RoarMag – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 02 May 2017 11:34:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 “ALTERNATİF MEDYA” MÜMKÜN MÜDÜR?” https://meydan1.org/2017/05/02/alternatif-medya-mumkun-mudur/ https://meydan1.org/2017/05/02/alternatif-medya-mumkun-mudur/#respond Tue, 02 May 2017 11:34:10 +0000 https://test.meydan.org/2017/05/02/alternatif-medya-mumkun-mudur/ Bugünün küresel iletişim sistemleri içerisinde “alternatif medya”nın varlığı, gerçeğe ve bilgiye erişim konusunda birçok farklı olanağı beraberinde getiriyor. İktidarların tekelinde bulunan ana akımın karşısında alternatif medya, saklanmak istenen bilgiye, manipüle edilmek istenen gerçeğe erişimi mümkün kılıyor. Ancak söz konusu bu “alternatif”lik, kimi zaman şirketlerle ya da şirketleşmiş STK’larla olan bağlar da açığa çıktığında sorgulanabilir hale […]

The post “ALTERNATİF MEDYA” MÜMKÜN MÜDÜR?” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bugünün küresel iletişim sistemleri içerisinde “alternatif medya”nın varlığı, gerçeğe ve bilgiye erişim konusunda birçok farklı olanağı beraberinde getiriyor. İktidarların tekelinde bulunan ana akımın karşısında alternatif medya, saklanmak istenen bilgiye, manipüle edilmek istenen gerçeğe erişimi mümkün kılıyor. Ancak söz konusu bu “alternatif”lik, kimi zaman şirketlerle ya da şirketleşmiş STK’larla olan bağlar da açığa çıktığında sorgulanabilir hale geliyor.

Dünyanın farklı coğrafyalarında dağıtımı yapılan, farklı coğrafyalardan yazarları olan ve farklı coğrafyalardaki toplumsal hareketlenmeleri yazan, anlatan, tartışmaya açan ROAR da, sıkıştırılmak istendiğimiz bu “ana akım” medya çağında bir alternatifi açığa çıkartıyor. ROAR Dergisi’nin editörü Joris Leverink ile gazetecilik, alternatif medya ve ROAR deneyimi üzerine gerçekleştirdiğimiz röportajı siz okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Meydan: Gazeteciliğin tarafsızlığı bir yalan mı?

J. Leverink: Bir bakıma evet, ama ben ona bir mit demeyi tercih ediyorum. Tarafsızlık, gazeteciliğin temel değerlerinden biridir ve gazetecilerin siyasi, ideolojik ve dini etkilerden bağımsız olarak gerçeği temsil etme çabalarını göstermesi açısından önemli bir role sahiptir. Bu çabalamak için önemli bir hedeftir, ama bunun aynı zamanda neredeyse imkansız olduğunun farkına varmak çok önemli. “Gerçeğin” gazeteciler tarafından gösterimi, görüşülen kişilere, bu kişilerin konumlarına, kamu alanında olmayan bilgilere erişimlerine, vb. bağlı olarak, tanım gereği sınırlıdır.

Ana akım medyada, haber bültenlerine ayrılan sınırlı yer veya zaman hesaba katılırsa, her tür haber metni, zorunlu olarak gerçeğin bir versiyonudur; asla tümüyle temsil edilemeyecek olan daha büyük bir hikayenin küçük bir parçasıdır. İster gazeteci, ister siyasi veya dini lider, isterse de herhangi başka biri olsun, gerçeğin tek temsilcisi olduğunu iddia herkese karşı şüpheli olunmalıdır.

Davası olan gazetecilik nedir? Ve ana akım gazetecilikten nasıl ayrılır?

Benim de aralarında olduğum, davası olan gazeteciler, tarafsızlığa inanmaz. Davası olan gazeteciler olarak inandığımız şey, gazetecilerin gerçeği nesnel olarak temsil etmeye çabalaması gerektiği. Ama sözde tarafsızlığın ve nesnelliğin duman perdesi arkasına saklanmak yerine, nereden geldiğimiz ve nereye gitmek niyetinde olduğumuz konusunda açık olmamız, okuyuculara, izleyicilere ya da dinleyicilere karşı daha dürüst ve saygılı bir tutumu beraberinde getirir. Bu konuyu açıklığa kavuşturduktan sonra, dinleyiciniz neden belirli bir siyasi gündemi öne çıkarttığınızı, neden belli bir toplumsal mücadeleyi ele alıp desteklediğinizi ve onun neden önemli ve dikkate değer olduğunu anlayacaktır. Okuyucularınız sizinle aynı fikirde olmak zorunda değildir; ama onları durduğunuz yer konusunda haberdar ederek düşünmek ve tartışmak için bir zemin açarsınız ve onları sözde nesnellik örtüsüyle kaplı ana akımın yanlı haber bültenlerini pasif bir şekilde sünger gibi içlerine çekmek yerine, kendi fikirlerini oluşturmaya davet edersiniz.

Alternatif medya, STK’lar aracılığıyla onları fonlayan büyük şirketlerle bağlarını düşündüğümüzde, ne kadar alternatif olabilir?

Tıpkı ana akım medya gibi, hiçbir alternatif medya kanalı, sosyal ve politik bir boşlukta var olmaz. Ana akım medya kanallarını kontrol eden büyük şirketlerin bazıları gibi STK’ların da siyasi veya ekonomik bir gündemi olabilir.

Alternatif medyayı alternatif kılan şey bence diğer medyanın maruz kaldığı türden baskılara ve baştan çıkarmalara karşı bağışıklı olmaları değil; uygulama ve örgütlenme konusunda çevrelerindeki dünyada görmek istedikleri ile aynı etiği ve değerleri korumak için çalışmalarıdır. Çoğu alternatif medyanın amacı para kazanmak değil, halkı bilgilendirmek ve eyleme telkin etmek olduğundan; ana akım medyanın, onları destekleyen şirketlerin gündemine aykırı olduğu için uzak durmak zorunda kaldığı belirli rahatsız edici gerçekleri veya konuları ele almak konusunda genellikle daha özgürler.

Senin de içerisinde bulunduğun ROAR deneyiminden bahseder misin? ROAR ne amaçlıyor ve başarıyor?

ROAR kendini, “radikal hayal gücünün dergisi” olarak tanımlıyor ve amacımız gerçek demokrasi için verilen küresel mücadelenin ön saflarından, tabandan perspektifler sunmak. ROAR, “Bir Devrim Üzerine Düşünceler”’in kısaltılmışıdır. Mısır’dan ABD’ye, Brezilya’dan Türkiye’ye, Yunanistan, Suriye ve ötesine, dünyayı sarsan kitle ayaklanmalarının aynı mücadelenin parçası olduğuna inanıyoruz; bu yüzden devrimler yerine tek bir devrime atıfta bulunuyoruz. Genel olarak geçmiş birkaç yüzyıl boyunca ve özellikle son elli yılda küresel kapitalizm, finansal, politik ve sosyal krizlerin dünyamızı şekillendiren sistemde temel yırtılmalar yarattığı kritik bir aşamaya ulaştı.

ROAR, dünya çapında toplumsal mücadeleler, toplumsal protestolar, ekolojik sorunlar, ekonomik krizler ve siyasi gelişmeler hakkında yazarak, bir yandan bunların hepsinin bir şekilde birbirlerine ne kadar bağlı olduğunu okurlarına göstermeye çalışıyor; diğer yandan da toplumumuzu ve ekonomiyi düzenlemenin alternatif yolları hakkında bilgilendirerek, okuyucumuza eyleme geçmesi için esin vermeye çalışıyor.

Herhangi bir sabit siyasi görüşümüz yok; ama Rojava’dan Zapatistlere, “Siyah Yaşamlar Değerlidir”den “Wall Street’i İşgal Et”e, Arap Baharı ve Gezi protestolarına, geniş bir yelpazedeki toplumsal hareketlerden ve demokratik mücadelelerden ilham alıyoruz. Yayın çizgimize rehberlik eden belirli temel değerlerimizin olmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz, ama dar bir ideolojik çerçeveye uymayan bireyleri veya grupları dışlamanın amaca zarar verebileceğini görmemiz gerekir.

 

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 38. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post “ALTERNATİF MEDYA” MÜMKÜN MÜDÜR?” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/02/alternatif-medya-mumkun-mudur/feed/ 0
“Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/#respond Sat, 20 Sep 2014 14:13:25 +0000 https://test.meydan.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti. Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, […]

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti.

Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, düşmanlarımız ortak. Bu yüzden birliğimizi güçlendirmeliyiz.” mesajı verildi.

İkinci gün konuşmalarında Kanada, İtalya, Japonya ve Fransa’dan katılan anti-otoriter oluşumlar “commons” (kamusal ya da kolektif) kavramı üzerine bir tartışma gerçekleştirdiler.

Festivalin üçüncü ve son gününde gerçekleştirilen, Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz’in de konuşmacı olarak katıldığı kapanış panelinde, Bosna’dan Minel Abaz, Saraybosna başta olmak üzere tüm Bosna’da yükselen faşizmin ve anti faşist hareketin gelişimini aktardı. Panelde Hollanda’dan RoarMag editörlerinden Jerome Roos “Ölmekte olan dünyanın yerine doğan yeni dünyada patlak veren isyanlar” başlığı altında gerçekleştirdiği konuşmasında son süreçte birbiri ardına gelişen toplumsal isyanların siyasi arka planını ve birbirine olan etkilerini yorumladı. Alp Temiz ise Devrimci Anarşist Faaliyet adına yaptığı konuşmasında “Taksim Gezi İsyanından Geriye Ne Kaldı?” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Bir önceki yıl yine Doğrudan Demokrasi Festivali’nde ayrıntılı olarak Taksim Gezi isyanından ve onun toplumsal etkilerinden, sonrasında gelişen mahalle forumlarından ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin işleyip işlemediğinden bahseden Alp Temiz bu sunumda yalnızca Taksim Gezi İsyanından sonraki toplumsal politizasyonun değişimini inceledi.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak1

Politik olarak gittikçe homojenleşen ve liberalleşen algılarda toplumsal muhalefetin örgütsüzleştirildiği, bireye indirgendiği bir dönemde Soma katliamı ile sonrası kapitalizme karşı verilen mücadelede örgütlülüğün şart olduğunun toplum nezdinde daha anlaşılır hale geldiğine değindi.

Öte yandan özellikle Taksim Gezi İsyanıyla birlikte artan toplumsal muhalefetin, AKP ve Erdoğan karşıtlığına indirgenerek etkisizleştirilmesine vurgu yaptı. AKP karşıtlığıyla seçimlerden medet uman siyasi partiler ve örgütlerin, yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile üst üste yenilgiye ve hayal kırıklığına uğrayarak derin bir sessizliğe gömüldüğünden bahsetti.

 

Taksim Gezi İsyanının ve diğer toplumsal olayların yarattığı politizasyonu seçimlerde oy’a dönüştürmeye çalışan siyasi yapıların; mücadeleye yeni adım atmış olan bireylerin algılarında yeşeren umudu seçimlere kanalize ettiğinden ve seçimlerde gerçekleşen yenilgilerle de bu bireylerde umutsuzluğa ve devrime olan inancın yitmesine yol açtığından bahsetti. Tıpkı bugün, geçmişte yaşadığı yenilgilerin etkisiyle “Biz zamanında çok mücadele ettik olmadı, sen kendini kurtarmaya bak” propagandası yapan ebeveynler gibi bu yenilgiyi içselleştiren günümüz gençlerinin bir on sene sonra kendi çocuklarına aynı propagandayı yapan ebeveynlere dönüşebileceği örneğini verdi.

Festival süreci boyunca festivale katılan siyasi grupların yanı sıra suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele eden grupların, üretim ve tüketim kooperatiflerinin, çeşitli kitapevlerinin ve Vio.Me. işçilerinin ürettiği temizlik malzemelerinin tanıtımı ve ürün satışları yapıldı.

Patronlarla Devlet El Sıkışırken Selanik Halkı Sokaklardaydı
Üç gün süren festivalin ardından 6 Eylül günü Selanik’te kapitalist şirketlerle yunan devletinin yöneticilerinin pazarlık konferansına karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Aralarında Yunanistan başbakanı ve bakanlarının ve Yunanistan’daki en büyük holdinglerin patronlarının da olduğu konferansın katılımcılarını korumak için Atina dahil pek çok şehirden otuz binin üzerinde polis Selanik’e getirildi.

Aristoteles Üniversitesi önünde toplanan Doğrudan Demokrasi Bloğu pankartının arkasında Antiotoriter Hareket, Vio.Me. işçileri ve Halkidiki’de madenlere karşı mücadele veren köylüler ortaklaşa bir kortej oluşturdu.

Devrimci Anarşist Faaliyet de, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Doğrudan Demokrasi Bloğu içerisinde “Anarşist Devrime Faaliyetle” pankartıyla ve kara bayraklarıyla yürüyüşe katıldı.

Konferansı protesto etmek için sokaklara çıkan on binlerce kişi Selanik içerisinde uzun bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe katılımın fazla olması nedeniyle dükkanların büyük bir bölümü kepenk kapattı. Yürüyüş sırasında sık sık kapitalizme ve devlete karşı sloganlar atılırken yürüyüş kortejlerini sağlı sollu ablukaya alan polis, eylemcileri sürekli provoke etti.

Geçtiğimiz yıl kapatılan, ardından işsiz kalan işçilerinin binayı işgal etmesiyle bu sefer özyönetimle yeniden yayın yapmaya başlayan Yunanistan Devlet Radyosu ve Televizyonu’nun (ERT) önüne gelindiğinde Doğrudan Demokrasi Bloğu korteji ERT binasına dayanışma pankartı astı. Bu bekleme sırasında eylemcileri kalkanlarıyla itmeye başlayan polis, korteje biber gazı sıktı. Bu esnada ERT televizyonu penceresinden bir ERT işçisi de slogan atarak polisin saldırısını protesto etti. Eylemcilerin kol kola girerek sloganlar atmasıyla polis geri çekilmek zorunda kaldı ve Doğrudan Demokrasi Bloğu yürüyüşüne devam etti. Yürüyüşün başladığı noktaya gelindiğinde ise eylem sonlandırıldı.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak2

Vio.Me. Dayanışması Toplantısı
Vio.Me. işçilerinin yanı sıra direnişteki metro işçilerinin, su ve kanalizasyon işçilerinin, Dayanışma Hastaneleri’nin gönüllüsü hekim ve hemşirelerin ve Anarko-sendikalist örgütlenmelerin de yer aldığı toplantıda endüstri işçileri sendikası kurulması önerisine karşılık Selanik yerelinde tüm sektörleri kapsayan ortak bir sendika kurulması önerisi tartışıldı. Tartışma sonrasında sendikal bir çalışma başlatılması noktasında ortaklaşıldı. Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz de toplantıda söz alarak Vio.Me. deneyiminin Anadolu topraklarındaki işçi mücadeleleri için de önemli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı. Devletlere ve kapitalizme karşı verilen mücadelede işçilerin yanı sıra tüm ezilenlerin örgütlü mücadelesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Atina Nosotros Sosyal Merkezi’nde Taksim Gezi İsyanı ve Sonrası Etkinliği
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nde konuşmacı olarak davet edilen Devrimci Anarşist Faaliyet, festivalin sonlanmasının ardından, 11 Eylül günü, Atina’da gerçekleştirilen bir etkinlikte daha yer aldı.

2008 yılında Aleksis’in polis tarafından katledildiği Exarcheia Mahallesi’nde yer alan Nosotros Sosyal Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte “Taksim Gezi İsyanı, Yeni Bir Siyasal Tarz Mı?” ve “Taksim Gezi İsyanı’ndan Geriye Ne Kaldı?” başlıklı iki sunum gerçekleştirildi. Birincisi isyan süresince gerçekleşen sosyal politik ve kültürel etkileşimler ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin ne kadar uygulanabildiği incelendi. İkinci sunumda ise isyan sonrasındaki gelişmelerin siyasal etkileri incelendi. Özellikle Soma katliamının toplumsal muhalefet üzerindeki etkileri ve seçimlere yüklenen anlamın toplum üzerindeki etkileri tartışıldı.

Sunumun ardından soru cevaplar, tartışmalar ve değerlendirmelerle etkinlik son buldu.

Yunanistan Devletinden DAF’lılara Polis Baskısı
Doğrudan Demokrasi Festivali’ne konuşmacı olarak Yunanistan’a davet edilen DAF’lılar Selanik’e vardıkları ilk gün polis baskısıyla karşılaştı. Festival’in birinci günü gece saat 1 civarlarında Aristoteles Üniversitesi’nden ayrılıp konakladıkları yere doğru ilerleyen DAF’lılar XANΘ (Hant) meydanından geçerlerken 80 motosikletli polis (yerel adıyla Zeus) ve 3 polis aracıyla toplamda 90’dan fazla polis tarafından etrafları sarılarak durduruldu. “Yasadışı dokümanlar nerede?” “Neden Yunanistan’dasınız” gibi sorularla çantaları ve üstleri aranan DAF’lılar daha sonra Yunanistan’a giriş izinlerinin olup olmadığının kontrol edileceği gerekçesiyle kendilerinden istenen pasaportlarını polislere gösterdi.
Pasaport kontrolünün ardından polis tekrardan üst araması yapmak isterken çıkan gerilim sonucunda Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Berk Rona çeşitli bahaneler gösterilerek göz altına alındı. Gözaltına alınarak karakola götürülen Berk Rona’yı diğer DAF’lılar, Selanik’te mücadele veren Antiotoriter Hareket’ten yoldaşları ve avukatlar sabah saatlerine kadar karakol önünde bekleyerek yalnız bırakmadı. Gözaltına alınan Berk Rona ertesi gün öğle saatlerinde çıktığı mahkeme sonrasında “suçsuz bulunarak” serbest bırakıldı.
7 Eylül günü ise Vio.Me. işçilerinin davetiyle işgal edilen fabrikada gerçekleşen Vio.Me. dayanışması toplantısına katılan ve burada bir dayanışma konuşması yapan DAF’lılar fabrikadan ayrıldıkları sırada yine 10 motosikletli polis (Zeus) tarafından arabaları durduruldu. Pasaportlarına el konan DAF’lılara araç içerisinde uzun süre bekletilerek fiili gözaltı işlemi gerçekleştirildi.
DAF’lıların dokümanlarına el koymak isteyen polis ile DAF’lılar arasında çıkan kısa süreli tartışmanın ardından DAF’lılar tüm dokümanlarını ve pasaportlarını geri alarak yollarına devam ettiler.

Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 21. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/feed/ 0