The post Danimarka Göçmenlerin Oturum İznini Yenilemedi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Danimarka, Suriye’nin “belli bölgelerinin güvenli olduğunu” ifade ederek göçmenlerin ülkeyi terk etmesini istedi. En az 189 Suriyeli göçmenlerin oturum iznini yeniletme başvurusu reddedildi.
The post Danimarka Göçmenlerin Oturum İznini Yenilemedi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İsrail Suriye’ye Füze Saldırısı Gerçekleştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İsrail işgal güçleri, dün yerel saatle 22:35’te Suriye’nin Şam şehrinde bulunan bazı noktalara füze saldırısı gerçekleştirdi. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA ise saldırıda sadece maddi kayıp yaşandığını ve hava savunma sistemlerinin füzelerin çoğunu düşürdüğünü belirtti.
The post İsrail Suriye’ye Füze Saldırısı Gerçekleştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Afrin’de Bombalı Saldırı: Onlarca Kişi Hayatını Kaybetti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Suriye’nin Afrin ilçesinde bomba yüklü yakıt tankeriyle düzenlenen saldırı gerçekleşti. Euronews Türkçe’nin haberine göre saldırıda en az 40 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı.
Saldırı, Afrin ilçe merkezinde sivillerin yoğun olarak bulunduğu pazar yerinde bomba yüklü mazot tankerinin infilak ettirilmesiyle gerçekleşti. 40’dan fazla kişinin öldüğü belirtilen saldırıda can kaybının artabileceği belirtiliyor.
Hatay Valiliği saldırıyla ilgili açıklama yaparken aracı olay yerine götüren kişinin yakalandığını iddia ederken yaralıların tedavilerinin ise Afrin ve Hatay’daki hastanelerde sürdüğünü belirtti.
ANF Türkçe’nin haberine göreyse TC askerleri ve TC devletine bağlı Sultan Murat çete grubunun kaldığı nokta yakınlarında gerçekleşen saldırıda en az 15 çete ölürken, çok sayıda çete de yaralandı. Patlamanın, çetelerin merkezine dönüştürülen eski belediye merkezi yakınlarında bomba yüklü bir tanker saldırısı sonrası gerçekleştiği belirtildi.
Suriye cephesindense henüz bir açıklama gerçekleştirilmedi.
The post Afrin’de Bombalı Saldırı: Onlarca Kişi Hayatını Kaybetti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Suriye’deki Savaşa İlişkin Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Devrimci Anarşist Faaliyet, Suriye’deki savaşa ilişkin bir bildiri yayımladı. Bildiride Suriye’nin İdlib bölgesinde yaşanan son gelişmeler ele alınırken devletin savaştan nemalanması aktarılıyor. Savaşın teferruatları olarak değerlendirilen göçmenlerin durumuna vurgu yapılan bildiri, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelenin sürdürülmesi ve özgür bir dünyayı inşa etme çağrısıyla sona eriyor.
anarsistfaaliyet.org sitesinden yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
Suriye’de savaşın ve TSK desteğindeki cihatçı çetelerin sıkıştığı son nokta olan İdlip’te uzun zamandır beklenenler olmaya başladı. Şubat’ın 27’sini 28’e bağlayan gece -TC’nin Suriye Ordusu’na İdlip’te aldığı yerlerden çekilmesi konusunda verdiği “ültimatomun” dolmasına az bir süre kala- TSK’ye bağlı birlikler hava saldırısına uğradı. Bu hava saldırısı sonucu resmi rakamlara göre 34 asker öldü. Saldırı, TC kaynaklarına göre Suriye tarafından gerçekleştirildi.
Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Ankara’ya verilen ince mesajda, TSK unsurlarının Soçi Mutabakatı uyarınca oluşturulmuş gözlem noktalarından çıkmamaları gerektiği belirtiliyordu. Bakanlığın yaptığı açıklamadaki “vurucu” mesaj, “Suriye hava kuvvetlerinin HTŞ hedeflerine operasyon yaptığı ve TSK birliklerinin söz konusu bölgede olmamaları gerektiği” şeklindeydi. Rusya ısrarla vurguladığı bu açıklamalarıyla TC’nin, tüm dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği El Kaide türevi HTŞ ile sahadaki ortaklığına vurgu yapıyordu.
Devletin kullandığı hamaset dilinin oldukça yükselmesi, medyanın savaş üniformalarını kuşanırken sergilediği hız ve muhalefetin neredeyse hemen hepsinin bu duruma çabucak adapte olmasının gösterdiği gibi savaş, hızlı bir şekilde büyüyor. Son hava saldırısı ise Suriye’de 2011’den beri süren savaşın tarihsel dönemeçlerinden biri. Bu tarihsel dönemeçlerden birini, 13 Mayıs 2013’te Reyhanlı’da 53 insanın yaşamına mal olan bomba saldırısı sonrası yaşamıştık. Reyhanlı Katliamı sonrası dönemin başbakanı Erdoğan, “Biliyorsunuz Suriye’de savaş halindeyiz” demişti. Suriye’de kiminle ve neden “savaş halinde olunduğu” söylenmemekle birlikte, ilerleyen yıllarda bu savaşın başka sarsıcı yansımalarını coğrafyamızda Suruç, Ankara, Reina, İstanbul Yeşilköy Havalimanı katliamlarında çok yakınımızda hissetmiştik.
Devletin Savaş Fırsatçılığı
Halklar açısından bu kadar büyük yıkımlara yol açan Suriye Savaşı’nın, diğer taraftan TC başta olmak üzere bölgesel ve küresel devletler açısından “kullanışlılığı” ise son derece aşikar. TC, Suriye’deki savaşı iç politikada milliyetçiliğin yükseltilmesi; OHAL ve benzeri baskı uygulamalarıyla sokak muhalefetinin bastırılması için araçsallaştırdı. Benzer şekilde Afrin, Fırat Kalkanı ve Serekaniye gibi bölgelerdeki askeri ve idari varlığıyla milliyetçi-muhafazakar tabanına yönelik “Neo Osmanlıcı” vaatlerinin altını fiilen doldurdu.
Biliyoruz ki savaşlar, devletler için sınırları dahilindeki muhalefeti bastırmanın, iktidara yönelik sesleri susturmanın, eylemleri durdurmanın, toplumu “olağanüstü hal” uygulamalarına alıştırmanın süreçleridir. Savaş süreciyle beraber devletin “demokratik” uygulamaları rafa kaldırılır. Toplumsal baskı ve pasifizasyon artar.
Devam eden savaş süreci, topluma yönelik her geçen gün artan baskı mekanizmalarını daha da hareketlendirmek için kullanılacaktır. Mevcut işleyişe yönelik aykırı söz ve eylem cezalandırılacak, devlet şiddeti en belirgin haline bürünecektir. Devlet bir yandan bu süreçleri istediği gibi şekillendirirken diğer yandan savaşı ekonomik amaçları için kullanacaktır.
Ekonomik Krize Çözüm Olarak Savaş
Ekonomik kriz ezilenlerin yaşamlarını yok ediyor; ekonomik kriz, savaşla hasır altı ediliyor!
Aralık ayında asgari ücret açıklanmıştı: 2.324 TL! Sendikaların açıklamalarına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 219,45 TL. İşçiye açlık sınırından sadece 105 tl fazlası reva görülmüş. Üstelik Türkiye’de çalışan işçilerin %43’ü asgari ücretle çalışıyor. Aynı yıl TC devletinin TSK için harcadığı bütçe ise 19 milyar dolar.
2019 verilerine göre Türkiye’deki 25 milyarder patronun serveti 43,1 milyar dolar ediyor. Son 6 yılda geçinemediği için intihar eden işçi sayısı ise 351!
Patronlar servetlerine servet katarken meclis önünde “Geçinemiyorum!” diyerek kendini yakan inşaat işçisi, oğluna pantolon alamadığı için intihar eden torna işçisi, iş bulamadığı için belediye başkanının önünde kendisini yakan genç işçi, aldığı maaşla ay sonunu getiremediği için sonunda kendisini 1600 derecelik demir eritme kazanına atan sanayi işçisi…
Kimi çalışıyor, elde avuçta olan geçinmesine yetmiyordu; kimi iş arıyor, bulamıyor, bir lokma yemeğe muhtaç bırakılıyordu. Ekonomik kriz ezilenleri yaşamdan koparacak noktaya getirirken zenginler servetlerinden bir şey kaybetmek bir yana dursun krizi fırsata dönüştürüp yeni savaşlar yaratarak paralarına para katıyordu. Yeni savaşlar yeni ihaleler demekti onlar için. Televizyonlarda savaş çığırtkanlığı yapma ve süsleyip püsleyip “şehit asker” haberleri verirken sorgulanamayan ihalelerle pastadan paylarını büyütme dönemleriydi.
Savaşın Teferruatları: Göçmenler
Suriye’nin İdlib bölgesinde TSK’ye yapılan hava saldırısı sonrasında, devletin göçmenlerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişlerini engellememe kararı aldığı bildirilmişti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik “Mülteci politikamız aynıdır ama ortada bir durum var, artık mültecileri tutabilecek durumda değiliz.” dedi. İzmir, Çanakkale ve İstanbul’daki birçok göçmen, sahillere ve Trakya’ya yönlendirildi. Uzun zamandır Avrupa, İdlib’deki durumun kötüleşmesi halinde Türkiye’deki göçmenlerin Batı’ya hareketinin hızlanmasıyla tehdit ediliyordu.
Göçmenleri her fırsatta bir koz olarak kullanan devlet, 27 Şubat sonrasında bu kozuna hevesle sarıldı. AB’ye ve Batı’ya vermek istediği mesajı açık olarak veremeyenler, insan yaşamları üzerinden tehditlerle Suriye’de kendisine destekçi aramaktadır. Göçmenleri kendi stratejik pozisyonu için kullanmaktan çekinmeyen ve bunu medyası aracılığıyla dünyaya servis eden devlet, kendisine alan açmaya ve “üzerinde oyunlar oynanan” devlet değil “oynayan” devlet olmaya çalışmaktadır.
Devletlerarası Stratejik Pozisyon
Devletin tezkere sonrası aleni hale gelen savaş stratejisi, sadece mevcut bölgedeki siyasi ve ekonomik kazanıma odaklı değildir. Hedeflenen, aynı zamanda devletlerarası siyasi arenada “sözü geçen devletler”den biri olmaktır. Libya’dan Kıbrıs’a, Mısır’dan Suriye’ye sürmekte olan savaşlarda taraf olmak, taraflardan birini desteklemek, doğrudan savaşa müdahil olmak gibi eylemlerle bu arenada pozisyon almayı hedefleyen devlet, iç politikadaki “başına buyrukluğu” sınırları dışında da işletmeye çalışıyor. Bu başına buyrukluk, ülkücü niyetlerle “fetih politikalarına” evriltilerek sınırlar dahilindeki milliyetçi muhafazakar zihniyetten her koşulda destek sağlanıyor. Dış politikada sözü geçen devlet imajı çizilerek, saldırgan politikalarla statü elde etmeye uğraşarak meşruluk sağlanmaya çalışılıyor.
Destansı söylemlerle uzun vadeli hedeflerini (2023, 2071 gibi) her fırsatta dile getirenler için ne 27 Şubat’ta yaşananların ne de başka zaman yaşanacak can kayıplarının önemi vardır. Devletçi söylemlere uygun şekilde yoğrulan her megaloman proje, ülkücü niyetler ve kutsallıkla pazarlanırken savaşta kaybedilen canların hesabı sorulamamakta ve devletin şehitlik muğlaklığında eriyip gitmektedir. Devletlerin çıkarları uğruna birer “teferruat” olarak görülenler bir sonraki hafta, ay ya da yıl hatırlanmayacaktır.
İktidarlar, kendi çıkarları uğruna milyonlarca insanın yaşamlarını talan etmekten çekinmemekte ve her savaşta olduğu gibi bu savaşta da ezilenleri daha fazla ezmeye çalışmaktadır. Ezilenler olarak yapmamız gereken iktidarların savaşında birer piyon olmak değildir. Bizim yapmamız gereken talan edilmeye çalışılan yaşamlarımızı savunmak, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelemizi sürdürmek ve özgür bir dünyayı inşa etmektir.
Devrimci Anarşist Faaliyet
The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Suriye’deki Savaşa İlişkin Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post 9 Yaşında Evde Ölü Bulunan Çocuğun Vücudunda Yanık Ve Kesik İzleri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İlk incelemede 11 yaşındaki ablası tarafından boğularak öldürüldüğü öne sürülen çocuğun vücudunda yanık ve kesik izleri olduğu belirlendi. Çocuğun anne ve babası savcılık talimatıyla gözaltına alındı. Mahalleli gözaltı sırasında anneye tepki göstererek çocukları dilendirdiğini öne sürdü. Çocuğun cenazesi savcılık incelemesinin ardından kesin ölüm nedeninin tespiti için morga kaldırıldı.
The post 9 Yaşında Evde Ölü Bulunan Çocuğun Vücudunda Yanık Ve Kesik İzleri appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post TC’nin Suriyeli Cihatçıları Libya’ya Göndermesine İlişkin Detaylar Ortaya Çıkıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The Guardian, yüzlerce Suriyeli cihatçının TC üzerinden Libya’ya gittiğini yazdı. Haberde ayrıca cihatçıların Trablus hükümetinden ayda 2 bin dolar maaş aldığı, bu kişilere TC vatandaşlığı sözü verildiği öne sürüldü.
Haberde yer alan detaylar şu şekilde:
TC’nin Suriye’de kullandığı 300 cihatçı, 24 Aralık günü Kilis üzerinden Suriye’den çıktı. 29 Aralık’ta da 350 kişi Suriye’yi terk etti. Bu militanlar, Libya’nın başkenti Trablus’a uçakla götürüldü ve kentin doğusunda, General Halife Hafter’in saldırı tehdidinde bulunduğu ön cepheye konuşlandırıldı. 5 Ocak günü 1350 militan daha Türkiye’ye geçti.
İddiaya göre bu cihatçılar, doğrudan Trablus’taki Ulusal Mutabakat hükümetiyle altı aylık kontratlar imzaladı. The Guardian’ın ÖSO’dan aldığını iddia ettiği bilgilere göre Libya’ya gidenlerin ayda 2 bin dolar alacakken Suriye’de kalanlar aylık 450-550 TL alıyorlar.
The Guardian’a göre Libya’ya gönderileceklerin bir kısmı TC’nin güneyindeki kamplarda hâlâ eğitim alıyor.
The post TC’nin Suriyeli Cihatçıları Libya’ya Göndermesine İlişkin Detaylar Ortaya Çıkıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İsrail, Suriye’de İran Mevzilerini Vurduğunu; Suriye 2 Sivilin Öldürüldüğünü Açıkladı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İsrail, ülkeye yapılan roket atışlarına misillime olarak Suriye’ye saldırı düzenlediğini ve İran’a ait hedefleri vurduğunu duyurdu.
Suriye kendilerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda 2 sivilin öldüğünü belirtti. Suriye ayrıca İsrail uçaklarından fırlatılan çok sayıda füzenin savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
İsrail ordusu, Suriye’den fırlatılan dört roketin perşembe günü hava savunma sistemi tarafından tespit edilerek imha edildiğini savundu. Ordu, saldırı sonrası Suriye’de yer alan askeri hedeflere yönelik operasyon başlatıldığını kaydetti. Başbakan Binyamin Netenyahu da Suriye’den atılan roketlere gece yarısı karşılık verildiğini ve İran Kudüs güçleri ile askeri hedeflerin vurulduğunu açıkladı.
The post İsrail, Suriye’de İran Mevzilerini Vurduğunu; Suriye 2 Sivilin Öldürüldüğünü Açıkladı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Yaptırım Kararları Sonrası Erdoğan ABD Ziyareti Hakkında: Soru İşaretleri Var appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Partisinin grup toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan basının sorularını cevapladı. 13 Kasım’da ABD’ye ziyaret gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği sorulan Erdoğan “Henüz kararımı vermedim, soru işaretleri var” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Ekim’de yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 13 Kasım’da buluşacağını duyurmuştu.
Ayrıca Erdoğan partisinin grup toplantısında “Temsilciler Meclisinde kabul edilen tasarı Barış Pınarı Harekatı bahanesiyle ve ipe sapa gelmez iddialarla şahsıma, aileme, bakanlarıma yaptırım uygulanması talebiyle ilgilidir. FETÖ’nün yıllarca piyasada dolaştırıldığı iddialara dayandırılan ve hiçbir tutarı olmayan bu tasarıyı da şiddetle reddediyoruz. Amerika, bir FETÖ’ye mahkum olacak kadar küçüldü mü?” şeklinde açıklama yaptı.
ABD Temsilciler Meclisi’nde dün yani TC’nin kuruldupu 29 Ekim’de gerçekleştirilen oturumda TC’ye yönelik sert yaptırımların devreye sokulmasını öngören tasarı 403’e karşı 16 oyla kabul edilmişti. Bu oylamadan önce Temsilciler Meclisi’nde 1915 yılındaki soykırımı ‘Ermeni soykırımı’ olarak tanıdığı karar da kabul edilmişti. Tasarının yasalaşması için başta Senato’da oylanmak üzere bir dizi prosedürün gerçekleşmesi gerekiyor.
PACT (Türkiye’nin Çıkardığı Çatışmaya Karşı Yasa – Protect Against Conflict by Turkey Act) adı verilen tasarı kapsamında TC Devletri hükümet yetkillerine vize yasağı getirilmesini, Halkbank’a yönelik yaptırımların devreye sokulmasını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ailesinin mal varlığının incelemeye alınmasını içeriyor.
Temsilciler Meclisi üyesi Demokrat Eliot Engel, “Başkan [Donald] Trump, Erdoğan’ı bölgenin istikrarını bozan haince saldırının sorumluluğundan muaf tuttu. Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuzeydoğu Suriye’de yaşanan facianın sorumlularıdır. Her ikisinin de hesap vermesi gerekir” diye konuştu.
The post Yaptırım Kararları Sonrası Erdoğan ABD Ziyareti Hakkında: Soru İşaretleri Var appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ABD, Suriye’deki Petrol Bölgelerinde Varlığını Güçlendiriyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>ABD, IŞİD’in petrol yataklarına ve gelirlerine ulaşmasını engelleme bahanesiyle Suriye’de askeri varlığını güçlendirme kararı aldı.
ABD Savunma Bakanı, Esper Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO genel karargahında düzenlediği basın konferansında yaptığı açıklamada “ABD, IŞİD’in petrol gelirlerine ulaşmasını engellemek için Suriye’de kısıtlı bir askeri oluşuma sahip olacak” dedi. Esper, Deyr er-Zor kenti ve çevresinde paralı ordularıyla bu amaçlarına ulaşmayı hedeflediklerini belirtti.
Açıklamaların gölgesinde adı geçen bölgelere ABD askerlerinin sayısının arttırıldığı iddia ediliyor.
The post ABD, Suriye’deki Petrol Bölgelerinde Varlığını Güçlendiriyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Suriye Devlet Ajansı, TC’nin İdlip’e Mühimmat Gönderdiğini İddia Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Suriye Haber Ajansı (SANA), TSK’ye ait mühimmat dolu bir konvoyun, İdlip eyaletine bağlı Han Şeyhun beldesinde “hükümet güçlerine karşı savaşan muhaliflere yardım için” Suriye’nin kuzeybatısına girdiğini duyurdu.
SANA, Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın bir yetkilisinin, “Bu saldırganlık, Suriye ordusunun İdlip ve başka yerlerde teröristlerin kalıntılarını yok etme yolundaki kararlılığını etkilemeyecek.” şeklindeki açıklamasına yer verdi.
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib ili, savaşın başından bu yana cihatçıların kalesi olarak biliniyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib’in merkezi, Mart 2015’te cihatçıların kontrolüne geçti ve cihatçıların elindeki son büyük şehir olduğu biliniyor.
The post Suriye Devlet Ajansı, TC’nin İdlip’e Mühimmat Gönderdiğini İddia Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Suriye Sınırındaki İl ve İlçelere “Seferberlik Emri” Gönderildiği İddia Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İçişleri Bakanlığı’nın 2018’de aldığı ‘Sınır Ötesi Harekat Kapsamında Alınacak Tedbirler’ başlıklı seferberlik talimatını sınır hattında bulunan il ve ilçelere gönderildiği iddia edildi. Bu iddia, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Afrin’e, Cerablus’a, El-Bab’a girdik. Şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz” diyerek operasyon sinyali vermesinin ardından geldi.
Bu iddialara göre İçişleri Bakanlığı’nın 18.12.2018 tarihinde 11235 sayılı “Sınır Ötesi Harekat Kapsamında Alınacak Tedbirler” konulu seferberlik talimatı sınır hattındaki il ve ilçelere bildirildi. Mardin ve Urfa’da il ve ilçe jandarma komutanlıkları, emniyet müdürlükleri, AFAD müdürlükleri, il göç idareleri, karayolları, Türk Kızılay Şubeleri, belediye ve kaymakamlıklara gönderilen seferberlik emir yazısında, Kuzey ve Doğu Suriye’ye müdahale edileceği belirtiliyor.
The post Suriye Sınırındaki İl ve İlçelere “Seferberlik Emri” Gönderildiği İddia Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Devletlerin IŞİD Bakiyesi – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Irak ve Suriye’yi birbirinden ayıran sınır kapısını 2014 Haziranı’nda ele geçiren IŞİD, bu olaya ilişkin yayınladığı videoda dünyaya şöyle meydan okuyordu: “Sykes-Picot Antlaşması burada yırtılmıştır.” Yaklaşık 100 yıl önce devletlerin Ortadoğu’daki haritaları kendi iktisadi ve politik çıkarları çerçevesinde belirlediği Sykes-Picot’yu kendi yöntemleriyle hükümsüz kılan IŞİD, sonraki 4 yılı aşkın süreçte gerçekleştirdiği katliamlarla bu meydan okumaya paralel biçimde dünyaya korku salacaktı. Hilafet ilan ettiği Irak ve Suriye’de, Belçika büyüklüğünde bir toprak parçasına hükmeden, dahası bu bölgelerde, petrol gelirleri başta olmak üzere kendi ekonomisi, yargı sistemi, 8 milyonluk nüfusa ulaşan sosyal yapısı, hatta diplomasisi olan ve tüm bu özellikleri nedeniyle BM’de temsil edilmek dışında bir devlete dair tüm özelliklere sahip olan ve zamanla İslam Devleti (İD) olarak ismini değiştiren IŞİD, 2014 yılı ortalarından itibaren ABD’nin öncülüğündeki koalisyonun hedefindeydi.
Bugünlerde Suriye’nin küçük bir kasabası olan Bağuz’a sıkışan ve gelen bilgilere göre “son kalıntılarının” buradan da çıkarıldığı söylenen IŞİD’in gelecekteki askeri ve siyasi varlığına dair tartışmalar ve soru işaretleri ise geçerliliğini koruyor. Hilafet ilan ettiği topraklardaki hakimiyetinin sona ermesi nedeniyle “bitti” denilen IŞİD, Ortadoğu’da halen canlılığını koruyan mezhepsel kırmızı çizgiler nedeniyle -belki de farklı adlarla- geri dönebilir mi? Mensuplarının, “hilafetin” gücünün doruğunda olduğu dönemde sloganlaştırdıkları gibi “devlet” (İD) “baki” kalacak mı?
ABD’nin 2003’te Irak işgali sonrası bölgede harekete geçen mezhepçi fay hatlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan cihatçı terör çetelerinden biri olan IŞİD’in kuruluşu 2004’te Irak el Kaidesi adını alan Tevhid ve Cihat Cemaati adlı örgüte dayanıyor. Bu örgütün kurucuları arasındaki Ürdünlü cihatçı Ebu Musab ez Zerkavi’nin önceki yıllarda Afganistan’daki SSCB işgaline karşı ABD destekli cihatçı çetelerin safında savaşması, IŞİD ve benzeri örgütlerin, devletlerin “birtakım” politikaları sonucu üretildiği gerçeğini gösteriyor. Bu bağlamda, bölgede cihatçı çetelerin “can suyu” bulmasında tarihsel olarak SSCB ve ABD’nin Afganistan ile Irak’ı işgallerinin belirleyici dönüm noktaları olduğunun altı çizilmeli. Aynı şekilde, selefi cihatçı çeteleri harekete geçiren bir başka dinamik ise Şiilik-Sünnilik ekseninde 600 yılı aşkındır devam eden iktidar çekişmesini daha üst boyuta taşıyan 1979’da İran’da Molla rejiminin iktidara gelmesiydi. Ortadoğu’da devletlerin dahil olduğu tüm bu denklemlerin, aradan geçen on yıllara rağmen üç aşağı beş yukarı güncelliğini koruduğunu belirtmek gerek.
Geldiğimiz noktada bir başka ve asıl büyük problem ise direndiği son bölge olan Bağuz’dan çıkarılan IŞİD’in bir dönem onbinlerle ifade edilen üyesinin, nereye gittiği ya da gideceğidir.
Küresel cihat ideolojisini benimsemiş bir örgütün varlığının sonlanmasına dair baştan beri yapılan alan hakimiyetinin bitirilmesi yaklaşımı, bu bağlamda IŞİD hakkındaki temel yanlışlardan birini oluşturuyor. Bu gerçeği görmek için IŞİD’in eski gücünden çok uzakta olduğu 2018’de tam 3670 saldırıyı üstlendiği verisi, açıklayıcı bir veridir. Bu saldırıların, IŞİD’in “küresel cihat” ideolojisini destekler nitelikte Irak ve Suriye dışında Mısır, Afganistan, Yemen, Filipinler gibi çok geniş bir coğrafyada gerçekleştiği belirtilmeli. 2018’deki bu rakamlarda yer alan Fransa, Belçika, Kanada ve Avustralya’daki “küçük çaplı” bıçaklı saldırılar, önceki yıllarda Manchester, Barcelona, Nice, Las Vegas gibi batı metropollerinde katliamlar gerçekleştiren IŞİD’in bu potansiyel ve motivasyonunun halen mevcut olduğunu gösteriyor.
11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırıları sonrası dönemin ABD Başkanı George W. Bush “teröre karşı küresel savaş” adlı doktrinini açıklamıştı. Bundan sonra Irak’ı işgal eden ABD’nin, Ortadoğu politikalarındaki “şahin” başkanı, işgal sonrası 1 Mayıs 2003’te ABD Donanması’na bağlı USS Abraham Lincoln uçak gemisinde, arkasında “görev tamamlandı” pankartı dururken bir “zafer konuşması” yapacaktı. Ancak Bush’un tabiriyle “tamamlanan” görevin ne olduğunu anlamak için dünya, IŞİD ve benzerleri gibi birçok cihatçı çete ile “tanışmak” ve bu tanışmanın bedellerini ödemek zorunda kaldı. Aynı şekilde bugünlerde, sığındığı son nokta olan Bağuz’da, ABD tarafından IŞİD’e karşı ilan edilen “zafer” 2003’ten bugüne yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda devletlerin benzer politikaları paralelinde tarihin tekerrür etme olasılığını barındırıyor. Daha da ötesinde ise bir başka olasılığın, IŞİD ve benzeri gibi cihatçı çetelerin kullanışlılığını her zaman değerlendiren kimi bölgesel devletlerin, alan hakimiyeti ortadan kalkan IŞİD’in, küresel cihada hazırlanan bakiyesini Ortadoğu’da bir süre daha “misafir etmeye” istekli olabileceği unutulmamalı.
Emrah Tekin
The post Devletlerin IŞİD Bakiyesi – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>