The post Anarşist Yayınlar Dizisi (15): Arjantin’de Anarşist Yayınlar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Arjantin’de Anarşizm
Arjantin’de anarşist hareket -aynı dönemde dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi- dönemin toplumsal mücadelelerine şekil veren sendikalar içerisinde kendi karakterini buluyordu. 1922 yılında Bakunin’in düşünceleri etrafında bir araya gelen Arjantinli işçiler, Birinci Enternasyonal’in ilkelerini benimsedi. Daha sonrasında anti-otoriter saflarda kalarak St. Imier Kongresi’ne katıldılar.
Arjantin’in anarşist-sendikalist işçi örgütlerinin hepsi temelde “devrimci sendikalizmin” karşısındaydı.*
Anarşist Yayıncılık
Arjantin’de anarşist yayıncılık iki başlıkta sınıflandırabileceğimiz bir doğrultuda ilerlemiştir. İtalyan göçmen işçileri örgütlemek ve bölgede yaşayan işçilere hitap etmesi hedeflenen, yine göçmen işçiler tarafından çift dilli yayınlanmış dergi ve gazeteler bir yanda, Arjantin’de yaşayan anarşist örgütlenmelerin çıkardığı İspanyolca yayınlar diğer tarafta.
Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü (IISH), “Latin Amerika’da Anarşist Gazeteler” başlığı altında oldukça kapsamlı, zengin bir arşive sahiptir. Bu arşivin büyük bir kısmı Max Nettlau’nun arşivinden aktarılmıştır. Bu arşivin Arjantin kısmında -ve hatta Güney Amerika’nın genelinde diyebiliriz- çok fazla yayın bulunmaktadır. Broşürler, bildiriler, elyazmaları dışarıda tutulduğunda 971 ayrı anarşist gazete ve dergi bulunmaktadır. Bunların içinde en geniş kısmı 413 adet yayınla Arjantin kaplıyor. Bu yayınların hepsini anlatacak yerimiz olmadığından dolayı bu çalışma özelinde başlıca olanlara yer veriyoruz.
Anarşist yayıncılığın başlıca ilkelerinden olan, herkesin rahatça anlayabilmesi ve özgürlükçü fikirlerin işçiler arasında rahatça tartışılabilmesi için sade ve anlaşılır bir dil kullanma kaygısı, burada yayınlanan yayınların da genel karakterini oluşturuyordu. Gazetelerin isimlerini ve mizanpajını da bu amaca uygun bir şekilde belirlediler.
Arjantin’de yayınlanan anarşist gazetelerin çoğu, yazılardan oluşuyordu. Ancak gazetelerinde bazılarında -orantısı değişmekle birlikte- ezen ezilen ilişkisindeki çarpıklıklara dikkat çeken politik karikatürler de yoğunluktaydı.
Aynı şekilde Arjantin’de yayınlanan anarşist gazetelerde din karşıtlığı yoğunluklu işlenen temalardan biriydi. Özellikle politik karikatürlerde dini figürler, karikatürlerde özgürlüğün ve gelişimin düşmanı olarak resmediliyordu. İçeriğinin önemli bir kısmını çizimlerin oluşturduğu yayınlara en büyük iki örnek, 1918 ve 1930 yılları arasında yayınlanan haftalık El Burro (Eşek) ve iki haftalık El Peludo’ydu.
Yazıların ağırlıkta olduğu anarşist yayınlarda ise anarşizmin ideolojisi geniş bir yer tutuyordu. Bu yayınlar -özellikle La Protesta (Protesto)- çalışma grupları örgütlüyor; propaganda materyallerinin hazırlanması sürecinin örgütleyici yapısını kullanıyorlardı. Anarşizmin toplumsallaştığı topraklarda bu önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkar. Bu topraklarda yüzlerce gazete, dergi, bildiri ve broşürler bulunmasının açıklaması, insanların kendini gerçekleştirdiği özgür alanları yaratmasıyla ve zihinsel özgürleşmesini sağlayacak materyalleri kullanması arasındaki paralellikte yatar.
La Protesta
1897 ve 2015 yılları arasında aralıklarla yayınlanmış La Protesta, resmi anlamda olmasa da karakteri itibarıyla Arjantin’in en büyük anarşist örgütlenmesi olan FORA’nın (Federación Obrera Regional Argentina) sesi olmuştu. Gazetede anarşist tarihin bilinen simalarının yazıları yayınlandı. Bunlardan bazılarına örnek vermek gerekirse; Pietro Gori, Antoni Paraire, Alberto Grihaldo gibi yerel karakterleri ve Errico Malatesta, Magon Kardeşler gibi bilindik isimleri bir çırpıda sayabiliriz. La Protesta’da makalelerin yanı sıra yayınlanan anarşist kitapların tanıtımları, kültür sanat yazıları da kendine yer buluyordu. Dünya çapında örgütlenen “Sacco ve Vanzetti’ye Özgürlük” kampanyasının Arjantin ayağı da yine La Protesta gazetesi üzerinden örgütleniyordu. FORA bünyesinde ortaya çıkan La Organización Obrera (İşçi Örgütü) isimli gazete daha sonra farklı anarşist gruplarca çıkarılmaya devam etti.
“Bugün bizi baskı altında tutan bütün tiranlar evrensel adaletin zafer kazandığı gün işçilere hesap verecek. Sosyal devrim ile adalet kazanacak ve proletaryanın düşmanları olan burjuvazi, devlet, kilise ve ordu kaybedecek!”
La Protesta’dan
La Questione Social
Errico Malatesta’nın 1884’te Firenze’de yayın hayatına başlayan La Questione Social (Sosyal Soru) isimli gazetesi, sonrasında 1895 yılında Arjantin’de almanak şeklinde yayınlandı. Malatesta’nın bölgeden ayrılmasıyla 1899 yılında Arjantin’deki yayın hayatı sona eren La Questione Social’in içeriğini anarşist düşünürlerin yazıları, şiirleri ve işçi hareketi için önemli tarihleri içeren bir ajanda bölümü oluşturuyordu. İtalyanca/İspanyolca yayınlanan gazetelere bir örnek olan bu yayın ve diğer İtalyanca yayınlara ulaşmak için gazetemizin 27. ve 39. sayılarında yayınlanan yazıları inceleyebilirsiniz.
Acción Libertaria
İspanya, Fransa ve Arjantin’de olmak üzere 3 ayrı ülkede yayınlanan Acción Libertaria (Özgürlükçü Eylem), yayınlandığı ülkelerdeki anarşist-komünist örgütlenmelerin yayın organı olarak hareket etti. Arjantin’de önce CRRA (Anarşist İlişkiler Bölgesel Komitesi) sonra FACA (Arjantin Anarşist Komünist Federasyonu) ve en son FLA (Özgürlükçü Arjantin Federasyonu)’na bağlı editörler tarafından yayınlandı. 1933’te yayın hayatına başlayan gazete, 1971’te 14 yıllık bir ara verdikten sonra 1985’te tekrar yayınlanmaya başladı.
La Voz de la Mujer
Dünyanın ilk anarşist kadın yayını olmasıyla da özel bir yerde duran La Voz de la Mujer (Kadınların Sesi), “Ne Tanrı, Ne Patron, Ne Eş” alt başlığıyla yayınlandı. Virginia Bolten’in editörlüğünü yaptığı gazetede Louise Michel ve Emma Goldman gibi tanınmış anarşistlerin yazıları yayınlanıyordu. Yayın hayatı boyunca bütün yazıları kadınlar tarafından yazıldı. 1896–1897 yılları arasında Buenos Aires’te, 1899’da ise Rosario’da yayınlanan gazete yazarları kendilerini ideolojik olarak anarşist-komünist olarak nitelendiriyordu.
Diğerleri…
Arjantin’de yayınlanan ve en çok bilinen bu yayınların yanı sıra istikrarlı bir şekilde yayınlanmış ve ismini anmadan geçemeyeceğimiz diğer yayınlara da Centro de Propaganda Obrera’nın(İşçi Propaganda Merkezi) yayın organı El Descamisado (Gömleksizler), Mobilya İşçileri Sendikası tarafından yayınlanan ve “Sendikayla Güçlüyüz” mottosuna sahip Acción Obrera, “Yöneticiler ve rahipler sınıfına doğru yükselmiş bir bıçak” alt başlığıyla yayınlanan El Azote (Kırbaç), 1 Mayıs 1909’da Alberto Grihaldo’nun editörlüğünde yayınlanmaya başlayan Ideas y Figuras ve La Voz del Campesino (Köylü’nün Sesi), L’amico del Popolo (İt. Halkın Arkadaşı), Solidaridad Obrera (İşçi Dayanışması), El Emancipado (Özgürleşmiş), Idea Libre (Özgür Düşünce), Juventud Libre (Özgür Gençlik), Libre Iniciative (Özgür İnisiyatif), Tierra Libre (Özgür Yeryüzü), Liberacion (Özgürleşme), Claridad (Berraklık), La Antorcha (Meşale), La Aurora (Şafak), Adelante (İleri), Despartar (Uyanmak), El Pervenir (Gelecek), La Nueva Era (Yeni Çağ), Voluntad (İrade) gibi gazeteleri örnek gösterebiliriz.
* |
Bu tartışmayla ilgili daha ayrıntılı bilgi için; bkz. Meydan Gazetesi Sayı 28, Anarşistlerin Teori ve Pratik Tartışmaları(2) : ” Devrimci Sendikalizm ve Anarşizm” – Halil Çelik |
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. Sayısında yayınlanmıştır.
The post Anarşist Yayınlar Dizisi (15): Arjantin’de Anarşist Yayınlar appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Arjantin’de Anarşizm” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Dünyadaki endüstriyel gelişim 19. yüzyılın son çeyreğinde Arjantin’de hızla ilerliyordu. Fabrikaların ve sanayinin artmasıyla Arjantin’e büyük bir işçi göçü başlamıştı. Arjantin nüfusu 1869 yılında 2 milyon iken, 1895 yılına kadar 4 milyondan fazla olmuştu. Buenos Aires’in %50’sini göçmenler oluşturmaktaydı. İspanya’dan, İtalya’dan ve kısmen Almanya’dan gelen göçmen işçiler, ülkelerindeki anarşist hareketlerinin de etkisiyle Arjantin’de anarşist işçi örgütlenmeleri oluşturmaya başlamışlardı. 1. Enternasyonal’in Lahey Kongresi’yle muğlak sosyalizm döneminin ideolojilerle belirginleşmesinin ardından, anti-otoriter kanat tüm dünyada kendini belirginleştirmiş ve Arjantin’de de anarşizmin sesleri yankılanmaya başlamıştı.
1. Enternasyonal ayrışmasından sonra Bakunin’den etkilenenler, Arjantin’de ilk anarşist örgütlenme olan “Centro de Propaganda Obrera” (İşçi Propaganda Merkezi’ni) kurdular. Buradan El Descamisado (Gömleksizler) adlı yayın ve birçok propaganda broşürü çıkartıldı. El Descamisado dergisinde yayınlanan yazılar, işçilerin patronlara ve devletlere karşı verdikleri mücadele ve bu yolda uğradıkları katliamları anlatmak için -kanlarımızla da olsa düşüncelerimizi yazarak paylaşacağız- diyerek dergideki tüm yazıları kırmızı renkte basmaktaydılar. Bu da büyük bir ilgi çekerek gazetenin dağıtımını bir hayli arttırmıştı. Centro de Propaganda Obrera yayınlarda tüm göçmen işçilere ulaşabilmek için farklı diller kullanmaktaydı.
1885-1889 yılları arasında İtalyan anarşist Errico Malatesta’nın ve 1898-1902 yılları arasında Pietro Gori’nin Arjantin’de geçirdiği yıllar, coğrafyada gelişen anarşist harekete önemli katkılar sağladı. Malatesta Arjantin’e ayak bastığı sene La Questione Sociale (Toplum Meselesi) adlı bir dergi çıkartarak işçiler arasında anarşist-komünist fikirleri yaygınlaştırmaya başladı.
Malatesta, bir yandan marksistlerle beraber yapılan örgütlenmelerin olumsuz sonuçlanacağını dillendirirken bir yandan da anarko-sendikalistleri, sendika örgütlenmelerini ve grevlerini anarşist bir devrim yolunda düşünmeleri gerektiğini anlatmaya çalışmıştı.
Anarşizm Filizleniyor: Fırıncılar Grevi
Arjantin’de anarşist hareketin ilk önemli olaylarından biri Ocak 1888’de gerçekleşen fırıncılar greviydi. 1886’da Livorno’lu anarşist Ettore Mattei fırıncıların kendi sendikalarını oluşturmasını sağlamış ve 2 sene sonra yapılan genel grev işçilerin taleplerini kazanmasıyla sonuçlanmıştı. İşçilerin üretim gücünü bir silaha dönüştürmesinin ne kadar etkili olduğunu gören farklı sektörlerden işçiler de anarşist dergiler çevresinde toplanarak örgütlenmeler oluşturmaya başlamışlardı. İşçiler üzerinde artan sömürü, diğer işçi örgütlenmelerini de harekete geçirmeye başlamıştı. Demiryolu işçileri ve metal işçileri, fırıncıları örnek alarak greve çıkmıştı. 1889 sonuna kadar 15 grev gerçekleşti. Grevlerde işçilerin talepleri kabul edilmese de, direnişler olumsuzlukla sonuçlanmıyor, işçi örgütlenmeleri güçleniyordu.
1888 Nisan ayında Malatesta anarşist işçi sendikalarının birleşerek bir federasyon kurması gerektiğini savunmuştu. Bu, anarşist hareket içerisinde bir tartışma başlattı. Bir kesim sendikaların sanayinin ilerlemesine çomak sokacağını ve anarşist bir devrime giden yolda bir dinamo olacağını söylerken, bir kesim bireysel anarşistler ise sendika gibi geniş örgütler yerine daha çok silahlı eylem tarzıyla hareket etmek gerektiğini savundu. Bireysel anarşistler 1890’dan itibaren El Perseguido adlı yayını yaklaşık 100 sayı çıkardılar.
FORA Kuruluyor
27 sendikanın ortak bir metin yayınlamasının ardından 21 Mayıs 1901 Arjantin İşçi Federasyonu (FOA) kuruldu. İlk başta içerisinde sosyalistlerin de bulunduğu federasyon İtalyan anarşist Pellicer Paraire ve Pietro Gori’nin de etkisiyle anarşist karakterini belirginleştirmeye başladı. Federasyon içerisinde sosyalist odaklı sendikalar kısa süre sonra ayrılarak Genel İşçi Sendikası’nı (UGT) kurdular. 1902 yılında peşi sıra grevler örgütleyen FOA’ya karşı Arjantin devleti “İkamet Yasası” (Ley de Residencia) çıkartarak örgütlenme yapan anarşist göçmenleri sınır dışı etmeye başlamıştı. Baskılara rağmen FOA örgütlenmeye devam etti. Buenos Aires’te inşaat, demiryolu ve liman gibi önemli sektörlerde örgütlenildi. 1904 yılında düzenlenen 1 Mayıs mitingine FOA yaklaşık 50.000 işçi ile katıldı.
1897 yılında anarşist gazete La Protesta Humana kuruldu. Gazete 1903 yılında “humana” kısmını isminden çıkartıp günlük olarak yayın hayatına devam edecekti. Gazete FOA’nın resmi yayın organı olmasa da günlük olarak FOA’nın sesi olacaktı.
Arjantin İşçi Federasyonu (FOA), 1904 yılında dördüncü kongresinde anarşist-komünist ilkeleri tamamen kabul ederek ismini Arjantin Bölgesel İşçi Federasyonu (FORA) olarak değiştirdi.
Patagonya İsyanı
Dünyada hızlı gelişen endüstri sistemi, Güney Amerika semalarında da kendini net bir şekilde gösteriyordu. Şili ve Arjantin arasında kalan Patagonya Bölgesi’nin meraları patronların iştahını kabartmıştı. Patagonya’daki feodal sistemin patronlarıyla Alman, Belçikalı, Kuzey Amerika, İspanyol, Portekiz, Fransız, Uruguaylı, Rus, Şilili ve çok az Arjantinli patron anlaşarak Patagonya’yı sömürme planlarını gerçekleştirmeye başlamışlardı. Endüstriyelleşme, işçiliği ve işsizliği beraberinde getirmişti. Patagonya’ya da Şili’den, İspanya’dan, Buenos Aires’ten, Rusya’dan, Paraguay’dan, İtalyan’dan, Almanya’dan işçiler çalışmak için gelmişlerdi. Dünyanın her tarafında bölgeler, halklar, değişiyor, küresel sömürüye karşı enternasyonalist kavga değişmiyordu.
Patagonya’da yün, deri ve et endüstrisinin hızla büyümesi beraberinde özel arazilerin artmasını, bankaları, dondurucu endüstrisini, büyük depoları, sigorta şirketlerini, elektrik ve telefon şirketlerini, ayakkabı fabrikalarını, tershaneleri, mağazaları da bölgeye getirmişti.
Artan sömürüye karşı Rio Gallegos İşçi Derneği’ndeki liman işçileri genel grev ilan etti. İşçiler özel güvenlikler ve grev kırıcı işçilerle karşı karşıya gelmeye başladılar. Patronların hak taleplerine karşı giriştikleri mücadele, işçileri de daha radikal eylemlere itmişti. Aynı süreçte Puerto Deseado’daki genel grevde işçiler trenleri raydan çıkarıp devirmişlerdi.
Rio Gallegos işçileri patronların canını sıkmış olacak ki Arjantin polisi hemen dernekte bilinen isimleri tutuklatıp baskılarını arttırdı. Baskılara rağmen Rio Gallegos İşçi Derneği hemen yeni işçi kadrosunu oluşturup grev bröşürleri dağıtmaya devam etti. Öyle ki grev bröşürü gizli yollarla hapishanedeki yoldaşlarına bile ulaştırılıp hapishanede işçi örgütlenmesi yapılıyordu. Tahliye olan işçiler hapishaneden örgütlenmiş olarak çıkıyordu.
1920’de dünyadaki ekonomik kriz, Patagonya meralarına kadar ulaşmıştı. Artık dünya yün pazarı doymuş ve fiyatlar düşmüştü. Patronlar hemen kriz politikalarını devreye sokarak işçi çıkarmalara, ücret düşürülmesi gibi yollara başvurdular. Endüstri hızla ilerlerken lüks içinde yaşayıp ceplerini dolduranlar, krizde ilk olarak faturaları işçilere ödetmek istemekteydi.
20 Mayıs 1920’de İspanyol anarşist-sendikalist Antonio Soto, FORA’nın bir üyesi olan Rio Gallegos İşçi Derneği’nin genel sekreteri seçildi.
Nisan 1920’de Vali Correo Falcon, “ülkenin farklı bölgelerinde devrimci fikirlerdeki unsurlar, bu topraklardaki kamu düzenini bozmaya yönelik bir kampanya başlattı” açıklamasını yapmasının ardından Rio Gallegos İşçi Derneği’ne yönelik saldırılar yoğunlaştı. Tüm toplantılar yasaklandı, direnen işçiler tutuklandı.
Tutuklanan İşçiler Serbest Bırakıldı
Senelerdir verilen örgütlü mücadele artık kemikleşmişti, öle kolay kolay kırılamazdı. 1920’deki tutuklama tufanına karşı Patagonya çobanları ve işçileri yoldaşlarının serbest bırakılması için genel grev ilan ettiler. Genel grevin etkisi çok yüksek oldu, tüm hayatı durdurmuştu. Üstelik tek talep tutuklananların serbest bırakılmasıydı.
İlk önce tutuklu bulunan birkaç işçi serbest bırakıldı. Bununla grevi kıracağını düşünen patronlar yanılmıştı. Patronlar ve devlet sonrasında tüm işçileri serbest bırakmak zorunda kalmıştı.
Patagonya’da özel arazi sahipleri genel grevi durdurmak için işçilere şartların iyileştirileceği sözünü verir. Fakat kısa sürede sözlerinin aksi haraket etmeleri, işçileri daha da öfkelendirmiştir. Baskı ve sömürü politikaları zamanla öfkeli bir direniş örgütlemiştir. İşçiler artık grevlerin yanı sıra doğrudan eylemlere de başvurmuşlardır. İtalyan Anarşist Alfredo Fonte (El Toscano olarak bilinir) ve Jose Ricardi (68 olarak bilinir -hücre numarasından dolayı-) birlikler oluşturarak çiftlik patronlarına, kolluk kuvvetlerine karşı silahlı eylemler gerçekleştirirler.
Patronlar Yine Sözlerini Tutmaz
Grevler ve doğrudan eylemler patronları durdurmuştu. Patronlar ve Albay Hector Benigno Varela işçilerle bir görüşme yapmak istediler. Çiftliklerde iyileştirmeye gidileceğini ama direnişi bitirip herkesin çalışma yerlerine dönmelerini söylediler. İşçilerin büyük çoğunluğu bu anlaşmanın kabul edilmesinden yanaydı ve kabul edildi. Tüm tutsak işçiler bırakıldı, cezai durumlar silindi. El Toscano ve arkadaşları ise anlaşmayı onaylamadıkları için silahlarını bırakarak kayıplara karıştılar.
Patronların verdikleri sözden hemen bir ay sonra şartlar değişmediği için Swift’in buzdolabı fabrikalarında bir grev patlak verdi. Grev hemen bastırılmaya çalışıldı.
FORA durumun kötüye gideceğini ön görerek tüm bölgelerdeki işçileri toplayarak büyük bir kongre düzenledi. Kongre’de hiçbir dış destek alınmaksızın dayanışmayla kurulan sendikaların işçilerin savunma güçlerini oluşturma kararı alındı.
Bu sıralarda da İngiliz patronlar buluşarak Albay Varela için büyük bir resepsiyon verdiler. Burada Varela’yla, örgütlenen işçileri ve sendikal hareketi bitirmek için bir anlaşmaya vardılar.
21 Mart-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Rio Gallegos ve Puerto Santa Cruz bölgelerinde Albay Varela birlikleri plantasyonlara saldırıya geçtiler. İşçiler ise albay ve ordusuna karşı direnmeye başladılar. İşçilerin ellerindeki az sayıdaki silah, ele geçirdikleri askerlerden aldıkları silahlardı. Orduda ise ağır silahlar bulunmaktaydı.
Ordunun operasyonları tüm Patagonya’da devam etti. Silahsız yakalanan işçiler dahi mezarları kendilerine kazdırılarak topluca katledildiler. Arjantin ordusunun saldırıları sonrasında 1500 işçi Patagonya’da öldürülmüştü.
Albayla Yüzleşme
Alman Anarşist Kurt Gustav Wilckens, Patagonya Direnişi sırasında tutsak düşmüştü. Çıktığındaysa katledilen yoldaşlarının intikamını almak için yemin etmişti. ABD’nin madenlerinde çalışırken IWW’ye örgütlenerek anarşist olan Wilckens, Albay Varela’yı takip etmeye başlamıştı. 27 Ocak 1923 günü katil Varela evinden çıktığı sırada Wilckens el yapımı bombasını albaya fırlattı. Wilckens albay yere yığıldığında kulağına eğilerek şunu şöyleyecekti:
“Patagonya halkının selamı var!”
Furkan Çelik
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 36. sayısında yayınlanmıştır.
The post “Arjantin’de Anarşizm” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>