The post Kullan-at: Sigortası Yapılmayan İşçi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…
Emek sömürüsünün en sık görüldüğü alanlarından birisi, yapılmayan sigortalardır. O kadar ki hayatını idame ettirebilmek için bir işte çalışmak zorunda kalan insanların çalıştıkları halde sigortalarının yapılmaması, hemen hemen hepsinin başına gelmiştir. Bu yazıya bu nedenle sigortası yaptırılmayan işçinin dikkat etmesi gereken noktaları ve atması gereken adımları konu alıyoruz.
Öncelikle belirtmek gerekir ki her ne ad altında çalıştırırsa çalıştırsın patron, bir gün dahi çalışmış olsa işçinin sigortasını yapmak zorundadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre işçinin işyerinde işe başladığı andan itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmiş ve sigortasının başlatılmış olması gerekir. Deneme süreli olarak çalıştırılan bir işçinin deneme süresine dayanılarak sigortasının yapılmaması gibi bir durum söz konusu değildir.
İşçiye sigorta yapılması zorunluluğu, işçiye zorla imzalatılan bir sözleşmeyle geri alınamaz. Bu nedenle işçinin adli ve idari alanda başvurabileceği çeşitli mekanizmalar mevcuttur. İşçi, herhangi bir idari başvuru yapmadan dahi adli mercilere başvurusunu gerçekleştirebilir.
Sigortası yapılmayan işçi bu nedenle iş mahkemesinde “hizmet tespit davası” adı verilen davayı açabilir. Hizmet tespit davasının amacı, işçinin sigortasız çalıştığı süreyi sigortalı çalışmış gibi telafi etmektir. Bu davada tespiti istenen hususlar, işçinin prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespitini içerir. Hizmet tespit davası sadece hiç sigorta yapılmaması durumunda değil eksik sigorta yatırılması durumunda da açılabilir. Bu davada davalı olarak patron ile birlikte işçilere sigorta yapılıp yapılmadığını denetlemekle görevli Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da yer almaktadır.
İşçi, bir işte çalıştığını her türlü delille ispatlayabilir. Patronun tutmak zorunda olduğu belgeler, ücret bordroları, taraflar arasındaki yazışmalar gibi işçinin o işte çalıştığını gösterir her türlü belge bu nedenle delil olarak kullanılabilir. Örneğin işyerine giriş çıkışta işçiler tarafından çalışma saatlerinin tespiti için atılan imzalar veya kartla giriş varsa bu kayıtlar delil olarak gösterilebilir. Ayrıca işçiler çalışma durumunu sadece belgelerle değil tanıklar aracılığıyla da ispatlayabilir. Tanıkların delil niteliğinin kuvvetli olması için dinlenecek tanığın o işyerinde kayıtlı olarak çalışmış olması veya komşu işyeri çalışanı olması önem arz etmektedir.
İşçi, sigortasız çalışarak geçirdiği sürenin son yılından itibaren başlamak üzere 5 yıl içerisinde hizmet tespiti davasını açmak zorundadır. SGK’nin herhangi bir denetiminde sigortasız işçi çalıştırıldığı tespit edilmediyse ya da patron tarafından SGK’ye herhangi bir işe giriş veya buna benzer bir bildirge verilmediyse, işçi bu 5 yıl içinde dava açmadığı takdirde bu hakkı elinden alınacaktır. Belirtmek gerekir ki eğer işçi bu davayı açamadan öldüyse miras hakkına sahip olan kişiler de bu davayı açabilecektir.
İdari açıdan başvurular ise SGK’ye yapılabilir. Şikâyet, işçinin çalıştığı işyerinin bağlı olduğu Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüğü’ne ve yazılı olarak yapılmalıdır. Söz konusu şikayette işyeriyle ilgili bilgilerin yanında ilgili işyerinde hangi tarihler arası çalışıldığı gibi bilgilerin yazılması gerekir.
Şikâyet üzerine işyerine gelerek denetim yapılmakta ve halihazırda orada çalışanlar tutanağa alınmaktadır. Bir işçi çalıştıran işyerlerinde gerekli bildirimlerin yapılmaması durumunda söz konusu işyerine idari para cezaları uygulanmaktadır. Patronlar böyle bir durumla karşılaşabileceklerini anladıklarında işçilerin sigortasını da yapmak zorunda kalmaktadır.
Kullan At
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 49. sayısında yayınlanmıştır.
The post Kullan-at: Sigortası Yapılmayan İşçi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Trump Ücretsiz Doğum Kontrol Yasasını Değiştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>ABD Başkanı Donald Trump, şirketlerin kadın çalışanlarına sigortaları dahilinde ücretsiz doğum kontrol hizmeti sağlamasını zorunlu kılan yasayı değiştirdi.
Yeni yasaya göre patronlar ”dini” ve ”ahlaki” inançları sebebiyle kadın çalışanlara ücretsiz doğum kontrol hizmeti sağlamamayı tercih edebilecek.
The post Trump Ücretsiz Doğum Kontrol Yasasını Değiştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Türkiye’de Tarih Yeniden Yazılıyor – Merve Demir appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Aralık 2016 itibariyle Türkiye’de resmi olarak kayıtlı işsiz sayısının 3 milyon 872 bin kişi olduğu açıklandığı sıralarda televizyonlarda “Hedef 2 milyon yeni çalışan” başlığıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yeni bir reklam filmi dönmeye başladı. Seferberliklerden başımızı kaldıramadığımız şu zamanlarda reklam filminde “Çalışmak isteyene işte fırsat” denilerek işsizlere yönelik eşi benzeri görülmemiş bir desteğin başladığı vurgulanıyordu. Reklam filmini izleyen herkese yarın yeni bir işe başlayacağı hayaline kaptıran reklam filminde bakla ağızdan son anda çıkıyordu: yeni işe girenlerin tüm vergi ve primlerini devlet ödeyecek!
Peki bu ne demek oluyor? Bu düzenleme nasıl gerçekleştirilecek? Cevabı tahmin etmesi pek kolay: Kanun Hükmünde Kararname kısaca yeni bir KHK ile. 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen teşvik kapsamında 2017 yılında son 3 aydır işsiz olan kişileri işe alan işverenler aylık 666 TL olan sigorta primini, sigorta primine ilaveten ne gelir vergisi ne de damga vergisi ödeyecek.
Medyada dolaşan haberlere göz attığımızda “devlet kendi alacaklarından vazgeçerek işverenlere böylelikle büyük bir destek sağlamış” olacaktı. Ancak işin aslı tabi öyle değil: Çünkü bu “seferberliğin” finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan sağlanacak.
İşsizlik sigortası; çalışma iradesinde olmasına rağmen işini kendi isteği ve kusuru dışında kaybeden çalışanlara, uğradıkları gelir kaybını kısmen ve geçici bir süre için telafi etmesini sağlayan bir sigortadır. İşsizlik sigortası fonunda biriken primler, işçinin aldığı maaş üzerinden hesaplanarak önce işçiden, sonra işverenden ve devletten tahsil edilmektedir. İşçi için işsizlik sigortasına katılmak zorunludur. Ama işini kaybedince yararlanabilmek de bir o kadar zordur. İşsizlik sigortasından yararlanabilmek için birçok şartı taşımak gerekir. İşinden olan işçilere gerekli şartları taşımadıkları iddiasıyla kullandırılmayan bu biriken fondan ise devlet zaman içinde çıkardığı kanunlarla yararlanmaktan geri durmaz. Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan reklam filmi de bu örneklerden sadece biri.
Devletin kendi alacağından vazgeçtiği propagandasıyla anlatılan masalın özünde yatanın işsizlik sigortasından bu durumda yararlanan sadece iki odak olduğudur: devlet ve sermaye. Referanduma giden şu süreçte iş bulma umudu taşıyan yüz binlerce insanın umutları ise sandıklarda birer oya dönüştürülmeye çalışılıyor. Özellikle bahsettiğimiz bu reklam filmi gibi propaganda araçlarıyla. Muhalefetin gündeminde ise kendi vatandaşının hali niceyken savaştan kaçıp kendi topraklarından koparılan insanlara vatandaşlık verileceği iddiasıyla oluşan “korkunç!” kaygı var. İktidarlar hep oy-alana dursunlar; olan yine işçinin, emekçinin alın terine oluyor. Hem de işsiz kaldığında iyice zorda kalmasın diye kendisinden prim adı altında kesilen emekleri kullanılarak. Her iktidar döneminde ve reklam filminde söylendiği gibi: Türkiye’de tarih yeniden yazılıyor.
Merve Demir
Genç İşçi Derneği
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 38. sayısında yayınlanmıştır.
The post Türkiye’de Tarih Yeniden Yazılıyor – Merve Demir appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ” Hangisi ? ” – Dilan Yaman appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>“Pardon bir bakar mısınız? Fazla uzun sürmeyecek.”
Eğer kalabalık bir caddede yürüyorsak hepimiz duymuşuzdur bu cümleleri. Vaktimiz varsa, ardından cevaplamamız istenilen bir dizi soruyla karşı karşıya kalırız. Bazen halihazırdaki, bazen de piyasaya yeni girmeye hazırlanan bir ürünle ilgilidir bu sorular. Gazoz ya da kahve, ped ya da çikolata, banka ya da sigorta, neyle karşılaşacağımızı bilemeyiz. Ama durmuşsak, sorulara da yanıtlar vermeye başlamışsak, bir anketin deneği olmuşuz demektir.
Yaş, cinsiyet, meslek gibi kişisel özelliklerimizi de öğrenmek isteyen bu anketlerde, bazen içerek, bazen de dokunarak o ürünle ilgili bize yöneltilen soruları seçenekler dahilinde işaretlememiz istenir.
Peki, neden? Neden bu sorular ve cevaplar, neden yüzdeler ve oranlar?
Anket sorularına verilen yanıtlar, tek tek sayılır, işlenir ve anket şirketince birer istatistiki bilgiye dönüştürülerek anketi yaptıran şirkete sunulur. İstatistiksel bilgiden elde edilen sonuçlar, her durumda, değiştirilme, gereğinden az ya da çok gösterilme, abartılma “risk”ini ve “imkan”ını taşır. Yoksa şirketleri binlerce dolar harcama yaparak anket yapmaya şevklendiren şey bu “imkan” mı?
Gerçekten de, hemen her gün karşılaştığımız anketler, uygulanma biçimi, soruların seçimi, vermemizi bekledikleri yanıtların sıralanması gibi bir çok ayrıntıyla, aslında, davranış biçimlerimizi, alışkanlıklarımızı, tercihlerimizi ölçmenin ötesinde bizi kendi ürünlerini satın almaya istekli de kılmaya yöneltiyor. Bunu da, anketlerden kendi hesaplamalarına göre elde ettiklerini söyledikleri sonuçlar pekiştirmiş oluyor. Yani anket de reklamın, tanıtımın bir parçası oluveriyor böylece.
Öyle ya, neticede, şirketlerin ana amacı kar elde etmek olduğuna göre, her bir yeni satış da kar olarak dönecektir. Daha fazla kar için de pazarı genişletmek gerekir. Peki pazarın durumu ne, işte hemen her gün yolumuza çıkan anketörlerin bize yaptırmaya çalıştığı anketlerin ana amacı da bu: pazar araştırması. Bize sorulan her soru ve bizim masumane verdiğimiz her cevap, şirketlere kar olarak dönebilir. Anketlerin gizli bir görevinin de, tüketim alışkanlıklarını değiştirip satın alma isteği uyandırmasıdır diyebiliriz.
Çalışanına yok, ankete var
Ancak, bir ürünün üretilmesi için gereken ham maddeyi, doğayı talan ederek elde eden şirketler, zaten çalışanlarına da en düşük ücretleri vererek kar marjlarını yükseltmeyi sürdürürken, pazar araştırması için bütçelerinden büyük büyük meblağlar ayırmaları ilginçtir. Elbette buradan da bir çıkarları vardır şirketlerin: şirketler, yeni ürünlerini pazara sunmadan önce yapacakları/yaptıracakları pazar araştırması anketleriyle pazarın risklerini önceden görebilme ve ona göre konum alabilme imkanı da bulmuş olurlar. Bu da onları daha da büyük, daha tekel, yani daha da adaletsiz kılar.
Anketlerin pazar araştırması dışında en yaygın kullanım alanlarından biri de bir okulda okuyanlar, bir mesleği yürütenler ya da bir kentte yaşayanlar gibi alanlara yönelerek, o alanlarla ilgili verileri toplar gibi yapıp aslında sorduğu sorularla ankete katılanları fişlemek. Yani “sizce…” diye başlayan sorular, aslında genel ekonomik ya da politik gidişatla ilgili, katılımcının görüşünü almak gibi masum bir soru gibi görünse de, eleştirel düşünceye ya da tam zıddı bir görüşe sahip olanları kolayca bulup ayıklamaya da pekala yarayabilir anketler. Bildiğimiz dilleri yazarak etnik kökenimizi bulmaları hiç de zor değil, okuduğumuz gazetelere bakarak politik görüşümüzü bulmaları pekala mümkün. İnancımız, mezhebimiz, hatta cinsel yönelimimiz, anketlerin bize sorduğu sorularla açığa çıkabilir ve bir gün aleyhimizde kullanılabilir bir veriye dönüşebilir. Hatta, bir üniversitenin yeni dönem öğrenci kaydı sırasında yaptığı ankette “hiç protesto eylemine katıldınız mı” sorusu, sizi doğrudan karakola da düşürebilir. Yani görüşümüz alınıyor diye verdiğimiz cevaplarla, kendi evimizin kapısına çarpı işareti yapmış olabiliriz.
İster bir ürün için yapılan pazar araştırması olsun, ister de bir alan soruşturması gibi olsun, anketler, asıl amaçlarını soruların ardına gizleyerek insanları aldatmakta, yönlendirici yanıt seçenekleriyle algımıza saldırıp davranışlarımızı etkileyerek kendi çıkarlarına uygun hale getirmeye çalışır.
“Fazla zamanınızı almayacak” bir soru da biz soralım: Bu yazıyı okuduktan sonra anketlere hala güvenebilirim diyebilir misiniz?
Dilan Yaman
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.
The post ” Hangisi ? ” – Dilan Yaman appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>