tarla – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 19 May 2020 19:38:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Yanmış Tarlada Emekli Savcıya Ait Cansız Beden Bulundu https://meydan1.org/2020/05/19/yanmis-tarlada-emekli-savciya-ait-cansiz-beden-bulundu/ https://meydan1.org/2020/05/19/yanmis-tarlada-emekli-savciya-ait-cansiz-beden-bulundu/#respond Tue, 19 May 2020 19:38:35 +0000 https://meydan.org/?p=58723 Muğla Salihpaşalar mahallesi Merdivenli mevkiinde bir tarlada çıkan yangına itfaiye ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından tarlanın ortasında bir erkeğe ait cansız bedene rastlandı. Çıkan yangının söndürülmesinin ardından yapılan araştırmada cansız bedenin emekli savcı Zeki Sökmen’e ait olduğu belirlendi. Zeki Sökmen’in tarladaki yangına müdahale ederken dumandan zehirlenebileceği değerlendirildi.

The post Yanmış Tarlada Emekli Savcıya Ait Cansız Beden Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Muğla Salihpaşalar mahallesi Merdivenli mevkiinde bir tarlada çıkan yangına itfaiye ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından tarlanın ortasında bir erkeğe ait cansız bedene rastlandı.

Çıkan yangının söndürülmesinin ardından yapılan araştırmada cansız bedenin emekli savcı Zeki Sökmen’e ait olduğu belirlendi. Zeki Sökmen’in tarladaki yangına müdahale ederken dumandan zehirlenebileceği değerlendirildi.

The post Yanmış Tarlada Emekli Savcıya Ait Cansız Beden Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/19/yanmis-tarlada-emekli-savciya-ait-cansiz-beden-bulundu/feed/ 0
“Şirket Tarımcılığına Karşı Kolektif Tarım Yöntemleri” – Çiğdem Artık https://meydan1.org/2015/04/22/sirket-tarimciligina-karsi-kolektif-tarim-yontemleri-cigdem-artik/ https://meydan1.org/2015/04/22/sirket-tarimciligina-karsi-kolektif-tarim-yontemleri-cigdem-artik/#respond Wed, 22 Apr 2015 15:08:34 +0000 https://test.meydan.org/2015/04/22/sirket-tarimciligina-karsi-kolektif-tarim-yontemleri-cigdem-artik/ Boğaziçi Soma Dayanışması ve yapılan saha çalışmaları gösteriyor ki, tarımdaki neo-liberal dönüşümlerle yeni şehir tarzları oluşturularak, tarlalar ıssızlaştırılmaktadır. Özellikle de, sanayinin tarım alanlarını yok ederek genişlemesi, küçük çiftçiyi topraktan uzaklaştırmıştır, endüstriyel üretimde ve şehirlerde çalışacak ucuz iş gücü haline getirmiştir. Çiftçiliğe devam eden üreticiler ise, piyasa karşısında ne emeklerini ne de maliyetlerini karşılayacak bir alan […]

The post “Şirket Tarımcılığına Karşı Kolektif Tarım Yöntemleri” – Çiğdem Artık appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Şirket Tarımclığına Karşı Kolektif Tarım Yöntemleri

Boğaziçi Soma Dayanışması ve yapılan saha çalışmaları gösteriyor ki, tarımdaki neo-liberal dönüşümlerle yeni şehir tarzları oluşturularak, tarlalar ıssızlaştırılmaktadır. Özellikle de, sanayinin tarım alanlarını yok ederek genişlemesi, küçük çiftçiyi topraktan uzaklaştırmıştır, endüstriyel üretimde ve şehirlerde çalışacak ucuz iş gücü haline getirmiştir. Çiftçiliğe devam eden üreticiler ise, piyasa karşısında ne emeklerini ne de maliyetlerini karşılayacak bir alan bulamamıştır. Uygulanan bu neo-liberal politikalar karşısında ise, yerel örgütlenme ve yerel yönetim fikirleri tartışılmaktadır. Üniversiteler bu politikalar karşısında nasıl bir örgütlenme modeli oluşturabilir, oluşturmalıdır? Piyasadan tasfiye edilen küçük çiftçi ile nasıl bir ilişki kurmalıdır ki, alternatif ekonomi tartışmalarını hayata geçirebilsin?

Boğaziçi Üniversitesi’nde bulunan üç oluşum, Bu-Koop, Öğrenci Kooperatifi ve Tarlataban İnsiyatifi, bu sorulara cevaben, birer örgütlenme örneği oluşturmaktadır. Boğaziçi Tüketim Kooperatifi, piyasadaki aracıları ortadan kaldırarak örgütlenen, üreticilerden doğrudan ürünlerini alan bir tüketici örgütlenmesidir. “Bu ürünleri ürettik ama kime satacağız” sorusunu soran çiftçiye, ürünlerini satabilmesi için bir alan yaratmaktadır. Tüketiciler için de, tarım politikaları karşısında pratik uygulamaların yanında söylem ürettikleri, ayrıca yarı üretici konuma geçtikleri bir oluşumken, Tarlataban İnsiyatifi bir üretim ayağıdır. Toprak ile ilişiği kesilenleri, yeniden toprakla buluşturan, pratikte karşılaştıkları, tarımdaki dönüşümler ile yüzleşmesini sağlayan bir örgütlenmedir. Örneğin, insanlar nadir bulunan atalık tohumlar ile yapılan üretimde hibrit tohum gerçeği ve tohum yasası ile karşılaşır. Tarımda yok sayılan emek maliyetini ise birebir deneyimleyerek öğrenir. Şirketlerin kapitalist projelerine karşı, halkın kendi yaşam alanlarını savunması ve bunun üzerinden söylem belirliyor olması kadar doğal bir durum yoktur. Serbest piyasanın vicdanına sığınmadan üretilen ürünler, Bukoop ve Öğrencikoop aracılığıyla tüketici ile buluşur.

Öğrenci Kooperatifi, kampüsteki kolektif alanların sermaye tarafından işgali ile mekan, tarımdaki dönüşümler ile de adil, ulaşılabilir gıda ilkeleriyle oluşmuştur. Bu-Koop aracılığı ile gelen ve Tarlataban ürünleri ile bireylerin emek sürecine dahil olarak gıdaya müdahil olduğu, sağlıklı gıdaya ulaşmayı neredeyse imkansızlaştıran ve her geçen gün, güvenilir gıdaya ulaşma noktasında kapanmayacak yaralar açmaya çalışan kapitalist kurumlar tarafından değil, yine bu işin gönüllüleri tarafından işletildiği aracı konumdaki bir oluşumdur.

Çiftçiliği, her geçen gün ortadan kaldırmaya yönelik yasalar çıkaran, küresel bir politikalar zinciri ile karşı karşıyayız. Şirket tarımcılığını yaşamlarımıza sokan bu kapitalist düzende bizler, tarımda ve sistemin yaşamlarımızı kanserli hücrelere dönüştürme planları yaptığı diğer tüm alanlarda, öz örgütlenmeler ile, halka ulaştırılan besin maddelerinin kimler tarafından, nasıl üretildiğini bilmesine zemin sağlamalıyız.

Çiğdem Artık – Tarlataban Kolektifi

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Şirket Tarımcılığına Karşı Kolektif Tarım Yöntemleri” – Çiğdem Artık appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/04/22/sirket-tarimciligina-karsi-kolektif-tarim-yontemleri-cigdem-artik/feed/ 0
“Geçici İşçilikten Sürekli Sömürüye” – Halil Çelik https://meydan1.org/2014/07/23/gecici-iscilikten-surekli-somuruye-halil-celik/ https://meydan1.org/2014/07/23/gecici-iscilikten-surekli-somuruye-halil-celik/#respond Wed, 23 Jul 2014 11:56:24 +0000 https://test.meydan.org/2014/07/23/gecici-iscilikten-surekli-somuruye-halil-celik/ Mevsimlik Tarım İşçileri Tarımda hasat zamanının başlamasıyla beraber, coğrafyanın neredeyse tamamında, milyonlarca insan için farklı bir iş imkanı, farklı bir çalışma alanı, ancak çok da farklı olmayan bir yaşam söz konusudur; mevsimlik tarım işçiliği. Çocuk işçiler, kötü barınma koşulları, ağır şartlarda çalışan kadınlar, göç eden aileler, etnik baskı ve daha fazlasının aynı anda var olduğu […]

The post “Geçici İşçilikten Sürekli Sömürüye” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mevsimlik Tarım İşçileri

Tarımda hasat zamanının başlamasıyla beraber, coğrafyanın neredeyse tamamında, milyonlarca insan için farklı bir iş imkanı, farklı bir çalışma alanı, ancak çok da farklı olmayan bir yaşam söz konusudur; mevsimlik tarım işçiliği. Çocuk işçiler, kötü barınma koşulları, ağır şartlarda çalışan kadınlar, göç eden aileler, etnik baskı ve daha fazlasının aynı anda var olduğu bir yaşamdır mevsimlik tarım işçilerinin yaşamı. Yaklaşık olarak Mart-Nisan aylarında başlayan ve Kasım ayına kadar süren mevsimlik tarım işçiliği; günümüz geçici işçilik, taşeronlaşma gibi çalışma ilişkileri düşünüldüğünde, üzerinde durulması gereken elzem bir konudur.

Mevsimsel Yaşamın Diğer Adı: Ücretli Tarım İşçiliği

Tarlada, bahçede, serada ya da hayvan yetiştirme birimlerinde üretim yapan insanlardan oluşan tarım işçileri, çalıştıkları zaman veya aldıkları ücrete göre; sürekli tarım işçileri, mevsimlik/günlük tarım işçileri, geçici tarım işçileri, göçmen tarım işçileri, parça başı ücretle çalışan işçiler, ayni ücret (para değil de üretilen ürün) karşılığında çalışan işçiler olarak sınıflandırılırlar. Her ne kadar böylesi bir sınıflandırma yapılmış olsa da, bir tarım işçisi için çalışılacak zaman ve emeğin karşılığı, ihtiyaçları gereği farklılaşır. Yılın belli zamanlarında farklı bölgelere göç edilen yaşamda, en genel anlamıyla, çalışılan zaman hasat zamanıdır; emeğin satılmasının karşılığı ise ücretli tarım işçiliğidir.

Pamuk, fındık, çay, üzüm, kayısı tarla ve bahçelerinde süregelen işçiliğin tarihi ise, coğrafyamızda oldukça eskidir. 1830’larda Kavalalı İbrahim Paşa tarafından Sudan’dan getirilerek Çukurova bölgesinde çalıştırılan işçiler, coğrafyamızdaki ilk mevsimlik tarım işçileri olarak bilinirler. Ardından tarımda kapitalist üretimin başladığı 1890’larda ise, çevre şehirlerden Adana’ya gelen mevsimlik tarım işçileri, pamuk ve hububat üretmişlerdir. 1930 ve 1940’lara gelindiğinde ise tarımda ücretli olarak çalışanların, genellikle çiftçiler olduğu görülmektedir. Çiftçiler, hasat zamanı öncesinde yoğun iş imkanları sebebiyle başka yerlere göç ederek; ırgat, amele, gündelikçi isimleriyle çalışmışlardır. Tarımda kapitalist üretimin bu coğrafyada hakimiyetini ilan ettiği 1950’lerde ise, mevsimlik tarım işçiliği her bölge için farklı bir piyasaya dönüşmeye başlamıştır. Bugün Diyarbakır, Urfa, Hakkari, Van, Şırnak, Adana, Hatay başta olmak üzere neredeyse tüm şehirlerden ailelerin, farklı yaş gruplarının oluşturduğu mevsimlik tarım işçilerinin yaşamlarının temelleri böyle atılmıştır.

Mevsimlik Tarım İşçilerinin Zorunlu Göçebe Yaşamı

Bugüne gelindiğinde, köylerden şehirlere göç, Kürdistan’daki savaş ve farklı bir çok etmen sonucu mevsimlik işçi olarak çalışanlar; hem yakın şehirlere, hem de farklı bölgelerdeki şehirlere hasat zamanları giderek burada bir yaşam sürmeye başlarlar. Evlerin kapısına kilit vurularak kamyon kasalarında, tren vagonlarında başlayan yolculuk; derme çatma barakalara, çadırlara uzanır. Banyosuz, tuvaletsiz, mutfaksız bir yaşam başlar. Neredeyse tüm zamanın açık havada geçtiği bu yaşamda, suya erişim de oldukça kısıtlıdır. Söz konusu şartlar, kalınan ortamı her türlü hastalığa açık bir yer haline de getirmektedir. Bu yaşam koşulları, aynı zamanda, çalıştığı bölgede mevsimlik tarım işçisinin dışlanmasında da etkilidir. Yerli halk tarafından çadırların veya barakaların bulunduğu bölge, uzak durulması, hatta mümkünse ortadan kaldırılması gereken yerler olarak görülebilmektedir. Öte yandan, coğrafyamızda devletin açtığı savaşın koşullarının yarattığı “kürt düşmanlığı” sebebiyle etnik çatışmalar da yaşanmaktadır. Yoksulluğun ve yoksunluğun derinden hissedildiği bu yaşam, ırgatlık yaşamı olarak da bilinir. Irgatlık yaşamının ekonomik anlamda ilk ve belki de tek muhatabı, aracılardır. Genellikle “dayı başı” olarak bilinen aracılar, patronun tüm sorumluluklardan kurtulmasını sağlarken; işçi ile kurdukları ilişki “tüccar-köle” ilişkisinden farksızdır.

Amele başı, elçi başı, dayı başı gibi farklı isimlere bürünebilen aracıların da olduğu bu sömürü biçiminde, hasat zamanının sona ermesiyle beraber işçi; inşaat, hizmet sektörü gibi mevsimlik başka alanlara da yönelebilmektedir. Yani hasat zamanlarında tarımda çalışan bir işçi, kış aylarında inşaat sektöründe veya hizmet sektöründe çalışabilmektedir. Çok sık karşılaşılan bu durum, mevsimlik tarım işçilerinin tüm yaşamlarını mevsimlik işçi olarak sürdürmesi demektir. Mevsimlik işçiler, bu özellikleriyle taşeron sistemi ve özel istihdam bürolarının güvencesiz ve esnek çalışma anlayışından bağımsız düşünülemeyeceği gibi; taşerona karşı verilen mücadelede de bu işçilerin alacakları rol görmezden gelinemez.

Halil Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 20. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “Geçici İşçilikten Sürekli Sömürüye” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/07/23/gecici-iscilikten-surekli-somuruye-halil-celik/feed/ 0
Domatesin En Güzeli Birlikte Üretileni https://meydan1.org/2013/10/14/domatesin-en-guzeli-birlikte-uretileni/ https://meydan1.org/2013/10/14/domatesin-en-guzeli-birlikte-uretileni/#respond Mon, 14 Oct 2013 16:56:51 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/14/domatesin-en-guzeli-birlikte-uretileni/ Domates, sapsarı çekirdeğinden filizlenip, daha yeşillenir yeşillenmez buram buram kokusunu saçmaya başlar ve çiçeği meyveye dönerken güneşin deminde olgunlaşır; içinde yazın tazeliği, güneşi ve kokusuyla gelirdi soframıza. Oysa şimdi, aylardan Ekim, pazarlardaki tezgahlarda tek tük yazdan kalma domatesler, onlar da artık sona kalanlar, don vuranlar. Oysa havaların soğumaya başladığı, türlü türlü salgınların kol gezdiği bu […]

The post Domatesin En Güzeli Birlikte Üretileni appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Domates, sapsarı çekirdeğinden filizlenip, daha yeşillenir yeşillenmez buram buram kokusunu saçmaya başlar ve çiçeği meyveye dönerken güneşin deminde olgunlaşır; içinde yazın tazeliği, güneşi ve kokusuyla gelirdi soframıza. Oysa şimdi, aylardan Ekim, pazarlardaki tezgahlarda tek tük yazdan kalma domatesler, onlar da artık sona kalanlar, don vuranlar.

Oysa havaların soğumaya başladığı, türlü türlü salgınların kol gezdiği bu mevsim dönümü havalarda, her derdin devası bir tas domates çorbası. Fakat dolabı açtığınızda, çekirdeği içinde filizlenmiş, salatalıktan daha kıtır kıtır bir domatesse karşınıza çıkan, durum gerçekten kötü demektir.

Ama tabi yine de var her şeyin bir çaresi. Yazın domatesleri tezgahlarda kalmasa da raflarımızda yerini aldı. Hep birlikte üretilen domates konserveleri, domateslerin en güzeli.

Tarladan gelen domatesler, konserve şişelerine dolarken

Yaz sona ererken gidip tarlasından topladık domateslerimizi, olgunlaşmış domatesleri doldurduk kasalara ve taşıdık bahçemize. Böylece başladı tatlı telaşımız.

Önce konserve şişelerini yıkadık el birliğiyle; birimiz köpükledi, ikimiz duruladı. Ağustosun sıcağında serin suyun içinde konserve şişelerini yıkadı bazılarımız. Bazılarımızsa kasalara dizdi yıkanmış şişeleri, diğerimiz taşıdı ve yerleştirdi hepsini tek tek ertesi gün doldurmak üzere. Tozlanmasın diye örttü üstünü 300 şişenin.

Ertesi gün doğan güneşle uyanıp, başladık domatesleri yıkamaya. Yıkanmayan domatesler kasalardan döküldü suyla dolu leğenlerin içine, yıkananlarsa temiz kasalara dolduruldu tekrar, tek tek soyulmak üzere. Bir süre elbirliğiyle yıkadıktan sonra, biriken domatesleri soymak için ayrıldı bir ekip. Bir leğenin etrafında toplandık, birer kasa domates yanımızda başladık domatesleri tek tek soymaya. Dilimizde dönen türkülerle birlikte, tek tek doldurdu soyulan domatesler leğeni. Yükselen güneş, artan sıcak eklendi leğendekilere, biraz mola verdik biz de acıkmıştık hem de.

Yemeğimizi yiyip doyurduk mu karnımızı, başladık yine türkülerle birlikte, bu sefer doğramaya. Küp küp doğradık soyduğumuz domatesleri ve doldurduk şişelere. Şişelerin içine biraz tuzdan başka hiçbir şey koymadık ama bol bol sohbeti, birlikte eylemenin keyfini katarken epey bonkör davrandık.

Şişelerin ağızlarını kapattık sıkı sıkı, gazetelere sardık ve yerleştirdik bir kazana akşama doğru. Kazana su doldurup altında bir ateş yaktık zeytin dallarıyla ve kaynattık konserve şişelerini 45 dakika boyunca. Ateşten aldıktan sonra şişelerimizi yerleştirip sardık sıkı sıkı sıcağıyla beklesin diye, tarlada güneşte demlendiği gibi bu kez de şişelerin içinde emeğimizle, sohbetimizle türkülerimizle demlenmeye bıraktık. Üç gün sonra açtık şişelerin üzerini örtüğümüz battaniyeleri ve tek tek kapaklarını kontrol ettik bütün şişelerin. Kavanozlar içlerindekini aylarca koruyabilecek kadar sıkı sıkı kapalıydılar ve yerleştirdik hepsini tekrar kasalara.

Düşlediğimizi Eylerken

Konservelerimizi doldurmuş evin yolunu tutarken, yol kenarındaki pıtraklar gibi birbiri ardına sıralanmaya başlamıştı bile hayallerimiz. Çünkü biliyoruz birlikte üretmenin bereketini ve düşlediğini eylemenin özgürleştirdiğini.

Patronsuz bir dünyayı bugünden yaratırken, şirketlere karşı mücadele ederken, onlara muhtaç olmamak için üretmek; özgürce ve birlikte üretmek önemliydi. Ve bir ürün üreticiden tüketiciye ulaşana dek, artan fiyatın arkasındaki sömürüyü biliyorduk. Konservelerimizi yaptık. Şimdi sıra geldi paylaşmaya, dayanışmaya.

26A Domates Çorbası

En başa dönecek olursak bu günlerde yazı, güneşi içinde saklı, her derde deva bir domates çorbası içmek isterseniz, mis gibi çorba tarifimizi paylaşıyoruz.

Meydan Gazetesi- domatesin en güzeli brlikte üretileni

 

Malzemeler

1 kiloluk domates konservesi (8 -10 adet domates), 3 kaşık un, 3 kaşık sıvıyağ, 1 lt. su, Tuz, Kaşar, Kıtır ekmek

Önce yağ ve unu tencerede kokusu çıkana kadar kavuruyoruz. Sonra domates konservesini ekleyip bir süre kavurduktan sonra suyunu ekleyerek koyulana kadar kaynamaya bırakıyoruz. Ocaktan almadan önce biraz tuz atıp karıştırıyoruz. Servis tabağına aldığınızda istediğiniz kadar kaşar ve ekmek koyarak yiyebilirsiniz. Yarasın.

*Domates konservelerini Kolektif 26A Taksim’den edinebilirsiniz.

26A Taksim: Katip Mustafa Çelebi Mahallesi. Tel Sokak No:26/A Beyoğlu İSTANBUL 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayınlanmıştır.

The post Domatesin En Güzeli Birlikte Üretileni appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/14/domatesin-en-guzeli-birlikte-uretileni/feed/ 0