The post 2.5 Yaşındaki Havin Ömür’ün İlaçlarının Alınmasını SGK Engelledi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Spinal Muskuler Atrofi (SMA) hastası olan 2,5 yaşındaki Havin Ömür Aydar, 8 aylık onaylı ilaç alma raporuna sahipti ve ilaçların yedinci dozunu ocak ayında alması gerekiyordu. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) gelen yazı ile ilaçların alınması reddedildi.
The post 2.5 Yaşındaki Havin Ömür’ün İlaçlarının Alınmasını SGK Engelledi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Yol Yemek SGK Maaş+Prim: Hack Memurluğu” – Hakan Gültürk appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Yine bu yıl içerisinde, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin yanında, Guardian, CNN, New York Times, Wall Street Journal gibi gazete ve haber kanallarının internet siteleri, DDos saldırısıyla çökertildi. İngiltere’nin en önemli süper market zincirlerinden biri olan Tesco’nun işlettiği bir banka hesabını hacklenmesiyle, 2,5 milyar poundluk bir para ele geçirildi. Yılın en büyük hacklerinden biri Yahoo’da gerçekleşti; toplam bir milyar kullanıcının hesap ve kişisel bilgileri hacklendi.
Yıl boyunca, yaşadığımız topraklarda da siber saldırılar gerçekleşti. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde görev yapan bir grup akademisyenin e-posta hesaplarının hacklenmesiyle elde edilen belgelerde birçok öğretim üyesinin, başka bir grup öğretim görevlilerince fişlendiği ortaya çıktı. En unutulmayacak olan siber saldırıysa, Enerji Bakanı ve Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın mail hesabının hacklenmesi oldu.
Albayrak’ın hesabının hacklenmesinin ardından, e-posta hesaplarını nasıl ele geçirdiğine dair haberler sansürlendi. Doğan Yayın Grubu’nun yayın politikalarının koordinasyonundan sorumlu olan Mehmet Ali Yalçındağ’ın Berat Albayrak ile mailleşmelerinin açığa çıkmasıyla, Yalçındağ istifa etti.
Yaşanan tüm hacklenmelerin ardından iktidar da “siber teşhir”in gücünü hissetmiş olacak ki, yakın zamanda “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı”nı gündeme getirdi. Hükümet plan kapsamında “siber saldırılara karşı dayanıklılığı artırmak ve başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerinin siber saldırılarını önlemek” amacıyla “vatansever hacker” çağrısında bulundu. Hükümet, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından test edilerek alınacak bilişimcilere 6-10 bin lira arası maaş ödeneceğini de belirterek; iktidarın 7/24 çalışan hacker takımları oluşturacağını duyurdu.
Hem dünya çapında hem de yaşadığımız coğrafyada, özellikle iktidar kurumlarının yolsuzluklarını teşhir etmek için gerçekleştirilen siber saldırılardan korkmuş olacak ki hükümet şimdi kendi hackerlarını yaratmanın peşine düştü.
Görünen o ki bu zamana kadar karşımıza çıkan ve iktidar yanlısı paylaşımlarıyla gündemimize gelen trollerin yanına artık bir de iktidarın hackerları eklenecek; ezenin ve ezilenin girişeceği bu siber çatışmada, daha çok yolsuzluk açığa çıkacak…
Her toplumsal olaydan sonra gelen yayın yasakları, bakanların ya da milletvekillerinin mail ve sosyal medya hesaplarının hacklenmesinin ardından gelen sansürler, habere ulaşmayı zorlaştırıyor.
Bazı programlarsa yayın yasaklarına ve sansürlere rağmen haberlere erişimi mümkün kılıyor. Yasaklamalara, sansürlere ve internet yavaşlatmalarına karşı kullanılabilecek çeşitli VPN uygulamalarını aşağıda bulabilirsiniz.
Opera Free VPN: Ücretsiz Opera VPN uygulaması. Hız limitasyonları yapmadığı için diğer uygulamalara göre bir adım önde duruyor.
Zenmate: Oldukça hızlı olan ZenMate VPN uygulaması ücretsiz olarak deneme sürümü sunuyor. Ayrıca zararlı yazılımları ve reklamları da otomatik olarak engelliyor. ZenMate uygulamasında hız için Bulgaria lokasyonunu seçmenizi öneririz.
SuperVPN Free VPN Client: Google Play Store’daki en başarılı ücretsiz VPN servislerinden biri olan SuperVPN ücretli sürümünde sınırsız hiz limiti sunarken, ücretsiz sürümünde saat sınırlamalı VPN sunuyor. Saat sınırını aşınca kesinlikle kapatmanızı öneririz.
Hotspot Shield VPN: Daha önce sadece masaüstü bilgisayarlarda kullanılan program artık mobil uygulama olarak da sunuldu.
The post “Yol Yemek SGK Maaş+Prim: Hack Memurluğu” – Hakan Gültürk appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Taşeron İşçisine Önce Şirket Sonra Devlet Vuruyor”- Yağmur D. appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>2011 yılında Güner İnşaat Mühendislik Şirketi’nde taşeron inşaat işçisi olarak çalışan Nejdet Tetik, yaşadığı “iş kazası” sonucu şans eseri yaşamını yitirmemiş, ancak “ömür boyu iş göremez” hale gelmişti.
Ankara’nın Polatlı ilçesinde kirasını ödeyemediği bir bodrum katında yaşayan Nejdet Tetik, 2011’den bu yana hem şirket hem devlet tarafından mağdur edilmiş ve mağduriyeti hala sürüyor. Tetik, Antalya’da Cevdet Güner adlı patronun inşaat şirketinde taşeron işçi olarak çalışırken 28 Ekim 2011 tarihinde aynı şirketin taşeron patronu olan Oktay Ayvalı ve soyadını hatırlayamadığı Ali adlı taşeron patronlarının “hataları” yüzünden bir “iş kazası” geçirdiğini belirtiyor. Üzerine inşaat iskelesi düşen Tetik, olay anında müteahhit İsmail Kılıçarslan ve oğlu Volkan Kılıçarslan tarafından öldü sanılarak bir hastanenin acil servisinin önüne atıldığını vurguluyor.
Şirket patronu Cevdet Güner, kaza sonucu kalıcı hasar gören ve “ömür boyu iş göremez” hale gelen Nejdet Tetik’e, hastaneye gelip dava açmaması halinde aylık 1000 tl ödeyip mağduriyetini gidereceğini ve bütün masrafları karşılayacağını söyleyerek kendini ve şirketini bu durumdan kurtarmaya çalışmış. Hastane masraflarını ödeyemeyecek durumda olan Nejdet Tetik ise bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını ve o dönemde şirkete dair herhangi bir şikayette bulunmadığını belirtiyor.
Bu süre içinde hastaneden %25 iş göremez olduğunu belirten sağlık raporu alarak SGK’ya aylık maaş için başvuru yapan Tetik, bu tip durumlarda %10 ve üzeri iş göremez raporu olanlara aylık maaş bağlayan SGK’dan henüz bir geri dönüş almış değil. Daha sonra şirket patronu verdiği sözü yerine getirmeyince, Tetik dava açmaya karar vermiş ve gönüllü avukat aracılığıyla taşeron şirket patronlarına ve Güner İnşaat patronuna maddi manevi tazminat davası açarak mücadelesine hukuk alanında bir başlangıç yapmış. Öte yandan Güner İnşaat patronu Cevdet Güner, Tetik’e 5000 lira teklif ederek davadan vazgeçmesini istemiş. Patronun sahtekarlığını daha önceden bilen Nejdet Tetik bu teklifi reddettiğini ancak mahkeme sürerken gönüllü avukat Özkan Ertekin’in davadan feragat etmesiyle maddi tazminat alma olasılığının kalmadığını düşünüyor.
Nejdet Tetik kaymakamlıktan 3 ayda bir aldığı 250 tl “sadakayla” geçinmeye çalıştığını, yaşadığı kiralık evinden tehdit yoluyla çıkarılmak istendiğini, faturalarını ödeyemediği için de suyunun kesildiğini belirtiyor. Güner İnşaat Mühendislik Şirketi ve Muratpaşa Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumsuzluğuyla mağdur edilen, Av. Özkan Ertekin’in ikiyüzlülüğü ve TC mahkemelerinin adaletsizliğiyle tek başına bırakılan ve hala mücadelesini sürdüren Nejdet Tetik, tüm duyarlı kesimlere dayanışma çağrısı yaparken maddi anlamda dayanışma gösterecek olanlar için hesap numarasını veriyor. Hesap Numarası : İş Bankası : 45002308630
Yağmur D.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Taşeron İşçisine Önce Şirket Sonra Devlet Vuruyor”- Yağmur D. appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Devlet Sağlığa da, Varlığa da…” – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>2012 yılının başında çıkan yasayla herkese Genel Sağlık Sigortası yapma zorunluluğu getirildi. Sosyal Güvenlik Kurumu ‘Herkes Genel Sağlık Sigortası Olacak’ sloganı ile bu uygulamayı ilan etti. Buna göre sosyal güvencesi olmayan herkese öncelikle gelir tespiti yapılacak ve kişi, bu tespitin sonucuna göre bir prim ödemek zorunda kalacak. Öyle ya da böyle devlet, her şekilde bir ekonomik fayda sağlamış olacak.
Anlayacağınız, sömürü, Genel Sağlık Sigortası(GSS) ile bu sefer de sağlık alanında devam ediyor. Devlet, üzerinde var olduğu topraklarda yaşayanları katlettiği gibi, yaşarken de insanların sağlıklarını doğrudan ya da dolaylı tehdit ediyor, öldüremediğini ise yaşarken sömürüyor.
En doğrudan anlamıyla, devlet haraç alıyor, sağlık hizmetlerinden faydalansanız da faydalanmasanız da sizden bunun ücretini alıyor. Bir tarafta herhangi ekonomik geliri olmadığı için ameliyat olamadan hastane kapılarından döndürülenler, sigortasını yatıramadığı için taktığı dişi bile sökülenler, hastane masraflarını karşılayamadığı için çocuklarını rehin olarak bırakanlar, zorunlu gelir tespiti borçları, prim borçları… Diğer yanda kapitalizmin hijyenik, son derece teknolojik ve lüks hastaneleri ve buralarda istedikleri şekilde sağlık hizmeti alan zenginler…
Ne sağlık şirketlerine peşkeş çekilen hastanelerden, ne de bunu gerçekleştirirken ceplerini dolduran devlet görevlilerinden bahsetmeye lüzum var.
Ha bir de unutmadan, sınırdışı siyasi, ekonomik… çıkarları dolayısıyla lojistik hizmetlerinin arasında IŞİD’lilere sağlık hizmeti veren hastaneleri unutmamak lazım. Bu da, geleceğe dönük yatırım olsa gerek.
Anlayacağınız devlet yaşamlarımızdan çalıyor, sağlığımızdan çalıyor, varlığımızdan çalıyor.
Devlet varlığa da sağlığa da zararlıdır.
Rıfat Güven
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Devlet Sağlığa da, Varlığa da…” – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Ben Hastamı Avucundan Tanırım” – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Ben hastamı avucundan tanırım dı-rı-rım-rım
Sağlığı parayla alıp satarım dı-rı-rım-rım
Eğer bir sosyal güvencen yoğ ise dı-rı-rım-rım
Ölünü bile rehin tutarım amaney
Diğerleri gibi, bu türkünün de elbet bir hikayesi var:
Çocukluğumuzda, eve çocuklu misafir gelecekse oyuncaklarımızı saklamamız ve paylaşmamamız gerektiğine dair bir kural vardı. 6 yaşındayken, kuralları pek bilmez iken, ben bu kuralı iyi bilirdim. Bir gün, annemi, küçük defter gibi bir şeyi üst komşumuz Münevver Teyze’ye verirken yakaladım. Önce anlamadım, ama yüzlerindeki ifade çok tanıdıktı. Benim bile oynamamam gereken porselen bebeğimin sarı saçları, kuzenimin parmaklarının arasında yakalanmıştı. Hem kara kuruyduk, hem bizim saçımız deyip yırtamadık. Babam “Polise vercem sizi!” demişti, yarabbim bizdeki ne tedirginlik! Annemle Münevver Teyze’nin yüzünde ki ifadeyi bu deneyimimden tanımıştım, kesin yasak bir şey yapıyorlardı. Neyse onları polise falan vermedim. Annem, Münevver Teyze’nin sağlık karnesine -küçük defter gibi şeye- ihtiyacı olduğunu, iyi bir şey yaptığını, ama babama söylememem gerektiğini anlattı, ikna oldum.
Aradan yıllar geçti. Önce sağlık karneleri kaldırıldı, usulsüzlüğün önüne geçmek için. Hastanelerde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sisteminden kimlik numarasıyla onay alınmaya başlandı. Anladım ki; efendilerin ceplerini doldurmasına değil, annemle Münevver Teyze’nin yaptığına deniyormuş usulsüzlük. Usulsüzlük bu uygulamayla da durdurulamayınca, “Avuç İçi Kimlik Doğrulama Sistemi”ne geçilmesi kararlaştırıldı.
Özet olarak hastaları avucundan tanıyan bu sistem nasıl mı işleyecek? Nisan ayı itibariyle hastaneye ilk gidişimizde “nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı veya pasaporttan” biriyle kimliğimiz tespit edilecek. Ardından avuç içi damar okuma cihazıyla elde edilen biyometrik veri, hastane tarafından SGK veri tabanına kaydedilecek ve bizden taahhüt belgesi alınacak. Sonraki gidişlerimizde, kaydedilen avuç içi damar görüntümüzden tanınacağız. Sistem, avuç içinden kimliği sorgulanan hastaya onay vermezse, tedavi masraflarını SGK karşılamayacak. Kendi adına başkasının sağlık hizmeti almasını sağlayan kişiden, tedavi ücretinin iki katı, kanuni faiziyle tahsil edilecek. Bu kişiler hakkında SGK’yı zarara uğratmaktan suç duyurusunda bulunulacak.
“Yapamazlar” diyenlere, Fujitsu Türkiye ve Balkanlar Genel Müdürü Halit Zaim cevap veriyor: “Sistem yaklaşık 4 aydır 20 ilde kesintisiz çalışıyor. 1 Nisan itibariyle 81 ildeki 3 bin kadar hastane aynı teknolojiyi kullanmaya başlayacağız. Yaklaşık 15 milyon dolara mal olacak projeyle ilgili çalışmamızı tamamlamak üzereyiz.”
Belli ki yapacaklarını yapmışlar, mesele bizim ne yapacağımız. Küçükken akşamlarımı Hizbullah’ın domuz bağlarıyla, kol-bacak kesmeli infazlarıyla dolu televizyonun karşısında geçirip tedavi edilemez psikolojik yaralar almış olsam da, aman diyeyim! Avuç içi için kol kesmeyelim. Biraz çocuk aklımızı ve yaratıcılığımızı kullanalım, düşman teknolojisini geliştiriyorsa, biz de usulsüzlüklerimizi geliştirelim.
Mercan Doğan
[email protected]
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Ben Hastamı Avucundan Tanırım” – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>