patriot – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 13 Oct 2013 10:32:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Kapitalizmin Barış Yelleri Estiğinde… https://meydan1.org/2013/10/13/kapitalizmin-baris-yelleri-estiginde/ https://meydan1.org/2013/10/13/kapitalizmin-baris-yelleri-estiginde/#respond Sun, 13 Oct 2013 10:32:40 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/13/kapitalizmin-baris-yelleri-estiginde/ New York’taki BM Genel Toplantısı’nda ABD Başkanı Obama’nın Suriye ile ilgili “müdahale” konuşması, yakın coğrafyada olan ya da olmayan birçok devletin gündemini meşgul eden “Suriye Problemi”nin ulaştığı nokta açısından yapılacak bir tespite iyi bir dayanak oluşturuyor. Konuşmada Obama, müdahalenin ABD’nin çıkarlarına uyuşmadığını söylediğinde, son beş aylık süreçte ABD’nin saldırı yanlısı politikalarının neden öyleyse bu boyuta […]

The post Kapitalizmin Barış Yelleri Estiğinde… appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
New York’taki BM Genel Toplantısı’nda ABD Başkanı Obama’nın Suriye ile ilgili “müdahale” konuşması, yakın coğrafyada olan ya da olmayan birçok devletin gündemini meşgul eden “Suriye Problemi”nin ulaştığı nokta açısından yapılacak bir tespite iyi bir dayanak oluşturuyor. Konuşmada Obama, müdahalenin ABD’nin çıkarlarına uyuşmadığını söylediğinde, son beş aylık süreçte ABD’nin saldırı yanlısı politikalarının neden öyleyse bu boyuta (Patriotlar, TC sınırına NATO kuvvetlerinin konuşlanması, Akdeniz’de bekleyen ABD ağırlıklı filo, “barışçıl bombalama” senaryoları…) ulaştığı sorusunu akıllara getirdi? Yani aslında ABD, NATO korumasında, TC gibi savaştan alacağı geri dönüşlerin hesabını yapan devletlerin desteğiyle saldırı hazırlığı yaparken, Obama’nın söylediklerinin inandırıcı olacağını kimse beklemezdi. Obama konuşmasının devamında “Biliyorum ki bazıları askeri operasyon düzenlememiş olmamızdan dolayı hayal kırıklığı yaşıyor. Bazıları sınırlı operasyon açıklamamdan da rahatsız olmuş durumda. Amerika bölgeye karışmak istemiyor. Bir taraftan da ABD bölgeye müdahale etmediği için suçlanıyor. ABD’nin dünyadaki rolü belli fakat ABD halkının sesini duymak gerekiyor. ABD askeri seçenek de dahil olmak üzere bütün seçenekleri kullanarak çıkarlarını bölgede korumak istiyor.” diyerek savaş beklentisinde olanlara saldırmamanın nedenini açıkladı. Ya da en azından açıklamaya çalıştı.

ABD ve müttefikleri tüm hazırlıkları yapmış saldırı için gün sayıyorken, savaşta nereden nereye ve hangi silahlarla saldırılacağı konuşulurken, savaş haritaları açıklanırken, savaş sonrası Suriye senaryoları medyada en fazla konuşulanlardan biriyken, oluşan bu durumu nasıl okumak gerek?

Hizbullah ve İran’ın Caydırıcılığı

Suriye’de ÖSO ve Esad’ın ordusu arasındaki savaş başladığından bu yana, özellikle batılı devletlerin doğrudan saldırı yerine, bu savaşta ÖSO’ya destek vererek bir çatışma durumu yaratmaktan taraf olduğu sıkça dile getirildi. Çünkü Esad’a ve Esad’lı bir Suriye’ye yönelik desteğini en başından itibaren açıklayan İran’ın varlığı, bu doğrudan saldırıda en büyük çekincelerden biriydi. İran’ın Esad’ı desteklemesinin, Esad’dan ziyade bölgesel etkisiyle ilgili olduğu da uluslararası medyada sıklıkla yer buldu.

İran’ın dışında bir başka destek de Hizbullah’tan gelmişti. Özellikle ÖSO ve El-Nusra’ya karşı, Lübnan sınırından Suriye’ye girerek gerçekleştirdikleri saldırılarla Esad’ın arkasında olduklarını göstermişlerdi. Hizbullah’ın bu saldırılarla, Esad’ın ordusuna ne kadar destek olduğunu anlamak için özellikle El-Nusra’nın geri çekildiği Batı Suriye’ye bakmak yeterli.

Rusya’nın Rolü

Suriye’nin elindeki nükleer silahları denetlemek için aktif rol almasıyla Rusya, Suriye’ye olası bir saldırının karşısında yer alacaklarını bildiren Dışişleri Bakanı Lavrov ve Başkan Putin’in savaşın başından bu yana yaptıkları açıklamalarla, tutarlı bir tavır gösterdi. Esad’ın kimyasal saldırısının dünya gündemine oturduğu bir ortamda bile, görüntülerin komplo olduğunu söyleyerek Esad’lı bir Suriye’nin dış politikadaki çıkarlarıyla daha uyumlu olduğunu olabildiğince gösterdi. Suriye’ye ilişkin gerçekleşen Cenevre Konferansı gibi uluslararası konferansların tümünde, Ortadoğu’da yapıcı bir politikanın gerekliliğini vurgulayan Rusya, bölgede olası bir başka büyük hegemonyanın da önüne geçmeyi planlıyor. Şimdilik işler Rusya’nın öncülüğünde ve Ortadoğu’daki çıkarlarına uygun ilerliyor.

Müttefiklerdeki Kırılmalar

Obama’nın mevzubahis konuşmasında yer verdiği gibi, Suriye’ye saldırmaktan vazgeçilmesi bir kesimi rahatsız etse de, Afganistan ama özellikle Irak müdahalesinin olumsuz geri dönüşlerinden elde ettikleri deneyimlerle ABD halkının önemli bir kısmı bu müdahaleye karşıydı. Halkın bu düşüncesinin, kongrenin kararındaki etkisi nedir bilinmez ama daimi dost İngiltere’nin tavrının, ABD’nin değişen politikasında etkisi var. Savaşın bu kadar uzun sürmesine karşın Esad’ın siyasi iktidarı kaybetmemesi, Esad’ın karşısında yer alan devletleri sürecin seyrine ilişkin “yeniden düşünmeye” sevk etti.

Yeni Tehdit ve Hedef Değişikliği

Aslında Suriye’deki savaş en başından bu yana iki kesim arasında değildi. Esad’a karşı muhalefeti bir güç olarak toplamaya çalışan küresel güçlerin hesaplayamadığı durumlar ortaya çıktı. PYD’nin Kürtlerin yaşadığı yerleri hem Esad’ın ordusundan hem de ÖSO’dan koruması ilk hesaplanamaz durumdu. PYD, iki tarafın saldırılarına karşı halkı korurken sadece Esad’ın ve ÖSO’nun değil küresel güçlerin de planlarını altüst etti ve Rojava Devrimi’ni yarattı.

Öte yandan, en başta ÖSO’nun içinde gibi gözüküp batılıların ses çıkarmadığı El-Kaide ile ilintili gruplar, süreç içerisinde güçlerini arttırdılar. El-Nusra çetesi, Esad’ın ordusuna karşı girişilen savaşta son dönemde en çok bahsedilen grup haline gelmişti. El-Kaide’nin Suriye-Irak İslam Cumhuriyeti planlarına ilişkin giriştikleri eylemler, uzun vadede düşünülen küresel stratejinin altüst olmasının nedenleri arasında. Eylül ayı içerisinde 70’e yakın insanın ölümüyle sonuçlanan Kenya’daki AVM katliamının El-Kaide ile bağlantıları düşünüldüğünde, El-Kaide’nin yeniden büyük bir tehdit olarak batılı devletler karşısında belirdiğini söylemek güç değil.

Barış…

Bir yanda Suriye’ye yönelik saldırı politikasını askıya alan ABD, diğer yanda “barış”ın muhafazası için elinden geleni ardına koymayan Rusya… Dünyanın en büyük silah üreticisi ve tedarikçisi konumunda olan BM Güvenlik Konseyi’nde “Esad’lı barış” konuşulmaya başlandı bile. Yeni seçilen ılımlı cumhurbaşkanı Buhrani ile İran da dış politikada barış yelleri estiriyor. Nükleer silah konusundaki açıklamalarla ebedi düşman ABD ile aradaki buzları bir hayli eritmiş durumda.

Uluslararası savaşsızlık ortamının yarattığı “güven”le devletlerin dış politikalarında yumuşamalar gözleniyor. Böyle bir ortamda sermayenin “güven” içinde o coğrafyadan diğerine “barışçıl” bir şekilde dolanacağını öngörmek gerekir.

Devletlerarası siyasi gerilimler ve savaşla sonuçlanan siyasi süreçler karşısında savaşa karşı bir tavır takınmak, bu tavrı dile getirmek ve örgütlemek belki yüzyıllardan beri devam ediyor. Özellikle savaşların her coğrafyaya yayıldığı Dünya Savaşları süresince gösterilen bu tepkinin elbette daha başka bir anlamı var. Dünya üzerindeki iktidarların kavgalarına; devletsiz, sınıfsız, sınırsız ve özgür bir dünyanın savunusuyla karşı çıkanlar, aslında devletli sistemle donanmış kapitalist işleyişin sadece savaş sürecinde değil, barış sürecinde de bu söylemlerini yükseltirler.

Barış, devletlerin halklar üzerindeki sömürüsünün devam etmesi anlamına geldiğinde; kapitalizmin hammaddesi veya pazarı olabilecek tüm toprakların küresel sömürüye itaat etmesi koşuluyla var olabilecek bir durumdur. Küresel kapitalizmin hüküm sürdüğü pazarın işlemesiyse barış, naif anlamıyla savunulamaz. Devletlerin tüm yıkıcılıklarını gizledikleri bir dönemse barış, sahiplenilmez.

Suriye’de “barış”ın ne anlama geldiğini görmek için, yine küresel medyanın o çok paylaşılan videolarına bir göz atmak yeter. Ellerindeki sopadan silahlarıyla, oyundan da olsa arkadaşlarını “katletme oyununu” oynayan Suriyeli çocuklarda görmek gerek, kapitalizmin barışının ne demek, savaşının ne demek olduğunu.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kapitalizmin Barış Yelleri Estiğinde… appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/13/kapitalizmin-baris-yelleri-estiginde/feed/ 0
Küresel Kapitalistler’in Değişen “Suriye Gerçekliği” https://meydan1.org/2013/01/28/kuresel-kapitalistlerin-degisen-suriye-gercekligi/ https://meydan1.org/2013/01/28/kuresel-kapitalistlerin-degisen-suriye-gercekligi/#respond Mon, 28 Jan 2013 09:35:54 +0000 https://test.meydan.org/2013/01/28/kuresel-kapitalistlerin-degisen-suriye-gercekligi/ Türkiye’ye Patriot Chevron’a ve Exxon’a Petrol Suriye’nin izolasyonu sürerken Chevron ve Exxon gibi küresel enerji şirketleri de bu bölgedeki pazarlıklarını ve anlaşmalarını arttırdı.  Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kasım ayından bu yana ilk kez halka sesleniş konuşması yaptı. Uzun bir süre sonra gerçekleşen bu konuşmayla Esad, yanlılarına birlik olma çağrısı yaparken muhalifleri unutmadı. Muhalifleri vatan […]

The post Küresel Kapitalistler’in Değişen “Suriye Gerçekliği” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Türkiye’ye Patriot Chevron’a ve Exxon’a Petrol

Suriye’nin izolasyonu sürerken Chevron ve Exxon gibi küresel enerji şirketleri de bu bölgedeki pazarlıklarını ve anlaşmalarını arttırdı. 

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kasım ayından bu yana ilk kez halka sesleniş konuşması yaptı. Uzun bir süre sonra gerçekleşen bu konuşmayla Esad, yanlılarına birlik olma çağrısı yaparken muhalifleri unutmadı. Muhalifleri vatan haini teröristler olmakla suçlayıp “kuklalarla değil, efendileriyle masaya otururuz” dedi. Bu tarz bir suçlamayla Esad’ın kime mesaj vermek istediği aslında açık. Tüm süreç boyunca Özgür Suriye Ordusu ve Ulusal Koalisyona açık destek veren devletlere…

Esad konuşmasında, Suriye’de bir Arap Baharı’nın asla yaşanmayacağına vurgu yapıp bu durumun “patlayacak bir sabun köpüğü” olduğunu belirtti. Bu konuşmadan, Esad’ın yönetimi bırakacağını ilan edeceğini bekleyen kimse yoktu. Ancak yine de, yönetimsel bazı değişikliklerin yapılacağı beklentisi uluslararası medyanın gündemindeydi. Esad beş aşamalı bir plan açıkladı konuşmasında; yabancı ülkeler silahlı muhalefeti desteklemeyi bırakacak, sınırdan teröristlerin geçişi engellenecek sonrasında muhalefetle diyalog kurulacak, yeni hükümet kurulup af ilan edilecek.

Esad’ın planına ilk tepki, konunun muhataplarından geldi. Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra, Esad’ın görevi bırakmadıkça hiçbir girişimin kabul edilemeyeceğini belirtti. TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu değerlendirmesini, 5. Büyükelçiler Konferansı’nda yaparak TC’nin tutumunu tüm dünyanın desteklediğini göstermek istedi. Esad’ın içi boş reform vaatlerinin çok geç ve yetersiz olduğunu vurguladı. Benzer değerlendirmeler AB ve ABD yetkilileri tarafından da yapıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Esad’ın artık “gerçeklik”ten tamamen koptuğu açıklamasını yaptı.
Bu “gerçeklik” meselesi, ABD medyasında 2013 yılının ilk gündemlerinden biriydi. ABD’de, Ortadoğu ve özellikle Suriye politikasında hükümetin ve benzer bir şekilde diğer Batılı devletlerin ne kadar gerçekçi olduğu tartışıldı. Geçen iki yıl boyunca Esad’ın hala iktidarda olma durumu, bu devletleri ve Esad’ı sevmeyen Arap devletlerini de bu “uluslararası gerçek”likten koparmış görünüyor. Israrlı bir şekilde kendi plan programlarının Suriye’nin şekillendirilmesinde ana kaynak olmasını isteyenler, bu coğrafyadaki bazı açmazları görmezden geliyor. Bu görmezden gelişin altında ise nasıl bir korku yatıyor bilinmez.

Batılıların “uluslararası gerçeklik”ten kayışı, Esad’ın çok başarılı bir dış politika izlemesi, iç politikada desteğini pekiştirebilmesi ya da başarılı manevra kabiliyeti ile açıklanamaz. Bunun asıl nedeni, olası Esad sonrası bir dönemin geleceğinin de bu Batılı devletler için parlak olmama durumu .
Esad rejiminin, silahlı muhaliflerle çatışmaya başladığı ilk günden bu yana muzdaripliğini en sık dile getirdiği mesele El-Kaide ile ilintili gruplardı. Liva El-İslam, Katibat El-Ensar, Ehrar El-Şam ve bir sosyal paylaşım sitesinde yayınladıkları video ile geçtiğimiz aylarda gündeme oturan El-Nusra Cephesi çatışmaların başından beri silahlı muhalefetin en kararlı kesimleriydi. Yakın bir zamanda stratejik açıdan önemli bir hava sahasını El-Nusra Cephesi ele geçirmişti. Durumu Esad rejimi açısından vurgulamak adına, bu son örnek önem taşıyor. Bu radikal grupların en önemli özelliği, militanlarının Çin ve Endonezya gibi uzak ülkelerden de gelen insanlardan oluşuyor olmasıydı.
Batılı devletlerin, Esad sonrası bir Suriye’ye ilişkin en büyük çekincesi de bu yönde. Mevzu bahis gruplarla ilintili bir iktidarın, Esad rejiminde var olduğu söylenen kimyasal silahlara sahip olma durumu Batılı devletlerin en büyük korkularından biri. Bu açıdan bakıldığında, Batılıların Suriye’ye ilişkin stratejilerinin aynı kalması bu “uluslararası gerçeklik”in dışına düşme nedeni gibi görünüyor.

Şu ana kadar en somut öneri olarak Suriye’ye sunulan tek plan, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Lahdar İbrahimi’ye ait. İbrahimi de Esad’ın son konuşmasındaki beş aşamalı planı eleştirmişti. Ancak diğer yandan İbrahimi’nin planının başkanlık statüsüne ve güvenlik hizmetlerine ilişkin bir ibare barındırmaması, bu planın “gerçek”liğini de sorgulatıyor. Plan Suriye’de farklı iktidar odaklarının birbiriyle rahat bir şekilde savaşması için hazırlanmış adeta.

Yönetsel iktidar açısından zayıf bir Suriye, şimdilik küresel kapitalistler için en karlı plan olarak görünüyor. İsrail’in Golan’ın çevresine savunma hattı kurması, TC’nin Patriotları ile beraber değerlendirilmeli. Maraş’a gelen Alman askerleri, Halep’e 120 km mesafede iki adet Patriot füze kompleksi kuran Amerikan askerleri, Şubat başında tamamen bitmesi planlanan Patriot Hava Savunma Sistemleri… Suriye’yi özgürleştirmek isteyenler, şimdi Suriye’yi izole edip, yarattıkları karmaşa ortamının getireceği duruma göre planlarını belirlemek istiyorlar.
Bahsi geçen uluslararası “gerçeklikten kopuş”, bölge üzerinde hareket halinde bulunan küresel kapitalistler için çok geçerli gözükmüyor. Chevron ve Exxon gibi küresel enerji şirketleri, bu bölgedeki hareketliliklerini tarihlerinde olmadıkları kadar hızlandırmış durumda. Küresel kapitalizmin bu gerçeklik dayatmasından en çok bölge halklarının mağdur olacağı ise bu durumun en “gerçek” sonucu olacak.

The post Küresel Kapitalistler’in Değişen “Suriye Gerçekliği” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/01/28/kuresel-kapitalistlerin-degisen-suriye-gercekligi/feed/ 0