The post Habur ve Gürbulak Sınır Kapıları Yeniden Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Korona krizi nedeniyle bir süredir kapalı olan Habur ve Gürbulak sınır kapıları yeniden açıldı. Bu konuda açıklama Ticaret Bakanı Ruhsat Pekcan’dan geldi. Habur ve Gürbulak sınır kapılarının açılması ile TC ile İran ve Irak arasındaki yük taşımacılığı yeniden başlamış oldu.
Twitter hesabından açıklama yapan Pekcan, “Kovid-19 ile mücadelede tüm dünyada bulaşın yayılım hızının düşmesi, Irak ve İran’da pandeminin etkilerinin azalmış olması sebebiyle daha önce bu ülkelere yönelik uygulanan kısıtlamalar kaldırılmıştır. Böylece, diğer gümrük kapılarımızda uygulanmakta olan sağlık ve güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle ticari araç giriş-çıkışlarına yeniden izin verilecektir” dedi.
The post Habur ve Gürbulak Sınır Kapıları Yeniden Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Zeytinburnu’nda Mülteci Pazarı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Zeytinburnu meydanı bir nevi mülteci kampına dönüşmüş durumda. Bekleyenler arasında onlarca aile de var. Torbalara, poşetlere ve sırt çantalarına sığdırdıkları eşyalarıyla bekleyen ailelerin arasında henüz birkaç aylık bebekler, 7-8 yaşlarında çocuklar da bulunuyor.
Burada toplanan mültecilerin yanına yaklaşan bazı kimseler, sınırların güvenli geçiş noktalarını bildiklerini ve belli bir miktar karşılığında onları götürebileceklerini söylüyor. Pazarlıklar ediliyor. Anlaşma sağlanırsa yola çıkılıyor.
The post Zeytinburnu’nda Mülteci Pazarı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Meydan Gazetesi Pazarkule’de: Sınırdaki Göçmen Krizine İlişkin İzlenimler appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>TC devletinin Yunanistan sınırındaki sınır kapılarını açtığını duyurmasının ardından 4 gündür Edirne’deki Pazarkule sınır kapısına hareket eden göçmenlerin bekleyişi sürüyor. Aktif olarak sınırda bekleyen göçmen sayısı beş bin civarı ancak gelenler ve geri dönenlerin sirkülasyonu oldukça fazla, onbinlerle ifade ediliyor.
Geri dönenlerden kastımız; hala parası olan ve geri dönebilenler, geri dönebilecek yeri olanlar. Şöyle anlatabiliriz: Sınırda beklemekte olan göçmenlerden 4 senedir Türkiye’de bulunan İranlı bir göçmen Türkiye’de kalmanın olumlu bir yanı olmadığını, burada kendilerine bir yaşam kuramadıklarını, ceplerindeki son parayla sınıra geldiklerini ve tek umutlarının kapıdan geçmek olduğunu aktardı bizlere. Yani ne geri dönecek paraları ne de geri dönebilecekleri bir barınma alanları yoktu. TC sınırının ötesinde, Yunanistan sınırının berisinde bulunan ve “tampon bölge”, “yasak bölge” denilen arafta kalmışlardı.
Edirne Otogarı’ndan Sınıra
Pazarkule sınır kapısına araçla yaklaşık yarım saat mesafedeki Edirne Otogarı’nda dahi bine yakın göçmen beklemekte. Doğrudan otogardan sınır kapısına giden ulaşım aracı yok. Taksi bulmak bile zor, bulunduğundaysa ücretini karşılamak zor; taksicilerin çoğu yolcunun göçmen olduğunu anladığında taksimetreyi çalıştırmayacağını söylüyor, normalde en fazla elli lira tutacak mesafeye yüzlerce liralık fiyat çekiyor. Bazı taksicilerse kapalı olan sınır kapısına yönlendirilen göçmenleri taşımayacağını, boşa para almayacağını söyleyerek yolcusunu reddediyor.
Ulaşım için araç bulabilenler sınır kapısına doğru gidebiliyor, bir şekilde sınırın kapalı olduğunu öğrenebilenler -otogarın olanakları daha iyi olduğu için- otogarda beklemeyi tercih ediyor.
Pazarkule Sınır Kapısı’nda bekleyen göçmen sayısı çok fazla olmasına rağmen ve böylesi bir kalabalığın geçişi, Yunanistan devleti kapıyı açma kararı verse bile, teknik olarak mümkün olmayacağı halde hiçbir göçmen Kapıkule Sınır Kapısı’na yönlendirilmiyor. İthalat ve ihracatın sürdüğü Kapıkule Sınır Kapısı’nın Yunanistan tarafından kapatılması riskini almamak için, ekonomiye zeval gelmemesi için göçmenler Kapıkule değil Pazarkule Sınır Kapısı’na yönlendiriliyor. TC’nin stratejisi burada ayyuka çıkıyor; Yunanistan devletinin sınır kapılarını göçmenlere açmayacağını biliyorlar, bilmelerine rağmen politik bir pazarlıkta tehdit unsuru olarak göçmenleri -ekonomiyi zorlamayacak- bir sınır kapısına yönlendiriyorlar.
TC’nin Ötesinde, Yunanistan’ın Berisinde
Pazarkule Sınır Kapısı’na yaklaşıldığında jandarma ve polis kontrol noktaları sıklaşıyor, kapıda ise jandarma iki kademeli bariyer kurmuş durumda. Dış bariyerden içeriye göçmenler dışında kimse alınmıyor. Basın olarak geçemediğimiz bariyerin çevresinden dolaşıp ancak göçmenlerin arasına karışarak sıfır noktası denilen tampon bölgeye giriş yapabildik.
Tampon bölgede TC tarafı kendi sınır tellerini gerçekten kaldırmış durumda, devlet yetkilileri tarafından yapılan açıklamaların en azından bu kısmı gerçek. Jandarma ve diğer kolluk kuvvetleri sadece sınır karakolunda ve bu olağandışı göçmen hareketliliğinin yaşandığı sürece özel kurulmuş olan bariyerlerde bekliyor. Yani göçmenlerin geçişini engellemiyor.
Yunanistan tarafı ise kendi alanlarını geçişe tamamen kapatmakla yetinmemiş, ekstra tel, bariyer ve askerlerle çevirmiş durumda. Dört gündür haberlerde farklı açılardan servis edilerek farklı saldırılarmış gibi gösterilen Yunanistan devleti kolluk kuvvetlerinin göçmenlere bibergazı attığı saldırının gerçekleştiği nokta burası. Saldırı, ilk gün göçmenlerin iki önceki cümlede bahsettiğimiz yeni “önlemleri” aşmaya çalıştıkları bahanesiyle gerçekleşmişti.
Şu an için sınırın TC tarafı ve iki tarafın arasında kalan tampon bölge tamamen göçmenlerle dolu. 3 günde Kızılay ve devlete yakın mülteci dernekleri yemek dağıtımı yapmaya başlamış olsa da “Hudut Namustur” anıtının altında beş binden fazla göçmen zor koşullarda kapının açılacağı anı bekliyor. Ormanlık alanla sınır hattı arasındaki askeri girilmez bölgede açlık, hastalık ve barınacak alanların yokluğu en göze çarpan zorluklar arasında. Gece saatlerinde hava sıcaklığı sıfırın altına düşüyor, yerdeki buzlar gün doğumu ile erimeye başlıyor. Akşam uyumak gerçekten zor. Yüzlerce çocuğun da bulunduğu alanda ormandan toplanan dallarla yakılan ateşler ve yine dallarla inşa edilen derme çatma barakalarla ısınılmaya, bir gece daha atlatılmaya çalışılıyor.
Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla sınırda -iddia edilenin aksine- göçmenlerin oldukça azı Suriyeli; çok sayıda Afgan, İranlı, Türkmen göçmenin yanısıra Cezayir başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinden de göçmenler bulunuyor. Bizim röportaj yapma ya da sohbet etme fırsatı bulduğumuz göçmenlerin çoğu kapının bugün açılıp açılmayacağını soruyor ancak kapının açılma ihtimali ufukta görünmüyor.
Kapının açıldığına dair bir rivayet dolaşmaya başlayınca bölgedeki bütün göçmenler alelacele çadırlarını, eşyalarını ve çocuklarını alıyor koltuklarının altına, kapıya koşuluyor gözlerde pırıltıyla. Kapının hala kapalı olduğunun anlaşılması beş dakika ya sürüyor ya sürmüyor, henüz sönmemiş ateşlerin başına dönülüyor feri sönmüş gözlerle. Kararlar alınıyor; bekleyişi sürdürenler ya da başka bir geçiş hattı bulmaya çalışanlar da var, vazgeçip dönenler de…
Devletlerin Çıkar Stratejileri Arasında
Göçmenlerin sadece tampon bölgede beklemesinin, TC devletinin tek isteği olmadığı apaçık ortada. Sınır kapısı önünde bekleyen sayısı artınca yeni gelen göçmenler otobüslerle sınır hattındaki başka noktalara otobüslerle bırakılıyor, hatta patika yollar gösterilerek Meriç’i aşmaları için yönlendirildikleri söyleniliyor.
Sınırın ötesinde ise faşist hükümetin göçmen politikasının sert bir sonucu olarak Meriç’i geçmeye çalışan göçmenlerin botları karaya yanaştırılmıyor, sınırda yakalananlarsa işkence edilerek, pantalonlarına kadar soyularak tellerin TC tarafına atılıyor. Bugün ise Yunanistan askerlerinin bir göçmeni botla geçmeye çalışırken vurarak öldürdüğü duyuluyor.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “Mülteci politikamız aynıdır ama ortada bir durum var, artık mültecileri tutabilecek durumda değiliz.” diyerek sınır güvenliğinin kaldırılacağını açıklamasıyla Edirne’ye doğru başlayan göçmen akını, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son verdiği rakama göre 117.677 göçmenin sınırı geçtiğine dair iddialarıyla daha da arttırılmak isteniyor.
Göçmenlerin sınırı geçtiği yönündeki bilgiler tamamen yalan olsa da sınıra yığılan göçmenlerin sayısını arttırmak için yapılan bu haberler, AB ile yapılan pazarlık ve İdlip savaşında TC’nin elindeki kozunu arttırmak için kullanılıyor.
Yunanistan devletinin sınıra yığdığı asker ve polis nedeniyle normal zamanda geçebilecek insan sayısı bile sınırları aşamıyor. Deniz yolu ile geçebilenlerin sayısı 5-6 bot ile ifade edilirken TC’nin yüzbinden fazla göçmenin sınırı geçtiğine dair iddiaları, içerdiği içe dönük “Suriyelileri gönderiyoruz.” mesajıyla milliyetçi-faşist kesimden tekrar bir tebrik almaktan başka bir hedef gütmüyor. Bunun yansıması olarak da Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Suriyelilere yönelik faşist saldırıların yükselmekte olduğu görülüyor.
Devlet başkanının çok değil daha birkaç yıl önce “Kim ne derse desin, sizler bize asla yük değilsiniz” dediği göçmenler için bugün “Onları beslemek durumunda değiliz” demesini unutmak, görmezden gelmek isteyen başta devlet başkanın kendisi olmak üzere milyonlarca insan var. Her şeyi görmezden gelmeye çalışabilirsiniz ama devletlerin çıkarları için yaşadıkları yerlerden sökülen insanlara bir de bu yaşatılanları hiçbir zaman görmezden gelemezsiniz, gelmemelisiniz.
Mercan Doğan & Furkan Çelik
Fotoğraflar: Sergen Saka
The post Meydan Gazetesi Pazarkule’de: Sınırdaki Göçmen Krizine İlişkin İzlenimler appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post O, Yaşam Taciri Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Yaşam tacirliği yaptığını ifade eden röportajlar vererek, “Avrupa’nın yarısını ben gönderdim” diyen Özcan Karlı, Edirne’nin Enez ilçesi Çatalköy’de bulunan ikametinde gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmesiylede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Öte yandan, yaşam tacircisi olduğunu söyleyerek, röportaj veren bir diğer kişi Mehmet Savran da aranmaktadır.
The post O, Yaşam Taciri Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Koronavirüsü Nedeniyle İran Sınırı Kapatıldı, Van’da Hastalar Karantinada appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3 kişi koronavirüs şüphesi ile karantina altında.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı’ndan bugün yapılan açıklamada koronavirüs tehdidi nedeniyle İran sınırının kapatıldığını açıklandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Nahçivan dahil olmak üzere 4 sınır kapısının kapatıldığını duyurdu.
Hastalar için laboratuvar imkanlarının yetersizliği nedeniyle henüz kesin tanı konulmadı ancak klinik bulguların koronavirüse işaret ettiği belirtildi.
Gelen bilgilere göre koronavirüs şüphesi altındaki 3 kişi de TC vatandaşı.
Kesin tanının Ankara’ya gönderilen örneklerinin incelenmesi neticesinde buradan çıkacak sonuca göre verilebileceğini belirtildi. Virüs şüphesi taşıyan hastalar karantina altında tutulacak.
Geçtiğimiz günlerde Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine koronavirüs şüphesiyle giriş yapan 2 hastanın ise iyileşme gösterdiği için taburcu edildiği ifade edildi.
The post Koronavirüsü Nedeniyle İran Sınırı Kapatıldı, Van’da Hastalar Karantinada appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın Teması Açıklandı: “Sınır” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Açıklamanın tam metni şöyle:
Özgürlüklerimizi ve isteklerimizi kısıtlayan sınırların her geçen gün arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Artan baskı ve ardı arkası kesilmeyen yasaklara rağmen 26. senesinde 25 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihlerinde gerçekleşecek olan 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasını açıklıyoruz: SINIR!
Yazının ve düşüncenin sınırlarıyla ele aldığımız bu kavramı sınır kelimesinin anlamını hayatlarımıza dokunduğu yere doğru hep birlikte düşünerek, konuşarak, tartışarak genişletmek için bir çağrı yapıyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz çünkü kimliklerimizin, yönelimlerimizin, varoluşlarımızın, çeşitli bahanelerle sınırlandırılmasını kabul etmiyoruz. ‘’Dört duvar arasında ne yaparsanız yapın’’ diyerek bizi kamusal alandan tecrit edenlere karşı, bizi sıkıştırdıkları alanlardan çıkarak bir araya geliyoruz. Her gün sokaklarda pervasızca var olmaya devam eden şiddete, işkenceye, tacize ve tecavüze ses çıkarmayanlara inat; sevmeye, hazza ve paylaşmaya konulan sınırları aşındırmanın ne denli önemli olduğunu biliyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz çünkü çocuk yaşta beden sınırları ihlal edilerek toplum normlarına uydurulmaya çalışılan intersekslerin fark edilmesini istiyoruz. Kendi güç pozisyonlarını korumak için bizleri ikili cinsiyet sisteminin sınırlarına tıkanların karşısına dikiliyor, bizlerden “farklı” olduğumuzu düşünerek gözlerini kaçıranlara “buradayız” diyoruz. Yönelimlerin, kimliklerin ve varoluşların sayısına çekilen sınırlara karşı kuirlerin, sayısız cinsiyet kimliğinin ve cinsel yönelimin varlığını gösteriyoruz. Aseksüellerin, aromantiklerin ve nicelerinin varlığını haykırıyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz, çünkü yaşadığımız coğrafyanın sınırları ötesinde sürmekte olan savaşın yarattığı kıyımı görüyoruz ve milliyetçi, ırkçı, sömürgeci devletlerin koyduğu sınırlara karşı durmak istiyoruz. Devletlerin koyduğu sınırları binbir güçlükle aşan göçmen arkadaşlarımızla yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın aramıza koyduğu görünmez sınırları konuşmak ve sınırların yarattığı psikolojik, fiziksel problemleri görünür kılmak istiyoruz. Kimliklerimizden duyduğumuz onuru göçmenler, etnik azınlıklar ve diğer coğrafyalardan herkesle sınırsızca kutlamak istiyoruz.
Flörtlerimizde, ilişkilerimizde erkek egemen sistemin dayattığı sınırların değil kendi sınırlarımızın geçerli olduğunu haykırıyoruz. Eşlerimizin, aşklarımızın sayısına çekilen sınırları kaldırıyoruz.
Ankara Valiliği’nin il sınırları içerisinde konan ve süresinin sınırı olmayan yasağını İstanbul’dan protesto ediyor, onların sınırlarıyla alay ediyoruz. Son 25 yıldır söylediğimiz gibi: Sınırları, içine hapsedildiğimiz “gettoları değil, kentin tamamını” istiyoruz. Hapishanede insanî muamele istediği için açlık grevine başlayan ve sesini duyuran Diren’i ve birçok başka trans arkadaşımızı hapse koyup direnişimizi ve dayanışmamızı sınırlayabileceğini zannedenlere gerek açlığımızla, gerek mektuplarımızla sesimizi yükseltiyor ve insanca yaşamanın onurunu geri kazanıyoruz.
26 senedir gösterdiğimiz kararlılık ve irademizle şöyle sesleniyoruz:
Sınır! Yeri geldi bizleri içine hapsettin, Çeçenistan’da toplama kampı oldun, işkenceye ve ölüme maruz bıraktın.
Sınır! Yeri geldi bizleri dışına attın, genel ahlak yasası ile bizleri işlerimizden ettin, yemek yediğimiz restoranlardan ve başımızı soktuğumuz evlerimizden kovdun. İnsanlık tarihi boyunca güçlünün yanında oldun. Bedenlerimize, irademize saygı göstermedin. Sokakta taciz, hastanelerde onarım terapisi oldun.
Sınır! Bazen bir polis barikatı oldun, yürütmedin. Bazen istediğimiz kimlikle aramızda duran kanunlar oldun, haklarımıza erişimimizi engelledin.
Bu yıl Onur Haftası’nda sadece güçlünün lehine konan tüm sınırlar üstüne konuşmak, bu sınırlara karşı olanca gücümüzle savaşmak, görünmez sınırları görünür kılmak istiyoruz. Hayatlarımız, bedenlerimiz, duygularımız hakkında bol keseden nefret söylemi üreten özgüvenin sınırsızlığını kaldıracağımıza ve bize ait olanın sınırlarını belirleyebileceğimize dair inancımız tam. Sınırların özgürlüklerimizi elimizden almadığı, aksine onları garanti altına aldığı bir dünya için haftamızı ve yürüyüşümüzü organize ediyoruz.
Adil ve eşit bir dünya isteğiyle…
26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftamız kutlu olsun!”
Kaynak: KaosGL
The post 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın Teması Açıklandı: “Sınır” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Irak’tan T.C’ye “Sınırı Aşma” Sinyali appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>”Bir gece ansızın Sincar’a gireriz, orayı da temizleriz” diye açıklama yapan Erdoğan’a Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ”Tükiye güçlerinin Irak sınırını ihlal etmesini kesinlikle reddediyoruz” dedi.
T.C Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet YıldızBağdat’ta Irak Adalet Bakanı Haydar Zamili, İçişleri Bakanı Kasım Araci ve Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ile görüşmeler yaptı.
Erdoğan 19 Mart’ta da “Eğer dostsak, bize gerekli kolaylığı sağlayacaksınız. Bu iş uzarsa yeni bir Zeytin Dalı da orada olur” diyerek Irak’ı tehdit etmişti. Bu açıklamanın ardından Bağdat’ta yapılan görüşmeler esnasında İbrahim Caferi T.C’nin ne kendi ülkesinde ne de başka ülkelere yönelik askeri bir operasyon yapmalarını kesinlikle reddettiklerini resmi bir şekilde açıkladı.
The post Irak’tan T.C’ye “Sınırı Aşma” Sinyali appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post T.C Sınırından Girmek İsteyen Aile Donarak Öldü appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin karşısında, Irak topraklarından Türkiye’ye geçmeye çalışan, 3’ü çocuk, 1’i kadın 5 kişi, donarak yaşamını yitirdi.
İncelemenin ardından, aile oldukları tespit edilen 5 kişinin cenazeleri, Iraklı yetkililer tarafından sınırdan alındı.
Hakkari’nin Şemdinli ilçe merkezine yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta bulunan Irak sınırındaki Derecik beldesi Samanlı köyünün yakınlarında, sınırın diğer tarafında, beş kişiyi gören köylüler, jandarmaya haber verdi. Bölgeye gelen jandarma, yapılan incelemede, yabancı uyruklu 3’ü çocuk, 1’i kadın 5 kişinin, Türkiye’ye geçmek isterken, donarak yaşamını yitirdiklerini belirledi.
The post T.C Sınırından Girmek İsteyen Aile Donarak Öldü appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Suudi Arabistan Yemen’le Olan Sınırlarını Kapatıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Pazar günü Prens Mansour bin Moqren’in de içinde bulunduğu helikopter düşmüştü. Helikopteri İran destekli Husiler’in düşürdüğü düşünülüyor ancak henüz üstlenen olmadı.
İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilim yükselirken Suud cephesinden ”Krallık, İran rejiminin düşmanca eylemlerine her an karşılık verme hakkını saklı tutmaktadır.” açıklaması geldi.
.
The post Suudi Arabistan Yemen’le Olan Sınırlarını Kapatıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Devletlerin Politikaları Bir Göçmen Çadırının Duvarında appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Geçtiğimiz yıl Makedon sınırında bekleyen Suriyeli bir göçmen aile çadırının üstüne “Ülkene göçmenlerin gelmesini istemiyorsan, başka ülkelere bomba yağdırmaya bayılan politikacılara oy vermeyi bırak.” yazdı. Her gün yanlarından geçerken neden orada olduklarını soran insanlara anlamlı bir cevap…
The post Devletlerin Politikaları Bir Göçmen Çadırının Duvarında appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Galaksiler Arasında Kaybolmuş Karıncalar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Göçmenler ya da mülteciler… Onları sürekli bir grup olarak adlandırıyoruz. Sınırı geçenler, “yakalananlar”, geri gönderilenler ya da boğulanlar; kara kuru olanlar ve fakir coğrafyaların insanları…
Onların kendi varlıklarını düşünmeden hepsini aynılaştırsak da yaşadıkları yeri, ailelerini, kültürlerini, geçmişlerini bırakıp daha iyi bir yaşam hayalinin peşinden yollara düşenler için yaşam çoğu zaman sözcüklerle ifade edebileceğimiz cinsten değil. Bilmedikleri ve tanımadıkları insanlar arasında, kimi zaman hiç konuşamadıkları bir dilin konuşulduğu yerlere mecbur bırakılanlar için anlatılanlar nafile.
Peki onları “göçmen” ya da “mülteci” kitleselliğinden ya da bir “tanım”a sıkıştırılmaktan çıkaran ne diye düşündünüz mü hiç? Aşmaya çalıştıkları sınırların “güvenlikleri” tarafından alıkonulmaları ve sonrasında “geri gönderilmeleri”, bindikleri botun devrilmesi, kaçakçıların ağzına kadar doldurduğu teknelerinin denizin ortasında batması, trajik ölümleri ya da maruz kaldıkları toplu katliamlar mı?
Alan Kurdi’yi unuttunuz mu?
Pateh Sabally, son iki sene içerisinde Afrika’dan İtalya’ya göçen 200 binin üzerindeki göçmenden yalnızca biriydi. Sabally’nin ismini eğer böyle okuyorsak, onun ölümünün trajikliğinden duyduğumuz bir kaygımız elbette yok demektir.
Pateh Sabally, geçtiğimiz ay Venedik’te bulunan Büyük Kanal’a atladıktan sonra görüntülendi ve onun henüz canlıyken kaydedilen görüntüleri birçok yerde yayınlandı. Yani söz konusu görüntünün kaydedildiği süre içerisinde Pateh aslında hayattaydı. Peki sonra ne oldu?
Pateh nehre atladıktan sonra kaydedilen görüntülerde boğulmakta olan Gambiyalı bir gencin dışında dikkat çeken başka şeyler de vardı. O boğulurken çekilen görüntülerde Pateh’e seslenenlerin konuştukları da açıkça duyuluyordu; “aptal ölmek istiyor”, “devam et, ülkene geri dön”…
Kaydedilen bu görüntü, Pateh’in gözden kaybolmasıyla son buldu. Ama hemen ardından, onun ölümüyle ilgili tartışmalar başladı.
Pateh boğulurken yanından geçen bir turist vapurundan kendisine atılan can simitlerini yakalayamadığından, ölümünün pek tabii “intihar” olabileceği belirtildi. Yani o da bugüne değin yaşamını yitiren sayısız göçmen gibi, içinde bulunduğu “büyük trajedi”nin kurbanı oldu. O boğulurken, birçok kişinin gözleri önünde yaşamını yitirirken, ölümü elbette yine kendi suçu oldu; Pateh’in yaşadığı bu “mağduriyet”i izleyenler ise tabi ki masumdu.
Daha iyi yaşamın peşinde bilmedikleri bir yola çıkan ve bu yolda çoğu kez yaşamını yitiren sayısız göçmen için yaşananları anlatabilecek sözcükler ya da yazılacak yazılar yok. 1995 yılında çekilen La Haine filminin o meşhur sahnesinde, gettolarda yaşayan göçmenler Vinz ve Hubert arasında geçen bir diyalog dışında; “Kendimi galaksiler arasında kaybolmuş bir karınca gibi hissediyorum”…
Merve Arkun
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 36. sayısında yayınlanmıştır.
The post “Galaksiler Arasında Kaybolmuş Karıncalar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Avrupa Sınırları Göçmenlere Kapalı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kameralar karşısında, 14 yaşında Filistinli bir kıza ailesinin sınır dışı edilebileceğini açıklayıp “hepinize gelin diyemeyiz” diyerek kızı ağlattığı için “kalpsiz” unvanını alan Almanya şansölyesi Merkel, nasıl oldu da birkaç hafta sonra üç yaşındaki Alan Kürdi’nin Bodrum sahiline vuran cansız bedeni karşısında bir vicdan sorunu yaşadı? Avrupa Devletlerinin göçmenlere karşı tutumundaki değişimleri açıklamak için daha gerçekçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
Avrupa Devletleri, kendi sınırları içinde fazla yabancı bulunmasını hiçbir zaman istemedi, istemiyor. Avrupa’nın kara sınırları dikenli teller, yüksek teknoloji takip sistemleri ve askeri sınır polisi tarafından tutulurken, deniz trafiği ise sahil güvenliğin sürekli devriye gezen askeri botları tarafından kontrol ediliyor. Ancak yüz binlerce Suriyeli göçmen, yaşamları pahasına bu sınırlardan geçmeyi sürdürüyor. Eylül ayında 170 bin göçmen daha, kontrolleri atlatarak bu sınırlardan geçti.
Buna karşılık Almanya ve ardından bütün AB devletleri, acil olarak, serbest dolaşıma izin veren Schengen uygulamasını askıya aldı. Macaristan, Sırbistan sınırını tekrar kapattı. Avrupa Birliği de geçen hafta, sınır kontrollerini sıkılaştırmayı ve Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e toplam 1.12 milyar avroluk yardımı öngören planı onayladı. Diğer yandan AB sınır polis örgütü Frontex’in 2016 bütçesi, bu yıl aldığı ek ödenekten ayrı olarak, %54 artırılarak 176 milyon avroya çıkartıldı. Balkanlardaki BM Mülteci Dairesi Sözcüsü Babar Baloch’ün “Şu anda gördüğümüz… buz dağının görünen kısmı” açıklaması ise Avrupa’nın sınırlarını daha da sıkı kapatacağını gösteriyor.
Almanya bir yandan 800 bin mülteci alacağını açıklarken, diğer yandan kaçak gelen on binlerce göçmeni kolayca sınır dışı etmenin yollarını arıyor. Merkel’in Türkiye’ye olan son ziyaretinde belirttiği ana taleplerden birinin de AB’nin reddettiği mültecilerin geri alınması olduğuna dikkat etmek gerekir. Çünkü Avrupa devletleri, gelen her göçmeni değil, sadece kendi seçtiği göçmenleri almak ister. Göçmen başvurularını, göçmenlerin ihtiyacına göre değil, devletin ihtiyacına göre değerlendirir ve bu da tabii ki kapitalist sömürü temelinde bir değerlendirmedir.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.
The post Avrupa Sınırları Göçmenlere Kapalı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>