The post Metro İnşaatı İşçilerinin Grev Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>İstanbul’da yapımı devam eden Kirazlı-Bakırköy metro hattının Bakırköy Meydanı durağında Bayburt İnşaat’a bağlı Cenda taşeron firmasına çalışan yaklaşık 40 işçi, 3 aylık maaşları ödenmeden işten çıkarıldı. Taşeron şirketin “zarar ettiği” gerekçesiyle işten çekilmesi sonrası, istifa etmişler gibi gösterilen işçiler 17 Ocak’ta bir hafta önce sigortalarının sonlandırıldığını öğrendi. Duruma tepki gösteren işçiler ödenmeyen ücretleri ve gasp edilen hakları için greve başladı.
Bayburt İnşaat’ın taşeron firma aracılığıyla çalıştırdığı işçiler, resmi olarak işten çıkarılmış olmalarına rağmen bir hafta boyunca çalışmaya devam etti. İşlerine son verildiğini öğrenen işçiler de çalışmalara son vererek, şantiyede greve başladı.
Taşeron firma, aynı zamanda 6 aydır kendilerine yemek sağlayan yemek şirketinin de parasını ödemedi. Şantiyede kötü şartlar altında çalıştırıldığını ifade eden işçiler, 10 gün önce sularının kesilmesiyle daha da zorlu koşullarda yaşamaya başladı.
The post Metro İnşaatı İşçilerinin Grev Kararı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Beşiktaş Belediyesi İşçileri Direnişin 7. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>“Taşerona Kadro” sözlerinin ardından taşeron işçiler işlerinden atılmaya devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi’nde işten çıkartılan işçiler bugün de direnişlerinin 7. gününde belediye önünde oturma eylemlerine devam ettiler.
İşçiler “Hak hukuk adalet yok, çalışırken sömürülüyorduk şimdi de bizi ekmeğimizden ettiler. Bizim bir suçumuz yok sadece işimizi geri istiyoruz.” diyorlar.
The post Beşiktaş Belediyesi İşçileri Direnişin 7. Gününde appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Beşiktaş Belediyesi’nde İşçiler Eylemde! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Beşiktaş Belediyesi’nde güvenlik soruşturması nedeniyle işten atılan taşeron işçiler, belediye önünde eyleme başladı. İlk aşamada 30’u aşkın işçinin işten atıldığı sürecin, güvenlik soruşturmaları nedeniyle devam edebileceği belirtildi.
Kadroya alınmayı beklerken işten atılan işçiler, “devlet sırrı” diye neden gösterilmeden atılmalarına karşı eylemi büyüteceklerini vurguladı.
Son süreçte özellikle CHP’li belediyelerinde işten atılmalar artarken, taşeron işçilerin eylemleri OHAL ile engelleniyor!
The post Beşiktaş Belediyesi’nde İşçiler Eylemde! appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post İzmir’de Taşeron İşçiler İş Bırakacak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, 696 sayılı KHK ile yapılan ‘taşerona kadro’ düzenlemesi nedeniyle İzmir’deki kamu kurumlarında çalışan 6 bin taşeron işçisinin işsiz kalacağını, sorunun çözümü için adım atılmaması durumunda 6 Mart Salı günü yarım gün süreyle uyarı amacıyla iş bırakacaklarını açıkladı. Eylemin İzmir Valiliği önünde yapılacağı belirtildi.
İzmir’de kamu kurumları, kadroya alınan ve başvuruları reddedilen taşeron işçilerinin listelerini askıya çıkarmaya başladı. Yerel yönetimlerde güvenlik soruşturmasını geçemeyen, emekliliğe hak kazanan ve eski hükümlü olan yaklaşık 2 bin 500 işçinin iş akdinin askıya alınması sonrasında, diğer kamu kurumlarında da benzer uygulamalar ortaya çıktı. İl Sağlık Müdürlüğü, yaptığı incelemeler sonucunda 1057 işçinin iş akdini askıya aldı. DSİ İzmir 2. Bölge Müdürlüğü’nde ise 57 personelin başvurusu reddedilirken, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü’nde 282 işçi, Ege Üniversitesi’nde 207 işçi, Katip Çelebi Üniversitesi’nde ise 1057 işçi kadro dışı kaldı.
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, sendikanın yaptığı çalışmaya göre, İzmir’de 6 bin taşeron işçisinin, 2 Nisan’dan itibaren işsiz kalacağını belirtti.
DİSK’ in ve Genel-İş Sendikası’nın girişimi sonucu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun konuyla ilgili bir çalışmayı bu hafta gündeme alacaklarını kendilerine ilettiğini söyleyen Sarı, eski hükümlü işçilerin kadroya alınma süreciyle ilgili konunun takipçisi olacaklarını kaydetti.
Memiş Sarı, DİSK’in 6 Mart’a kadar süreci takip edeceğini, herhangi bir çözüm önerisinin gündeme gelmemesi halinde üyeleri ile birlikte 6 Mart Salı günü örgütlü oldukları alanlarda yarım gün süreyle iş bırakacaklarını açıkladı. İş bırakan işçilerin, sendika ile birlikte İzmir Valiliği önünde kalabalık bir basın açıklaması yapacağı belirtildi.
The post İzmir’de Taşeron İşçiler İş Bırakacak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Devletten Taşeron İşçiye Kadro Yalanı – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Partilerin her seçim öncesi vaatlerinden biri olan “taşerona kadro” vaadi, önceki genel seçimde AKP tarafından da dillendirilmişti. Bu vaadin üzerinden bir hayli zaman geçse de Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta “taşeron işçilere müjde” olarak duyurduğu düzenleme hakkındaki ilk bilgiler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu tarafından açıklandı.
Tabi ki devlet yine şaşırtmadı. Yüz binlerce taşeron işçiyi ilgilendiren düzenlemenin beklentileri karşılayıp karşılamadığını ise, bakanın düzenlemeyle ilgili açıkladığı bilgileri biraz incelersek anlayabiliriz.
Sadece merkezi yönetimlerde çalışan yaklaşık 450 bin taşeron işçinin, son aldıkları ücret ve mali haklarla kadroya geçişini öngören düzenleme, nasıl bir müjde olabilir ki?
Kadroya geçmek isteyen taşeron işçilere hem güvenlik soruşturması hem de sınav şartının konması, maruz bırakılacakları bir başka zorluk olmakta.
Bu düzenlemede mevsimlik işçilere yönelik de maddeler yer alıyor. Bir yılda çalışma süresi 5 ay 29 günü geçmeyen mevsimlik işçilerin azami çalışma sürelerinin 9 ay 29 güne çıkarılması hedeflenmiştir. Ancak bu maddeyle mevsimlik işçilere bir garanti verilmemiştir ve mevsimlik işçiler daha kısa sürelerle de çalıştırılabilecektir.
Ayrıca belediyelerde çalışan taşeron işçiler, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, yani belediye iktisadi teşekküllerine (BİT); il özel idarelerinde çalışan taşeron işçiler ise il özel idarelerinin iktisadi teşekküllerine geçirilecektir. Yani kadro sorunu yerel yönetimlerde de var. Özellikle HDP’li ve BDP’li belediyelerde çalışanların çoğu bu durumda. AKP’li belediyelere belli dönemlerde kadro açılsa da, partidaşlık yüzünden bu imkan diğer parti belediyelerine verilmiyor.
Yine bu düzenlemeyle Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinin c fıkrasında tanımlanan “geçici personel”ler, 4-b’de tanımlanan “sözleşmeli personel” statüsüne alınacaktır. Ancak bu statüler, 657’ye tabi memurların hak ve ücretlerinden farklı ve düşük statüde oldukları için, bir kadro anlamına gelmemektedir. Yani kadro sorunu, yalnızca taşeron işçilerle sınırlı değil. Zaman zaman bu çalışanlara kadro açılacağı haberleri çıksa da bu henüz gerçekleşmiş değil.
Bir diğer kadrosuz kesim ise ek ders karşılığı çalışan sözleşmeli öğretmenler. Öğretmenlerin sorunu bununla da sınırlı kalmıyor. Öğretmen olmak üzere KPSS’ye giren ve sınavı geçen öğretmen adayları, yıllardır atanabilmek için bekliyorlar. Durumlarını bir çok kez yaptıkları eylemlerle dile getirmeye çalışan öğretmenlere devlet kadro ile değil çevik kuvvetle, gözaltılarla yanıt veriyor.
Tekrar altını çizmekte fayda var ki, devletin “taşerona kadro” söylemi sadece kamu personeli olarak çalışan işçilerle ilgili. Devlet kendi bünyesinde (merkezi yönetim ve yerel yönetim) çalıştırdığı işçilerin tanımını ve çalıştıkları yerleri değiştiriyor. Ekonomik sömürü ve adaletsizlikleri en derinden hisseden kesimlerden olan taşeron işçilerin sorununu, elbette tümüyle ortadan kaldırmıyor. Özel sektörde çalışan milyonlarca taşeronu ilgilendirmiyor bu düzenleme.
Sözün özü, devlet “taşerona kadro” vermiyor. Seçimlere yönelik bir ön çalışma olarak ortaya atılan “taşeron işçilere kadro verdik” vaadi, bir yalan olmaktan öteye gidemiyor.
Fırat Binici
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 42. sayısında yayınlanmıştır.
The post Devletten Taşeron İşçiye Kadro Yalanı – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Güvenlik Önlemi Alınmayan Fabrikada ”Kaza” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Aynı şirkette çalışan işçiler, patronların sürekli hızlı olmaları için zorladıklarını söyledi.
The post Güvenlik Önlemi Alınmayan Fabrikada ”Kaza” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post ”Güzelliğimiz Gücümüzden Geliyor Gücümüz Direnişten” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Kötü çalışma koşullarına karşı sendikalı oldukları için 19 Mayıs’ta işten atılan Avon işçileri, “Güzelliğimiz gücümüzden geliyor, gücümüz de direnişten!” şiarıyla 23 Mayıs’ta direnişe başladı. Direnişin 19. gününde, Kağıthane’deki Avon Genel Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklaması sonrasında Avon Kozmetik’in Gebze deposu önünde çadır kurup direnen işçilerden Eylem Görgü ile işten çıkarılma sürecini ve eylemliliklerini konuştuk.
Eylem Görgü: Avon, yedi arkadaşımı ve beni sendikaya üye olduğumuz için işten attı. Biz de 23 Mayıs’tan itibaren direnişe geçtik, Avon’un Gebze’deki deposu önünde çadır kurduk. Cuma günleriyse hem Gebze Depo, hem de Kağıthane Genel Müdürlük önündeyiz. Haklarımızı alana kadar ve bir protokol imzalanana kadar; Avon bizi tanıyana kadar biz eylemlerimizi sürdüreceğiz.
İşten neden atıldığıma gelirsek; ihtarname çekmeme rağmen henüz bir gerekçe göstermediler. Resmi tatil gününde çıkışımı verdiler. Ben çalışırken DGD-Sen (Depo, Antrepo Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı Sendikası) sendika örgütlenmesi de yapıyordum. Beni işten atarak “10 yıllık bile olsa herkesi işten atabiliriz.” mesajını vermek ve baskı oluşturmak istediler. Diğer arkadaşlara gösterdikleri gerekçe ise “servis masrafı”ydı. Çoğu arkadaşı da zaten kadroya almak zorunda kalmamak için 6. ayları dolmadan işten çıkarıyorlar, kiralık işçilik gibi…
Çalışma koşullarınız ve ücretler nasıldı?
Çalışma koşulları zordur Avon’da. 2 vardiyalı çalışma sistemi var. Çalışanların yüzde 80’i kadın. Yeri geldiğinde ağırlığımızca kutuları taşıyorduk. Çalışma alanlarımızın durumu oldukça kötüydü. Tuvaletlerin ve havalandırma sistemlerinin yenilenmesi bile direnişten sonra oldu. Bu ağır ve sağlıksız çalışma koşullarından dolayı bilek, bel ve eklem ağrıları, boyun fıtığı, varis gibi çeşitli meslek hastalıklarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Avon, kadınlara “Siz bizim için değerlisiniz!” diyor reklamlarında, ancak öyle davranmadığını görüyoruz.
Ben on yıldır asgari ücret alıyorum. Zam talep edersek de kendimizi böyle kapı önünde buluyoruz.
Çalışmakta olan işçi arkadaşlarının tepkileri nasıl oldu?
Arkadaşların hepsi biliyorlar adaletsizlikleri, farkındalar. Bu yüzden olumlu karşıladılar. Tabi Avon patronlarının saldırıları devam etti. Servislerinin kapılarını arkadaşların direnişi selamlaması için açan iki servis şoförünü de işten atıldı.
Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
Sendika kabul edilene, taşeron Klüh şirketi gidene ve Avon’da çalışan bütün arkadaşlarım kadroya alınana dek eylemlerimizi sürdüreceğiz. Umarım bizim direnişimiz bir ses olur, bu ses yankı bulur; çünkü her yerde benzer sıkıntılar yaşanıyor, dertlerimiz ortak.
Biz kadınların artık sesini daha gür çıkarması gerekiyor. Çünkü hem evde, hem dışarıda eziliyoruz. Eşlerimiz, babalarımız bunları bilmez. Biz kadınlar biliriz.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayınlanmıştır.
The post ”Güzelliğimiz Gücümüzden Geliyor Gücümüz Direnişten” appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Bir Varmış Bir Yokmuş Taşeron İşçisi Kadro Masalı” – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Birkaç hafta önce, Ahmet Davutoğlu, yasalaşması için meclise gönderilecek olan tasarıda “taşeronlara kadro müjdesi” dedi. Bu açıklama işçiyi sevindirdi, neden mi? Tüm taşeron işçileri devlet güvencesi altında kadrolu olacaktı ve bu, devletin patronluğunda ücretli kölelik de olsa taşeron olmaktan yeğdi.
Devletin işçiye anlatacak masalı çok, dinleyeni oldukça tabi. Davutoğlu’nun meclise gönderdiği bu tasarı da devletin bir başka masalı. Yüzeysel okuduğunuzda masalda patron değişmiş, sanki devlet tüm taşeron(alt işveren) işçilerini sahip olduğu kurumlarda çalıştıracakmış, kadroya alacakmış. Bazı masallar gerçekten uzaktır ve dinleyene yalan söyler. Buna örnek olarak dünya çapında bilinen bir masal vardır; Fareli Köyün Kavalcısı.
Bir köy farelerin istilası altındadır. Günün birinde kaval çalan bir adam, köyü farelerden temizleyebileceğini söyler. Köylüler de adam bunu başarırsa ona yüklü miktarda para vereceklerini söylerler; anlaşma yapılır. Adam, kaval çalarak tüm fareleri etkileyip peşinden sürükleyerek köyün dışına çıkarır. Ama köylüler adama parasını vermeyi reddeder. Bunun üzerine kavalcı, tüm köyün çocuklarını bir nehre sürükleyerek, çocukların boğulmasına sebep olur. Sadece topal bir çocuk, diğerlerinin hızına yetişemediği için kurtulur. Yani aslında bize masallar hep mutlu sonla biter deseler de öyle değildir.
Devletlerin ve politikacıların yaptığı da buna benzer. Yöntem de gaye de aynı: Yanıltmak. Mutlu sonla bitecek bir gerçeklik uydurarak yanıltmak.
Gelgelelim Davutoğlu ve akabinde Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıklamalarına; onların masallarına. 720 bin taşeron işçisi alınacakmış kadroya. Kimse dışarıda kalmayacak diyor Davutoğlu; fakat biraz derinleştirerek okuduğunuzda, hepsinin yalan olduğunu açıkça görüyorsunuz. Neden mi yalan? Sıralayalım.
Çünkü kadroya geçmek isteyen işçilerin, öncelikle taşeronda en az 12 ay çalışmış olması, Kasım ayından önce işe başlamış olmaları gerekiyor. Tabi yetmiyor, oyalamanın perdeli hali olan sınava girmeleri gerekiyor. Bu da yetmiyor, sınava girmeleri için de geçmişe dönük hakları için dava açmamaları, hukuki tüm haklarından vazgeçmeleri gerekiyor. Yetmiyor sınavı kazansalar bile, sadece kurumların açtığı kadro kadarı alınabiliyor. İşçiler tüm bu süreçlerden geçseler bile devlet memuru olarak kadroya geçmiş olmuyor, özel sözleşmeli personel oluyorlar. Devletin kadro güvencesi dediği de ömür boyu değil, sadece üç yıl sürüyor. Özel sözleşmeli personelle yalnızca 3 yıllık sözleşme yapılıyor ve devlet, eğer istemezse, üç yıl sonra işçiyi kapı dışarı edebiliyor.
Davutoğlu’nun “taşeronlara kadro” masalında da yalan ve sömürü düşecek dinleyen işçilerin payına. En iyisi mi biz, her masala kanmayalım!
The post “Bir Varmış Bir Yokmuş Taşeron İşçisi Kadro Masalı” – Rıfat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Emaar İşçisi Direnerek Kazanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>
Emaar Square Libadiye şantiyesinde Sera Holding’e bağlı Sanat Yapı adlı taşeron şirkette çalışan ve ücretleri gasp edilen İnşaat İş üyesi taşeron inşaat işçileri, taşeron şirketlerin tüm oyalamalarına karşı Emaar Square Satış Ofisi önünde direnişe başladı. 27 Kasım günü gerçekleşen direnişte “Bu Binalar Ödenmeyen İşçi Ücretleriyle Yükseliyor” pankartı açılarak sık sık “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Kavga Direniş Yaşasın İnşaat İş” sloganları atıldı. Mesai bitiminde şantiyede çalışmakta olan İnşaat İş üyesi işçiler yürüyüşle direniş alanına gelerek direnişteki işçiler ile dayanışma gösterdi. Direnişçi işçiler zaman zaman polis tacizi ile karşılaşsalar da polisin tüm girişimleri boşa çıktı. Mesai bitiminde Sera Holding patronları gelerek bir görüşme talep etti. Görüşmeye işçilerin belirlediği işçi temsilcileri ile sendika temsilcisi katıldı. Görüşmeden bir protokol kararı çıktı. Ancak hesaplamaların tamamlanamaması sebebiyle direniş gece geç saatlere kadar sürdü. Tüm hesaplamaların sonlanmasının ardından protokol oluşturularak eylem sonlandırıldı. Eyleme HDP Kadıköy İlçe Örgütü, Alınteri ve Devrimci Anarşist Faaliyet katılarak dayanışma gösterdi.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.
The post Emaar İşçisi Direnerek Kazanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Belediye İşçileri CHP’yi İşgal Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bu haber Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.
The post Belediye İşçileri CHP’yi İşgal Etti appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Özel İstihdam Büroları Yeni “Amele Pazarları”dır – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Bu uygulama yeni bir proje olmamakla beraber 2000’li yılların başından itibaren AB’ye giriş kapsamında mevcut hükümet tarafından yasallaştırılmaya çalışılıyor. Çünkü AB üyesi hemen hemen tüm devletlerde uygulanan bu sistem devlete ve sermayeye taşeron sisteminden bile daha fazla kolaylık sağlıyor. İşçinin, ödünç alınıp verilebilen, kiralanabilen bir ticari mal ile eş değer olarak görüldüğü bu sistemin amacı “işsizlik ile mücadele” ve “istihdamı sürdürme” olarak açıklanıyor. Oysa amaç çok açık ve net olarak patronların ve devletin işçi karşısında sorumluluklarının en aza indirilmesi esasında sömürüyü arttırmaktır. 2003’ten bu yana kısmen ve yasal olmayan bir şekilde de olsa uygulanan bu sistem hali hazırda taşeronluk sistemi ile yoğun bir sömürüye maruz kalan işçi sınıfını daha önce mücadele edilerek, bedel ödenerek patronlardan ve devletten söke söke kazandığı birçok şeyden de yoksunlaştıracak.
Bu sisteme göre istihdam bürosuna bağlı olarak çalışacak olan işçi, büro tarafından isteyen şirkete 6 ayı geçmemek koşuluyla kiralanabilecek. Bu 6 aylık süre, işçinin hali hazırda kıdem tazminatı ve işe iade talebi gibi durumları ortadan kaldırması ile beraber işçinin kadrolu çalışması gibi bir durumu da tamamen yok sayıyor. 2003’ten bu yana faaliyet yürüten İŞKUR’a bağlı 500’den fazla Özel İstihdam Bürosu, önce iş bulma kurumu gibi hareket ederek işçiden buldukları iş için herhangi bir ücret talep etmiyordu. Ancak yeni düzenleme ile beraber kiralanan işçiden de hizmet bedeli adı altında ücret talep edilebilecek. Günlük veya saatlik dahi kiralanabilecek işçinin tüm “mali ve sosyal hakları” tamamen büroya ait olacağı gibi, bu bürolarla işsizliği önlemek bir yana daha çok işsiz yaratılacağından da şüphe yok. Görüldüğü üzere bu bürolar adeta işçi simsarlığı yapacak. Özel İstihdam Büroları’nın var olduğu günden bu yana bu bürolara bir karşı koyuş da elbette mevcuttur. Bu karşı koyuşun öznelerinden olan sendikalar, 2003’ten bu yana büroların sendikal örgütlenmeyi zorlaştırdığı, toplu sözleşmelerde büyük sorunlar yaratacağı üzerinden bir hat izliyor. Zaten aynı anlayışın taşeron sistemine karşı verdiği mücadele sınıfı bugün Özel İstihdam Büroları ile karşı karşıya bırakmadı mı?
Tüm sektörlerde kiralık işçi sistemine geçmek gibi bir misyona sahip Özel İstihdam Büroları’na karşı verilecek mücadeleyi amele pazarlarında dayıbaşılara karşı verilen mücadeleden farklı görmeyerek bu yönde mücadeleyi büyütecek bir öz örgütlenme anlayışıyla hareket etmek sınıf adına oldukça önemli bir noktada duruyor. Nasıl ki amele pazarlarında bekleyen işçilerin, dayıbaşıların yüreğine korku saldığı zamanlar yaşanıyorsa; bugün aynı korkuyu Özel İstihdam Büroları’na, taşeron patronlarının yüreğine de salmak gerekir.
Halil Çelik
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.
The post Özel İstihdam Büroları Yeni “Amele Pazarları”dır – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Fibrobeton’da Direniş Geri Adım Attırdı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>3 aylık ücretlerinin ödenmemesi üzerine direnişe başlayan taşeron inşaat işçileri, şirketin Kavacık’ta bulunan bürosuna yürüdü. Şirketin önüne gelindiğinde burada bir basın açıklaması okunarak direniş başladı. Mesai saati sonuna kadar şirket önünde sloganlarla halaylarla bekleyiş sürerken, mesai bitiminde taşeron şirket, İnşaat-İş temsilcileri ve işçiler ile bir görüşme talep etti. Sonraki gün sabah saatlerinde gerçekleşen görüşmenin ardından, Fibrobeton geri adım atarak işçilerin tüm alacaklarını ödeme talimatı verdi.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.
The post Fibrobeton’da Direniş Geri Adım Attırdı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>