Süreci Bomba!” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Bir Sıkışma Süreci OY Bir ayrışma süreci Bomba Halil Çelik

Bir Strateji Olarak Seçimler

Özgürlük mücadelesi veren tüm hareketler dönemsel stratejiler kurar ve bu stratejilere göre hamleler yaparlar. Kürt Özgürlük Hareketi de 40 senedir sürdürdüğü özgürlük mücadelesinde, farklı dönemlerde, farklı stratejiler kurmuştur. Hareketin seçimlere girmesi ve halktan oy istemesi, bu stratejilerden sadece bir tanesidir. Bu yazıda, halkın bütünlüklü var olma mücadelesinin içerisinde, hareketin parlamentoda da var olma stratejisi olan “seçimlere katılma ve oy isteme” hamlesinin yanı sıra, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde oy istemiyle başlayan siyasi sıkışmayı ve 13 Mart Ankara bombası sonrası başlayan siyasi savrulmayı tartışacağız.

Sokağın Beraberliğinden Sandığın Birleşmesine

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesinde yaşanan toplumsal patlamaların en genişi ve en uzunu Taksim İsyanı’ydı. Çok özneli bu patlamanın öznesi başta birkaç ağacın kesilmesine karşı koyan çevreciler gibi yansıtılmak istense de, gerçekte olan hükümetle karşı karşıya kalmış tüm öznelerin katılımıyla oluşmuş bir isyan olmasıydı.

Toplum ve bireyler üzerinde her gün artan baskı, isyanı tetiklemişti. Baskının karaktersizliği yani sadece bir kesime değil her kesime, her karaktere değiyor olması, Taksim İsyanı’nın karakterini de zorunlu olarak birleştirici kıldı. İdeolojisi, dili, dini, cinsiyeti, sıkıntıları sorunları birbirinden farklı olan birçok birey ve topluluk, isyanın birer öznesi olabildi. İsyanın bu özne çokluğu hem Taksim işgali süresince hem de sonrasında, isyanın, devlet tarafından kontrolünü zorlaştırdı. Kolluk kuvvetlerinin, Taksim Dayanışması’yla ya da ‘kitle’ örgütleriyle yapmaya çalıştığı anlaşmaların, isyanın başka özneleri tarafından sürekli bozuluyor olması, isyanın çapını genişletiyor ve etkisini büyütüyordu. Taksim’in yaklaşık 15 günlük işgalinin sonlanmasıyla başlayan “Her yer Taksim her yer direniş” sürecinin yayılmasında da, bu çok özneli karakter belirginleşiyordu. Bu çok özneliliğin korunmasını ilkeleştirerek oluşturulan forumlar, -bayraksızlık, flamasızlık, dövizsizlik- “biz”, “barışcıl bir yürüyüş yapacağız”, “barikat yok, taş yok” gibi tutumlarla bir “biz” tanımlayarak, farklılıkları aynılaştırıyordu. Çok öznelilikten tek özneliliğe ve salt AKP ve Tayyip Erdoğan karşıtlığına indirgenen forumlarda aslında seçimlere hazırlık yapılıyordu.

Bir meydanda başlayan ve sokaklarda süren isyanı anlamlandırmak önemliydi. Arzulanan bir devrime benzetmenin, ya da teslimiyetçi bir “olmadı”yla atlatmanın ötesinde; belirtmek gerekir ki paylaşma ve dayanışma ilişkileriyle örgütlenmiş bir karşı koyuşla, iktidarın korkarak ve şaşırarak saçmaladığı bir süreç yaşadık. Belki de kazanacağımız en önemli anlamdı bu. Taksim İsyanı’nın çok çok sonrasında bile, sokak yürüyüşlerinde, cadde kapatmalarda, polisin onlarca uyarısına rağmen yapacağını yapan, yürüyüşlerde ya da toplanmalarda izin istemeden doğrudan eylemler örgütleyen bir anlayıştı bu. Böylesi anlamlarla dolu bir sürecin her halde en anlamsız evresi ise bir seçim süreciyle sonlanması oldu. Bu anlamsızlık meydandan, sokaktan gelerek; foruma, seçime, sandığa, adeta açık alandan kapalı alana giden, madden yaşanan bir kapatılmanın manevi etkisiydi. Seçim sürecinin şartlarına uymak için sokağın sakinleşmesini istemek ise, bu sıkışmanın başlangıcı olacaktı.

Seçimlere Girmek ve Herkesten Oy İstemek

Kürt Özgürlük Hareketi’nin 8. seçim stratejisi olan 7 Haziran seçimlerinin, Taksim İsyanı sürecinin hemen sonrasında şekillenmiş olması, isyan bakımından bir talihsizlikti. Seçimler için bir avantaj olarak kullanılmak istenen isyan süreci, isyanın her öznesinin seçim kampanyasının da bir öznesi olmasını amaçlıyordu. Ulusalcı özneler dışındaki herkes HDP içerisinde kabul ediliyor ve forumlar döneminde AKP ve Tayyip Erdoğan karşıtlığı zeminleştirilerek oluşturulan birleşik anlayışın çatısı HDP yapılıyordu. Ufak tefek tartışmaların ötesinde herkes, HDP için oy çalışması yapmaya ya da oy atmaya çağrılıyordu. HDP içerisindeki reformist çevrelerin üstlendiği seçim kampanyasının en önemli mottosu, başkanlık rejimi karşısında parlamenter rejimi savunacak tek gücün HDP olduğu mottosuydu. Tabi ki bu motto, böylesi bir sade söylevle değil, üst mesajında allanıp pullanarak seçmene sunuluyordu. Seçmene sunulan alt mesajda ise biraz tehditkar bir taraflaşma tarifleniyordu: “HDP’ye oy atmayan AKP’den taraftır”. Bu mottolarla oluşturulan kampanyanın sorunu; yeni çıkılmış “hak istenmez alınır” sürecinden “başkanlık sistemi diktatörlüktür, parlamenter sistemde hakkımızı istemeliyiz”- sürecine çekilen bireyler ve topluluklar olmuştur. Hem de, bu seçimin asıl öznesi olan Kürt halkının -dolayısıyla Kürt Özgürlük Hareketi’nin- stratejilerinden bir tanesi olan “parlamentoda var olma” stratejisinin, HDP ve içerisindeki reformistler tarafından herkese, bir “kurtuluş planı” olarak sunulmasıdır.

Bu yanılgı bile çelişiktir. Kurtuluş, devletten-kapitalizmden yani sistemin kendisinden olmalıyken, sistemi bir hükümete indirgemek, bu kurtuluş planının çelişkisini göstermiyor mu? Başkanlık rejimine karşın parlamenter rejimi savunmamızı istemek alaycı değil mi? Seçime kadar sokakta iktidarı şaşırtan-saçmalatan bu isyan sürecinin öznelerine, seçimler için “bu daha başlangıç mücadeleye devam” demek alaycı değil mi?

Herkes için sorduğumuz bu soruların cevapları illa ki verilecektir. Şöyle ya da böyle, seçimler ve oylar savunulacaktır. Biz anarşistler için ise, sorulan bu soruların cevabı bile yok. Anarşistlerden parlamenter rejimin savunucusu olmasını istemek sadece sığlıkla tanımlanamaz. Bu istek, sığlığın saflığının ötesinde en derininden densizlikle tanımlanmalıdır.

Seçimlerde muhalefet de hükümet de meşrudur.

Parlamenter sistemde azınlığın çoğunluğu yönettiğini anlamak için toplama çıkarma yapmak yeterli olacaktır. Birçok seçimde en yüksek oy oranını alarak hükümet olan AKP’nin bile toplam 80 milyonluk nüfusun sadece 22 milyonundan oy alarak seçilmesi, bunu anlamamız için oldukça yeteridir.

Parlamenter sistem gibi başkanlık sistemi de çoğunlukçu demokrasinin benzer paradoksudur. Bu paradoksun en önemli dinamiği olan seçimlerin, adalet ve özgürlük için uygulanabilecek bir sistemi oluşturması beklenemez. Seçimlere katılmak ve oy istemek bütünlüklü bir stratejinin parçası bile olsa, bu, seçimleri ve dolayısıyla seçim sonucunda seçilenlerin tümünü meşrulaştıracaktır. Seçimlerde kazananın kazancı da kaybedenin kaybı da meşrudur.

Son süreçteki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde oluşan tüm meşruluk tartışmalarını, bu kaçınılmaz birincil ilke ile algılamamız gerekmektedir. Yalnız, iktidarların ilkelerinin olmayacağını, seçimi kazanan partinin 7 Haziran seçimlerinden sonra meclisi işletmeyerek hükümet kurma krizi içerisinde oluşturduğu karmaşayla deneyimledik. Karmaşa, seçimlerin yenilenmesiyle sürdü. Bu süreç bize, sistemin kendi kendine ihanetini ve bu ihanetin olağanlığını deneyimletti. Olağandışı bir seçim süreci değil, seçimin ta kendisiydi 7 Haziran. 1 Kasım seçimlerindeyse hükümet, halktan aldığı oyların “meşruluğu”yla Kürdistan’da sürdürdüğü savaşı sertleştirdi, rejim tartışmaları içerisinde parlamenter sistemden başkanlık sistemine belirsiz fiili bir geçiş başlattı. Mahalle mahalle süren savaşın bir saldırısı da Ankara’nın Çankaya Mahallesi’nde sürmekteydi. Bu günlerdeyse, sistemin bir başka olağan ihaneti tartışılmaya başlandı: Dokunulmazlıklar. Fezlekelerle parlamenter sistemin seçimlerinin meşruluğu tartışılıyor. Dokunulmazlığa da dokunulacak ve seçimlerin meşruluğu bir kez daha sistemin içinden ihlal edilecek. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a değişen bir şey yok. Parlamenter sistemin olağan ilkesizliği sürüyor.

Kendi kendine sürekli ihanet içerisinde ilkesizlik timsali olan bu sistem, yakında, bir başka benzer ilkesiz sistemle, başkanlık sistemiyle değiştirilecek. Değişim için anayasa değişikliği şart, bunun için de referandum. Referandumlar sanki partilerden bağımsız bir seçim atmosferinde başlar ve biter. Bir önceki seçimlerde HDP rejim değişikliğinin önündeki tek güçtü ve bu güce dahil olup olmamak bir “ak’la kara” meselesiydi. Reformistler böyle bir algı örgütleyip seçimleri bir kurtuluş planı olarak savunuyorlardı. Şimdi, referandumla beraber aynı algı örgütlenmek istenecek hatta “kendin için oy at”, “kendine oy at” diyerek bizden yine oy atmamızı isteyecekler. Dolayısıyla; attığımız taraf kazansa da kaybetse de yine seçimleri, dolayısıyla çoğunlukçu demokrasiyi meşrulaştırmamızı isteyecekler.

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden sonra oluşan bu sıkışmış sürecin Rojava Devrimi’nin tüm olumlu rüzgarına rağmen esintisiz kalması, durağanlığı; Fırat Nehri’ne konmuş bir terazinin hafifliğinden havada kalan kefesi gibi havada duruyordu. Terazinin Bakur kefesindeki tek ağır şeyse, Fırat’ın bu tarafında hendek ve barikatların ardında halkın mahallelerini savunmasıydı. Bölgenin tamamını sadece coğrafik değil sosyolojik ve psikolojik olarak da bölen Fırat, TC için de adeta geçilemez bir sınır. Terazinin dengesizliği Rojava’dakilerin ağırlığının ötesinde savaşın “bu kadar alçaklaşacağı ve vahşileceği” düşünülememişti. Düşünülemeyen bir başka şeyse, parlamentoda var olma stratejisinin son hamleleriydi. HDP’nin 7 Haziran’daki seçimlerde yükselişinin ardından 1 Kasım seçimlerindeki düşüşün yarattığı olumsuzluktu. Bu olumsuzluk Bakur’da çok hissedilmezken, Ankara ve batısındaki HDP’li seçmeni oldukça olumsuz etkilemişti. Meşru mücadelesiyle, seçimlere ve seçim kampanyalarına yüklenen seçmene, tüm savaş karşıtı barışcıl söyleve rağmen, seçimleri savaş isteyenler kazanmıştı. HDP içerisinde bu kampanyalara kapılarak tüm motivasyonunu buraya yoğunlaştıranların yaşadıkları demotivasyonu batıda yaşayan Kürtler aracılığıyla Bakur’a aktarmış olmaları, sürecin en olumsuz etkiydi.

İstanbul, İzmir ve Ankara’dan başlayarak Amed’e, Wan’a taşınan bu etki, aşırı motivasyonun ve demotivasyonun yarattığı algı göçleriyle ve çözüm sürecinin çözümsüzlükle sonuçlanmasıyla bir hareketsizlik başlattı.

Burası Bakur’dur. Hendeklerin barikatların ardındaki çocukların gençlerin ve kadınların yarattıkları öz yönetim ve öz savunmalarla Farqin’den Nusaybin’e hareket, sokak sokak mahalle mahalle yine yeniden örgütlendi. Hareketsizlik Bakur’da uzun sürmedi ve hendeklerin, barikatların arkasındakiler tarafından yeni bir hareketlilik örgütlendi.

Ankara ve batısı içinse benzer bir olumlu yorum yapılamaz. Taksim İsyanı’nın sokaktan sandığa sıkışmasının olumsuzluğunu yaşayan batıda bu hareketsizlik, aşılamayacak bir engelle karşı karşıya. Batının doğusunda taş üstünde taş kalmıyorken, savaş tüm alçaklık ve vahşiliğiyle sürerken; mücadelelerin yarattığı hareketler, savaşın etkisiyle azalmakta. Sokaktan uzaklaşanlar artık sokağa yakınlaşmamaktadırlar. “Taksim İsyanı’nda yaptık olmadı” düşüncesiyle çözümlemelerden kaçınarak, eleştiri özeleştiri süreci işletmeden savaşı duymaz ve görmez hale gelmeyi tercih etmektedirler.

Bir oyla birleşenlerin bir bombayla ayrışması kaçınılmazdı. Bir “yardımlaşma” ilişkisinin ötesinde Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak paylaşma ve dayanışma mücadelesinde olanlar için, Kürt halkıyla seçimler üstünden yardımlaşma bir gereklilik değildir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin parlamentoda var olma, seçimler ve oy isteme stratejisinin yanlışlığını eleştiriyorsak, savaşın etkisini batıya taşıma stratejisiyle halk içinde patlatılan bombaları da tabii ki eleştireceğiz. Ve herkes eleştirilmelidir, ama sonuç olan bu bomba, Kürt halkının meşru mücadelesinden ayrışma için bir sebebe dönüşmemelidir. Aksi halde böylesi bir dönüşüm, siyasi savrulmanın başlangıcı olabilir.

Bir seçmen için, HDP’nin tarafında olmak, Kürt halkının asimilasyona karşı koymak için başlattığı mücadelenin de tarafında olmaktır. Taraflık algısını bir çizginin herhangi bir tarafında olmaya indirgememiş olsak bile bazı olayların yorumlanmasında adeta bir çizgi gibi taraflar ayrışırlar. HDP öncesi Kürt Özgürlük Hareketi’nin parlamenter sistem içerisindeki adayları ya da partilerinin seçmenleriyle, HDP’nin bugünkü aday profillerinin ve seçmenlerinin tam tamına örtüştüğünü söyleyemeyiz. Zaten HDP’nin önemli amaçlarından biri de buydu. Daha önce Kürt Özgürlük Hareketi’ne oy vermemiş olan seçmenin oyunu alabilmekti. Bunun sonucu olarak artık HDP’nin bir değil iki seçmeni var. İkinci seçmen de HDP’nin tarafını bilmekte ve bu tarafın tarifini de yapabilmektedir. Yalnız HDP’nin seçim kampanyalarının renkli atmosferinde bu taraflaşmanın bilgisinde bulanıklaşmalar yaşanmıştır. Çeşitli ülkelerdeki ‘özgürlükçü’ sosyalist partilere benzetilen ve sanki Kürt Özgürlük Hareketi’nden tamamen ayrık bir parti çalışması gibi görünümler oluşmuştur. Bu oluşan görüntünün çevresinde toplananlar, Ankara Kızılay bombası sonrasında bulundukları taraf konusunda endişelenmişlerdir. Artık HDP’nin tarafında olmayacakları kesin gibi olan bu ‘özgürlükçü’ reformistlerin cevaplaması gereken bir soru vardır: Şimdi kime oy vereceksiniz? Yoksa oy atmayarak parlamenter sistemin ya da başkanlık sisteminin bir parçası olmayacak mısınız? Size, sizin sözünüzle cevap vermek isteriz: “HDP’den taraf olmayan AKP’den taraftır”.

Bizim tarafımız başından beri belli, biz anarşistiz. Size sözümüz, bizim tarafımızdan olmayın da sizden başka bir şey istemeyiz.

Baştan beri HDP içerisinde pozisyon alan reformist bireylerin yanı sıra STK’lar, güruhlar ve gruplar 13 Mart’la beraber savrulmalar yaşayacaktır. Savrulmaların sadece HDP’den olması bizi hiçbir şekilde kaygılandırmasa da HDP’den başlayan bu kaçış, Kürt Özgürlük Hareketi’nden ve Kürt halkının meşru mücadelesinden kaçışa dönüşecektir. Bir oyla adaletsizliğe karşı koymak ve özgürlük için bir araya gelme romantizmi, bir bombanın ardından bir gerçekle karşılaştı ve bu gerçek herkesi savuracaktır.

Sıkışmalar sonrasında oluşabilecek savrulmaların tümü otoriteyle, devletle, kapitalizmle yüzleşemeyenler için bir muammayken; biz devrimci anarşistler için tüm sıkışmışlıklara rağmen savrulmamanın berraklığı örgütlülüğümüzde, teorimizde ve eylemimizdedir. Mücadelemizin berraklığı geleneğimizdedir.


Halil Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33.sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “Bir Sıkışma Süreci Oy Bir Ayrışma Süreci Bomba!” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/04/25/bir-sikisma-sureci-oy-bir-ayrisma-sureci-bomba-halil-celik/feed/ 0
“Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/ https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/#respond Wed, 16 Dec 2015 14:25:16 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/ “Bak, bu Erdoğan’ın eseridir. Erdoğan baksın! Zavallı halkı ne hale getirdiğini görsün! Bir göz odada, altı güne dayanamayıp intihar eden… Ve bu da zavallı annesidir. Dünya baksın, görsün! Erdoğan, Esedullah Timi’yle Nisêbîn girmiş! Allahsızlar Nisêbîn’e girmişler…” Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde, 20 Kasım günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklar, devletin askerleri, tankları, panzerleriyle talan edildi. Yağdırılan […]

The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetes- Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır

“Bak, bu Erdoğan’ın eseridir. Erdoğan baksın! Zavallı halkı ne hale getirdiğini görsün! Bir göz odada, altı güne dayanamayıp intihar eden… Ve bu da zavallı annesidir. Dünya baksın, görsün! Erdoğan, Esedullah Timi’yle Nisêbîn girmiş! Allahsızlar Nisêbîn’e girmişler…”

Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde, 20 Kasım günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklar, devletin askerleri, tankları, panzerleriyle talan edildi. Yağdırılan bombalarla, doğrudan hedef alınarak açılan ateşlerle, bir halk, devlet eliyle yine katledilmek istendi. Nisêbîn’de süren sokağa çıkma yasağı sebebiyle, engelli annesini altı gün boyunca hastaneye götüremeyen Emin Öz, evinde kendini astı. İşte yukarıda yazılı olan cümleler de, Öz’ün ölümünü belgeleyen bir komşusunun ya da akrabasının kaydettiği görüntülerde sarf ettiği sözlerdi.

Devlet korktuğunda… İlçeye giden tüm giriş-çıkış noktaları, aynı devletin kollukları tarafından tutulur. Ardından, sokakta kalanın ne olursa olsun “imha edileceği” şekilde, sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar, hedef ayırt etmeksizin, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek… katleder.

Devlet korktuğunda… Sıkıyönetimin uygulandığı bölgede bulunan evler ve iş yerleri ayrım gözetmeden ve içinde kim olduğuna bakılmadan yakılır, yıkılır.

Devlet korktuğunda… Keskin nişancılar ya da profesyonel katiller, evinin önündeki merdivenlerde otururken beş çocuk annesi bir kadını da; yerde yatan yaralıya yardım etmeye çalışan 75 yaşındaki bir kadını da katleder. Katledilenler sokaklarda teşhir edilir, yakılanların başında halay çekilir, kentin tüm duvarlarına ırkçı nefret kusan yazılar kazınır. Sokaklarda panzerler, akrepler, TOMA’lar, tanklar… Günler boyu kesilen su, elektrik…

Devlet korktuğunda… Yiyecek yoktur; yemek pişirmek için bahçede yakılan ateşe atılan bomba vardır. Hastane yoktur, yaralıya gelen ambulansa açılan ateş vardır.

Devlet, korktuğunda, gelir. Sûr’a, Bismil’e, Farqîn’e, Cizîr’e, Nisêbîn’e ve Dêrik’e… Devlet, bu topraklara, asla var olmadığının ve hiçbir zaman da var olamayacağını bilmenin korkusuyla gelir.

Bu gelişin bir öncesi de vardır elbet.

Özyönetim bölgelerine gelmeden önce 6000 kişilik ordusuyla başlattığı “motivasyon operasyonlarıyla”; sözde ele geçirildiği iddia edilen dağları ve ovaları, kollukların başarısı gibi gösterilmesiyle; askerinin, polisinin ve hatta savcısının bayrak açarak çektiği hatıra fotoğraflarıyla devlet, sanki korkmuyormuş gibi göstermek için çabalar. Ama devlet korkar ve tam da bu korkuyla gelir; yakar, yıkar, talan eder ve katleder.

Varlık sorusu, hiçbir şeyin olmamasının değil, bir şeylerin var olmasının yarattığı bir şaşkınlığın sorusudur. Var olmak, “orada olmak” ya da “orada olan varlık” olmak demektir. Tam da bu yüzden, öncelikli olarak mekanla ilişkilidir. Yani var olmak, bir mekanda fiziki olarak bulunmaktır. Eğer “o” mekanda ise vardır, değilse yoktur.

İşte devletin hissettiği korku da, orada -Kürdistan’da- olamamanın; daha basit tanımıyla olmamanın yarattığı korkudur. Çünkü devlet, tarihler boyunca ne Sur’da ne Bismil’de ne Cizîr’de ne de bölgenin başka bir noktasında var olabilmiştir. Katliamların ve yıkımların sebebiyse failinin doğrudan devlet olduğu Tahir Elçi’nin cenazesinde Demirtaş’ın söylediği “devletsizlik” hali değildir. Çünkü devletin varlığı zaten, doğrudan bir şekilde, yok edişlerin, katledişlerin ve “faili belli” cinayetlerin üzerinde yükselmektedir; Kürt halkı ise tarihinin en başından bu yana var olmak yani yaşamak için direnmiştir.

Kaçınılmaz olarak, devletin bu gelişinin bir de gidişi olacaktır; tıpkı Farqîn’de geri çekilen askerlerin görüntülerindeki gibi. Devlet, halkın yuhalamaları arasında, ıslıkları eşliğinde, sloganlarının yankılanışında gidecektir bu topraklardan ve özgür yaşamdan. Bir halkın yenilmezliğin görüntüsünde “yok olup” gidecektir. Dilden dile yayılan bu slogandaki gibi gidecektir:

Siwar Hatin Peya Çun!

Serhat Budak

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Devletin Gelişi de Gidişi de Korkusundandır” – Serhat Budak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/16/devletin-gelisi-de-gidisi-de-korkusundandir-serhat-budak/feed/ 0