The post Direnen Zeytinburnu Belediyesi İşçisi Yarın Basın Açıklaması Gerçekleştirecek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Zeytinburnu Belediyesi’nde taşeron işçi olarak çalışırken “güvenlik” soruşturması kapsamında işinden atılan Kenan Güngördü, 171 gündür direniyor. Kenan Güngördü, KHK ve güvenlik soruşturmalarına karşı İstanbul’dan Ankara’ya yürüyeceğini, yürüyüşle ilgili olarak da bir basın açıklaması gerçekleştireceğini duyurdu.
Açıklama 22 Eylül cumartesi günü saat 17:00’de Zeytinburnu Belediyesi önünde gerçekleşecek.
The post Direnen Zeytinburnu Belediyesi İşçisi Yarın Basın Açıklaması Gerçekleştirecek appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Kocaeli’de Kadroya Alınmayan İşçilerden Eylem appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü’nde taşeron firmaya bağlı olarak çalışan işçiler bugün kadroya alınanlar arasında isimlerini göremeyince, akşam saatlerinde AKP İl Başkanı ile görüşmek için Kocaeli İl Başkanlığı binası önünde toplandı.
Kadroya alınmayan yaklaşık 150 işçi, ‘İşçiyiz haklıyız, kadro hakkımız’ sloganları attı. AKP İl Başkanı ile görüşen işçiler, il başkanının konuyla ilgileneceğini söylemesinin ardından eylemi sonlandırdı.
The post Kocaeli’de Kadroya Alınmayan İşçilerden Eylem appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İnşaat İşçileri Eylemde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Malatya Yeşilyurt’ta Bostanbaşı Ortaokulu inşaatında çalışan taşeron inşaat işçileri gasp edilen ücretleri için çalıştıkları inşaatın çatısına çıkarak eylem yaptı.
7 aydır ücretleri gasp edilen 20 taşeron işçisi, “Müteahhit firma parayı taşerona verdiğini ve bizleri tanımadığını söyledi. Taşeron firma da bize 7 aydır, müteahhitten para alamadığını söyledi.” diyerek çatıya çıktı. Çatıda bir süre sloganlarla bekleyen taşeron işçileri daha sonra şirket yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdikten sonra eylemlerini sonlandırdı.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.
The post İnşaat İşçileri Eylemde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ” Küstah Devlet ” – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Bir yerde çalışıyorsunuz, size bu imkan tanınmış, oralarda çalışıyorsunuz nankörlük yapmayın.
Recep Tayyip Erdoğan
Taşeron şirkette çalışan ve kadroya geçmek isteyen petrol işçilerine yönelik azar tonunda söylenmiş bu cümleyi, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs ayı başında Batman’da katıldığı toplu açılış töreninden alıntıladık. Erdoğan’ın söylediği gibi “imkan tanınarak” bir anlamda bahşedilen işlerde çalışan ve önemli bir kısmı taşeron şirketlerin çalışanı olan “resmi rakamlara göre” 1886 işçi, iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdi 2014 yılı itibarıyla. Devlet ve patronlar nezdinde varlıkları ve yoklukları sadece rakamsal bir teferruat olan işçiler, gerektiğinde ölebilirler ancak haklarını ararlarsa “nankörlük yapmış olurlar” devletin bu kibirli anlayışına göre.
Erdoğan, sıkça kullandığı benzer ifadeleri Mart 2013 yılında da Silopi’de tekrarlamıştı. Biten ilk ünitesinin açılışının yapıldığı Silopi Termik Santrali’ndeki törende, santralin zehir saçtığını ifade eden bir kişiye Erdoğan, “Nankörlük yapma, sus nankörlük yapma. Ekmek bulamazsınız yemeye, ekmek gelince de tepersiniz. 800 milyon dolarlık yatırım geliyor. Teşekkür edeceğinize başka şeyler konuşuyorsunuz” diye konuşmuştu. İnsan ve canlı yaşamını, ekolojik uyumu ciddi anlamda tehdit eden, ayrıca yapımını üstlenen şirketler için önemli bir rant alanı olan termik santral karşısında yaşamlarını savunanlar için devlet küstahlığının gösterdiği tavır yine aynıydı: “Teşekkür edeceğinize nankörlük yapıyorsunuz.”
Devletin her zaman “bahşeden”, toplumun ise bu “lütuflar” karşısında yine her zaman kanaatkar, itaatkar ve şükreden pozisyonda olmasını isteyen devlet aklı ve söylemi en tepedekine mahsus değil. Beklediği itaati göremediği zamanlarda, diğer devlet erkanı da Erdoğan’ın sıklıkla başvurduğu bu kibirli ve küstahça söyleme başvurmaktan çekinmiyor.
Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2011 yılında sorunlarını kendisine anlatmak ve çalışma koşullarının düzeltilmesini isteyen görme engelli geçici işçi Nurullah Mehmetoğlu’na “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne yapalım? Taşeron şirketlerin yanında çalışmaya devam edeceksin” diye “çıkışmıştı”. Eski bakanın yerine bakanlık görevine gelen Mehmet Müezzinoğlu da Akdağ’ı ve benzeri iktidar sahiplerini aratmayacak bir kibir “performansını da” geçtiğimiz günlerde göstermişti. Müezzinoğlu, ”Emeklilere hiç bakmıyorsunuz, hep kendinizi düşünüyorsunuz ,emekliler aç” diye tepki gösteren bir emekliye, “Gene bize dua edin siz” diyerek, devlet ve iktidar sahiplerinin toplumdan bekledikleri “devletin varlığına duacı” tavrını büyük bir kibir ve küstahlıkla yinelemişti.
Bir devlet alışkanlığı olan kibir ve küstahlığı her kademede görebiliyoruz. En küçük memurundan, valisine; bakanından, cumhurbaşkanına elinde en ufak devlet yetkisi bulunan herkes, bir geleneği yaşatmakta. En sıradan, gündelik bir olayda, bir devlet dairesinde rastlaşabiliyoruz o Kaf Dağı’nı aşan kibirle. Hele de makamları büyüdükçe tüm ihtişamıyla karşımıza çıkıyor, bahşedici kudretleri.
Ellerinde milyonlarca işçinin kanı olan devletler, her gün fabrikalarda, madenlerde, şantiyelerde ve tarlalarda çalışan milyonlarca işçiye yarı aç yarı tok bir şekilde de olsa çalışabiliyor olmayla yetinilmesi gerektiğini anlatıyor. Devlet, işçileri öldürdüğü yetmezmiş gibi, yarı aç çalışmaya zorlamıyorlarmış gibi, işçilerin en ufak itirazlarında, eylem ve gösterilerinde, kimi zaman yok sayma, kimi zaman aşağılama, kimi zaman da şiddet kullanma küstahlığını gösterirken, dahası bunu “bunca hizmeti” karşısında “müteşekkir” olmadığı gibi itiraz eden “nankörler” için meşru bir hak olarak görüyor.
Devlet, yaşattığı tüm bu olaylarla, bahşedip iş verdiğini akıllarımıza kazımaya çalışıyor ve bununla yetinilmesini istiyorken; işçinin çalışma koşullarını umursamadığının da adeta üstünü çiziyor. Taşeron işçiler başta olmak üzere işçilerin iş güvenliğinin olmaması, geçen yıl Soma’da, Ermenek’te, Torunlar’da gerçekleşen toplu işçi katliamları ve her gün yaşanan iş cinayetleri bu umursamazlığın birer sonucunu oluşturuyor.
Tüm umursamazlığı, kibir ve küstahlığı ile devlet, ezilenlerin adaletsizlikler karşısında “nankörlük” yapıp haklarını aramalarındansa, 2010 yılında Zonguldak’ta 30 madencinin yaşamını yitirdiği işçi katliamı sonrası dönemin çalışma bakanı Ömer Dinçer’in söylediği gibi “güzel” ölümler yaşamalarını yeğliyor.
Emrah Tekin
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.
The post ” Küstah Devlet ” – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Kavga Direniş Zafer” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Geçtiğimiz Ağustos ayı başında resmi anlamda kuruluşu tamamlanan İnşaat İşçileri Sendikası, patronlara karşı kullandığı yöntemler ile son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş bir şeyi tekrar tekrar hatırlatıyor. Bunlardan ilki şirket önü eylemlerinden yol kapatmaya, şantiye işgaline varan doğrudan ve radikal eylem. Bir diğeri ise patronların ve kolluk güçlerinin beklediği arabuluculuk görevinden ziyade, işçilerin talepleri dışında hiçbir ara formda anlaşmayan uzlaşmaz tavır; böylece İş Mahkemelerinde değil sokakta, kavga ederek direnerek zafere ulaşmak.
Yönetim kurulunun tamamının farklı alanlardaki inşaat işçilerinden oluştuğu İnşaat İşçileri Sendikası(İnşaat-İş), resmi anlamda sendika olmadan önce sendika girişimi, ondan da önce dernek olarak faaliyet yürütüyordu. Tüm bu süreçler boyunca tüzel kişiliğin gerektirdiği faaliyetlerden ziyade inşaat işçilerinin mücadelesinin ihtiyaçlarına göre hareket eden İnşaat-İş, son zamanlarda örgütlediği direnişlerle oldukça önemli ve değerli bir noktada duruyor. Çünkü zaman zaman benzer yöntem ve işleyişler farklı sendikalar tarafından kullanılıyor olsa da işçi mücadelesinde önemli bir tarihe sahip olan sendikal faaliyet, son yıllarda daha da katı hale gelen bürokrasi sorunundan, işçi direnişlerinde yaşanan atıllık ve devamı getirilemeyen eylem sürecine varana dek, yöntemsel ve yapısal bir takım sorunlarla karşı karşıya.
Çoğu sektörde yürütülen sendikal faaliyet bu sorunlar ve daha fazlasıyla karşı karşıya iken inşaat sektöründe ise böylesi bir faaliyet dahi yok. Çünkü inşaat işçilerinin durumu, çoğunlukta sigortasız, geçici, taşeron işçileri olarak örgütlenme çalışması şöyle dursun işçi olarak bile kabul edilmemeye kadar varıyor. Bu alandaki sendika ve farklı derneklerin ise deyim yerindeyse sadece adı var. Hatta bu sendika ve dernekler İnşaat-İş’in bilinirliğiyle beraber gün yüzüne çıkmaya başladı denebilir. Evet, İnşaat-İş bugün tüm bu olumsuzlukların en çok kendini hissettirdiği bir süreçte faaliyet yürütüyor.
Dernek sürecinden bu yana Sakarya’dan Kayseri’ye, Adana’dan Ankara’ya coğrafyanın dört bir yanından inşaat işçilerinin ücret gaspları, çalışma ve yaşam koşulları gibi tüm sorunları çözüm kaynağı oluyor. Çözüm kaynağı olan yöntemler İnşaat-İş için geçtiğimiz Nisan ayında TOKİ’ye ait Emlak Konut’ta şantiye işgalinde, Mayıs ayında Zorlu Center’de iş bırakma eyleminde, Ağustos’ta Astoria AVM önündeki geceli gündüzlü oturma eyleminde, yine Ağustos ayının sonunda Esenyurt Belediyesi önünde tüm baskılara ve polis saldırısına karşı direnişte, her seferinde daha da kuvvetlenerek belirginleşti.
İnşaat-İş ayrıca inşaat sektöründeki cinayetlere, katliamlara karşı da mücadele ediyor. En son Torunlar İnşaat’ta 10 inşaat işçisi katledildiğini duyar duymaz şantiyeye koşan İnşaat-İş, burada katliama tanıklık eden inşaat işçileriyle kurduğu ilişkide daha iyi ücret için değil inşaat işçilerinin tüm yaşamı için mücadele edildiğini bir kez daha gösterdi. İnşaat sektöründeki cinayetler ne devletin şirketlere uygulayacağı yaptırımlarla ne de şirketin alacağı güvenlik önlemleriyle önlenebilir; katliamların karşısında duracak tek güç, devletin yaptırımındansa kendi yaptırımını uygulayabilen, şirketin alacağı önlemlerdense şirkete karşı kendi önlemlerini alabilen işçilerin örgütlü gücüdür.
Halil Çelik
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 21. sayısında yayımlanmıştır.
The post “Kavga Direniş Zafer” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>